Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/971 E. 2018/856 K. 06.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/971 Esas
KARAR NO : 2018/856

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/10/2015
KARAR TARİHİ : 06/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07/10/2015 tarihli dava dilekçesi ile, … TC Kimlik numaralı, … doğum tarihli müvekkili …’in, 01.09.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında sakatlandığını, olay günü olan 01.09.2011 tarihinde davacı müvekkilinin eşi olan sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki … adına kayıtlı … plaka sayılı araç ile; … ili, … ilçesi, … köyü yolu üzerinde … köyü istikametine doğru seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde yolun kenarında bulunan çalılıklara çarparak devrilmesi ile tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazada müvekkilinin yaralanarak sakatlandığını, kaza tespit tutanağında … plakalı aracın, 2918 sayılı KTK’nın 47/1-d “Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural,yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere, uymak zorundadırlar.” kuralını ihlal etmesi nedeniyle kusurlu olduğunun belirtildiğini, davacı müvekkilinin geçirdiği kaza nedeniyle sağ kalçasında kırık meydana geldiğini, kaza sonrasında müvekkilinin … Üniversitesi Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiğini ve burada ameliyata alındığını, ameliyat sonucunda hastanede tedavi, takip ve bakım işlemlerinin devam ettiğini, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza sırasında davalı … Sigorta A.Ş.’nin … nolu sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması amacıyla doğrudan doğruya davalı şirkete 06.06.2015 tarihinde başvurulduğunu ve ödeme yapılması için tüm evrakların davalı kuruma teslim edildiğini, ancak davalı şirket tarafından bugüne kadar müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin, 04.07.1991 doğumlu olup, kaza tarihi itibariyle yirmi(20) yaşında olduğunu, müvekkilinin 2918 sayılı yasadan kaynaklanan söz konusu kaza dolayısı ile işgücü kaybından doğan daimi sakatlık tazminatını alabilmesi için iş bu davayı açma zarureti doğduğunu bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı şirkete başvuru yapılan 06.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacı vekilinin dava dilekçesinde konu ettiği kazadan bahsederken 2 farklı plakalı araçtan söz ettiğini, dilekçesinin ilk bölümünde … plakalı aracın sürücüsünden ve meydana gelen kazanın oluşundan söz etmişken; diğer paragrafta aynı tek taraflı kazanın meydana gelişinden söz ederken … numaralı plakadan söz ettiğini, davacı vekilinin dilekçesindeki bu çelişkiyi gidermesi gerektiğini, … numaralı plakalı araç hakkında şirketlerince kayıtlı bir poliçe bulunmadığını, ancak dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde 24.03.2011-24.03.2012 tarihleri arasında … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik Sigortası) sigorta poliçesi ile … adına sigortalı olduğunu, davacının dava dilekçesindeki bu çelişkiyi gidermesi ve hangi araç ile kazanın meydana geldiğini ispatlaması gerektiğini, aksi takdirde davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın sigortalı olması sebebiyle cevaplarını bu yönde verdiklerini, poliçe kapsamında sigortalı olan … plakalı araç ile ilgili olarak kabul anlamına gelmemek kaydıyla şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda kaza başına azami 40.000,00-TL, bedeni zararlarda kişi başına 200.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin ise teminat dışında olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1.maddesi uyarınca sigortacının, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğun, zorunlu sigorta limitlerine göre temin edileceğini, bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, sigorta şirketinin yalnızca poliçedeki teminat limitleri kapsamında ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, poliçede sadece sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alındığını, bu nedenle müvekkil şirketin sorumluluğundan bahsedilmesi için davacının sürekli sakatlığının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davacının iddia ettiği maluliyetinin kaza ile ilgisinin ispatlanması gerektiğini, maluliyete dayalı tazminat hesaplarının aktüeryal metodlarla yapılması gerektiğini, hatır taşıması nedeniyle zarar miktarında indirim yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ve %40’dan az olmamak üzere tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamında olmamakla, yaralanan ve/veya maluliyetinin olduğunu iddia eden davacının müterafik kusurunun tazminattan düşülmesi gerektiğini, toplanan delillerle beraber davacının emniyet kemeri kullanmaması ve müterafik kusur durumunun mevcudiyeti durumunda belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, dava açılmadan önce müvekkil şirkete yapılan bir başvuru bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma ve oluşan maluliyet nedeni ile doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili 22.01.2018 tarihli dilekçesi ile, dava konusu alacak için müvekkili ile davalı sigorta şirketi ile karşılıklı olarak sulh olduklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili 01.08.2018 tarihli beyan dilekçesinde, davacı ile sulh olunduğunu, herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını ve davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir.
HMK’nun 315. maddesi uyarınca sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; tarafların karşılıklı sulh olduklarını bildirdikleri, tarafların sulh sebebiyle yargılama gideri, vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı, bu nedenle sulhe göre karar verilmesini istedikleri anlaşıldığından konusuz kalan davada bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar sulh olduklarını bildirdiğinden, sulh nedeniyle HÜKÜM OLUŞTURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu bakiye 8,20 TL’nin tahsil kabliyeti bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Talep edilmediğinden taraflar lehine ve aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
dair tarafların yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/09/2018

Katip

Hakim