Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/824 E. 2019/970 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/824 Esas
KARAR NO : 2019/970

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/08/2016
KARAR TARİHİ : 11/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; 10/05/2016 tarihinden sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … ilinden … iline seyir halindeyken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda yoldan çıkarak tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin araçta yolcu konumunda olduğunu, müvekkilinin bacağında kırık ve ciğerindeki zarda patlama meydana geldiğini, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalının karşılaması için 31/05/2016 tarihinde yazılı başvuruda bulunduğunu, ödeme yapılması için tüm evrakların ve 15 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava yoluna gidileceğinin ihtar olunduğunu ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle 17 yaşında olduğunu bildirmekle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin daimi maluliyet tazminatının başvuru tarihi olan 31/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; talep edilen tazminatın nasıl hesaplandığının herhangi bir dayanağının bulunmadığını, velayeten dava açan babanın kendi kusur ile kazaya sebebiyet verdiğini, alacaklı/borçlu sıfatı birleştiğinden davanın reddi gerektiğini, davacı babanın tek taraflı olarak gerçekleşen kazada motorlu aracın sürücüsü olduğunu, kaza tarihi itibariyle kazaya konu aracın trafik poliçesi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının 01/06/2015 tarihinde dilekçesinin müvekkili sigorta şirketine ulaştığını ve … sayılı işlem dosyası açıldığını, 15 gün içerisinde müvekkilince verilen cevap ile eksik belgelerin talep edildiğini, davacının belgeyi göndermeden dava açıldığını, davanın açılmasına sebebiyet olmayan müvekkilinin temerrüde düşmediğini ve faiz talebinin kabul edilemeyeceğini bildirmekle davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce … Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’ne müzekkere yazılarak davacının kazaya ilişkin ilgili hastanede mevcut bulunan tedavi evraklarının mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce davalı şirkete müzekkere yazılarak davacıya ait yapılan başvuru kayıtlarının mahkememiz dosya arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce … İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacının sosyal ekonomik durumunu bildirir bilgi ve belgelerin mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na müzekkere yazılarak davacının tıbbi iyileşme sürecinin araştırılmasının istenildiği İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Adli Tıp Kurulu’nun … tarihli mahkememize sunmuş olduğu raporunda davacının %7.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağını, iyileşme süresinin ise … tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği görüşünü bildirmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Adli Tıp Kurulu’nun … tarihli ATK maluliyet raporuna göre davacı …’ın 10/05/2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızaları 30/03/2013 tarihli özürlüklük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu hakkında yönetmelik hükümlerinden yararlanılarak alt ekstremite yürüyüş bozukluğu tablo 3.4 a-hafife göre tüm vücut için özürlülük oranı %7 olduğu şeklinde rapor sunulmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi aktüer … ve taşıma ve sigorta uzmanı …’na tevdii edilmiş olup bilirkişilerin mahkememize sunmuş olduğu 04/04/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu dosyamız arasına alınmıştır
Davacı ve davalı vekillerinin mahkememize sunmuş olduğu beyan ve itiraz dilekçeleri incelenmiş olup, dosyanın yeniden rapor alınmasına karar verilerek aktüerya uzmanı bilirkişi …’a ve bilirkişi …’a tevdii edildiği, bilirkişilerin mahkememize sunmuş olduğu 24/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; kusur ve sorumluluk durumu; Kusur değerlendirmesinde sigorta poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün %75 oranında, dava dışı idarenin %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. … Hesabı Yönetmeliğinin ilgili maddeleri aşağıdaki gibidir; Hesaba başvurulabilecek haller MADDE 9 – (1) (Değişik: RG-19.06.2009-27263) Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak; Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları için, Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için, Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada,13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabilir. Dava dilekçesinde sadece … Hesabından(müştereken ve müteselsilen talepte bulunulmamıştır) talepte bulunulmuştur. … Hesabı Yönetmeliğine göre davalı, sigorta poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün kusuru oranında sorumludur. Bu durumda işbu raporda davalının %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır. davacının yaşı ve bakiye ömür süresi; 24.07.1999 doğumlu davacı, 10.05.2016 olay tarihinde 16 yıl, 9 ay, 16 günlük olup, 17 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (57)yıl ve muhtemelen (74)yaşına kadar yaşayacaktır. Yargıtay kararlarında kazaya uğrayan kişi küçük de olsa “tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir” demektedir. Bu kararlardan hareketle her ne kadar kazalı, olay tarihinde henüz 18 yaşından küçük ise de; kazalının emsallerine oranla maluliyeti ile orantılı olarak daha fazla efor sarf ederek yaşamsal faaliyetini sürdüreceği ve bu şekilde zarara uğradığı kabul edilerek kaza tarihinden itibaren zarar hesabı yapılacaktır. Buna göre; Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceği kabul olunarak, olay tarihinden (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-17)= 43 yıl ve pasif devresi 14 yıldır. Askerlik hizmet süresi kazanç tespitinde dışarıda tutulacaktır. davacının iyileşme dönemi; Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda davacının iyileşme(iş göremezlik) süresinin 9 ay olduğu belirlenmiştir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/17502 ile 2014/8884 E sayılı kararlarında yaşı küçük olan ve gelir getiren bir işte çalışmayan küçüğün iyileşme döneminde mahrum kaldığı bir kazancının olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik dönemi için zararının bulunmayacağı belirtilmektedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2013/9064 E. sayılı daha eski kararında ise küçüğün iyileşme döneminde başkalarına göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden bu dönem için zarar hesabı yapılması gerektiği belirtilmektedir. Geçici iş göremezlik dönemi ile sürekli iş göremezlik dönemi arasında bir fark bulunmamaktadır. Her iki durumda kazalı iş göremez haldedir. İyileşme süresi sonuna kadar %100 iş göremez, iyileşme süresi sonunda ise belirlenen maluliyet oranı kadar iş göremez haldedir. Her iki durumda da kazalı, emsallerine orantılı olarak yaşamsal faaliyetlerini daha fazla efor sarf ederek idame ettirmek zorundadır. İyileşme dönemi bittikten sonra maluliyeti ile orantılı olarak zarara uğradığı kabul edilen kişinin iyileşme döneminde %100 malul olmasına karşın sırf gelir getiren bir işte çalışmıyor olması nedeniyle zarara uğramadığının kabul edilmesi uygun düşmemektedir. Somut olayda her ne kadar davacı 17 yaşında ise de yaşı itibariyle şartların elvermesi halinde fiziken çalışarak bir gelir elde etmesine engel bulunmamaktadır. Bu durumda; Tüm bu hususlara ilişkin hukuki durumun takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğundan; kazalının geçici ve sürekli iş göremezlik döneminde uğradığı maddi zararları ayrı ayrı belirlenerek takdire sunulacaktır. Buna göre; Davacının 9 aylık iyileşme dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanacağını, davacının sürekli işgücü kaybı ve maluliyet durumu; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni poliçe genel şartlarının 1.maddesinde “…(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür…” demektedir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe şartlarının A.5/c maddesinde “…Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır…..” demektedir. Yine poliçe genel şartlarında tazminat ödemesinde istenecek belgeler arasında “30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu” yer almaktadır. Adli Tıp Kurumu tarafından 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde davacının özür oranı %7 olarak belirlenmiş olup, anılan oran üzerinden sürekli iş göremezlik dönemindeki zararı belirlenecektir. Kazanç durumu ile bilinen dönem kazanç tespiti; Her ne kadar kazalının olay tarihinde çalışarak kazanç sağladığını gösterir bir belge mevcut değil ise de; kazalının yaşamsal faaliyetine devam ettirmek için sarf edeceği emek ve mesainin parasal değerinin yasal asgari ücretlerin altında olmayacağı kabul edilecektir. Ancak 18 yaşına kadar geçen dönem hesabına asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen net asgari ücretler esas alınacaktır. Diğer yandan; Kaza tarihinden günümüz kadar geçen dönemde kazalının kazançları belirlenebilir olduğundan, bilinen dönem kazançları farazi hesap yerine fiili duruma göre belirlenerek, belirlenen bu kazanç tutarları her hangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın hesaba aynen esas alınacaktır. Buna göre; Kazalının 10.05.2016-10.05.2019 arası geçen (3)yıllık işlemiş devre net kazancı; 42.242,55 TL olduğunu, Bilinmeyen dönem kazanç tespiti; Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartları dikkate alınarak bilinmeyen dönem hesabına esas kazançlar an,x = Nx – Nx+n / Dx formolüne göre belirlenecektir. Formüle de iskonto oranları %1,8 teknik faiz esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenen sayılar uygulanacaktır. Kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık geliri ise; 2.202,90 x 12 Ay = 24.250,80 TL. olup, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Diğer yandan;Kazalı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına agi dikkate alınmaksızın belirlenen net asgari ücretin yıllık tutarı olan (1.829,02×12=) 21.948,24 TL esas alınacaktır. Buna göre; Bilinmeyen dönem başında 20 yaşında olan kazalı bakımından 54 yıllık bilinmeyen dönemdeki iskontolu kazanç tespiti Yıllık Kazanç; 24.250,80 TL, İskontolu Kazanç; 24.250,80 TL maddi zarar hesabı; 42.088,87 TL davalının sorumluluk kapsamı ve temerrüt tarihi; 10.05.2016 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limitleri sakatlık ve tedavi gideri bakımından ayrı ayrı 310.000,00 TL.dır. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının A.5/b maddesinde “…Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve … Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir…” demektedir. Bu durumda; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının A.5/b maddesinde açıkça geçici iş göremezlik dönemindeki zararın sağlık gideri teminatı kapsamında olduğuna dair bir ibare yer almamaktadır. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/7731 E. sayılı başka bir kararında ise geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında, tedavi gideri klozundan talep edilebileceği belirtilmektedir. Bu durumda; Davacının yukarıda belirlenen zararları poliçe limitleri içinde kalmaktadır. Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…..” demektedir. Bu durumda; Davacı yapılan başvuruda Sağlık Kurulu raporu ibraz edilmemiştir. Sağlık kurulu raporu olmadan zarar tutarının belirlenmesi mümkün olamayacağından davacı tarafından yapılan başvurunun 99.maddeye uygun düşmediği kanaatine varılmıştır. Bu durumda; Dava dosyasında davalıya 99. maddeye uygun olarak yapılmış başvuru bulunmadığından davalının 03.08.2016 dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiştir. Sayın Mahkemece aksi kanaate varılarak 01.06.2016 başvuru tarihine göre temerrüdün belirleneceğinin kabulü halinde ise temerrüt 14.06.2016 tarihinde gerçekleşmiş olacağını bildirmekle sonuç olarak; … plakalı kamyonetin sürücü belgesiz sürücüsü …’ın, olayda %75 oranında kusurlu olduğu, Kazanın vuku bulduğu karayolunun yapım ve bakımından sorumlu idarenin, olayda %25 oranında sorumlu olduğu, Somut olayda bahsi geçenlerin dışında herhangi bir kimseye atfı kabil kusur imkânının bulunmadığı, Davalının %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’ın; geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararı= 8.041,14 TL. Olduğunu, Sürekli iş göremezlik dönemine ait %7 engel oranı ile ilgili maddi zararının= 42.088,87 TL. Olduğunu, davacının maddi zararlarının poliçe limitini aşmadığı, Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesine uygun yapılmış bir başvuru belgesi bulunmadığından davalının 03.08.2016 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 19/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL olan taleplerinin 41.088,87 TL arttırdıklarını toplam bedel olan 42.088,87 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 10/05/2016 tarihinde davadışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın direksiyon hakimiyeti kaybetmesi neticesinde meydana gelen tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacı Süleyman’ın maluliyetine dayalı açmış olduğu tazminat davasıdır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Adli Tıp Kurulu’nun … tarihli ATK maluliyet raporuna göre davacı …’ın 10/05/2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızaları poliçe baaşlangıç tarihine göre yürürlükte olan 30/03/2013 tarihli özürlüklük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu hakkında yönetmelik hükümlerine göre tüm vücut için özürlülük oranı %7 olduğu şeklinde rapor sunulmuştur.
Mahkememizce hükme elverişli alınan 24/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda … plakalı kamyonetin sürücü belgesiz sürücüsü …’ın, olayda %75 oranında kusurlu olduğu, Kazanın vuku bulduğu karayolunun yapım ve bakımından sorumlu idarenin, olayda %25 oranında sorumlu olduğu, Somut olayda bahsi geçenlerin dışında herhangi bir kimseye atfı kabil kusur imkânının bulunmadığı, … plakalı kamyonette yolcu olarak bulunan kazazede … kazanın meydana gelmesinde yaralanması ile sonuçlanmasında zararın doğmasında ve artmasında kendisine atfetilecek bir kusurun bulunmadığı, Davalının %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’ın; geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararı= 8.041,14 TL. Olduğu, davacının kaza tarihinde 17 yaşında olması ve dava dilekçesinde sadece daimi maluliyete ilişkin tazminat talebinde bulunulması nedeniyle geçici iş göremezlik ve davacının ıslah talebinde geçici iş göremezliğe ilişkin bir talebinin bulunmadığı da gözetilerek davacının Sürekli iş göremezlik dönemine ait %7 engel oranına göre maddi zararının 42.088,87 TL olduğu, davacının maddi zararlarının poliçe limitini aşmadığı, Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesine uygun yapılmış bir başvuru belgesi bulunmadığından davalının 03.08.2016 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, davacının yasal faizde bulunduğu dikkate alınarak taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın kısmen kabulü ile 33.671,96 TL’nin (%20 ortak kusur oranı dikkate alınarak) dava tarihi olan 03/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine şeklinde karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Y. 17 H.D. 09/05/2019 T. 2016/14307 E. 2019/5804 K. Sayılı ilamında; “…Davacıların desteği yolcu olup kusursuz ise de müterafik kusurun varlığı ve hatır taşımaları hakim tarafından tazminatın belirlenmesinde gözetilecek hususlardandır. Desteğin kusurlu olması halinde kusur davacılara yansıtılamayacak ise de hatır taşıması ve müterafik kusur nedeni ile yapılacak indirimler tazminatın belirlenmesinde gözetilecek hususlardandır. yrıca araç sürücüsünün kaza tarihinde 16 yaşında olması ve desteğin araç sürücüsü ile arkadaş olduğu gözetildiğinde; desteğin araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve bu nedenle ehliyetsiz sürücünün aracına binmekle müterafik kusurunun bulunduğu gözetilerek belirlenen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.” şeklindedir.
Y. 17. H.D. 13/11/2019 T.2017/2928 E. 2019/10602 K. Sayılı ilamında; “…Davacı lehine hesaplanan maddi tazminatlardan, hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle mahkemece yapılan indirimler sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, davalı … Sigorta A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Oysa, yasal düzenlemeler gereği, TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği göz önüne alınması gerekirken davalı … Sigorta A.Ş. yararına hatır taşıması ve müterafik kusur indirimlerinden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozma sebebi ise de…” şeklindedir.
Dosya kapsamındaki 22/05/2019 tarihli bilirkişi heyet raporundaki makine-kusur bilirkişisinin yapmış olduğu tespitte davacının babasının yeterli ehliyete haiz olmadığının tespit edilmesi nedeniyle yukarıda belirtilen Yargıtay ilamı ışığı altında mahkememizce yapılan değerlendirmede belirlenen zarar miktarından % 20 oranına isabet eden 8.417,77 TL bedelin toplam zarar miktarı olan 42.088,87 TL’den düşülmesi neticesinde davacı lehine 33.671,096 TL tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile 33.671,096 TL’nin dava tarihi olan 03/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 2.300,07 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL+ 141,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 170,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.129,87 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan peşin harç 29,20 TL+ 141,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 170,20 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.627,80 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 4.040,64 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.11/10/2019

Katip
¸

Hakim
¸