Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1162 E. 2018/1208 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1162 Esas
KARAR NO : 2018/1208

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/06/2016
KARAR TARİHİ : 05/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin bünyesinde faaliyet gösterdiği ” … adresinde mukim Medical Park/ Antalya isimli hastanene işletmesine … ili Elektrik ” dağıtım ” şirketi olan davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından sağlananelektrik dağıtım hizmetlerinden … abone numarası ile faydalandığını, davalılardan … Elektrik Dağıtım A.Ş ” dağıtım” diğer davalıların isea ” tedarikçi ” şirketler olup, 2008 yılı Ağustos ayından itibaren bugüne kadar muhtelif tarih aralıklarında davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından bölgede dağıtılan elektrik enerjisini davacıya tedarik ettiklerini, müvekkili şirketten PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli ve TRT payı adı altında haksız ve hukuka tutarlarını davalı tedarikçi şirketlere ödediğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi bu tür bir kesintinin usulsüz olduğunu belirterek, davanın kabulü ile,dava konusu edilen geçmişe yönelik 10 yıldır tahsil edilen ka.yıp kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri ile fazladan ödenmiş olan KDV ve TRT payı bedellerine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, kayıp kaçak enerji bedeli 200 TL, iletim bedeli 100 TL, dağıtım bedeli 100 TL, sayaç okuma bedeli 100 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan enerji fon medeli 100 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan TRT payı bedeli 100 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan BTV bedeli 100TL, KDV bedeli 100 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin yetki itirazları olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu kararlaştırıldığını, ayrıca 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi doğrultusunda kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden tahsil edileceğine karar verildiğini ve 20. Madde uyarınca bu hususun derdest davaları da kapsayacağı hüküm altına alındığını, müvekkil şirketin mevzuata uygun tahsilat yaptığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında yapılan sözleşmede anlaşmazlıklarda yetkili organ başlıklı kısımda ” bu sözleşmenin ve yürürlükteki ilgili mevzuatın uygulanmasından doğan anlaşmazlıkların giderilmesinde yetkili organın İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri” olacağının kararlaştırıldığını, yetjili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu belirterek ilk itirazda bulunmakla, husumet, yargı yolu, zamanaşımı itirazında da bulunarak,17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi doğrultusunda kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden tahsil edileceğine karar verildiğini ve 20. Madde uyarınca bu hususun derdest davaları da kapsayacağı hüküm altına alındığını, müvekkil şirketin mevzuata uygun tahsilat yaptığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Kayıp kaçak enerji bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan enerji fon, TRT, BTV, KDV bedeli adı altında davacıdan tahsil edilen tutarların davalılardan tahsiline ilişkin Alacak davasıdır.
Mahkememizce 2015/1121 Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle 2016/134 Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin 2015/1121 Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarihli 2016/20106 E. 2017/9319 K. İlamında: “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denildiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, 112,00 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 141,20 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen davanın miktarı itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, … vekilinin yüzlerine karşı ve davalı … vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”