Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/517 E. 2018/49 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/517 Esas
KARAR NO : 2018/49

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/05/2016
KARAR TARİHİ : 24/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 01.08.2010 başlangıç tarihli ve dava tarihine kadar yinelenerk devam eden Enerji Satış Sözleşmesi tanzim edildiğini, sözleşmeye istinaden müvekkili şirketin satın almış olduğu elektrik enerjisine istinaden davalı şirket tarafından ilki 31.08.2010 olmak üzere dava tarihine kadar her ay elektrik bedellerine ilişkin fatura tanzim edilerek, bu faturaların müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp kaçak bedeli altında tahsilatların yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalması kaydı ile davalı ile yapılmış olan elektrik alım sözleşmesine istinaden davacıya ilki 31.08.2010 tarihinde keşide edilmiş olan ve dava tarihine kadar aylık periyotta tanzim edilen faturalara istinaden davacıya ödenmiş olan elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak bedellerinin yapılacak bilirkişi incelemesi ile hesaplanacak miktardan şimdilik 5.000 TL belirsiz alacak davası olarak ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin elektrik piyasasında tedarik lisansı ile faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında geçerli olmak üzere Enerji Satış Sözleşmesi akdedildiğini, sözleme uyarınca müvekkili şirket tarafından abone konumunda olan davacıya talepte bulunduğu tesisleri için elektrik enerjisi satışı gerçekleştirildiğini, davacı ile akdedilen sözleşmeye göre sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümünde … Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, husumet yönünden davanın reddini, esasa ilişkin olarak da; müvekkili şirketin tedarikçi sıfatıyla, serbest tüketici niteliğinde sahip abonelere perakende elektrik enerjisi satışı gerçekleştirdiğini, serbest tüketici limitinin her sene kurum tarafından belirlendiğini, davacının serbest tüketici sıfatı ile elektriği müvekkili şirketten temin ettiğini, müvekkili tarafından temin edilen elektrik enerjisinin diğer davalı … şirketi tarafından ilettim hatları vasıtasıyla taşınarak davacıya teslim edildiğini, mevzuat gereği elektriğin iletimi ve iletim hatlarıyla ilgili tüm sorumluluk ve iletim sistemindeki kayıp ve kaçakları önleme yükümlülüğünün diğer davalı … şirketine ait olduğunu, kayıp kaçak bedellerinin tedarik şirketleri tarafından Elektrik Piyasası Tarifeler yönetmeliğine göre tüketiciden tahsil edildiğini, ancak daha sonra mevzuata uygun olarak dağıtım şirketlerine ödendiğini, abonelerden kayıp kaçak bedeli alınmasının hukuka ve mevzuata uygun olduğu, davacı tarafından talep edilen iletim. Dağıtım ve sayaç okuma bedelleriyle ilgili dağıtım şirketi tarafından müvekkili şirkete iletilen faturalarda yer aldığını ve bu bedellerin müvekkili şirket tarafından aboneliklerine dağıtım şirketin ödenmek üzere yansıtıldığını, müvekkili şirketin iş bu bedellerin tahsilinde sadece aracılık ettiğini, perakende satış hizmet bedelinin ise abone ile akdedilen anlaşma çerçevesinde aboneden tahsil edildiğinden bahisle davanın reddi ile yargılama gideri ve ücreti vekalet talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında tüketilen elektrik faturaları ile birlikte tahsil edilen; kayıp-kaçak, bedeli kaynaklı açılan alacak davasına ilişkindir.
Mahkememizce … Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle … Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarihli 2016/20106 E. 2017/9319 K. İlamında: “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denildiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın konusuz kalmış olması nedeniyle DAVA HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 49,49 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan 112,60 TL yargılama den oluşan toplam 148,50 giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/01/2018

Katip … Hakim …