Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1080 E. 2018/1221 K. 10.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1080 Esas
KARAR NO : 2018/1221

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2017
KARAR TARİHİ : 10/12/2018

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 04.12.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı … ile müvekkili banka arasında imzalanmış olan Genel Kredi Sözleşmesi ve Çek Taahhütnamesi uyarınca davalı tarafa verilen çek hesabını kullandığını, muhattapların çekler ile ilgili müvekkili bankaya başvurarak çek tutarının ödenmesini istediklerini, ancak borçlunun hesabında herhangi bir bakiye olmadığını, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, muhattaplara çekin yasal yükümlülük tutarı 655,00 TL olarak müvekkili banka tarafından ödendiğini, henüz ibraz edilmeyen 9 adet ilgili çek yaprakları sorumluluğundan kaynaklanan 5.680,00 TL müvekkili bankaya depo edilmesi veya çeklerin borçlu tarafından temin edilerek müvekkili bankaya iadesi gerekirken iade edilmediği veya çek bedellerinin müvekkili bankaya depo edilmediğinden davalıya gerekli ödemelerin yapılması için noter aracılığıyla ihtar çekildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını buna ilişkin müvekkili banka tarafınadan 6.335,00 TL üzerinden icra takibinde bulunduklarını, davalı tarafın icra takibine itiraz ettiğini, davalı tarafın itirazının kötü niyetli ve haksız olduğunu, bu nedenle itiraza uğrayan alacaklarının tahsili için itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; Dava konusu çek karnesinin 2000 yılında verildiğini, çekler çek yasasına göre zamanaşımına uğradığını ve yapılan icra takibinin geçersiz olduğunu, eski çek yasasına göre çekler ibraz müddetinden itibaren 6 aylık zamanaşımına tabi olduğunu, 2010 tarihli çeklerden ceza ve çek yaprakları ile çek karnesinin geri verilmesi 1 yıllık yasal süreye bağlı olduğunu, bu nedenle yasal sürelerin tümü geçirildiğini, çekler hükümsüz ve çek karnelerinin gerçersiz olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davaya dayanak … 37. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirilmiş, yapılan incelemesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine toplam 6.335,00 TL üzerinden ilamsız icra takibinin yapıldığı, davalının yasal süresi içinde ödeme emrine itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce, 16.04.2018 tarihli celse ara kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, banka kayıtları ve dosya incelenerek davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi İrfan Kibar tarafından ibraz edilen 22/10/2018 tarihli raporda; Davalı …’ün … no.lu hesabı üzerine keşide edilmiş 30.03.2011 tarihli 62.500,00 TL tutarındaki … seri no.lu çek’in 30.03.2011 tarihinde ibraz edildiği ve karşılığının bulunmaması nedeniyle arkası yazılarak karşılıksız işlemine tabi olduğu, 655,00 TL olan “Banka Sorumluluk Tutarı”nın, hamilinin talep etmesi üzerine, davacı banka tarafından kendi kaynağından karşılanarak 13.06.2017 tarihinde ödenmiş olduğunu tespit edilmiştir. Davacı Bankanın kaynağından karşıladığı 655,00 TL tutara14.06.2017 takip tarihinden itibaren temerrüt faizi isteyebileceği, uygulanmasını talep ettiği %24,24 temerrüt faizi oranının mevzuat ve hukuka uygun olduğu, Davacı Banka tarafından, banka sorumluluk tutarlarının depo edilmesi talep olunan çeklerle ilgili olarak ise; yerinde yapılan inceleme sonucunda da tespit’e yeterli banka kayıtlarına ulaşılamaması nedeniyle, depo edilmesi talep edilen 5.680,00 TL’lik tutarla ilgili olarak görüş beyan edilmesi mümkün olamadığı şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde,
Dava; 9 adet çek bedeli deposu ve 1 adet tanzim edilen çek bedeli açısından davacının toplam 6.335,00 TL TL’lik alacağının tahsili için yaptığı icra takibine davalının itirazı üzerine açılmış olan itirazın iptali davasıdır.
Mülga 3167 sayılı ‘’Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunun ‘’ 10. ve 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesine uyarınca , muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk miktarı kadar ödeme yapmakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili hususun hesap sahibi ile muhatap banka arasında yapılmış dönülemeyecek bir kredi sözleşmesi olduğu açıklanmıştır. Bankaların verilmiş olan çek yaprakları sebebiyle 3. kişilere karşı olan ödeme yükümlülüğü zikredilen yasa hükümlerinden kaynaklanmakta olup, 5941 sayılı Çek Kanunu geçici 1. maddesinin 3. fıkrasıyla, bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı ve aynı yasanın geçici 3. maddesinin 3. fıkrasıyla ise mülga 3167 sayılı Kanun hükümleri gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukukî geçerliliğinin devam edeceği hususları hüküm altına alınmıştır. Muhatap banka ile hesap sahibi arasında yapılan kredi sözleşmesine ve çek taahhütnamesine göre; muhatap bankanın çekin karşılıksız çıkması halinde kanunen ödemekle yükümlüğü olduğu miktarı hesap sahibi hesabında bulundurmak zorundadır. Çek hesabı sahibinin bu miktarı hesabından bulundurmadığı takdirde muhatap banka yukarıda zikredilen kanun maddeleri ve sözleşme hükümleri gereğince her çek yaprağı için bu sorumluluk bedelinin depo edilmesini talep hakkı vardır.
Somut olayda davalı …’ün … numaralı hesabı üzerine keşide edilmiş 30.03.2011 tarihli 62.500,00TL tutarındaki … seri numaralı çekin ibraz edildiği ve karşılığının bulunmaması nedeniyle arkası yazılarak karşılıksız işlemine tabi tutulduğu, 655,00 TL olan Banka sorumluluk tutarının hamilinin talep etmesi üzerine davacı banka tarafından 13.06.2017 tarihinde ödendiği, dosya kapsamına sunulan çek fotokopisinden ve ödeme dekontundan anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen Çek Kanunu’nun ilgili hükümleri ve kredi sözleşmesinin maddeleri gereğince muhatap bankanın ödemekle zorunlu olduğu tutar ödemesi halinde kanundan ve sözleşmeden doğan rücu hakkı vardır. Sonuç olarak davacının kanunen ödemekle yükümlü olduğu ve ödediği sabit olan dava konusu 655,00 TL davalıdan alacaklı olduğu ve davalının bu bedelden kanunen sorumlu olduğu açıktır. Bu nedenle davalının bu alacağa yönelik itirazının iptali gerekmektedir.
İtirazın iptali davasında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belirlenebilir olması ve davacının talep etmiş olması gerekir. Somut olayda bankanın üçüncü kişilere ödediği ve davalıdan talep ettiği alacağın, kanunen belirli, likit ve çekişmesiz bir alacak olduğu açıktır. Bu nedenle 655,00 TL’lik alacak yönünden yaptığı itirazın haksızlığına karar verilen davalının İİK m.67/2 gereğince %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davacı banka alacağına %24 oranında faizin uygulanmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ve faizle ilgili ysal düzenlemeler değerlendirilirek bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporu, yasal düzenlemeler ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; davalının takip tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü, talep edilen %24 oranındaki faizin tarafların arasındaki ticari ilişkiye uygulanabilecek nitelikte ve mevzuata uygun olduğu uygulanabilir bir oran olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle kanul edilen 655,00 TL alacağa takip tarihinden itibaren %24 oranında faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Reddolunan kısım olan 9 adet çek bedeli 5.680,00 TL’nin depo edilmesi talebi yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankaların, vermiş oldukları eski çek defterleri nedeniyle yetkili hamillere karşı hangi süreyle sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Muhatap bankanın sorumluluğunun hangi süre ile sınırlı olduğu başka bir anlatımla hamilin muhatap bankadan ödeme yapmasını hangi süre içinde istemesi gerektiği hususunda çeklerin verildiği tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken mülga 3167 sayılı Yasa’da açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 4. fıkrasına 6273 sayılı Yasa’yla, 31.12.2012 tarihinde eklenen hükümle ,bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 5941 sayılı Yasa’nın 3/3. maddesine göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun 30/6/2018 tarihinde sona ereceği düzenlenmiştir.
Söz konusu düzenlemeleri değerlendirmek gerekirse; Kanunun bu hükmü sorumluluğu kaldıran, daraltıcı bir hükümdür. Somut olayda davacı bankanın sorumluluğu Çek Kanunu Geçiçi 3.maddesi 4.fıkrasına göre 30/06/2018 tarihinde sona ermiştir. Dolayısıyla davacının bu talebi Kanun’un sorumluluğu kaldıran, daraltıcı normuna takılmıştır. Bu nedenle davacının talebi hukuki imkansızlık nedeniyle talep edilemez bir alacak haline gelmiş, yine hukuki imkansızlık nedeniyle davalının bu konudaki borcu sona ermiştir. Bir başka anlatımla, verilmiş olan eski çek defterleri sebebiyle çek hamillerine karşı sorumlu olunan ödeme yükümlüğünün 30.06.2018 tarihinde sona ermiş olması nedeniyle zikredilen sorumluluğu garanti altına almak için davalıdan sorumluluk bedellerinin ödenmesine ilişkin talep hakkı ortadan kalkmıştır. Bu sebeple davacının itirazın iptali davasına konu ettiği söz konusu alacağın istenemeyeceği ve dolayısıyla bu alacak yönünden icra takibinin devamına karar verilemeyeceği açıktır. Sonuç olarak davacının 9 adet çek yaprağına ilişkin sorumluluk bedelinin depo edilmesi talebi yönünden sorumluluğun sona ermesi, ilgili kanunun daraltıcı normu ve hukuki imkansızlık nedenleriye reddine karar verilmiştir.
Davacı 01.10.2018 tarihli dilekçesiyle dilekçesinde davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olomadığı kararı verilmesini talep etmiştir. Ancak yargısal içtihatlarda ve doktrinde belirtildiği üzeredavanın konusuz kalması için dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek bulunmaması gerekmektedir. Bir başka anlatımla her iki tarafın da davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararın kalmamış olması gerekir. Somut olayda dava itirazın iptali davasıdır. Yukarıda bahsedildiği üzere davacının 9 adet çek yaprağına ilişkin sorumluluğu ortadan kalktığından gayri nakdi risk olarak depo edilmesi talep edilen 5680 TL’nin bakımından davalıdan hukuken talep edilebilir bir alacağı söz konusu değildir. Sonuç olarak; davanın konusu edilen alacak yönünden olumsuz bir karar verilerek itirazın kısmen iptaline karar verilmek gerekeceğinden davalı bakımından karar verilmesinde hukuki yarar bulunduğundan ve davanın konusuz kalması sebepleri bulunmadığından, borcun hukuki imkansızlık nedeniyle sona ermesi hasebiyle davanın kısmen kabulüne ve fazla ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, itirazın kısmen iptaline, takibin 655 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak 655 TL üzerinde takip tarihinden itibaren %24,24 Temerrüt faiz oranının işletilmesine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 44,74-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 104,92-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 60,18-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,74 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, bilirkişi müzekkere masraflarından oluşan toplam 791,00-TL yargılama giderinden, davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 81,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen miktar itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 655 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13.maddesi gereğince maktu 2.180,00- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/12/2018

Katip … Hakim …
¸ ¸
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.