Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/109 E. 2019/645 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/109 Esas
KARAR NO : 2019/645

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/04/2012
KARAR TARİHİ : 20/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden … ‘nun , davalı … ‘nın %95 ve dava dışı … ‘nın %5 hisselerini şirketin 10/12/2010 tarih ve 2010/1 sayılı Ortaklar Kurulu Kararı ile … 7. Noterliği’nin … yevmiye no’lu ve … tarihli ”Hisse Devir Sözleşmesi” ile …’an 500.000-TL bedelle … Ltd. Şti. ‘nin hisselerini satın alındığını, %5 lik hisseyi de eşi … adına aldığını, satış bedeli olarak tayin edilen 500.000-TL bedelin ise her ne kadar noter Sözleşmesi ‘nde nakden ödendiği belirtilmekte ise de; tarafların yıllara varan tanıdıklık ve ortaklıkları nedeniyle işbu şirketin hisse devir işlemleri yapılıp, şirket adına çek alındığında ise bu şirketin çeklerinin teminat olması mukabilinde nakden ödenmesi hususunda sözlü olarak anlaştıklarını, uzun yıllara dayalı tanışıklıkları ve 2003 yılında aynı şirketle başka bir şirketi de karşılıklı devredip devraldıklarından güven ve verilen söze inanç aralarında sorun olmadığından müvekkili … ‘nun sözlü akide uygun olarak … Ltd. Şti. Adına …bank/… Şubesi’ nde USA dolar hesabından Çek Karnesi alınca ; 8×100.000USA=800.000USA dolarlık teminat çeklerini düzenleyerek teslim ettiğini, bu işlemler tamamlanınca müvekkili … ‘nun şirketin faaliyet alanını genişleterek , eski yerinden şu anki adresine getirdiğini, ek olarak Tekstil Boyahanesi kurduğunu, 3 işçi çalışır iken 51 işçi çalışan fabrika haline getirdiğini ve bu amaçla bankalardan 2.000.000-TL yi aşkın Kredi kullanarak ciddi bir tekstil firması haline getirdiğini, bu arada işlerin iyi olması nedeniyle şirket hisselerine karşılık gelen 500.000-TL ‘i teminatların günü gelmeden … tarafından karşılığı olan 520.200-TL tekabül eden paranın ödendiğini, bakiye kalan miktar ödenerek teminat çeklerin tamamı istendiğinde ise davalının tam anlamı ile müvekkiline şok yaşattığını ve bu çekleri de tahsile koymakla tehdit ettiğini, bunun üzerine iş bu davayı açtıklarını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin , eşi ile birlikte davacı … ‘nin eski ortakları olduğunu, ancak müvekkilinin … firmasının işletme konusu olan işi yapmak istemediği için şirket ortaklığından ayrılmak ve şirketi devretmek istediğini, davacı … ‘nun bu durum karşısında müvekkili ve eşinin toplam hisselerini devralmak istediğini müvekkiline bildirdiğini, davacı şahıs ile müvekkili arasında uzun yıllar süregelen iş ortaklığı ve güven neticesinde müvekkilinin kendisine ve eşine ait hisseleri davacı şahsa devretmeyi kabul ettiğini, akabinde devir işlemlerinin … 7. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile yapıldığını, müvekkili ve eşi adına kayıtlı hisselerin davacı … ve eşine devredildiğini, Hisse Devir Sözleşmesi’nde devir bedelinin 500.000-TL olarak belirlendiğini, her ne kadar sözleşmede nakden ödendiği ifade edilmişse de devir sözleşmesinin akabinde devre bağlı olarak ortaya çıkan alacak toplam tutarının taraflar arasında 800.000-USD olarak belirlendiğini ve bu tutarın 17/05/2011 tarihli Protokol ile sözleşmeye bağlanarak, davacı tarafından çeklerle müvekkiline ödeneceği hususunda mutabık kalındığını, çeklerin davacı şirket tarafından keşide edildiğini, müvekkiline hisse devrinden kaynaklı tüm borçlarına karşılık olarak verildiğini, yani 17/05/2011 tarihli Protokol ile tarafların mutabık kalmış olduğu bedelin devri yapılan hisselerin toplam net bedelinin devredilen hisselere bağlı alacak kalemleri ve şirketin geçmiş dönemlerinden müvekkilin şahsına olan borçlarının toplamı kadar olduğunu, davacıların müvekkiline olan borçları toplamının 500.000-TL değil, 800.000-USD olduğunu, borç miktarının bu kadar olduğunu, davacıların 17/05/2011 tarihli protokole karşı ikrah gibi bir iddialarının bulunmadığı ve bu sözleşmenin davalıların kendi hür iradesi ile imzalanmış olduğu ve protokolün 68 niteliğinde belge olduğu dikkate alındığından imzadan vareste olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Dosyanın … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılaması neticesinde 2012/188 Esas, 2013/61 Karar sayılı 12/02/2013 tarihli karar yetkisizlik kararı verilmiş olup, verilen yetkisizlik kararı neticesinde dosya mahkememize tevzi edilerek yargılamaya mahkememizin 2013/145 Esas sayılı numarası ile devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davacı ile davalı arasında imzalanan 17/05/2011 tarihli protokolün BK’nun 818. Sayılı 29 ve 30. Maddesinde belirtilen davacıların ikrahı halinde imzalandığının ispatlanamaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olup, mahkememizce verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz itirazlarının incelenmesi bakımından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/8883 Esas, 2015/13461 Karar sayılı 14/12/2015 tarihli karar ile davacının temyiz itirazlarının reddi ile mahkememizce verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/8883 Esas, 2015/13461 Karar sayılı 14/12/2015 tarihli kararına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme itirazında bulunulmuş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3019 Esas, 2017/5643 Karar sayılı, 24/10/2017 tarihli karar ile davacılar vekilini karar düzeltme isteminin kabulü ile dairenin 14/12/2015 tarihli, 2015/8883 Esas, 2015/13461 sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/30319 Esas, 2017/5643 sayılı ilamında “…Davacılar vekili, dava dilekçesinde davalıya limited şirket hisse devri karşılığında 17.05.2011 tarihli sözleşmeyle verilen teminat çeklerinin, hisse devir bedeli ödenmesine rağmen iade edilmediğini, 17.05.2011 tarihli sözleşmeyle verilen çeklerin icraya konulacağı tehdidi altında Borç İtfa Sözleşmesi imzalandığını, Borç İtfa Sözleşmesine dayalı olarak teminat çeklerinin alınarak yerine 600.000 USD bedelli 18 adet çek verildiğini ileri sürerek, Borç İtfa Sözleşmesinin hile ve ikrah nedeniyle geçersiz olduğunun ve çekler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin istirdatını talep etmiştir. Ayrıca, 27.11.2012 tarihli duruşmada davacı vekili 17.05.2011 tarihli sözleşmenin iptali konusunda talepleri olmadığını, asıl taleplerinin 17.05.2011 tarihli sözleşme ile verilen çeklerin baskı unsuru olarak kullanılarak davacının imzalamak zorunda kaldığı Borç İtfa Sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile çeklerin ve fazla ödemenin iadesi olduğunu beyan etmiştir.
Dava dilekçesi ve davacılar vekilinin beyanlarından irade sakatlığı nedeniyle geçersizliği istenen sözleşmenin tarihsiz Borç İtfa Sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece hile ve ikrah nedeniyle geçersiz olduğu iddia edilen Borç İtfa Sözleşmesi ile ilgili bir değerlendirme yapılmaksızın, dava konusu edilmeyen 17/05/2011 tarihli protokolün ikrah halinde imzalandığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece hile ve ikrah nedeniyle geçersiz olduğu iddia edilen Borç İtfa Sözleşmesinin geçerli olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin, 14.12.2015 tarihli 2015/8883 Esas 2015/13461 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” şeklinde hüküm verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/3019 Esas, 2017/5643 karar sayılı, 24/10/2017 tarihli bozma ilamına uyularak yargılamaya mahkememizin 2018/109 Esas sayılı dosyamız üzerinden devam olunmuştur.
Yargılama sırasında davacılardan … vefat etmiş olduğundan, HMK’nin 55. Maddesi uyarınca yasal mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
TBK’nun 37 ve 38. Maddelerinde düzenlenmiş olan tehdidin varlığını ve tehdidin varlığı ile bir sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi için bazı koşuların gerçekleşmesi zorunludur. Bu koşullar; Tehdit ciddi olmalı ve korkutulan kişinin irade ve kararına etki yapmak amacına yönelmelidir. Tehdit hukuka aykırı bulunmalıdır. Tehdit, korkutulan kişinin karar vermesine esaslı biçimde etki yapmış olmalıdır. Tehdit, karşı tarafta esaslı bir korku uyandırmalıdır. Korkunun esaslı sayılabilmesi için; korkutulan kişinin kendisinin yahut yakın akrabasından birinin hayat ya da namus yahut mallarına yönelik tehlikenin ağır ve yakın olması gerekir şeklinde sıralanabilir.
TBK’nun 36. Maddesinde de taraflardan birinin diğerini aldatması sonucunda bir sözleme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile sözleşme ile bağlı olmayacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Davacı taraf tarihsiz borç itfa sözleşmesinin hile ve ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu iddia etmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince de hile ve ikrah nedeniyle borç itfa sözleşmesinin geçerli olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği şeklinde mahkememizin hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekili davalıya Limited Şirketi Hisse devri karşılığında 17/05/2011 tarihli sözleşme ile verilen teminat çeklerinin hisse devir bedeli ödenmesine rağmen iade edilmediği, 17/05/2011 tarihli sözleşme ile verilen çeklerin icraya konulacağı tehtidi altında borç itfa sözlemesi sözleşmesi imzaladığını, borç itfa sözlemesine dayalı teminat çeklerinin alınarak 600.000,00 USD bedelli 18 adet çek verildiğini ileri sürerek borç itfa sözleşmesinin hile ve ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu ve çekler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin istirdadını talep etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen tarihsiz borç itfa sözlemesinde 17/05/2011 tarihli sözleşmenin fesih edildiği 17/05/2011 tarihli sözleşme ile teslim edilen çeklerin bedelsiz kaldığının tespitinin düzenleme konusu yapıldığı, bedelsiz çeklere karşılık 10/02/2012 keşide tarihinden başlamak üzere 10/10/2013 keşide tarihine kadar sıralı 19 adet çekin verildiği, 600.000,00 USD’lik çeklerin sözleme hükümleri çerçevesinde teslimi ile bedelsiz kalan 800.000,00 USD’lik çekin … tarafından iade edileceğinin … ve …’nunda müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzalayacaklarının kararlaştırıldığı görülmüştür.
Mahkememizce dinlenen davacı ve davalı tanıkları borç itfa sözleşmesinin hata ve tehdit ile imzalandığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamışlar, borç miktarının 600.000,00 USD ‘ye indirilerek tarafların anlaştığı, bu konuda protokol imzalandığını, bu protokolün imzalanması sırasında herhangi bir tehdit görmediklerini beyan etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilesi neticesinde; dinlenen davacı ve davalı tanık beyanları kapsamında bila tarihli borç itfa protokolünün TBK’nun 36. 37. ve 38. maddelerinde düzenlenen hata, tehdit koşulları altında imzalandığı ispat edilemediğinden, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 16.839,90 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 16.795,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bozma öncesi 86,00 TL ve bozma sonrası 134,00 TL olmak üzere toplam 220,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 57.970.00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair bir kısım davacılar vekili, davacı … ve davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/06/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

HARÇ BEYANI
44,40 TL K.H.
16.795,50 TL P.H.
16.751,10 TL İ.H.

BOZMA ÖNCESİ DAVALI YARGILAMA GİDERİ
86,00 TL POSTA
86,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

BOZMA SONRASI DAVALI YARGILAMA GİDERİ
134,00 TL POSTA
134,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ