Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1034 E. 2018/817 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1034 Esas
KARAR NO : 2018/817

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2016
KARAR TARİHİ : 13/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocuğu merhum …’ın 29.10.2015 tarihinde trafik kazası neticesinde yaşamını yitirdiği, …. plakalı otomobilin davalı şirketin ZMS poliçesi ile sigortalı olduğu, kazadan sonra davalı şirkete yapılan başvuru neticesinde 172.440,00 TL ödeme yapıldığı, fazlaya dair dava hakları saklı kalmak kaydı ile kabul ettikleri, poliçe limiti ile kazada kusuru bulunmayan müvekkillerinin murisinin vefatından dolayı yapılan ödeme arasında fahiş fark olduğu, davalı sigorta şirketinin poliçe limitini ödemediği gibi aktüeryal hesaplamayı da muhtemelen kendi lehine olacak şekilde eksik ve Yargıtay’ın öngördüğü ilke ve ölçüler dışında yaptırmış olduğu yanlış hesaplama neticesinde çok eksik ödeme yaptığı, tazminat miktarı aktüeryal hesaplama ile ancak belirlenebileceğinden belirsiz alacak davası açmak zorunda kaldıkları, davalı şirketin hatır taşıması iddiasıyla %10 indirime gitmiş olmasının haklı ve yasal olmadığı diğer hususlarla birlikte belirtilerek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 35.000,00 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete kişi başı 290.000,00 TL teminat limiti ile trafik sigortalı olduğu, azami limitler ve kusur oranında sorumlu oldukları, kusur tespiti yapılması gerektiği, dava öncesinde başvurulması üzere … numaralı hasar dosyası açılarak 21.12.2015 tarihinde anne … ve baba … için toplam toplam 172.440,00 TL ödeme yapıldığı, tekrar aktüer hesabı yapılması halinde yapılan ödeme tutarının yanında faiz güncellemesinin de dikkate alınması gerektiği, somut olayda hatır taşımasına ilişkin değerlendirme yapılması gerektiği, müteveffanın arkadaşları ile birlikte gezmeye çıktığında kazanın meydana geldiği ve hatır taşıması indirimi yapılması, bakiye tazminat tespitinde ödeme tarihi verilerinin dikkate alınması, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının tespit edilmesi, asgari ücretin esas alınması, kazaya karışan sigortalı aracın ticari araç olmaması sebebi ile hükmedilecek faizin yasal faiz olması, faiz başlangıç tarihi olarak bilirkişi raporu tarihinin esas alınması, vekâlet ücretinin 1/5 oranında yönetmeliğe uygun şekilde hesaplanması gerektiği diğer hususlarla birlikte belirtilerek kusur tespiti yapılmasına, kusurlu bulunması halinde davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının tespitine, tespit edilmesi halinde uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasına, hesaplama sonucundan yapılan ödemenin ve güncellenmiş faizin mahsup edilmesine, hesaplamada ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınmasına, faiz başlangıç tarihinin borcun talep edilebilir hale geldiği hesap rapor tarihi olarak dikkate alınmasına ve yasal faize hükmedilmesine, hatır taşıması indirimi yapılmasına, vekâlet ücreti hesaplamasında ilgili yönetmelik maddesinin uygulanmasına, aleyhe hüküm kurulması halinde yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası üzerinden verilen kararın kovuşturmaya yer olmadığına yönelik olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişiler Sigortacı …, Aküer …. ile Makine Mühendisi tarafından dosyaya tanzim olunan 27/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu kazanın, 29.10.2015 Perşembe günü saat 06:00 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki, kendi adına tescilli, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 27.05.2015-27.05.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı ZMS (Trafik) sigorta poliçesi ile ölüm ve sakatlık hallerinde kişi başına azami 290.000,00 TL poliçe limiti ile teminat altına alınmış, yanında arkadaşları …, …, … ve …’ın yolcu olarak bulunduğu, … plaka sayılı, … marka, … tipinde, 2015 model, Beyaz renkli hususi otomobil ile … ili, … ilçesi, … köyü mevkiinde bölünmüş, her iki istikamette iki şeritli, 21 metre platform genişliğindeki D300-32 devlet karayolunu (… karayolu) takiben … istikametinden … istikametine seyir halinde iken olay mahalli olan … köyü (T) tipi kavşak kesimi geçip 100 metre ilerledikleri esnada beyanına göre kaplama üzerine çıkan tilkiye çarpmamak için yolun sağına yöneldiğinde direksiyon hakimiyetini ve kontrolünü kaybederek yol dışına çıktıktan sonra önce 2 metre derinliğindeki şarampole, akabinde tarlalık alanda bulunan ağaçlara çarptıktan sonra takla atıp ters devrilerek durması sonucu trafik kazası meydana gelmiş, olay yolculardan davacılar murisi …’ın multiple kafa travmasına bağlı dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu ölümü, sürücü ve diğer yolcuların yaralanmaları ve otomobilde maddi hasarlı olarak trafik kazası meydana gelmiştir.
Kusur yönünden; Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 157/b maddesi-“sürücü kusurlarının tespiti” ile ilgili bendi; “adli mevzuat ve yargılama hükümleri saklı kalmak üzere, trafik kazalarına karışanların kusur durumları; 2918 sayılı Kanun ve bu Yönetmelikte belirtilen kurallar, şartlar, hak ve yükümlülükler ile asli kusur sayılan haller dikkate alınarak belirlenir. Kaza mahallinde yapılan incelemeler sonunda tespit edilen iz ve delillere ilave olarak kazaya karışanların olay hakkındaki ifadeleri ile varsa tanık ifadeleri de kusur durumunun tespitinde dikkate alınır” şeklindedir. Kazada kusurlu hareketlerden herhangi biri, kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir (K.T.K. Mad. 84). Bu kapsamda; sürücü …, 02.10.2015 tarihli ifadesinde özetle; komutanı Astsubay …’ın kendisini arayarak … iline gezmek amacıyla gitmek istediğini söylediğini, kıramayıp kabul ettiğini, arkadaşları alıp … plakalı araç ile …’ten … iline yola çıktıklarını, gezdikten sonra saat 24:00 sıralarında işlerinin bittiğini, askeri personel olmaları ve terör olayları nedeniyle risk dolayısıyla sabaha kadar … ilinde kalıp sabah erken saatte yola çıkmaya karar verdiklerini, saat 05:00 sıralarında her beraber …’e doğru yola çıktıklarını, havanın yağmurlu ve sisli, yolun kaygan olduğunu, diğer arkadaşlarının uyuduklarını, … Karakolu’na yakın bir yerde aniden önüne tilki fırladığını, arkadaşlarına panikle “tilki, tilki” diye bağırdığını, tilkiye çarpmamak için direksiyonu sağına doğru çevirdiğini, yolun kaygan olması nedeniyle aracı toparlayamayıp hakimiyetini kaybettiğini, aracın yol kenarındaki tarlalara girdiğini, bir yere vurmasının akabinde takla attıklarını, araçtan kendi imkanları ile çıktığını, aracın yanında su birikintisi olduğunu ancak suyun içinde kalmadıklarını, hızının 90-95 km/saat olduğunu, kesinlikle alkol kullanmadığını, ön yolcu kısmında …’ın, arka solda …’ın, ortada …’nun, arka sağda ise vefat eden …’ın bulunduğunu, 27.06.2016 tarihli ifadesinde özetle; müteveffa …’ın birlikte görev yaptığı arkadaşı olduğu, birkaç kişi ile …’a gitmek üzere yola çıktıklarını, havanın çok yağılı ve sisli olduğunu, … mevkiinde önüne yabani bir hayvan çıktığını, çarpmamak için direksiyonu kırdığından banketten aşağı sürüklendiklerini, daha sonra bir yere çapıp takla attıklarını, aracın kaskosundan 170.000,00 TL-180.000,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca arkadaşlar arasında topladıkları bir miktar parayı da kendilerine gönderdiğini, maddi ve manevi zararlarını karşıladığını beyan etmiştir.
Olay yerine intikal eden … Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü personeli tarafından tanzim olunan “Trafik Kazası Tespit Tutanağı”’na göre; olay mahalli 110 km/saat azami hız sınırlamalı yerleşim yeri dışı, D 300-32 devlet karayolu, çizgi ile bölünmüş, tek yönlü, 7 metre şeritli, 21 metre platform genişliğinde iki şeritli, asfalt kaplama, yüzey ıslak-nemli, hava ve görüş açık, vakit alacakaranlık, yatay güzergah virajlı, düşey güzergah eğimsiz olup, mahalde oto korkuluk, kaldırım, trafik işaret levhası, trafik lambası, aydınlatma, görüşe engel cisim, kavşak, geçit, yoldan kaynaklanan sorun bulunmamakta, 2,5 metre genişliğinde banket, yol şerit çizgisi bulunmaktadır. “Kaza Özeti”’nde; sürücü …’in idaresindeki … plaka sayılı hususi aracı ile … istikametinden … istikametine seyir halinde iken 45km+250 m’deki Uncular köyü mevkiine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine göre yolun sağ tarafına yoldan çıkması ve yol kenarında bulunan ağaçlara çarparak devrildiği belirtilmiş, kazanın oluşumunda sürücü …’in KTK 52/1-a kuralını ihlalden tek kusurlu olduğu görüş ve kanaatine yer verilmiştir.
… İlçe Jandarma Komutanlığı personeli tarafından tanzim edilen “Olay Yeri İnceleme Raporu”nda; … karayolunun 2,5 metre banket genişliğinde, gidiş ve geliş istikametine ikişer şeritli, her şeridin 3,5 metre genişliğinde olduğu, orta bölümde banket çizgileri ile ayrılmış 2 metre genişliğinde orta refüj bulunduğu, her iki şeritte ve yol üzerinde kesik kesik yol işaret çizgilerinin bulunduğu, yolun ilk olarak sağa geniş viraj olduğu, Uncular köyü kavşağına kadar düz şekilde devam ettiği, sarı renkli boya ile asfalt yol üzerine yazılı 90 ibaresi bulunduğu, kaza mahalli girişinde ve çıkışında yol üzerinde herhangi bir viraj uyarı levhası bulunmadığı, sola devam eden viraj başlangıç yerinde aracın yoldan çıkması sonucu 2 metre derinlikte olan şarampole girdiği ve tarla içerisinde bulunan ağaçlara çarptığı, aracın yoldan çıktığı yere kadar asfalt üzerinde şüphe uyandıracak herhangi bir fren ve lastik izi olmadığı, banket dışındaki toprak alanda sağ teker lastik izlerinin olduğu, aracın çekici yardımı ile su birikintisinden kaldırıldığı, özellikle sol ön bölgesi ve sağ arka bölgesinin içe göçmüş, kaporta, kapılar, tavan ve tamponlarda yoğun hasar olduğu, motor blokunun kaput ile beraber tamamen göçmüş olduğu, sol ön tekerleğin aksatan kırılması sonucu yerinde olmadığı, diğer 3 tekerleğin yerinde ve sağlam halde bulunduğu, sağ arka tekerleğin darbeden dolayı hafif eğilmiş olduğu, aracın hız gösterge ibresinin 100 km’de takılı kaldığı, vites konumunun 3. vites olduğu, her iki ön koltuk emniyet kemerlerinin yerlerinin takılı halde olduğu, sürücü sol ön ve sağ ön koltuk hava yastıklarının açıldığı, hava yastıklarının üzerinde kan lekeleri bulunduğu, aracın ters vaziyette bulunmasından dolayı iç dikiz aynası, tavan bölgesi, sol arka kapı, ön ve arka koltuklarda kan lekeleri olduğu belirtilmiştir. Çizilen “Kroki”de; yolun virajlı yapıda olduğu, sürücünün istikametine göre sağ tarafında kalan … köy yolunun bağlandığı (T) tipi kavşak kesimini 100 metre geçtikten sonra yol dışına çıkarak yol kenarına 44 metre mesafedeki ağaçlara çarpıp ağaçlara 9,5 metre ve yol kenarına 6,5 metre mesafede ters devrilmiş vaziyette durduğu resmedilmiştir.
Sürücü …, yeterli (B) sınıfı sürücü belgesine 2007 yılından itibaren haizdir. Dosya muhteviyatında alkol kontrolüne ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Müteveffa yolcu …, 1988 doğumlu ve olay günü 27 yaşında olduğu, dosya münderecatında mevcut belge, ifade ve diğer belgeler dikkate alınarak yapılan inceleme ve değerlendirmede sonucunda; olayın araç içi-dışı kamera görüntüleri ile dışarıdan görgü tanığı veya olaydan sağ kurtulan kazazede yolcuların beyanlarının bulunmadığı, dolayısı ile olayda etkili olabilecek başkaca unsurların varlığının bilinmediği, olay yeri krokisine göre; olay yerine sürücü tarafından istikametine göre sağa viraj dönülerek düz gelindiği, karayolundan faydalanan sürücülerin bir bütün olarak trafik kurallarına uymalarının mecburi olduğu, kurallara uyan sürücülerin kazaya sebep olma oranlarının oldukça düşük ve değişken şartlar karşısında gösterecekleri anlık tavırların ve davranış şekillerinin önceden tahmin edilmesi güç olduğundan trafik kurallarının tümünün bir bütünlük arz ettiği ve özellikle trafik içinde yolun durumuna göre uygun zamanda ve biçimde olayları algılayıp, yorumlayarak tehlikeleri zamanında fark etmesi ve ona göre davranış sergileyebilmesi için olduğu, karayolu trafiğinin genel olarak bünyesinde barındırdığı ve gece vakti gündüz vakitlerine nazaran daha çok artan kaza risk ve tehlikeleri nedeniyle sürücülerin dikkatlerini daha çok yoğunlaştırmaları, müteyakkız davranarak yola gereken dikkat ve özeni göstermeleri, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmemek adına tedbirli ve kontrollü ilerlemeleri, trafiği tehlikeye düşürecek hareketlerden sakınmaları, olası kaza tehlikesini öngörerek önleyici etkili tedbirleri zamanında alarak özenli davranmaları gerektiği, normal şartlar altında alacakaranlık vakti, görüşün açık olduğu, görüşe engel bir durumun bulunmadığı mahalde tedbirli davranan bir sürücünün yağmurlu hava ve ıslak zemin şartlarını dikkate almaması, direksiyon açısını ve hızını şartlara uygun ayarlayamaması, tehlikeyi algıladığı anda kaplama üzerinde kalacak nitelikte fren veya direksiyon manevrası tedbiri alamaması için olumsuz bir neden bulunmadığı, bilindiği üzere T.C.K. 22/2 maddesinde; “taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlandığı, kaza tespitindeki amacın, neden ve sonuç arasında illiyet bağı bulunan kural ihlallerinin araştırılması olup kazaların rekonstrüksiyonu, kaza oluşumunun her bir fazı kendi zamansal ve mekansal akışı içinde değerlendirilebilecek şekilde kazanın tüm detay ve dinamiğini kapsaması gerektiği, teknik olarak hızın artması ile kaza ihtimalinin arttığı, görüş açısının düştüğü, taşıt kontrolünün güçleştiği, durma mesafesi uzadığı, kaza sonuçlarının ağırlaştığı, çarpma anında transfer edilen kinetik enerjinin yükseldiği, saatte 80 km/saat hızla seyreden bir araçta bulunan bir kişinin ölme ihtimalinin, saatte 30 km/saat hızla giden bir araçta bulunan bir kişiye göre 20 kat daha fazla olduğu, ortalama hızın %5 artması ile yaklaşık olarak tüm yaralanmalı kazalarda %10, ölümlü kazalarda ise %20 düzeyinde artışa yol açtığı, 35 km/saat hızla gerçekleşen sert ve katı çarpışmalarda taşıt içerisindeki kişilerin üzerinde 3 tona yakın kuvvete maruz kalma etkisi yarattığı, kaza ihtimali ve kaza sonuçları ile ilişkisi nedeniyle hız, temel bir risk faktörü olarak kabul edildiği, Aşırı hızın, yasal hız sınırlarına, uygun olmayan hızın ise, çevresel koşullara göre uygun hız sınırının üzerine çıkılması anlamına geldiği, her iki durumda da meydana gelebilecek kazaların yasal hızda ya da uygun hızda oluşabilecek hasarın üzerinde belirginleştiği, dolayısıyla hızın kontrol edilmesi durumunda çoğu kazanın önlenebilir ve oluşabilecek zarar ve kayıpların azaltılabilir nitelikte olduğu, sonuçları aşina olunan Euro Ncap testlerinde önden çarpışma testlerinin 64 km/saat, yan çarpışma testlerinin 50 km/saat, yaya testlerinin ise 40 km/saat hızda gerçekleştirildiği, karayolları Trafik Kanununda ve Yönetmelikte yazılı kayıt ve şartlar dışında ve aksine bir işaret bulunmadıkça yerleşim yeri dışında bölünmüş yollarda otomobiller için azami hız sınırı 110 km/saat olup (K.T.Y. Mad. 100) sürücüler, aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse, belirtilen hız sınırlarını aşmamak (K.T.K. Mad. 51, K.T.Y. Mad. 101) zorunda olduğu, 2918 sayılı K.T.K.’nun 52. maddesinin ise oldukça açık olup sürücülerin hızlarını yol, trafik, görüş vb. durumuna göre ayarlamaları gerektiği, bilindiği üzere herhangi bir taşıt ile belli bir hızda belli bir yarıçapa sahip viraj dönüldüğünde veya ani sapma manevraları yapıldığında taşıtın ağırlık merkezinden taşıtı dönülen yönün dışına doğru itecek yönde merkezkaç kuvvet etki ettiği, araç gövdesinin yayılı yük olduğu kabul edildiğinde motor ve aktarma organları önde olan bir otomobilde ağırlık merkezi ön aksa yakın bir noktada olduğu, dolayısıyla bu tip taşıtların az döner taşıt olarak tanımlandığı, kararlı-nötr duruma getirebilmek ve aynı iz üzerinde kalabilmek için viraj çapına uygun olarak direksiyon sapma derecesinin arttırılması gerektiği, taşıta etki eden merkezkaç kuvvet taşıtının kütlesi ve hızın karesi ile doğru orantılı olarak değiştiği, hızın etkisinin daha fazla olduğu, taşıtı yörüngesinden çıkarmaya çalışan bu kuvvetin pnömatik tekerleklerde zemin ile aralarında yan kuvvet oluşturularak karşılanabileceği, yan kuvvetlerin 5-6 derecelik direksiyon sapmalarına kadar maksimum mertebede iken artan sapma derecelerinde düşme eğilimi gösterdiği, dolayısıyla ani sert manevralarda kararlı bir iz takibi ancak hızın kontrolü ve uygun direksiyon sapma derecesi ile sağlanabileceği, asfalt kaplama kuru zeminlerde 0,6 mertebelerindeki tutunma katsayısının ıslak zeminde ortlama 0,45 seviyelerine düştüğü, ayrıca pnömatik tekerlek diş profilleri ile zemin üzerindeki su birikintisi kalınlığına bağlı olarak su film tabakası oluşabileceği, tahrik, fren ve yan kuvvet taşıma kapasitesinin azalabileceği, taşıtın seyir dinamiği kararlılığının bozulabileceği, kaza tutanağına göre havanın açık, asfalt zemin kaplamanın ıslak-nemli olduğunun, olay yeri inceleme raporuna göre otomobilin hız gösterge ibresinin 100 km/saat’te takılı kaldığının belirtildiği, sürücü tarafından havanın yağışlı ve zeminin ıslak-kaygan olduğunun ve yola tilkinin fırlaması sonucunda çarpmamak için sağa direksiyon manevrası uygulayarak direksiyon hakimiyetini kaybettiğinin beyan edildiği, arkadaşları ile birlikte Van ilinde geziden dönen sürücünün olay anındaki fizyolojik yorgunluk ve uyku durumu bilinmemekle birlikte vaktin tamamen gece olmadığı, alacakaranlık olduğu, havanın açık olduğu, çevre aydınlatması bulunmayan mahalde far görüş ışığında 110 km/saat azami hız sınırına uygun olsada dönemeçli yapıdaki, ıslak zeminli yolun icap ve şartlarına uygun olmayan bir hızla seyir halinde olduğu, varlığı ispata muhtaç olan tilkinin beyanına uygun şekilde yola fırladığı kabul edildiğinde; çizgilerle bölündüğü için ortasında fiziksel bir engel bulunmayan 21 metre platform genişliğindeki yolda katalog verilerine göre 1682 mm genişliğindeki otomobili zamanında etkili fren tedbiri ile yol kenarına doğru reaktif direksiyon manevrası uygulamak yerine yolun soluna doğru bilinçli ve kontrollü manevra yapabileceği yeterli süre ve mesafe bulunduğu, direksiyon hakimiyetini ve otomobilin kontrolünü kaybederek yol dışına çıktığı, çarpışmaların şiddetli yaşandığı, hızın zararın doğmasında ve artmasında etkili olduğu, bununla birlikte mevcut hız ve şartlar altında seyir halinde olduğu yolda tilkinin önüne çıkmaması durumunda da şeridini terk etmeden tehlikesiz ilerleyebileceği, tilkinin yola fırlamasının reaksiyon olarak sağa direksiyon manevrası ugulamasında kısmen etkili olduğunun mütalaa edildiği, fren dinamiğinde ise reaksiyon zamanının, bir şeyin ya da tehlikenin görülüp anlaşılması ile ona karşı etkilenme, yani gerekli tedbiri almaya başlama arasında geçen süre yani sürücünün fren yapmasına neden olan engeli görmesi ile ayağını fren pedalı üzerine koyması arasında geçen süre olduğu, bu sürenin içinde algılama, ne olduğunu fark etme, karar verme, ayağı gaz pedalından fren pedalına geçirme süreleri bulunduğu, bu süre sürücünün yeteneklerine, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumlarına, şahıslara özgü karakteristikler ile dış etkenlerin çeşitlerine bağlı olarak en az 0,3 ve en çok 1,7 saniye sınırları arasında değişmekte ise de, ortalama olarak 0,5-0,6 saniye kabul edildiği, fren reaksiyon zamanının ise, bir tehlike anında, şoförün fren pedalına basmasından aracın fren sisteminin etki göstermeye başlamasına kadar geçen süre olduğu, mekanik ve hidrolik frenlerde ortalama 0,1-0,2 saniye ve havalı frenlerde ise 0,2-0,6 saniye olduğu, toplam reaksiyon zamanının ise, sürücü ve fren reaksiyon zamanlarının toplamı olup tehlike halinde ortalama 0,75 saniye olduğu, sürücünün beyanına uygun şekilde 95 km/hızla ilerlediği kabul edildiğinde saniyede 27,77 metre yol kat edeceği, kuru yüzey asfalt kaplama ve düz yol şartlarında 20,8 metresi reaksiyon süresi boyunca, 65,5 metresi fren süresi boyunca olmak üzere toplam 86,3 metre mesafede durmasının 4,71 saniye süreceği, ıslak zemin şartlarında mesafelerin biraz daha uzamasının beklenebileceği, sürücünün yol üzerine fırlayan tilkiyi gördüğü anda aralarındaki mesafe bilinmemekle birlikte kaza tutanağı ve olay yeri krokisinde otomobile ait fren izi tespiti bulunmadığı, sürücünün olası kaza tehlikesini savuşturmak adına etkili fren tedbiri uygulamadığının mütalaa edildiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca, araçların yapım ve kullanım bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uyma zorunluluğunu yerine getirmek üzere, motorlu araçlar ve römorklarına ait aydınlatma ve ışıklı sinyal cihazlarının motorlu araçlara ve römorklarına yerleştirilmesi ile ilgili AT Araç Tip Onayı Belgesi verilmesine ilişkin hükümleri ve bunların uygulanmasına ait usul ve esasları belirlemek amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından 10.08.2000 tarih ve 24136 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Aydınlatma ve Işıklı Sinyal Cihazlarının Motorlu Araçlara ve Römorklarına Yerleştirilmesi İle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği-(76/756/AT)”’de; farların geometrik görülebilirlik alanının, derece ve açılarla belirtildiği, araçların, yapım ve kullanma bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uymasının, esasları yönetmelikte belirtilen şekilde ve tarzda teknik şartlara uygun durumda bulundurulmasının zorunlu olduğu (K.T.K. Mad. 29,30), pratikte kısa huzmeli farların 25-40 metre, uzun huzmeli farların ise 40-80 metre ilerisini aydınlatacak kapasitede ve ayarda olduğu, alacakaranlık vakti far ışıkları yanar vaziyette ilerleyen sürücülerin yakın ilerisi görülmeyen mahallerde yakın ve uzağı gösteren ışıkların ardı ardına ve sıra ile yakılmasının trafikte seyir güvenliğini arttırdığı, tilkinin yolun sağından veya solundan aniden fırlaması durumunda aradaki mesafeye bağlı olarak fark edilebilirlik noktasının değişebileceği, sürücünün salt direksiyon manevra tedbiri aldığı ancak hakimiyetini kaybederek şeridinde kalamayıp yol dışına çıktığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinin; “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur. Kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehir içi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” şeklinde olduğu, 09.06.2008 tarih ve 26901 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 2. maddesi ile de 150. maddenin; M1 sınıfı otomobil, M1G-N1G sınıfı arazi taşıtları, N1-N2-N3 sınıfı kamyonet, kamyon çekici, M2-M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması zorunlu hale getirilmiş olup günümüzde; “Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları mecburidir. Sürücü ve yolcular için, nicelik ve nitelikleri bu Yönetmeliğin ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde ve Karayolları Trafik Kanununa göre çıkarılan diğer yönetmeliklerde gösterilen koruyucu tertibatlardan; … M1 sınıfı otomobillerin, N1, N2, N3 sınıfı kamyonet, kamyon ve çekicilerin, M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan “Emniyet Kemeri”nin bulundurulması ve kullanılması zorunludur. Yalnız araç dururken kullanılan koltuklar ile ayakta da yolcu taşıyan M2 ve M3 kategorisi Sınıf A ve Sınıf I otobüslerde, koltuklarda, emniyet kemeri bulundurulması zorunlu değildir. Ancak; yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri, yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler (umum servis araçları hariç) ile dolmuş otomobillerindeki yolcular, geri gitme veya park yerlerinde 25 km/s. geçmeyen hızla seyreden sürücüler, yakın koruma, harekât, tatbikat ve devriye görevi yürüten veya olaylara müdahale eden askeri ve genel kolluk görevlilerinden sürücü ve yolcu konumunda bulunanlar, görev ya da ekip çalışması ile özel pozisyonlarda bulunduklarında acil servis görevlileri, emniyet kemeri kullanmak zorunda değildir. Kamyonet, kamyon ve çekicilerde ön koltukları için emniyet kemeri ile ilgili hükümler 1/8/1998 tarihinden sonra, diğer koltuklar için 1/1/2009 tarihinden sonra üretilen araçlarda uygulanır. Sağlık sorunları nedeniyle emniyet kemeri takamayacak kişilerin resmi veya özel sağlık kuruluşlarından emniyet kemeri takamayacağına dair sağlık raporu almaları gerekir. Bu kişiler raporda belirtilen süre zarfında emniyet kemeri takmaktan muaf tutulur. Bu raporların görevlilerce istenildiğinde, ilgili tarafından gösterilmesi zorunludur” şeklini aldığı, olayda … plakalı, 2015 model (M1) kategorisindeki seri üretimi yapılan hususi otomobilin gerekli ve yeterli ulusal ve uluslar arası standartları sağladığı, tüm koltuklarında fabrikasyon emniyet kemeri düzeneği bulunduğu, kazadan sonra ön koltuklarda bulunan emniyet kemerlerinin yerlerine takılı olduğunun belirlendiği, sürücü ve ön yolcunun emniyet kemeri kullanmadığından ve yaralanmalarında etkili olabileceğinden bahsedilebileceği, ancak sağ arka koltuğunda yolcu olarak bulunduğu beyan edilen davacılar murisi ….’ın vücudunun alın, sağ ayak, sağ diz, sol ayak bölgelerinden değişik niteliklerde yaralandığı, multiple kafa travmasına bağlı dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu öldüğü dikkate alındığında; yol dışına çıktıktan sonra sırasıyla 2 metre derinliğindeki şarampole düştükleri, tarlalık alanda düz şekilde ön kesimleri ile ağaçlara çarptıktan sonra savrularak takla atıp devrilen, sağ arka kesimi de hasar gören otomobil içerisinde zemin, ağaçlar ve otomobilin dış kaporta aksamları arasında gerçekleşen sadmelerin şiddetine, açısına, yakın civarında bulunan komponentlerin mekanik ve yapısal davranışlarına bağlı olarak araç içerisinde değişik yönlere savrulup baş bölgesini kapı, cam, tavan vb. sert komponentler ile temasının beklenen bir durum olduğu, sert çarpışmalarda üç nokta asılışlı emniyet kemer düzeneğinin göğüs bölgesini saran kemer kesimi gerilerek ileriye savrulmaları, bel bölgesini kavrayan kemer kesimi ise koltuktan ayrılmaları engellemek amacıyla tasarlandığı, yolcunun ölümüne esasen neden olan baş bölgesinden yaralanmasının emniyet kemeri kullanıp kullanmaması hususu ile illiyet bağı bulunmadığı, kemer kullanması durumunda da sağ arka tarafından darbeye maruz kalan otomobil içerisinde hareketli boyun yapısı nedeniyle baş-alın bölgesinin benzer şekilde etkilenebileceği, olayın meydana gelmesinde, zararın doğmasına veya artmasında etkisi bulunmadığı, kendi can güvenliği ve sağlığına göstermesi gereken azami özen ve dikkat gereğince ihmali, tedbirsizliği, özensizliği ve kendisine atfı kabil kusur bulunmadığının mütalaa edildiği, davalı …. Sigorta A.Ş.’nin vekili tarafından hesaplanacak tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğinin talep edildiği, ödenen tazminat belgelerinde %10 hatır taşıması indirimi uygulandığı, hatır taşımasının maddi ve manevi menfaat olmadan bir kişinin araçla taşınması olduğu, bazı tanımlarda ücret karşılığı olmadan denildiği, ücretin yanıltıcı bir kavram olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 87. maddesinde; “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir…” şeklinde olduğu, karşılıksız da olsa, bir kimseyi taşıtına yolcu olarak alan sürücü veya taşımacının, onun can güvenliğini üstlendiği, özellikle yakınlarını, dostlarını veya kendi isteğiyle herhangi bir kişiyi taşıtına alan sürücünün, aracını kullanırken daha bir özen göstermesi ve dikkatli davranması gerektiği, bu nedenle, ücretle taşınan yolcular hakkındaki hükümler, hatır için taşınanlara da uygulanmakla beraber somut olayda, davacılar murisi mütevaffa yolcu … ile sürücü …’in arkadaş oldukları, birbirlerini tanıdıkları, olay günü … iline diğer arkadaşları ile birlikte gezmeye gittikleri ve dönüş yolunda kazanın meydana geldiği, hatır için taşınanın kusura katılımı varsa (genellikle hatır için taşınanın, sürücünün içki içmesine veya hız yapmasına engel olmaması, içkili olduğunu bilerek taşıta binmesi vb. durumlarda kusura katılım söz konusudur) tazminattan indirim gerekeceği, aralarında maddi bir menfaatin bulunduğuna dair somut veri bulunmadığı, manevi menfaatin söz konusu olabileceği, hem hususla ilgili değişik Yargıtay ilamları bulunması hem de K.T.K. kapsamı dışında T.T.K. ve B.K. çerçevesinde genel hükümlere tabi tutulması nedeniyle Sayın Mahkeme’nin takdirleri olduğu, teknik açıdan müteveffanın otomobilde yolcu olarak bulunmasının, kazanın meydana gelmesinde etkili olan, rol oynayan bir unsur olmadığı, hadisenin meydana geliş şekline ve sonuçlarına göre; sürücü …’in yağmurlu hava ve ıslak zemin şartlarına göre uygun olmayan bir hızla seyir halinde olmasının, hızını otomobili güvenle sevk ve idare edebileceği seviyelerde ayarlamamasının, tehlikeleri ön görüp sağına yol dışına doğru şeridini terk ettiğini zamanında algılayıp etkili fren ve direksiyon manevrası tedbiri ile 21 metre platform genişliğindeki kaplama üzerine yeniden yönelemeyerek direksiyon hakimiyetini ve otomobilin kontrolünü kaybetmesine yönelik dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davranışının asli derecede etkili olduğu, varlığının kabulü halinde yola fırlayan tilkinin sürücünün seyir güvenliğini tehlikeye düşürmesinin tali ve düşük derecede etkili olduğu değerlendirilmiştir.
Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemler 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (K.T.K.) ve alınacak tedbirler ile ilgili olarak, gerekli görülen ve bunların uygulanmasına ait esas ve usuller Karayolları Trafik Yönetmeliği (K.T.Y.) ile belirlenmiştir. Karayolu-trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar, trafik-yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri, şerit-taşıtların bir dizi halinde güvenle seyredebilmeleri için taşıt yolunun ayrılmış bir bölümü, taşıt yolu (kaplama)-karayolunun genel olarak taşıt trafiğince kullanılan kısmı olarak tanımlanmıştır (K.T.K. Mad. 3). Bunlara göre; şerit, taşıtların bir dizi halinde güvenle seyredebilmeleri için taşıt yolunun ayrılmış bir bölümüdür (K.T.K. Mad. 3). Sürücüler trafik işaret levhaları, cihazlan ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kural, yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymak (K.T.K. Mad. 47/c,d), aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse, belirlenen hız sınırlarını aşmamak (K.T.K. Mad. 51/a), dönemeçlere girerken, dönemeçli yollarda ilerlerken hızlarını azaltmak, hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş mesafesi, hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre düzenlemek, diğer bir aracı izlerken yukarıdaki fıkrada belirlenen durumları göz önünde tutarak güvenli bir mesafe bırakmak, dikkatli ve tedbirli seyretmek (K.T.K. Mad. 52/a,b), izin verilen hallerde manevraları yaparken karayolunu kullananlar için tehlike veya engel yaratmamak (K.T.K. Mad. 67/b) zorundadırlar. Karayollarında, kişilere zarar verecek şekilde tedbirsiz davranışlarda bulunmaları ve araç sürmeleri yasaktır (K.T.K. Mad. 145/e). Araç sürücüleri trafik kazalarında; doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma hallerinde asli kusurlu sayılırlar (K.T.K. Mad. 84/f)
Olayda aksine davranarak, yönetimindeki … plaka sayılı otomobil ile hızını dönemeçli, ıslak zeminli yolun icap ve şartlarına uygun şekilde ayarlamayan, yola fırlayan tilkiyi fark ettiğinde sağa yol dışına doğru direksiyon manevrası tedbiri uygulamasına rağmen tehlikeleri ön görüp zamanında uygun fren tedbiri ve direksiyon manevrası uygulayarak stabil doğrultusunu koruyamayan, 21 metre kaplama genişliğindeki yol içerisinde kalamayarak direksiyon hakimiyetini ve otomobilin kontrolünü kaybetmesi sonucu yol dışına çıkarak dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davrandığı mütalaa edilen sürücü …’in önlenebilir nitelikteki olayın meydana gelmesinde %90 oranında asli kusurlu olduğu, Tilkinin yola ani şekilde fırlamasının, çarpmamak için yol dışına doğru yönelen sürücünün seyir güvenliğini kısmen tedirgin ederek olayın meydana gelmesinde %10 oranında etkili olduğu, ölümü ile sonuçlanan olay sırasında … plaka sayılı otomobilin arka sağ koltuğunda yolcu olarak bulunduğu beyan edilen, kazanın oluşumunda teknik açıdan etkili kusurlu bir davranışı rolü ve kazaya engel olabilmek adına alabileceği herhangi bir tedbir bulunmayan, yol dışına çıktıktan sonra önce 2 metre derinliğindeki şarampole düşüp ardından düz şekilde ağaçlara iki kez çarptıktan sonra takla atarak tavanı üzerine devrilen ağır hasarlı otomobil içerisinde çarpışmaların etkisi ile baş bölgesini kapı, cam, tavan vb. sert komponentleriyle darbeye maruz kalarak emniyet kemeri kullanması halinde de benzer şekilde yaralanacağı değerlendirilen, ölümü ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında veya artmasında bel ve göğüs bölgesinden kavrayan üç nokta asılışlı emniyet kemeri kullanıp kullanmaması ile illiyet bağı olmadığı, etkili rolü olmadığı mütalaa edilen davacılar murisi müteveffa yolcu …’a olayın meydana gelmesinde ve ölümü ile sonuçlanmasına atfı kabil kusuru bulunmamaktadır.
Maddi Tazminat yönünden; Poliçe Şartlarında yapılan değişiklik 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, dosyada mevcut 27.05.2015-27.05.2016 tarihleri arası geçerli olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi 01.06.2015 tarihinden önce ve 27.05.2015 tarihinde tanzim edilmiştir.Bu itibarla bu raporda PMF Yaşam tablosuna göre değerlendirme yapılması gerektiği, 23.09.1988 D.lu olan müteveffa … 29.10.2015 kaza tarihi itibariyle (27) yıl (01) ay (6) günlük olup; (27) yaşında olduğu kabul edilerek P.M.F.1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (40) yıl ve bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi muhtemelen (67) yaşına kadar yaşayacağı, … İlçe Emniyet Müdürlüğünün 28.11.2016 tarihli cevap yazısına ekli 09.11.2016 tarihli Tutanak ve mübrez Ağustos, Eylül ve Ekim 2015 ayları Ücret Bordrolarınhda müteveffanın sağlığında J.Uzm.Çvş. olarak çalışmakta olduğu belirtildiğinden buna göre değerlendirme yapılacağı, Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre Kadın-Erkek ayrımı yapılmaksızın kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. Bu duruma göre müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek kaüza tarihi itibariyle (27) yaşından itibaren (60) yaşına kadar zarar gördüğü aktif hayat süresi (33) yıl olduğu, müteveffanın (60-67) yaşları arası pasif devresi ise (7) yıldır.
Hak sahipleri ile destek süreleri; destekten yoksunluk tazminatları ileriye yönelik faraziyelere ve varsayımlara dayanılarak tespit ve hesaplanmaktadır. Bu itibarla, müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi, davacı anne ve babasına maddi yardım ve destekte bulunabileceğinin Sayın Mahkemece de kabulü halinde, davacı anne ve baba bakımından, destekten yoksun kalma sebebiyle maddi tazminatı hesaplanacaktır. Bu duruma göre; davacı Baba … 17.10.1961 D.lu ve kaza tarihi itibariyle (54) yıl (12) günlük olup (54) yaşında olduğu kabul edilerek P.M.F.1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (19) yıl ve muhtemelen (73) yaşına kadar yaşayacaktır. Bu itibarla müteveffa oğlunun desteğinden mahrum kaldığı süre (19) yıl olduğu, davacı Anne … 04.04.1963 D.lu ve kaza tarihi itibariyle (52) yıl (06) ay (25) Günlük olup; (53) yaşında olduğu kabul edilerek P.M.F.1931 işaretli yaşama tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (20) yıl ve muhtemelen (73) yaşına kadar yaşayacağı, bu itibarla müteveffa oğlunun desteğinden mahrum kaldığı süre (20) yıldır.
Kazanç durumu yönünden; Yargıtay 4.,9.,10.,11.,19. ve 21.Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere, Destekten yoksunluk tazminatlar müteveffanın kaza tarihinden itibaren günümüze ve hüküm tarihine en yakın tarihe kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplaması gerektiği, … İlçe Emniyet Müdürlüğünün 28.11.2016 tarihli cevap yazısına ekli 09.11.2016 tarihli Tutanak ve mübrez Ağustos, Eylül ve Ekim 2015 ayları Ücret Bordrolarında müteveffanın sağlığında J.Uzm.Çvş. olarak çalışmakta olduğu belirtildiğinden buna göre yapılan değerlendirmelerde; Ücret Bordrolarına göre müteveffanın geçen Net Aylık Ücretlerinin Ağustos 2015 ayında Net Aylık ücretinin 4.517,86 TL, Eylül 2015 ayında Net Aylık ücretinin 4.614,06 TL ve Ekim 2015 ayında Net Aylık ücretinin 4.452,52 TL olduğu, bu kapsamda ücretlerin ortalama bedeli hesaplamada esas alınması gerektiği, müteveffanın 29.10.2015–29.10.2017 tarihleri arası (2) Yıllık İşlemiş Aktif dönem kazancının 142.532,82 TL dir.
Maddi tazminata ilişkin hesaplamada; müteveffanın 29.10.2015- 29.10.2017 tarihleri arası geçen (2) yıllık İşlemiş Aktif devredeki Net kazançları Ücret Bordroları ve yukarıda açıklanan yöntemlere göre belirlenmiş olup,başkaca bir artışa tabi tutulmaksızın aynen esas alınması gerektiği, 29.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek Aktif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Ekonomik konjonktür, iş hayatındaki toplu sözleşme ve pazarlık düzeni, sigortalının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı, işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri,milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar ile uygulama ve yüksek yargıtayca da benimsendiği üzere müteveffanın yıllık kazançlarında hak sahiplerinin işleyecek aktif devre içindeki destek süreleri sonlarına kadar meydana gelecek asgari artış nispetinin ve peşin ödeme nedeniyle yapılacak iskontonun %10 olarak belirlenmesinde fayda olduğu, Yargıtay 9., 10., 11. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki Yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak, ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre, değerlendirme ve hesaplama neticesinde, müteveffanın işleyecek aktif devre sonundaki net aylık ücreti (6.320,20) TL olduğu, işleyecek aktif devre sonundaki net yıllık kazancınında 6.320,20 TL. x 12 Ay = 75.842,40 TL dir.
Bu kapsamda yapılan hesaplamalar neticesinde davacı baba için maddi zarar bedelinin 210.793,03 TL olduğu, davacı anne için maddi zarar bedelinin ise 221.627,66 TL olduğu, davalı tarafından 21/12/2015 tarihinde hak sahiplerine 172.440,00 TL ödeme yapıldığı, toplamda davacı anne ve baba için hesaplanan maddi zarar tazminat miktarının 389.178,61 TL olduğu, poliçe teminat bedelinin 290.000,00 TL olduğu bu kapsamda hesap olunan bedelin poliçe limitlerini aştığı ve davalının da poliçe limitlerinden sorumlu olduğu tespit edilmekle, poliçe limitleri dahilinde hesaplama yapılması gerekmektedir.
Sonuç olarak; 29.10.2015 tarihinde meydana gelen kazası sonucu vefat eden …’ın geride kalan hak sahiplerinden, davacı babası …’ın Poliçede belirlenean Teminatla sınırlı olarak Nihai ve Gerçek Maddi zararının (64.988,42)TL olduğu, davacı annesi … Poliçede belirlenen Teminatla sınırlı olarak Nihai ve Gerçek Maddi zararının (52.571,58)TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davalı şirket tarafından trafik kazası nedeniyle eksik ödenen sigorta bedelinin tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
29/10/2015 tarihli kazada sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı şirkete sigortalı araçta yolcu olarak bulunan müteveffa …’ın vefat etmesi neticesinde sonuçlanan kazada vefat eden … ile arabanın sürücüsü ve sahibi … ile birlikte askeri personel olan meslektaşları birlikte seyahat ederken geçermiş oldukları kazada, kaza tespit tutanağından, …’in kazada kusurlu olduğunun belirtildiği, yine … CBS .. soruşturma sayılı dosyaya sunulan 22/02/2016 tarihli ATK raporunda sürücü …’in asli kusurlu olduğu, yola çıkan Tiklinin kazaya tali derecede etken olduğu, müteveffa yolcunun kusursuz olduğu, dosyamız kapsamına alınan hüküm kurmaya elverişli makine, sigorta uzmanı ve aktüer bilirkişi raporuna göre müteveffanın kusursuz olduğu, davalı … Sigorta A.Ş. Sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’in % 90 oranında kusurlu olduğu, dolayısıyla dosya kapsamındaki kusura ilişkin alınan raporların birbiriyle uyumlu olduğu, davacılara yapılan ödemelerin yetersiz olduğunun bilirkişi heyeti tarafından tespit edildiği, ödenen miktarların güncelleştirilmesi neticesinde davacıların dava tarihi öncesi davalı sigorta şirketine bir başvurusu bulunmadığından dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi kanaatine varılarak ve olayda dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden müteveffa ile sürücünün meslektaş olduğu, görev yaptıkları arkadaşlarıyla birlikte geziye çıktıkları sırada kazanın meydana gelmiş olduğu dikkate alındığında müteveffanın araca herhangi bir menfaat karşılı olmaksızın araca bindiği anlaşılmakla, bilirkişiler tarafından belirlenen miktardan % 20 oranında hatır taşıması indirimi de yapılarak davanın kabulü ile davacılar .. ve … için 94.047,872 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile davacılar …. ve … için 94.047,872 TL’nin (Hatır taşıması indirim oranı % 20 dikkate alınarak) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.424,41 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 597,72 TL + 1.450,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 2.047,72 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.376,69 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan; 597,72 TL peşin harç, 1.450,00 TL ıslah harcı, 1.627,70 TL posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 3.675,42 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı taraflara verilmesine,
4-Davacı taraflar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 10.273,83 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacılara verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/07/2018

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”