Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/658 E. 2018/1071 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/658 Esas
KARAR NO : 2018/1071

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2017
KARAR TARİHİ : 31/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücünün aracın arkasındaki torbaları tutmak için aracın arkasında yolcu bulundurmasından sonra aracı hareket ettirmesi sonucu kazanın meydana geldiğini, ceza davası sırasında Adli Tıp Kurumu Tarfaından verilen raporda, aracın arkasında yolcu taşımaya uygun dorsenin bulunmadığı halde müteveffanın yolculuk yapmasına izin vermiş olması nedeni ile davalı tarafa ait aracın sürücüsünün 3/8 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4 maddesinin ç bendinde a) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya meydana gelmiş ise işletene rücu edilebileceği, hükmü bulunduğu beyan edilerek 56.380,00 TL‘nın ödeme tarihinden itibaren faizi ile ödenmesi talebi iletilmesine rağmen her hangi bir ödeme yapılmadığından … 11. İcra Müdürlüğü dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı çekicinin müvekkili şirket adına kayıtlı olduğunu, araç sürücüsü olan … müvekkilinin bilgisi dışında özel işleri için aracı kullandığını, kazada vefat eden … araç sürücüsünün kardeşi olduğunu, araçta yolcu konumunda gösterilmiş ise de araçta yardımcı sürücü olarak bulunduğunu, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … 11. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından trafik kazası kapsamında oluşan zarar bedeline ilişkin olarak 56.380,00 TL asıl alacak, 1.418,00 TL işlemiş faizden oluşan toplam 57.798,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının süresinde borca, faize ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu ve süresinde huzurdaki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
Dosya içinde mevcut … 2.Asliye Ceza Mahkemesine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından verilen raporda, olay yeri tespit tutanağında aracın arka kısmının (müteveffanın bulunduğu arka tabla üstü) fuel-oil ve gres yağı ile kaplı olduğu, zeminin kaygan olduğu, araç arkasında bir tanesi yarıya kadar dökülmüş 8 adet gübre çuvalı bulunduğu, belirtilip olayın davacı tarafın beyan ettiği gibi meydana geldiği, araç sürücüsü …’ın müteveffanın bulunduğu arka tablanın yolcu taşımaya müsait olmamasına rağmen arkadan yolculuk yapmasına izin vermiş olmakla olayda tali kusurlu olduğu, kazalının ise olayda 5/8 oranında kusuru olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya Makine Mühendisleri … ile … ile aktüer …’ya tevdii edilen dosyaya 01/08/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, kazanın oluş şekli konusunda her hangi bir tereddüt ve farklı görüş olmadığı, olay sırasında hayatını kaybeden kazalının çekicinin arka tarafında, zemini kaygan olan tabla üzerinde bulunarak taşınmakta olan yükün düşmesini önlemeye çalıştığı, bu sırada aracın ileri ivmelenmesi sonucu geriye doğru düşmüş olduğu, davalı şirket tarafından işletilmekte olan ve sürücülüğünü…’ın yaptığı davacı şirket tarafından ZMMS poliçeli araç çekici olup arkasında yük taşımak için dorsenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde yük taşınması da güvenli olmayan araç arkasında yolcunun da taşınması sırasında aracın harekete geçmesi ile yolcu yere düşerek hayatını kaybetmiştir. Trafik nizam ve kurallarına aykırı olarak yolcu taşınmasına uygun olmayan çekici üzerinde yolcu bulundurmuş olması nedeni ile davalı tarafa ait aracın sürücüsü olayda kusurlu olduğu, sürücünün kusurundan aracın işleteni olan davalı şirket sorumlu olduğu, olay sonucu hayatını kaybeden …, kendi can güvenliğini dikkate almadan çekici üzerinde yolculuk yaptığından, bu olumsuz şartlarda yolculuk yapması sırasında kendi can güvenliğini dikkate almayıp gereken tedbiri almadığından, aracın hareketi ile dengesini kaybedip yere düşmüş olması nedeni ile olayda asli kusurlu görülmüştür.
Yargıtay içtihatları ile PMF yaşam tablosuna göre mütevaffanın ölümü nedeniyle eşi ve çocukları desteğini yitirmiş sayılması gerektiği, bu nedenle davacı çocuk için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması gerektiği, müteveffanın ölümü nedeniyle çocuğunun desteğini yitirmiş sayıldığı, dava anne ve baba için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması gerektiği, ana ve babalarının desteğinden yoksun kalan çocuklar yönünden yaşam tablosu söz konusu olmadığı, çünkü çocukların destekten yoksunluk süreleri ile sınırlı olduğu, genel olarak erkek çocuklar 18 yaşına kadar, ortaöğretimde iseler 20 yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa 25 yaşına kadar; kız çocuklar 22 yaşına kadar, yüksek öğrenimde iseler 25 yaşına kadar destek görebilecekleri, dosya kapsamındaki bilgilerden müteveffanın destekliğinden yoksun kalan çocuğun eğitim durumlarına ilişkin bir bilgi bulunmadığından yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alınarak hesaplama yapılan hesaplama neticesinde davacının toplam zararının ise 95.603,67 TL’dir.
Sigorta hukuku yönünden; davalının aracı kaza tarihi itibariyle Davacı …ne zorunlu mali sorumluluk (trafik) poliçesi ile sigortalı olduğu, trafik sigortası ile sigortacı poliçede tanımlanmış olan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu poliçe teminat limitlerine kadar karşılanabileceği, bu nedenle Davacı … Şirketine kaza tarihini kapsayacak şekilde zorunlu mali sorumluluk (trafik) poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç sürücüsü 05.03.2009 tarihinde meydana gelmiş olan trafik kazasında % 35 oranında kusurlu bulunduğundan bu aracın işleteninin hukuki sorumluluğunu üstlenmiş olan Davacı … Şirketi de bu sorumluluğu gereğince kamyonda yolcu olarak bulunan …’ın mirasçılarına vefatından dolayı tazminat ödemekle yükümlü olduğu, taraflar arasında sigorta akti ilişkisini düzenleyen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) Sigortası Genel Şartlarının “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının İşletene Rücu Hakkı” başlıklı 4. maddesi; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir. Sigorta ettirene başlıca şu nedenlerle rücu edilir” hükmünü içermekte olup, rücu nedenlerinden birisi maddenin ( a ) bendinde “Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise” şeklinde ifade olunmuştur. Bu kapsamda sigortacının sigortalısına rücu koşulunun, tazminata konu olayın kasti bir hareket veya ağır kusurla gerçekleşmesi sonucunda meydana gelmesi gerektiği, Karayolları Trafik Kanununda ve Tüzüğünde, karayolundan yararlanan motorlu araç sürücüleri, yayalar ve hayvan güdücülerin hal ve hareketleri belli kurallara bağlanmıştır. Bu kurallar kusurun belirlenmesinde önemli bir unsur olup, bunlara aykırı davranış, sorumluluk hukuku açısından kusurlu davranış olarak kabul edilmiştir. Trafik kuralları nitelik açısından iki grupta toplanır. Bunlardan ilkinde, karayolundan yararlanacakların davranış biçimi teknik ve objektif olarak tüm kapsamıyla belirlenip tanımlanmış ve objektif hukuk normu haline getirildiği, karayolundan yararlananlara belli durum ve koşullarda özen yükleyen kurallardır. Ayrıca her kusur sorumluluk için mutlak bir değer ifade etmez. Zararın uygun sebebi olan ve zarar tehlikesi ihtimalini artıran kusurlar önemlidir. Kusur, hukuki açıdan ağır, hafif ve orta olmak üzere bir ayrıma tabi tutularak derecelendirilmektedir. Kusurun derecelendirilmesinde ölçü, nitelik olmaktan çok niceliktir. Birinden diğerine geçiş, çoğu zaman takdir ve değerlendirmeye dayalıdır. Ağır kusur, yargısal kararlarda “aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en ilkel (basit) dikkat ve özenin gösterilmemesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Ağır kusurda; hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık” söz konusudur. Ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır. Bu kapsamda trafik kurallarının büyük çoğunluğu, karayolundan yararlanan sürücü ve yayalara belli durumlarda kesin olarak belirlenmiş objektif nitelikte bir hareket tarzı emreder. Bu kurallar karşısında kişinin bir takdir ve değerlendirme hakkı yoktur. Ancak, kusurun derecelendirilmesinde somut olayın özelliği de gözetilmelidir, belli bir hareket tarzını emreden mutlak nitelikteki bir trafik kuralı ihlal edilmesine rağmen, ağır kusur kavramından ayrılmak gerekebileceği, dava konusu olayda; Davacıya sigortalı araç sürücüsünün KTK nun 65. Maddesi ve Yönetmeliğin 131.maddesi 4.fıkrasında belirtilen kural ve yasakları ihlal ederek kazanın oluşumunda %35 oranında kusurludur.
Bu kapsamda sonuç olarak; avalı tarafa ait aracın sürücüsü … olayda % 35 oranında kusurlu olduğu, sürücünün kusurundan davalı araç işleteni sorumlu olduğu, davacı kurum sigortalısı … olayda % 65 oranında kusurlu olduğu, davacının rücu talebinin yerinde olduğu, davacının dava dışı müteveffa …’ın destekten yoksun kalan yakınlarına ödemiş olduğu 56.380,00 TL tutarın yerinde olduğu, davalıdan bu tutarı talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 20/06/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında poliçe genel şartlarına aykırı şekilde yolcu taşınması nedeniyle oluşan zararın davalı şirketten tahsiline ilişkin icra takibi başlatıldığı, bu icra takibine davalı borçlunun, borca, faize, faiz oranlarına ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davası davasıdır.
Dava konusu kazanın 05.03.2009 tarihinde dava dışı sürücü … yönetimindeki davacı … şirketi tarafından … no’lu poliçe ile trafik sigortalı bulunan … plakalı çekici ile … köyünde bulunan tarlaya gübre taşıması sırasında, gübre torbalarından bir tanesinin yolda düşmesi üzerine … gübrelerin bulunduğu çekici arkasına geçerek gübreleri tutmaya çalıştığı sırada aracın hareket etmesi ile … düşerek hayatını kaybettiği, davacı … şirketi tarafından kazalıya tazminat ödemesi yapılmış, davalı şirketin yolcu taşımaya uygun olmayan araç ile yolcu taşıması nedeni ile davalı aleyhine ödenen tazminatın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, olay sırasında hayatını kaybeden kazalının çekicinin arka tarafında, zemini kaygan olan tabla üzerinde bulunarak taşınmakta olan yükün düşmesini önlemeye çalıştığı, bu sırada aracın ileri ivmelenmesi sonucu geriye doğru düşmüş olması neticesinde meydana geldiği, bu kapsamda sürücüsü … olayda % 35 oranında kusurlu olduğu, sigortalı …’ın ise olayda % 65 oranında kusurlu olduğundan davacının rücu talebinin haklı olduğu, dava dışı müteveffa …’ın destekten yoksun kalan yakınlarına ödemiş olduğu 56.380,00 TL tazminat bedelinin davalıdan talep etme hakkının bulunduğu ancak davacı taraf dava konusu icra takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacak bedeline % 0 oranında faiz işletilerek tahsilini talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince asıl alacak tutarına faiz işletilmesine yer olmadığı anlaşılmakla hüküm kurmaya elverişli, ayrıntılı ve irdeleyici, yukarıda ayrıntılı olarak dökümü yapılan bilirkişi raporundaki tespitler ışığında davanın kabulü ile takibin 56.380,00 TL üzerinden devamına, alacak belirli ve hesap edilebilir olduğundan % 20 oranındaki 11.276,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile takibin 56.380,00 TL üzerinden devamına, %20 oranındaki 11.276,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.851,32 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 673,84 TL + 288,99 TL icra dosyasına yatırılan harçtan oluşan toplam 962,83 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.888,49 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 673,84 TL peşin harç, 1.656,00 TL posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.329,84 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 6.551,80 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/10/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”