Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/71 E. 2019/1327 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/71 Esas
KARAR NO : 2019/1327

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/07/2017
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: ZMM trafik sigortası ile sigortalı olmayan … plakalı aracın 17/10/2012 tarihinde … sevk ve idaresindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu müvekkilinin eşi olan …’ın vefat ettiğini, kendi kusuru ile hayatını kaybeden dava dışı …’ın mirasçılarına sigorta şirketleri tarafından destekten yoksun kalma tazminatı ödenmediğini, davanın açılmasının zaruri olduğunu bildirmekle fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsil edilerek müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava konusu kaza tarihinin 17/10/2012 tarihinde gerçekleştiğini 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, trafik sigortası genel şartlarıda yapılan değişiklik ile sürücü vefatlarının teminat dışında olduğunu, sürücü mirasçılarının sürücünün kusuruna dayanarak tazminat talep etmelerinin mümkün olmadığını, müteveffanın kask takmadan motosiklete bindiğini, tazminat hesabında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müteveffanın alkollü olarak araç kullandığını bildirmekle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/10/2012 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, …’ın kazada vefat ettiğini, vefat sebebiyle eşi ve kızının destekten yoksun kaldığını, aracın sigortasının bulunmadığını belirterek öncelikle İstanbul 5 ATM’nin 2016/71 Esas dosyası ile birleştirilmesini 40.929 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete herhangi bir başvurunun bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, kazaya karışan aracın cinsinin tespiti gerektiğini, müterafik kusur indirimine gidilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla kusurcu … ve aktüer …’a tevdii edilen dosyaya 03/03/2017 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda;Destek Süreleri ve Hak Sahipleri: Müteveffanın ve davacının yaşlarının tespitinde sunıılu vekâletname ve nüfus kayıt örneğinden fayd al anı İni ıştır. Bakiye ömür sürelerinin tespitinde halen uygulamada Yargıtay’ca da tasvip gören 1931 İşaretli P. M. F. Yaşama Tablosuna dayanılarak bakiye Ömür bulunmuştur. Kabule göre de, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tazminat hesabında hak sahiplerinin bakiye ömür süresi belirlenirken PMF tablosunun kullanılması esas olup, CSO iahlosumm kullanılarak % 3 teknik faiz uygulanması uygulamalara aykırıdır. İşleyecek dönem hesabında J/Kn katsayısına göre % 10 artırım ve % 10 eksiltme esasına göre bilinmeyen dönem tazminatı belirlenmelidir, ” Yargıtay 17. HD. 2012/i2586 E. – 2013/8761 ÎC – 10.06.2013 T. 05.07.1971 doğumlu ulan müteveffa …, 17.10.2012 vefat tarihinde 41 yıl, 03 ay, 12 günlük olup 41 yaşında olduğu kabul edilerek, P.M.F. 1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü 28 yıl 08 ay 26 gün (29) yıldır ve bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı muhtemelen 70 yaşına kadar yaşayacaktı. Ancak müteveffanın aktif yaşam süresi muhtemel yaşam süresi boyunca devam etmeyeceğinden ve Yüksek Yargıtay’ca aktif çalışma yaşı 60 olarak kabul edildiğinden bu konudaki yerleşmiş içtihatları ve uygulamalar da dikkate alınarak müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı, aktif çalışmasını 60 yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek vefat tarihi itibariyle 41 yaşından itibaren 60 yaşma kadar zarar gördüğü bakiye aktif hayat süresi; 60-41 19 yıl, geriye kalan 10 yıllık süre de pasif yaşam devresidir. Müteveffanın eşi davacı …, 14,10.1982 doğumlu olup, eşinin vefat tarihi olan 17.10.2012 tarihinde 30 yıl, 03 gün (30) yaşındadır. Muhtemel bakiye ömrü PMF.’ye göre 37 yıl 06 ay 03 gün olup 38 yıldır. Muhtemel bakiye ömür süresi, müteveffadan uzun olduğundan, müteveffanın muhtemel yaşam süresi olan 29 yıL cş …’in destekten yoksun kaldığı süre olacaktır. Müteveffa kocasının aktif devresinden mahrum kaldığı süre 60 yaş – 41 yaş = 19 yıldır. Müteveffa 60 yaşına gelip emekli olduğu sırada hak sahibi eş … de 49 yaşında olacak ve müteveffanın yaşayacağı 70 yaşına kadar daha eşinin kalan bu 10 yıllık süresinde müteveffa kocası ile birlikte emeklilik gelirinden istifade edecek ve destek görecektir. Bu itibarla davacı eşin tüm deslekten mahrum kaldığı süre 19 yıl aktif + 10 yıl pasif = 29 yıldır.
Kazanç durumu: Bu konuda müteveffanın dosyada aylık gelirini gösteren bilgi ve belge tarafımızca görülememiştir. Aksini gösteren bir delil bulunmadığından yasa gereği kazancı da yasal asgari ücrctin altında olamayacağından yerleşik Yargıtay uygulaması gereği müteveffanın yasal net asgari ücret aldığı kabul edilerek davacının maddi zararı hesaplanmıştır. Bilinmeyen yıllarda ise ücretin %10 oranında artacağı kabul edilmiştir. Bu artışlar, piyasa fiyatlarının gelire etkisi ile ilgili olup, aynı zamanda Yargıtay içtihatlarına da uygun bulunmaktadır.
Destek gelirinin paylaştırılması: Müteveffa hayatta olsa İdi, gelirinin bir kısmını kendi ihtiyaçlarına, geri kalanını da eşine ayıracaktı. Uuna göre destek gelirinin paylaştın İmasın da; müteveffanın kendisine bir. eşine de bir hisse olarak dağıtılmıştır.
Evlenme şansı indirimi: Hak sahibi eş … rapor tarihinde 34 yaşındadır. Diğer yatıdan kaza tarihinden itibaren günümüze kadar aradan 4 yıldan fazla bir süre geçtiği halde yeniden evlendiğine dair dosyada bir bilgi ve belge de mevcut değildir. Hak sahibi eşin rapor tarihindeki yaşı dikkate alındığında Askeri Yüksek idare Mahkemesince de kabul edilen tabloya göre evlenme ihtimalinin % 17 bulunduğu görülmektedir. Buna göre davacı eşin % 17 oranında yeniden evlenme şansı ve ihtimalini bulunduğu kabul edilmiş olup hesaplanan maddi zarardan bu oranda bir indirim yapılmıştır.
Maddi zararın hesaplanması: Müteveffanın ülmese idi 60 yaşına kadar fiilen çalışacağı kabul edilmektedir, Bu nedenle eşin kazanç kaybı, kocasının fiili çalışması sunucu elde edeceği gelirden hissesi ve pasif dönem geliri olmak tlzcrc İki safhada hesaplanmıştır. Yargıtay ilgili Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da na/ara alınarak destekten yoksunluk tazminatlarının, müteveffanın gerek vefat tarihindeki gerek olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı vefat tarihinden itibaren günümüze ve hüküm tarihine kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücrctlcrc göre tespit ve hesaplanması gerekmektedir. Öncelikle vefat tarihi ile hesap tarihi arasındaki bilinen dönemdeki asgari ücret değişiklikleri dikkate alınarak, yasal asgari ücrete göre bilinen devre zararları hesaplanmış ve günümüze kadar olaıı ücret değişimleri dikkate alınmıştır. Yasal brüt günlük ücrctlcrden sigorta primi, muafiyetler dikkate alınarak gelir vergisi, damga resmi vs. tenzil edilerek net ücrctlcr bulunmuştur. Vefat tarihinden rapor tarihine kadar geçen dönemdeki bilinen net kazançlar işlemiş olması sebebiyle iskontoya tabi tutulmaksızın aynen değerlendirilmiştir. Rapor tarihinden itibaren bilinmeyen yıllar için ise ücret, yıllık %10 oranında artış uygulanarak belirlenmiş olup ve bu döneme ilişkin net kazançlar ise 1/K.n formülü ile ve %10 iskonto esasına göre tespit edilen katsayılar çarpılmak suretiyle her yıl ayrı ayrı ıskontolu olarak hesaplanmıştır. Bu artışlar piyasa fiyatlarının gelir etkisi ile ilgili olup, aynı zamanda Yargıtay içtihatlarına da uygun bulunmaktadır. Müteveffanın pasif dönemdeki emeklilik geliri ise altta yazılı Yargıtay kararı gereğince yasal asgari ücret esas alınarak yapılmıştır. “Pasif dönem hesabının ise asgari ücrel esas alınarak yapılması gerekir. ” Yargıtay 21 .IİD. 2006/8286 E. – 8863 K, 25.09.2006 T. Ülkemizde 01.01.2017 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan 1.270,75 TL aylık yasal net asgari ücret (içinde asgari geçim indirimi olmayan miktar) 2017 yılı na/ara alındığında müteveffanın işlcyecek emeklilik devre başındaki net bir yıllık emeklilik geliri de 1,270,75 TL x 12 ay = 15,249,00 TL yapmakta olup, pasif devre hesabına esas alınacaktır. Buna göre bilinen son yasal asgari ücretin yürürlüğe girdiği 01.01.2017’dan 14 yıl sonra memleketimizde Yasal asgari ücrctin (içinde asgari geçim indirimi olmayan miktar) hangi düzeyde olacağının şimdiden tahmini mümkün olmadığından 01.01.2017 dan itibaren uygulanmaya başlanmış olan 1.270,75 TL x 12 ay – 15.249,00 TL yıllık net emeklilik gelirinin her yıl asgari % 10 artış kaydedeceği kabul edilerek müteveffanın son yasal net asgari ücreiin yürürlüğe girdiği 01.01,2017 dan itibaren (14) yı! soııra ulaşacağı Net yıllık ücretin tespih için (n) devre sonundaki baliğini bulmamıza yarayan Kıı formülüne göre hazırlanmış tablodan istifade suretiyle 14. yıl için bulunan (3,79749833583) %10 baliğ kat sayısına itibar olunarak müteveffanın son yasal net asgari ücretin yürürlüğe girdiği 01.01.2017 tarihinden itibaren (14) yıl sonra 60 yaşında ikmalinde ulaşacağı bir yıllık net emeklilik geliri ise; 15.249,00 TL x 3,79749833583 = 57.908,05 TL.na ulaşmakta olup pasif devre hesabına esas alınacaktır. ” … keza 2005 yılı asgari ücretleri 3J.J2.2005 larihine kcıdar belli olmasına karşın bilinen dönem zararının 30.06.2005 tarihine kadar yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir” Yargıtay 10.I1D. 2005/12639 E. – 2006/1816 K. 27.02.2006 T. Yukarıda yazılı Yargıtay kararı gereğince asgari ücret 31.12.2017 tarihine kadar bilindiğinden davacının bilinen donem zararı; 31.12.2017 tarihine kadar hesaplanmıştır. Müteveffanın işlemiş aktif devredeki net kazançlarının tespiti, ücret artışları ile her yılın net gelirini, yıllara ait peşin değer katsayılarını ve yıllık gelirlerin peşin değerini gösterir tablo aşağıda sunulmuştur. Arz edilen bu esaslara göre, davacının murisinin vefatı nedeniyle uğramış olduğu gerçek kazanç kayıplarının hesabı aşağıda görüleceği üzere yapılmıştır;
Bilinen devre gelirleri : 17.10.2012 – 31.12.2017 tarihleri arasında müteveffanın yaşasaydı İşlemiş aktif devredeki Net kazanç tespili aşağıdadır;
17.10.2012 – 31.12.2012 dönemi: 739,79 TL x 2,5 ay = 1.849,48 TL
01.01.2013 – 30.06.2013 döııemi:773,01 TL x 6 ay « 4.638,06 TL
01.07.2013 – 31.12.2013 dönemi :803,68TL x 6 ay = 4.&22,08 TL
01.01.2014 – 30.06.2014 dönemi:846,00 TL x 6 ay= 5.076,00TL
01.07.2014-31.12.2014 dönemi: 891,03 TL x 6 ay = 5.346,18 TL
01.01.2015 – 30.06,2015 dönemi: 949,07 TL x 6 ay = 5.694,42 TL
01.07.2015 -31.12.2015 dönemi: 1.000,54 TL x 6 ay – 6.003,24 TL
01.01.2016 – 31.12.2016 dönemi: 1.300,99 TL x 12 ay – 15.611,88 TL
01.01.2017 – 31.12.2017 dönemi: 1.404,06 TL x 12 ay – 16.848,72 TL Müteveffanın bilinen dönemde toplam işlemiş Nel kayanç tutarı:65.890,06 TL/Net
Bilinmeyen (işleyecek dönem) devre gelirleri:
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği ü/.ere ortalama yıllık kazanç esasına göre değîl, her yıl için gelirin ayrı ayrı %10 artırılması ve yine her yıl için gelirin ayrı ayrı %10 iskonto edilmesi sistemi benimsenmiş olduğundan buna gire değerlendirme ve hesaplama yapılacaktır. Müteveffanın işleyecek bilinmeyen aktif devre başındaki 2017 yılı dönemine göre Net Aylık Asgari Ücreti & Geliri; 1.404,06 TL olduğuna göre, İşleyecek Bilinmeyen Aktif Devre Başındaki Net Yıllık Kazancı : 1.404,06 TL x 12 ay : 16.848,72 TL dır. Müteveffanın aktif yaşam süresi sonu olan 05.07.2031 tarihine kadar (60 yaş ikmali) kazançların Bilinmeyen, İşleyecek Aktif Devredeki Peşin Değeri 227.573,12 TL olduğu, Emeklilik pasif dönem geliri eş … bakımından 10 yıllık işleyecek pasif devre peşin değer tutarı: 152.490,00 TL’dir.
Maddi tazminatın hesabı: Davacı eş … 29 yıllık Toplara Maddi Zararı 222.976,59 TL’dir.
Gerçek maddi zararları: Kusur İndirimi: Kaza sonrası düzenlenen kaza tetkik raporunda, olayın tek taraflı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik ka/ası olduğu, aracın trafik sigortasının olmadığı. … plakalı motosiklet sürücüsü müteveffanın 2918 savılı Karavollan Trafik Kanununun 52/1-b maddesinde açıklanan Trafik kurallarını ihlal etmesi sonucu tek taraflı meydana gelen kabanın oluşumunda tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Sürücünün olayda % 100 kusuru olmasına rağmen sigorta şirketlerine karşı açılan destek tazminat davalarına yönelik önceki örnek Yargıtay kararlan incelendiğinde, araç şoförünün kendi tam kusuru ile tek taraflı meydana gelen trafik kazalarında şoförün bu kusurunun onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemcycccği, davacıların açacakları davada davalı gösterecekleri ilgili sigorta şirketinden desteklen yoksunluk tazminatı talep cdcbileccklcri, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin zararları teminat altına aldığı, destekten yoksun kalan davacıların /.arar gören üçüncü kişi konumunda bulunduklarından davalı sigorta şirketinin zarardan sorumlu olduğu belirtilmektedir. “…davacıfarın, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi mfatıyla dava açtıklarına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağina, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, 291S sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları na göre, aracın zorunlu nıalı sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları (e m inat altına aldığına ve olayda işleten veya sar ucu tam kusurlu olsalar bile, desteklen yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketin in sorum iu olacağına (H OK ‘nın 15.6.20! î gün ve 201 J/l 7-142 esas 411 karar, HGK’mn 22.2.2012 gün 2011/17-78? esas, 2012/92 karar sayılı ilamları uyarınca) göre…” Yargıtay 17. IID. 2011/4359 E. – 2012/61II K. – 14.05.2012 T. Anılan içtihatlar doğrultusunda sigortalı aracın sürücüsü olan vc kendisinin tam kusuru ile meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden desteğin mirasçısı durumunda olan davacı hak sahipleri bakımından destekten yoksunluk tazminatı hesaplanacağı ve hesaplanan maddi tazminat miktarlarından bu hususta bir indirim yapılmayacağı anlaşılmaktadır. Yani tek taraflı kaza yapan sürücünün olayda kendisinin tam kusuru olsa bile geride bırakmış olduğu destekten yoksun kalan davacıların (mirasçılarının) zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduklarından, davalı gösterecekleri sigorta şirketinin sorumlu olacağı, maddi lazminat taleplerinin trafik sigortası teminatı kapsamında kaldığının gözetilmesi gerektiği anlaşılmakladır. Buna göre tek taraflı kaza sonucu % 100 kusurla oluşan maddi tazminat taleplerinde dc sigorta şirketine karşı yöneltilecek taleplerde ¿orunlu mali mesuliyet sigortacı şirket karşısında davacılar üçüncü kişi konumunda olup kusur indirimi yapılmamaktadır. Sayın Mahkemece anılan önceki içtihatlar dikkate alınacak olursa buna göre aracın sürücüsü olan müteveffanın kusuru ile meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu vefat eden desteğin mirasçısı durumunda bulunan davacı hak sahibi bakımından destekten yoksunluk tazminatı hesaplanmış olup hesaplanan gerçek zararından ayrıca bir kusur indirimi yapılmamıştır. Desteğin lam kusuru ile meydana gelen tek taraflı trafik kazası olayında kazaya neden olan kişi hakkında ölümü nedeniyle bir ceza davasının açılmamış olması, uzamış ceza zamanaşımının uygulanmasına engel olmadığına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu görüş bildirmektedir. “Buna göre davacının desteğinin tam kusuru ili neden olduğu ve kendisinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda TCK’nın H5/2 maddesinde düzenlenen ve taksirle öldürme suçuyla ilgili ceza davasının TCK’nın 66/1 -d maddesi uyarınca onbeş yıllık zamanaşımı süresine tabi olması: 2918 sayılı \KTK’nın 109/2 maddesi uyarınca bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davam için de geçer! i olması; davanın olay tarihi üzerinden onbeş yıl geçmeden aç i imiş olması karşısında, somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği açı hır. ” YHGK 2015/17-437 E. 2015/1471 K. – 29.05.2015 T. Dava trafik sigorta poliçesi olmadığından … Hesabına karşı açılmış olup destek tazminatı istemine ilişkindir. Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan hasar tazminat istemine ilişkin davalarda, alkollü araç kullanma durumunda hasarıu sigorta teminatı dışında kalması için sürücünün münhasıran alkolün tesiri altında kazayı yapmış olması gerektiğini Yargıtay Hukuk Genel Kurulu görüş olarak ortaya koymaktadır. Farklı alacak İstemleri olmasına karşın Yargıtay’ın bu görüşünün olayda değerlendirilmesinin nihai takdiri Sayın Mahkemeye aittir. Bu halde mahkemece aralarında nöroloji uzmanı ile kusur ve hasar konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı yeni bir bilirkişi kurulundan kusur oranlarının, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçeheşip gerçekleşmediğinin, başka unsurlarında kazanın meydana gelmesinde e ikil i olup olmadığının tespiti…gerekçesiyle bozularak Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozla kararma uyulmak gerekirken, Y, HGK. 2015/17-808 E,-2016/319 K, – 16.03.2016 T. Davacı eş …’ın Nihai ve Gerçek Maddi Zararı:
A) İndirime tabi tutulmayan maddi zararı: 222.976,59 TL
B) % 17 Evlenme İhtimali Tenzili: 222.976,59 TL x % 83 = 185.070,57 TL
C) % 00 Kusur İndirimi: 185.070,57 TL x % 00 Kusur – 185.070,57 TL
D) Davacı eş …’ın Nihai ve Gerçek Maddi Zararı Tutarı: 185.070,57 TL
… plakalı motosikletin kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu trafik poliçesi bulunmadığında, davalı … Hesabı’mıı sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe limiti 225.000.00 TL ile sınırlı olup davacının hesaplanan zarar tutarı ise bu miktarın altında kalmaktadır. Müteveffanın eşi davacı …’ın müşteki ifade tutanağında kaza öncesinde eşinin alkol aldığına ilişkin beyanı bulunmaktadır.
Sigortacılık mevzuatı acısından inceleme-değerlendirme; Uyuşmazlığa konu … plakalı 2008 model … marka … şasi. no.lu. … adına kayıtlı motosikletin 17.10.2012 tarihli kaza itibariyle ZMM Sigortası bulunmadığından, bu araçlar tarafından verilen bedensel zararlar kaza tarihi itibariyle geçerli Trafik Sigortası teminat limitleri kapsamında … Hesabı tarafından karşılanmaktadır. 01.01.2012/31.12.2012 tarihleri için kaza başı maddi teminat üst limiti 225.000,00 TL dir. … hesabıııca, ZMM Genel Şartlarında değişiklik yapan Ilazine Müsteşarlığının 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren 21.04.2015 tarihli 2015/20 sayılı genelge ile sürücü mirasçılarının sürücünün kusuruna dayanarak … Taleplerinin teminat dışı bırakıldığı iddia edilmiştir. Hazine MüstesarhSı’ııın 2015/20 savılı genelgesi “Bireysel kredilerle bağlantılı sigortalar uygulama esasları yönetmeliğinin bazı maddelerinin uygulanması hakkında genelge” olup, uyuşmazlık dosvası ile hiçbir alakası bulunmamaktadır.Vekilin anlatmak istediği kanımızca 14.05.2015 tarih 29355 sayılı RG. De yayınlanan Hazine Müsteşarlığı’nın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına ilişkin tebliği olmalıdır. Bu tebliği ile ZMM Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmek üzere tadil edilmiş olmaktadır. Genel Şartlar 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de; “Normlar Hiyerarşisi gereği bu değişikliklerin yasal dayan ağı (yasa maddesi) bulunmadığından yasa koyucu da bu eksikliği görmüş olup, 26.04.2016 gün 29965 sayılı RG. De yayıulanan 65 Yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkındaki kanun ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun isimli torba yasanın 3,4,5 ve 6. Maddeleri ile KTK. nın ilgili maddeleri 01.06.2015 tarihli ZMM Genel Şartlarına yasal dayanak oluşturmuştur. Bu değişiklik 26.04,2016 larihinden sonra meydana gelen trafik kazalarına İlişkin hüküm doğuracak olup, kanunun geriye yürümüşe mümkün değildir. … hesabı vekilince dilekçesinde anlatamadığı ancak asıl anlatmak istediği husus bu şekilde açıklanmış olmakla sonuç olarak; Davacı eş … nihai ve gerçek maddi zararının, 185.070,57 TL den ibaret bulunduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 16/03/2017 tarihli dilekçesi ile 1.000,00 TL olan dava değerini 184.070,57 TL olarak arttırdıkarını bildirmişlerdir.
Tarafların itiraz ve beyan dilekçeleri incelemesi neticesinde mahkememiz dosyası ek rapor alınmak üzere aynı bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 12/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı itirazlarının cevaplanması; Davacı vekili … bedeli 1.000,00 TL (ISLAH SONRASI 185.070,57 TL) için 17.10.2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesinde, ilgili belgelerle başvurmasından itibaren 8 işgünü içinde sigorta tazminatının ödenmesi gerektiğini düzenlenmiştir. Konu ile Yargıtay kararlarında da sigortacının başvuruyu izleyen 8 iş günden sonra temerrüde uğrayacağı kabul edilmektedir. … Hesabı’na dava öncesi bir başvuru yapıldığına ilişkin herhangi bir belge dava dosyası içeriğinde bulunmadığı gibi, davacının Muhterem Mahkemeye sunduğu dava dilekçesi ekindeki delil listesinde 10 kalem sayılmış olup, bu hususu tevsik eden bir belge delil listesinde de yer almamaktadır. Bu durumda temerrüt tarihi 22.01.2016 dava tarihidir. … hesabının yasal mevzuat gereği sorumlu olduğu … plakalı araç MOTOSİKLET olup Yargıtay emsal kararları doğrultusunda (Y.17.HD. T.08.05.2014.E.7431/K.7362) 22.01.2016 dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği hususu Muhterem Mahkemenin takdirindedir.
Davalı itirazlarının cevaplanması; …’nın hesaplanmasında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları ile Genel Şartların Ek.2 ve Ek.3 eklerinin esas alınarak hesaplama yapılmasının gerektiği iddiası Bilindiği üzere 14.05.2015 gün 29355 sayılı RG. de yayınlanan karayolları morlu araçlar Zorunlu mali sorumlu8luk sigortası genel şartları tadil edilmiş ve tebliğin C.11 maddesinde genel şartların 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. Bu maddenin anlamı başlangıç tarihi 01.06.2015 ve sonrası bu Genel Şartların geçerli olmasını ifade eder. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girpfy ancak o gün için yasal dayanağı bulunmayan ve yasal dayanağının bulunmadığının kanun koyucu tarafından fark edilmesi üzerine, 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 26.04.2016 tarihinde yürürlüğü/ren” 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç Güçsüz Ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Ktfıun İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Dair Kanun ” (torba yasa) un (3.),(4.),(5.) ve(6.) maddeleri ile getirilen değişiklikler ile bu yasal boşluğun giderilmesi yoluna gidilmiştir. Bu açıklamalardan sonra 01.06.2015 tarihi ile 26.04.2015 tarihleri arasında başlangıç tarihi olan ZMMS poliçeleri bakımından 01.06.2015 tarihli ZMMS Genef Şartlarının ve Eki Değer Kaybı tespit esaslarında yer alan kriterler ve formülün yargıyı bağlaması da söz konusu değildir. Kaldı ki uyuşmazlık konu kazaya konu aracın poliçesi bulunmasa dahi kaza tarihi olarak ele alındığında 17.12.2012 tarihi için 26.04.2016 tarihli yasa değişikliğinin tatbiki mümkün değildir. Açıklanan gerekçeyle davalının yasal dayanağı bulunmayan talebi hakkında takdir Muhterem Mahkemenindir.
Davalınırı zaman aşımı itirazı; Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Karayolları Motorlu araçlar zorunlu mali sorumluk sigortası genel şartları C.8. Zamanaşımı Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Diğer hususlarda genel hükümler uygulanır. KTK. Madde 109 dördüncü bölüm: ortak hükümler zamanaşımı: Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur, Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır. KTK.M.109 hükmü esas alındıaj0cia~uyuşmazlık konusu kazanın 17.10.2012 olduğu ve uzamış zamanaşımı uygulandığında bu itirazın yerinjfeotmadığı hususu Muhterem Mahkemenin takdirindedir.
Tazminat hesabı: Kök rapor sonrası dosyaya sunulu nüfus kayıt örneği incelendiğinde müteveffa …’ın 17.10.2012 tarihindeki vefatından sonra 05.11.2012 tarihinde kızı …’ın doğduğu görülmektedir. Dava dilekçesinde müteveffanın bir kızı olduğundan hiç bahsedilmemiş olup dilekçenin sonuç ve istek bölümünde ise sadece eş … için destekten yoksunluk tazminatı talebinde bulunulmuştur. İlk rapor mevcut delil durumuna göre yapılırken dosyada nüfus aile tablosu bulunmadığından ve ayrıca çocuk için tazminat talebinde bulunulmadığından sadece davacı … yönünden hesaplama yapılmıştır. Şimdi aşağıda çocuk için pay ayrılarak … yönünden de hesap yapılacak olup ancak talep sadece eş … için olduğundan sonuç kısmında sadece eş …’ın maddi zararı gösterilecektir. Destek Süreleri ve Hak Sahipleri Müteveffanın ve davacının yaşlarının tespitinde kök rapor sonrası dosyaya sunulu nüfus kayıt örneğinden faydalanılmıştır. Bakiye ömür sürelerinin tespitinde halen uygulamada Yargıtay’ca da tasvip gören 1931 İşaretli P.M.F.Yaşama Tablosuna dayanılarak bakiye ömür bulunmuştur. “Kabule göre de, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tazminat hesabında hak sahiplerinin bakiye ömür süresi belirlenirken PMF tablosunun kullanılması esas olup, CSO tablosunun kullanılarak % 3 teknik faiz uygulanması uygulamalara aykırıdır. İşleyecek dönem hesabında 1/Kn katsayısına göre % 10 artırım ve % 10 eksiltme esasına göre bilinmeyen dönem tazminatı belirlenmelidir.” Yargıtay 17. HD. 2012/12586 E. – 2013/8761 K.-10.06.2013 T. 05.07.1971 doğumlu olan müteveffa …, 17.10.2012 vefat tarihinde 41 yıl, 03 ay, 12 günlük olup 41 yaşında olduğu kabul edilerek, P.M.F. 1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü 28 yıl 08 ay 26 gün (29) yıldır ve bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı muhtemelen 70 yaşına kadar yaşayacaktı. Ancak müteveffanın aktif yaşam süresi muhtemel yaşam süresi boyunca devam etmeyeceğinden ve Yüksek Yargıtay’ca aktif çalışma yaşı 60 olarak kabul edildiğinden bu konudaki yerleşmiş içtihatları ve uygulamalar da dikkate alınarak müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı, aktif çalışmasını 60 yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek vefat tarihi itibariyle 41 yaşından itibaren 60 yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif hayat süresi; 60 – 41 = 19 yıl, geriye kalan 10 yıllık süre de pasif yaşam devresidir. Müteveffanın eşi davacı …, 14.10.1982 doğumlu olup, eşinin vefat tarihi olan 17.10.2012 tarihinde 30 yıl, 03 gün (30) yaşındadır. Muhtemel bakiye ömrü P.M.F.’ye göre 37 yıl 06 ay 03 gün olup 38 yıldır. Muhtemel bakiye ömür süresi, müteveffadan uzun olduğundan, müteveffanın muhtemel yaşam süresi olan 29 yıl, eş …’in destekten yoksun kaldığı süre olacaktır. Müteveffa kocasının aktif devresinden mahrum kaldığı süre 60 yaş – 41 yaş = 19 yıldır. Müteveffa 60 yaşına gelip emekli olduğu sırada hak sahibi eş … de 49 yaşında olacak ve müteveffanın yaşayacağı 70 yaşına kadar daha eşinin kalan bu 10 yıllık süresinde müteveffa kocası ile birlikte emeklilik gelirinden istifade edecek ve destek görecektir. Bu itibarla davacı eşin tüm destekten mahrum kaldığı süre 19 yıl aktif + 10 yıl pasif = 29 yıldır. Müteveffa …’ın vefatından sonra doğan hak sahibi kızı …’ın babasının ölüm gününde kişiliği henüz gerçekleşmemiş, cenin halindedir. Bu nedenle ancak doğum tarihinden itibaren maddi, manevi tazminat isteyebilme hakkı bulunmaktadır. “Olayımızda destek olan baba, 07.09.1980 tarihinde ölmüş, B, 25.12.1980 günü doğmuştur. Babanın ölüm gününde davacının kişiliği henüz gerçekleşmemiş, cenin halindedir. Sağ ve tam doğmak koşulu ile medeni haklardan yararlanacağı desteğin yitirilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteyebileceği benimsendiğine göre bu hakkı kullanma zamanının başlangıcı sağ ve tam olarak doğumun gerçekleştiği 25.12.1980 gününü kabul etmek gerekir.” Yargıtay 4. HD. 1984/6447 E. – 7849 K. – 23.10.1984 T. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre kız çocuklarının evlenme ve destek görebilme yaşları 22 yaş ikmaline kadar kabul edildiğinden hak sahibi kızı …’ın evlenebileceği 22 yaşının ikmaline kadar müteveffa babasının desteğinden mahrum kaldığı süre olarak hesaplanmakta olup küçük Hira Nur, 05.11.2012 doğumlu olup evlenebileceği 22 yaşının ikmali olan 05.11.2034 tarihine kadar müteveffa babasının desteğinden mahrum kaldığı süre için hesaplama yapılacaktır.
Destek gelirinin paylaştırılması: Müteveffa hayatta olsa idi, gelirinin bir kısmını kendi ihtiyaçlarına, geri kalanını da eş ve çocuğuna ayıracaktı. Buna göre destek gelirinin paylaştırmasında; müteveffanın kendisine iki, eşine iki ve müşterek çocuklarına da bir hisse olarak dağıtılmıştır. Hak sahipleri zaman içerisinde değiştikçe hisse oranlan da buna bağlı olarak değişmektedir. Tüm bunlar hesaplamada gösterilmektedir.
Evlenme şansı indirimi: Hak sahibi eş … rapor tarihinde 34 yaşındadır. Diğer yandan kaza tarihinden itibaren günümüze kadar aradan 4 yıldan fazla bir süre geçtiği halde yeniden evlendiğine dair dosyada bir bilgi ve belge de mevcut değildir. Hak sahibi eşin rapor tarihindeki yaşı dikkate alındığında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nce de kabul edilen tabloya göre evlenme ihtimalinin % 17 bulunduğu görülmektedir. Ancak 18 yaşından küçük her çocuk için bu oranlardan % 5 indirim yapılmakta olduğundan ve …’ın da rapor tarihinde 4,5 yaşında olması nedeniyle buna göre, çocuk sayısı, yaşı ve davacının sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında davacı eşin % 17 – % 5 = % 12 oranında yeniden evlenme şansı ve ihtimalini bulunduğu kabul edilmiş olup hesaplanan maddi zarardan bu oranda bir indirim yapılmıştır.
Maddi zararın hesaplanması: Müteveffa’nın ölmese idi 60 yaşma kadar fiilen çalışacağı kabul edilmektedir. Bu nedenle eşin kazanç kaybı, kocasının fiili çalışması sonucu elde edeceği gelirden hissesi ve pasif dönem geliri olmak üzere iki safhada hesaplanmıştır. Hak sahibi …’ın ise 22 yaş ikmaline kadar gelirden istifade edeceği varsayılmıştır. Yargıtay ilgili Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak destekten yoksunluk tazminatlarının, müteveffanın gerek vefat tarihindeki gerek olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı vefat tarihinden itibaren günümüze ve hüküm tarihine kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplanması gerekmektedir. Öncelikle vefat tarihi ile hesap tarihi arasındaki bilinen dönemdeki asgari ücret değişiklikleri dikkate alınarak, yasal asgari ücrete göre bilinen devre zararları hesaplanmış ve günümüze kadar olan ücret değişimleri dikkate alınmıştır. Yasal brüt günlük ücretlerden sigorta primi, muafiyetler dikkate alınarak gelir vergisi, damga resmi vs. tenzil edilerek net ücretler bulunmuştur. Vefat tarihinden rapor tarihine kadar geçen dönemdeki bilinen net kazançlar işlemiş olması sebebiyle iskontoya tabi tutulmaksızın aynen değerlendirilmiştir. Rapor tarihinden itibaren bilinmeyen yıllar için ise ücret, yıllık %10 oranında artış uygulanarak belirlenmiş olup ve bu döneme ilişkin net kazançlar ise 1/Kn formülü ile ve %10 iskonto esasına göre tespit edilen katsayılar çarpılmak suretiyle her yıl ayrı ayrı iskontolu olarak hesaplanmıştır. Bu artışlar piyasa fiyatlarının gelir etkisi ile ilgili olup, aynı zamanda Yargıtay içtihatlarına da uygun bulunmaktadır. Müteveffanın pasif dönemdeki emeklilik geliri ise altta yazılı Yargıtay kararı gereğince yasal asgari esas alınarak yapılmıştır. “Pasif dönem hesabının ise asgari ücret esas alınarak yapılması gerekir.”” Yargıtay 21 .HD. 2006/8286 E. – 8863 K. 25.09.2006 T. Ülkemizde 01.01.2017 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan 1.270,75 TL aylık yasal net asgari ücret (içinde asgari geçim indirimi olmayan miktar) 2017 yılı nazara alındığında müteveffanın işleyecek emeklilik devre başındaki net bir yıllık emeklilik geliri de 1.270,75 TL x 12 ay = 15.249,00 TL yapmakta olup, pasif devre hesabına esas alınacaktır. Buna göre bilinen son yasal asgari ücretin yürürlüğe girdiği 01.01.2017’dan 14 yıl sonra memleketimizde Yasal asgari ücretin (içinde asgari geçim indirimi olmayan miktar) hangi düzeyde olacağının şimdiden tahmini mümkün olmadığından 01.01.2017 dan itibaren uygulanmaya başlanmış olan 1.270,75 TL x 12 ay = 15.249,00 TL yıllık net emeklilik gelirinin her yıl asgari % 10 artış kaydedeceği kabul edilerek müteveffanın son yasal net asgari ücretin yürürlüğe girdiği 01.01.2017 dan itibaren (14) yıl sonra ulaşacağı Net yıllık ücretin tespiti için (n) devre sonundaki baliğini bulmamıza yarayan Kn formülüne göre hazırlanmış tablodan istifade suretiyle 14. yıl için bulunan (3,79749833583) %10 baliğ kat sayısına itibar olunarak müteveffanın son yasal net asgari ücretin yürürlüğe girdiği 01.01.2017 tarihinden itibaren (14) yıl sonra 60 yaşında ikmalinde ulaşacağı bir yıllık net emeklilik geliri ise; 15.249,00 TL x 3,79749833583 = 57.908,05 TL.na ulaşmakta olup pasif devre hesabına esas alınacaktır. “…keza 2005 yılı asgari ücretleri 31.12.2005 tarihine kadar belli olmasına karşın bilinen dönem zararının 30.06.2005 tarihine kadar yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” Yargıtay 10.HD. 2005/12630E. -2006/1816K.27.02.2006T. Yukarıda yazılı Yargıtay kararı gereğince asgari ücret 31.12.2017 tarihine kadar bilindiğinden davacının bilinendönem zararı; 31.12.2017 tarihine kadar hesaplanmıştır. Müteveffanın işlemiş aktif devredeki net kazançlarının tespiti, ücret artışları ile her yılın net gelirini, yıllara ait peşin değer katsayılarını ve yıllık gelirlerin peşin değerini gösterir tablo aşağıda sunulmuştur. Arz edilen bu esaslara göre, davacının murisinin vefatı nedeniyle uğramış olduğu gerçek kazanç kayıplarının hesabı aşağıda görüleceği üzere yapılmıştır.
Bilinen devre gelirleri; 17.10.2012 – 31.12.2017 tarihleri arasında müteveffanın yaşasaydı işlemiş aktif devredeki Net kazanç tespiti aşağıdadır;17.10.2012-04.11.2012 dönemi : 739,79 TL/ 30 gün x 18 gün =443,87 TL Hak sahibi kızı …’ın doğumuna kadar işlemiş kazanç: 443,87 TL olmak üzere bakiye dönem işlemiş kazanç tutarı: 65.421,52 TL’dir.
Bilinmeyen (işleyecek dönem) devre gelirleri: Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için gelirin ayrı ayrı %10 artırılması ve yine her yıl için gelirin ayrı ayrı %10 iskonto edilmesi sistemi benimsenmiş olduğundan buna göre değerlendirme ve hesaplama yapılacaktır. Müteveffanın işleyecek bilinmeyen aktif devre başındaki 2017 yılı dönemine göre Net Aylık Asgari Ücreti & Geliri; 1.404,06 TL olduğuna göre, İşleyecek Bilinmeyen Aktif Devre Başındaki Net Yıllık Kazancı: 1.404,06 TL x 12 ay : 16.848,72 TL dır. Müteveffanın aktif yaşam süresi sonu olan 05.07.2031 tarihine kadar (60 yaş ikmali) kazançların Bilinmeyen, İşleyecek Aktif Devredeki Peşin Değeri müteveffanın aktif çalışma sonuna kadar işleyecek peşin değer tutarı: 227.573,12 TL’dir. Emeklilik – pasif dönem geliri …’ın 22 yaş ikmaline kadar işleyecek pasif dönem peşin değeri: 50.885,70 TL’dir. Eş … bakımından bakiye işleyecek pasif devre peşin değer tutarı; 101.604,30 TL’dir.
Maddi tazminatın hesabı: Hak sahibi eş …’ın 29 yıllık Maddi zararı; …’ın doğumuna kadar işlemiş devrede maddi zarar : 443,87 x 1/2 pay = 221,94 31.12.2017 kadar işlemiş devrede iskontosuz bakiye maddi zararı: 65.421,52 x 2/5 pay = 26.168,61 05.07.2031 kadar İşleyecek Bilinmeyen iskontolu maddi zararı: 227.573,12 x 2/5 pay = 91.029,25 05.11.2034 kadar işleyecek Pasif Devrede iskontolu maddi zararı: 50.885,70 x 2/5 pay = 20.354,28 05.07.2041 kadar işleyecek Pasif Devrede iskontolu maddi zararı: 101.604,30 x 1/2 pay = 50.802,15 Davacı eş …’in 29 yıllık toplam maddi zarar tutarı (Toplam Gelir Hissesi) : 188.576,23 TL, müteveffanın kızı …’ın 22 yaş ikmaline kadar maddi zararı; …’ın doğumundan sonra işlemiş devrede maddi zarar: 65.421,52 x 1/5 pay =13.084,30 05.07.2031 kadar İşleyecek Bilinmeyen iskontolu maddi zararı: 227.573,12 x 1/5 pay = 45.514,62 05.11.2034 kadar işleyecek Pasif Devrede iskontolu maddi zararı: 50.885,70 x 1/5 pay = 10.177,14 Müteveffanın kızı …’ın toplam maddi zarar tutarı (Gelir Hissesi) : 68.776,06 TL’dir.
Davacı hak sahiplerinin nihai ve gerçek maddi zararları: Kusur İndirimi: Kaza sonrası düzenlenen kaza tetkik raporunda, olayın tek taraflı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası olduğu, aracın trafik sigortasının olmadığı, … plakalı motosiklet sürücüsü müteveffanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-b maddesinde açıklanan Trafik kurallarını ihlal etmesi sonucu tek taraflı meydana gelen kazanın oluşumunda tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Tek taraflı kaza sonucu % 100 kusurla oluşan maddi tazminat taleplerinde de sigorta şirketine karşı yöneltilecek taleplerde zorunlu mali mesuliyet sigortacı şirket karşısında davacılar üçüncü kişi konumunda olup kusur indirimi yapılmamaktadır. Sayın Mahkemece anılan önceki içtihatlar dikkate alınacak olursa buna göre aracın sürücüsü olan müteveffanın kusuru ile meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu vefat eden desteğin mirasçısı durumunda bulunan davacı hak sahibi bakımından destekten yoksunluk tazminatı hesaplamış olup hesaplanan gerçek zararından ayrıca bir kusur indirimi yapılmamıştır.
Davacı eş …’ın Nihai ve Gerçek Maddi Zararı:
A) İndirime tabi tutulmayan maddi zararı: 188.576,23 TL
B) % 12 Evlenme İhtimali Tenzili : 188.576,23 TL x % 88 = 165.947,08 TL
C) % 00 Kusur İndirimi : 165.947,08 TL x % 00 Kusur = 165.947,08 TL
D) Davacı eş …’ın Nihai ve Gerçek Maddi Zararı Tutarı: 165.947,08 TL
Çocuk …’ın Nihai ve Gerçek Maddi Zararı:
A) Gelir Hissesi : 68.776,06 TL
B) % 00 Kusur İndirimi : 68.776,06 TL x % 00 Kusur = 68.776,06 TL
C) Müteveffanın kızı …’ın Nihai ve Gerçek Maddi Zararı Tutarı: 68.776,06 TL
Hak sahiplerinin (destek) maddi zararları toplamı; 234.723, 14 TL’dir.
Davalı … Hesabı’nın Sorumluluğu ; … plakalı motosikletin kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu trafik poliçesi bulunmadığında, davalı … Hesabı’nın sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe limiti 225.000,00 TL ile sınırlıdır. Ayrıca Hazine Müsteşarlığı tarafından zeyilname yapılmasına bakılmaksızın kaza tarihini de kapsayan 01.01.2012-31.12.2012 tarihleri arası geçerli olan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçelerinde kişi başına teminat tutarı 225.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Davacı hak sahipleri bakımından yukarıda tespit ve hesaplanan maddi tazminat tutarı toplamı 234.786,47 TL olup ödenmesi gereken 225.000,00 TL tutarındaki teminat limitini aşmaktadır. Bu duruma göre, davalı … Hesabı’nın hak sahiplerine karşı poliçede belirlenmesi gereken 225.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumludur. Bu itibarla; Hak sahiplerinin poliçede belirlenen teminatla sınırlı nihai ve gerçek maddi zararları; (Eşi) … ; 165.947,08 TL x 225.000,00 TL / 234.723,14 TL = 159.072,91 TL (Kızı) …; 68.776.06 TL x 225.000.00 TL / 234.723,14 TL = 65.927,09 TL Toplamı : 225.000,00 TL olduğunu bildirmekle sonuç olarak; Davacı eş …’ın nihai ve gerçek maddi zararının, 159.072,91 TL den ibaret bulunduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Mahkememizce Manisa Trafik Tescil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakalı aracın trafik tescil kayıtlarının mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce Tramer’e müzekkere yazılarak dava konusu araca ait kaza tarihi itibariyle ZMMS’nin bulunup bulunmadığına ilişkin bilgi ve belgelerin mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Manisa Turgutlu SGK’ya müzekkere yazılarak davacılara herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığına ilişin bilgi ve belgelerin mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Toplanan deliller ışığında mahkememiz dosyasında yeniden rapor alınması için aktüer …’a tevdi edilmiş olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 06/11/2019 tarihli raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 21/11/2019 tarihli ıslah dilekçesinde davacı … için 92.406,89 TL olarak bedel arttırdıklarını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 17.10.2012 tarihinde ZMM Sigortası bulunmayan … plakalı araç ile davacının eşi ve desteği …’ın tek taraflı kaza yapması ve ölümü neticesinde desteğinden yoksun kalmış olan davacının açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminat davadır.
Dosyada mevcut belgelere göre olay, müteveffa …’ın kaza tarihi itibariyle zorunlu trafik sigorta poliçesi bulunmadığı belirtilen ve dava dışı … adlı kişi adına kayıtlı olan … plakalı aracı kullanırken tek taraflı ve %100 kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası şeklinde meydana gelmiştir. … Hesabı Yönetmeliğine göre davacıların, müteveffanın kusuru nispetinde davalı … Hesabından destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunabileceği esasına ve %100 kusur oranına göre zarar tutarı belirlenerek davalı tarafından dava konusu tutarın davacılara rücu imkanı bulunması nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği iddia edilmiştir. Ancak araç maliki ve buna göre sigorta yaptırması gereken kişi dava dışı … isimli kişidir. Araç sigortalı olsa idi davacılar sigorta şirketinden destek tazminatı talep edebilecek olup bu durumda da ödenecek tutarın araç sürücünü (desteğe) ve buna bağlı olarak da davacılara rücu imkanı bulunmayacaktır. Bu hususlara göre davalının alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği yönündeki iddiası dikkate alınmamıştır.
Her ne kadar dinlenen tanık davacı eşin kazadan hemen sonra … isimli kişi ile daha sonra da … adlı kişi ile gayri resmi olarak evlendiğini beyan etmiş ise de dosyada mevcut nüfus kaydına göre davacı … 10.04.2019 tarihinde … adlı kişi ile resmi olarak evlenmiş gözükmektedir. Bu nedenle davacı eş … bakımından yeniden evlendiği 10.04.2019 tarihine kadar destek zararı bilirkişi tarafından hesaplanmış ise de mahkememizce tanık beyanına itibar edilerek davacının kazadan hemen sonra bir başkası ile imam nikahlı olarak evlendiğinden davacı …’ın destek tazminatı talep hakkı bulunmayacaktır. Müteveffa …’ın anne ve babası kazadan önce vefat ettiğinden müteveffanın anne ve babası dikkate alınmadan hesap yapılmıştır. Müteveffanın kızı … kazadan yaklaşık 1 ay sonra dünyaya gelmiştir. Kaza tarihinde cenin olan ve kazadan sonra sağ olarak dünyaya gelen müteveffanın çocuğu…’un yasal olarak destek tazminatı talep hakkı bulunduğundan kızı … bakımından da zarar hesabı yapılmıştır. Davacı eş bakımından yeniden evlendiği 10.04.2019 tarihine kadar davacı kız çocuğu bakımından Yargıtay’ca muhtemel evlenme ve muhtaçlık yaş sınırı olarak kabul edilen 22 yaşına kadar müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları süreler eşi … için 6,5 yıl, kızı … için 22 yıldır.
Paylar; Türk Medeni Kanunun 186. maddesinde “Birliği(evlilik) eşler beraber yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” demektedir. Diğer yandan; bu olay meydana gelmese idi, davacı eş yeniden evlenmeyecek ve müteveffanın bakiye ömür süresi ile sınırlı olarak destek görecektir. Bu nedenle çocuğun destek payı bu olay meydana gelmemiş olması ilkesine göre belirlenecektir. Buna göre müteveffanın gelirinin tamamı oranlarda hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır. Hak sahipleri; mütevveffa 2/5, eşi … 2/5, kızı … 1/5’dir.
Dava dosyasında müteveffanın yaptığı iş ile elde ettiği ücret ve kazançları gösterir yazılı bir belge bulunmadığından zorunlu olarak kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlere göre hesaplama yapılacaktır. Buna göre müteveffanın eş … bakımından 17.10.2012-10.04.2019 arası geçen (6,5) yıllık işlemiş aktif devre net kazancı; 31.814,53 TL’dir. Kızı … bakımından 05.11.2012-05.11.2019 arası geçen (7) yıllık işlemiş aktif devre net kazancı 105.180,14 TL’dir.
Müteveffanm işlemiş ve bilinen aktif devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınmıştır. Ancak işleyecek ve bilinmeyen bakiye aktif ve pasif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre, müteveffanın işleyecek devre başındaki bir yıllık geliri; 2.020,90 x 12 Ay = 24.250,80 TL olup anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Diğer yandan bu konudaki son Yargıtay kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen net yasal asgari ücretin yıllık tutarı olan (1.829,02×12 ay)= 21.948,24 TL esas alınmıştır. Buna göre; Peşin değer; 15 yıllık işleyecek Iskontolu aktif ve pasif devrenin peşin değeri kızı … bakımından 15 yıllık işleyecek iskontolu aktif devre net kazanç kaybı peşin değer toplamı 356.854,32 TL’dir.
Davacı Eş …’in maddi zararı 6,5 yıllık işlemiş iskontosuz aktif devre maddi zararı 36.725,81 TL’dir. Davacı Kızı …’un maddi zararı 22 yıllık maddi zarar toplamı 92.406,89 TL’dir.
Kaza 01.06.2015 tarihinden önce meydana geldiğinden somut olaya 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Kazaya karışan … plakalı aracın silindir hacmi 97 cm3 ve niteliği motosiklet gözüktüğünden işbu kaza davalının sorumluluk kapsamında yer almaktadır. 17.10.2012 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigortası poliçesine istinaden sorumluluk limiti 225.000,00 TL’dir. Davacıların maddi zarar toplamı limitin içinde kalmaktadır. Dava dosyasında Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesine göre; davalıya yapılmış bir başvuru belgesi bulunmadığından davalı bakımından kızı Hira bakımından birleşen davanın açıldığı 19.07.2017 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır. Sigorta poliçesi bulunmayan aracın kullanım amacı hususi olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak neticeten, 17.10.2012 tarihinde meydana trafik kazasında davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre, tanık beyanma itibar edilerek davacının kazadan hemen sonra bir başkası ile imam nikahlı olarak evlendiği anlaşıldığından davacının destek tazminatı talep hakkının söz konusu olmayacağı, davacının maddi zararının poliçe limitleri içinde kaldığı, davacı Kızı …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 92.406.89 TL olduğu, kızı Hira’nın destek zararı bakımından temerrüdün birleşen davanın açıldığı 19.07.2017 tarihinde gerçekleşmiş olacağı dikkate alınarak Ana dava yönünde; … yönünden açılan davanın reddine, Birleşen dava açısından; 92.406,89 TL tazminatın 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi (davaya konu ZMMS poliçesi incelendiğinde kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kullanım amacının motosiklet olduğu anlaşılmakla yasal faize hükmedilmiştir.) ile davalı … hesabından alınarak davacı …’a verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ana dava yönünde,
… yönünden açılan davanın reddine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL + 628,69 TL ıslah harcından oluşan toplam 657,89 TL harçtan mahsubu ile bakiye 613,49 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, posta ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 6,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 16.994,23 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
2-Birleşen dava açısından;
92.406,89 TL tazminatın 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … hesabından alınarak davacı …’a verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.312,31 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 138,80 TL + 175,82 TL tamamlama harcından oluşan toplam 314,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.997,69 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan 138,80 TL peşin harç, 175,82 TL tamamlama harcından oluşan toplam 314,62 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 539,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 10.142,55 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/12/2019

Katip
¸

Hakim
¸