Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/490 E. 2021/647 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/490 Esas
KARAR NO : 2021/647

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/05/2017
KARAR TARİHİ : 22/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; dava konusu meydana gelen 22/08/2016 tarihli trafik kazasındaki ruhsat sahibinin … olduğu, fakat … adlı şahsın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı ticari taksi … istikametinde seyir halinde iken … aracın kontrolünü yitirdiğini ve trafik kazasının meydana geldiğini, trafik kazası sonucu takside sadece yolcu olan, hiçbir kusuru bulunmayan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, kaza gerçekleştikten sonra taksi şoförü …’in olay yerini hızla terk ettiğini ve müvekkiline hiçbir şekilde yardım etmediğini, kaza sonucu … Sigorta A.Ş’ye iş gücü kaybı ve maddi tazminat istemi ile başvurulduğunu fakat cevap verilmediğini, ruhsat sahibi … ise kusursuz olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı müvekkil tarafından yüklü miktarda tedavi masrafının yapıldığını, müvekkilinin kazanın meydana geldiği günden beri çalışamadığını, ve tedavisinin sona erene kadar da çalışamayacağını, müvekkilinin cam vitray işi ile uğraştığını ve %100 malûl durumda olduğunu, kaza nedeniyle davacının iş gücü kaybına uğradığını ve eskisi gibi işlerini devam ettiremeyeceğini, ceza davasında ve polis tutanaklarında kazanın meydana gelmesinde davalının tam kusurunun bulunduğunu bildirerek fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL manevi tazminatın davalı şahıslardan tahsiline, 1.000,00 TL maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’da ikamet ettiğini ancak 10 yıldır yurt dışında yaşadığını, … plaka numaralı ticari plakasını yıllardır kiraya verdiğini, müvekkilinin aracın işleteni olmadığını ve araç üzerinde fiili hakimiyeti bulunmadığını, gerçekleşen trafik kazasında hukuki sorumluluğunun olmadığını, KTK.’nun hükümlerine göre, 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya araçın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse sayılır.” şeklinde olduğunu, müvekkilin aracı üzerinde en son 20/05/2015 ve 11/05/2016 tarihli kira kontratıyla …’ın kiracı olduğunu, diğer davalı …’in kollukta verdiği ifadede davacı önceden tanıdığını ve arkadaşı olduğunu, yolda karşılaştıklarını ve gideceği yere kadar bırakabileceğini sorduğunu, olayda hatır taşıması mevcut olduğunu, hatır taşıması olduğundan davacıya tazminat ödenmesinin gerekmediğini, tedavi giderlerinde sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu ve SGK’dan talep edilmesinin gerektiğini, davacın tarafın kazadan sonra … Eğitim Araştırma Hastanesinde kaldırıldığını ve 3 günde taburcu olduğunu, davacı tarafın ağır yaralanma %18 maluliyetinin olduğunu beyan ettiğini ancak böyle olsaydı davacının hastaneden 3 günde çıkma ihtimalinin olmadığını, davacı yanın manevi tazminat olarak 60.000,00 TL talep ettiğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu ve reddinin gerektiğini bildirerek haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya ilişkin olarak davacı tarafın müvekkil şirkete dava öncesinde usulüne uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davacı tarafın müvekkil kuruma eksik belge ile başvuru yaptıklarını, müvekkil şirket davacı tarafın eksik başvuru yapmasına rağmen iyi niyetli olarak ödeme yaptığını, müvekkil şirketin ödeme yapmış olması davacının usulüne uygun başvuru yaptığı anlamına gelmeyeceğini, bu yüzden dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın … poliçe nolu ZMMS poliçesi ile 30/11/2015-30/11/2016 tarihleri arasında müvekkil şirket tarafından sigortalandığının tespit edildiği, müvekkil şirket tarafından 11/05/2017 tarihinde davacı vekiline iyi niyetli olarak 62.823,00 TL ödeme yapıldığını, dava dilekçesinde 22/08/2016 tarihinde müvekkil şirkete sigortalı … plakalı araç sürücüsü … direksiyon hakimiyetini kaybedip orta refüje çarpması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacı Ufuk Beğendi’nin yaralandığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere kaza nedeniyle sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, meydana gelen kazada kusur oranının tespit edilmesinin gerektiğini, davacının emniyet kemeri takıp takmadığı gibi müterafik kusur ve araçta yolcu olması nedeniyle hatır taşıması durumunun araştırılmasının gerektiğini, davacı müvekkil şirket açısından kaza tarihinden itibaren avans faizi talep edildiği, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini tazminat ödeme sorumluluğu olmadığı halde müvekkil şirket tarafından davacıya ödeme yapıldığını bildirerek müvekkil şirkete dava açmadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığından dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkil sigorta şirketi hakkındaki davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … usulüne uygun olarak dava dilekçesinin ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak bu davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
Mahkememizce 11/12/2017 tarihli celse ara kararı uyarınca, dosyanın … ATK 3. İhtisas dairesine sevki ile maluliyet oranı tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, … ATK 3. İhtisas dairesi tarafından ibraz edilen … tarihli raporunda özetle; “Mevcut belgelere göre; … oğlu 11/06/1986 doğumlu …’in 22/08/2016 tarihinde geçirmiş olduğu araç içi trafik kazasına bağlı bel ve omuz hareket kısıtlılığı arızası, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleğinin cam vitraycılık olduğu bildirilmekle meslek grup numarası Grup 31kabul olunarak: Gr31 VII (2Aa………. 30)A 34×1/3=%11,33,Gr31 X (1Aa…… 15) K % 15, Gr31 X (1c……. 10) K % 10, Balthazarda formülüne göre 32,16 E cetveline göre %29,2 (yüzdeyirmidokuzvirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1,5 (birvirgülbeş) aya kadar uzayabileceği” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 11/02/2019 tarihli celse ara kararı uyarınca, dosyamız içerisinde bulunan maluliyete ilişkin ATK raporu ile … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporu arasında çelişkinin olduğu, ATK tarafından hazırlanan raporda kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmeliğin esas alınarak hazırlanmadığı, bu nedenle dosyanın ATK Genel Kuruluna sevkedilerek öncelikle kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmeliğin esas alınarak, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilerek maluliyet konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, İstanbul ATK 2. İhtisas dairesi tarafından ibraz edilen 20/05/2019 tarihli raporunda özetle; “Mevcut belgelere göre; … ve … oğlu, 11/06/1986 doğumlu, …’nin 22/08/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği dikkate alındığında; Kas iskelet sistemi, Omurgaya ait sorunlarda özürlülük, Lomber omurgada hareket kısıtlılığına bağlı özürlülük oranları Tablo 1.6’ya göre %11, Kas iskelet sistemi, Omurgaya ait sorunlarda özürlülük, Lomber omurgada hareket kısıtlılığına bağlı özürlülük oranları Tablo 1.7’ye göre ve Balthazard formülü ile hesaplandığında %20.2, Balthazard formülü ile hesaplandığında %28.8, Kas iskelet sistemi, Üst ekstremiteye ait sorunlarda özürlülük oranları, hareket kısıtlılığının değerlendirilmesi, Omuz, Şekil 2.10, Şekil 2.11’e göre üst ektremite özürlülük oranı %12, Tablo 2.3’e göre %7, Balthazard formülü ile %33.7 hesaplandığına göre; 1.Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %34 (yüzdeotuzdört) olduğu, 2.İyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, 3.Özürlülük kavramı ile meslekte kazanma gücü kaybı kavramının farklı olduğu, tüzük ve yönetmeliklerinin farklı bölümlerde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, engellilik oranının belirlenmesinde kaza ile illiyeti bulunmayan hipertansiyon, diyabet gibi şikayetlerin de değerlendirildiği, bu nedenle düzenlenmiş özürlülük raporu ile maluliyet raporunun mukayese edilemeyeceği” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 16/09/2019 tarihli celse ara kararı uyarınca, dosyanın İstanbul ATK Genel kuruluna sevki ile ATK 2. İhtisas kurulunun … no’lu raporu ile … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 17/03/2017 tarihli raporlarının arasındaki çelişkinin giderilmesi, kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliğe göre alınmış bu iki rapor arasındaki çelişkinin yine bu yönetmelik dikkate alınarak giderilmesi ve nihai olarak davacının maluliyet oranının tespiti konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, İstanbul ATK 2. Üst Kurulu tarafından ibraz edilen … tarihli raporunda özetle; ” …. hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde; Mevcut belgelere göre; … ve … oğlu, 11/06/1986 doğumlu,…’nin 22/08/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği dikkate alındığında; Kas iskelet sistemi, Omurgaya ait sorunlarda özürlülük, Lomber omurgada hareket kısıtlılığına bağlı özürlülük oranları Tablo 1.6’ya göre %11, Kas iskelet sistemi, Omurgaya ait sorunlarda özürlülük, Lomber omurgada hareket kısıtlılığına bağlı özürlülük oranları Tablo 1.7’ye göre ve Balthazard formülü ile hesaplandığında %20.2, Balthazard formülü ile hesaplandığında %28.8, Kas iskelet sistemi, Üst ekstremiteye ait sorunlarda özürlülük oranları, hareket kısıtlılığının değerlendirilmesi, Omuz, Şekil 2.10, Şekil 2.11’e göre üst ektremite özürlülük oranı %12, Tablo 2.3’e göre %7, Balthazard formülü ile %33.7 hesaplandığına göre; 1.Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %34 (yüzdeotuzdört) olduğu, 2.İyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, 3.Özürlülük kavramı ile meslekte kazanma gücü kaybı kavramının farklı olduğu, tüzük ve yönetmeliklerinin farklı bölümlerde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, bu nedenle düzenlenmiş özürlülük raporu ile maluliyet raporunun mukayese edilemeyeceği” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 12/10/2020 tarihli celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve dosya incelenerek meydana gelen trafik kazasındaki kusur durumunun oransal olarak belirlenmesi, kusur oranına göre dosyadaki özürlülük ölçütü ve sınıflandırılması ve meslekte kazanma gücü yönetmeliğine göre alınmış her iki rapor açasından Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. 2020/40 K. sayılı iptal kararı dikkate alınarak gerekirse seçenekli olarak maluliyet tazminatının hesaplanması, daha önce yapılan ödemelerinde dikkate alınarak davacının tüm tazminat taleplerinin dosyadaki belgeler ve veriler ışığında değerlendirme yapılarak hesaplanması, tedavi giderleri, sağlık hizmet bedeli olup olmadığı, KTK mad. 98 uyarınca SGK’nın sorumluluğunun olup olmadığı, iyileşme gideri olup olmadığı tespit edilerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi … ve… tarafından ibraz edilen 06/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere taraflar arasındaki
uyuşmazlık noktaları bakımından; Kusur Yönünden; … plakalı davalı sürücü …’in davacı mağdur yolcu …’nin yaralanması ile neticelenen dava konusu trafik kazasında % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı mağdur yolcu …’nin kendi yaralanması ile neticelenen dava konusu trafik kazasında kusursuz olduğu, Tazminat Yönünden; davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 10.092,12 TL olduğu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının; 1. seçenekte; %34 oranındaki tüm vücut engellilik oranına göre 258.599,62 TL olduğu, 2. seçenekte; %29,2 oranındaki meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre 210.366,21 TL olduğu, 3. Temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden 21.09.2016 tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden ise 22.08.2016 kaza tarihi ve faiz nev’inin avans faizi olduğu ” görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 11/12/2020 havale tarihli talep arttırım dilekçesinde; müvekkil için 250,00 TL olan geçici iş göremezlik maddi tazminat talebimizi 9.842,12 TL arttırarak 10.092,12 TL, 500,00 TL olan sürekli iş göremezlik maddi tazminat talebimizi 258.099,62 TL arttırarak 258.599,62 TL’nin kabulüne karar verilmesini talep ettikleri ve ıslah harcını yatırdığı görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Bu kapsamda, TBK m.54 uyarınca trafik kazası nedeniyle bakım, tedavi ve refakat gideri 250 TL, sürekli iş ve kazanç kaybı için 500 TL, geçici işgücü kaybı için 250 TL olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminat, ayrıca 60.000 TL manevi tazminat isteminde bulunulmuştur.
Davacı taraf; davalı …’ın maliki, davalı …’in sürücüsü, … Sigorta A.Ş’nin ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı taksi içerisinde yaralandığını beyan etmiştir. Davalı … da taksi plakasının kiraya verildiğini işleten olarak sorumluluğunun bulunmadığını bildirmiş, davalı … Sigorta da olayda hatır taşıması olduğunu, ödeme yapıldığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …’ın pasif husumet itirazı açısından yapılan değerlendirmede; İşletenin araç üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/6829 Esas ve 2018/494 Karar sayılı ilamı).Somut olayda; aracın ticari taksi olarak kullanıldığı gözetilerek mahkememizin 22/03/2021 tarihli celsesinin 2 numaralı ara kararı ile, davalı … vekiline kazalı taksinin dava dışı …’a kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesinin maliye ve vergi dairelerinin bildirilip bildirilmediği, kendisinin ve kiracının ticari defter kayıtlarının bulunup bulunmadığı, yurt dışında yaşadığı beyan edildiğinden kira ödemelerinin hangi banka aracılığıyla ödendiği konusunda beyanda bulunması için iki haftalık kesin süre verilmesine, 3 numaralı ara kararı ile ilgili vergi dairesine müzekkere yazılarak dava konusu ticari taksinin plakası ve ruhsat sahibi belirtilerek 2016 yılında aracın vergilerin ve trafik cezalarının kim tarafından ödenildiğinin sorulmasına, 4 numaralı ara kararı ile; 2 numaralı ara karar uyarınca beyanda bulunulduğunda ve 3 numaralı ara karar yerine geldiğinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/17488 Esas 2019/6928 Karar sayılı ilamı uyarınca, vergi kayıtları, dekontlar, kira sözleşmesi, davalı …’ın ve dava dışı kiracının ticari defter ve kayıtları incelenerek kira sözleşmesinin fatura, dekont ve cari hesap hareketleri ile desteklenip desteklenmediği tespit edilerek davalı ve dava dışı kişi arasında 3. kişileri bağlayacak güçte, uzun süreli kira sözleşmesi ilişkisi olup olmadığı, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı hususlarının belirlenmesi konusunda inceleme ara kararı oluşturulmasına karar verilmiştir. Ancak davalı … tarafından ara karar yerine getirilmediğinden ve delil sunulmadığından inceleme yapılamamıştır. Mahkememizce celp edilen vergi dairesi kayıtlarından kaza tarihi itibariyle dava konusu aracın trafik cezalarının ve vergilerinin davalı … tarafından ödendiği, … Odası ve … tarafından verilen müzekkere yanıtlarında dava konusu taksinin işletenin davalı … olduğunun bildirildiği, kira sözleşmesinin maliye ve vergi dairesine bildirilmediği, kira ilişkisini gösterir hesap ve dekont sunulmadığı anlaşılmakla mevcut delil durumu itibariyle somut olayda uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunmadığı, araçtaki ekonomik yararlanmanın davalı …’a ait olduğu sonucuna varılarak pasif husumet itirazının reddine, davalı …’ın işleten olduğuna karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, 22/08/2016 tarihinde davacının yolcu olarak içerisinde bulunduğu … plakalı aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu trafik kazasının meydana geldiği, kaza sonucu davacının yaralandığı, davacının yolcu olması sebebiyle kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca kaza tespit tutanağında sürücünün firar ettiği, sonradan davalı …’in olay yerine gelerek sürücü olduğunu beyan ettiği ancak herhangi bir yaralanma izi bulunmadığından sürücü olarak yazılmadığı belirtilmiştir. Bununla birlikte mahkememizin 18/01/2021 tarihli celsesinde davalı asil … kazayı yapanın kendisi olmadığını, kazayı üstlendiğini beyan etmiştir. Ancak dava konusu kaza ile ilgili yargılamanın yapıldığı … 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nin… Esas … K. Sayılı dosyasında davalı …’in kazayı yaptığını beyan ettiği, mahkemece kazanın … tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle davalı aleyhine mahkumiyet kararı verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmakla mahkumiyet kararlarındaki maddi vakıa tespiti ile mahkememizin bağlı olması nedeniyle davalı …’in kazayı gerçekleştiren sürücü olduğu sonucuna varılmıştır.
Hukukumuzda trafik kazasından kaynaklanan zararların ve sorumlulukların kapsamı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bu kanuna uygun olarak çıkarılan ZMMS Genel Şartları’ında düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu m.85’de belirtildiği üzere; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Somut olayda; … plakalı aracın sürücüsünün %100 oranında kusurlu olması nedeniyle anılan hükümler uyarınca sürücü ve işleten davacının uğradığı maddi ve manevi zararları gidermekle yükümlü olduğu sonucuna varılmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu m.91’de; İşletenlerin, 85. maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Dolayısıyla mali sorumluluk sigortası kapsamında sigortacı, işletenlerin 85. madde kapsamında üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı hukuken sorumlu hale getirilmiştir. Somut olayda; trafik kazasına sebebiyet veren … plakalı aracın davalı … Sigorta şirketi nezdinde 30/11/2015 başlangıç 30/11/2016 bitiş tarihli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi sigortalandığı, kazanın 12/08/2016 tarihinde poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, kişi başı sakatlık poliçe limitinin 290.000,00 TL, kişi başı tedavi gideri limitinin 290.000,00 TL olduğu anlaşılmakla davacının uğradığı sürekli ve geçici iş göremezlik zararından davalı … Sigorta’nın poliçe limiti kadar sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı … Sigorta tarafından dava tarihinden önce davacıya 62.823,00 TL sürekli iş göremezlik ödemesi yapıldığı ve ödeme nedeniyle taraflar arasında ibraname imzalandığı görülmüştür.
Tahkikat aşamasında Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 12/09/2018 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %29,2 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı, geçici iş göremezlik süresinin 1,5 ay olduğu, 29/03/2019 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki Yönetmeliği hükümlerine göre engellilik oranının %34 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 4 ay olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu tarafından özürlülük oranı ile meslek kazanma gücü kaybı kavramının farklı olması nedeniyle raporlar arasında çelişki bulunmadığı bildirilmiştir.
Hesap yönünden yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda; dosyada bulunan iki maluliyet raporuna göre seçenekli olarak hesaplama yapıldığı, 11.05.2017 tarihinde davalı … Sigorta tarafından yapılan 62.823,00 TL ödemenin işlemiş yasal faiziyle birlikte hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatından mahsup edildiği, yapılan ödemenin zararı açıkça karşılamadığı, açık nispetsizlik olduğu, 1. Seçenekte 29/03/2019 tarihli rapor uyarınca davacının sürekli iş göremezlik zararının 258.599,62 TL, 2. Seçenekte 12/09/2018 tarihli rapor uyarınca davacının sürekli iş göremezlik zararının 210.366,21 TL olduğu, geçici iş göremezlik zararının 10.092,12 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı taraf da 1. Seçeneğe göre talep arttırımda bulunmuştur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3676 E. 2021/4369 K. Sayılı ilamına göre kaza tarihi itibariyle maluliyetin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki Yönetmeliği hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiğinden bu rapora göre hesaplanan 1. Seçenek olarak belirtilen zarar miktarı esas alınıp, talep arttırım dilekçesi doğrultusunda hüküm oluşturulmuştur. Davacı taraf, bakım gideri talebinden vazgeçtiğini bildirdiğinden ve sunulan tedavi giderinden de SGK sorumlu olduğundan tedavi ve bakım gideri talebi reddedilmiştir.
Manevi tazminat açısından yapılan değerlendirmede; TBK m.56’da; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özellikleri göz önünde tutularak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. KTK m.85’de; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, işletenin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı …’in %100 oranındaki kusuruyla trafik kazasının meydana gelmesine ve davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğinden davacının uğradığı manevi zararı gidermekle yükümlüdür. Yine sürücünün %100 kusurlu olması nedeniyle davalı … KTK m.85 uyarınca davacının uğradığı manevi zararı gidermekle yükümlüdür. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının maluliyet oranı ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek davacı için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Davalı taraf hatır taşımacılığı indirimi yapılmasını gerektiğini iddia etmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin süreklilik kazanmış içtihatlarında da belirtildiği üzere; Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölenin karşılıksız taşınmış olması gerekir. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumlarda hatır taşıması gündeme gelir. Yarar ekonomik olabileceği gibi toplumsal değerlere ilişkin de olabilir. Somut olayda, davacının hatır için taşındığının anlaşılamadığı, dava konusu aracın ticari taksi olduğu, davacının kolluk aşamasında … mahallesine gitmek için ticari taksiye bindiğini beyan ettiği, taksi sürücüsünü … Mahallesinden ayrıca tanıdığını beyan ettiği, davalı sürücünün ücret almadan taşıma yaptığına yönelik bir beyanı bulunmadığı anlaşıldığından hatır taşıması bulunmadığı sonucuna varılarak indirim yapılmamıştır. Ayrıca dosya kapsamında davacının emniyet kemeri takmadığını gösteren bir delil bulunmadığından müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.
Temerrüt açısından yapılan değerlendirmede; sürücü ve işletenin kaza tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, davacının 02.09.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yaptığı, 8 iş günü sonunda davalının … Sigorta’nın 16.09.2016 tarihinde temerrüte düştüğü sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 10.092,12 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … ve davalı … açısından 22.08.2016 tarihinden, davalı …(… Sigorta) açısından 16.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 258.599,62 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … ve davalı … açısından 22.08.2016 tarihinden, davalı Türkiye Sigorta(… Sigorta) açısından 16.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı …(… Sigorta)’nın 62.823,00 TL ödeme sonrası 290.000,00 TL poliçe limitinden kalan 227.177,00 TL’den sorumlu olması kaydıyla), tedavi ve bakım giderlerine ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 50.000,00 TL tazminatın 22.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … ve davalı …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
-Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla;
1-Maddi Tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
A- 10.092,12 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … ve davalı … açısından 22.08.2016 tarihinden, davalı …(… Sigorta) açısından 16.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
B-258.599,62 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … ve davalı … açısından 22.08.2016 tarihinden, davalı Türkiye Sigorta(… Sigorta) açısından 16.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı …(… Sigorta)’nın poliçe limiti olan 227.177,00 TL’den sorumlu olması kaydıyla ) C-Tedavi ve bakım giderlerine ilişkin talebin REDDİNE,
2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 50.000,00 TL tazminatın 22.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … ve davalı …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 21.769,83 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 208,35 TL peşin ve 938,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.146,35 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.623,48 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı … A.Ş.’nin 16.207,85 TL karar ve ilam harcından sorumlu olması kaydıyla,)
4-Davacı tarafından yatırılan 1.146,35 TL harç (peşin+ıslah) ile 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.177,75 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
5-Davacı tarafından maddi tazminata ilişkin olarak yapılan bilirkişi, posta, müzekkere, ATK ve tebligat masrafından oluşan toplam 4.177,25 TL yargılama giderinin davanın kabulü oranında yapılan hesaplama neticesinde 4.173,36 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı … A.Ş.’nin bu meblağın 3.688,73 TL’sından sorumlu olması kaydıyla,)
Bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacılar tarafından manevi tazminata ilişkin olarak yapılan posta masraflarından oluşan 18,00 TL yargılama giderinin davalı … ve davalı …’den müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
Bakiye kısmın davacıların üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından belgelendirilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 27.258,42 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile bu davacıya ödenmesine, (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı … A.Ş.’nin bu meblağın 25.058,84 TL sından sorumlu olması kaydıyla,)
9-Davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve davalı …’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Davalılar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen maddi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara verilmesine,
11-Davalı … duruşmada vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek bu davalılara verilmesine,
12-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı, davalı … ve davalı … vekillerinin yüzlerine karşı, davalı …’in yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2021

Katip
¸¸

Hakim
¸¸