Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/83 E. 2019/173 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/83 Esas
KARAR NO : 2019/173

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 25/01/2017 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin 18.12.2007 ile 09.03.2009 tarihleri arasında davalı bankadan 7 adet ticari araç kredisi ve bir adet işletme kredisi olmak üzere toplam 8 adet ve 668.197 TL sözleşme bedelli kredi kullandığını, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihinde, aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın, 21.08.2007-22.09.2011 tarihleri arasında, kredi faizlerinin belirlenmesinde kartel (uyumlu eylem/uzlaşma) oluşturduğunu tespit ettiğini, bu tespit sonucunda verilen para cezası kararının Danıştay tarafından da 2015/2445 esas, 2015/4605 karar sayısı ile 16.12.2015 tarihinde “Kurul Kararında Aykırılık Bulunmadığı” gerekçesi ile onaylandığını, Rekabet Kurulunun bahis konusu kararında, davalı bankanın “Mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında; 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesini ihlal ettiğine oy birliği ile” karar verildiğini ve davalı …’ya 82.172.910 TL ceza uygulandığını, görüldüğü üzere kartel oluşturularak yüksek faiz uygulandığının yargı kararı ile kesinleşen tarihlerde davalı bankadan kredi kullanmış olmakla müvekkili şirketin zarara uğramış olduğunun açık bulunduğunu, davalının da dahil olduğu bankalar arasında, faizin belirlenmesinde kartel oluşturulmuş olmasa idi, kredi maliyetinin çok daha az olabileceğini, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 57.maddesinde “Her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur” ifadesinin yer aldığını, yine aynı Kanunun 58.maddesine göre rekabetten etkilenerek zarar görenlerin, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olacak talep edebileceğini, söz konusu maddeler gereği, kartel faizi sebebiyle meydana gelen müvekkili şirketin zararının tespiti ile belirlenen zararın 3 katının ödetilmesine karar verilmesinin gerektiğini, ayrıca müvekkilinin ilgili dönemde kullandığı 8 adet kredi işlemleri sırasında kendisinden alınmış olan masraf ve komisyonların da iadesinin gerektiğini, bunun yerleşik yargı kararları ve 4077 Sayılı Yasa’nın 6.maddesi kapsamında zaruri hakkaniyet gereği olan talebi olduğunu, açıklanan nedenlerle; davalı bankanın 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 arasında kartel faizi uygulamak suretiyle müvekkili şirkete vermiş olduğu zararın belirlenerek, bu zararın 3 katının, ayrıca bu kredilerin kullanımı esnasında müvekkili şirketten alınan haksız masraf ve komisyonların tamamının, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 6100 Sayılı HMK 108.maddesine göre belirlenerek; belirlendiğinde artırılmak üzere şimdilik 1.000 TL’sinin kredi kullanım tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödetilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacı tarafından dayanak olarak gösterilen Rekabet Kurulu Kararını kabul etmediklerini, söz konusu kararın öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve ardında iptali, ayrıca ödenen idari para cezasının faiziyle birlikte iadesi talebiyle … 2.İdare Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasından dava açıldığını, söz konusu davanın mahkemece reddedildiğini, red kararı aleyhine yapılan temyiz başvurusunun Danıştay 13. Dairesi’nin 2015/2445 esas, 2015/4605 karar sayılı ve 16.12.2015 tarihli kararı ile onandığını, ancak anılan onama kararı aleyhine karar düzeltme başvurusunda bulunduklarını, kararın henüz kesinleşmediğini, dolayısıyla davacı tarafından dayanak gösterilen Rekabet Kurulu kararının henüz kesinleşmemesi nedeniyle huzurdaki davanın görülmesinin mümkün olmadığını, Rekabet Kurulu’nun kararında kredilere ve dolayısıyla ticari araç ve ihtiyaç kredilerine uygulanan faiz konusunda müvekkiline isnat edilen herhangi bir ihlal iddiasının olmadığını, dolayısıyla huzurdaki davanın haksız olarak açıldığını, Rekabet Kurulunun kararına bakıldığında, müvekkilinin davalı sıfatına sahip olmadığını, bundan hareketle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının huzurdaki davayı somutlaştırma ilkesine aykırı olarak açtığını, dava dilekçesinin soyut ve yuvarlık ifadelerle kaleme alındığını, mahkemeyi ve tarafları boş yere zaman kaybettirici nitelik taşıdığını, davacının, müvekkilinin iddia edilen rekabet hukuku ihlalinden kaynaklanan zararını ve tazminat talebine dayanak olan tüm hususları dilekçesinde sunması gerekirken, yalnızca soyut ve içeriği belirsiz kavramlara dayanarak tazminat talep etmesinin reddi gerektirdiğini, müvekkili tarafından Ankara 2.İdare Mahkemesi’nin 2014/119 esas sayılı dosyasına kayden dava açıldığını, bu davanın halen derdest olduğunu ve bu nedenle bekletici mesele sayılmasını, ancak, mahkemece somut olayda, haksız fiilden doğan tazminat sorumluluğunun şartlarının oluşup oluşmadığının Rekabet Kurulu kararından ayrı olarak müstakilen değerlendirilmesinin gerektiğini, Rekabet Kurulu kararlarının idari yargı denetimine tabi olduğunu ve dolayısıyla kesin delil niteliği taşımadığını, dolayısıyla rekabete aykırı fiilin varlığının ispati için Rekabet Kurulu’nun kararının yeterli olmadığını, Rekabet Kurulu kararında kartel iddiasına ve bu yönde hükme yer verilmediğini, kartel iddiasının, davacının tek dayanağı olan Rekabet Kurulu kararında dahi yer olmadığını, dolayısıyla davacının kartel iddiasının temeli de olmadığından, davanın konusuz kaldığını, öte yandan davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca haksız fiilden doğan tazminat sorumluluğun şartlarının da oluşmadığını, davacının zarar unsurunu ispat edemediğini, kartel iddiası ve üç kat tazminat talebinin mesnetsiz olduğunu bildirerek husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, husumet itirazının kabul edilmemesi halinde Rekabet Kurulunun gerekçeli kararı aleyhine açtıkları iptal davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, usule ilişkin itirazları kabul edilmez ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacının davalı bankadan kullandığı ticari kredilerde davalı bankanın uyguladığı faiz oranından dolayı uğranılan zarar ve krediler sırasında alınan komisyon ve masrafların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce, dosyanın bankacı bilirkişi …’ye verilerek dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ve davalı banka kayıtları üzerinde inceleme yaparak taraflar arasındaki kredi ilişkisi kapsamında davacının kullandığı ticari kredilerde davalı bankanın uyguladığı faiz oranlarından dolayı uğranılan bir zararın olup olmadığı, kullanılan kredilerden dolayı alınan haksız komisyon ve masraf bulunup bulunmadığına ilişkin rapor düzenlemesinin istenilmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 19.10.2018 tarihli raporda; davacı yanın, davalı bankadan 18.12.2007-16.09.2008 tarihleri arasında kullandığı kredilerden kaynaklı olmak üzere, davalı bankanın Rekabet Kurulu kararına konu edilen eyleminden dolayı zarara uğradığını ve bu zararının hesaplanarak tazmin edilmesini talep ettiği, davacı yanın, raporun önceki bölümlerinde belirtilen Rekabet Kurulu kararında belirtilen hususlar nedeniyle zarara uğradığını, bu nedenle, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun (Kabul Tarihi: 07.12.1994, RG. 13.12.1994/22140, Değişiklikler; 4971, 5234, 5388, 5538, 5728, 6352, Sayılı Kanunlar ile, 661 Sayılı KHK) 4, 57 ve 58. maddelerine istinaden zararının hesaplanarak tazminini talep ettiği, zarar iddiasında bulunan davacı yanın, bu zararının 18.12.2007-09.03.2009 arasında kullandığı (09.03.2009 tarihinde kullanıldığı belirtilen 400.000 TL tutarlı kredi 09.09.2008 tarihinde kullanılmıştır) toplam 668.197 TL tutarındaki kredi işlemlerinden kaynaklandığını ileri sürdüğü, ancak, zararın nasıl doğduğu, tutarının ne olduğu konusunda hiçbir açıklama yapmadığı, davacının söz konusu dönemde davalı bankadan toplam 668.997 TL kredi kullandığı, kullandığı bu krediler karşılığında 5.622,75 TL masraf, 206.942,64 TL faiz ve 10.347,19 TL faizin BSMV yükü altına girdiğinin tespit edildiği, bilindiği üzere, zarar kavramının, teknik olarak bir kişinin mevcut ya da müstakbel varlıklarındaki azalmayı ifade ettiği, dava konusu olaydaki zararın da, davacının ödemesi icap edenden daha fazla faiz ödemek zorunda kalmasından kaynaklanmış olmasının gerektiği, ayrıca fazladan faiz ödenmesinin de, Rekabet Kurulu’nun kararına konu edilen banka eylemlerine dayandırılması, yani, bankaların kararda yer aldığı üzere yasanın ilgili maddelerini ihlal etmesi sonucunda oluşmasının şart olduğu, Rekabet Kurulu’nun kararında, karar kapsamındaki bankaların, faizleri (kredi ya da mevduat) yükseltmek, ya da azaltmak gibi gerçekleşmiş ortak eylemlerinden söz edilmediği, bunların eylemlerinin birlikte hareket ederek, üzerinde anlaşılan faiz oranlarının hep birlikte aynı şekilde uygulanması yönünde olduğu, zaten, anılan yasanın ihlalinin de bu yüzden oluştuğu, ayrıca, bu kararda, bu oranların ne olduğu, eyleme katılmayan bankalara nasıl zarar verdiği, piyasayı nasıl etkilediği konusunda hiçbir tespit ve açıklamaya da yer verilmediğinin görüldüğü, öte yandan, davacı yanın, bankaların rakibi olarak piyasada faaliyet göstermediği, dolayısıyla, kendi aralarındaki rekabeti bozan bankaların bu eyleminden, bankacılık faaliyeti göstermediğinden doğrudan etkilenmesinin de söz konusu olamayacağı, nihayet, davacı yanın tacir olduğu, dolayısıyla, kredi kullanırken; kaynaklarını, ihtiyaçlarını, maliyetlerini hesap ve buna göre hareket etmesinin gerektiği, bu nedenle, bidayette dava konusu kredileri kullanmasındaki etkenler ile tercihlerinin de bilinmesinin gerekeceği, hal böyle olmakla birlikte, kredilerin kullanıldığı tarihlerde, Rekabet Kurulu kararına konu edilmeyen bankaların uyguladığı kredi faiz oranlarının dosyada yer almadığından, davacının iddia ettiği gibi rekabeti ihlal eden bankaların, bu eylemleriyle piyasadaki diğer bankaların faiz oranlarını etkileyip etkilemediği, etkilediyse nasıl etkilediği ve bu kapsamda davacının kredi tercihleri konusunda nasıl bir yol izlediği yönünde bir değerlendirmenin de yapılamadığı, açıklanan hususlar muvacehesinde; davacının, dava konusu kullanılan kredilerden dolayı zarar ettiği ve bu zararının da davalı bankanın Rekabet Kurulu kararına konu edilen davranışından kaynaklandığını ileri sürmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla, bilirkişilikçe davacının somut bir zararının oluşumunun da tespit edilemediği, tarafların hukuki değerlendirme gerektiren, iddia, savunma ve delillerinin takdirinin Bilirkişilik Kanunu ve Yönetmeliği’ne istinaden münhasıran mahkemeye ait olduğu kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosya içerisinde bulunan kredi sözleşmesi örnekleri ve hesap kayıt örneklerinden davacının davalı bankadan ticari araç kredisi ve işletme kredisi kullandığı görülmüştür. Davacı davalı bankadan kullandığı 7 adet ticari araç kredisi ve 1 adet işletme kredisi kullanımı sırasında kendisine kartel faizi uygulamak suretiyle zarara uğratıldığını, ayrıca bu kredi işlemleri sırasında masraf ve komisyon kesintileri tahsil edildiğini, bu kesintilerin ve kartel faizi uygulanması nedeni ile uğradığı zararın tespit ve tahsilini talep etmiştir. Dosya bankacı bilirkişiye verilmiş, yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda; davacının davalı bankadan krediler kullandığı, bu krediler nedeni ile kendisinden masraf kesintisi yapıldığı, davacıdan alınan faiz ve masraf kesintisi itibariyle davacının zararı ve talep edeceği bedelin olmadığını rapor etmiş olduğu görülmüştür.
Dosya içerisinde bulunan kredi sözleşmeleri örneği, davacının kullandığı kredilere ilişkin hesap ekstresi, bu hesaplarda davacının kullandığı krediye uygulanan faiz oranı ve yapılan masraf ve komisyon kesintisi itibariyle davacının bankacılık uygulamalarında davacıya yönelik davacıyı zarara uğratacak bir kesinti ve oran uygulamasının bulunmadığı bu nedenle davacının davalıdan talep edeceği bir zararının bulunmadığı bu nedenle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu bakiye 13,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13.maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti, reddedilen kısmı aşamayacağından 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, talep halinde iadesine,
dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere karar verildi.26/02/2019

Katip …

Hakim …

Harç Beyanı
K.H.= 44,40 TL
P.H.= 31,40 TL
B.H.= 13,00 TL