Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1015 E. 2019/1092 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1015 Esas
KARAR NO : 2019/1092

DAVA : Ceza-i Şart Alacağı
DAVA TARİHİ : 24/04/2008
KARAR TARİHİ : 01/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememiz dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 01.01.2000 tarihinde imzalandığını ve 10 yıl süreli olarak kararlaştırıldığını ve bu sözleşme kapsamında davalını tüm madeni ve sentetik yağları ancak davacı tarafın ürettiği ürünlerden alacağının kararlaştırıldığı,yılda asgari 30 ton ürün satışının kararlaştırıldığı,aksi takdirde eksik alımlarda ton başına 750 USD ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve yine sözleşmeye göre bu sözleşme hükümlerin ihlali halinde mahrum kalınan karında davalıdan isteneceğini kararlaştırıldığı ve yine demirbaş ve ekipmanların da geri verileceğinin kararlaştırıldığı halde davalını sözleşmeye hükümlerin ihlal ettiği başka firma ürünlerin sattığını … 2 Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş dosyasında tespit yaptırdıklarını ve … 15 noterliğinde uğranılan zararın 127.127,00 USD olarak ve yine teçhizat bedeli olan 27.900 USD nin ödenmesinin istendiği ancak davalının bu istemi yerine getirmediğini bu nedenle fazlaya haklar saklı kalmak kaydıyla kar mahrumiyetinden kaynaklana 127.127,00 USD alacaktan şimdilik 5.000 USD sinin ve demirbaş bedelinden kaynaklanan 27.900 USD lik teçhizatın bedelinden öncelikle teçhizatın aynen iadesi olmadığı takdirde bu teçhizat bedelinin döviz faiziyle birlikte tahsilinin talep ve dava ettiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini,davacının markasını taşıyan ürünlerin ve yağları kullanmayı şart koşarak servis hizmetin kendilerini zorladığını,bu zorlamanın da … A.Ş nin davalının yetkili servisi olması nedeniyle yaptığını,yani davalı şirketin … A.Ş makine farkının içinde kiracı bulunduğunu,01.01.2001 tarihinden sözleşmenin bu zorlama ile yapıldığını ancak sif ini 2003 yılında davalının kiracısı olduğu binayı sattığı bu binadan ayrılmak zorunda kaldıklarını,bayisi oldukları şirketin teçhizat taşınırken sökemediklerini monteli odluğunu,davalının … sahasında çıkarıldığını,daha sonra alımların kullanılmasının imkansız hale geldiğini,bu yeri … A.Ş devir ettiklerini,sözleşme her ne kadar 10 senetli olsa da bu sözleşmenin rekabet kurlunun … tebliğine aykırı olduğunu,5 yılık süreyle bu sözleşenin sınırlandırıldığını süreninde bu durumu da 01.01.2005 tarihinde bittiğini ve 4054 sayıl kanun gereğince geçersiz dönem için böyle bir istemde bulunulamayacağından açılan davanın reddini savundukları görülmüştür.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve davalı taraf arasında 01/01/2000 tarihinde 10 yıllık Bayilik anlaşması imzalandığı davalı tarafın yılda asgari 30 ton tutarında ürünü (… markalı madeni ve sentetik yağ)müvekkiiden atacağını, bu şartı gerçekieştırmediği taktirde eksik kalan miktarda ton başına 750 USD üzerinden hesaplanacak kar mahrumiyeti (cezai şart) TL olarak müvekkiline ödeyeceğini, anlaşmanın şartlarından herhangi birinin ihfaü halinde müvekkilinin anlaşmayı ve eklerini derhal fesh edeceğini, „„ kabul ettiğini, davalı tarafın 30 TON mal alış taahhüdünü yerine getirmediğini … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İŞ dosyasındaki yapılan tespit ve bilirkişi raporunda da davalı tarafın anlaşmaya aykırı olarak … dışından başka şirketlerden maden yağ aldığının tespit edildiğini davalı tarafa bu eylemleri nedeni ile … 15. Noterliğinin … tarihti ihtarname gönderildiğini iddia ederek davalarının kabulünü, Dosyanın … 5. ATM yeni esas … E sayılı dosyası ile birleştirilmesini, 17.500.00 usd cezai şart alacaklarının temerrüt tarihi olan 20/01/2008 tarihinden itibaren yabancı paraya uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsilini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükietiimesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kar kaybının kardan mahrum kalma karşılığı meydana geldiğini, sözleşmeyi kusuru ile fesheden tarafın isteneceğini, kar yoksunluğundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Müvekkili şirketin … AŞ nin yetkili bayisi olduğunu ve … ve … iş makinelerinin ve diğer birçok iş makinasının bayisi olduğunu, 2004 yılında … ve diğer iş makinelerinin satıcılığını bıraktığını, bu nedenle iş hacminde büyük zararalar oluştuğunu, daha önce … nin doğrudan verdiği hizmetin 2005 yılından sonra … Vasıtası ile verildiğini, … in tek yanlı sözleşmeyi fesih etmesinin önceden tahmin edilen mücbir sebep olduğunu, ticaretin müvekkili ile … arasında değil … nin bayisi olan … arasında gerçekleşliğini, müvekkilinin 2007 yılı defterlerinin taşınma sırasında kaybolduğunu defter sunma imkanlarının olmadığını 5. Asliye Ticaret Mahkemesi … E …Karar sayılı dosyasında müvekkile satış yaptığını somut dedillerle ispatlayamadığını iddia ederek davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 20/05/2013 tarihli 2008/236 Esas 2013/123 Karar sayılı kararı ile “davanın kısmen kabulüne ve teçhizat bedelinden doğan 3.976,49 USD’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine” şeklinde karar verilmiş olup, davacı vekilinin 20/11/2013 tarihli dilekçesi ile dosyanın temyiz edilmesini talep ettiği, talebi doğrultusunda mahkememiz dosyasının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 18/02/2014 karar tarihli 2014/720 Esas 2014/3105 Karar sayılı kararı ile “Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği”ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Mahkemece somut olay bakımından yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılarak, sözleşmenin 14.01.2008 tarihinde davacı tarafından noterlik aracılığıyla gönderilen ihtarname ile feshedilmesi nedeniyle dönem sonu olan 01.01.2008 ile fesih tarihi arasında ihtirazi kayıtsız mal teslimi olmadığının saptanması halinde, geçmiş son yıla ait yani 01.01.2007 ila 01.01.2008 tarihleri arasındaki yıla ait cezai şart istenebileceği gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki hükmü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiş olup, mahkememiz dosyasının 2014/1273 Esas sayılı numarası ile mahkememize kaydı yapılıp açık yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 15/07/2015 tarihli 2014/1273 Esas 2015/527 Karar sayılı kararı ile “davanın kısmen kabulüne ve teçhizat bedelinden doğan 3.976,49 USD’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine” şeklinde karar verilmiş olup, davacı vekilinin 01/12/2017 tarihli dilekçesi ile dosyanın temyiz edilmesini talep ettiği, talebi doğrultusunda mahkememiz dosyasının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/12/2016 karar tarihli 2016/1218 Esas 2016/16119 Karar sayılı kararı ile “Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Bozma kararımızda 01.01.2007 – 01.01.2008 tarihleri arasında eksik ürün alımından dolayı cezai şart talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir. Sözleşmenin 14.01.2008 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu tarihe kadar ihtirazi kayıt konmadan ürün verildiği kanıtlanamamıştır. O halde mahkemece, son bir yıla ait cezai şart miktarı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu istemin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.” şeklindeki hükmü ile kararın davacı yararına hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, mahkememiz dosyasının 2018/1015 Esas sayılı numarası ile mahkememize kaydı yapılıp açık yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; bayilik sözleşmesi gereğince taahhüt edilen kadar mal alımının yapılmaması nedeniyle cezai şart istemine ilişkin davadır.
Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olup 01.01.2007 – 01.01.2008 tarihleri arasında eksik ürün alımından dolayı davacının cezai şart talebinde bulunulabileceği anlaşıldığından sözleşmenin 14.01.2008 tarihinde feshedildiği gözetilerek bu tarihe kadar ihtirazi kayıt konmadan ürün verildiği kanıtlanamamıştır. Bu yüzden son bir yıla ait cezai şart miktarı ana davadan alınan 16/04/2013 tarihli hükme elverişli üçlü bilirkişi heyet raporunda cezai şarta ilişkin değerlendirmenin yapıldığı 2007-2008 yılına ilişkin tabloda hesap edilen miktarın 22,500 USD olduğu dikkate alınarak ve birleşen dosyadan alınan mali bilirkişi raporunun ana davadaki belgeler, raporlar ve bayilik sözleşmesi hükmü gereğince davacı tarafça sunulan belgeler üzerinden hesaplanan son yıl eksik alım nedeniyle cezai şart bedelinin 30*750 USD =22,500 USD olduğu anlaşılmakla davanın ana dava yönünden; davanın kabulü ile 5.000,00 USD’nin 17/01/2008 tarihinden (eksik alımın gerçekleştiği yıl sonunda yani 01/01/2008 tarihinde ceza-i şartın muaccel oludğu ancak davacı tarafça ihtarname tebliğ tarihinin temerrüt tarihi olarak talep edilmesi nedeniyle ihtarnamede de 3 gün davalıya süre verildiği gözetildiğinde temerrüdün 17/01/2008 tarihinde gerçekleşeceği dikkate alınarak) itibaren 3095 sayılı kanunu 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve birleşen dava yönünden; davanın kabulü ile 17.500,00 USD’nin 20/01/2008 tarihinden itibaren (davalıya … 15. Noterliğinin … tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin 17/01/2008 tarihinde tebliğ edildiği ve ihtarnamede davalıya 3 gün ödeme mühleti verildiğinden davacının talebi ile bağlı kalınarak temerrüdün 20/101/2008 tarihinde gerçekleştiği dikkate alınarak) 3095 sayılı kanunu 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının kar mahrumiyeti bedelinin ve davalıya ariyet olarak bırakılan demirbaşların iadesine ve iadenin mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin davalarının mahkememizin 2014/1273 E. 2015/527 K. Sayılı ilamının temyiz edilmesi neticesinde daire kararına karşı davalı vekilince karar düzeltme yoluna başvurularak bu davalar yönünden 25/09/2018 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla bu davaların kesinleşmiş olması nedeniyle bu davalar yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının kar mahrumiyeti bedelinin ve davalıya ariyet olarak bırakılan demirbaşların iadesine ve iadenin mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin davalarının mahkememizin 2014/1273 E. 2015/527 K. Sayılı ilamının temyiz edilmesi neticesinde daire kararına karşı davalı vekilince karar düzeltme yoluna başvurularak bu davalar yönünden 25/09/2018 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla bu davaların kesinleşmiş olması nedeniyle bu davalar yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Davanın ana dava yönünden; davanın KABULÜ ile 5.000,00 USD’nin 17/01/2008 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunu 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 447,43 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 581,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 134,47 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
-Davacı tarafından yatırılan 447,43 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 535,50 TL yargılama giderinden davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
3-Birleşen dava yönünden; davanın KABULÜ ile 17.500,00 USD’nin 20/01/2008 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunu 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 4.584,45 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.146,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.438,33 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineyi irat kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan 1.146,12 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 757,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 7.732,38 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/11/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸