Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1154 E. 2021/983 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1154 Esas
KARAR NO : 2021/983

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu 30/11/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18 yıldır davalıların bayiiliğini yaptığını, müvekkili ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin acentalık sözleşmesi olduğunu, davalıların müvekkiline bayiliğin devredilmesi için psikolojik baskı yaptığını, müvekkilinin bayiliği devretmemesi üzerine davalıların … 6 Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile aralarındaki bayilik sözleşmesini haksız şekilde feshettiklerini, davalıların kötü niyetli olduklarını, davalıların gerek sözleşmeye gerekse ticari hayatın işleyişine ve etiğine uygun davranmadığını, taraflar arasındaki akdedilen acentelik sözleşmesinin haksız feshedilmesi nedeniyle müvekkilinin portföy tazminatına hak kazandığını, müvekkilinin bayilik sözleşmesinin haksız feshedilmesi nedeniyle işyerini kapattığını ve işçilerini işten çıkarmak zorunda kaldığını, davalıların haksız fesih nedeniyle müvekkilinin zararlarını karşılamak zorunda olduğunu, müvekkilinin rekabet yasağına yönelik tazminat talebi bulunduğunu, müvekkili tarafından davalılara aralarındaki bayilik sözleşmesi uyarınca 2 adet teminat mektubu teslim edildiğini, sözleşmenin fesh edilmesi üzerine teminat mektuplarının müvekkiline iade edilmesi gerektiğini bildirerek; müvekkili tarafından davalılara teslim edilen … Bankasına ait … numaralı, 120.000 TL bedelli ve …bank’a ait … numaralı 5.000 TL tutarındaki teminat mektuplarının iadesine karar verilmesine, davalılar tarafından … 6 Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numarası ile gönderilen ihtarname gerçekleştirilen feshin haksız fesih olduğunun tespitine, haksız fesih nedeniyle TTK md. 122 uyarınca müvekkkilinin portföy tazminatına hak kazandığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kısmi eda talebi niteliğinde 240.000 TL kira ödemesinin davalılar aleyhine hükmedilerek müvekkiline ödenmesine ve davalılara ihtarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren en yüksek ticari faizin işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalılar vekili sunmuş olduğu 22/01/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketler ile davacı … arasında 22.01.2015 tarihinde 2 yıl süreli olarak TTM Bayilik Sözleşmesi imzalandığını ve davacı şirket, … bayi kodu ile … ilinde faaliyette bulunduğunu, Davacı ile müvekkil Şirketler arasında imzalanan Sözleşme’nin süreye ilişkin hükümleri açık olup sözleşmenin iki (2) yıllık süre için yapıldığını, Yine ilgili madde uyarınca Sözleşme’nin birer (1) yıllık süreyle uzama maddesi uyarınca uzayan sözleşme sonrasında, artık sözleşmesel ilişkinin devamını isabetli görmeyen müvekkil Şirketler, haklı nedenle Bayilik Sözleşmesini sona erdirdiklerini 10.01.2018 tarihinde davacıya bildirdiğini, öncelikle Mahkemece davacı şirkete davasının belirsiz alacak mı kısmi dava mı olduğuna ilişkin beyanda bulunması için bir haftalık kesin süre verilmesi gerektiğini, Ayrıca, … Şirketleri aleyhine karşı ikame edilen bir davada, … 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, 13.02.2017 tarihli …E. … K. sayılı kararında, dava konusu masrafların belirsiz alacak davası olarak açılamayacağının ifade edildiğini, hem menfi hem müspet zararlar bir arada talep edilemeyeceğinden, davacı şirketin talep sonucunun netleştirilmesi gerektiğini, haksız fesih ile ilgili olarak davacı şirketin abonelere satışını yaptığı cihazlara ait faturaların ödenmeme oranının yüksek olması dikkate alındığında bayi, sürüm arttırma ve menfaatleri koruma yükümlülüğünü yerine getiremediğini ve sözleşmeden beklenen faydayı sağlayamadığını, davacı bayinin cihaz satışı yaparken ticari kazanç elde etmek amacıyla satış ve sürümü arttırma yükümlülüğü bulunduğunu, Bayi bu yükümlülüğü kapsamında hem kendi menfaatlerine, hem de üreticinin menfaatlerine uygun hizmet etmek üzere hareket etmesi gerektiğini, Bayinin, sözleşme konusu malların sürümünü arttırma faaliyetlerinde bulunurken, müşterileri ile yaptığı satım sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini ifa ederken, üreticinin, malların sürümünü arttırma ile ilgili faaliyetler konusunda talimatlarına uyarken, üreticinin menfaatlerini koruma yükümlülüğüne uygun olarak ve yükümlülüğünü yerine getirirken basiretli bir tacirin işlerinde göstermesi gereken özene göre hareket etmesi gerektiğini, sözleşme müvekkil şirketler tarafından haklı nedenle feshedildiğinden davacı şirketin denkleştirme tazminatı talep edemeyeceğinin aşikar olduğunu kaldı ki, bayinin faaliyet lokasyonundaki müşteri portföyü müvekkil şirketin müşteri portföyü olup, bayinin müşteri portfoyü olmadığını, müvekkili şirketlerin sözleşmeyi haklı olarak feshetmiş olduğundan davacı taleplerinin reddi gerektiğini, Davacının talep etmiş olduğu 240.000,00-TL tutarındaki yıllık kira bedelinin de müvekkil şirketler tarafından tazmininin istenmesinin geçerli hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, davacının müvekkil şirket’ten yoksun kalınan kar kaybı talep edebilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının talep ettiği manevi tazminat istenebilmesi için gerekli olan şartlar gerçekleşmediğini, davacı tarafından iadesi talep edilen davaya konu teminat mektuplarının içeriğinde teminatın gerekçeleri ve kapsamı belirlenmiş olup, davacı tarafın iade talebi dürüstlük ve iyi niyet kuralına aykırılık teşkil ettiğini, Müvekkil şirketlerce alınan teminat mektuplarının , davacının sözleşmedeki yükümlülükleri ile ilgili ortaya çıkacak olan alacaklar ve zararların teminatı olduğunu bildirerek; davanın reddine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası uyap üzerinden istenilmiş olup, yapılan incelemesinde; dosyamız davacısı … tarafından bayilik sözleşmesinin iptali nedeniyle işyerinde bulunan malların tespiti talep edilmiş, mali müşavir bilirkişi ve inşaat mühendisi bilirkişi tarafından sunulan tespit raporlarında toplam 181.372 TL tutarında mal mevcudu ile 214.000 TL tutarında imalat yapıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının ticari defter ve kayıtları incelenmek sureti ile davacının talep edebileceği maddi zararlarının ne olduğu, yapmış olduğu yatırımlara ilişkin faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, sözleşmenin feshinden kaynaklanan kar mahrumiyetinin ne olabileceği, portföy tazminatının talep edilip edilemeyeceğinin tespiti yönünde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 20/11/2019 havale tarihli talimat raporunda; davacının 2014-2018 yılları arası yasal defterlerinin 213 VUK’nun 221-222-223-224 -225 sayılı maddelerinde belirlenen süre ve şekillere uygun olarak açılış tasdiklerinin yapıldığı, ayrıca TTK.nun 64.maddesine uygun olarak kapanış tasdiki işleminin de yaptırılmış olduğu , usulüne uygun tutulan defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, taraflar arasındaki acente bayilik sözleşmesi gereğince davacı tarafın davalı şirketlerin 2002 tarihinden sözleşmenin fesih edildiği tarihe kadar ki süreçte … bölgesinde bayiliklerini yaptıı, taraflar arasında yapılan sözleşmenin haklı bir sebep göstermeksizin davalılar tarafından fesih edildiği ve yasal bir dayanağı bulunmadığından haksız fesih sebebi ile davalının büyük zarar ve kaybının olduğu ve iş yerini kapatmak zorunda kaldığı, davalıların sözleşmeyi haksız olarak fesih etmesi sebebi ile davacı tarafın davalılardan talep ettiği 273.757,50 TL kira ödemesinden kaynaklı tazminat olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmeye ve ticari ilişkiye güvenerek davacının 2015 ve 2016 yıllarında yaptırmış olduğu tadilat, imalat, duvar imalatları, asma tavan beton alçıpan imalatı, zemin ve duvar kaplama imalatları, boya dekorasyon ve reklam panosu imalatları, elektrik , sıhhı tesisat imalatları ve güvenlik kamerası, ses tesisleri imalatlarından kaynaklı toplam 214.000 TL yatırım giderleri ile ilgili tazminat alacağının oluştuğu, davacı yine taraflar arasındaki sözleşmeye ve iş ilişkisine güvenerek 60.000 TL değerinde dekorasyon yaptığı, bu dekorasyon giderleri ile ilgili davacının davalılardan 60.000 TL tazminat alacağının olduğu, davacının sözleşmenin haksız yere fesih edilmesi sebebi ile davacının elinde kalan cihaz ve aksesuar bedellerinden kaynaklı 181.372 TL alacağının bulunduğu, davacının davalılardan talep edebileceği kar kaybı alacağının 292.107,53 TL olarak hesaplandığı, davacı vekili tarafından davalılar aleyhine hukuka aykırı olarak müvekkilinden kesilen hak edişlerinden kaynaklı alacakları ile ilgili olarak yapılan hesaplamalara göre …A.Ş’den 42.424,53 TL, …A.Ş’den 56.871,56 TL, … A.Ş’den 84.624,66 TL alacağının hesaplandığı, davacının davalılardan işçi alacağından dolayı 24.238 TL alacağının olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia savunmaları, sundukları deliller, davalının ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediği, alacak varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 15/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda; abonelerin faturaları ödememe oranının yüksek olmasının sözleşmenin feshi için haklı neden teşkil etmediği, derhal feshe olanak tanımadığı, davalıların ticari defterlerine göre davacıya ödenecek herhangi bir borç ya da tahsil edilecek bir alacak tutarının bulunmadığı, dolayısıyla davacının denkleştirme talep hakkının koşullarının mevcut olduğu, denkleştirme bedeli 2016 yılındaki adres değişikliğine bağlı oluşan zarar dikkate alındığında denkleştirme bedeli olarak 2.436,72 TL,2016 yılındaki zararın dikkate alınmaması durumunda ise 26.229,88 TL talep edebileceği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının uğradığı zarar olarak ödemiş olduğu 240.000 TL kira bedelini talep edilebileceği, 214.000 TL tadilat bedelini talep edebileceği, 60.000 TL dekorasyon masrafından kaynaklanan zararı belgelendirilmediği, bayinin elindeki cihazları düşük fiyattan elden çıkarmasına bağlı zararı, düşük fiyattan satış bedeli, satış belgesi ile belgelendirildiği takdirde toplam değerden mahsup edildikten sonra kalan bedeli talep edebileceği, davacı personelinin sözleşmenin ihbar süresine uyulmaksızın iş sözleşmelerinin feshedilmesinden kaynaklanmayan , ihbar süresine uyulsa dahi hayatın olağan şartlarında en nihayetinde işverenin ödenmesi gerekecek olan personel işten çıkarma bedeli olan kıdem tazminatı ücretlerinin talep edilemeyeceği, zamansız fesih nedeniyle ödenmesi zorunluluğu doğmuşsa, çalışanlara ödenmiş olan ihbar tazminatlarının davalılardan talep edebileceği, 2015-2018 yılları kesilen hakedişlerin taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin parçası olan ödül ve ceza sisteminin bir parçası olduğu, prim ve kesintilerinin satış performansı ile ödüllendirilirken, aksi durumlarda prim kesintisi yapıldığı, konuyla ilgili olarak dosya içerisinde de bu kesinde ya da ödül miktarlarına yönelik dava tarihinden önce bir itiraz bilgi ya da belge bulunmadığından bu kesintilerin talep edilemeyeceği, taraflar arasında TTK 123 maddesi gereğince yapılmış bir rekabet yasağı anlaşması söz konusu olmadığından rekabet yasağı karşılığının talep olanağı bulunmadığı, BK m.58 de öngörülen kişilik haklarının zedelenmesi ve diğer koşulları gerçekleşmediği manevi zararın söz konusu olmadığı, teminat mektuplarının iade edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı ve davalının bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların değerlendirilmesi, davacıya tekel hakkı verilip verilmediği, tekel hakkı verilip verilmemesi durumuna göre denkleştirme tazminatı isteme koşullarının olasılıklı olarak değerlendirilmesi, kar mahrumiyeti talebine yönelik inceleme yapılmadığı için kar mahrumiyeti talebine yönelik incelemenin yapılması, davacının menfi ve müspet zarar ayrımı yapılmak sureti ile menfi ve müspet zararlarının her ikisini birlikte talep edip edemeyeceğinin değerlendirilmesi açısından bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 17/08/2021 tarihli ek raporda; abonelerin faturaları ödememe oranının yüksek olmasının sözleşmenin feshi için haklı neden teşkil etmediği, derhal feshe olanak tanımadığı, Bayilik Sözleşmesinin 5.1 maddesinde davacıya tekel hakkı verilmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin adı bayilik sözleşmesi olsa dahi unsurları itibariyle acentelik sözleşmesi niteliğinde olduğu, tekel hakkının mevcudiyetinin acentelik sözleşmesi bakımından denkleştirme talep edilebilmesinin şartlarından biri olmadığı, diğer yandan taraflar sözleşmenin bayilik sözleşmesi olarak nitelendirilmesi ihtimalinde sözleşmenin 5.1 maddesinde tekel hakkının kaldırılmış olmasının TTK 122/5 gereğince denkleştirme talebine engel teşkil edeceği, davacının müspet zarar kapsamında yoksun kaldığı karının 26.229,88 TL olduğu, davacının müspet zarar kapsamında fiili zarar kalemleri olarak; 240.000 TL kira bedelini 214.000 TL tadilat bedelini , belgelendirildiği takdirde 60.000 TL dekorasyon masrafından kaynaklanan zararı, belgelendirildiği takdirde elindeki cihazları düşük fiyattan elden çıkarmasına bağlı zararını, zamansız fesih nedeniyle ödenmesi zorunluluğu doğmuşsa, çalışanlara ödenmiş olan ihbar tazminatlarının davalılardan talep edilebileceği bildirilmiştir.
Davacı vekili sunmuş olduğu 12/10/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 632.600,28 TL daha arttırmış olup, ıslah harcını yatırmıştır.
Davalı tarafından HMK 107.maddesi kapsamında davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, davacının belirsiz alacak davası açtığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği savunmasında bulunulmuştur.
Davacı tarafından dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan maddi zararları ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş olup, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açıldığından mahkememizce davacının kısmi dava açtığı kabul edilerek yargılamaya kısmi dava olarak devam edilmiştir. Kaldı ki davacının taleplerinin miktarı yapılacak yargılama sonucunda belirlenebilecek olup, davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açma hakkına da sahiptir. Ancak dava dilekçesinde açık şekilde davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını belirtmeden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığından davası kısmi dava olarak kabul edilmiştir.
Taraflar arasında 22/01/2015 başlangıç tarihli bayiilik sözleşmesi akdedilmiş, sözleşme kapsamında …, …, … markaları altında ürün ve hizmetlerin bayi tarafından abonelere sunulması, satışı ve pazarlamasının yapılması, abone talepleri doğrultusunda abonelik sözleşmesinin kurulması ve sonlandırılmasına ilişkin davacı bayi yetkilendirilmiştir.
Sözleşmenin 4.2 maddesinde; süresinin imza edildiği tarihten itibaren 2 yıl olduğu, taraflardan herhangi birinin sona ermesinden 1 ay önce yazılı bildirimde bulunmadığı takdirde 1 yıl uzamış sayılacağı, sözleşmenin süresinin devam eden yıllarda bu şekilde uzaması halinde sözleşme süresinin hiçbir şekilde 5 yıldan fazla olamayacağının düzenlendiği, davalı şirketler tarafından … 6.Noterliğinin …tarihli ihtarnamesi ile, taahhütlü cihaz satışları yapılan aboneler tarafından faturaların ödenme oranının Türkiye ortalamalarına göre düşük olduğu ve yapılan satışların riskli olduğunun saptandığı, bayilik ilişkisinin devamı halinde telafisi mümkün olmayan şirket zararının ortaya çıkacağı, sözleşmenin temeli olan güven ilişkisinin sona erdiği bildirilerek bayilik sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği, fesih ihtarnamesinin davacı bayiye 16/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu görülmüştür.
22/01/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 26.2.10 numaralı maddesinde; şirketler tarafından bildirilen genel performans hedeflerinin ve/veya cihaz, aktivasyon, satış, ciro, gelir, kâr, müşteri memnuniyeti gibi alt kategorileri/kriterleri de içerecek şekilde belirlenen fonksiyon hedeflerinin Bayi tarafından gerçekleştirilememesi ve/veya Bayi’nin bölge ortalamasının altında kalması”nın fesih nedeni olarak düzenlendiği, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda ibraz edilen raporlarda; davacının yapmış olduğu satışların bölge ortalamalarının altında kalmadığı, hatta satış performansı dolayısıyla tebrik ve motivasyon mesajları aldığı tespit edilmiş olduğundan satışlarının bölge ortalamasının altında kalması gerekçe gösterilerek sözleşmenin feshedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davalıların 2.fesih nedeni olarak abonelerin fatura bedellerini ödememesini ileri sürmüşlerdir. Bayinin müşterilerin ödeme gücünü bilebilmesi veya bu ödemeleri garanti etmesi mümkün olmadığı gibi, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde müşterilerin ödeme gücünü araştırmak, yalnızca belirli bir ödeme gücünde olanlar ile işlem yapmak, abonelerin fatura ödenmelerini temin etmek gibi yükümlülükler bayilere yüklenmemiştir. Davacının sözleşme ve TTK hükümleri çerçevesinde abonelerin ödeme yükümlülüğünü araştırma veya garanti etme sorumluluğu bulunmadığından fatura ödememe oranının fazla olmasında davacıya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığından davalıların ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi derhal feshetmesinde haklı bir neden olmadığı, sözleşmenin haksız surette feshedilmiş olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından sözleşmenin haksız surette feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı talep edilmiştir. Sözleşmenin 5.1 maddesinde; sözleşme konusu faaliyetler kapsamında yer, bölge, zaman ve satış faaliyetleri hususunda bayinin tek yetkili olmadığı, kendisine tekel hakkı tanınmadığı, şirketlerin sözleşme ile bayiye tanıdığı yetkiyi her zaman kısmen veya tamamen dilediği yer veya bölgede bayiden başka kişilere ve kuruluşlara da tanıyabileceği düzenleme konusu yapıldığı görülmüştür.
TTK.nun 122/5.maddesi uyarınca acentelik sözleşmesinden başka benzer türden sürekli sözleşme ilişkilerinde denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için sözleşmenin tekel hakkı vermesi şartı aranmaktadır. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmede bayilik ilişkisi kurulduğundan ve sözleşmenin 5.1 maddesi gereğince de açıkça tekel hakkı verilmediği belirtilmiş olduğundan davacı tarafından denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ya da vaktinde ifa edilmemesinden doğan alacaklının mal varlığının mevcut durumuyla, borç ifa edilseydi alacağı durum arasındaki farkı; menfi zarar ise sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu inancının boşa çıkmasından doğan zararı ifade eder. Somut olayda sözleşmenin süresinden önce davalı tarafından feshi nedeniyle uğranılan zararların tazmini istenebilecek olup, davalının karşılamakla sorumlu olduğu zarar, alacaklının müspet zararıdır.
Davacı müspet zararı kapsamında mahrum kaldığı kar kaybını talep edebilir. Yoksun kalınan kar hesabında davacının geçmiş yıllardaki kazançlarından hareketle ortalama aylık geliri veya ortalama yıllık gelirinin dikkate alınması gerekmekte olup, davacının 2016 yılı zararı dikkate alınmayarak yıllık ortalama karının 26.229,88 TL olduğu tespit edilmiş olduğundan fesih tarihi ile sözleşmenin sona ereceği tarih arasındaki bir yıllık süre için davacının yoksun kaldığı karının 26.229,88 TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı sözleşmenin devam edeceği inancı ile yapmış olduğu masraflarını da müspet zararı kapsamında davalıdan talep edebilecektir. Sözleşmeye olan güvenin boşa çıkması ve süresiz fesih nedeniyle davacı ödemiş bulunduğu 240.000 TL kira bedelini ve kiralamış olduğu iş yerine yapmış olduğu 214.000 TL’lik tadilat bedelini davalıdan talep edebileceği anlaşılmıştır.
Davalı ve davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 60.000 TL dekorasyon masrafından kaynaklanan zararına, elindeki cihazları düşük fiyattan elden çıkarmasına bağlı zararına ilişkin herhangi bir belge ve bilgi tespit edilememiş olduğundan davacının bu zararları talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından personelin işten çıkarılmasına ilişkin ödemiş olduğu ihbar ve kıdem tazminatları miktarlarının belli olmadığı, personele yapılan ödemelerde ne kadarının ihbar, ne kadarının kıdem , ne kadarının maaş olduğuna ilişkin herhangi bir ayrım bulunmadığı, zamansız fesih nedeniyle ödenmiş bulunan ihbar veya kıdem tazminatı bulunduğunun ispat edilemediği, 2015/2018 yılları arası kesinlen hakedişlerin taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin bir parçası olan ödül ve ceza sistemi kapsamında kaldığı, prim ve kesintilerin satış performansı ile ödüllendirildiği, aksi durumlarda prim kesintisi yapıldığı, prim kesintisi ya da ödül miktarlarına yönelik dava tarihinden önce davacının herhangi bir itirazının olduğuna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, bu sebeple hakediş iadesi talep edilemeyeceği, taraflar arasında TTK.nun 123.maddesi gereğince yapılmış rekabet yasağı anlaşması söz konusu olmadığından rekabet yasağından kaynaklanan alacak da talep edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Sözleşme kapsamında bayiinin yükümlülüklerinin ifa edilmemesi ve borçlarına karşılık davalı tarafından teminat mektubu alındığı yapılan incelemeler sonucunda davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı anlaşıldığından … Bankasına ait 120.000 TL ve …bank’a ait 5000 TL bedelli teminat mektubunun davacıya iade edilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
TBK 58. Maddesinde kişilik hakları zarar görenin uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar paranın ödenmesini isteyebileceğinin düzenlendiği ancak bunun için borca aykırı davranışın alacaklının kişilik haklarını ihlal ederek manevi bir zarara yol açması gerektiği,somut olayda; sözleşmenin haksız surette erken fesih edilmesi sebebiyle uğranılan zararın tazminin talep edildiği, davacının sözleşmenin erken feshi sebebiyle kişilik haklarının ihlal edildiğini ve onurunun zedelendiğini gösteren somut bir veri ve delil bulunmadığı manevi zarar talebinin ıspat edilemediği Anlaşıldığından manevi tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacının sözleşmenin haksız surette erken feshinden kaynaklı olarak müspet zararları kapsamında 240.000 TL kira bedeli, 214.000 TL tadilat bedeli, 26.229,88 TL kar mahrumiyeti olmak üzere toplam 480.229,88 TL maddi zararını talep edebileceği, davacının 20/03/2018 tarihli ihtarnamesi ile davalıdan zararlarının tazminini talep ettiği ve 7 günlük süre verdiği, 7 günlük sürenin dolması ile davacının 27/03/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, kira bedeli ve tadilat bedeli toplamı olan 454.000 TL’ye 27/03/2018 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği, 26.229,88 TL kar mahrumiyetine de davacının talebi doğrultusunda dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği hüküm vermeye elverişli, denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından; Davanın kısmen kabulüne, Maddi tazminat açısından; 480.229,88 TL tazminatın 26.229,88 TL’sine dava tarihinden, 454.000,00 TL’ye 27/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne, Maddi tazminat açısından; 480.229,88 TL tazminatın 26.229,88 TL’sine dava tarihinden, 454.000,00 TL’ye 27/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla ilişkin istemin reddine,
… Bankasına ait 120.000 TL ve …bank’a ait 5.000 TL bedelli 2 adet teminat mektubunun davacıya iadesine,
2-Manevi tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince maddi tazminat açısından hesaplanan 32.804,50 TL nispi karar ve ilam harcı ile manevi tazminat açısından 59,30 TL maktu harç olmak üzere toplam 32.863,80 TL harçtan, başlangıçta yatırılan 18.540,88 TL harç ve 10.803,23 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 29.344,11 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.519,69 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29.344,11 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan toplam 4.065,38 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 1.097,65 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maddi tazminat açısından davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 41.061,49 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden -Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maddi tazminat açısından red edilen kısmı üzerinden hesaplanan 70.882,11 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Manevi tazminat açısından davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 5.100 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
8-Davalı tarafından yapılan 6,50 TL yargılama giderlerinin infaz kabiliyeti olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/12/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

HARÇ BEYANI
K.H: 32.863,80TL
P.H: 29.344,11 TL
B.H: 3.519,69 TL

DAVACI YARGILAMA GİDERİ
Bilirkişi ücreti : 3.700,00 TL
Posta gideri : 365,38 TL
Toplam : 4.065,38 TL

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.