Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1113 E. 2018/1159 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1078 Esas
KARAR NO : 2018/1129

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2018
KARAR TARİHİ : 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkilinin 2003 yılından beri davalı …Ş. … şubesi nezdinde hesaplar açtırarak bankanın müşterisi olduğunu, davalı bankanın … şube müdürü olan …. ile tanıştığını, kredi başvurusu için bankanın … şubesine müracaat ettiğini, ancak şube müdürü … müvekkiline; “kredi almasına gerek olmadığını, müvekkilin hesaplarında bulunan paraları işleterek kendisine daha çok para kazandıracağını” söylediğini, müvekkilinin de, Türkiye’nin en büyük bankalarından biri ve güven kurumu olan davalı …Ş.’ye ve şube müdürü olması nedeniyle …’a güven duyduğunu ve kendisinden imzalaması istenen bütün belgeleri, sözleşmeleri vs. imzaladığını, en son şube müdürü …’ın telkin ve yönlendirmesi ile 12.08.2008 tarihinde … nolu hesabı açtırdığını ve bu hesaba o tarihte 90.000,00 ABD doları para yatırdığını, şube müdürü …’ın, o dönemde müvekkiline sık sık faks yoluyla bazı evraklar gönderdiğini, bu evrakları imzalayarak kendisine geri fakslamasını istediğini, müvekkilinin bankaya ve şube müdürüne duyduğu güven nedeniyle, aslında içeriğinin ne olduğunu dahi bilmediği bu evrakları imzalayarak bankaya geri faksladığını, …’ın da bu belgelere dayanarak müvekkilinin paralarını işlettiğini, daha sonra …’ın, davalı banka tarafından … Şubesinden, … caddesi şubesine yine şube müdürü olarak atandığını, bunun üzerine müvekkilininin … Şubesinde bulunan hesaplarının da … Caddesi şubesine aktarıldığını, müvekkilinin en son Kasım 2008 tarihinde davalı bankanın … Caddesi şubesine gittiğinde …’ın işten ayrıldığını, diğer çalışanlar tarafından müvekkiline söylendiğini, müvekkilinin hesaplarını kontrol ettiğinde 90,000,00 ABD doları yatırdığı hesabında yalnızca 53.000,00 ABD doları civarında para kaldığını öğrendiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmalar neticesinde şube müdürü ….’ın müvekkilinin adına ayrıca …-…,…-… ve …-… nolu döviz mevduat hesapları açtığını ve bu hesaplardan, müvekkili tarafından hiç para yatırılmadığı/ilgisi olmadığı halde 800.000,00 EURO, 500.000,00 EURO gibi yüksek miktarlarda işlemler yapıldığını öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin, bu işlemlerin kendisine faks yoluyla imzalatılan belgelere dayanarak yapıldığını ve dolandırıldığını düşünerek, davalı banka ve Halime … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, tıpkı müvekkili gibi … tarafından mağdur edilen diğer banka müşterilerinin de yapmış olduğu suç duyuruları neticesinde Halime … hakkında, 5411 Sayılı Kanuna dayalı zimmet suçundan … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde Halime … hakkında 5271 Sayılı Yasanın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiğini, müvekkilinin ayrıca davalı bankaya başvurduğunu, 90.000,00 USD yatırdığı hesapta 53.000,00 USD para kalması nedeniyle zararının giderilmesini talep ettiğini, ancak davalı bankanın, hesaplardaki para giriş çıkışlarında müvekkilinin imzasının bulunduğu, yapılan işlemlerin riski yüksek olan işlemler olduğu ancak müvekkilinin imzalarının bulunması nedeniyle zararın tazmininin mümkün olmadığının bildirildiğini ve müvekkilinin zararını karşılamadığını, davalı bankanın, usulsüz işlemleri nedeniyle Halime …’ın iş akdine “şikayete sebep olan çok sayıda hatalı işlemleri, bu işlemlerle ilgili çelişkili ve gerçeğe aykırı açıklamaları, bu konuyla ilgili beyanlarının oldukça tutarsız ve uygulama dışı olması sebebiyle, bankamıza gerçeğe aykırı argümanlar sunduğu sonuç ve kanaati edinilerek banka disiplin yönetmeliği m. 13 gereği ihbarsız ve tazminatsız son verilmiştir” şeklindeki gerekçeyle doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları nedeniyle İş Kanunun 25/2-e maddesi gereğince son verdiğini, Halime …’ın davalı banka tarafından iş akdine son verilmesi akabinde Halime …’ın İstanbul 4. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yapılan yargılama neticesinde, davalı bankanın iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğine karar verildiğini, yerel mahkemenin verdiği karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, böylelikle, davalı bankanın çalışanı olan ve hukuken ifa yardımcısı konumunda bulunan Halime …’ın eylemlerinde kusurlu olduğunun kesin hükümle sabit hale geldiğini, davalı banka ile müvekkili arasında akdi ilişkinin olduğunun şüphesiz olduğunu, davalı banka çalışanı Halime …’ın şube müdürü olması nedeniyle TBK’nın 116. Maddesi uyarınca ifa yardımcısı konumunda olduğunu, TBK’nın 116. maddesinin 1. Fıkrası; “Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür” şeklinde olduğunu, bu itibarla davalı bankanın, yardımcı kişi …’ın kusurlu fillerinden TBK m.116 uyarınca sorumlu olduğunu bildirerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; 30.000,00 ABD doları alacağın, devlet bankalarının ABD Doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının davalı banka nezdindeki mevzuat hesabında banka çalışanı tarafından bilgisi dışında işlemler yaparak davacıyı zarara uğratması nedeniyle, uğradığı zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. Maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. Maddesinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. Maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. Maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Davacının davalı bankadaki mevduat hesabı bireysel mevduat hesabı olup, ticari mevduat hesabı değildir. Bankacılık işlemlerinde bireysel bankacılık işlemleri tüketici işlemi olarak kabul edilmektedir. Bireysel bankacılık işlemleri tüketici işlemi olduğundan, tüketici işlemlerinden doğan hukuki uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan, belirtilen yasal düzenlemeler gereğince somut olayda davanın görülmesinde tüketici mahkemeleri görevli olduğundan, davacının davasının görevsizlik nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davaya bakmaya TÜKETİCİ MAHKEMELERİ GÖREVLİ olduğundan, davacının davasının görev nedeni ile REDDİNE,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık yasal sürede talep halinde görevli Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve masrafların görevli mahkemesinde nazara alınmasına,
dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/11/2018

Katip …

Hakim …