Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/533 E. 2020/546 K. 12.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/533 Esas
KARAR NO : 2020/546

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/06/2017
KARAR TARİHİ : 12/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; 01/09/2016 tarihinde sürücüsü … olan … plaka sayılı aracı tek taraflı yaralamalı kaza meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında dava dışı …’nın asli kusurlu olduğunun bildirildiği, müvekkilinin ise araçta yolcu konumunda bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın davalı şirket tarafından sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle müvekkiline ödemede bulunulması için davalı şirkete 02/05/2017 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, davalının müvekkilinin sağlık kurulu raporunun şirkete tebliğ edilmesi gerektiğini bildirdiğini ancak kazanın 01/09/2016 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle müvekkiline ait sağlık kurulu raporunun temin edilemediğini, dosyanın medikal firma tarafından yapılan inceleme sonucunda davalı tarafça maluliyet oranının belirlenmesinin talep edildiğini ancak davalı şirketin böyle bir uygulama yapmaması üzerine ödeme işleminin gerçekleşmediğini bildirmekle davacıya ödenmesi gereken 3.200,00 TL işgücü kaybından doğan daimi maluliyet tazminatının ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.300,00 TL’nin davalı … şirketinin ilk ödeme tarihi olan 02/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketine usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının müvekkili şirkete eksik evraklarla başvuruda bulunduğunu, davacı vekilinin müvekkili şirketten eksik evrakların bildirilmesini talep ettiğini ancak eksik evrakları ödeme için müvekkili şirkete sunmadığını, dosyada kusur tespitinin yapılması gerektiğini, sigortalının kusurlu olması durumunda şirketin sorumluluğunun bulunduğunu, davalının maluliyetinin belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, davaya konu kazada sürücünün 1.70 promil alkollü olduğunu, söz konusu durumu bilerek araca bindiğini, tazminat hesaplamasının ardından hatır ve müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini bildirmekle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce açık yargılamaya devam olunurken davalı vekili tarafından 09/03/2020 tarihli dilekçesi ile ihtilafın çözümü amacıyla akdedilen sulh protokolünün sunulduğu, mahkememizin 17/06/2020 tarihli duruşmasının 3 numaralı ara kararı uyarınca davacı vekiline sulh protokolüne ilişkin olarak beyanda bulunması ve sulh protokolündeki imzanın kendisine ait olmaması halinde bunu bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen süre içerisinde beyanda bulunmaması, sulh protokolü ve ibraname içeriği hakkında itirazda bulunmaması halinde sulh protokolünü kabul edeceğinin ihtar edildiği, 23/06/2020 tarihinde tebligatın davacı vekiline tebliğ edildiği ve kesin süre içerisinde davacı vekilinin mahkememize herhangi bir beyan dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
HMK’nun 315. maddesi uyarınca sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Somut olayda, davalı taraf, sulh olduklarını bildirerek davanın konusuz kaldığını beyan etmiş, davacı taraf herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Taraf vekillerinin vekaletnamelerinin incelenmesinde sulh olmaya yetkili oldukları görülmüştür. Sulh protokolünün incelenmesinde; mahkememiz dosyasına ilişkin olduğu, poliçeden kaynaklı tüm zararları ilişkin vekalet ücreti, icra vekalet ücreti, yargılama giderleri, asıl alacak ve işlemiş faizi kapsar şekilde davalı tarafından ödeme yapıldığı, davacının mahkememiz dosyasındaki tüm talepler yönünden davalıyı ibra ettiği anlaşılmıştır. Sulh protokolü ile davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Sulh protokolü ile davacı tarafça yargılama giderleri ve vekalet ücreti de ibra edildiğinden ve sulhun kapsamı içinde olduğundan, davalının da dava tarihi itibariyle haklı olmadığı anlaşıldığından taraflar lehine ve aleyhine yargılama gideri hükmedilmemiştir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; tarafların karşılıklı sulh oldukları anlaşıldığından konusuz kalan davada bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sulh nedeniyle konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 54,40 TL’nin, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineyi irat kaydına,
3-Taraflar lehine ve aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davalı tarafın yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸