Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/408 E. 2019/53 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/408 Esas
KARAR NO : 2019/53

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/02/2012
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 28/02/2012 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin … Barosu’na kayıtlı olduğunu, davalı İtalyan şirketinin, … ve … şirketlerine karşı açmak istediği davayı üstlendiğini, bu konuda davalı şirketin temsilcileri ile …’da Av. …’in bürosunda toplantı yapıldığını, bu toplantıda ücret sözleşmesi ile ilgili esaslarda yazıya dökülerek Av…. tarafından İngilizce kaleme alınarak davalı şirkete gönderildiğini, davanın hazırlanmasının, açılmasının ve duruşmalara iştirak edilerek dilekçelerin yazılmasının ve karşı tarafın dilekçelerinin cevaplandırılması için müvekkilinin sadece ilk yıl için asgari beşyüzsaatlik bir mesai sarfettiğini, davanın altı yıl sürdüğünü ve bu süre zarfında davalı şirketin, müvekkiline ödeme yapmadığını, davanın kesin olarak sona ermesinden sonra, davalı şirketin herhangi bir ödeme yapmadığını, tahsil edilecek vekalet ücretine KDV eklenmesi gerekeceğini, vekalet ücreti ile birlikte KDV ‘nin de hesaplanması ve yükümlüsü olan davalı taraftan tahsilinin gerekeceğini, gün tayin buyurularak duruşmanın icrasına, fazlaya ait taleplerinin saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL vekalet ücretinin hesaplanacak KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline, müddeabihin bilirkişi incelemesi yapılmadan kesin olarak tespiti mümkün olmadığından, sarfedilen mesai ve hak edilen gerçek ücretin tespiti zımnında bilirkişi incelemesi yapılmasına, bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacak gerçek rakamın gözönünde bulundurularak yapacakları ıslah konusunda haklarının mahfuziyetine, hak kesbettikleri ücrete 2006 yılından itibaren cari iskonto faizi uygulanmasına, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa aidiyetine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; huzurda açılmış olan alacak davasında davacı tarafından talep edilen vekalet ücreti alacağı konusunda mutabakat olduğu ileri sürülmüş, ancak dosyaya müvekkilleri tarafından imzalanmış olan bur avukatlık ücret sözleşmesi sunulmadığını, davacının delil listesinde yer alan e-posta yazışmalarında sadece taslak metinlerin gönderildiği ve bu taslak metin üzerinde müzakere edildiğinin açık olduğunu, müvekkilleri tarafından hiçbir vakit kabul iradesinin karşı tarafa gönderilmediğini, taraflarca yalnızca ekte yer alan … 1.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … esas sayılı dosyasının takibi ve avukatlık hizmetlerinin ifası için mutabakata varıldığını, tarafların kabul ettikleri ve imza altına aldıkları bir ücret sözleşmesinin de bulunmadığını beyan ederek, ortada taraflarca mutabık kalınmış bir ücret sözleşmesi olmaması nedeniyle davacı tarafın talep etmiş olduğu avukatlık ücretinin tespitinin Avukatlık Kanunu ‘nun 164.maddesi ve Avukatlık asgari ücret tarifesine göre tayin edilmesi gerektiğini belirterek Avukatlık Kanunu madde 164’ün avukatın bu hüküm gereğince ücrete hak kazanmasını davanın kazanılması şartına bağlı tutmuş olduğunu, davanın müddeabihine göre belirlenecek yüzdelik ücretin sadece avukatın davayı tamamen ya da kısmen kazanmış olduğu hallerde uygulama alanı bulduğunu, davacının takip etmiş olduğu davanın tamamen reddedildiğini ve bu nedenle ücretin tespitinde Avukatlık Kanun’u değil, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmasının gerektiğini, AAÜT’ne göre belirlenecek ücretin ise kanunun ikinci kısmında belirlenen maktu ücret üzerinden hesaplanacağını, burada kanun koyucu davanın tümüyle reddedilmesi halinde müddeabihin değerini sıfır olarak ele almış olduğunu ve dava sonucunda elde edilen ilamın kanunun anladığı anlamda değeri para ile ölçülebilen bir değeri olmadığını ve bu sebeple avukatlık ücreti olarak maktu ücrete hükmedilmesi gerektiğini, bu durumun avukatın ücret alacağını davanın kazanılması şartına bağlayan Avukatlık Kanunu madde 164 hükmünün zorunlu bir sonucu olduğunu, davayı kazanamayan avukat için nispi olarak belirlenecek bir dava değeri bulunmadığını, diğer yandan ücretin maktu ücret yerine üçüncü kısımdaki “konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret tablosunda belirlenen nispi oranlar üzerinden hesaplanmasının da hukuken kabul edilmeyecek adaletsiz ve mantıksız sonuçlar ortaya çıkaracağını beyan ederek, taraflar arasındaki ilişkiye değeri para ile ölçülemeyen işlere uygulanacak olan maktu ücret tarifesinin uygulanmasını gerektiğini, avukatlık ücreti konusunda dava öncesinde herhangi bir şekilde temerrüde düşürülmüş olmadığını, ortada herhangi bir temerrüt ihtarı bulunmaksızın ücret alacağına 2006 yılından itibaren iskonto faizi işletilmesi talebinin hukuken doğru olmadığını, dava konunda bir ücret alacağına hükmedilirse bu miktar için ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin sözkonusu olabileceğini ve yine ve ancak taraflarca KDV ‘nin avukatlık ücretine ayrıca ekleneceği kararlaştırılmış ise bu hususun geçerli olduğunu ve vekalet ücretinin içine KDV’sinde dahil olduğunu byanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ödenmeyen vekâlet ücreti alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Davacı taraf … 1.ATM ‘nin 2006/684 esas, 2008/777 Karar sayılı dosyasında davacılar… ve …’nin vekili olarak görev yapmış olup dosya Yargıtay 11.Hukuk Dairesi ‘nin 2009/3852 esas, 2011/2528 karar ve 10/03/2011 tarihli kararı ile onanmış, karar düzeltme talebi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/7770 esas, 2011/9317 karar ve 22/07/2011 tarihli kararı ile reddedilmiş olup, karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam, 23/08/2011 tarihinde davacı tarafa tebliğ olunmuştur.
Davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilamın tebliğ tarihi olan 23/08/2011 tarihi dikkate alınarak beş yıllık zamanaşımı dolmadığından davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf davalı ile aralarında vekalet ücreti sözleşmesine ilişkin e-mail olarak yazışmalarda bulunduğunu bu nedenle yazışmalar dikkate alınarak taraflar arasındaki sözleşme uyarınca vekalet ücretinin hesaplanmasını talep etmiştir.
Davalı taraf ise davacı ile aralarında vekalet ücretine ilişkin herhangi bir sözleşme ve irade beyanı olmadığını, ücretin Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre hesaplanması gerektiğini, beyan etmiş daha sonraki aşamalarda bir kısım ödemelerde bulunduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu 164/4 maddesinde ” Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde Asgari Ücret Tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için Avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki mudabihi değerinin % 10’u ile % 20’si arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.
Davacı taraf davalı ile aralarındaki yazışmalar uyarınca vekalet ücretinin yazılı olarak belirlendiği ve miktarın belli olduğunu iddia etmiş ise de; dosya kapsamı itibariyla davacı ile davalı arasında tarafların açık bir şekilde iradesini gösterir yazılı ücret sözleşmesi bulunmamakta olup, kanunun ifade ettiği şekliyle taraflar arasındaki vekalet ücreti belirgin olmayıp tartışmalıdır. Kanun davanın kazanılan bölümü için müdabihin değerinin % 10 ‘u ile % 20 ‘si arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceğini belirtmiştir.
Dava konusu olayda davacı tarafça … 1. ATM ‘nin … esas sayılı dosyasında açılan dava davacı asil aleyhine davanın tamamı yönünden reddi ile sonuçlanmıştır.
Mahkememizce aldırılan 13/01/2014 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı avukatın … 1 ATM ‘nin … esas sayılı dosyası nedeniyle 74.898,40 TL vekalet ücretine hak kazandığı, temerrüt ihbarı sözkonusu olmadığından dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği, taraflar arasında KDV’nin ayrıca tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı ve uygulanan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde , bu tarifede yer alan ücretlere ayrıca KDV ekleneceğine dair bir hüküm yer almadığı hususları da gözönüne alındığında KDV’nin hesaplanan ücreti dahil olduğu görüş ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Davalı taraf davacı tarafa birkısım ödemeler yaptığına ilişkin makbuzlar sunmuş ise de makbuzlarda yargılama masrafı olarak kesilmiş olduğu ve davacının savunmalarının genişletilmesine muvafakat etmediği itirazı nedeniyle ödemeler dikkate alınmamıştır.
Davalı taraf … 1.ATM ‘nin … esas sayılı dosyasında davalıyı üç avukatın vekalet alarak temsil ettiğini bu nedenle bilirkişice belirlenen miktarın üçe bölünerek 1/3 ‘ünün davacıya verilmesi gerektiği yönünde itirazda bulunmuş ise de; bu durumun dosyada davacıyı temsil eden üç vekil arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirmesi nedeniyle bu itiraz dikkate alınmamıştır.
Mahkememizce verilen 08/05/2014 tarihli, 2012/54 esas, 2014/90 karar sayılı kararında “…mahkememizce dosya içeriğine uygun ve yeterli bulunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibarıyla; davacının … 1.ATM’nin … esas sayılı dosyasında davacının davalıyı vekalet almak suretiyle temsil ettiği ve dosyada emek ve mesai harcadığı, davalı tarafça davacıya vekalet ücreti ödenmediği anlaşılmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarfiesi uyarınca davacı tarafın emek ve mesaisine karşılık takdir edilen 74.898,40 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 10/04/2017 tarihli, 2016/16923 esas, 2017/4191 karar sayılı ilamında “…davacının davalıyı … 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında davacı vekili olarak temsil ettiği, taraflar arasında usulüne uygun düzenlenmiş yazılı vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun Avukatlık Kanunu’nun 164/4 maddesinde, avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirleneceği hükmü öngörülmüştür. Avukatlık ücreti, işin niteliği, zorluk derecesi, işe harcanan zaman ve sarf edilen emek ve mesaiye göre Kanunda öngörülen oranlar dâhilinde takdir edilmelidir. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığına göre davacı avukat, anılan yasal düzenleme gereğince davalıdan dava dosyasında harcı yatırılmış değerlerin %10-20’si oranında akdi vekâlet ücreti isteyebilir. Mahkemenin bu yönü göz ardı ederek yanlış değerlendirme ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekâlet ücreti üzerinden davayı kabul ederek, yazılı şekilde hüküm tesis etmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Davalının temyizi yönünden; davalı, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığını, avukatın takip ettiği davanın da reddedilmesi nedeniyle ancak AAÜT uyarınca maktu vekâlet ücreti alabileceğini ileri sürmüş, yargılama sırasında ise 84.288,68 Euro ve 39.608,00 USD ödemede bulunduğunu savunmuştur. Ödeme savunması, yargılamanın her aşamasında dile getirilebileceği gözetilerek, varsa bu tahsilatlardan davacı avukatın alabileceği vekâlet ücreti ve masrafların da hesaplanarak, bu miktarın avukatın uhdesinde tuttuğu tahsilattan fazla olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, açıklanan tüm bu nedenler göz ardı edilerek, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olduğu…” gerekçesi ile bozulmuş olup, bozma ilamı kesinleşmekle bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya mahkememiz 2017/408 esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce, dosyanın mali müşavir bilirkişi … ve icra hesap uzmanı …’a verilerek dosya üzerinden inceleme yaparak, Yargıtay bozma ilamı ve bozma sonrasında dosyaya sunulan belgeler incelenerek davacı avukatın alabileceği vekalet ücreti ve masraflarında hesaplanarak bu miktarın avukatın uhdesinde tuttuğu tahsilattan fazla olup olmadığı konusunda rapor düzenlemelerinin istenmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 30/10/2018 tarihli raporda; Davalı adına 88.682,70 Euro karşılığı 168.057,07 TL ve 39.608,00 USD karşılığı 56.446,36 TL olmak üzere; 224.503,43 TL davacıya ödeme yapıldığı, Yargıtay bozma kararında davacı yönünden; “…İlamın kesinleştiği tarihte davalıdan dava dosyasında hara yatırılmış değerlerin %10-20’si oranında akdi vekâlet ücreti isteyebileceği…”, şeklinde karar verildiği, davacı tarafından davalı adına takip edilen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı mahkeme dosyasındaki Yargıtay karar düzeltme isteminin; Yargıtay 11. HD.sinin 2011/7770 esas, 2011/9317 karar sayılı, 22.07.2011 tarihli kararı ile reddedildiği görülmekle seçimlik hak ve nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere, davalının adına yapılan 224.503,43 TL ödemelerin davacının alacak hesabından mahsup edilmesi ile, dava esas değeri olan 2.903.400,00 TL’nin, %10’una tekabül eden 290.340,00 TL’den davalının-224.503,43 TL ödemelerinin mahsup edilmesi ile; 22.07.2011 Yargıtay ilamının kesinleşme tarihinde; davacının 65.836,57 TL, dava esas değeri olan 2.903.400,00 TL’nin, %20’sine tekabül eden 580.680,00 TL’den davalının 224.503,43 TL ödemelerinin mahsup edilmesi ile; 22.07.2011 Yargıtay ilamının kesinleşme tarihinde; davacının 224.503,43 TL alacağının olabileceğinin hesaplandığı, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği davanın 10.000,00 TL talep edebileceği, dava dosyası içeriğinde davacının davalıya kestiği herhangi bir serbest meslek makbuzu görülemediği, davacının KDV alacağından bahsedebilmesi için öncelikle hüküm altına alınacak alacak tutara bağlı olarak davalıya Serbest Meslek Makbuzu düzenlemesi ve ardından bu Serbest Meslek Makbuzunda KDV tutarının asıl alacağın %18’i olarak KDV hesaplanması gerektiği ve bu şekilde asıl alacak tutarına eklenecek KDV’yi de davalı şirketten talep edebileceği, davacının KDV talebinin mahkemenin takdirinde olduğu, ilamın kesinleşme tarihi olan 22.07.2011 tarihinden itibaren davacının belirlenen (yukarıdaki %10 ve %20 oranlara göre ve mahkemenin takdirinde olmak üzere) asıl alacağına 22.07.2011 kesinleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faiz yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının vekil olarak takip ettiği davada davanın reddine karar verilmiş olup, takip edilen davada taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu duruma göre davacı olan avukat 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/4 maddesi gereğince davalıdan dava dosyasında harcı yatırılmış değerin %10 ile %20’si arasındaki akdi vekalet ücretini isteyebilecektir. Mali müşavir ve hesap uzmanı bilirkişilere dosya üzerinden yaptırılan inceleme sonucunda aldırılan raporda, davalı tarafından davacıya toplam 224.503,43 TL ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin mahsup edilerek harca esas değer üzerinden %10 hesaplama yapıldığında davacının talep edebileceği vekalet ücreti tutarının 65.836,57 TL olduğu, %20 oranı üzerinden hesaplama yapıldığında talep edeceği tutarın 356.176,57 TL olduğunun rapor edildiği görülmüş, vekalet ücretine esas olan … 1.ATM’nin … sayılı dosyasının incelenmesinde davacının vekil olarak takip ettiği davanın reddine karar verilmiş olduğu görülmüş, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/4 maddesine göre değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde avukatın emeğine göre dava değerinin %10’u ile %20’si oranında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği hükme bağlanmış olup, davacının vekil olarak takip ettiği davada davanın reddine karar verilmiş olması dava için sarf edilen emek göz önünde bulundurularak dava değerinin %10’u oranında avukatlık ücreti talep edebileceği, davalı tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra davacının talep edeceği bedelin 65.836,57 TL olduğu sonucuna varılarak, davacının davasının kısmen kabulüne, 10.000 TL nin dava tarihinden itibaren 55.836,57 TL nin ıslah tarihi olan 06/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren 55.836,57 TL’nin ıslah tarihi olan 06/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 4.497,30 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 148,50 TL peşin ve 1.108,35 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.256,85 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.240,45 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.256,85 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan 2.789,40 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 2.451,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 82,00 TL yargılama giderinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 9,92 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.592,02 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti, maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük sürede Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/01/2019

Katip …

Hakim …