Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1268 E. 2021/695 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1268 Esas
KARAR NO : 2021/695

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 27/12/2016 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin davalı bankanın … Şubesi ile … Şubesi nezdinde hesap sahibi olduğunu, her iki şube ile ilgili hesaplarından çek karneleri alarak kullanılmış olduğunu, ticari yaşantısını banka hesapları üzerinden sürdürdüğünü, davacı şirketin muhasebe sorumlusu olarak çalışan … adlı şahsın usulsüzlükleri fark edilerek konunun yargıya intikal etttiğini ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu evrakı ile tahkikatın devam ettiğini, bu arada müvekkilinin muhasebecisinin usulsüz işlemlerinin tümünü gözden geçirdiğini ve davalı banka ile … arasında müvekkilinden teyit alınmadan çek karnelerinin teslim edilip ödemeler yapıldığını, talimatlar gönderilerek işleme geçildiğini ve böylece maddi zarara uğratıldığını belirttiğini, Muhasebeci … ile banka arasında gerçekleşen işlemlerin bir kısım işlemlerin müvekkili adına imzasını taşımadığı halde imza taklidi yapılmak suretiyle talimatlar düzenlenerek gerçekleştirildiğini, dava dışı …’un davalı banka ile işlemlerde müvekkiline hiç haber verilmeksizin ve teyit alınmaksızın sahte imza ile maddi menfaat temin ettiği tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya çıktığını, bankacılık uygulamalarında yazılan her talimatın hesap sahibinden ve talimatı imzalayandan teyit alınarak yürürlük kazanması gerekmekte iken bu gerekliliğin yerine getirilmemiş olduğunu, Muhasebeci … tarafından müvekkili şirket yetkilisinin imzası taklit edilmek suretiyle davalı bankadan çek karnesi talep edildiğini, talep edilen bu çek karnesinin teslim alınmadığını, teslim alınan çek yapraklarının doldurulmak suretiyle sahte imzalı bir şekilde piyasaya sürüldüğünü ve müvekkilinden teyit alınmadan gerçekleştirilen bütün bu işlemlerden dolayı maddi zarar meydana geldiğini, müvekkilinden teyit alınmaksızın sahte imzalı çek koçanı talebi ve çek teslimi gerçekleştiği gibi teslim edilen bu çek koçanlarındaki yaprakların yine sahte imza ile tahsil edildiğini, …’un müvekkili tarafından vekil edilmediğini, bankadan çek karnesi teslim alması hususunda kendisine yetki verilmediğini, sıfatı bulunmayan şahsa teslim edilen çek koçanlarından dolayı meydana gelen zararın tazmini sorumluluğunun davalı bankaya ait olduğunu, Bu noktada dava dışı …’un banka çalışanlarından biriyle müşterek hareket ettiğini düşündüklerini, Aksi takdirde gönderilen her talimat ve yapılan her işlemden müvekkilinin haberdar edilmesi, telefon açılarak teyit alınması ve özellikle vekili olmayan şahsa onlarca çek yaprağının teslim edilmemesi gerektiğini, banka kayıtları ve hesaplar üzerinde inceleme yapılarak talimat ve çek asıllarının celbedilmesini, imza konusunda ehil bir bilirkişiye müvekkilimin imzaları ile ilgili mukayese yaptırılarak sunulan işlemlerde yer alan imzaların davacı şirket yetkilisi …’ya ait olup olmadığının tespit ettirilmesi ve işlemlerin niteliği itibariyle hesap sahibinden teyidi zorunlu işlemler olmasına rağmen teyit alınmadan işlem yapılmasında bankanın sorumluluğunun saptanmasını, bankaların müşterileri ile yaptıkları telefon teyit görüşmelerinin de saklandığını, davalı bankanın dava konusu işlemler ile ilgili bütün kayıtlarının celbinin sağlanması halinde gerçekler ortaya çıkacağını, Somut olayda müvekkiline herhangi bir sorumluluk veya kusur isnat edilmesinin de mümkün olmadığını, davalı banka şubesi nezdinde davacıya ait hesaplar ile ilgili olarak gerçekleştirilen usulsüz işlemler nedeni ile uğranılan maddi tazminatın şimdilik 10.000 TL’sının ileride arttırma hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi, tensip zaptının usulüne uygun tebliğ edilmiş olduğu, davalı vekili 06/03/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde; Davanın usulsüz işlemleri gerçekleştirdiği iddia edilen ve hakkında davacı tarafından soruşturma başlatılan …’a yöneltilmesi gerektiğini, 3. Kişiye ait tahsilat yöntemlerini tüketmeden müvekkili bankaya dava yöneltmesinin hukuka uygun olmayacağını, tüm talimatların mutabık kalınarak akdedilmiş sözleşme hükümlerine uygun bir şekilde işleme alındığını, 09.03.2012 tarihinde akdedilen Ticari Müşteri Sözleşmesi hükümlerine göre müvekkil bankanın ilgili işlemlere konu teyit alma zorunluluğunun bulunmadığının görüleceğini, kaldı ki teyitli çalışma hükümleri taraflar arasında uygulanacak olması halinde dahi, sözleşmenin 77. Maddesine göre”… Müşteri teyitli çalışmayı seçtiği takdirde; banka tarafından faks talimatının alındığına ilişkin olarak gönderilen bilgilerin doğruluğunu; yani faksladığı tüm sayfaların bankanın işlem yapacak olan şube/birimlerine ait doğru faks numarasına ulaştığını kontrol etmekle yükümlüdür.” Maddesinden faks talimatı ile işlem yapılan Müşteri’nin işlemler sonra sorumluğunun müşteriye ait olduğunun görüleceğini, Aynı sözleşmenin 78. Maddesinde de; “… Banka faksla iletilen talimatın üzerindeki imzaları, müşterinin kendisine tevdi ettiği imza sirküleriyle karşılaştırırken makul bir dikkati gösterecektir.” Müşteri Bankanın Faks metniyle asıl talimat yazısı ve/veya imza sirküleri arasındaki ilk bakışta ayırt edilemeyecek imza benzerliklerinden; Faks talimatı ve/veya ekli belgelerle ilgili yanlışlık, hata, hile ve sahtecilik sonuçlarından; Bağlı olduğu Genel veya özel iletişim araç sistemlerinin işlemesinden veya arızalanmasından; Müşterinin bu sözleşmede numarası yazılı faks cihazı dışındaki bir cihazın bankaya faks talimatı göndermesi durumunda ortaya çıkacak sonuçlardan; Faks sistemiyle gelen bilgi ve talimatın ve/veya eklerinin yanlış ve yetersiz olmasından, yanlış veya değişik faks numarasına veya eksik iletilmiş olmasından, teyit için olduğu belirtilmeden teslim edilecek talimat asıllarına istinaden mükerrer işlem yapılmasından doğacak sonuçlarından sorumlu olmayacağını peşin olarak kabul etmiş olacağını, haksız olduğu iddia edilen işlemler bakımından sorumluluğun davacı personelinde olduğu ikrar edildiğinden müvekkili bankaya dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olup husumet itirazlarının kabulü ile davanın husumet yönünden reddine, davacı tarafından açılan davanın açıkça hukuki dayanaktan yoksun olması ve müvekkilinin zarar konusu eylemlerde kusurunun olmaması sebebi ile haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırtılarak dosyadaki mevcut bulunan talimat ve çek teslim belgelerindeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespit edilmesi talep edilmiş, ibraz edilen 20/05/2019 tarihli raporda: 03.08.2016 04.08.2016 tarihli talimat asıl ve fotokopileri ile …tarihli … başlangıç seri nolu çek teslimine ilişkin talimat fotokopisi, … başlangıç seri nolu çek koçanının teslimi ile ilgili 15.06.2016 tarihli çek karnesi teslim beyannamesi ve ilgili 15.06.2016 tarihli talimat fotokopisinde 03.06.2015 tarihli beyanname ile teslim alınan … seri nolu çek fotokopisinde davacı şirkete atfen atılmış imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı şirket yetkilisi …’nın eli ürünü olmadığının kabulu gerektiği, … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne yazılan müzekkerede ve dava dilekçesinde 04.06.2015 tarihli olarak belirtilmekle birlikte … nolu hesaba ilişkin … başlangıç, … bitiş seri nolu 25 yapraklı çek koçanına, aynı zamanda … başlangıç seri nolu 10 yapraklı çek koçanının teslimine ilişkin olduğu, içeriği bakımından tutarlılık gösteren 03.06.2015 tarihli beyanname fotokopisinde ve bu beyanname ile teslim alınan … seri nolu çek fotokopisinde davacı şirkete atfen atılmış imzaların ise davacı şirket yetkilisi …’nın eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği, dava dilekçesinde ve müzekkerede 10 Şubat 2016 ve 10 Haziran 2016 tarihli olarak belirtilen her ikisi de 27.140-TL’lik … hakkındaki talimatların asıl ya da fotokopilerinin mevcut evrak arasında yer almadığı, yine … Bankası … Şubesi’ne yazılan müzekkerede ve dava dilekçesinde hesap ve seri numaraları yazılı 10 adet çekin asıl ya da fotokopilerinin mevcut evrak kapsamında yer almadığı, ayrıca … Şubesi’ne yazılan müzekkere ve dava dilekçesinde belirtilen 04.01.2016 tarihli 55.000-TL, 19,01.2016 tarihli 90.250-TL’”lik talimatların asıl veya fotokopilerinin mevcut evrak arasında yer almadığı, 25 yapraklı ve 10 yapraklı çek koçanının teslimine ilişkin … ve … seri nolu çek fotokopileri ile savcılık emanetinde yer aldığı belirtilen iki adet çeklerin dışında kalan diğer çeklerin asıl ya da fotokopilerinin de mevcut evrak kapsamında yer almadığı görüldüğünden bu belgeler itibariyle incelemeye gidilemediği, belgelerin özellikle asıl, mümkün bulunmadığı takdirde fotokopilerinin temini durumunda konu ile ilgili ek rapor hazırlanacağı hususunu bildirmiştir.
Mahkememizce bilirkişinin ön raporunda belirtmiş olduğu eksik hususlar tamamlanarak grafalog bilirkişiden ek rapor alınmış ibraz edilen 29/11/2019 tarihli raporda; Dosyada halen mevcut bulunduğu görülen 19.07.2016, 04.01.2016 , 25.05.2016 ve 19.01.2016 tarihli talimat fotokopilerinde davacı şirkete atfen atılmış imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı şirket yetkilisi …’nın eli ürünü olmadığının kabulü gerektiği kanaatine varıldığını, yapılan kontrol sonucu mevcut inceleme konusu belgelerin sadece beş adedinin asıl diğerlerinin fotokopi olduklarının bu kez de tespit edildiği, incelenen belgeler dışında inceleme konusu başkaca belgenin temini halinde konu ile ilgili ek rapor hazırlanabileceği hususu bildirilmiştir.
Mahkememizce bankacı bilirkişi …, Mali Müşavir …’den dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılarak sahte talimat ile gerçekleştirilen işlemler ve sahte imza ile alınan çek koçanlarından dolayı davacının zararı doğup doğmadığı, varsa miktarının ne olduğu konusunda rapor alınmasına karar verilmiş ,ibraz edilen 21/10/2020 tarihli raporda: dosyaya sunulmuş olan grafoloji uzmanının kök ve ek raporlarında; asılları talep edilen belgelerden 6 adetinin sunulamadığı, 6 adet fotokopi evrakının gönderildiği sadece iki adet orjinal evrakın geldiği, grafoloji uzmanı tarafından yapılan inceleme sonucunda ibraz edilen 17/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda da; 18 adet belgenin incelendiği ancak bunların sadece 5 adetinin orjinal olduğu 5411 sayılı bankacılık kanunun belgelerin saklanmasına ilişkin 42. Maddesi 17. Maddesi hükümleri uyarınca davalı bankanın belge asıllarını saklamak ile yükümlü olduğu, davalı bankanın belge asıllarını sunamaması dolayısıyla kusuru bulunduğu, sahte talimatlar ile yapılan işlemler sonucunda; davacı şirketin toplam 342.884,42-TL lik zararı oluştuğu, …’un hesabına gönderilen 32.698,00-TL lik ödemenin daha sonradan …’un hesabından davacı şirketin hesaplarına ödendiği, bu şekli ile bu miktar açısından şirket zararının ortadan kalktığı, şirketin ticari alışverişi olmayan 3. Kişilere sahte talimat ile 33.166,42-TL yollandığı, yine şirketin ticari alışverişi olmayan 3. Kişilere şirket hesabından 81.420,00-TL bedelli çek verildiği, davacı şirket yetkilisinin eli mahsulü olmayan talimatlar ile 3 adet toplam 195.600,00-TL lik çekin banka tarafından iade edilmesi sebebi ile zararın oluştuğu, davacının sahte talimatlar nedeniyle uğradığı zarar miktarının 310.186,42-TL olduğu, çeklerin sahte imza ile piyasa sürüldüğü çek verilen şahısların şirket ile ticari ilişki kapsamında verildiğine ilişkin kayıtlarda tespit yapılamadığı, davacı bankanın hesaplarından ödenen çekler sebebi nedeniyle 223.150,00-TL zararı oluştuğu, ancak davacı şirket zararından davalı bankanın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunda banka mevzuatında davacının iddia ettiği çek koçanının verildiği tutanaktaki imzanın şirket yetkilisi eli mahsulü olduğu, uygulamada da aynı tutanak ile birden fazla çek kocanı verildiğinin görüldüğü, bu çeklerde bankanın ihmali değerlendirilebileceği hususun çeklerin keşide imzasının sahteliğine ilişkin kısım olduğu, takastan ödenen çeklerde davalı bankanın şirket yetkilisine teslim edilmiş olarak görülen tutanak kapsamında verilen çek koçanından tanzim edilen çekin keşideci imzasının kontrolünde çek aslı olmadığından görülmesi ve kontrolünün mümkün olmadığını dolayısıyla bankaya yüklenebilecek bir ihmal ve kusurun keşideci imzasına ilişkin değerlendirilemeyeceğini, 16 adet çekin mütemadiyen bankaya ibraz edilerek şirket hesaplarından ödendiği, davacının bu çeklerin yetkilisi tarafından teslim alınmadığını bildirdiği, ancak seri numaralı ile birlikte kayıtlarda ödendiğinin yer aldığı, 16 adet çek için bu tespitin yapıldığı, dolayısıyla salt keşidecinin imzasının davacı çalışanı tarafından taklit edilmesinden kaynaklı bankanın sorumlu tutulabileceğine ilişkin nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, 7 adet takastan ödenen çek toplamının 91.275,00-TL, 9 adet ödenen çek toplamının 131.875,00-TL olduğu, toplam 223.150,00-TL olan bu çek ödemelerinin de davacının zararı olarak düşünülmesi durumunda davacının zararına oluşturan sahte talimatlarla yapılan işlemler sonucu oluşan toplam 431.136,42-TL nin ilavesi ile davacının toplam zararının 654.336,42-TL olduğu bildirilmiştir.
İbraz edilen 21/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığı, davalı banka ile davacı arasındaki sözleşmenin yeterli şekilde değerlendirilmediği, teyit alma zorunluluğunun ne şekilde yerine getirilmesinin gerektiğinin belirlenmediği ayrıca çeklerin takibinin davacı tarafından tam olarak yapılıp yapılmadığının bilirkişi raporlarında değerlendirilmediği gerçekleşen zararda davacıya yüklenecek müterafik kusur olup olmadığının davacının adam çalıştıran sıfatıyla gerekli denetim ve özeni gösterip göstermediğinin tespitinin tam olarak yapılmadığı anlaşıldığından dosya üzerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyeti ile yeniden inceleme yapılarak , gerçekleşen zararda davacıya yüklenebilecek bir kusurun olup olmadığının tespit edilmesi istenmiş, ibraz edilen 06/07/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacı firmanın davalı bankanın iki ayrı şubesi ile çalıştığı, her iki şubeden çek karnesi aldığı ve işlemler yaptığı görülmekte olduğunu, Davacı firmanın muhasebe sorumlusu …’un usulsüzlükleri fark edilerek bu konunun yargıya intikal ettirildiğini, Yapılan işlemlerin yetkili imzası taşımadığı halde çek karnesi verilmesi, teyit alınmadan faks ile işlem yapılması ve belge asıllarının temin edilmemesi ile işlemlerin yapıldığının ileri sürüldüğünü, Mahkeme tarafından verilen görev çerçevesinde davalı banka ile davacı arasında akdedilen sözleşme incelenmiş ve davalı bankanın teyit alma zorunluluğu ne şekilde yerine getirilmesi irdelenmiş ve tarafların yapılan işlemlerden kaynaklı sorumlulukları değerlendirildiğinde ; Davacı firmanın bu işlemlerden kaynaklı zararının 431.186,42 TL olduğu, 91.275,00 TL 7 adet takastan ödenen çek ile 131.875,00 TL 9 adet bankadan ödenen çek toplamı 223.150,00 TL olarak iddia edilen kısım için heyetimizce kanaat oluşturulamadığı, söz konusu tutarın zarara ilavesinde takdirin Mahkeme’ye ait olacağını, Davalı bankanın davacı firmanın yetkililerinin imzasını taşımayan faks ve fotokopi talimatı ile işlem yapmasından kaynaklı kusursuzluğunu ispata yönelik belge sunamadığı, Yetkili imzalarını taşımayan talimat ile yetkili kılınmayan kişilere çek karnesi tesliminden dolayı da Mahkeme’nin takdiri olmakla birlikte gerekli özeni göstermediği ve kusursuzluğunu ispat edemediği, Usulsüzlüğü yapan kişinin davacı firmanın elemanı olduğu, davacı firmanın elemanı kaynaklı işlemlerin sorumluluğundan kaçamayacağı, Davacı firmanın uzun bir süre ve bir bilanço dönemi geçmesine karşılık kontrol ve denetimi yapmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu değerlendirildiğinde tarafların müterafik sorumluluklarının bulunduğu, Somut olayda her iki tarafa izafe edilecek kusurun bulunduğu, davalı banka nezdindeki davacı hesabından usulsüz şekilde işlem yapan, sahte talimatlar düzenleyen, sahte imzalı çekler düzenleyenin davacı şirketin çalışanı olması nedeniyle adam çalıştıran sıfatında olan davacının da çalıştırdığı kişiyi seçmede ve denetlemede gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemekten dolayı olayda müterafik kusuru bulunduğu, Hata oranının takdirinin Sayın Mahkeme’nin yetkisinde bulunduğunu bildirmişlerdir.
Davacı vekili 03/11/2020 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini rapor doğrultusunda toplamda 654.336,42-TL bedele yükselttiğini beyan etmiş, davacı tarafından ıslah harç bedeli yatırılmıştır.
Davacı ile davalı banka arasında 09/03/2012 tarihinde ticari bankacılık işlemleri sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin 77. Maddesinde bankanın faks talimatını aldığında yazılı teyidi beklemeksizin talimatın gereğini kendi anlayışına göre yerine getireceği bankanın her hangi bir neden ileri sürmeksizin kendi taktirine göre faks ile iletilen talimatı yerine getirmeyi reddetme imkanına sahip olduğu, bankanın faksla kendisine iletilen talimatın üzerindeki imzaları müşterinin kendisine tevdi ettiği imza sirküleri ile karşılaştırırken makul dikkat ve özeni göstereceği, faks ile gönderilen talimatın bütün asıl nüshalarının teyit için faksın gönderilmesine müteakip derhal posta ile yada müşteri yada yetkili elemanları tarafından elden bankaya teslim edileceği, 31. Maddesinde çek karnelerinin müşteriye ve banka uygun bulursa vekiline elden teslim edileceği, 89. Maddesinde bankanın imzaların sıhati nezdinde bulunan müşteri veya müşteri adına tasarrufa yetkili kılınan kişilerin imza örnekleri ile karşılaştırılmak sureti ile inceleyeceği düzenlenmiştir.5411 sayılı bankacılık kanunun iç sistemlerine ilişkin yükümlülükler başlıklı 29. Maddesinde bankaların maruz kaldıkları risklerin izlenmesi, kontrolünün sağlanması faaliyetlerinin kapsamı ve yapısı ile uyumlu ve değişen koşullara uygun tüm şube ve konsolidasyona tabi ortaklıklarını kapsayan yeterli ve etkin iç kontrol risk yönetimi ve iç denetim sistemi kurmak ve işletmekle yükümlü oldukları düzenleme konusu yapılmıştır.
Davalı banka tarafından faks ve fotokopi talimatı ile davacı adına operasyonel işlemler yapılmış ancak 5411 sayılı bankacılık kanunun 29. Maddesine uygun şekilde bu talimatların ve fotokopi belgelerin teyitlerinin alınması sağlanmamıştır. Davalı bankanın faks ve fotokopi talimatı ile işlem yapıp sonradan bunların asıllarını temin etmemesi ve teyidini almamasında kusursuz olduğunu ispata yarayacak bir delili dosyaya sunamadığı anlaşılmıştır.
Davalı bankanın … Şubesinden 28/04/2016 tarihinde … başlangıç seri nolu … bitiş seri nolu 10 adet, 15/06/2016 tarihli … başlangıç seri nolu ve … bitiş seri nolu 10 adet çek koçanının davacının yetkili temsilcisi olmayan ve imza yetkisine haiz bulunmayan dava dışı … tarafından teslim alınıp imzalandığı, davalı bankanın çek koçan teslimatını yaparken noter onaylı vekaletname yerine faks talimatı ile çek koçanlarını almaya yetkisi olmayan şahsa usulsüz bir şekilde teslim ettiği, bu sebep ile sorumluluğu bulunduğu, davalı bankanın Nuruosmaniye şubesi tarafından 03/06/2015 tarihli … başlangıç seri nolu ve … bitiş seri nolu 25 adet çek koçanı ve aynı formda yer alan 10 adet … başlangıç seri nolu … bitiş seri nolu çek koçanlarının teslimine ilişkin beyannamedeki imzanın şirket yetkilisi …’ya ait olduğu, davacı tarafından teslim beyannamesindeki 10 adet çek koçanının kabul edildiği, 25 adet çek koçanının ise sonradan eklendiğinin iddia edildiği, 25 adet çek koçanının matbu formda olmayan bir boşluğa eklendiği, yanında paraf bulunmadığı 2. koçanın teslimi için teslim beyannamesi düzenlenmediği, banka personelinin gerekli dikkat ve özeni göstermediği ancak operasyonel olarak matbu formun üstüne ekleme yapılabileceğinin mümkün olduğunun bilirkişi raporunda belirtildiği, bu çek koçanlarından sahte imza ile işlem yapıldığı, banka çalışanlarının makul bir dikkati göstererek imza kontrolü yaparak keşideci imzasının müşteriye ait imza ile benzer olup olmadığını tespit etmeleri gerektiği, banka çalışanlarının bu konuda gerekli dikkat ve özeni göstermediği, çeklerin sahte imza ile piyasaya sürüldüğü çek verilen şahısların şirket ile ticari ilişkilerinin bulunduğunun tespit edilemediği, davacının banka hesabından ödenen çekler sebebi ile 223.150,00-TL zararının oluştuğu, bu çek koçanlarının verildiği tutanaktaki imzanın şirket yetkilisine ait olduğu değerlendirilse bile bankanın ibraz edilen çekteki keşideci imzasını kontrol etme yükümlülüğü olduğu, bu yükümlülüğün özenli ve dikkatli bir şekilde yerine getirilemediği, yine banka işlemlerinde takastan ödenen çekler ile ilgili olarak keşideci imzasının kontrolünün çek aslı ibraz edilmediğinden mümkün olmadığı bilirkişilerce ileri sürülmüş isede; çekin takastan ibrazı halinde bile çek kendisine ibraz edilen şubenin elektronik ortamda çek aslını ve müşteriye ait imza sirkülerini inceleme ve karşılaştırma imkanına sahip olduğu, bu sebep ile takastan ibraz edilen çeklere ilişkin de keşideci imzasının sahteliği incelemesinin banka tarafından dikkat ve özenle yapılması gerektiği, davalı bankanın bu dikkat ve özeni gösterdiğine ilişkin ispat vasıtalarını dosyaya sunamadığı anlaşıldığından bilirkişi raporundan ayrılınarak 7 adet takastan ödenen çek toplamı olan 91.275,00-TL, 9 adet bankadan tahsil edilen çek toplamı olan 131.875,00-TL olmak üzere toplam 223.150,00-TL den de davacı bankanın sorumlu olduğu, davacının sahte talimatlarla gerçekleştirilen işlemlerden dolayı 310.186,42-TL, sahte talimat ile ödenen çeklerden dolayı 121.000,00-TL olmak üzere toplam zararının 654.336,42-TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2734 Esas sayılı 2019/7636 karar sayılı ilamında”Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. BK’nın 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise, davacı tarafça dava dilekçesiyle, diğer davalı …’ın davacı şirkette çalıştığı, işten ayrılmasından sonra sahte talimatlarla davalı banka nezdinde bulunan hesaplardan usulsüz biçimde havale işlemleri gerçekleştirdiği ve ayrıca para çektiği, işten ayrılmadan önce başladığı usulsüz işlemlere işten ayrıldıktan sonra da devam ettiğinin tespit edildiği, davalı bankanın hesaptan para ödenmesine ilişkin talimatlardaki imzaların gerçekten davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığını kontrol etmeden ve teyit almadan ödemeleri yapması nedeniyle kusurlu olduğunun iddia edildiği, davalı bankanın ise, dava konusu işlemlerin, davacı hesaplarının normal işleyişine dahil olup, işlemlere dayanak talimatlar altında imzalar ile davacı şirket imza sirkülerinde yer alan imzaların benzer olduğu, davacı şirket çalışanı diğer davalının söz konusu işlemlerden önce de benzer şekilde hesaplardan para çektiği ve işten çıkarıldığının davalı bankaya bildirilmediğinin savunulduğu, mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama sırasında dava konusu işlemlere ilişkin talimat ve dekontlar üzerinde imza incelemesi yaptırıldığı, 11.12.2013 tarihli Adli Tıp raporunda, talimat asıllarında davacı şirket adına atılı imzaların şirket temsilcisine ait olmadığı, davalı …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, 27.06.2008 tarihli Adli Tıp raporunda da, 35.961,00 TL tutarındaki 12 adet dekonttaki imzanın davalı …’ın eli ürünü bulunduğu, 26.248,00 TL tutarındaki 5 adet dekonttaki imzanın davalı …’nın imzası olmadığı nazara alınarak, toplam 62.209,00 TL’lik zararın 35.961,00 TL’sinden davalı banka ile birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle, davalı … yönüden kısmen kabul kararı verildiği ve anılan davalı hakkında verilen işbu kararın bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda, ilke olarak davalı bankanın özel yasa ile kurulmuş ve kendisine ayrıcalıklar tanınmış bir güven kurumu olması dolayısıyla en hafif kusurlarından bile sorumlu olmasının yanı sıra, davacı hesabından usulsüz şekilde işlem yapan diğer davalının davacı şirketin çalışanı olması nedeniyle iyi adam çalıştırmayan ve ayrıca daha önce de davalı bankada şirket adına işlem yapan bu kişinin davacı şirketteki işinden ayrıldığını davalı bankaya bildirmeyen davacının ve alınan raporlar uyarınca para çekilme işlemlerine ait talimatlardaki imzalar davacı şirket yetkilisine ait olmamasına rağmen işbu talimatlar uyarınca, davacıdan teyit de almadan işlem yapan davalı bankanın dava konusu zararın meydana gelmesinde müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken…” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Davalı banka 4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. Maddesi uyarınca; en ufak kusurundan dolayı sorumludur. Bir güven kurumu olan bankanın işlemlerini yaparken gerekli olan dikkat ve özeni en üst düzeyde göstermesi gerekmektedir. Faks talimatı ve fotokopi talimat belgeleri ile işlem yapan bankanın davacı müşterisi ile imzaladığı 09/03/2012 tarihli bankacılık işlemleri sözleşmesinin 77. Maddesi 5411 sayılı bankacılık kanunun 29. Maddesi kapsamında müşterisinden talimat ve fotokopi belgelerinin teyidini almaması aslının gönderilmesinin sağlanmaması ve sahte imzalı çeklerdeki keşideci imzasını kontrol etmemesinden dolayı kusurlu olduğu, davacının da adam çalıştıran sıfatıyla gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerektiği, bu konuda gerekli dikkat özenin gösterilmemesinden dolayı kusurlu olduğu, davalı bankanın gerçekleşen olayda takdiren %70 oranında davacının da %30 oranında müterafik kusurlu oldukları, davacının gerçekleşen 654.336,42-TL lik zararının %70’lik kısmından (654.336,42-TL x %70= 458.035,50-TL) davalı bankanın sorumluluğu bulunduğu, hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporlarından anlaşıldığından Davanın kısmen kabulüne 458.035,50-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın kısmen kabulüne 458.035,50-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen 31.288,40-TL karar harcından, peşin alınan 29,20-TL harç ile 11.003,70-TL. ıslah harcının toplamı olan 11.032,9‬0-TL mahsubu ile bakiye 20.255,5‬0-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 11.032,90-TL harç ile aşağıda dökümü yapılan 4.826‬-TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 3.378,20-‬TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından aşağıda dökümü yapılan 46-TL yargılama giderinin, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 13,80-TL’nin tahsil kabiliyeti olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 39.951,78-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 22.197,44-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/09/2021

Başkan
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Üye
E-imzalıdır.
Katip
E-imzalıdır.

Harç Beyanı
K.H.= 31.288,40-TL
P.H.=11.032,90- TL
B.H= 20.255,5‬0–TL
Davacı yargılama gideri
4.450 TL bilirkişi ücreti
376- TL tebligat gideri
4.826- TL Toplam yargılama gideri

Davalı yargılama gideri
46 TL tebligat gideri

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.