Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1242 E. 2018/1077 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1242 Esas
KARAR NO : 2018/1077

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/12/2016
KARAR TARİHİ : 31/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan … davalı şirketin kuruluş aşamasında … yaptıkları görüşme neticesinde davalı şirkette ortak olma hususunda mutabakata varıldığını, bu kapsamda 20/03/2015 tarihinde …’a EFT yoluyla 18.300,00 TL ödeme gönderildiğini, şirket kuruluşunun 26/02/2015 tarihi olduğunu, 26/03/2015 tarihli düzeltme beyannamesi ile de tescil ettirilerek 27/03/2015 tarihinde kurulumunun gerçekleştirildiğini, yönetim kurulu üyeleri olan …, … ile … tarafından bankalara, resmi kurumlara ve BBDK da yapılacak işlemler üzere vekaletname düzenlenerek gönderilmesinin istendiğini, müvekkilinin vekaletnameyi göndermesi sonucunda yönetim kurulu üyelerinin vekaletnameyi kötüye kullanması neticesinde hisselerin elinden çıkmış olduğunu, müvekkilinin izni ve bilgisi dışında işlemlerin yapılmış olduğunu, hisselerin devir işleminin iptali ile hisselerin müvekkili adına hisselerin tesciline karar verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının … Ünvanlı davalı şirkette kuruluş aşamasında sahip olduğu 4118 adet payın vekaleten … tarafından …’e satış işleminin iptaline ilişkin olarak açılan davada müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, yapılan işlemlerin vekalet yetkisine uygun olarak gerçekleştirilmiş olduğunu, toplam bedelinde 18.300,00 TL olduğunu, bunun bilgisininde davacı tarafa verildiğini, davacının pay senetlerini satma arzusu ile vekaletnameyi çıkartığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişi Mali Müşavir … ile Hukukçu … tarafından dosyaya tanzim olunan 15/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava, vekalet yetkisinin kötüye kullanılmasına ilişkin olduğu, davacının iddiası, hisse devri için vermiş olduğu vekaletnamenin hisselerin tamamının devri için verilmediği, davalıların vekalet yetkisini kötüye kullanarak hisselerin tamamını devrettikleri yönünde olduğu, davalıların iddiası ise davalı şirketin 31 kişiyle kurulduğu, ancak faaliyet izninin verilebilmesi için BDDK’nın izninin gerektiği, BDDK’nın şirket ortaklarını dikkate alarak faaliyet izni verdiği, davacının da aralarında bulunduğu bir çok ortağın mevzuatın öngördüğü şartları taşımadığı, gerekli şartları taşımayan ortakların hisselerini satarak şirketten ayrıldığını ve şirketin dört ortaklı bir şirket haline geldiği, vekalet yetkisi, vekalet verilen tarafından serbestçe kararlaştırılabilir. Nitekim davacının da vekalet veren sıfatıyla, 14.04.2015 tarihinde hisse devralmak amacıyla, 29.04.2015 tarihinde toplantılara katılmak amacıyla, 10.09.2015 tarihinde de hisse devretmek amacıyla vekalet verdiği, davacının, hisseleri devretmek amacıyla 10.09.2015 tarihli vekaletname verdiği, hisselerin bu vekaletnameye dayanılarak devredilmiş olduğu, devredilen hisselerin tam bedelinin davacının hesabına yatırıldığı hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, davacı, hisselerin sadece bir kısmının devri için vekaletname verebileceği gibi vekaletnameye konu işlemleri de tek tek belirleyebildiği, hatta belirli şartların gerçekleşmesi halinde vekaletnamedeki yetkilerin kullanılabileceği de kararlaştırılabileceği, davacının bu şekilde dilediği gibi vekalet yetkisini belirleme yetkisi varken, vekaletnamenin herhangi bir şarta ve yetki kısıtlamasına bağlı olmaksızın hisselerin devri için verilmiş olması ve hisse bedelinin de davacıya aktarılması hususları dikkate alındığında, yapılan devir işleminin geçerli olduğu, BDDK’nın dosyaya gönderdiği yazıda, davacı hakkında olumsuz tespitlerin yapılmış olduğu, davalı şirketin diğer ortaklarının davacıyla organik bağlarının bulunmadığının anlaşılması üzerine faaliyet izninin verildiğinin bildirildiği, davalı şirketin 31 kişiyle kurulduğu, ancak daha sonra şirketin dört ortaklı bir şirket haline geldiği, davalıların “faaliyet izninin verilebilmesi için BDDK’nın izninin gerektiği, BDDK’nın şirket ortaklarını dikkate alarak faaliyet izni verdiği, davacının da aralarında bulunduğu bir çok ortağın mevzuatın öngördüğü şartları taşımadığı, gerekli şartları taşımayan ortakların hisselerini satarak şirketten ayrıldığını ve şirketin dört ortaklı bir şirket haline geldiği, davacının da bu nedenle hisselerini devrettiği” yönündeki iddialarının haklılığını desteklediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacının, davalılardan …’ye bu şirketin kuruluş aşamasında davalılardan … ve …’e göndermiş olduğu vekaletname ile hisse iktisap ederek ortak olduğu, daha sonra hisselerinin bir kısmını devri için aynı gerçek kişi davalılara göndermiş olduğu vekaletname ile bu davalıların kendisine ait tüm hisseleri devretmek suretiyle davalı şirketteki hissedarlığına son verdikleri, kendi iradesinin davalı şirketten tamamen ayrılmak olmadığı davalıların vekalet görevini kötüye kullandıkları bu sebeple açılan davanın davalılar tarafından vekaletin kötüye kullanılmak suretiyle kanuna aykırı şekilde yaptıkları hisse devir işleminin iptaline ve yeniden davacı adına tesciline karar verilmesi talepli davadır.
Taraflar arasında vekalet ilişkisinin kötüye kullanılmasına ilişkin ihtilafın bulunduğu, hüküm kurmaya elverişli, ayrıntılı ve irdeleyici bilirkişi heyet raporu gözetilerek davacının dilediği gibi vekalet yetkisini belirleme yetkisi varken, vekaletnamenin herhangi bir şarta ve yetki kısıtlamasına bağlı olmaksızın hisselerin devri için verildiği, hisse bedelinin davacıya aktarılması BDDK’nın dosyaya gönderdiği yazıda, davacı hakkında olumsuz tespitlerin yapılmış olduğu, davalı şirketin diğer ortaklarının davacıyla organik bağlarının bulunmadığının anlaşılması üzerine faaliyet izninin verildiği, davalı şirketin 31 kişiyle kurulması ve daha sonra 4 ortaklı bir şirket haline geldiği anlaşılmakla davalıların faaliyet izninin verilebilmesi için BDDK’nın izninin gerektiği, BDDK’nın şirket ortaklarını dikkate alarak faaliyet izni verdiği, davacının da aralarında bulunduğu bir çok ortağın mevzuatın öngördüğü şartları taşımadığı, gerekli şartları taşımayan ortakların hisselerini satarak şirketten ayrıldığını ve şirketin dört ortaklı bir şirket haline geldiği, davacının da bu nedenle hisselerini devrettiği yönündeki iddialarının haklı olduğu, vekalet yetkisinin kötüye kullanılmadığına yönelik yapılan tespitler ve davacının 14/04/2015 tarihinde hisse devri için 29/04/2015 tarihinde toplantılara katılmak amacıyla 10/09/2015 tarihinde de hisse devretmek amacıyla vekalet verdiği, davacının 10/09/2015 tarihli vermiş olduğu vekaletnameye dayanılarak hisselerin devredildiği, devredilen hisselerin bedellerinin tam olarak davacının hesabına yatırıldığı bu hususta uyuşmazlığın taraflar arasında bulunmadığı, davacının herhangi bir şarta ve yetki kısıtlamasına bağlı olmaksızın hisselerin devri için yetki vermiş olması ve hisse bedelinin de davacıya ödenmiş olması nedeniyle devir işleminin geçerli olduğu anlaşılmakla vekalet görevini kötüye kullanılmadığı kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 70,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 34,43 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraflar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı taraflara verilmesine,
5-Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/10/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”