Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/81 E. 2022/545 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/81 Esas
KARAR NO : 2022/545

DAVA : Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2015
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu 25/12/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve dava dışı … A.Ş arasında ilk olarak 12/04/1996 ve … sonra da 10/08/1999 tarihli sözleşmeler imzalandığını, bu sözleşmelere göre … A.Ş nin toplam 46.800 sütün -santim reklam ve ilanı gazetede yayınlayacağı, … A.Ş nin yayın kuruluşunu başkasına satması ya da devretmesi durumunda bu sözleşmenin hükümlerinin yeni alıcı tarafından kayıtsız şartsız aynen kabul edileceği, … A.Ş’nin yeni alıcıya bildirimde bulunmaya mecbur olduğu, … A.Ş veya … A.Ş’nin devrettiği 3.kişi veya kuruluşların sözleşmedeki 46.800 santim/sütun ilan reklamlarını yayınlamamaları durumunda kayıtsız şartsız borçla birlikte 50.000 USD cezayı ihtara gerek kalmaksızın ödeyeceğinin taahhüt edildiğini, … A.Ş.’nin … markasını ilk olarak …’e hemen akabinde de kurduğu … A.Ş ye sattığını, ilan ve reklamları yayınlama borcunu yerine ettirmediğini, borcun halen devam ettiğini, … A.Ş’nin taahhüt ettiği edimlerin ve müvekkiline olan borcunun davalı … A.Ş veya şirketlerin dahil olduğu … A.Ş tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, müvekkili … A.Ş’nin davalı ile aynı şirketler grubuna dahil olan dava dışı … A.Ş aleyhine … 1.İcra Müdürlüğünün … E, ve … 5.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyalarından icra takibi başlattığını, takiplerin semeresiz kaldığını, … markasının sahibi … A.Ş’nin bu markayı ilk olarak … 6.Noterliğinin …tarih … numara ile … A.Ş’ye devrettiğini, hemen akabinde de, %51 i kendi bünyesinde, %49’unu da … A.Ş nin olmak üzere …A.Ş. şirketini kurduğunu, … markasının da …A.Ş ye devrettiği gibi 28/01/2000 tarihinde … A.Ş’ye devrettiğini, müvekkilinin ilan reklam alacağının … A.Ş. Tarafından ödenmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkilinin alacağına ilişkin icra takibi yapıldıktan sonra aciz vesikası alarak … 7 ATM’nin … E.sayılı dosyası ile … A.Ş nin de taraf olduğu tasarrufun iptali davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda 15/04/2004 tarihli karar ile yapılan devir işleminin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının belirtilerek …markasına ilişkin marka devir sözleşmesi ile yapılan tasarruf işleminin müvekkili şirketin alacağı oranında iptaline karar verildiğini, alacağın tahsili için … 1.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası kapsamında gönderilen haciz ihbarnameleri ile … A.Ş ile … A.Ş nin basın ilan kurumu nezdindeki alacaklarının haczini, … A.Ş nezdindeki müvekkilinin hak ve alacaklarının haczi için gönderilen İİK 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine karşı yapılan itiraz ve şikayetlerin reddedildiğini, …A.Ş ye gönderilen 89/1 haciz ihtarnamesinde kendisinin de borçlu olarak gösterildiğinden bahisle memurluk kararının iptalinin talep edildiği, … 1 İcra Hukuk Mahkemesini… E, … Karar sayılı dosyasından verilen kararda, haciz ihbarnamesinde isminin borçlu olarak gösterilmesinin de yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiğini, … A.Ş , … A.Ş, davalı … A.Ş ile …arasında organik bağ bulunduğunu, tüm ortakların yetkililerinin aynı holding çatısı altında olduğu, tüm bu şirketlerin aynı holding çatısı altında birleşmeleri nedeniyle müvekkili şirketin alacağının …ismi altında yayınlanan şirketler ve bu şirketlerin ortak ve yetkililerinden ve bağlı oldukları holdingden alma hakkı olduğunun kesin olduğunu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi ile alacağının bu şirketlerden tahsil edilebileceğini, …A.Ş nin 11/05/2009 tarihinde tasfiyeye girmesi kararı verildiğini, bu kararın … bünyesinde olan hakim ortak …A.Ş nin onayları ile alındığını, …markasının değersiz hale getirilerek alacaklıların bu markaların haczi ve satılması yoluyla alacaklarını tahsil etmelerinin engellendiğini bildirerek; tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak müvekkilinin …A.Ş ve … A.Ş den olan … 1.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyası kapsamındaki alacağının bu şirketler ile arasında organik bağ olan davalılardan tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle sorumlu olduğunun kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 46.800 sütun-santim ilan alacağı olduğununun tespiti ile bedelinin tahsilini, bu talebin mümkün olmaması halinde uğradığı zararın davalı şirketten şimdilik 10.000 TL ‘nin tahsil edilerek 31/01/2000 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalılar vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının öncelikle 31/01/2000 tarihi itibariyle davadışı … A.Ş ile akdedilen 12/04/1996 , 23/08/1996 ve 10/08/1999 tarihli sözleşmelerden dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında yazılı veya sözlü hatta eylemsel olarak gelişen bir ticari ilişkinin bulunmadığını, davacı şirketin …A.Ş, …, …, …, … aleyhine 12/04/1996,23/08/1996,13/08/1999 tarihli protokolleri dayanak yaparak … 1.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyası ile icra takibine geçtiğini, müvekkili şirketin icra takibinde taraf olmadığını, davacının sözleşme kapsamındaki edimlerinin birisini gerçekleştirememesine rağmen alacaklı olduğunu iddia ettiğini, davacının müvekkili ile dava dışı …arasında organik bir bağ olduğu hususunda dosyaya somut bir delil sunmadığını, müvekkili ile dava dışı …arasında hiçbir organik bağ bulunmadığının … 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyada yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini bildirerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin … E., … Karar sayılı dosyasında; davacının … A.Ş , davalının … olduğu, davacı tarafından … 1. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyada davalının alacağının bulunmadığı, dava dışı takip borçlusu şirketle ticari ilişki içerisinde bulunmuş olması nedeniyle bu dosya borcu ve dava dışı takip konusu protokoller ve başka nedenlerle davalıya borçlarının olmadığının tespiti davası açıldığı, yargılama devam ederken … 16 ATM nin … E.sayılı dosyasının Mahkememizin 2014/447 E.sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, davacı … A.Ş’nin … E.sayılı dosyadaki davasını takip etmemesi sonucunda HMK.nun 150.maddesi uyarınca Mahkememizin 2014/447 E.sayılı dosyasındaki davanın açılmamış sayılmasına, bu dosya ile birleşen … 16 Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı, 2015/1089 Karar sayılı dosyasının bu dosyadan tefrikine karar verildiği, yapılan tefrik işlemleri sonucunda birleşen … 16 ATM nin … E.sayılı dosyası Mahkememizin 2017/81 Esasına kaydedildiği ve yargılamaya bu esas üzerinden devam olunduğu görülmüştür.
… 1.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; 13/08/1998 tarihli protokole istinaden sadece 12/04/1996 tarihli protokolden kalan mevcut bakiye alacak açısından davacı tarafından …A.Ş, … …, …, … aleyhine toplam 44.240.000,00 TL alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı görülmüştür.
… 15 İcra Ceza Mahkemesinin … E.sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemesinde; davacı … Tic A.Ş tarafından … A.Ş aleyhine Hakikate muhalif beyanda bulunmak suçu nedeniyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin 2014/447 E.sayılı dosyasında Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi …, İcra İflas Hukuku Öğretim Görevlisi … ve mali müşavir …’den alınan 23/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda;
“… AŞ, “…” markasını ve logosunu, 31.01.2000 tarihinde kurulan ….AŞ’ye devretmiştir. Söz konusu tasarruf , … AŞ’nin açmış olduğu tasarrufun iptali davası neticesinde, … ile …arasında organik bağın bulunması sebebiyle, sadece davacı … AŞ bakımından (onun alacağına yetecek miktarda) iptal edilmiştir. İptal davasının davacı lehine sonuçlanması için davalılar (olayda: … AŞ ile …AŞ) arasında organik bağın varlığı şarttır. Ancak tüzel kişilik perdesinin aralanması için, organik bağın tespiti için gerekmeyen, “iktisadi bir bütünlük” aranır”. Davalı cevap dilekçesinde, … AŞ’nin tasfiyeye girmesine ilişkin11.05.2009 tarihli olağan genel kurul kararının, hâkim ortak … AŞ’nin oylarıyla alındığını; bunun ardından da tasfiyesinin, … AŞ’nin temsilcileri …, …ve … tarafından yönetim üyesi olarak gerçekleştirildiğini iddia etmiştir. Bu noktada TTK m. 195 kapsamında bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Değerlendirme neticesinde … AŞ’nin hâkim şirket pozisyonunda olduğu kabul edilse dahi bu durum, yavru şirket konumunda olan … AŞ’nin borçlarından …AŞ’nin değil … AŞ’nin sorumluluğunu gerektirir. Çünkü 2001/16655 E. sayılı dosya kapsamında borç, … AŞ’ye aittir. Ancak davalı, cevap dilekçesinden anlaşıldığı veçhile, …AŞ ile … AŞ arasındaki tüzel kişilik perdesinin çapraz şekilde aralanmasını da istemektedir. Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde, … AŞ’nin borçlu olup olmadığı iki hususun incelenmesi neticesinde tespit edilebilir: 1- … AŞ ile … AŞ arasında tüzel kişilik perdesinin çapraz şekilde aralanmasının mümkün olup olmadığı, 2. a) öncelikle …AŞ ile …AŞ arasında tüzel kişilik perdesinin çapraz şekilde aralanması ihtimalinde, b) sonrasında …AŞ ile … AŞ arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanması ihtimalinde, ve sonuç olarak (dolaylama şeklinde) … AŞ’nin borçlarından … AŞ’nin sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı. Somut olayda, bu dosyanın davalısının alacaklı olduğu … AŞ’ye karşı aciz vesikası elde edilmesi ve sonrasında bu şirketin sicilden re’sen terkin edilmesi (28.01.2015 tarihli …) ve bu bağlamda alacaklının alacağını bu şirketten elde etme imkânının bulunmaması, … AŞ ile tasfiye halinde olan …AŞ arasındaki marka devrinin iptal edilmesi, … AŞ’nin marka devrinden sadece on gün önce (21.01.2000) tarihinde kurulmuş olması, şirketlerin aynı şirketler topluluğuna dahil bulunması gibi etkenler, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için gerekli olan organik bağın bulunduğu yönünde değerlendirilebilecek göstergelerdendir. Buna karşılık dosyaya mübrez taraf beyanları ve diğer mahkemelerin verdikleri kararlarda, şirketlerdeki bazı ortaklar ve yöneticilerin aynı olduğu gibi ifadeler yer alsa da dosya kapsamından … AŞ ile …AŞ ve … AŞ’nin ortaklık yapısı, tasfiye gibi önemli kararların hangi pay sahiplerinin oylarıyla alındığı hakkında yazılı bilgi elde edilememiştir. Dosyaya giren İTO ve ATO yazılarından da ilgili şirketlerin ortaklık yapısı anlaşılamamıştır. Ortaklık yapısı önemlidir; çünkü tüzel kişilik perdesinin aralanmasının temeli şirketin borçlarından dolayı ortaklarımı (TMK m, 2 çerçevesinde bir takım hileli hareketlerinin olması neticesinde) sorumluluğuna gidebilmektir. Tüm bunlar dikkate alındığında heyetimiz, dosyanın mevcut durumunda tüzel kişilik perdesinin aralanarak, davalı alacaklının sicilden terkin edilmiş bulunan … AŞ’nin ortaklarına başvurmasının imkan dahilinde olamayacağı…” kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Mahkememizce verilen 03/02/2020 tarihli ara kararı gereğince tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek tespit edilen uyuşmazlık çerçevesinde davacının alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, gazeteci …, fikri sınai haklar uzmanı …, Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Görevlisi …ve Yeminli Mali Müşavir … tarafından ibraz edilen 17/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … davalı şirketler arasında herhangi bir yayın sözleşmesi bulunmadığı, davacı şirketin davadışı …A.Ş. (… A.Ş.) İle arasında münakit 10/08/1999 başlangıç, 31/12/2001 bitim tarihli sözleşmeye istinaden vermiş bulunduğu reklam avansından dolayı alacaklı olduğu, davalı şirketler ile dava dışı … A.Ş arasında organik bağ sebebiyle dava konusu alacağını tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisine göre 1 ve 2. Numaralı davalı şirketten talep edebilmesi için gerekli kanunu ve akdi şartların oluşmadığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna yapmış olduğu itirazın değerlendirilmesi, raporda 12/12/2000 tarihli rekabet kurulu kararının, USD bazlı takip yönünden davacı itirazının ve hukuki değerlendirilmesi mahkememize ait olmak üzere sözleşme gereğince araçların teslim edildiği ve bedelinin belirlenmesi noktasında, … FSHM nin… esas sayılı dosyasınında raporda irdelenmesine, … 7 ATM nin … esas sayılı dosyasının da raporda tartışılmasına, 10/08/1999 tarihli sözleşmenin 3. Maddesi ve davacının yayın ve imtiyaz haklarının da devredildiği iddiasının raporda tartışılmak üzere ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, Ticaret ve Borçlar Hukuku uzmanı …, gazeteci … ve Makine mühendisi … tarafından ibraz edilen 28/05/2021 tarihli raporda; … A.Ş. İle davalılar arasında organik bağ ve aynı faaliyet alanında hizmet vermeleri sebebiyle iktisadi bir bütünlük bulunduğu, “Tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalıların da sorumluluğuna gidilebileceği, davalıların dava dışı … A.Ş’nin 10/08/1999 tarihli sözleşmeden doğan borçlarından müteselsilen sorumlu sayılabileceği, 31/12/2001 tarihi itibariyle davacının 46800 st/cm miktarındaki ilan/reklam bedelinden kaynaklanan alacak tutarının KDV hariç 663.624 TL , %18 KDV dahil 783.076,32 TL olarak hesaplandığı, sözleşmelere konu edilen araçlar yönünden … marka, …, 1993 model aracın değerinin 22.000 USD olabileceği, … marka , …model aracın değerinin 34.000,00 USD olabileceği, … marka aracın, 10/08/1998 tarihli sözleşme ile iadesi hususunda anlaşmaya varıldığı, araçların dava dışı … A.Ş’ye teslim edildiği bilgisinin davacı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmelerde gösterilmiş olduğu bildirilmiş, bilirkişi Prof.Dr. … tarafından sunulan 28/05/2021 tarihli ayrık raporda; 10.08.1999 tarihli sözleşmenin dava dışı “…A.Ş.” ile davacı “….” arasında akdedildiği, sözleşmede dava dışı “…” ile dava dışı “…” in kefil sıfatıyla yer aldığı, dava dışı …A.Ş.’nin davacı şirkete verdiği taahhüdünü her ne sebeple olursa olsun yerine getirmezse ilan borcu ile birlikte 50.000 USD’yi ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, dava dışı … tarafından yayın kuruluşunun bir başkasına satılması veya devredilmesi halinde dava dışı şirketin davacı şirkete verdiği taahhüdü devralana veya yeni alıcıya bildirmek zorunda olsa da bu bildirimi alan devralanın veya yeni alıcının davacı şirkete verilen taahhüdü yerine getirmek bakımından herhangi bir zorunluluğu bulunmadığı, kaldı ki dosya kapsamından dava dışı … tarafından bildirim yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmemesi hakkında yazılı bir bilgi elde edilemediği, Organik bağ kavramının, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlamı ifade ettiği, organik bağın varlığının tek başına tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını sağlayacak güçte olmadığı, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için şirketler arasında iktisadi bir bütünlüğün mevcut olması ve sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler gerçekleştirildiğinin somut verilerle ispatlanması gerektiği, Somut olayda dava dışı … ile dava dışı … A.Ş. arasında organik bir bağ bulunduğu farklı konulardaki mahkeme kararlarında ortaya konulmuşsa da huzurdaki davanın davalıları arasında …A.Ş.’nin bulunmadığı, davacı şirketin mevcut davada alacağını kardeş şirketler olduğunu iddia ettiği davalılardan tahsil etmek istediği, söz konusu durumun tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması ile mümkün olduğu, bu bağlamda huzurdaki davada tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması koşullarının somut verilerle ortaya konulması gerektiği, Somut olayda davalılar ile dava dışı şirketler arasında nasıl bir iktisadi bütünlük bulunduğunun, davacı şirketten ne şekilde mal kaçırıldığının ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla ne gibi kötüniyetli işlemlerde bulunduğunun net bir şekilde ortaya konulamaması nedeniyle tüzel kişilik perdesinin aralanması için aranan koşulların oluşmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce tarafların itiraz ve beyanları, önceki alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak ve çelişkiler giderilerek ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, ibraz edilen 14/11/2021 tarihli ek raporda; bilirkişiler önceki raporda bildirdikleri görüşlerinde bir değişiklik olmadığını bildirmişlerdir.
Davacı vekili sunmuş olduğu 02/02/2022 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş, davadaki 46.800 sütün-santim ilan alacakları yönünden 10.000 TL üzerinden açmış oldukları davayı 653.624 TL bedel arttırarak toplam 663.624 TL’nin 31/01/2000 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
Davacı ile davadışı …A.Ş arasında 12/04/1996, 23/08/1996,10/08/1998 tarihli 3 adet sözleşme akdedildiği, 12/05/1996 tarihli sözleşme kapsamında davacı …’nin bir adet … marka otomobili anahtar teslimi olarak 10.000 USD ye nakit peşin ödeme ve 21.900 sütun/santim ilan karşılığında …’ye sattığı, 23/08/1996 tarihli sözleşme ile, davacı …’nin dava dışı …A.Ş.’ye bir adet …marka 1990 model aracı 10.000 USD nakit peşin ödeme ve 21.900 sütun /santim ilan karşılığında …’ye sattığı, 10/08/1999 tarihli sözleşme ile 12.04/1996 tarihinde yapılan anlaşmaya göre … tarafından … marka aracın …A.Ş’ye teslim edilmiş olmasına rağmen …’ye taahhüt edilen ilan, reklam miktarından yalnızca 13.076 santim ilan reklamın … A.Ş ye çıktığı , ancak faturalandırılmadığı, 23/08/1996 tarihinde …A.Ş tarafından imzalanan sözleşme gereğince … tarafından … marka … otomobilin plakasız olarak …’ye teslim edilmesine rağmen … nin arabayı almaktan vazgeçmiş olması sebebiyle vazgeçmiş olduğunun kararlaştırıldığı, 10/08/1999 tarihli ek sözleşmenin akdedildiği, ek sözleşmede; …’nin …’nin 23/08/1996 tarihli sözleşme kapsamında makbuz karşılığı kendisine nakit olarak ödediği 10.000 USD yi nakit olarak iade edeceği, …’nin de 3 sene önce teslim aldığı ancak kullanmadığı … marka otomobili iade edeceği, …’nin …’ye olan 12/04/1996 ve 23/08/1996 tarihli protokollerle ilgili borçlarına ve edimlerine karşılık 46.800 sütun/santim ilan reklam basacağı, …’nin yayın kuruluşunu başkasına satması ya da devir etmesi durumunda bu sözleşme hükümlerinin yeni alıcı sahipleri tarafından da kayıtsız şartsız aynen kabul edileceği, bu durumun … tarafından yeni alıcıya bildirilmesi gerektiği, … veya yeni alıcının sözleşmedeki 46.800 santim/sütun ilan reklamlarını yayınlamaması bu sözleşmede belirtilen şartlara uyulmaması durumunda ilan borcu ile birlikte 50.000 USD cezai şartın ihtara gerek kalmaksızın ödenmesinin gerekeceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Dava dışı … A.Ş. Adına kayıtlı … markası … 6.Noterliğinin … tarihli … numaralı marka devir sözleşmesi ile dava dışı … A.Ş’ye devredilmiştir. Davacı … İth. İhr.A.Ş. Tarafından … A.Ş. Ve …A.Ş. Aleyhine marka devrine ilişkin tasarrufun iptali davası açılmış, … 7 ATM’de yapılan yargılama sonucunda … Esas, … karar sayılı ilam ile; davacı …’nin davalı …A.Ş’den 705.000 USD tutarındaki alacağının tahsili için İstanbul … 1 İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyalarında icra takibinde bulunduğunu, takibin kesinleştiğini, aciz vesikasının alındığını, … isimli TPE nezdinde tescilli gazetinin marka ve logo hakkının muvazaalı şekilde davalı … A.Ş ye geçirildiğini, devralan … A.Ş ‘nin 21/01/2000 tarihinde kurulduğunu, 1 yıl süre ile …, …, …, …, …, … , …’ın yönetim kurulu üyesi olduklarının tespit edildiğini, davacının alacağının doğumundan sonra devir işleminin yapıldığını, borçlu şirketin ortaklarından bir kısmının devralan şirketin de ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduklarını, davalı şirketler arasında bağlantı bulunduğu, yapılan devir işleminin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı gerekçesiyle İİK 277 maddesi uyarınca … 1.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasındaki takibe konu yapılan davacı alacağını karşılayacak oranda tasarrufun iptaline karar verilmiştir.
Davacının alacağının temelini oluşturan 10/08/1999 tarihli sözleşme dava dışı … A.Ş ile davacı … İth. İhr. A.Ş arasında akdedilmiş olup, bu sözleşmeyi dava dışı …ve dava dışı … kefil sıfatıyla imzalamıştır. Sözleşmenin 3.maddesinde; …’nin yayın kuruluşunu başkasına satması yada devretmesi durumunda bu sözleşmenin hükümlerinin yeni alıcılar tarafından kayıtsız şartsız aynen kabul edileceği, durumun … tarafından yeni alıcıya bildirileceği, sözleşmedeki 46.800 sütun /santim ilan reklamlarını satın alan 3.kişiler veya … tarafından yerine getirilmemesi durumunda hem ilan borcunun hem de 50.000 USD cezai şartın ihtara gerek kalmaksızın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 10/08/1999 tarihli sözleşmenin bu hükmü değerlendirildiğinde 50.000 USD cezai şartı ödeme ve sözleşmede kararlaştırılan ilan borcunu yerine getirme yükümlülüğü dava dışı …’nin üzerindedir. Yayın kuruluşunun 3.bir kişiye satılması durumunda sözleşme hükümlerinin kayıtsız şartsız aynen kabul edileceği kararlaştırılmış ise de; … ve davacı arasında kararlaştırıldığından devralan 3.kişileri bağlayıcı değildir. Bildirim yükümlülüğü de … üzerinde bırakılmış olduğundan bu yükümlülük … tarafından yerine getirilmiş olsa bile devralanın veya yeni alıcının davacı şirkete verilen taahhüdü yerine getirme zorunluluğu bulunmadığı gibi … nin bildirim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği konusunda da yazılı bir belge dosyaya sunulmamıştır.
Davacı, dava dışı … ‘nin davalı … çatısı altında yer aldığını, dava dışı … ile davalı … A.Ş’nin bu holdingin bünyesinde yavru şirketler konumunda olduğunu, bu nedenle …’nin borçlarından dolayı tüzel kişilik perdesinin çapraz şekilde aralanması suretiyle sorumlu olacağı iddiasında bulunmaktadır.
Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden biri sözleşmelerin ve borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi, ortaklardan ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunun sonucudur. Diğer bir ifadeyle tüzel kişilerin ve ortakların mal varlığı ve sorumlulukları birbirinden ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda, alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için hukuk sistemlerinde hakkaniyet gereği “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınılarak durumu kötüye kullanan ortakları şirket borçlarından şahsen sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir. Borç yükümlüsü olarak bir tüzel kişilik bulunmakta iken, şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı borçtan dolayı yönelinemez. Ancak, tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle, gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilmektedir. Uygulama ve doktrinde, tüzel kişi ile ortaklarının ya da birden fazla tüzel kişi şirketin birbirinden ayrı olan çalışma alanlarının ve malvarlıklarının birbirine karışması halinde ve ayrıca borçlu şirketin sermayesinin yetersiz kalması durumunda, yani istisnai hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği kabul edilmektedir. Belirtmek gerekirse bu teoriye ihtiyatlı yaklaşılmalı, zira teori ile kurallara istisna getirildiğinde mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. (ÇAMOĞLU, Ersin , ‘’ Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması’’, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.32, .S.2, BATIDER, 2016, s.11-15 )
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması üç şekilde görülebilmektedir. İlki tüzel kişilik perdesinin düz kaldırılması, bu hal şirket borcundan dolayı şirket yönetici ve ortaklarına gidilme olanağı sağlamaktadır. İkincisi tüzel kişilik perdesinin ters kaldırılması, bu hal şirket yönetici veya ortağının borcundan dolayı şirket tüzel kişiliğine gidilmesini sağlamaktadır. Üçüncüsü ise tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması olup, bu hal ise hakim şirketler topluluğunda söz konusu olabilmektedir.
İkinci konu ise, Güven Teorisidir. Güven kavramı; temelinde, dürüstlük, samimiyet kavramlarını barındıran hukuki, ekonomik, sosyal ve kültürel bir kavramdır. Hukuk, uyuşmazlıkların çözümünü zaman zaman kaynağını dürüstlük kuralından alan taraflar arasındaki güven ilişkisinde bulmaktadır. Güven teorisi, tarafların menfaatleri arasında denge kurmayı amaçlar ve kaynağını dürüstlük kuralından alır. Kendine özgü mahiyet arz eden güven sorumluluğu bir kişinin veya kuruluşun davranışlarıyla başkalarında yarattığı haklı beklentiler nedeniyle oluşan güven ilişkisinden kaynaklanır. Temeli Alman Borçlar Kanunu’na dayanan bu teorinin, borçlar hukuku mevzuatımızda düzenlemesi bulunmamakla birlikte, gerek Türk hukukunda gerekse İsviçre hukukunda kendisine uygulama yeri bulan bu teori bir kimsenin kendi yarattığı dış görünüşün meydana getirdiği sonuçlara kendisinin katlanmasının gerekliliği, aksi yönde bir düşüncenin iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğinin kabulüne dayanır. Bu kapsamda yorum sırasında güven teorisinin uygulanması TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesinin gereğidir. Kanunun getirdiği güvenin korunmasına ilişkin hükümler yanında, tarafların sözlü veya yazılı davranışları bu güven ortamını sağlayabilir. Sağlanan güvenin, güven sorumluluğu kapsamında, hukuken korunması gerekir. Güven sorumluluğunda taraflar birbirlerinden bekledikleri güveni boşa çıkarmamalıdır. Bu itibarla güven teorisi hukuki güven, istikrar ve hakkaniyet düşüncesini esas alır. Hukukun bir amacı da kişilerin gerek birbirleriyle gerekse devletle olan ilişkilerinde güven ve sürekliliği sağlamaktır. Yasa’ya aykırı sakat bir işlemin uzun bir süre sonra geri alınması adalet, hakkaniyet, kamu düzeni ve istikrar ilkelerine dolayısıyla hukuka aykırı olur. Topluma ve kişiye hizmetle yükümlü bir hukuk devleti kişiye haksızlık yapmamak ve kendisinin yararlandığı bir süreden kişiyi de yararlandırmak zorundadır. (HGK, T. 06.10.2020, S:2016/(21)10-1602 E, 2020/711 K)
Somut olayda; davacı şirketin 07/12/2001 tarihinde … 1 İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası üzerinden dava dışı … aleyhine başlatmış olduğu icra takibinin kesinleşmesine rağmen alacağını tahsil edemeyen davacı, davalıların tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak mal kaçırma ya da alacağın tahsilini imkansız hale getirme yönünde eylemde bulunduğu iddia etmiş ise de; ortada asıl borçluyu gizleyen bir perde (örtü) bulunmadığı, kötü niyetle ve mal kaçırma gayesi ile mevcudu eksiltmeye yönelik tasarruflarla ilgili olarak yasal şartların varlığı halinde tasarrufun iptali muvazaa nedeniyle işlemin iptali davalarının açılabileceği, nitekim davacının da dava dışı …’nin dava dışı …A.Ş’ye … markasının devrine ilişkin tasarrufun iptali davasını açtığı, yapılan yargılama sonucunda; davacının alacağı oranında tasarrufun iptaline karar verildiği, tasarrufun iptali davasının davacı lehine sonuçlanmasının ve dava dışı borçlu şirket … ile dava dışı … A.Ş arasında organik bağ olduğunun tespit edilmesinin tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanması için yeterli olmadığı, tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanabilmesi için perdenin arkasındaki şirketlerin sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yaptığının da kanıtlanmasının gerekli olduğu, dava dışı … ile dava dışı …A.Ş arasında organik bir bağ bulunduğu, tasarrufun iptali davasında kabul edilmiş ise de; dava dışı … ile dosyamız davalıları arasında nasıl bir ikdisadi bütünlük bulunduğu, davacı şirketten ne şekilde mal kaçırıldığı ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla ne gibi işlemler yapıldığının ispatlanamadığı, buna ilişkin somut delillerin dosyaya konulmadığı anlaşıldığından hüküm vermeye elverişli denetime açık 23/03/2016 , 09/09/2020 tarihli bilirkişi raporları ve bilirkişi … tarafından sunulan ayrık rapor doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70 TL’nin, peşin alınan 170,78 TL ve ıslah harcı 11.170,00 TL’nin toplamı 11.340,78 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 11.260,08 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 90.998,64 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/09/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

HARÇ BEYANI
K.H: 80,70 TL
P.H: 11.340,78 TL
İ.H: 11.260,08 TL

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.