Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1051 E. 2019/951 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1051 Esas
KARAR NO : 2019/951

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 08/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; davalı banka ile müvekkili şirket arasında 37.725,00 TL toplam 43.666,95 alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna geçildiğini, … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, akabinde … 7. Asliye Tic. Mah. … Esas … Karar sayılı kararı ile müvekkilinin haklılığının ispat edildiği davanın kabulüne karar verildiği ancak icra inkar tazminatına başvurulmadığını, kararın Yargıtay 2016/1299 Esas 2017/7340 Karar sayılı kararı ile onandığını ancak davalının haksız ve kötüniyetli olarak takibe, haciz yenileme ve satış talebine devam ettiğini bildirmekle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 43.666,96 TL’nin en az %20’si olan en az 8.733,00 TL tazminat ödemesine mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; müvekkili banka ile dava dışı … Ltd. Şti. Arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin karşılığında lehdarı davacı şirket olan 38.770,00 TL bedelli çeki müvekkili bankaya ibraz ettiğini, söz konusu çekin karşılıksız çıktığını, müvekkili bankanın davacıyı zarara uğratacak hiçbir fiilde bulunmadığını, davacının haciz yenileme işleminin gerçekleşmediğini, müvekkili bankaya izafe edilebilecek bir kusurun bulunmadığını bildirmekle davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce … 23. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelemesi yapıldığında; davalı/alacaklının 37.725,00 TL asıl alacak, 2.056,27 TL muacceliyetten takip tarihine kadar %11,75 tem. Faizi, 3.772,50 TL çek tazminatı ve 113,18 TL komisyon olmak üzere toplam 43.666,95 TL’nin davacı/borçludan tahsiline ilişkin icra takibine geçildiği görüldü.
Mahkememizce … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasının dosyamız arasına alındığı görüldü.
… 24. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosya örneğinin uyap sistemi üzerinden celp edilip dosyamız arasına alındığı görüldü.
… 2. İcra Müdürlüğünün … Tal. Sayılı dosyasının uyap sistemi üzerineden celp edilerek dosyamız arasına alındığı görüldü.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi mali müşavir …’e tevdi edilmiş olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 16/01/2019 tarihli raporunda; 24.02.2014 günlü takip dosyasına ilişkin Davacı tarafından 18.04.2014 günlü açılan menfi tespit davasında davalı tarafça yapılan takibe konu çek üzerindeki imzanın davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait olmadığı 18.03.2016 tarihli celsede davalıya tebliğ edilen bilirkişi raporu ile tespit edildiği ve mahkemece 21.04.2016 tarihinde imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmaması sebebi ile davanın kabulüne karar verildiği hususları belirlenmiştir. Davacı taraf menfi tespit davasının kabulüne rağmen davalının takibe devam ve haciz yenileme talebinde bulunduğunu menfi tespit davasında talep edilmeyen %20 kötü niyet tazminatını ayrı bir dava konusu yapabileceklerini davalı bankanın haksız haczi nedeni ile kredi kuruluşları nezdinde kredi kullanamadığı gibi fiili haciz sebebi ile tekstil piyasasında ticari itibarının sarsıldığını işlerinin bozulduğunu bildirerek dava açma sebeplerini bildirmiştir. Davacı davasını açmış olduğu menfi tespit davası ile birlikte istenen İİK 72 .ve ilgili maddeleri kapsamında kötü niyet tazminatı olarak bildirmiş, yanı sıra davanın kabulüne rağmen davalı bankanın hasız haczinden dolayı kredi kuruluşları nezdinde kredi kullanamadığı gibi fiili haciz sebebi ile tekstil piyasasında ticari itibarının sarsılması sebebiyle tazminat olarak bildirmiştir. Görüldüğü üzere davacının bildirdiği sebepler birbirinden farklıdır bilindiği gibi, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Düzenlemesi mevcuttur. Yukarıda incelenen dosya sefahati kapsamında davacının menfi tespit davasını açmaya zorlayan takibin kambiyo senedine dayalı olması , davalı bankanın davacının bildirdiği senet üzerindeki imzanın yetkilisine ait olmadığını bilmesi beklenemeyecek bir durum olup bu nedenle Sayın Mahkemece takibin davalı banka tarafından haksız ve kötü niyet ile yapılmış bir takip olarak değerlendirmesi halinde davacı tarafından haksız takip sebebiyle tazminat talep edilebileceği, aksi durumda davacıya karşı yapılan takibin haksız olduğunun yapıldığı an itibariyle davalı bankaca bilinebilecek olmaması ve yine davalı bankanın kötü niyeti ile ilgili somut veri bulunmaması sebebiyle takip yapılması haksız ve kötü niyetli olarak değerlendirilmemesi kapsamında 1. Sebebe dayalı olarak % 20 tazminat koşullarının oluşmadığı sonucuna varılacaktır. Diğer yandan davacı tarafından açılmış olan menfi tespit davasında istenmeyen köyü niyet tazminatının ayrı bir dava konusu yapılabileceği ve davalı bankanın haksız haczinden dolayı da itibarının sarsıldığından bahisle talep sebebi bildirilmiştir. Dosyada yukarıda belirlendiği gibi davalı bankanın fiili haciz tarihi 21.03.2014 ‘dür. Davacının menfi tespit davası açmasından sonra imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği raporun 18.03.2016 tarihli celsede davalıya tebliğ edildiği ,bu tarihten sonra ise icra takip dosyasında davacının bildirdiği zarar sebebiyet verecek şekilde fiili haciz uygulaması mevcut olmayıp, kaydi yapılmış olan mevcut hacizlerin teknik olarak devamına yönelik işlemler olduğu, davalının da bu işlemleri dosya kesinleşinceye kadar yapılan usuli işlemler olduğu belirlenmiştir. Davacının uğradığını bildirdiği zararın tespitine yönelik kayıt belge sunulmaması ve zararlandırıcı fiili işlem yapılmadığının yukarıdaki şekilde tespit edilmesi kapsamında nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu sonucuna varılmıştır. Mahkemece davacının %20 tazminat talebinde bulunabileceğine kanaat getirilmesi halinde takip konusu asıl alacak miktarının hesaplanan; asıl alacak 37.725,00 % 20 Tazm. 7.545,00 olduğunu, talep edilen asıl alacak 43.666,96 TL talep edilen miktarın 8.733,39 olduğunu bildirmekle sonuç olarak; davacının menfi tespit konusu yaptığı takip dosyası içeriği çekteki imzanın yetkilisi eli olmadığına ilişkin açmış olduğu davanın kabulü ve kesinleştiği, davacı tarafından burada istenmediği bildirilen % 20 İcra inkar tazminatının takip tarihi itibariyle davalı bankanın haksız ve kötü niyetli takip yaptığına ilişkin takipten sonra açılan dava sebebiyle tespitte bulunulamadığı görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; haksız haciz ve satış talebinden doğan şimdilik ödeme emrinde belirtilen miktarın en % 20 si oranındaki bedel olan 8.733,00 TL bedelin tazminat olarak davalıdan tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Davacı tarafından … 7 ATM … E. Sayılı dosyasından … 23. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasına konu çek üzerindeki imzanın şirket yetkililerine ve çalışanlarına ait olmadığı, ticari ilişkisinin bulunmadığı bildirilerek açılan menfi tespit davasında 21/04/2016 tarihli mahkeme kararının grafolog bilirkişi ile yapılan inceleme neticesinde çekteki imzanın davacı şirketin temsil ve ilzama yetkili kişiler tarafından atılmadığı tespit edilmiş olup takibe konu …bank … Şubesi … çek nolu 10/09/2013 keşide tarihli 38.777 TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
… 23. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı 24.02.2014 günlü icra takip dosyasına ilişkin davacı tarafından 18.04.2014 günlü açılan menfi tespit davasında davalı tarafça yapılan takibe konu çek üzerindeki imzanın davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait olmadığı, bu hususun 18.03.2016 tarihli celsede davalıya tebliğ edilen bilirkişi raporu ile tespit edildiği gerekçesiyle mahkemece 21.04.2016 tarihinde verilen karar ile imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmaması sebebi ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf menfi tespit davasının kabulüne rağmen davalının takibe devam ederek haciz yenileme talebinde bulunduğunu, menfi tespit davasında talep edilmeyen %20 kötü niyet tazminatını ayrı bir dava konusu yapabileceklerini, davalı bankanın haksız haczi nedeni ile kredi kuruluşları nezdinde kredi kullanamadığı gibi fiili haciz sebebi ile tekstil piyasasında ticari itibarının sarsıldığını, işlerinin bozulduğunu bildirerek dava açma sebeplerini bildirmiştir.
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Yargıtay 4. HD. 13/06/2016 T. 2016/3774 E. 2016/7793 K. Sayılı ilamında; “…Dava, haksız haciz nedeni ile uğranılan maddi zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, takip borçlusu olan dava dışı oğlunun borcu nedeni ile takip alacaklısı olan davalı tarafından işyerinde haciz yapıldığını, istihkak iddiasında bulunduğunu, icra mahkemesi tarafından alacaklı davalıya icra mahkemesinde dava açması için süre verildiğini, davalı tarafından istihkak davası açılmaması nedeni ile haczin kaldırıldığını belirterek haczedilen eşyalarını kullanamaması nedeniyle ve eşyaları yedieminden almak için yaptığı masrafların davalıdan tahsilini talep etmiş, bilahare 16/04/2013 tarihinde vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
…Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; haksız eylemin 18/05/2010 tarihinde meydana geldiği, davalı alacaklı tarafından istihkak davası açılmaması nedeni ile haczedilen malların davacıya 01/10 2010 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda davacının zararı 01/10/2010 tarihi itibariyle gerçekleşmiş olup zamanaşımının başlangıç tarihinin bu tarih olarak alınması gerekir ki bu durumda da ıslah dilekçesinin verildiği 16/04/2013 tarihi itibari ile BK 60 ve TBK 72. maddesinde düzenleme altına alınan 1 ve 2 yıllık zamanaşımı süreleri geçmiştir. Davalı ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğuna göre ıslah ile istenen bölüm yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekirken onanmış olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin onama kararı kaldırılmalı ve karar bozulmalıdır.” şeklindedir.
Davacının menfi tespit davası açmasından sonra imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği raporun 18.03.2016 tarihli celsede davalıya tebliğ edildiği, bu tarihten sonra ise 02/02/2017 tarihinde araç satışı, menkul satışı talebi ile 08.12.2017 tarihinde haciz baki kalmak kaydıyla önceki haczin kaldırılması talebi, 29.01.2018 tarihinde araç ve menkul satış talebi ve 27.02.2018 tarihinde gayrimenkul ve araç haczi talebi yapılarak icra dosyasında işlemlerin yapıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda icra dosyasındaki işlemlerin sırasıyla yukarıda belirtildiği şekilde 02/02/2017, 08.12.2017, 29.01.2018 ve 27.02.2018 tarihlerinde yapıldığı mahkememiz dava dosyasında davanın açılma tarihinin 24/11/2017 tarihi olduğu dikkate alındığında davalının zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiş olup davacının haksız haciz nedeniyle uğramış olduğu zararın … 7. ATM … E. dosyasında harca esas alınan bedelin 43.666,96 TL bedel üzerinden en az %20 oranında tazminat talebinde bulunabileceği kanaatine varılarak … 7. ATM … E. dosyasında harca esas alınan bedelin 43.666,96 TL olduğu anlaşılmakla bunun %20’sine tekabül eden zarar miktarının 8.733,39 TL olduğunu anlaşılmakla davacının menfi tespit konusu yaptığı takip dosyası içeriği çekteki imzanın yetkilisine ait olmadığına ilişkin açmış olduğu davanın kabul edilerek kesinleştiği dikkate alınarak davanın kabulü ile 8.733,00 TL nin 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek (icra dosyasındaki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin raporun tebliğinden sonra talep edilen haksız ilk işlem tarihinin 02/02/2017 tarihi olduğundan bu tarihten itibaren taraflarında tacir oldukları dikkate alınarak avans faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından) avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 8.733,00 TL’nin 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 596,55 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 149,14 TL harçtan mahsubu ile bakiye 447,41 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan; 149,14 TL peşin harç ile 712,00 TL posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 861,14 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının ilgili müdürlüğe iadesine,
8-Karar kesinleştiğinde … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasının ilgili mahkemesine iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/10/2019

Katip
¸

Hakim
¸