Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/638 E. 2018/689 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/593 Esas
KARAR NO : 2018/389

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/05/2009
KARAR TARİHİ : 04/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu alacaklarının bu ilişki kapsamında doğduğunu ilişkinin 28.11.2005 tarihinde kurulduğunu, Fransa pazarı için iş birliği ve mümessillik esasları adı altından sözleşmenin imzalandığını bu sözleşmenin 18 maddesine göre davacı lehine 10.000,00 USD cezai şart alacağının doğduğunu davalı şirket aleyhinde … 3 İcra Müdürlüğünün … nolu takip dosyasını başlatıklarını ancak davalının bu icra takibine itiraz ettiğini takibin durduğunu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu davalının sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirmediği bu nedenle davacının satış kaybı zararının doğduğunu yoksun kalınan kar olarak da fazlaya haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL tazminat ödemesini talep ettiklerini cezai şart ve satış kaybından doğan alacak ödenmediği takdirde sözleşmenin tek tarafları olarak fes edilebileceğini bu nedenle davalının haksız itirazının iptalini takibin devamını ve bu dava ile istenen 50.000,00 TL yoksun kalınan kardan doğan tazminatında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yazılı cevabında; bu dava da icra takibine konu yapılmayan 50.000 TL lik satış kaybı zararının istenemeyeceğini,çünkü icra takibine konu yapmadıklarını takibe sadece cezai şart alacağının konu yapıldığını ancak cezai şart talebinin de doğmadığını, sözleşmenin 17. maddesine göre taahhüt edilen satış miktarının gerçekleştirilmesinin cezai şartın doğumu için yeterli olmadığını kaldı ki sözleşmenin halen taraflar arasında ayakta olduğunu fes edilmediğini sözleşme fes edilmeden cezai şart alacağınında istenemeyeceği bu nedenle itirazın iptali davasının reddini yoksun kalınana kar kaybından dolayı istenen bedelin de reddini istemiştir.
Dava; Davanın esasını teşkil eden … 3 İcra Müdürlüğünün … nolu dosyasının tetkikinden davacı tarafın davalı aleyhinde toplam 10.105,21 USD ve 82 YTL den oluşan alacağı için ilamsız icra takibi yaptığı USD alacağının cezai şart alacağı olarak belirlendiği ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği tebligatın 26.01.2009 tarihinde yapıldığı itirazın yasal süresi içinde 30.01.2009 tarihinde yapıldığı takibin durduğu davanın süresinde açıldığı ve açılan davanın bu icra dosyasına yapılan itirazın iptaline yönelik olduğu artı 50.000,00 TL yoksun kalınan karında tahsili istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davacı taraf 50.000 TL lık yoksun kalınan kara yönelik talebini atiye terk edilmiş ise de,davalı taraf bu konudaki atiye terki kabul etmediğinden dolayı atiye terk beyanına itibar edilmeyerek davacının bu konudaki talebinin ispatlanamadığından ve dava itiraz iptal davası olduğundan itirazın iptaline konu olan icra dosyasında sadece cezai şart talep edildiğinden icra dosyasında 50.000 TL lık yoksun kalınan kara yönelik bir talepte bulunmadığından dolayı bu talebe yönelik davanın reddine, davacının itirazın iptaline konu yaptığı cezai şart yönündeki talebinin ise;Sözleşme yürürlükte olduğundan,taraflar arasında henüz fesih edilmediğinden cezai şart isteme koşulları da doğmadığından reddine, davalı tarafın ister olduğu %40 icra inkar tazminatı isteme koşulları doğmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 27/07/2012 havale tarihli dilekçesi ile mahkeme kararını tehiri icra talepli olarak temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 19. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/12859 E., 2013/9319 K. Sayılı, 21/05/2013 tarihli bozma ilamında; davacı tarafın talebi, iki istemi içermektedir. Bunlar, … 3. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyası ile takip konusu yapılıp itiraz edilen cezai şart (sözleşme m.17 kapsamında) istemi ile açılan takibe vaki itirazın iptali ile sözleşmenin 18. madde hükmü gereğince kar mahrumiyeti bakımından alacak istemine ilişkindir.
Davacı tarafın, anılan taleplerinin ayrı ayrı sözleşme hükümleri gözetilerek irdelenmesi gerekir.
Davacı yanın, kar mahrumiyeti bakımından taraflar arasında akdedilmiş olan “Fransa Pazarı için İşbirliği ve Mümessillik Esasları Anlaşması”nın 18. maddesi “Taraflar, mümessilin bir takvim yılı içinde taahhüt etmiş olduğu 20.000 m2 (F%20) satışı, mücbir sebeplerin dışındaki sebeplerden dolayı gerçekleştirememesi durumunda, iş bu anlaşmanın ve tüm yükümlülüklerin sona ereceğini ve imalatçının anlaşmayı yazılı olarak bildirimde bulunmak koşulu ile tek taraflı olarak fesih edebileceğini kabul ederler. Aynı şekilde mümessil taahhüt ettiği yıllık miktarı gerçekleştiremediği takdirde; imalatçının satış kaybından dolayı uğradığı zararı tazmin etmeyi kabul eder. Ödeme sözleşme yılı bitiminden itibaren er geç on beş (15) gün içerisinde yapılacaktır…” hükmünü içermektedir. Bu durumda sözleşme feshedilmemiş olduğundan, davacı taraf kar mahrumiyeti isteyemeyeceğinden davanın bu yönden reddinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; davacı tarafın cezai şart istemine yönelik açtığı itirazın iptali davası açısından ise; 28.11.2005 tarihli sözleşmesinin 17. maddesi 2. fıkrasında “… Tarafların, iş bu anlaşmayı süresinden önce tek taraflı fesih etmeleri ya da anlaşma şartlarına uymamaları – iş bu anlaşmanın 18. maddesinde belirtilen taahhüt hariçtir- halinde karşı tarafın olduğu/ uğrayacağı tüm zararlarının yanı sıra 10.000$ cezai şartı miktarını da mağdur tarafın yazılı talebinden itibaren en geç 15 gün içerisinde karşı tarafın nakden ve defaten ödemesi zorunludur.” şeklinde belirtilmesine göre, sözleşme feshedilmeden ihlali halinde, cezai şart talep etme imkanı tanınmış olduğu gözetilerek ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/2. maddesi hükmü de dikkate alınarak gerekli inceleme yapılıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin açılan davanında aynı gerekçelerle reddinde isabet görülmeyerek hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına yönelik karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacı yanın, kar mahrumiyeti bakımından taraflar arasında akdedilmiş olan “Fransa Pazarı için İşbirliği ve Mümessillik Esasları Anlaşması”nın 18. maddesi “Taraflar, mümessilin bir takvim yılı içinde taahhüt etmiş olduğu 20.000 m2 (F%20) satışı, mücbir sebeplerin dışındaki sebeplerden dolayı gerçekleştirememesi durumunda, iş bu anlaşmanın ve tüm yükümlülüklerin sona ereceğini ve imalatçının anlaşmayı yazılı olarak bildirimde bulunmak koşulu ile tek taraflı olarak fesih edebileceğini kabul ederler. Aynı şekilde mümessil taahhüt ettiği yıllık miktarı gerçekleştiremediği takdirde; imalatçının satış kaybından dolayı uğradığı zararı tazmin etmeyi kabul eder. Ödeme sözleşme yılı bitiminden itibaren er geç on beş (15) gün içerisinde yapılacaktır…” hükmünü içermektedir. Bu durumda sözleşme feshedilmemiş olduğundan, davacı taraf kar mahrumiyeti isteyemeyeceğinden davanın bu yönden reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacının kar mahkumiyeti konusundaki davası hakkında Yargıtay ilamında bu husus onanmış olduğundan, yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davacı tarafın cezai şart istemine yönelik açtığı itirazın iptali davası açısından ise; 28.11.2005 tarihli sözleşmesinin 17. maddesi 2. fıkrasında “… Tarafların, iş bu anlaşmayı süresinden önce tek taraflı fesih etmeleri ya da anlaşma şartlarına uymamaları – iş bu anlaşmanın 18. maddesinde belirtilen taahhüt hariçtir- halinde karşı tarafın olduğu/ uğrayacağı tüm zararlarının yanı sıra 10.000$ cezai şartı miktarını da mağdur tarafın yazılı talebinden itibaren en geç 15 gün içerisinde karşı tarafın nakden ve defaten ödemesi zorunludur.” şeklinde belirtilmesine göre, sözleşme feshedilmeden ihlali halinde, cezai şart talep etme imkanı tanınmış olduğu gözetilerek ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/2. maddesi hükmü de dikkate alınarak davacının cezai şart hakkındaki davasının kabulü ile davalının … 3. İcra Müdürülüğünün … E.sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 10.000 USD üzerinden devamına, 10.000 USD’a 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince takip tarihinden itibaren faiz işletilmesine, asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜ K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının kar mahkumiyeti konusundaki davası hakkında Yargıtay ilamında bu husus onanmış olduğundan, yeniden HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Davacının cezai şart hakkındaki davasının KABULÜ ile davalının … 3. İcra Müdürülüğünün … E.sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 10.000 USD üzerinden devamına, 10.000 USD’a 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince takip tarihinden itibaren faiz işletilmesine, asıl alacak 10.000 USD’nin %40 oranına tekabül eden 4,000 USD icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.058,53 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 799,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 258,83 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan; 799,70 TL peşin harç, 831,00 TL bilirkişi ücreti, posta, müzekkere, tebligat masraflarından oluşan toplam 1.630,70 TL yargılama masraflarından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 414,72 TL yargılama masrafının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde maktu vekalet ücretinden aşağı bir ücret takdir edilemeyeceğinden 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masraf olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/04/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”