Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1274 E. 2018/854 K. 05.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1274 Esas
KARAR NO : 2018/854

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 05/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 27/12/2016 tarihli dava dilekçesinde; Davalı şirkete trafik poliçesi ile sigortalı …’ün malik ve işleteni olduğu, … plakalı araç ile, müvekkiline ait … plakalı aracın 08.10.2016 tarihinde trafik kazasına karıştıklarını, kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, … plakalı aracın 26.09,2016-2017 vadeli … numaralı trafik poliçesi ile sigortalandığını, Yargıtay 17. HD.nin kararlarında değer kaybı tespiti için aracın model, km, kaza sonrası yapılan parça değişikliği, işçilik maliyetleri, tek tek gözönüne alınarak, hasarsız 2.el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış hali ile satışındaki 2.el piyasa rayiç fiyatı arasındaki fark olarak tespiti gerekeceğini, 16.11.2016 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapıldığını, KTK 99. Md. poliçe genel şartları B.2 md. gözönüne alınarak 29.11.2016 tarihinde temerrüdün gerçekleştiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL değer kaybı alacağının 29.11.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; KTK 97. md. gereğince davadan önce başvuru yapılmadığını, bu sebeple dava şartı noksanlığı bulunduğunu, davanın reddi gerektiğini, … plakalı aracın 26.09.2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, öncelikle kusur durumunun tespiti gerektiğini, değer kaybının Yargıtay tarafından belirlenen hesaplama kriterlerine uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, temerrüdün oluşmadığını, halihazırda delil ve belgelerin tebliğ edilmediğini, temerrüde düşülmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; trafik kazasında hasar gören aracın değer kaybının kusurlu araç sigortasını yapan davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce, dosyanın kusur ve hasar bilirkişisi …, sigorta bilirkişi …’a tevdii ile dosya üzerinde inceleme yapıp rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 25.06.2018 tarihli raporda; dosya üzerinde yaptığı inceleme neticesinde, 08.10.2016 günü meydana gelen olayda, sürücülerin eşit oranda %50 kusurlu oldukları, ZMMS. Genel şartları uyarınca, 14.05.2015 tarihli 29355 sayılı resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiş Tebliğ ekinde yer alan hesap yöntemine göre araçtaki değer kaybının 20.344-TL olacağı, ancak Türk Hukukunda fark teorisinin benimsenmiş olduğu ve bu yöndeki Yargıtay’ın yerleşik kararları dikkate alındığında yapılan piyasa analizine göre araçtaki değer kaybının reel piyasa şartlarında ortalama 18.000-TL olacağı, gerek poliçenin düzenlenme tarihi gerekse rizikonun gerçekleştiği kaza tarihi itibarıyla genel şartların uygulanması gerekeceği, ancak taraflarca, Yargıtay tarafından kabul gören “aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark” kriterine göre değer kaybı hesaplanmasının İstendiği, buna göre nihai kararın sayın mahkemeye ait olacağı, kusur oranı doğrultusunda davacının talep edebileceği poliçe genel şartlarına göre hesaplanan değer kaybı miktarının 10.172-TL , Yargıtay tarafından benimsenen kıstasa göre (genel şart uygulaması öncesi kararlarında dikkate aldığı) 9.000 TL olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin 04.09.2018 havale tarihli feragat dilekçesi ile davacı müvekkilinin, davalı … şirketi ile dava haricinde sulh olmaları sonucunda davadan feragat etmiştir.
Davalı vekilinin 04.09.2018 havale tarihli feragat dilekçesi ile davalı müvekkili ile davacı arasında dava haricinde sulh olmaları sonucunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davadan feragat HMK. nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde, davadan feragate yetkili olduğu saptanmaktadır. Feragat bildirimi de HMK. nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Davalı vekili tarafından 4.09.2018 havale tarihli beyan dilekçesinde, davacı ile aralarında imzalanan sulh protokolü gereğince davacının davadan feragati halinde dava sonunda yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden taleplerinin olmadığı bildirilmiştir. Tüm bu nedenlerle davacının davasının feragat sebebi ile reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu bakiye 6,70 TL’nin tahsil kabliyeti bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafça vekalet ücreti ve yargılama gideri talep edilmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, dair verilen karar tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.05/09/2018

Katip …

Hakim …