Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1063 E. 2020/178 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1063 Esas
KARAR NO : 2020/178

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/11/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; taraflar arasında hasta torbası ihalesi imzalandığı, ancak müvekkili şirketin ihale şartnamesindeki körük boyuna ilişkin 4*4 cm tanımlamasında esaslı hataya düşülerek sözleşmeyi de bu esaslı hata altında iradesi yanılarak imzaladığını, 4*4 cm olarak tanımlanan körüğünün 4 cm olacağını anlayan ve müvekkili şirket tarafından hazırlanan hasta torbası ürün örneği davalı şirkete teslim edildiğini, ürünün hatalı yapılmasına rağmen davalı şirket tarafından hatalı şekilde ürünün kabul edildiğini bildirmekle davalı şirket ile imzalanan 10/07/2017 tarihli 13.200,00 adet hasta torbası alımına ilişkin sözleşmenin esaslı hata sebebiyle hükümsüz kaldığının tespiti ile davalının haksız şeklide nakide çevirdiği teminat mektubunun 19.602 Euro alacağının 07/11/2017 tarihinden itibaren dövize uygulanan ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; müvekkilinin hasta ihtiyaç torbasının uzun yıllardan beri ihale ile temin edildiğini, müvekkili ile davalı arasında sözleşme imzalanmadığını, müvekkilinin sözleşme yapmak istediği ihale dökümanlarında gayet açık olarak ortaya koyduğunu ve davacının ise yazılı belge ile kabul ettiğini, davacının esaslı hataya düştüğü iddiasının doğru olduğunu kabul etmediklerini, davacının yazılı teklifi, dava dilekçesinde ifade edildiğinin aksine teknik şartnameden farklı olmadığını ve teknik şartnamedeki ürün ölçüsü ile birebir uyuştuğunu bildirmekle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi mali müşavir …, …, …, …’e tevdi edilmiş olup bilirkişilerin mahkememize sunmuş olduğu 24/10/2018 tarihli raporunda; yapılan dosya incelemelerinde; davalı şirketin 26/10/2015 tarihli teknik şartnamesinde hasta torbasının boyutlarının 24*12.5 (4+4) olarak açıkça yazılı olduğu görülmektedir. Hatta buna daha da açıklık kazandırmık için “… Yan taraflarında 8 cm’lik (4+4) körük olacaktır.” ifadesine yer verilmiştir. Davacı şirket … A.Ş.’nin 16/06/2017 tarihli Ref. … sayılı fiyat teklifi mektubunda da aynı boyutlar belirtilmiştir; körük boyutunun 4+4 olarak belirtildiği görülmektedir. İdari şartnamede teklif mektubunun son tarihi elden ya da posta ile 14/06/2017 günü saat 14:00’e kadar olması gerekirken … A.Ş. Teklifi 16/06/2017 tarihinde vermiş olduğu ve … Bunu kabul etmiştir. Aslında diğer teklif veren firmaların tümü tekliflerini zamanında teslim etmiştir.
… A.Ş. Firmasının 16/06/2017 tarihli teklifinin ekinde yapılan hesaplama hasta torbsaı körüğünün boyutları 4 cm ve 8 cm olması dikkate alınarak torbaların gramajları, alanları ve ağırlıkları hesiplanarak … satın alma başkanlığına ulaştırılmıştır.
… 29/06/2017 tarihli e-mailinde gönderilen hasta torbası numune örneğinin uygun olduğu ve üretime geçilebileceği şeklinde onay vermiştir. Onay verilen hasta torbasının körük boyu 2+2 cm’dir.
İlk olarak ihale yapıldığında 14/06/2017 tarihinde …’ya 100 adet hasta torbası için 48.00 + %18 KDV fiyat teklifinde bulunan anca dosyada yer almayan 14/09/2017 tarihinde fiyat teklifi veren … Tic. A.Ş. Firmasının 27/09/2017 tarihinde …Tarafından verilen sipariş mektubunda belirtildiği üzere 830.000 adet hasta torbası için vermiş olduğu 0.0298 USD + %18 KDV (1000 adet için) düşürmüştür.
Dosyanın detaylı incelemesi sonucunda her ne kadar yukarıda açıklanan hususların tespiti mümkün olmuşsa ise tarafların dilekçelerinde delil olarak belirttikleri evrakların eksik olması nedeniyle nihai kararın evraklr tamamlandıktan sonra verilmesinin daha doğru olacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
davacı taraf incelenen ihale dair esaslı hataya düşerek, iradesinin yanılarak sözleşmeyi imzaladığını, körük boyunda esaslı hataya düştüklerinin anladığını, davalının da teklif ve eki belgelerdeki farklı körük boyundaki numune ürünü de şartnameye uygun olmamasına rağmen ihale dışı bırakmayacak esaslı hataya düşülmesinin pekiştirdiğini, maliyet çaılşmasının yanlış ölçüye göre yapılarak teklifte bulunduğu bildirerek öğrenir öğrenmez iptal hakkının kullanması sebebiyle sözleşmenin hükümsüz kaldığının tesptii ile teminat mektubu tutarı 19.602 Euro’nun paraya çevrilerek ödendiği tarih 07/11/2017 tarihinden itibaren dövize uygulanana ticari avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davacının ihale ile ilgili vermiş olduğu teklif ve diğer teklifler incelenmiştir.
Davacının vermiş olduğu teklif 24,75 Euro/1000 adettir. Dava dışı şirketlerden farklı tarihlerde 29,80 Euro/1000 Adet ve 32,00 Euro/1000 adet teklifler söz konusu olmuştur.
Davacı euro olarak teklif vermiştir. Diğer USD teklifler ile kıyaslaması TCMB çapraz kurları kapsamında USD fiyat hesabı yapılmıştır.
Davacının tüm ihale için verdiği teklif ile teknik bilirkişilerimiz tespit ettiği … firması teklifi arasında toplamda 13.300,00 adet için 27.400,66 USD fark oluştuğu davacının bu miktarı toplamda düşük tutarı kavuşacağı hesaplanmıştır.
Bilindiği gibi davacının bildirdiği esaslı hata BK kapsamında sözleşme ile bağlı olmaması sonucunu doğurmaktadır. TBK 31/5 kapsamında üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için irade açıklayıp açıklamadığı önem kazanmakla, bu kapsamda hesaplama yapıldığını, kısaca iç iradeyle açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden, hemde iş hayatındaki dürüstlük kuralları açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK’nun 34. Ve MK.’nun 2. Maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK’nun 35.’nci maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müsbet zararının ödenmesi gerekir. Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklamasıyla bildirileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir. Davacının vermiş olduğu teklifin birebir ihale şartnamesindeki körük boyu ile aynı olmasına rağmen numunenin iç iradedeki gibi olduğu iddiası ve davalının da bunu fark etmediği iddiası mevcuttur. Rakamsal olarak hesaplama yapıldığında davacının söz konusu teklifi yanılgı ile verip vermediği malen değerlendirilememiştir. Ancak davacı firmanın uzun yıllar söz konusu sektörde kalmış olması esaslı bir hata olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda, sübjektif unsurun varlığını tespit edebildiğimizi ancak objektif olarak bilindiği üzere ihalede düşük ve yüksek fiyatlar her zaman söz konusu olup, düşük fiyat vermesi salt objektif bir unsur olarak genel değerlendirildiğinde ortaya çıkmayacağı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
İtiraz üzerine alınan bilirkişilerin mahkememize sunmuş oldukları 22/10/2019 tarihli raporunda; Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar ve belgeler incelenmiş ve değerlendirme yapılmıştır. Davacı itiraz dilekçesinde “Bilirkişi heyeti tarafından tarafların delillerinde belirttikleri evrakların dosyada eksik olması nedeniyle eksik inceleme yapılarak raporun sunulduğu, ayrıca rakamsal olarak hesaplama yapılmadan davacının söz konusu teklifi yanılgı ile verip vermediğine ilişkin mali değerlendirmenin yapılamadığı raporda açıkça ifade edilmiştir. Bilirkişi heyeti, müvekkile ait 16.06.2017 tarihli teklif yazısındaki hasta torbasının boyutlarının (boy 24 X en 12,5 X körük 4+4 cm) olarak tanımlandığını; bu tanımlamanın teknik şartnamenin 3. Maddesindeki hasta torbasının boyutları ile aynı olduğunu (24 cm boyunda 12,5 cm eninde yan tarafında 8 cm lik (4+4) körük) ifade ederek teknik şartnamede yan taraflarda 8 cm lik körük olacağı açık olarak belirtildiğinden yanlış anlamanın mümkün olmadığı kanaatine varmıştır. Demektedir. Davacı vekili Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde İHALE SÜRECİNDEKİ GELİŞMELERİ BAŞINDAN İTİBAREN ETRAFLICA anlatmakta ve müvekkili şirketin esaslı hataya düştüğünü ispatlamaya çalışmaktadır. Taraflar arasındaki anlaşmazlık noktası hasta poşetinin körük boyutu üzerinedir. Ana Raporda da belirtildiği gibi Dava dosyasında bulunan Teknik Şartnamenin 3. Maddesinde hasta torbasının boyutları aynen: ‘ Hasta torbası 24 cm boyunda 12,5 cm eninde, yan taraflarında 8 cm’lik (4+4 cm) körük olacaktır (tolerans +,- 3 mm)’ şeklinde açıklanmaktadır. Dava dosyasında körük boyutlarını ifade eden terim Davacı tarafından çeşitli şekillerde (Boy 24xEn 12,5xKörük 4+4 cm, 24×12.5×4, körük 4×4, ) yazılarak bu şekilde ifade edilen körük boyutundan kendilerinin ne anladıkları açıklanmaya çalışılmaktadır. Burada esas olan Teknik şartnamedir ve orada verilen boyutlandırma formuna uymak gerekir. Davacı 16.06.2017 tarihli teklifinde Şartnamede verilen boyutlandırma formunu uyarak (Boy 24xEn 12,5xKörük 4+4 cm) teklif vermiş ancak bu forma göre; 4+4 körük boyundan (aynı şekilde teknik şartnamedeki yan taraflarında 8 cm lik ( 4+4 ) körük boyutundan) anladığı şeyin körüğün her iki tarafında 4’er cm lik ölçünün olduğunun yani torbanın iki tarafında körük olduğu için 4+4 ifadesi torbanın iki tarafının körük ölçüsü olarak anlaşıldığını Bilirkişi Raporuna Cevap dilekçesinde açıklamıştır. Diğer taraftan yine Bilirkişi Raporuna cevap dilekçesinde, aynen: “…Yani müvekkil şirket ile davalı arasında ihale öncesi yapılan görüşmeler neticesinde Anadolu Jet tarafından kullanılan hasta torbalarının THY için de benimsendiği ve buna göre üretim yaptırılacağı anlaşılmıştır.
Yukarıda ihale öncesi davalı idare ile yapılan görüşmeler, e-mail yazışmaları ve ön fiyat tekliflerinde Anadolu Jet için üretilen hasta torbasının esas alındığı, Anadolu Jet’e ait hasta torbasındaki ölçünün 1 körük boyu için 2+2 = 4 cm olduğu açıkça anlaşılmaktadır.”
İfadesi yer almaktadır. Bu ifade teknik şartnamede verilen körük boyutunun formu ve anlamı ile aynıdır. Bu durumda Davacının önceki paragraf ile bu paragrafta aynı şeyi farklı iki şekilde anladığını bu nedenle çelişkili olduğunu göstermektedir.
Davacı Bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde farklı körük boyutlarına göre maliyet değerlerini de çıkarmıştır.
Mali incelemeler:
Davacının itirazında körük boyunun 4 cm ve 8 cm olması halinde kağıt alanının % 20 civarında artacağı bildirilmiştir. Bildirilen hususta;
Bir tarafta körük boyu 4 cm olması halinde: kağıt alanı (cm2) 864
Bir tarafta körük boyu 8 cm olması halinde: kağıt alanı (cm2) 1.056 / 192 / 22%
Davacının vermiş olduğu 27,7398 USD birim fiyata % 22 oran yansıtıldığında fiyatm bu defa 33,9042 USD olacağı hesaben belirlenmektedir.
… USD Euro Değişim / % 22 oranında maliyetin yansıtılması halinde
27,7398 / 33,9042
Dava dışı firmaların vermiş olduğu teklifler incelendiğinde,
… firmasının % 7 ve … firmasının ise % 15 oranında davacı teklifinin üzerinde fiyat verdiği mevcut olup,
fiyat USD/1000adet Verilen tekliflere göre
… 27,7398
… 29,8 7%
… 32 15%
Davacının maliyetlerine ilişkin % 22 yansıtılmış haliyle hesaplanan 33,9042 USD’nin yeni birim fiyat ise diğer firmaların teklifleri karşılaştırıldığında ise ,diğer firma fiyatlarının hesaplanan 33,9042 USD ‘nin altında kaldığı belirlenmiştir.
fiyat USD/1000adet Altında kaldığı oran
… 29,8 12%
… 32 6%
Davacının % 22 yüklendiğinde 33,9042
Yine Davacı itiraz dilekçesinde;
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda da ihaledeki müvekkil şirketten sonra en düşük teklifi veren … isimli firmanın teklifiyle müvekkil şirket teklifi arasında 27.400,66 USD fiyat farkı olduğu tespit edilmiştir. Bu fark ihaleye katılan diğer firma (…) bakımından ise 56.660 USD dır. Rekabetin son derece yüksek olduğu bu tip ihalelerde fiyat farkının bu nispette olması olağan değildir.
Şeklinde itirazda bulunduğu görülmüştür.
Davacının itirazına ilişkin hesaplama yapıldığında, ihale toplam tutarlarının ve firmalar arasındaki teklif farkları aşağıdaki şekilde hesaplanmış olup, … ile … arasındaki fiyat farkının da 29.260 USD olduğu görülmüştür.
13.300.000 adet için … Fiyat/1000 adet 27,7398 Toplam 368.939,34
13.300.000 adet için … Fiyat/1000 29,8 adet Toplam 396.340,00 teklife göre davacı ile diğer firmalar arasındaki fark 27.400,66
13.300.000 adet için … Fiyat/1000 32 adet Toplam 425.600,00 teklife göre davacı ile diğer firmalar arasındaki fark 56.660,66 … ile mert arasındaki fark 29.260,00’dir.
Yukarıdaki belirlemeler kapsamında fiyat teklifleri kendi içerisinde incelendiğinde %22 kağıt maliyeti davacının bildirdiği gibi ilave edildiğinde, davacı teklifine bu kısmın eklenmesi halinde … ve … firmalarının vermiş olduğu tekliflerin üzerinde davacının birim fiyatının olacağı, fiyat farkına ilişkin teklifler kendi aralarında değerlendirildiğinde, … ile … arasında 27.400,66 USD ve … arasında 56.660,66 USD fark mevcut olmakla birlikte, … ayrı tutulduğunda, … ile … arasında da 29.260 USD fark mevcuttur. Davacının bildirdiği % 22 maliyet ilavesi yapıldığında en yüksek teklifi veren … üzerinde bir teklifin söz konusu olması gerekeceği, diğer iki firmanın teklifleri kıyaslandığında esasen diğer firmaların da bu bağlamda maliyetin altında teklif verdiği değerlendirilebilecektir. Davacı maliyetin altında teklif verilmesinin hatayı gösterdiğini bildirmekte ise de diğer iki firma da aynı şekilde davacının bildirdiği maliyet artışı ile düşük teklif vermiş olmaktadır.
İtirazlar kapsamındaki davacının bildirdiği maliyetler hususunda ve diğer teklifler hususunda tespit edilenlerin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı görülmüştür.
Sonuç; bu açıklamalar ışığı altında Davacının iddia ettiği “esaslı hataya düşme” görüşü dosyadaki bilgi ve belgeler kapsamında bilirkişi heyetimizce gerçekçi görünmediği görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; Taraflar arasında akdedilen 10/07/2017 tarihli “13.200.000 adet hasta torbası alımına ilişkin sözleşme” gereğince davacı tarafça sözleşmedeki esaslı hata nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin hükümsüz kaldığı tespit edilerek haksız yere nakde çevrildiği iddiasıyla banka teminat mektubu tutarı olan 19.602 EURO alacağın 07/11/2017 tarihinden itibaren (teminat mektubunun nakde çevrilerek davalıya ödendiği tarih) dövize uygulanan ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Dosyaya sunulan kök teknik bilirkişi heyet raporuna göre, davacının vermiş olduğu teklifin birebir ihale şartnamesindeki körük boyu ile aynı olmasına rağmen numunenin iç iradedeki gibi olduğu iddiası ve davalının da bunu fark etmediği iddiası bulunduğu, rakamsal olarak hesaplama yapıldığında davacının söz konusu teklifi yanılgı ile verip vermediğinin malen değerlendirilemediği ancak davacı firmanın uzun yıllar söz konusu sektörde kalmış olmasının esaslı bir hata olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda sübjektif unsurun varlığının tespit edildiği ancak objektif olarak bilindiği üzere ihalede düşük ve yüksek fiyatların her zaman söz konusu olacağı, düşük fiyat vermenin salt objektif bir unsur olarak ortaya çıkmayacağı tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin sunmuş olduğu belgeler ve tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları gözetilerek davacının teknik hususlarda öncelikle esaslı hataya düşüp düşmediği hususunun yeniden değerlendirilmesine, yapılacak değerlendirmede teknik yönden esaslı hata durumu varsa davacının körük boyunu yanlış anlayarak yaptığı masraf ile doğru olarak körük boyu hesaplansaydı oluşacak maliyet farkının ve maliyet yönünden de değerlendirme yapılması için dosyanın aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına dair karar verilmiştir.
Dosyaya sunulan yukarıda ayrıntılı dökümü yapılan irdeleyici ve hükme elverişli ek bilirkişi heyet raporuna göre, fiyat tekliflerinin kendi içerisinde incelenmesi neticesinde %22 kağıt maliyetinin davacının bildirdiği gibi ilave edildiğinde, davacı teklifine bu kısmın eklenmesi halinde … ve … firmalarının vermiş olduğu tekliflerin üzerinde davacının birim fiyatının olacağı, fiyat farkına ilişkin tekliflerin kendi aralarında değerlendirilmesinde, … ile … arasında 27.400,66 USD ve … arasında 56.660,66 USD farkın mevcut olmakla birlikte …’ın ayrı tutulduğunda, Mert ile … arasında da 29.260 USD farkın mevcut olduğu, davacının bildirdiği % 22 maliyet ilavesi yapıldığında en yüksek teklifi veren … üzerinde bir teklifin söz konusu olması gerekeceği, diğer iki firmanın teklifleri kıyaslandığında esasen diğer firmaların da bu bağlamda maliyetin altında teklif verdiği dikkate alındığında davacı tarafça maliyetin altında teklif verilmesinin hatayı ispatladığı iddia edilmiş ise de diğer iki firmanın da aynı şekilde davacının bildirdiği maliyet artışı ile düşük teklif vermiş olduğu tespit edildiğinden davacının iddia ettiği “esaslı hataya düşme” iddiasının dosyadaki bilgi ve belgeler kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.574,41 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.520,01 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 12.708,24 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/02/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”