Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1270 E. 2019/1258 K. 06.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1270 Esas
KARAR NO : 2019/1258

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 06/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 17.04.2009 tarihinde meydana gelen kazada … plakalı otobüste yolcu konumunda bulunan müvekkillerinin yaralandığını, araç sürücüsünün kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğunu, 17.10.2016 tarihinde davalı …Ş.’ne başvuru yapılarak maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte istendiğini, 15 günlük yasal süre geçmesine rağmen talebin sonuçlandırılamadığı diğer hususlarla birlikte belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkillerinin bedensel zarar uğraması nedeniyle zararın kapsamı belli olduktan sonra müktarı açıklanacak maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekilinin 31/10/2019 havale tarihli beyan dilekçesi ile dava değerini … yönünden 20.523,80 TL’ye, … yönünden ise dava değerini 234,03 TL’ye yükselttiğini beyan ederek süresinde harcını yatırdığı tespit edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazada birden fazla yaralı bulunduğunu, müvekkili şirket aleyhine … 18. Asliye Ticaret Mahkemesinde … esas sayılı dosya ile tazminat davası ikame edildiği ve derdest olduğunu, davaların birleştirilmesini talep ettiklerini, dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, delillerin teliğini talep ettiklerini, kusur oranlarının tespitinin ATK vasıtasıyla yapılmasını, maluliyet durumunun ATK 3. İhtisas Dairesi vasıtasıyla yapılmasını, maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanmasını, TR 2010 tablosunun ve %1,8 teknik faizin dikkate alınması, herhangi bir belge sunulmadığından asgari ücretin baz alınmasını, davacının müterafik kusurunun varlığı halinde tazminattan indirim yapılmasını, SGK tarafından ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek tazminttan mahsup edilmesi gerektiğini, sorumluluğun kişi başına 150.000,00 TL teminat limiti ile sınırlı olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının celp edilip incelenmesinde; kazaya ilişkin ikame olunan kamu davasınında alınan 05.07.2010 tarih ve 2010/638 K. sayılı karar ile; 2 yıl iken 1/6 oranında indirimli 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 3 ay süre ile geri alınmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 süreyle denetime tabi tutulmasına … Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere kurulan hükmün itiraz edilmeden 13.09.2010 tarihinde kesinleştiği ve infazının gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası kapsamında Ankara Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan … tarihli kusur raporunda özetle; ceza yargılaması sırasında sürücü …’in asli ve tek kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyası kapsamında davacı …’ün maluliyet oranının tespiti amacıyla İstanbul ATK 3. İhtisas Daire Başkanlığı tarafından … tarihinde tanzim olunan maluliyet raporunda özetle; mevcut belgelere göre kişi adına düzenlenmiş olay tarihli tıbbi belgelerde sol alt ekstremitede yaralanma tariflenmediği cihetle; sol alt ekstremitede mevcut kısıtlılığı ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığı, … kızı, 1940 doğumlu …’ün 17.04.2009 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyası kapsamında davacı …’ün maluliyet oranının tespiti amacıyla yeniden İstanbul ATK 2. İhtisas Daire Başkanlığı tarafından 08/02/2019 tarihinde tanzim olunan maluliyet raporunda özetle; mevcut belgelere göre kişi adına düzenlenmiş olay tarihli tıbbi belgelerde sol alt ekstremitede yaralanma tariflenmediği cihetle; Sol alt ekstremitede mevcut kısıtlılığı ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığı, … kızı, 25.05.1940 doğumlu …’ün7.04.2009 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, ayrıca madde 15 gereği başka birinin bakımına sürekli muhtaç olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyası kapsamında davacı …’ün maluliyet oranının tespiti amacıyla İstanbul ATK 2. İhtisas Daire Başkanlığı tarafından 31/07/2019 tarihinde tanzim olunan maluliyet raporunda özetle; mevcut belgelere göre, Mustafa oğlu, 08.06.1943 doğumlu …’ün 17.04.2009 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr 1 VII (2Aa………30) A %34 x 1/3 = %11.33, E cetveline göre: %15 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla aktüer …’a tevdii edilen dosyaya 09/10/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 157/b maddesi-“sürücü kusurlarının tespiti” ile ilgili bendi; “adli mevzuat ve yargılama hükümleri saklı kalmak üzere, trafik kazalarına karışanların kusur durumları; 2918 sayılı Kanun ve bu Yönetmelikte belirtilen kurallar, şartlar, hak ve yükümlülükler ile asli kusur sayılan haller dikkate alınarak belirlenir. Kaza mahallinde yapılan incelemeler sonunda tespit edilen iz ve delillere ilave olarak kazaya karışanların olay hakkındaki ifadeleri ile varsa tanık ifadeleri de kusur durumunun tespitinde dikkate alınır” şeklindedir. Kazada kusurlu hareketlerden herhangi biri, kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir (K.T.K. Mad. 84).
Bu kapsamda sürücü … 17.04.2009 tarihli şüpheli ifade tutanağında özetle; saat 06.50 sıralarında …’ne ait araç ile akrabasının cenaze merasimine katılmak maksadı ile … ilinden … köyüne yola çıktıklarını, … ilçesine kadar …’nin kullandığı aracı kendisine verdiğini, kullanmaya başladığını, önde ve arkada aynı yere giden araçların olduğubu, konvoy halinde gittikleri için fazla hızlı olmadıklarını, … Otobüs Terminali kavşağına geldiklerinde … istikametine dönmek istediğini, normal hızla viraja girdiğini, girer girmez aracın sol tarafına yatmaya başladığını, toparlamaya çalışmasına rağmen orta refüj üzerine aracın sol yanı üzerine yattığını, 112 Acil ve emniyet birimlerini aradığını, araçta sıkıştığını gördüğü birkaç kişiyi vatandaşların yardımı ile kurtardıklarını, 18.04.2009 tarihli şüpheli sorgulama tutanağında özetle; .. köyüne akrabaları ile birlikte 3 araç cenazeye gittiklerini, aracı ilk başta …’nın kullandığını, … ilçesinde kendisinin kullanmaya başladığını, yolun yabancısı olmadığını, …’nin yanında bulunan dönel kavşağa gelmeden önce … Belediyesi’ne ait cenaze aracının arkasında olduğunu, yolun bozuk olduğunu bildiği için yavaşladığını, ışıklara gelmeden 200 metre kala cenaze arabasının geçtiğini, kırmızı ışık yandığı için ışıklarda durduğunu, gelene kadar yeşil ışık yanında geçtiğini, …’a doğru sağa döndüğünü, araç içerisindekilerin hepsinin akrabası olduğunu, 18.04.2009 tarihli ifade sorgu zaptında özetle; cenazeleri olduğu, cenazeyi defnetmek üzere akrabalarla birlikte cenazenin olduğu taksi, kendi kullandığı minibüs be bir de başka taksi olmak üzere 3 araç yola çıktıklarını, uykusuz olmadığını, terminal kavşağına geldiklerinde 70-75 km/saat hızla dönüşte yavaşladığını, hafif yağış ve yol kenarında mıcır olduğunu, dönerken arabanın sol tarafa doğru yattığını ve kaldığını, hızlı olması durumunda sürükleneceğini, nasıl olduğunu anlayamadığını, 3 aracın yavaş yavaş birbirlerini takip ettiğini, panik halinde araçtan çıkıp 112’yi aradığını ve yaralılara yardımcı olduğunu, 13.01.2010 tarihli celsede özetle; kusuru olmadığını, kazanın nasıl olduğunu anlayamadığını, hafif yağmurun çiselediğini, hız sınırını geçmediğini,
Davacı yolcular … ve …, 17.04.2009 tarihli mağdur-müşteki ifade tutanağında özetle; … köyüne vefat eden akrabasının cenazesine gitmek üzere evden ayrıldığını, … Terminal mevkiine geldiklerinde araçtan “… yolu daha kısa gidelim” şeklinde bir ses geldiğini, şoförde dönüş yapınca aracın yan yattığını, 13.01.2010 tarihli celsede özetle; kazanın nasıl olduğunu görmediğini, aniden olduğunu,
Yolcu …, 17.04.2009 tarihli şüpheli-mağdur ifade tutanağında özetle; kendi adına kayıtlı … plakalı otobüs ile … köyüne vefat eden akrabasının cenazesine gitmek üzere yola çıktıklarını, … ilçesine kadar aracı kendisinin kullandığını, sonra …’in kullanmaya başladığını, … Terminali’ne yaklaştıklarında herkesin … yolunun daha yakın olduğunu ve buradan gidelim dediğini, kavşaktan döndükleri esnada aracın yol kenarında bulunan mucura kapılması sonucu sol tarafa gittiğini, 2009 model aracın herhangi bir teknik arızasının bulunmadığını, çok fazla olmamakla beraber viraja hızlı girdiğini, 13.01.2010 tarihli celsede özetle; Bartın Terminali kavşağında araç lastiğini çakıla kaptırdığını ve kazanın meydana geldiğini,
Yolcu …, …, …, …, …, …, …, 17.04.2009 tarihli mağdur-müşteki ifade tutanağında özetle; … köyüne vefat eden akrabasının cenazesine gitmek üzere evden ayrıldığını, … Terminal mevkiine geldiklerinde araçtan “… yolu daha kısa gidelim” şeklinde bir ses geldiğini, şoförde dönüş yapınca aracın yan yattığını,
Yolcu …, …, …, 17.04.2009 tarihli mağdur müşteki ifade tutanağında özetle; … köyüne vefat eden akrabasının cenazesine gimek üzere yola çıktıklarını, uyuduğunu, araç devrildiğinde uyandığını, kazanın nasıl olduğunu görmediğini,
Yolcu …, 17.04.2009 tarihli mağdur-müşteki ifade tutanağında özetle; … köyüne vefat eden akrabasının cenazesine gimek üzere yola çıktıklarını, yanındaki arkadaşı ile konuştuğunu, … Terminal mevkiine geldiklerinde araçtan “… yolu daha kısa gidelim” şeklinde bir ses geldiğini, şoför de ani dönüş yapınca aracın yan yattığını,
Yolcu …, …, 17.04.2009 tarihli mağdur-müşteki ifade tutanağında özetle; … köyüne vefat eden eniştesinin cenazesine gitmek üzere yola çıktıklarını, … Terminali’ne yaklaştıklarında araçtan bir kişinin … yolunun daha yakın olduğunu ve buradan gidelim dediğini, şoförün ani dönüş yaptığını, hızlı olması nedeniyle sol tarafa doğru yattığını,
Yolcu …, 21.07.2009 tarihli müşteki müracaat tutanağında özetle; … plakalı araç içerisinde bulunduğunu, … ili … ilçesine bir hemşerilerinin cenaze merasimine gittiklerini, saat 08:00 sıralarında yağmurun çiselemeye başladığını, … yol ayrım kavşağına yaklaştıklarında aracın yolun sol tarafına devrildiğini, yüzünün kanlar içinde kaldığını, şoförün yardımıyla araçtan çıktığını, polislerin geldiğini,
Yolcu …, 30.07.2009 tarihli müşteki müracaat tutanağında özetle; kaza esnasında … plakalı araç içerisinde bulunduğunu, cenaze merasimine gittiklerini, … yol ayrımında saat 08:30 sıralarında yolun sol tarafına doğru devrildiğini, daha sonrasını hatırlamadığını,
Yolcu …, 31.07.2009 tarihli müşteki müracaat tutanağında özetle; … plakalı araç içerisinde bulunduğunu, cenaze merasimine gittiklerini, saat 08:30 sıralarında … yol ayrımında yolun sol tarafına doğru devrildiğini, sonrasını hatırlamadığını,
Yolcu …, 22.06.2009 tarihli müşteki müracaat tutanağında özetle; … plakalı araçta bulunduğunu, beyin ameliyatı geçirdiğinden kazayla ilgili hiçbirşey hatırlamadığını,
…, 03.03.2010 tarihli ceza duruşmasında özetle; olay hakkında bir bilgisi olmadığını, kazada babası …’in öldüğünü, şikayetçi olmadığını, sanığın ölüm nedeniyle 10.000,00 TL kan parası ödediğini ve kazadan sonra ilgilendiğini beyan etmişlerdir.
Olay yerine intikal eden … 1. Jandarma Trafik Tim Komutanlığı personeli … ve … tarafından tanzim olunan “Trafik Kazası Tespit Tutanağı”’na göre; olay mahalli yerleşim yeri dışı, köy yolu, bölünmüş, 7 metre genişliğinde, tek yönlü, asfalt kaplama, yüzey ıslak, yatay güzergah korkuluklu sert viraj, düşey güzergah eğimsiz, vakit gündüz, hava bulutlu olup, mahalde üç yönlü (T) kavşak, trafik lambası, aydınlatma, yol şerit çizgisi, 2 metre genişliğinde banket, 18 metre mesafede ”Yol Ver” trafik işaret levhası, araç haricinde hasar gören 4 adet orta refüj bordür taşı bulunmamakta, geçit, yaya kaldırımı, yolda çalışma, görüşe engel cisim, yoldan kaynaklanan sorun, kazaya etken araç aksamı bulunmamaktadır. “Kaza Özeti”’nde; sürücü …’in idaresindeki … plakalı otobüs ile … karayolunda seyir halinde iken 20. km terminal kavşağı mevkiinde kavşağı alamayarak istikametine göre aracını sol orta refüj üzerine devirdiği belirtilmiş, KTK 52/1-a,b maddelerini ihlalden birinci derecede tek kusurlu olduğu görüş ve kanatine yer verilmiş, ayrıca otobüsün vitesinin boşta olduğu, alınan takograf çıktısında yaklaşık hızının 65 km/saat civarında olduğu, takografta takılı sürücü belgesinin … adına kayıtlı olduğu belirtilmiştir. Çizilen “Kaza Krokisi”’nde; sürücünün bölünmemiş, iki yönlü Zonguldak-Bartın karayolunun sağında bulunan sağa virajlı adalı (T) tipi kavşak kesiminde 8,5 metre genişliğindeki yolun sol kesiminde 7,8 metre uzunluğunda lastik izi bıraktıktan sonra orta refüj ile bölünmüş, iki şeritli Kozcağız yoluna girip sol şeritte 1,7 metre iz bıraktıktan sonra orta refüj kesimine sol yan kesimleri üzerine devrildiği, trafik ışık kontrollu kavşak kesiminde trafik ışığının fasılalı sarı yandığı, yol kenarında ”Yol Ver” levhası bulunduğu resmedilmiştir.
Davacı kazazede yolcu …, 25.05.1940 doğumlu ve olay günü 69 yaşında olup sol hemotoraksta şüpheli kot fraktürü, sol omuzda hassasiyet, sol temporal bölgede 2×1 cm’lik kesi şeklinde basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve hayati tehlike bulunacak nitelikte yaralanmıştır. 23.05.2018 tarihli müzekkereye cevaben ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 05.09.2018 tarihli yazıda ve davacı vekilinin itirazı üzerine 01.11.2018 tarihli müzekkereye cevaben ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 08.02.2019 tarihli yazıda; sol alt ekstremitede yaralanma tariflenmediği, sol alt ekstremitede mevcut kısıtlılığı ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığı, trafik kazasına bağlı yaralanmasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığı, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, başka birinin bakımına sürekli muhtaç olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabielceği oybirliği ile mütalaa olunmuştur.
Davacı kazazede yolcu …, 08.06.1943 doğumlu ve olay günü 66 yaşında olup solda 1-2-3 kotlarda kırık, sol skapulada kırık, sol klavikulada kırık şeklinde basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve hayati tehlike bulunacak nitelikte yaralanmıştır. 05.07.2019 tarihli müzekkereye cevaben ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 31.07.2019 tarihli yazıda; geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının (E) cetveline göre %15 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği oybirliği ile mütalaa olunmuştur.
30.12.2016 tarihli müzekkereye cevaben SGK tarafından hazırlanan 27.01.2017 tarihli yazıda özetle; … ve …’e 17.04.2009 tarihli kaza ile ilgili herhangi bir gelir bağlanmadığı belirtilmiştir.
Sürücü …, 1971 doğumlu ve olay günü 38 yaşında olup yeterli (E) sınıfı sürücü belgesine 1994 yılından itibaren haizdir. … Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 17.04.2009 tarihli ”Genel Adli Muayene Formu”nda; basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ve hayati tehlike olmayacak nitelikte yaralandığı, kan sonucuna göre 3 mg/dl alkollü olduğu belirtilmiş, … Cumhuriyet Başsavcılığının 08.05.2009 tarihli müzekkeresine istinaden T.C. Sağlık Bakanlığı … Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından hazırlanan 22.05.2009 tarihli yazıda da; çıkan 3 mg/dl alkol miktarının 0,03 promile eşdeğer olduğu, cezai uygulanım için çok düşük olduğu, vücudun kendisinin de etanol ürettiği, sigaranın kan alkol düzeyini etkilemediği belirtilmiştir.
Dosya münderecatında bulunan bilgi ve belgelerin incelenip değerlendirilmesi sonucunda; olay anını gösteren araç içi-dışı kamera görüntüleri bulunmadığı, dolayısıyla olayda etkili olabilecek başkaca unsurların bilinmediği, sürücülerin genel trafiğin bünyesinde barındırdığı kaza risk ve tehlikeleri nedeniyle dikkatlerini yoğunlaştırmaları, müteyakkız davranarak yola ve çevrelerine gereken dikkat ve özeni göstermeleri, kendileri ile trafikte bulunan diğer sürücü, yolcu ve yayaların can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmemek adına tedbirli ve kontrollü ilerlemeleri, genel trafiği tehlikeye düşürecek hareketlerden sakınmaları, hızlarını ve dikkat seviyelerini yolun ve trafiğin icap ve şartlarına göre her an tedbir alabilecekleri şekilde ayarlamaları, önleyici etkili tedbirleri zamanında gereği gibi almaları gerektiği, normal şartlar altında gündüz vakti, görüşün açık olduğu ve görüşe engel bir durumun bulunmadığı mahalde, yağan yağmur ve ıslak zemin şartlarında dikkatli ve tedbirli ilerleyen bir sürücünün tehlikeleri ön görememesi, yolun tehlikeli keskin dönemeç kesimine yavaşlamadan yaklaşamaması, hızını ve direksiyon sapma açısını ayarlayamaması için olumsuz bir neden bulunmadığı, bilindiği üzere T.C.K. 22/2 maddesinde; “taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlandığı, meydana gelen trafik kazasının, dikkatli, tedbirli, kontrollu ve özenli davranılması halinde önlenebilir nitelikte olduğu,
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda; karayolu-trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar, trafik-yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri, şerit-taşıtların bir dizi halinde güvenle seyredebilmeleri için taşıt yolunun ayrılmış bir bölümü, taşıt yolu (kaplama)-karayolunun genel olarak taşıt trafiğince kullanılan kısmı olarak tanımlandığı (K.T.K. Mad. 3), gabari, araçların yüklü veya yüksüz olarak karayolunda güvenli seyirlerini temin amacı ile uzunluk, genişlik ve yüksekliklerini belirleyen ölçüler olup karayollarında trafiğe çıkarılacak araçlarda yüklü ve yüksüz olarak uyulacak boyutlar için azami genişliğin 2,55 metre olduğu (K.T.Y. Mad. 128), katalog verilerine göre 2262 mm genişliğindeki … plaka numaralı (M3) sınıfı otobüs ile 8,5 metre ve 7 metre genişliğindeki kaplama üzerinde tehlikesiz ilerlemenin mümkün olduğu, tehlikeli bölgenin, kişilerin sağlık ve güvenlik yönünden riske maruz kalabileceği, ekipmanında veya çevresinde bulunan bölge, maruz kişinin ise tamamen veya kısmen tehlikeli bölgede bulunan kişi, açık tehlikenin ise mevcut durumda normal davranışta bile her an kazaya açık olan durumlar, olası tehlikenin ise güvenli görünen durumda davranış, durum ve pozisyonun değişmesi ile kaza olasılığı olan durumlar olduğu, hızın artması ile hem kaza ihtimalinin arttığı, taşıt kontrolünün güçleştiği, durma ve reaksiyon süresi boyunca kat edilen mesafenin uzadığı, görüş açısının daraldığı, hem de kaza sonuçlarının ağırlaştığı, ortalama hızın %5 artmasının, yaklaşık olarak tüm yaralanmalı kazalarda %10, ölümlü kazalarda ise %20 düzeyinde artışa yol açtığı, kaza ihtimali ve kaza sonuçları ile ilişkisi nedeniyle hızın, temel bir risk faktörü olarak kabul edildiği, aşırı hızın, yasal hız sınırlarına; uygun olmayan hızın ise, çevresel koşullara göre uygun hız sınırının üzerine çıkılması anlamına geldiği, her iki durumda da meydana gelebilecek kazaların yasal hızda ya da uygun hızda oluşabilecek hasarın üzerinde belirginleştiği, dolayısıyla hızın kontrol edilmesi durumunda çoğu kazanın önlenebilir ve oluşabilecek zarar ve kayıpların azaltılabilir nitelikte olduğu, Karayolları Trafik Kanununda ve Yönetmelikte yazılı kayıt ve şartlar dışında ve aksine bir işaret bulunmadıkça yerleşim yeri dışında şehirlerarası çift yönlü yollarda otobüsler için azami hız sınırının 80 km/saat olduğu, iki yönlü karayolunda geçme sırasında, geçme kuralının mecbur kıldığı şartlar dolayısıyla, bu Yönetmeliğin aynı cins taşıtlar için tayin ettiği hız sınırlarını aşan taşıt sürücülerine 2918 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre ve çeşitli araç cinslerine göre bu Yönetmeliğin öngörmüş olduğu azami hız sınırlarını, %10 nispetinde aştığı kontroller sırasında tespit edilen sürücülere, Karayolları Trafik Kanununun 51 inci maddesine göre işlem yapılmayacağı (K.T.Y. Mad. 100), sürücülerin aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorunda olduğu (K.T.K. Mad. 51), hız tahdidini belirleyen aksine bir işaret bulunmayan yerleşim birimleri içinden veya civarından geçen şehir dışı karayollarının bu kesimlerinde, can ve mal güvenliği açısından, karşıdan karşıya geçişler bir fiziki engelle yasaklanmış veya alt ve üst geçitlerle belirlenmiş ise ve hız yapmak yaya ve taşıt trafiği açısından bir engel teşkil etmiyorsa, taşıt sürücüleri yol ve trafik durumunu dikkate alarak yönetmeliğin kendilerine tayin etmiş olduğu azami hız sınırları içerisinde seyredebilecekleri (K.T.Y. Mad. 101), takograf kayıtlarına göre …’in 70-75 km/saat hızla seyir halinde olduğu, ancak 2918 sayılı K.T.K.’nun 52. maddesinin ise oldukça açık olduğu ve sürücülerin hızlarını yol, trafik, görüş vb. durumuna göre güvenle sevk ve idare edebilecekleri seviyelerde ayarlamaları gerektiği, herhangi bir taşıt ile belli bir hızda belli bir yarıçapa sahip bir viraj dönüldüğünde veya ani sapma manevraları yapıldığında taşıtın ağırlık merkezinden taşıtı dönülen yönün dışına doğru itecek yönde merkezkaç kuvvet etki ettiği, araç gövdesi yayılı yük olduğu kabul edildiğinde motor ve aktarma organlarının konumlarına göre ağırlık merkezi konumunun değişebildiği, taşıt dinamiğinde az döner (under steering), nötr ve aşırı döner (over steering) taşıt olarak tanımlandıkları, kararlı-nötr duruma getirebilmek ve aynı iz üzerinde kalabilmek için direksiyon sapma derecesinin uygun olarak arttırılması veya azaltılması gerektiği, merkezkaç kuvvetin taşıtın kütlesi ve hızın karesi ile doğru orantılı olarak değiştiği, hızın etkisi daha fazla olup taşıtı yörüngesinden çıkarmaya çalışan bu kuvvetin pnömatik tekerleklerde zemin ile aralarında yan kuvvet oluşturularak karşılandığı, yan kuvvetlerin 5-6 derecelik direksiyon sapmalarına kadar maksimum mertebede iken artan sapma derecelerinde düşme eğilimi gösterdiği, dolayısıyla kararlı bir iz takibinin ancak hızın kontrolü ve uygun direksiyon sapma derecesi ile sağlanabildiği, dönüş sırasında iç taraf tekerleri üzerindeki yük azalıp dış taraf tekerlekleri üzerindeki yük artarak yük transferi gerçekleştiği, ayrıca asfalt kuru zeminlerde 0,6-0,7 mertebelerindeki tutunma katsayısının ıslak zemin şartlarında 0,45-0,50 seviyelerine düştüğü, ayrıca lastik diş profil yüksekliği ve zeminde biriken su derinliğine bağlı olarak tekerlek ile zemin arasında “aquaplanning” adı verilen su filmi tabakası oluşması riski bulunabileceği, fren dinamiğinde ise reaksiyon zamanı, bir şeyin ya da tehlikenin görülüp anlaşılması ile ona karşı etkilenme, yani gerekli tedbiri almaya başlama arasında geçen süre yani sürücünün fren yapmasına neden olan engeli görmesi ile ayağını fren pedalı üzerine koyması arasında geçen süre olduğu, bu sürenin içinde algılama, ne olduğunu fark etme, karar verme, ayağı gaz pedalından fren pedalına geçirme süreleri bulunduğu ve sürücünün yeteneklerine, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumlarına, şahıslara özgü karakteristikler ile dış etkenlerin çeşitlerine bağlı olarak en az 0,3 ve en çok 1,7 saniye sınırları arasında değişmekte ise de, ortalama olarak 0,5-0,6 saniye kabul edildiği, fren reaksiyon zamanı ise, bir tehlike anında, şoförün fren pedalına basmasından aracın fren sisteminin etki göstermeye başlamasına kadar geçen süre olduğu, mekanik ve hidrolik frenlerde ortalama 0,1-0,2 saniye ve havalı frenlerde ise 0,2-0,6 saniye olduğu, toplam reaksiyon zamanı ise, sürücü ve fren reaksiyon zamanlarının toplamı olup tehlike halinde ortalama 0,75 saniye olduğu, araçların, yapım ve kullanma bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uymasının, esasları yönetmelikte belirtilen şekilde ve tarzda teknik şartlara uygun durumda bulundurulmasının zorunlu olduğu (K.T.K. Mad. 29,30), olay anında yaklaşık 1 yıl yaşındaki 2009 model otobüsün tip onay sertifikalarına haiz, gerekli ve yeterli ulusal-uluslararası standardlarda seri üretimi yapılan taşıt olduğu, taşıttan kaynaklanan herhangi bir teknik arızanın söz konusu olmadığı, sürücünün oküler noktasından yolun yapısı ve çevresinin görülebileceği, hadisenin meydana geliş şekline göre; sürücü …’in idaresindeki sürücü dahil 32 koltuk kapasiteli, net 5298 kg-azami 7840 kg ağırlığındaki … plaka numaralı otobüs ile yolun sağa sert virajlı (T) tip kavşak kesimine icap ve şartlarına uygun olmayan, güvenle sevk ve idare edemeyeceği bir hızla yaklaştığı, zamanında fren tedbiri ile yavaşlamadığı, hızını ve direksiyon sapma açısını ayarlayamadığı, ani direksiyon sapması uygulayıp direksiyon hakimiyetini ve kontrolü kaybederek kaplama ve seyir şeridi üzerinde kalamayıp kontrolsüz şekilde yolun soluna orta refüje doğru yönelerek bordür taşlarına çarpması akabinde devrildiği, kazanın oluşumunda dikkatsiz, tedbirsiz, özensiz ve kontrolsüz davranışının tamamen etkili olduğu, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (K.T.K.) ve alınacak tedbirler ile ilgili olarak, gerekli görülen ve bunların uygulanmasına ait esas ve usulleri belirleyen Karayolları Trafik Yönetmeliği (K.T.Y.) ile belirlendiği,
Sürücülerin trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmemek (K.T.K. Mad. 46/c), trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kural, yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymak (K.T.K. Mad. 47/c,d), kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken hızlarını azaltmak, hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak (K.T.K. Mad. 52/a,b) zorunda olduğu, taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola dönerken, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek şekilde davranmalarının (K.T.K. Mad. 67/a), karayollarında, kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde, özel amaçlarla keyfi veya kasıtlı davranışlarda bulunmak suretiyle yaya veya araç trafiğinin seyir emniyetini ihlal etmek veya tehlikeye düşürmek suretiyle tedbirsiz ve saygısız davranışlarda bulunmaları ve araç sürmelerinin (K.T.Y. Mad. 145/e) yasak olduğu, araç sürücülerinin trafik kazalarında; doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma hallerinde asli kusurlu sayıldıkları (K.T.K. Mad. 84/f), olayda aksine davranarak sevk ve idaresindeki … plaka numaralı ticari otobüs ile sağa sert virajlı kavşak kesimine yolun icap ve şartlarına uygun olmayan, güvenle sevk ve idare edemeyeceği bir hızla ilerleyip yavaşlamadan yaklaşan, tehlikeleri ön görmeyen, hızını ve direksiyon sapma açısını ayarlayamayarak kaplama üzerinde kalamayan, direksiyon hakimiyetini kaybedip soluna doğru yönelerek orta refüj bordür taşlarına temas sonrası otobüsün sol yan kesimleri üzerine devrilmesine neden olan , dikkatsiz, tedbirsiz, kontrolsüz ve özensiz davrandığı mütalaa edilen sürücü …’in önlenebilir nitelikteki olayın meydana gelmesinde %100 (yüzde yüz) oranında tamamen kusurlu olduğu,
Yolcunun, aracı kullanan sürücü ile hizmetliler dışında araçta bulunan kişiler olarak tanımlandığı (K.T.K. Mad. 3), karayollarından faydalananların trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymak zorunda (K.T.K. Mad. 47/d) olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinin, “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur. Kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehir içi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” şeklinde olduğu, 09.06.2008 tarih ve 26901 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 2. maddesi ile de 150. madde; M1 sınıfı otomobil, M1G-N1G sınıfı arazi taşıtları, N1-N2-N3 sınıfı kamyonet, kamyon çekici, M2-M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması zorunlu hale getirildiği, günümüzde; “Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları mecburidir. Sürücü ve yolcular için, nicelik ve nitelikleri bu Yönetmeliğin ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde ve Karayolları Trafik Kanununa göre çıkarılan diğer yönetmeliklerde gösterilen koruyucu tertibatlardan; … M1 sınıfı otomobillerin, N1, N2, N3 sınıfı kamyonet, kamyon ve çekicilerin, M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan “Emniyet Kemeri”nin bulundurulması ve kullanılması zorunludur. …” şeklini aldığı, araç dururken kullanılan koltuklar ile ayakta da yolcu taşıyan M2 ve M3 kategorisi Sınıf A ve Sınıf I otobüslerde, koltuklarda, emniyet kemeri bulundurulmasının zorunlu olmadığı, ancak yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri, yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler (umum servis araçları hariç) ile dolmuş otomobillerindeki yolcular, geri gitme veya park yerlerinde 25 km/s. geçmeyen hızla seyreden sürücüler, yakın koruma, harekât, tatbikat ve devriye görevi yürüten veya olaylara müdahale eden askeri ve genel kolluk görevlilerinden sürücü ve yolcu konumunda bulunanlar, görev ya da ekip çalışması ile özel pozisyonlarda bulunduklarında acil servis görevlileri, emniyet kemeri kullanmak zorunda olmadığı, bunların dışında kalan ve halen trafikte kullanılmakta olan diğer taşıt sahiplerinin isteğe bağlı olarak, yönetmeliğin ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde yer alan “Emniyet Kemeri”ni numunesine uygun olarak taktırabilicekleri, emniyet kemerinin, 01.08.1998 tarihinden sonra ve 13.02.2009 tarihine kadar üretilmiş M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında zorunlu olmayıp, minibüslerde sürücüsü ile yanında oturan yolcuların; şehirlerarası otobüslerde arka koltuklar hariç olmak üzere, sürücüsü dahil en ön ve önünde boşluk olan arka koltuklarda, önünde boşluk olan kapı önü koltuklarında; iki katlı şehirlerarası otobüslerde merdiven önü, en ön ve önünde boşluk olan en arka koltuklarda, masa etrafında bulunan koltuklardan aracın gidiş yönüne doğru olanlarda oturan yolcular için bulundurulması ve kullanılmasının zorunlu olduğu, M2 ve M3 sınıfında seyahat eden yolcular koltuklarına oturduklarında ve araç hareket ettiğinde, emniyet kemerlerini bağlamaları konusunda sürücü tarafından, muavin veya grup lideri olarak tayin edilen görevli tarafından, görsel-işitsel vasıtalarla, belirlenen ve her oturma pozisyonunda görülebilen işaret veya bu Yönetmeliğin ekindeki (Ek:41)’de gösterilen semboller gibi yollardan herhangi biri ile uyarılmak zorunda oldukları (K.T.Y. Mad. 150), … plaka sayılı (M3) sınıfı otobüs 2009 model olup üretim tarihi bilinmediğinden mevzuttan etkilenip etkilenmediğinin, bütün koltuklarında emniyet kemeri sistemi bulunup bulunmadığının bilinmediği, bilindiği üzere, aktif gergili 3 nokta asılışlı emniyet kemeri düzenekleri hem bel bölgesinden hem de göğüs bölgesinden, iki nokta asılışlı emniyet kemeri düzenekleri ise bel bölgesinden kavrayarak çarpışmalarda, takla atmalarda ve devrilmelerde araç içerisinde savrulmalara engel olabilmek amacıyla tasarlandıkları, taşıtların değişik kesimleri ile bir engele çarpmaları sırasında taşıt içerisinde bulunanların ani ivme sıfırlaması ve atalet nedeniyle savrulmaları, vücutlarının değişik bölgelerinin araç içerisinde sert komponent yüzeyler ile temas etmeleri beklenen muhtemel durumlardan olduğu, sert çarpışmalarda üç nokta asılışlı emniyet kemer düzeneğinin göğüs bölgesini saran kemer kesimi gerilerek ileriye savrulmaları, bel bölgesini kavrayan kemer kesimi ise koltuktan ayrılmaları engellemek amacıyla tasarlandığı, kaza anında meydana gelen çarpma etkisini vücut yapısındaki en güçlü noktalara yönelterek ve dağıtarak tek noktada toplanmamasını sağladığı, kol kasları 25 kilogramın üzerindeki bir güce genellikle dayanmadığından çarpma etkisinin frenlenmesi kırılması muhtemel kol ve bacaklar ile imkansız olduğu, bir duvara 50 km/saat hızla çarpma esnasında 4. kattan düşmeyle eşdeğer nitelikte iki tonu geçen bir etki oluştuğu, mekanik gerdirmeli emniyet kemerlerinin yaklaşık 6-12 cm sonra harekete geçtiği, ayrıca kıyafetin cinsine, kemerin sıkılığına ve ayarlarına bağlı olarak koruma etkisi değişebildiği, ön koltuktaki sürücü ve yolcuların kaza anında ölüm riskini %40-50 ve arka koltuktaki yolcular için %25 azaltan emniyet kemerlerinin tasarımı ve yerleşiminde insan iskeletinin yapısının özellikleri dikkate alınmasına rağmen tamamen kavraması durumunda boyun, baş bölgesinde, kısmen kavraması durumunda boyun, baş, alt bel, omurga, kullanılmaması durumunda boyun, baş, alt bel, omurga, femur, ayak bileği bölgelerinden yaralanmaların mümkün olduğunun bilindiği, karın duvarı ve iç organların kemer ile omurga arasında sıkışması ve iç basınçlarının ani olarak artması sonucu mide, ince-kalın barsak, karaciğer, dalak, damar, yemek borusu, iç organ yırtılmalarına, bel omurları, omurilik, köprücük, göğüs kemiği, boyun ve göğüs omurları, omuz bölümlerinde tehlikeli yaralanmalarına neden olabildiği, tıp literatüründe seat belt fraktürü-emniyet kemeri kırığı adı altında incelendiği, boyun bölgelerindeki travma, emniyet kemeri takılı olsa dahi savrulma esnasında eklem nedeniyle sınırlı serbest hareket kabiliyeti olan başın aniden hareket etmesinden, ön kolon sıkışırken orta ve arka kolonların açılmasından, kompresyon, gerilme, rotasyon ya da makaslama etkilerine maruz kalmasından dolayı meydana gelebildiği, olayda … plaka numaralı otobüsün hangi koltuğunda oturdukları ve seyahat esnasında emniyet kemeri kullanıp kullanmadıkları bilinmemekle birlikte belli bir hızla azami otobüsün sol yan kesimleri üzerine devrilmesi nedeniyle otobüs içerisinde sol tarafa doğru savrulabilecekleri veya üzerlerine diğer yolcu ve eşyaların düşüp baş, omuz, kol, bacak gibi hareketli eklem bölgelerinin çarpma ve sıkışma etkisine maruz kalabileceği, kırılan ve etrafa saçılan camların vücutlarının açık bölgelerini kesebileceği, koltuklarından ayrılarak otobüsten dışarıya fırladıklarına dair veri bulunmadığı, kendi can güvenliği ve sağlığına göstermeleri gereken azami dikkat ve özen gereği emniyet kemeri kullanması durumunda da benzer şekilde yaralanabilecekleri, emniyet kemeri hususunun zararın doğmasına ve artmasında etkili bir faktör olmadığı, yaralanmaları ile sonuçlanmasında illiyet bağı bulunmadığı mütalaa edilen davacı yolcular … ile …’e kazanın meydana gelmesinde ve yaralanmaları ile sonuçlanmasında atfı kabil kusur bulunmadığı,
Hatır taşıması, maddi ve manevi menfaat olmadan bir kişinin araçla taşınması olup, bazı tanımlarda ücret karşılığı olmadan dendiği, ücretin yanıltıcı bir kavram olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 87. maddesinde; “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir…” şeklinde olduğu, karşılıksız da olsa, bir kimseyi taşıtına yolcu olarak alan sürücü veya taşımacının, onun can güvenliğini üstlendiği, özellikle yakınlarını, dostlarını veya kendi isteğiyle herhangi bir kişiyi taşıtına alan sürücünün, aracını kullanırken daha bir özen göstermesi ve dikkatli davranması gerektiği, bu nedenle, ücretle taşınan yolcular hakkındaki hükümler, hatır için taşınanlara da uygulanmakla beraber somut olayda, davacı kazazede yolcuların diğer tanıdık-akraba vb. yolcularla birlikte cenaze törenine gitmek amacıyla otobüste bulundukları ve kazanın gidiş yolculuğu esnasında meydana geldiği, hatır için taşınanın kusura katılımı varsa (genellikle hatır için taşınanın, sürücünün içki içmesine veya hız yapmasına engel olmaması, içkili, ehliyetsiz olduğunu bilerek taşıta binmesi vb. durumlarda kusura katılım söz konusudur) tazminattan indirim gerekeceği, sürücünün yeterli ehliyete haiz olduğu, alkollü olmadığı, aralarında maddi bir menfaatin bulunduğuna dair somut veri bulunmadığı, manevi menfaatin söz konusu olabileceği, değişen seyir şartlarında sürücü tavırlarının önceden tahmin edilmesinin imkansız olduğu, kazazedelerin otobüste yolcu olarak bulunmalarının teknik açıdan kazanın oluşumunda rol oynayan, etkili olan bir faktör olmadığı, hem hususla ilgili değişik Yargıtay ilamları bulunması hem de K.T.K. kapsamı dışında T.T.K. ve B.K. çerçevesinde genel hükümlere tabi tutulması nedeniyle teknik olmayan hususun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, olayda başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş bulunmadığı tespit edilmiştir.
… plaka numaralı otobüsün sürücüsü …’in olayın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş bulunmadığı, … plaka numaralı otobüsün kazazede yolcusu davacı …’ün olayın meydana gelmesinde ve yaralanması ile sonuçlanmasında kusursuz olduğu, … plaka numaralı otobüsün kazazede yolcusu davacı …’ün olayın meydana gelmesinde ve yaralanması ile sonuçlanmasında kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Kusur değerlendirmesinde olayın meydana gelmesinde davalı … şirketi tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla; işbu raporda davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre zarar tutarı belirlenerek tespit edilecektir.
Adli Tıp Kurumu tarafından davacının iyileşme(iş göremezlik) süresinin 3 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bu durumda davacının 3 aylık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanacaktır. Davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı ise geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren maluliyetiyle orantılı olarak hesaplanacaktır.
Adli Tıp Kurumu tarafından davacının maluliyet oranı %15 olarak belirlenmiş olup, anılan oran üzerinden sürekli iş göremezlik dönemindeki zararı belirlenecektir. 08.04.1943 doğumlu davacı, olay tarihinde, 65 yıl, 10 ay, 9 günlük olup, 66 yaşında kabul edilerek, P.M.F.1931 işaretli yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü 11 yıl ve muhtemelen 77 yaşına kadar yaşayacaktır.
Yargıtay kararlarında aktif olarak çalışabilme yaşı 60 kabul edilmektedir. Dosyada mevcut belgelere göre davacının emekli olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında aktif çalışma yaşını geçmiş olan davacının ayrıca aktif olarak çalıştığına dair bir belge bulunmamaktadır. Bu durumda işbu somut olayda, olay tarihinde kazalının aktif çalışma yaşını geçmiş ve emekli olması nedeniyle bakiye ömür süresi olan 11 yılın tamamı pasif dönem kabul edilecektir.
Hesaplamalar yasal asgari ücretlere göre yapılacaktır. Ancak; davacının emekli olması ve aktif çalışma yaşını geçmiş olması nedeniyle; hesaba esas alınan asgari ücretler, ücretli çalışılarak elde edilen bir gelire dayanmadığından brüt asgari ücretler netleştirilirken asgari geçim indirimi dikkate alınmayacaktır. Buna göre kazalının 17.04.2009–17.04.2019 tarihleri arası 10 yıllık bilinen dönemdeki net kazançları geçici iş göremezlik dönemine ait toplam kazancı 1.442,53 TL, kazalının % 15 oranında malul olduğu döneme ait kazanç toplamının 105.926,85 TL olarak hesaplanmıştır.
Davacının işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak işleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık geliri ise 1.829,02 x 12 Ay = 21.948,24 TL. olup, anılan tutar işleyecek pasif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Buna göre (1) yıllık işleyecek iskontolu pasif devrenin peşin değeri toplamda 21.948,24 TL’dir.
Kazalının geçici iş göremezlik dönemine ilişkin maddi zararının 1.442,53 TL, kalıcı iş göremezlik maddi zararının 19.181,27 TL olarak hesaplanmıştır.
Davacı … bakımından kusur değerlendirmesinde olayın meydana gelmesinde davalı … şirketi tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla; İşbu raporda davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre zarar tutarı belirlenerek takdire sunulacaktır.
Adli Tıp Kurumu tarafından davacının iyileşme süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bu durumda davacının 3 haftalık (3×7= 21 günlük) geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanacaktır.
Adli Tıp Kurumu tarafından bu olayın davacıda maluliyet tayinini gerektirecek araz bırakmadığı belirlenmiş olmakla sürekli iş gücü kaybı nedeniyle zarar hesabı yapma imkânı bulunmamaktadır.
Davacının ev hanımı olması nedeniyle kaza tarihinde agi hariç yürürlükte olan aylık net 477,19 TL’lık asgari ücret hesaba esas alınacaktır. Davacının geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı 477,19 /30 x 21 gün x %100 mal. x %100 kusur oranı kapsamında 334,03 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacıların 17.04.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında içerisinde yolcu olarak bulundukları … plakalı otobüsün tek taraflı olarak yapmış olduğu kaza neticesinde yaralanarak malul kalmalarına dayalı olarak açılmış maluliyete dayalı tazminat davasıdır.
Dava konusu kazanın 17.04.2009 günü saat 08:10 sıralarında, sürücü …’in sevk ve idaresindeki, … adına tescilli, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 02.01.2009 – 02.01.2010 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı ZMS (Trafik) sigorta poliçesi ile ölüm ve sakatlık hallerinde kişi başına 150.000,00 TL azami poliçe limiti ile teminat altına alınmış, … ilinden hareketle … ili, … ilçesi, … köyüne cenaze defnetmek amacıyla aralarında davacı … ve …’ün de yolcu olarak bulunduğu, … plakalı, … marka, … tipinde, 2009 model, Beyaz-Siyah renkli ticari yolcu nakli amaçlı otobüs ile … ili, … mahallesinde bölünmemiş, iki yönlü devlet karayolunu takiben … istikametinden Bartın istikametine düz seyirhalinde iken olay mahalli olan … Şehirlerarası Otobüs Terminali önündeki (T) tipi ışık kontrollu kavşak kesimine geldiğinde yağışlı hava ve ıslak zemin şartlarında takograf verisine göre yaklaşık 70-75 km/saat hızla sağ tarafında bulunan orta refüj ile bölünmüş … yoluna döndüğü esnada direksiyon hakimiyetini ve kontrolunu kaybederek orta refüje otobüsün sol yan kesimleri üzerine devrilmesi sonucu tek taraflı trafik kazası meydana gelmiş, olay 1 yolcunun ölümü, sürücü ile birlikte aralarında davacı … ve …’ün de bulunduğu toplam 21 yolcunun değişik derecelerde yaralanması, otobüs ve 4 adet orta refüj bordür taşında maddi hasara neden olan trafik kazası meydana gelmiştir.
Dosyamız kapsamındaki 11/02/2018 tarihli davacı …’e ilişkin ATK raporunda, sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı, başka birinin bakımına muhtaç olmadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 3 hafta olduğu anlaşılmıştır.
Dosyamız kapsamındaki 29/08/2019 tarihli davacı …’e ilişkin ATK raporunda, % 15 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 3 ay olduğu anlaşılmıştır.
Dosyamız kapsamına alınan 23/10/2019 tarihli makine bilirkişi raporuna göre, 17.04.2009 tarihinde meydana trafik kazasında, … plakalı otobüsün sürücüsü …’in kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluşun bulunmadığı, … plakalı otobüsün kazazede yolcusu davacı …’ün kazanın meydana gelmesinde ve yaralanması ile sonuçlanmasında kusursuz olduğu, … plakalı otobüsün kazazede yolcusu davacı …’ün olayın meydana gelmesinde ve yaralanması ile sonuçlanmasında kusursuz olduğu yine bu rapordaki bu tespitler ışığında davacıların seyahat esnasında emniyet kemeri kullanıp kullanmadıkları dosya kapsamında tespit edilemediği, emniyet kemeri kullanılması durumunda dahi benzer şekilde yaralanacakları, emniyet kemeri takıp takmamalarının zararın doğmasında ve artmasında etkili bir faktör olmadığı tespit edildiğinden bu iddia yönünden ortak kusur indirimi yapılmamıştır. Davacıların cenazeye katılmak amacıyla otobüse bindikleri anlaşılmakla dava konusu kazada bir menfaat olmadan yolculuk yapıldığına ilişkin bir bilginin bulunmaması nedeniyle somut olayda hatır taşıma indirimi de yapılmamıştır.
Zorunlu trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 01.06.2015 tarihinden öncesine ait olduğundan 01.06.2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren poliçe genel şartlarındaki değişikliğin somut olaya uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
17.04.2009 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalı … şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti her bir davacı bakımından sakatlık ve tedavi gideri olarak ayrı ayrı 150.000,00 TL’dir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E. sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir. Bu durumda davacıların maddi zararı limit içinde kalmaktadır. Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir.
Bu durumda davacılar tarafından davalı … şirketine 18.10.2016 tarihinde başvuruda bulunulmuş ise de; sigorta şirketi tarafından verilen cevabi yazıda sağlık kurulu raporunun ibrazı istenmiştir. Sağlık Kurulu raporu olmadan zarar hesabı yapılarak ödenmesi mümkün değildir. Bu durumda da davalı tarafından yapılan başvurunun 99. maddeye uygun olmaması nedeniyle davalı bakımından en erken temerrüt tarihinin 27.12.2016 dava tarihinde gerçekleşmiş olacağı anlaşılmıştır. Davaya sebebiyet veren aracın kullanım amacının ticari olmasına rağmen dava dilekçesinde temerrüt faizinin türü belirtilmediğinden yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş olup her ne kadar bedel artırım dilekçesinde avans faizi talep edilmiş ise de davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle bedel artırım dilekçesi ile faizin türü değiştirilemeyeceğinden yasal faize hükmedilmiştir.
Davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı …’ün geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 1.442,53 TL, sürekli (daimi) iş göremezlik dönemine ait %15 maluliyeti ile ilgili maddi zararının 19.181,27 TL olduğu, davacının maddi zararın zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limitlerin içinde kaldığı, davacı …’ün geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 334,03 TL olduğu, Adli Tıp kurumu tarafından düzenlenen raporda davacının malul kalmadığı belirlendiğinden sürekli iş gücü kaybı nedeniyle zararının bulunmayacağı, davacının maddi zararının poliçe limiti içinde kaldığı, davalı … şirketinin KTK’nın 99. maddesine göre 27.12.2016 dava tarihinde temerrüde düşmüş olacağı hükme elverişli 23/10/2019 tarihli bilirkişi heyet raporundan anlaşılmakla davanın kabulüne, davacı … yönünden 20.623,80 TL tazminat ve davacı … yönünden 334,03 TL tazminat olmak üzere toplam 20.957,83 TL tazminatın 27/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
Davacı … yönünden 20.623,80 TL tazminat ve davacı … yönünden 334,03 TL tazminat olmak üzere toplam 20.957,83 TL tazminatın 27/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.431,63 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL + 70,90 TL ıslah harcından oluşan toplam 100,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.331,53 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, 70,90 TL ıslah harcı ile 1.501,56 TL posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 1.601,66 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı taraflara verilmesine,
4-Davacı taraflar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı taraflara verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/12/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”