Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/230 E. 2020/179 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/230 Esas
KARAR NO : 2020/179

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/03/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin … alan adlı internet sitesinin tüzel kişi sahibi olduğunu, online üzerinden tüketicilere alışveriş imkanı sunduğunu, davalı …’ün müvekkil şirkette 19.03.2013-22.09.2014 tarihleri arasında Bütçe ve Planlama Müdürü olarak görev yaptığını, müvekkil şirkette üst düzey yönetici sıfatıyla şirketin en mahrem ticari ve ekonomik sırlarını, satış ve pazarlama stratejilerine vakıf olduğunu, davalının başlıca görev tanımları arasında İcra Kurulu Toplantılarına katılarak müvekkil şirketin tüm rakamsal verileri ile birlikte tüm üst yönetim raporlamasını yapmak olduğunu, istifa etmek suretiyle işten ayrıldığı tarih itibariyle net 9.000 TL ücret aldığını, şirket içerisinde istihdam edildiği iki pozisyona ait iş akdinde de kanunen geçerli rekabet yasağı maddesi yer aldığını, davalı …’ün bu sözleşme hükmüne rağmen müvekkil ile aynı alanda iştigal eden, aynı nev’inden mal ve hizmet satışı yapan, buna online ortam sağlayan ve müvekkilin hali hazırda piyasadaki en güçlü rakiplerinden biri olan markafoni.com alan adlı internet sitesinde çalışmaya başladığını, davalının istifa etmesi ve ardından rekabet yasağına aykırı olarak bahsi geçen şirkette işe başlamasının sorumluluğunu doğuracağını, bahsi geçen sözleşmenin “Personel Sorumlulukları” başlıklı 9/D maddesinde; “Personel iş sözleşmesinin nedenlerle işveren tarafından veya haklı nedenler olmaksızın kendisi tarafından feshedilmesi halinde, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süreyle merkezi Marmara, Eğe ve İç Anadolu Bölgelerinde olup faaliyet konusu işverenle tamamen veya kısmen aynı olan şirketlerde her ne suretle olursa olsun çalışmamayı; bu gibi yerlerde ortak, danışman yahut benzeri sıfatlarla bulunmamayı, bu işler kendi nam ve hesabına yapmamayı, akdi takdirde son aylık brüt ücretinin on katı tutarını cezai şart olarak ödemeyi, ayrıca rekabet yasağına son vermeyi kabul ve taahhüt eder” hükmünün olduğunu, davalının bu hükme aykırı davrandığını, davalının rekabet yasağı hükmüne davranması sebebiyle sözleşmenin 9/D maddesi gereğince cezai şartın tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirkette Bütçe ve Planlama Müdürü sıfatıyla çalıştığını, müvekkilinin davacı şirkette iş sözleşmesi ile çalışan işçi olarak aylık ücretle çalışmakta iken iş sözleşmesini haklı nedenle sona erdirdiğini, iş sözleşmesini haklı nedenle sona erdiren müvekkilinin hayatını devam ettirebilmek için mesleğini kullanarak farklı bir firmada işe başladığını, her ne kadar iş akdinde rekabet yasağı maddesi yer alsa da bu maddenin müvekkili nezdinde hiçbir geçerliliğinin olmadığını, rekabet yasağı sözleşmesinin şartlarının mezkur dava konusu olayda gerçekleşmediğini, taraflar arasında geçerli bir Rekabet Yasağı Sözleşmesi bulunmadığını, işçinin iş piyasasında iş bulabilirliğini ve hayatını devam ettirebilirliğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokan, yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeren, tek taraflı olarak işçi aleyhine cezai şart yükleyen Rekabet Sözleşmesinin geçerli olmadığını, söz konusu maddeye bakıldığında, davalı müvekkilin iş piyasasında iş bulabilirliği ve hayatını devam ettirebilirliği tamamen hiçe sayıldığını, hakkaniyete aykırı olarak sadece davacının menfaatleri göz önünde tutularak bir düzenleme yapıldığını, dava konusu rekabet yasağının tamamen davalı işçi aleyhine düzenlendiğini, davacının 30 katagoride 600.000 adet ürün çeşitliliği ile teknoloji ve parekende şirketi olduğunu, rekabet yasağı sözleşme maddesinde işveren ait işlerden hangilerinin sınırlandırıldığının açık bir şekilde belirtilmediğini, çalışma ve sözleşme özgürlüğünün aşırı şekilde sınırlandırıldığını, bu şekilde sınırlandırmanın kabul edilemeyeceğini savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. sayılı dosyası celp edilip incelenmesi neticesinde, dosyanın taraflarıyla mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, 03/10/2016 tarihli kararda HMK.’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla Mali Müşavir … ile İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı …’e tevdii edilen dosyaya 15/02/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle;
TESPİT EDİLEN HUSUSLAR:
Davalı … nun 19.03.2013-22.09.2014 tarihleri arasında davacı … Ticaret A.Ş. (…) işyerinde hizmet akdine tabi olarak çalıştığı,
Davalı … ’nun 26.09.2014-31.03.2015 tarihleri arasında dava dışı … Tic. A.Ş. (…) işyerinde hizmet akdine tabi olarak çalıştığı,
Davalı … ’nun 01.04.2015-05.04.2017 tarihleri arasında dava dışı Tasfiye Halindeki … Tic. A.Ş. (…) işyerinde hizmet akdine tabi olarak çalıştığı,
Taraflar arasında akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin olduğu,
Davacı … Ticaret A.Ş., dava dışı … Tic. A.Ş. dava dışı tasfiye halindeki … Tic. A.Ş. işyerlerinin BA (Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim) ve BS (Mal ve Hizmet Sayışlarına İlişkin Bildirim) formlarının olduğu,
Davacısı …Ticaret AŞ, davalıları … Tic. A.Ş. ve … olan ve daha önceden …. 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında görülen davanın takipsizlik sebebiyle “açılmamış Sayılmasına” şeklinde karar verildiği, mahkemenin kararının davalı vekili tarafından 31.01.2017 tarihinde tebellüğ edildiği, yasal süresi içinde istinaf talebinde bulunulmadığından 23.02.2017 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
REKABET YASAĞI VE GİZLİLİK TAAHHÜTNAMESİ:
Davacı ile davalı arasında akdedilen İş Sözleşmesinin:
“Madde2-Personelin İşi ve İşyeri” başlığı altında; “Personel işveren tarafından Bütçe ve Raporlama Müdürü unvanı ile istihdam edilmiş olup, görevin gerektirdiği her türlü işi yapmakla yükümlüdür…”,
“Madde 5-Ücret” başlığı altında; “Personelin ücreti aylık brüt/net (net 9000 TL) dir….”
“Personel Sorumlulukları” başlıklı 9/d maddesinde; “Personel iş sözleşmesinin nedenlerle işveren tarafından veya haklı nedenler olmaksızın kendisi tarafından feshedilmesi halinde, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süreyle merkezi Marmara, Eğe ve İç Anadolu Bölgelerinde olup faaliyet konusu işverenle tamamen veya kısmen aynı olan şirketlerde her ne suretle olursa olsun çalışmamayı; bu gibi yerlerde ortak, danışman yahut benzeri sıfatlarla bulunmamayı, bu işler kendi nam ve hesabına yapmamayı, akdi takdirde son aylık brüt ücretinin on katı tutarını cezai şart olarak ödemeyi, ayrıca rekabet yasağına son vermeyi kabul ve taahhüt eder” şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
Sözleşmedeki ücret net üzerinden belirlenmiş olup, cezai şart brüt ücret üzerinden kararlaştırıldığından 9.000,00 TL net ücretin brütünün 11.454,03 TL olduğu anlaşılmış ve değerlendirme bu hesap üzerinden yapılacaktır.
FAALİYET KONULARINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME:
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler doğrultusunda, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddia edilen işyerinin … (… Tic. A.Ş.) ile yeni işyerinin … (… Tic. A.Ş.) firmalarının online satış yaptığı, büyük ölçüde aynı faaliyet konusunda iştigal ettikleri anlaşılmıştır.
REKABET HUSUSUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME:
Dava, davalının imzaladığı rekabet yasağı taahhüdü ile işten ayrıldığı tarihten ibaren 1 yıl süreyle rekabet etmemeyi taahhüt etmesine karşın; davalı …’ün 18.09.2014 tarihinde görevinden istifa ettiğine dair dilekçe verdiği, vermiş olduğu dilekçesine istinaden davacı işveren tarafından 22.09.2014 tarihinde iş akdinin sonlandırıldığı, akabinde aradan 4 geçtikten sonra aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı … Tic. A.Ş. (…) işyerinde hizmet akdine tabi olarak işe girişi yapılarak rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayanmaktadır.
Herşeyden önce davalanın 19.03.2013-22.09.2014 tarihleri arasında davacı … Ticaret AŞ’nin … adresinde bulunan işyerinde en son Bütçe ve Planlama Müdürü olarak çalıştığı, davalının almakta olduğu son maaşın net 9.000,00 TL olduğu, davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan İş Sözleşmesinin “Personel Sorumlulukları” başlıklı 9/D maddesinde; “Personel iş sözleşmesinin nedenlerle işveren tarafından veya haklı nedenler olmaksızın kendisi tarafından feshedilmesi halinde, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süreyle merkezi Marmara, Eğe ve İç Anadolu Bölgelerinde olup faaliyet konusu işverenle tamamen veya kısmen aynı olan şirketlerde her ne suretle olursa olsun çalışmamayı; bu gibi yerlerde ortak, danışman yahut benzeri sıfatlarla bulunmamayı, bu işler kendi nam ve hesabına yapmamayı, akdi takdirde son aylık brüt ücretinin on katı tutarını cezai şart olarak ödemeyi, ayrıca rekabet yasağına son vermeyi kabul ve taahhüt eder” hükmünün olduğu görülmüştür.
Davalı …’ün 18.09.2014 tarihinde davalı firmanın İnsan Kaynakları Departmanı’na hitaben istifa dilekçesi verdiği, 22.09.2014 tarihli ibranamesinde, … Ticaret A.Ş.’de kıdem başlangıç tarihi olan 19.03.2013 gününden sözleşmesinin sona erdiği 22.09.2014 gününe kadarki tüm hak ve alacaklarını aldığını beyan ettiği, iş akdinin davalı işçi tarafından sonlandırıldığı anlaşılmıştır.
İş akdinin sonlanma sebebinin haklı veya haksız gerekçelerle olup olmadığına ilişkin dosya içeriği belgelerin incelenmesinden bir tespit yapılamamıştır.
İş akdinin davalı işçi tarafından haklı veya haksız gerekçelerle feshedilmesi ile rekabet etmeme hükümlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. İş akdinin işçi veya işveren tarafından haksız feshinin sonuçları İş Kanunda karşılığını bulmaktayken, Rekabet Yasağı ve Gizlilik Taahhütnamesine aykırılık 6098 sayılı Borçlar Kanuna hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekecektir.
Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problem; taraflar arasındaki taahhütname uyarınca kararlaştırılan cezai şart tazminatının talep edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin TBK. m. 445/1 hükmüne göre: “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz”. Taraflar arasındaki taahhütnamede davalının, taraflar arasındaki hizmet ilişkisi süresince ve bu ilişkinin sona ermesini takiben 1 yıl süreyle Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinde davacının faaliyet alanına giren aynı veya benzer bir işle iştigal eden ve davacıyla rekabet edebilecek nitelikte bir işi doğrudan veya dolaylı olarak yapmamayı taahhüt ettiğinden; TBK. m. 445/1 hükmün öngörülen süre, yer ve işlerin türü yönündeki sınırlmalara uyulduğu görülmektedir. Bu nedenle taahhütnamedeki rekabet yasağına ilişkin hükmün geçerli olduğunun kabulü gerekir.
Rekabet yasağına ilişkin TBK. m. 444 hükmüne göre: “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir”.
Davalının, davacının işyerinde 19.03.2013-22.09.2014 tarihleri arasında Bütçe ve Planlama Müdürü olarak çalışması ve yaptığı işin niteliği gereği işin yapılma tekniğini iyi tanıyan ve dolayısıyla da davacı firmanın iş sırlarını öğrenen bir kişi konumunda olduğu açıktır. Bu durumda yukarıda anılan hükümde yer alan “hizmet ilişkisi işçiye …. üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa” yönündeki şartın da somut olayda gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Ancak rekabet yasağına ilişkin cezai şart tazminatının talep edilebilmesi için TBK. m. 444/2 hükmü uyarınca, ayrıca, müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde idilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması da gerekir (9. HD’nin E. 2005/20733, K. 2006/3050 sayı ve 13.02.2006 tarihli kararı).
Davacı … AŞ, dava dışı … Tic. AŞ dava dışı Tasfiye Halindeki … Tic. AŞ işyerlerinin BA (Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim) ve BS (Mal ve Hizmet Sayışlarına İlişkin Bildirim) formları incelendiğinde;
Davacı taraf vekili 19.03.2013-22.09.2014 tarihleri arasında (davacının davalı işyerindeki hizmet akdinin gerçekleştiği süre) gerçekleşen satın alım ve satış tutarlarına ilişkin bir liste sunmuştur. Listede satın alım tutarının 1.051.098.510,55 TL satış tutarının 1.040.983.800,36 TL olduğu, aradaki farkın -10.114.710,19 TL (eksi) olduğu görülmüştür.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında Tasfiye Halindeki … Tic. A.Ş.’nin 17.08.2017 tarihinde dairelerine … Vergi Dairesinden geldiğini, mükellefiyetin tesis edildiği tarihten yazıları tarihine kadar ibraz ettiği Ba-Bs dökümlerini yıl bazında yazı ekinde sunduklarını belirtmişlerdir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında Tasfiye Halindeki … Tic. AŞ’nin 04.07.2017 tarihinde faaliyete başladığını, 17.08.2017 tarihinde … Vergi Dairesine nakil gittiğini, faaliyetine devam ettiği süreçte ibraz ettiği Ba-Bs dökümlerini yazı ekinde sunduklarını belirtmişlerdir.
… Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında …Tic. A.Ş. ve Tasfiye Halindeki … Tic. A.Ş.’nin mükellefiyetin tesis edildiği tarihten faaliyet dönemlerini içeren Ba-Bs dökümlerini sunduklarını belirtmişlerdir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında Tasfiye Halindeki … Tic. AŞ’nin mükellefiyetin tesis edildiği tarihten faaliyet dönemlerini içeren Ba-Bs dökümlerini sunduklarını belirtmişlerdir.
Formlar incelendiğinde; her iki firmanın birçok firmadan mal alım ve satımı yaptıkları görülmüş olup, davalı …’ün söz konusu satışları olumlu veya olumsuz yönde etkilediğine ilişkin bir kayda rastlanmamıştır.
Dosya kapsamından davalının, davacının sahip olduğu müşterilere ulaşmak ya da öğrenmiş olduğu iş sırlarını kullanmak süretiyle davacıyı zarara uğrattığına dair herhangi bir somut veriye rastlanmamıştır. Bu durumda TBK. m. 444/2 hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde idilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartının somut olay bakımından gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır. Davacının herhangi bir zararının oluşmaması nedeniyle, davacının TBK. m. 444 hükmü uyarınca cezai şart tazminatı talep etme hakkı oluşmamaktadır.
Sonuç olarak; taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin taahhütnamenin geçerli olduğu, ancak dosya kapsamından davalının, davacının sahip olduğu müşterilere ulaşmak ya da öğrenmiş olduğu iş sırlarını kullanmak süretiyle davacıyı zarara uğrattığına dair herhangi bir somut veriye rastlanmadığı, bu durumda TBK. m. 444/2 hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde idilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartının somut olay bakımından gerçekleşmediği, davacının herhangi bir zararının oluşmaması nedeniyle, davacının TBK. m. 444 hükmü uyarınca cezai şart tazminatı talep etme hakkının oluşmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesine aykırılık oluşturduğu yönünde hüküm kurulması halinde, cezai şart bedelinin net 9000,00 TL ücretin brüt tutarı olan 11.454,03 x 10 = 114.540,30 TL olabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı ile davalı arasındaki iş sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağı hükmüne aykırı surette çalışma iddiasıyla açılan 5.000 TL ceza-i şartın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yönelik tazminat davasıdır.
Taraflar arasında akdedilen Hizmet Akdi 19/03/2013 tarihli olup, somut olayda 6098 sayılı TBK hükümleri uygulama alanı bulacaktır. 6098 sayılı TBK’nın 445. maddesi “(1)Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. (2)Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmünü haiz olup, anılan madde hükmü ile 6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır. Bu durumda TBK 444/2 hükmü uyarınca öncelikle, rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olup olmadığının veya aşırı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarihli 2018/1393 E., 2019/2838 K. sayılı emsal kararı).
Somut olaya döndüğümüzde, rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin 1 yıl ve rekabet mahalli olarak Marmara, Ege ve İç Anadolu Bölgesi’nin belirlendiği, bu surette rekabet yasağı sözleşmesinin içerdiği coğrafi koşul aşırı nitelikte ise de davalının davacı iş yerinden ayrıldıktan sonra 1 yıl dolmadan davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde başka bir işletmede işe girmesi karşısında, rekabet yasağının aynı il sınırları içinde geçerli olduğunun kabulü ve coğrafi sınırın aynı il ile sınırlandırılması neticesinde, TBK’nın 445/2. maddesindeki hüküm ve koşullar bakımından rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu ve davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan yukarıda da açıklandığı üzere ayrılan işçinin söz konusu gizli bilgileri kullanmış olması veya kullanılan gizli bilgilerin fiilen önceki işverene zarar vermesi şart olmayıp, böyle bir ihtimalin varlığı yeterlidir. O nedenle somut olayda davalının davacı şirkette bütçe ve planlama müdürü olarak çalışırken istifa ile ayrılıp, aynı faaliyet alanında başka bir şirkette çalışmaya başladığı gözetildiğinde, bu tehlikenin var olduğunun ve haksız rekabet yasağının ihlal edildiğinin kabulü gerekmiştir.
Sözleşmede cezai şart son aylık brüt ücretin on katı tutarı olarak kararlaştırılmış olup, bilirkişi raporunda bu tutar 11.454,03 x 10 = 114.540,30 TL olarak tespit edilmiştir. Ancak davalının davacı şirkette toplam 18 ay çalıştığı dikkate alındığında bilirkişi tarafından belirlenen 114.540,30 TL bedel davalının çalışmış olduğu sürede davacı şirketten almış olduğu ücretin yarısından fazlasına tekabül ettiğinden TBK m. 182 uyarınca talep edilen cezai şart miktarı mahkememizce re’sen %50 oranında tenkise tabi tutularak davanın kısmen kabulü ile 57.270,15 TL ceza-i şart bedelinin 5.000 TL’sine dava tarihinden ve 52.270,15 TL sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 57.270,15 TL ceza-i şart bedelinin 5.000 TL’sine dava tarihinden ve 52.270,15 TL sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.912,12 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39 TL + 1.870,70 TL ıslah harcından oluşan toplam 1.956,09 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.956,03 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 85,39 TL peşin harç ile 1.870,70 TL ıslah harcından oluşan toplam 1.956,09 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.665,00 TL yargılama giderinin davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 832,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 8.245,12 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 8.245,12 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 72,85 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde hesap olunan 36,43 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”