Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/303 E. 2019/513 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/303 Esas
KARAR NO : 2019/513

DAVA : Sigorta
DAVA TARİHİ : 17/03/2016
KARAR TARİHİ : 15/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; dava dışı …’nin yönetimindeki iş makinasının 17/12/2012 tarihinden … İli … İlçesinde müteveffa …’a çarpması neticesinde müteveffanın ağır yaralandığını ve yapılan tüm müdahalelere rağmen vefat ettiğini, kazada dava dışı …’nin kusurlu olduğunu, kazaya konu aracın iş makinası olmasından dolayı plakası vb ayırt edici bi özelliği bulunmadığından zorunlu mali mesuliyet sigortası tespit edilemediğini, mütevveffanın SGK hizmet dökümünde aylık gelir ortalamasının 1.152,20 TL olduğunu, işlemiş dönem hesabında bilinen son ücretin aynı dönem asgari ücretle oranlanması yoluyla dönemlik gerçek gelirin bulunması gerektiğini, müvekkilinin evli ve bir çocuklu olduğunu gözetilerek AGİ’ninde hesaba katılması gerektiğini beyan ederek davacı … adına destekten yoksun kalma tazminatı için şimdilik 1.500,00 TL, davacı … adına destekten yoksun kalma tazminatı için şimdilik 500,00 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; plakası tespit edilemeyen araçlar açısından kusur inceleme yapılmasının usul ve yasa gereği olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu,yapılan yargılama sonucunda müvekkili aleyhine karar verilmesi halinde sosyal güvenlik kurumunun ödemiş olduğu teminat varsı tespit edilerek ödenecek tazminattan düşürülmesi gerektiğini, dava tarihi itibariyle faize hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası toplanan deliller ışığında Aktüerya uzmanı …, Prof. Müh. …, Yard. Doç. Dr. … ve Doç. Dr. Müh. …’e tevdii edilmiş olup bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 10/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Keşan 2.Asliye Hukuk Hakimliğince olay yerinde yapılan keşif sonucu basit krokisi çizilmiş, olay yeri fotoğrafları ve uydu görüntüleri dosyaya ibraz edilmiştir. Keşif sonucu verilen raporda, olayın …Tic.Ltd.Şti/ne ait taş işletmesinin İçinde meydana geldiği.taş işletme ocağına bağlantısı bulunan stabilize yolun mevcut alanda taş işletmeciliği faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler tarafından kendi İmkanları doğrultusunda açtıkları ve … Belediyesi Limanına giden İl yolu olduğu, bu yol ile bağlantısı olduğu belirtilmiştir. Maden ocağı işletmecisi olan …ceza davası sırasında verdiği ifadesinde, şantiyede büroda bulunması sırasında dışardan sesler geldiğini, bulunduğu büroya 40-50 metre mesafede hurdaltkların olduğu yerde müteveffa … yerde yatar halde bulduğunu beyan etmiştir. Kepçe operatörü oları … ifadesinde, maktulün iş yerinde kantar başrnda görevli olduğunu, çalrşma sahasında bulunan hurdaları kepçe ile topladığım, dökülmesi gereken yere döktüğünü, kantar yerine yaklaşık 15 metre mesafede olduğunu, döktükten sonra gittiğini, ger! geldiğinde kazalıyı hurdaların arasında bacağım tutmakta olduğunu gördüğünü, demirleri dökerken … kantarın başında kendisini seyretmekte olduğunu, kendisinin hurdaları dökmesi sırasında kesinlikle hurdaların içinde olmadığını, sorduğunda ayağının kayması ile düştüğünü söylediğini, ölene kadar kepçeden söz etmediğini, ölmesinden sonra kepçenin ileri sürüldüğünü beyan etmiştir. Yine ceza davası sifasında İfade veren şikayetçi …, eşinin kendisine kepçenin çarptığım söylediğini, ancak bu şekilde ifade vermesi halinde arkadaşının ceza alıp işsiz kalacağını söylediğini beyan etmiştin Ceza davası sırasında olayın iş ma kınasının çarpması ile meydana geldiği, olayın sanıkları olan ocağın işletmecisi … ile …’nin kusurlu olduklar; kararına varılmıştır, dosya içindeki tüm deli! ve tespitlerden olayın maden sahası içinde meydana gelen bir İş kazası olduğu,, her ne kadar iş maklnasmrn kazalı çarptığını gören tanık ifadesi bulunmamakta ise de, iş maklnası operatörünün çalışma alanında, diğer çalışanların bu alana girmesini önleyecek tedbirlerin alınmamış olduğu, iş makinesi operatörünün çalışma alam yakınında bulunan kazalıyı önceden görmesine rağmen gereken dikkat ve özeni göstermemiş olduğu, kazalının da kendi can güvenliğini dikkate almadan iş makinası operasyon sahasına girmiş olduğu görüşüne varılarak olay değerlendirilmiştir. Maden sahası içinde Fş ma ki naşı İle yapılan çalışma sırasında işverenin işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini korumak için gerekli oian tedbirleri aimakJa yükümlü olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünde belirtilmiştir, Bu nedenle ce2a davası sırasında da kusurlu olduğu kararma varılan işyeri işletmecisi … olayda kusurludur. İş makinası olan kepçe operatörü …, çalışması sırasında makinamn operasyon bölgesi yakınında bulunan kazalıyı önceden görmesine rağmen dikkatsizliği nedeni ile onun çalışma sahasına girdiğini fark etmediğinden, böylece kazayı önleyici tedbir alamadığından oiayda kusuriu görülmüştür. Davacılar murisi olan kazalı …, kendi can güvenliğini dikkate simadan yük boşaltmakta olan kepçenin çalışma sahasına girdiğinden kazanın meydana gelmesinde tedbirsizliği ve dikkatsizliği sabit olup kusurlu görülmüştür. Tazminat Hesabı Yönünden İncelemede; Tazminat hesabı, İlgili yasa hükümlerine, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına ve yargıda geçerli hesaplama yöntem ve formüllerine göre yapılacaktır. Hazine Müsteşarlığının 2010/4 sayılı Genelgesine dayanılarak, sigorta şirketleri ve aktüerler, yargıda geçerli olmayan ve Yargıtay’ca belirlenen ilkelere uymayan formüllere göre tazminat hesaplamakta ısrarlı iseler de, ölüm nedeniyle tazminat hesaplarında matematiksel formüller önemli olmayrp, aslolan “hukuksal nitelemeleredir. Çünkü 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2 ve yeni 6098 sayıl» Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.maddelerinin anlam ve amacı, her olayın özelliğine göre, hesap öncesi, bazı (hukuksal) değerlendirmeleri zorunlu kılmaktadır. Sigorta Şirketlerinin kullandırılan “devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülü ve %3 teknik faiz yargıda geçerli değildir. Söz konusu formül 1993 Ankara Sempozyumunda sigorta temsilcileri tarafından önerilip kabul edilmediği gibi. Sosyal Güvenlik Kurumu gelir bağlama işlemlerinde de bu formül kullanılmamakta ve peşin değer hesabı, 12.05 2010 gün 27579 sayılı RG’d e yayınlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği 46.maddesİne göre yapılmakta, maddede belirtildiği ü2ere “yüzde beş ıskonto oranına göre peşin sermaye değeri tabloları hazjrlanıp bu tabloların demografik ve ekonomik değişiklikler nedeniyle Kurumca gerekli görülen hallerde günce İlenmesi öngörülmekte; peşin sermaye değeri hesaplama! arıyla ilgili usul ve esaslar Kurumca 28 EylüJ 2008 gün 27011 RG’de yayınlanan Peşin Sermaye Değerlerinin Hesaplanmasıyla İlgili Tebliğ hükümlerinde açıklanmış bulunmakta ve eki tablolar kullanılmaktadır. Yargıdaki uygulamalara ve Yargıtay’ca öngörülen yöntemlere gelince: Hesap formülü konusunda, Yargıtay’ca, açık ve anlaşılır “denetime elverişli” basit bir formül yeğlenmektedir. 1993 Ankara Sempozyumunda kabul edilen “progressif rant” formülünün basitliği, açık ve anlaşılır olrnasr, bu formülün öngörülme nedenidir. Her ne kadar bu formüle göre, kazançlar hiç artmayıp hep aynı kalmakta, her yıi için ayrı ayrı eşit oranda artırım ve iskonto aynı sonucu vermekte, bunun için gereksiz tablolar düzenlenmekte ise de, Yargrtay görüş d eğ iştir inceye kadar, bilirkişilerin tazminat hesaplarını buna göre yapmaları bir zorunluluktur Ancak, “matematiksel” gerçeklik dikkate alınarak her yıl için aynı sonucu veren gereksiz tablolardan vazgeçilmeli; işleyecek dönem hesabı için “Kazanç x Zarar süresi = İşleyecek dönem kazançları” kısa formülünden yararlanılmalıdır. Yaşam (bakiye ömür-mortalite) tablolarına gelince1, Her ne kadar Bakanlar Kurulu 2006/ 11345 sayılı kararının 2/d maddesinde ve Hazine Müsteşarlığı Genelgesinde (ülkemizdeki ortalama ömür sürelerine uygun olmayan) CSO-1980 Amerikan tablolarından soıedilmîş İse deF SGK’nun 25.09.2012 gün 2012/32 sayılı Genelgesi ekinde Türkiye koşullarına göre düzenlendiği açıklanan TRH-2010 (Kadın Erkek Hayat) tabloları yer almış ve peşin değerlerin buna göre hesaplandığı açıklanmıştır. Yargıtay uygulamasında ise PMF-1931 yaşam tablosundan vazgeçildiğine İlişkin bir işaret henüz alınmamıştır. Bu durumlar karşısında, kurumlar arasında ortak görüş ve uyum sağlanıncaya, ”ulusal mortalite tablosu” oluşturul un caya ve Yargıtay’ca görüş değişikliği yapılıncaya kadar PMF-1931 yaşam tablosunu kullanmamız gerektiği düşüncesindeyiz. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tazminat hesabına esas kazançlar belirlenirken, olay tarihinden hüküm tarihine kadar bilinen tüm kazançların ve en son yürürlüğe giren veya girecek olan yasal asgari ücretlerin hesaplamada gözetilmesi; en son kazanç unsuru birim alınarak, her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi gerekmektedir. Destek olma durumunun tartışılmasında; Kural olarak mütevaffanın ölümü nedeniyle eşi ve çocukları desteğini yitirmiş sayıiır. Bu nedenle davacı çocuk için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanacaktır. Yine Kura i olarak müteveffanın Ölümü nedeniyle çocuğunun desteğini yitirmiş sayılır. Bu nedenle dava anne ve baba içm olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanacaktır. Ana ve babalarının desteğinden yoksun kalan çocuklar yönünden yaşam tabfosu söz konusu değildir. Çünkü çocukların destekten yoksunluk süreleri sınırlıdır. Genel olarak erkek çocuklar 18 yaşına kadar, ortaöğretimde iseler 20 yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa 25 yaşına kadar; kız çocuklar 22 yaşma kadar, yüksek öğrenimde iseler 25 yaşma kadar destek görürler. Dosya kapsamında bilgiler dikkate alınarak, müteveffanın destekliğinden yoksun kalan çocuğun eğitim durumlarına ilişkin bir bilgi bulunmadığından yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alrnarak hesaplama yapıldığını, destek gelirinin paylaşımında yüksek Yargıtay tarafından kıyâsen tatbik edilmesi kabul edilmiş, ilgiiinfn tabi bulunuğu Sosyal Güvenfik kurumunun aylık bağlanma oran farı ve somut olayın özellikleri gözetilerek destek gelirinin paylaştın İması yapılmıştır. Şüphesi müteveffa, tûm kazancının eşine ayıracak değildir. Bir kısmı kendi ihtiyaçlarına ilişkin olduğundan, geri kalanların eş ve çocuklarına ayıracaktır, Somut olayın özellikleri gözetilerek destek gelirinin paylaştırmasına esas alınan oranların belirlenerek raporun hazırlandığını, dosyada yer alan evraklar Sosyal Güvenlik Kurumu Evrakı İncelendiğinde, Davacının gelirinin asgari düzey olarak hesaplamaya tabi tutulması kanaatinin hasıl olduğu, bu bilgiler ışığında davacının olay tarihinde asgari ücret düzeyinde kazancının olduğu varsayılarak hesaplama yapıldığını, kazançların netleştirilmesi: brüt kazançları üzerinden, 5510 sayılı Yasa gereğince %l oranında işsizlik, %14 oranında sair koflardan sigorta prim tenzilinden sonra kalan tutar vergi matrahı kabul edilmiş, 193 sayılı Gelir Vergi Kanunu’nun 103. Maddesi uyarınca belirlenen vergi tutan indirildiği, buna karşılık 01.01.2008 tarihinde dönem için getirilen asgari geçim indiriminin (evil ve 1 çocuklu ) olduğu dikkate alınarak alacağı ücret bu şekilde netleştirilmiştir. KTK uyarınca kasaya sebebiyet plakası bulunmayan iş makinasmın sürücüsünün ve işleteninin müşteren ve mütesilsilen kusuru nispetinde … HESABININ sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak hesap yapılacaktır. KTK m. 93 hükmü gereği ka2a tarihinde cari 225.000, 00 TL Ümit ile gerçek zarardan sorumlu olduğu esası benimsenerek, teminatı aşan miktarlarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Karayolları Trafik Kanunun 99. Maddesinde; ” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya sarara ilişkin tespit tutanağım veya bilirkişi raporunu, sigortacınrn merkez veya kuruluşlarından bîrine ilettiği tarihten itibaren sekte iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” denmektedir. Dosya kapsamında davacı tarafça güvence hesabına herhangi bir müracaat bufunmadığı anlaşıldığından davalının temerrüt tarihinin dava tarihi olan 17.03.2016 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı görüldüğünden herhangi İndirim yapılmayacaktır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nrn 08.06.2016 tarihli yazısı incelendiğinde hak sahiplerine bağlanan gelirlerin peşin sermaye değeri bildirileceği söylenmiş ise de söz konusu yazı dosyada yer almadığından indirim gerçekleştirilemediğini beyan ederek sonuç olarak; işveren … olayda % 25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurludur, iş makinası operatörü … olayda % 25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurludur, davacılar murisi … olayda % 50 (yüzde eli) oranında kusurludur, davacı eş …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 125.818,31 TL olduğu, davacı eş …’m talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 20.178,06 TL olduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Davacılar ve davalı vekilinin itiraz, beyan dilekçeleri gözetilerek mahkememiz dosyası ek rapor alınmak üzere aktüerya uzmanı bilirkişi …’ya tevdii edilmiş olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 26/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Kural olarak mülevaffanın ölümü nedeniyle eşi ve çocukları desteğini yitirmiş sayılır. Bu nedenle davacı çocuk için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanacaktır. Yine Kural olarak müteveffanın ölümü nedeniyle çocuğunun desteğini yitirmiş sayılır. Bu nedenle dava anne ve baba için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyannca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanacaktır. Ana ve babalarının desteğinden yoksun kalan çocuklar yönünden yaşam tablosu söz konusu değildir. Çünkü çocuklann destekten yoksunluk süreleri sınırlıdır. Genel olarak erkek çocuklar 18 yaşına kadar, ortaöğretimde iseler 20 yasına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa 25 yaşına kadar; kız çocuklar 22 yaşına kadar, yüksek öğrenimde iseler 25 yaşına kadar destek görürler. Dosya kapsamında bilgiler dikkate alınarak, müteveffanın destekliğinden yoksun kalan çocuğun eğitim durumlarına ilişkin bir bilgi bulunmadığından yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alınarak hesaplama yapılacaktır. Destek gelirinin paylaştırılmasında yüksek Yargıtay tarafından kıyasen tatbik edilmesi kabul edilmiş, ilgilinin tabi bulunuğu Sosyal Güvenlik kurumunun aylık bağlanma oranları ve somut olayın özellikleri gözetilerek destek gelirinin paylaştırılması yapılmıştır. Şüphesiz müteveffa, tüm kazancının eşine ayıracak değildir. Bir kısmı kendi ihtiyaçlarına ilişkin olduğundan, geri kalanların eş ve çocuklarına ayıracaktır. Somut olayın özellikleri gözetilerek destek gelirinin paylaştırılmasını esas alınan oranların hesaplandığını, Dosya kapsamında yer alan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 25.09.2018 tarihli yazısı ekinde yer alan Peşin Sermaya Değeri Hesaplan Tablosu Evrakı İncelendiğinde; Davacılardan … yönünden bağlanan İlk Gelir Peşin Sermaye Değerinin 96.033,04 TL olduğu, bu tutardan davalı güvence hesabının %50 kusuru nispetinde SGK GELİRİ PSD olarak 48.016,52 TL olduğu dikkate alınarak davacının zararından tenzil edilecektir. Davacılardan … yönünden bağlanan İlk Gelir Peşin Sermaye Değerinin 27.398,14 TL olduğu, bu tutardan davalı güvence hesabının %50 kusuru nispetinde SGK GELİRİ PSD olarak 13.699,07 TL olduğu dikkate alınarak davacının zararından tenzil edilecektir. KTK uyarınca kazaya sebebiyet plakası bulunmayan iş makinasının sürücüsünün ve işleteninin müşteren ve mütesilsilen kusuru nispetinde … HESABININ sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak hesap yapılacaktır. KTK m. 93 hükmü gereği kaza tarihinde cari 225.000, 00 TL limit İle gerçek zarardan sorumlu olduğu esası benimsenerek, teminatı aşan miktarlarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, Karayolları Trafik Kanunun 99. Maddesinde; ” Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlanndan birine İlettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları İçinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” denmektedir. Dosya kapsamında davacı tarafça güvence hesabına herhangi bir müracaat bulunmadığı anlaşıldığından davalının temerrüt tarihinin dava tarihi olan 17.03.2016 tarihi olduğu anlaşıldığını beyan ederek sonuç olarak; Dosyada yer alan SGK evrakından belirtilen Peşin Sermaye Değerlerinin Davacıların Zararından Tenzil Edildiği, diğer hususlar yönünden kök rapora aynen iştirak edildiğini, davacı eş …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 77.801,79 TL olduğu, davacı çocuk …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 6.478,99 TL olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 17.12.2012 tarihinde …’da … Madenciliğe ait madende çalışırken iş makinesinin çarpması neticesinde yaralanan ve bu yaralanmaya bağlı olarak tedavi sürecinde vefat eden …’ın desteğinden yoksun kalan davacıların açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminat davasıdır.
… 2. Asliye Hukuk Hakimliğince olay yerinde yapılan keşif sonucu basit krokisi çizilmiş, olay yeri fotoğrafları ve uydu görüntüleri dosyaya ibraz edilmiş, keşif sonucu verilen raporda, olayın …Tic. Ltd. Şti.’ye ait taş işletmesinin içinde meydana geldiği, taş işletme ocağına bağlantısı bulunan stabilize yolun mevcut alanda taş işletmeciliği faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler tarafından kendi imkanları doğrultusunda açtıkları ve Mecidiye Belediyesi Limanına giden İl yolu olduğu, bu yol ile bağlantısı olduğu belirtilmiştir. Maden ocağı işletmecisi olan …’nın ceza davası sırasında verdiği ifadesinde, şantiyede büroda bulunması sırasında dışardan sesler geldiğini, bulunduğu büroya 40-50 metre mesafede hurdaltkların olduğu yerde müteveffa …’i yerde yatar halde bulduğunu beyan ettiği, kepçe operatörü olan … ifadesinde, maktulün iş yerinde kantar başrnda görevli olduğunu, çalışma sahasında bulunan hurdaları kepçe ile topladığını, dökülmesi gereken yere döktüğünü, kantar yerine yaklaşık 15 metre mesafede olduğunu, döktükten sonra gittiğini, geri geldiğinde kazalının hurdaların arasında bacağını tutmakta olduğunu gördüğünü, demirleri dökerken …’in kantarın başında kendisini seyretmekte olduğunu, kendisinin hurdaları dökmesi sırasında kesinlikle hurdaların içinde olmadığını, sorduğunda ayağının kayması ile düştüğünü söylediğini, ölene kadar kepçeden söz etmediğini, ölmesinden sonra kepçenin ileri sürüldüğünü beyan ettiği, yine ceza davası sırasında ifade veren şikayetçi …, eşinin kendisine kepçenin çarptığım söylediğini, ancak bu şekilde ifade vermesi halinde arkadaşının ceza alıp işsiz kalacağını söylediğini beyan ettiği, ceza davası sırasında olayın iş makinasının çarpması ile meydana geldiğinin tespit edildiği, olayın sanıkları olan ocağın işletmecisi … ile …’nin kusurlu oldukları, dosya içindeki tüm delil ve tespitlerden olayın maden sahası içinde meydana gelen bir iş kazası olduğu, her ne kadar iş makinasının kazalıya çarptığını gören tanık ifadesi bulunmamakta ise de, iş makinası operatörünün çalışma alanında, diğer çalışanların bu alana girmesini önleyecek tedbirlerin alınmamış olduğu, iş makinesi operatörünün çalışma alanı yakınında bulunan kazalıyı önceden görmesine rağmen gereken dikkat ve özeni göstermemiş olduğu, kazalının da kendi can güvenliğini dikkate almadan iş makinası operasyon sahasına girmiş olduğu görüşüne varılarak olayın değerlendirildiği, maden sahası içinde iş makinası ile yapılan çalışma sırasında işverenin işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini korumak için gerekli olan tedbirleri almakla yükümlü olduğunun İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünde belirtildiği, bu nedenle ceza davası sırasında da kusurlu olduğu kararına varılan işyeri işletmecisi …’nın olayda kusurlu olduğu, iş makinası olan kepçe operatörü …’nin çalışması sırasında makinanın operasyon bölgesi yakınında bulunan kazalıyı önceden görmesine rağmen dikkatsizliği nedeni ile onun çalışma sahasına girdiğini fark etmediğinden, böylece kazayı önleyici tedbir alamadığından olayda kusuru olduğu, davacılar murisi olan kazalı …’ın kendi can güvenliğini dikkate simadan yük boşaltmakta olan kepçenin çalışma sahasına girdiğinden kazanın meydana gelmesinde tedbirsizliği ve dikkatsizliğinin sabit olarak kusurlu olduğu kanaati ile dosyamız kapsamında alınan hükme elverişli 31/08/2018 tarihli makine ve kusur bilirkişilerinin raporuna göre işveren …’nın olayda % 25 oranında kusurlu olduğu, iş makinası operatörü …’nin olayda % 25 oranında kusurlu olduğu ve davacılar murisi …’ın olayda % 50 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Dosyamız kapsamında alınan hükme elverişli 26/11/2018 tarihli aktüer bilirkişi raporuna göre dosyada yer alan SGK evrakından belirtilen peşin sermaye değerlerinin davacıların zararından tenzil edildiği, davacı eş …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 77.801,79 TL olduğu, davacı çocuk …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 6.478,99 TL olduğu, dava tarihinden önce davacı tarafından güvence hesabına herhangi bir müracaatta bulunulmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile 84.280,78 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine daire aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 84.280,78 TL (davacı … için 77.801,79 TL ve davacı … için 6.478,99 TL olmak üzere) destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 5.757,22 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 34,16 TL + 1.405,15 TL ıslah harcından oluşan toplam 1.439,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.317,91 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 1.405,15 TL peşin harç, 34,16 TL ıslah harcı, 221,80 TL keşif harcı ve 3.218,05 TL müzekkere, posta, tebligat, bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 4.879,16 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacılar tarafına verilmesine,
4-Davacı taraflar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 9.492,46 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacılar tarafına verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/05/2019

Katip
¸

Hakim
¸

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”