Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/718 E. 2019/262 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/718 Esas
KARAR NO : 2019/262

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 07/08/2017
KARAR TARİHİ : 21/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 07/08/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin annesi muris …’dan miras yolu ile kalan hisselerden dolayı davalı şirkette ortak bulunduğunu, davalı şirketin 26/07/2017 tarihinde 2015 ve 2016 yıllarına ait Genel Kurul toplantılarının yapıldığını, müvekkilinin ise toplantı gündeminde yer alan 2. Maddedeki “…2015-2015 yıllarına ait Yönetim Kurulu Faaliyet raporunun okunması…”, 3. Maddesinde yer alan “…2015-2016 yıllarına ait Denetçi raporunun okunması…” 4. Maddesinde yer alan “…2015-2016 yıllarına ait Bilanço (finansal tablo) ve Gelir-Gider fark hesaplarının okunması incelenmesi…”, 5. Maddesinde yer alan “…Yönetim Kurulu üyelerinin ibra olunması…”, 6. Maddesinde yer alan “…Denetçinin ibra olunması…”, 7. Maddesinde yer alan “…Denetçinin 1 yıllığına seçimi…”, 8. Maddesinde yer alan “…Şirkete, ortak … tarafından … 16. Noterliğince gönderilen … ve … sayılı ihtarnameleri içeren (gündemler) konusunun görüşülmesi ve değerlendirilmesi…” ve 9. Maddesinde yer alan “…T.T.K’nun 334. ve 335. Maddeleri uyarınca Yönetim Kurulu üyelerine izin verilmesi…” hususlarında alınan kararlara katılmadığını ve olumsuz oy kullanarak maddelerin oylanması esnasında muhalefet şerhini bildirmiş olduğunu, davalı şirketin muris anne …’a ait taşınmazlar dışında başkaca herhangi bir malvarlığının bulunmadığını, şirket yöneticilerinin bu taşınmazları da iade etmesi gerektiğini, şirket yöneticilerinin bu güne kadar ya ortak olduğu diğer şirketler ile bu şirket arasında ticari ilişkiye ya da kendilerinin bu ticari ilişkiye girmiş olduklarını, alınan bu kararların şirketi ciddi derecede zarara uğratacağını beyan ederek öncelikle 26/07/2017 tarihinde 2015 ve 2016 yıllarına ait Genel Kurul toplantılarında alınan 3,4,5,6,7,8 ile 9. maddesindeki kararların ve 10. maddesinde yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395-396 maddeleri gereğince şirket ile ticari işlem yapma yetkisi verilerek yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395 ve 396. Maddeleri çerçevesinde izin verilmesine ilişkin oylamada oy hakkından mahrum olan yönetim kurulu üyeleri oy kullandığından alınan bu kararların iptaline ve davalı şirket hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 25/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinden özetle; davacı vekilinin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararların yürütülmesinin durdurulması ve davalı şirkete kayyım tayin isteminin yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu, müvekkili şirketin 2015 ve 2016 yıllarına ait Bilanco ve Gelir Tablosu hesaplarının gerçeği yansıtmadığına ilişkin davacı iddialarının soyut olduğunu, müvekkilinin 2015 ve 2016 yıllarına ait Bilanço ve Gelir tablosu hesaplarının ticari defter kayıtlarına ve kayıtların dayanağı belgelere uygun olduğunu, 2015 ve 2016 Gelir Tablosu hesapları ile ilgili olarak 26/07/2017 tarihli Genel Kurul toplantısında müvekkili şirket ortaklarının bilgilendirildiğini, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu müvekkili şirkete murisi tarafından ayni sermaye olarak vazedilen 14 ve 26 parseldeki metrük ve yanmış, otopark mafyasınca işgal edilmiş taşınmazların, yeniden inşası ve restorasyonu için gereken tutarlar ortakların sermaye ödemesiyle karşılanmış olduğunu ve limite şirkette yapılan sermaye artışlarınına katılmadığını, yapılan sermaye artışlarının tamamen yasal olduğunu, ticaret sicilinde de sorunsuz olarak tescil ve ilan olunduklarını, davacının ihtarlarında değindiği ve dilekçesinde de sürekli olarak tekrar ettiği, mahkeme kararının uygulanmadığı iddiasına gelince bu karara karşı yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğunu, uyuşmazlık ile ilgili dava dosyası yeni esas numarası alarak derdest olmakla bu yargılamanın sonucunun beklenmekte olmasının müvekkili şirketin yasal hakkı olduğunu, müvekkili şirketçe uyuşmazlık ile ilgili olarak yapılacak yargılama sonucunda uyuşmazlık konusu 2 adet taşınmaz hakkında verilecek mahkeme kararına göre hareket edileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamız tüm dosya kapsamı ile tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtları ile dosya incelenerek genel kurulda alınan kararların iptali gerekip gerekmediği yolunda rapor alınmak üzere resen tayin edilen Doç. Dr. …, Prof. Dr. … ve Gayrimenkul değerleme uzmanı …’a tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 21/09/2018 havale tarihli kök raporda; davalı şirketin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısının 2015 ve 2016 yılları için birlikte yapılması konusunda yasal olarak engelleyici hiçbir hükmün bulunmadığı, TTK’nun 636/11 maddesinde 2 Genel kurulun uzun süreden beri toplanmamış durumunda yasal sürecin başlayacağını öngörmektedir.” aynı deyişle uzunca süreler hiç Genel kurul yapılmamasının yargı müdahalesini gerektirmediği, davalı şirkette sadece son 2 yılın toplantısının birlikte yapıldığı, TTK’nun 636/11 yönünden “uzun süre toplanmama” kriterlerinin bulunmadığının açık olduğu, uzun süre toplantı yapılmasa dahi kanun “Mahkemenin şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için bir süre belirlemesini” ön gördüğü, toplantının yapıldığı, davancınında buna iştirak ettiği, bu nedenle iptal talebinin kanunen de karşılığının bulunmadığı, kanunen Kurumlar Vergisi Beyannamesinin faaliyet yılını izleyen Nisan ayında verildiği, ticari defter kayıtların faaliyet yılını izleyen Haziran ayında kapatıldığı kanuni bir ortamda, ilgili yılı izleye Mart ayı sonuna kadar yapılması gereken Genel Kurul toplantısının, Kurumlar Vergisi Beyannamesinin verilmesini, ticari defterlerinin noterde kapanı tasdiklerinin yaptırılmasını müteakip yapılmasının, yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı düşmediği, piyasadaki uygulamanın da bu yönde olduğu anlaşıldığından davacının davalı şirket tarafından 2015 ve 2016 yıllarına ait genel kurul toplantısının yasal olmadığına yönelik iddialarının doğru olmadığı, davalı şirketin 2015 yılına ait 31/12/2015 tarihli 2016 yılına ait 31/12/2016 tarihli Bilanço ve Gelir Tablosu Hesaplarının gerçeği yansıtmadığının tespit edildiği, davalı şirketin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında almış olduğu 2015 ve 2016 yıllarına ait gerçeği yansıtmayan Bilanço ve Gelir tablosu hesaplarının kabul ve tasdikine ilişkin (4) nolu, Yönetim ve Denetim Kurulu’nun ibrasına ilişkin kararların gerçeği yansıtmayan 2015 ve 2016 yıllarına ait Bilanço ve Gelir Tablosu Hesaplarına dayanması sebebiyle 3, 4 ve 5 nolu kararların iptali için gerekli kanuni ve akdi şartların oluştuğu, davacının Özel Denetçi talebinin reddine ilişkin 26/07/2017 gün ve (6) nolu kararın iptali için T.T.K.’nun 438/2 maddesi hükmüne istinaden 30 gün içerisinde açılması gereken davayı açarak mahkemeden özel denetçi tayini talebinde bulunmadığından bu hususun görülmekte olan davanın konusunu oluşturmadığı, davalı şirketin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında Yönetim Kurulu seçimine ilişkin (7) nolu, denetçi seçimine ilişkin (8) nolu ve Yönetim Kurulu üyelerine 6102 sayılı T.T.K.’nun 395/1 maddesi ve T.T.K.’nun 396. Maddesi yönünden izin verilmesine ilişkin (10) nolu Genel Kurul Kararlarının iptali için gerekli kanuni ve akdi şartların oluşmadığı, davalı şirketin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul toplantısında almış olduğu 9 nolu Genel Kurul kararının incelenmesinde davacı şirket ortağının talebinin kabulüne veya reddine dair bir genel kurul kararı alınmadığı, kararda sadece davacı talebi ile ilgili yargı yolunun açık olduğunun vurgulandığı bu nedenle 9 nolu Genel Kurul Kararının iptaline tabi bir karar olmadığının değerlendirildiği, sonuç olarak davalı şirketin 2015-2016 yıllarına ait 26/07/2017 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan (3), (4) ve (5) nolu karaların yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olmakla iptalleri için gerekli kanuni ve akdi şartların oluştuğu, davalı şirketin 2015-2016 yıllarına ait 26/07/2017 tarihli Olağan Genel kurul Toplantısında alınan (6), (7), (8), (9) ve (10) nolu kararların iptalleri için gerekli kanuni ve akdi şartların oluşmadığı hususlarını rapor etmişlerdir.
Taraf vekilleri tarafından mahkememizce aldırılan 25/09/2017 havale tarihli kök rapora itiraz edilmiş olup, dosyamız taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi, bilanço usulüne uygun değil ise denetçinin ibra edilip edilemeyeceği, genel kurulda alınan 10-8 ve 7 nolu kararların iptal edilmeme gerekçelerinin ayrıntılı şekilde açıklanması konusunda ek rapor alınmak üzere önceki bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 19/02/2019 tarihli ek raporda; davalı şirketin 2015-2016 yıllarına ait 26/07/2017 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 2015-2016 yıllarına ait Yönetim Kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporunun kabulüne dair (3), 2015-2016 yıllarına ait bilanço ve gelir tablosu hesaplarının kabulüne dair (4), 2015-2016 yıllarına ait faaliyetlerinden dolayı Yönetim Kurulu üyelerinin ibrasına dair (5), denetçinin ibrasına dair 08/a ve Yönetim Kurulu üyelerine TTK.nun 395 ve 396. Hükümleri yönünden izin verilmesine dair (10) nolu genel kurul kararları yasa, sözleşme ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olmakla iptalleri için gerekli kanuni ve akdi şartların oluştuğu, davalı şirketin 2015-2016 yıllarına ait 26/07/2017 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan özel denetçi talebinin reddine dair 6 nolu Yönetim kurulu seçimine dair 7 nolu ve Denetçi seçimine dair 8-b nolu kararlarının iptalleri için gerekli kanuni ve akdi şartların oluşmadığı, 9 nolu Genel Kurul kararlarının ise iptale tabi bir karar olmadığı hususlarını rapor etmişlerdir.
Dava dışı … Ltd. Şti. 20/12/1991 tarihinde … Ticaret Siciline tescil edilmiş, … tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde tescilinin ilanı ile tüzel kişilik kazanmış, şirket ortakları …, …, … ve …’den oluşmuştur. 01/09/2015 tarihinde tescil edilen 11/08/2015 tarih, 5 nolu Ortaklar Kurulu Kararı ile … Tic. Ltd. Şti.’nin, … ile tüm aktif ve pasifi ile birleşmesine, birleşme konusunda kolaylaştırılmış birleşme usulünün uygulanmasına, şirketin sermaye arttırımına ihtiyaç duyulmadığından sermaye arttırımı yapılmayacağına oy çokluğu ile karar verildiği, devrolunan … Tic. Ltd. Şti.’nin 06/06/2003 tarihi itibari ile sermayesinin 50.000,00 TL olduğu, şirket ortaklarının şirketin esas sermayesinin 133.000,00 TL’lik kısmını şirket ortaklarından …’ın maliki bulunduğu 2 kalem taşınmazı ayni sermaye …’ın 15.000,00, …’ın 84.000,00 TL, …’in 84.000,00, …’ın 84.000,00 TL olmak üzere toplam 267.000,00 TL nakdi sermaye koyması ile şirket sermayesinin 400.000,00 TL arttırıldığı ve 450.000,00 TL’ye yükseltildiği, sermaye artışının 13/04/2003 tarihinde Ticaret Sicil Memurluğunda tescil edildiği ticaret sicil özetinden anlaşılmıştır. … Ltd. Şti. Ticari defter ve kayıtlarının birleşmeye esas yapılan kayıtlarında 31/12/2014 tarihli bilançosuna göre 2.020.000,00 TL esas sermayesinin % 23,97’sini yatırdığı, esas sermayenin %76,03’üne isabet eden 1.535.809,77 TL’lik kısmını ise aktifinde muhafaza ettiği, davacının 0.01986 oranında ortağı bulunduğu, 2.020.000,00 TL sermayeli … Ltd. Şti. Ortaklar kurulunun, 11/08/2015 tarih, 5 nolu … Tic. Ltd. Şti.’nin aktif ve pasifi ile … ile devir yolu ile birleşmesine dair kararın iptali için yasal süresi içerisinde yargı yoluna başvurmadığı ve ortaklar kurulu kararının 11/11/2015 tarihi itibari ile kesinleştiği, davalı …’nin 22/01/2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında şirket sermayesinin 2.020.000,00 TL arttırılmak sureti ile 4.080.000,00 TL’ye çıkartıldığı, davacının … 16. Noterliğinin 18/01/2016 tarihli ihtarnamesi ile sermaye artışına katılmayacağını bildirdiği, davacının sermaye artışına katılmamış olması sebebiyle davalı şirketteki payının 0.0098’e yaklaşık %1’e düştüğü, davacının davalı şirketin 22/01/2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artışına ilişkin kararın iptali yönünden yasal süresi içerisinde yargılama yoluna başvurmadığı, 22/01/2016 tarihli, Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınmış bulunan kararların 22/04/2016 itibari ile kesinleştiği, davacının sermaye artışlarına katılmamış olması sebebiyle davalı şirketçe restorasyon işlemlerine tabi tutulan tarihi eser niteliğindeki 2 adet evin inşaat finansmanına katılmadığı, davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defter kayıtları ve dayanağı belgelerin mali durum tablolarının TTK’nun 399. maddesine göre tayin edilmiş bir denetçi tarağından denetlenmediği ve TTK’nun 402. maddesine uygun şekilde düzenlenmiş denetim raporuna bağlanmamış olduğu, davalı şirketin 2016 yılına ait 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında oy çokluğu ile kabul ve tasdik edilen 31/12/2016 tarihli bilançosunun aktifinde 609.110,90 TL verilen sipariş avansları, 1.165.909,73 TL yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri, 428.053,04 TL devreden KDV ve 1.296.194,98 TL binalar olmak üzere toplam 3.498.268,65 TL olarak kayıtlı varlık hesaplarının gerçeği yansıtmakta olmasına rağmen 31/12/2016 tarihli şirket bilançosunun aktifinde mevcut kasa hesabı kapsamında 394.203,79 TL tutarında nakit mevcudu gözüktüğü, 31/12/2016 tarihli bilançosunun pasifinde bankalara 181.044,37 TL tutarında faizli kredi borçlu olan şirketin kasasında 31/12/2016 tarihi itibari ile 394.203,78 TL tutarında nakit para tutmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, mali incelemeler sonucunda ibraz edilen rapordan anlaşılmıştır.
TTK’nın 446. Maddesine göre toplantıda hazır bulunupta karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecekleri, TTK’nın 445.maddesinde de 446.madde de belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Davacı davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarına ait 26/07/2017 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptalini ve 2015 ve 2016 yıllarına ait Genel Kurul Toplantısının bir arada yapılamayacağını iddia ederek Genel Kurul Kararlarının iptalini talep etmiştir.
Davalı şirketin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında 2015 ve 2016 yıllarının birlikte yapılmasına yasal engel bulunmadığı, TTK’nun 636/11 maddesi kapsamında uzun süre toplanamama kriterinin gerçekleşmediği, Genel Kurul Toplantısının Kurumlar Vergisi Beyannamesinin verilmesinin ticari defterlerinin noterde kapanış tasdiklerinin yaptırılmasına müteakip yapılmasının yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı düşmediği, bu sebeple 2015 ve 2016 yıllarına ait Genel Kurul Toplantısının yasal olmadığına yönelik itirazların yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 3 nolu 2015 ve 2016 yıllarına ait Yönetim Kurulu Faaliyet raporunun okunmasına dair kararın yapılan incelemesinde; TTK’nun 375/1-f hükmü gereğince yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesinin ve açıklamasının münhasıran yönetim kuruluna ait olduğu, dosyaya sunulan 26/07/2017 tarihli Yönetim Kurul Faaliyet Raporu ile 26/07/2017 tarihli Ek Faaliyet Raporu’nun 26/07/2017 tarihi itibari ile davalı şirketin temsil ve ilzama yetkisi bulunmayan yönetim kurulu üyesi Deniz Muslubaş tarafından tanzim ve imza edilmiş olduğu, 26/07/2017 tarihli Yönetim Kurul Faaliyet Raporunda davalı şirketin müşterek borçlu ve ilzama yetkili diğer 2 yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunmadığı, TTK’nun 399/1 maddesi uyarınca denetleme organının Anonim Şirketin kanuni ve daimi organı bulunduğu, davalı şirketin 2015 ve 2016 faaliyet dönemine ait 26/07/2017 tarihli denetçi raporunun SMMM … tarafından tanzim ve imza edildiği, davalı şirketin ana sözleşmesinde ve 22/01/2016 tarihli Genel Kurul Toplantısında TTK’nun 399 hükmü gereği 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısı öncesinde Genel Kurul tarafından denetçi tayini yapılmamış olması sebebiyle …’ın davalı şirkette yasal olarak denetçi sıfatının oluşmadığı, bu sebeple 2015 ve 2016 yılı … tarafından imza edilmiş “Denetçi Raporuna” itibar edilemeyeceği anlaşıldığından, 2015 ve 2016 yıllarına ait Yönetim Kurul Faaliyet Raporu, Denetleme Kurulu Raporunun okunmasına yönelik 3 nolu kararın iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
2015 ve 2016 yıllarına ait Bilanço ve Gelir Gider Hesaplarının okunmasına yönelik 4 nolu karar yönünden; 31/12/2015 tarihli Bilanço ve Gelir Tablosu hesaplarının davalı şirketin 2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler ile uyuştuğu, 31/12/2016 tarihli bilançonun inşaat maliyetlerinin 2016 yılına ait ticari defter kayıtları ve dayanağı belgeler ile örtüşmesine karşılık 31/12/2016 tarihli bilançonun aktifinde kayıtlı kasa hesabında 394.203,79 TL tutarında nakit para olmasının ticari hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, bilanço ve gelir tablosu hesaplarının TTK’nun 399 hükmüne göre seçilmemiş denetçi sıfatı bulunmayan denetçi tarafından tanzim ve imza edilmiş olması sebebiyle 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve gelir gider hesaplarının okunmasına yönelik 4 nolu kararın iptali için gerekli yasal şartların oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.
2015 ve 2016 yılları çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrasına dair 5 nolu karar yönünden; Yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesi yönünde görüş bildirimini içeren 2015 ve 2016 yıllarına ait 26/07/2017 tarihli Denetçi Raporunu düzenleyen denetçinin TTK’nun 399. Maddesi kapsamında denetçi sıfatının bulunmaması, davalı şirketin 31/12/2015 ve 31/12/2016 tarihli bilançolarının TTK’nun 402. Maddesi kapsamında gerekli denetime tabi tutulmamış olması nedeniyle iptali gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Davacının özel denetçi atanması talebinin reddine yönelik 6 nolu karar yönünden; davacının TTK’nun 438-444 maddelerindeki düzenlemelere göre özel denetçi talep etme hakkının var olduğu, TTK’nun 439/1. Maddesine göre 30 günlük yasal süresi içerisinde Asliye Ticaret Mahkemesinden özel denetçi tayin edebilme hakkının şirket sermayesinin %10’una sahip pay sahibine ait olduğu, davacının bu sermaye payına sahip olmaması sebebiyle TTK’nun 439/1 maddesi kapsamında Özel Denetçi Tayini talebinde bulunamayacağı, TTK’nun 439/2 maddesi kapsamında şirket organlarının Kanunu veya Esas Sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıkları iddiası ile Asliye Ticaret Mahkemesinden 3 aylık kanuni süre içerisinde davalı şirkete özel denetçi tayini talebinde bulunabileceği, davacının TTK’nun 439/2. Maddesine istinaden davalı şirkete özel denetçi atanması için mahkemeden talepte bulunmadığı, sadece Genel Kurul Kararının iptalini talep ettiği, bu sebeple 6 nolu kararın iptali için gerekli yasal şartların oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Toplantı gündeminde yer almamasına rağmen davalı şirkete 3 yıl süre ile Yönetim Kurulu Üyesi seçilmesine yönelik 7 nolu karar açısından; TTK’nun 413/3. Maddesinde Yönetim Kurulu Üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçilmeleri yıl sonu finansal tablolarının müzakeresi maddesi ile ilgili sayılacağı düzenlenmiş olup, Genel Kurulun yıl sonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun ortaya koyduğu sonuçlardan memnun kalmaması durumunda yönetim kurulunun değiştirilebileceği, bu durumda gündemde olmasa da yönetim kurulu üyesi seçilmesinin kanunen mümkün olduğu anlaşıldığından 7 nolu Genel Kurul Kararının iptali için gerekli yasal şartların oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
2015-2016 yılları çalışmalarından dolayı denetçinin ibrası ve yeni denetçi seçimine dair 8 nolu karar açısından; TTK’nun 399/1. Maddesinde uyarınca denetçinin şirket genel kurulunca seçileceği, denetçinin her faaliyet dönemi ve görevini yerine getireceği faaliyet dönemin bitmeden seçilmesinin şart olduğu, 26/07/2017 tarihli Genel Kurul öncesinde yetkili organ genel kurul tarafından seçilmemiş bulunan ve denetçi sıfatına sahip olmayan kişinin ibrasına dair alınan Genel Kurul Kararı’nın iptali için gerekli yasal şartların oluştuğu anlaşıldığından 26/07/2017 tarihli Genel Kurulda alınan 8-a nolu kararın iptal edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
26/07/2017 tarihli 8 nolu kararda ikinci olarak SMMM …’ın 1 yıl süre ile görev yapmak üzere denetçi olarak seçilmesine karar verildiği, TTK’nun 399. Maddesi uyarınca şirket Genel Kurulunca denetçi seçilebileceğinden kararın yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kurullarına aykırı bulunmadığı ve iptali gerekmediği sonucuna varılmıştır.
26/07/2017 tarihli Genel Kurulun 9 nolu maddesinde şirket ortağı … tarafından gönderilen … 16. Noterliğinin … ve … sayılı ihtarnamelerinin konusun içeren … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/461 Esas, 2014/376 sayılı kararının uygulanabilirliğinin görüşüldüğü, şirket avukatına danışıldığı, bu karar sonucu otomatik işlem yapılamayacağına, ortak vekilin sözlü hukuki yol çerçevesinde gerçek durumun ancak yeniden yargılama yolu ile istenebileceği gibi görüşler çerçevesinde ve ortada bina harcamaları konusu da olduğundan, yeniden yargılama yolunun sonucunun eklenmesine karar verildiği, davacının talebinin kabulüne veya reddine dair alınmış bir Genel Kurul kararı bulunmadığı, davacının talebi ile ilgili yargı yolunun açık olduğunun vurgulandığı, bu sebeple 9 nolu Genel Kurul Kararının iptale tabi bir karar olmadığı sonucuna varılmıştır.
TTK’nun 395-396. maddeleri gereğince şirketin ve şirketin iştiraki olan şirketler ile ticari işlem ve münasebet yapılması konusunda yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine yönelik 10 nolu karar açısından ; TTK’nun 436/1. Maddesinde pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri yada hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumuna ya da hakemdeki davaya ilişkin olarak müzakerelerde oy kullanamayacaklarının düzenleme konusu yapıldığı, davalı şirketin 26/07/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısına katılan dört paydaşın bir birleri ile kardeş bulundukları, şirkette %99 paydaş olan üç kişinin olumlu oy kullandığı, TKK’nun 436/1 maddesi kapsamında oydan yasaklı oldukları anlaşıldığından 10 nolu kararın iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve delilerin değerlendirilmesi sonucunda, hüküm vermeye elverişli, denetime açık bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 26/07/2017 tarihli olağan genel kurulunda alınan 3,4,5,8-a, 10 nolu kararlarının iptaline, davalı şirketin 26/07/2017 tarihli olağan genel kurulunda alınan 6,7,8-b,9 nolu genel kurul kararlarının iptali isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı şirketin 26/07/2017 tarihli olağan genel kurulunda alınan 3,4,5,8-a, 10 nolu kararlarının İPTALİNE,
3-Davalı şirketin 26/07/2017 tarihli olağan genel kurulunda alınan 6,7,8-b,9 nolu genel kurul kararlarının iptali isteminin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL maktu harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik harç olan 13,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 3.480,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 1.740,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 67,30 TL yargılama giderinin davanın red edilen kısına tekabül eden 33,65 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye kalan kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap edilen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın red edilen kısmı üzerinden hesap edelin 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/03/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

HARÇ BEYANI
44,40 K.H.
31,40 P.H.
13,00 B.İ.H.

DAVACI YARGILAMA GİDERİ
3.300,00 TL BİLİRKİŞİ
180,00 TL POSTA
3.480,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

DAVALI YARGILAMA GİDERİ
67,30 POSTA
67,30 TOPLAM YARGILAMA GİDERİ