Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/966 E. 2020/10 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/585 Esas
KARAR NO : 2019/1074

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/06/2015
KARAR TARİHİ : 25/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememiz dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir süredir davalı şirketten akaryakıt aldığını, ön ödemeli sistem üzerinden akaryakıt alındığını, müvekkili tarafından davalı şirkete bir miktar ön ödeme yapıldığını, davalı şirketin müvekkili şirkete aniden yakıt vermeyi kestiğini, müvekkilinin davalıya vermiş olduğu ön ödemeyi de müvekkiline iade etmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu bildirmekle itirazın iptalini takibin devamına, davalının haksız itirazı sebebiyle %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davaya konu olan icra takibinin davacının müvekkili şirkete 90.758 TL borcu bulundğuunu, bu borç için temmuz ve ağustos aylarına düzenlenen çeklerin mevcut bulunduğunu, bu çeklerin ödenmemesi halinde borcun 300.000,00 TL civarında olacağını, 90,758,00 TL’lik açık hesap için ödeme bulunmadığı için icra takibine geçildiğini, davacının eski çalışanına 3 adet çek verdiğini ve çalışanın çeklerle beraber kaybolduğunu, müvekkili şirketin bu çeklerden haberi olmadığını, cari hesaplarda davacının borçlu olduğunu, çalıntı çekleri müvekkili şirkete ödemiş gibi saydığını bildirmekle davanın reddine, davacının haksız olarak icra takibi yapması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sürekli müvekkili şirketten akaryakıt aldığını, aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalının bu kapsamdaki borçlarını ödememesi üzerine … 36. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya her hangi bir borçu olmadığı gibi 109.241,00 TL alacaklı olduğunu, bu bakımdan kendilerinin de … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını ve davacının itirazı üzerine duran bu takibe ilişkin, mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını beyan ile dava dosyasının anılan dosya ile birleştirilmesini talep ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizce celp edilen … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı/birleşen davada davalının 109.241,00 TL asıl alacak tutarının davalı/birleşen davada davacıdan tahsili için icra takibine geçildiği görüldü.
Mahkememizc … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının dosyamız arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce … 11. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının dosyamız arasına alındığı görüldü. Dosyanın incelenmesinde ana dava davalısı … şirketinin … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki çekteki imzanın kendilerine ait olmadığından bahisle imzaya itiraz sonucu açıldığı, ilgili mahkemece imzanın şirket yetkililerine ait olmadığından bahisle İİK m. 170 uyarınca imza itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına dair karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce … 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasının dosyamız arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce … CBS’nin … Soruşturma numaralı dosyanın mahkememiz dosyası arasına uyap üzerinden alındığı görüldü.
Mahkememizce … 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosya örneğinin uyap üzerinden dosyamız arasına alındığı görüldü.
Mahkememizce … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının uyap üzerinden dosyamız arasına alındığı görüldü.
Birleşen dosyada … 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya aslının dosyamız arasına alındığı görüldü.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi mali müşavir …’e tevdi edilmiş olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 02/05/2017 tarihli raporunda; Davacı taraf 2009, 2010, 2011 ticari defterlerin 6762 Sayılı TTK kapsamında yasal sürede açılış ve kapanış noter onaylarının mevcut olduğu, 2012, 2013, 2014 ticari defterlerinin 6102 SY 64.md.sinin 3.fıkrası son cümlesi kapsamında 06 Haziran 2013 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 28669 ile yapılan değişikliğin 15/a md.si kapsamında tasdiklerinin süresi içersinde yapıldığı görülmüştür. HMK 222.maddesi kapsamında lehe delil vasfına haiz olduğu bu kapsamda değerlendirilmiştir. Davacı tarafından sunulan kayıtlarda 2015 yılında davalı ile olan ticari ilişki mevcut olduğu belirlenmiştir. Davalı taraf ilgili ay kayıtları cd olarak sunacağını beyan etmiş ise de dosyaya yada tarafıma e-defter olduğu bildirilen kayıtları ile ilgili cd sunulmamıştır.Davalı tarafın ekstresi kapsamında davacıdan 90.758,75 TL alacak hesaplanmaktadır. Davacı ve davalı birbirlerinden alacak iddiasında olup iddia ettikleri alacakla ilgili sundukları kayıtları ve yardımcı kayıtlarında bildirilen tutarların mevcut olduğunu, Davacı tarafından verildiği bildirilen çeklerle ilgili dosyada mevcut fotokopilere incelendiğinde keşidecisinin davacı olduğu ve Batular lehine düzenlendiği ve sonraki ciroların aşağıdaki şekilde olduğu belirlenmiştir. Davacı taraf dosyaya bir kısım makbuz suretlerini sunmuştur. İhtilafa konu 3 adet çekin tahsilat makbuzu görülememiştir. Dosyada davalının şikayetinde mevcut kabulü ve çalışanı muhasebeci olarak şikayet edilen adı geçen …’ın alınan ifadelerinde aşağıdaki hususları bildirdikleri mevcuttur. Herşeyden önce taraflar arasında bir süreden beri ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki uyarınca davacının 75.000 TL, 75.000 TL ve 50.000 TL bedelli üç adet çeki davalının yaklaşık 13 yıl kadardır hem muhasebe hem de istasyon sorumlusu olan …’a verdiği, bu çeklerden 75.000 TL, ve 75.000 TL bedelli olanlarının icra takibine konu edildiği ve davacı tarafından ödenmek zorunda kalındığı, 50.000 TL bedelli çekin ise akıbetinin bilinmediği ve henüz icra takibine konu edilmediği hususlarında taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problem; davalının yaklaşık 13 yıl kadardır hem muhasebe hem de istasyon sorumlusu olan …’a verilen çekler nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle ticari vekilin belirli iş ve işlemleri tacir adına yapma yetkisi bulunduğundan, dava konusu çeklerin doğrudan davalı şirketin yetkili temsilcilerine tesilm edilmemiş olması, tek başına, bu çeklerin davalıya teslim edilmediğini ispatlamaya yeterli değildir. Gerçekten de, ticari vekilin tanımını öngören TBK. m. 551 hükmüne göre: “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez”. Görüldüğü üzere, ticari vekillerin taciri temsil yetkisi bulunmakla birlikte, bu yetki, ticari mümessilin yetkisi kadar geniş değildir ve esas itibariyle, tacirin arzu ve iradesi ile istenildiği kadar sınırlandırılabilir. Ticari vekil, TBK. m. 551’den yararlanılarak, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın, tacir tarafından, ticari işletmenin bütün işleri veya bazı işlemleri için temsil yetkisi verilen kişidir, şeklinde tanımlanabilir (Oğuz İmregün, Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, İstanbul 1995, s. 153). Ticari vekiller, tacir veya ticari mümessil tarafından açık veya zımni irade beyanı ile atanabilirler (Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, Konya 2001, s. 264). Bunlar ticaret siciline tescil ve ilan olunamazlar. Bu anlamda, verilen görev, ticaret hayatında genel kabul gören uygulamaya göre sözkonusu kişiye belli bir temsil yetkisinin verilmesini de gerekli kılıyorsa, tacir zımnen ticari vekil atamış sayılır. Örneğin satış mağazasının kasasında oturan görevli, satılan malların bedelini tacir adına tahsil etmeye de yetkilidir (Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Ankara 1995, s. 166-167). Yine, ticari vekillerin sahip oldukları temsil yetkisinin kapsamı kendilerine bırakılmış olan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir. Örneğin satış mağazalarında görevli memur ve müstahdemleri, o mağazaların olağan satış işlemlerinin hepsini yapmaya yetkili sayılırlar (TBK. m. 552). Dolayısıyla ticari vekil niteliğinde, toptan, yarı toptan ve perakende satış yapan mağaza memur ve müstahdemleri o mağazanın olağan satış işlemlerinin hepsini yapmaya, bunlarla ilgili faturaları imzalamaya, ihtar ve bayanları yapmaya, ihtar ve beyanları –ayıp ihbarı gibi- kabule yetkilidirler (Poroy/Yasaman, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 1998, s. 172; Arkan, s. 168; Karahan, s. 265). Ticari vekile ilişkin sözkonusu hüküm ticari vekil ile tacir arasındaki sözleşmeyi herhangi bir şekil koşuluna bağlamadığından, tacirin ticari vekili sözlü olarak da görevlendirmesi mümkün ve geçerlidir. Hükümde yer alan ve ticari vekillerin yapabileceği işler olarak gösterilen mutad muamele ve işler, işletmenin maksat ve konusunu elde etmek için yapılması gereken tüm iş ve işlemler olduğu kabul edilmektedir. Nitekim TBK. m. 551 hükmünde ticari vekilin ancak açık bir yetki ile yapabileceği işler sınırlı olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla somut olayda, dava konusu çekleri teslim alan ve yaklaşık 13 yıl kadardır hem muhasebe hem de istasyon sorumlusu olan …’ın davalı şirketin ticari vekili olduğunun ve bu kişi tarafından alınan çeklerin davacıyı bağladığının kabul edilmesi gerekir. Aksi bir düşünce, tacirler adına işlem yapan ve ticari vekil konumunda olan, bir mağazadaki kasiyerin para alması işlemi, banka şubesindeki gişe elemanlarının yaptığı işlemler gibi ticari hayatın gündelik bir çok işleminin; şirket adına işlem yapmaya yetkili olmayan kişiler tarafından yapıldığı ve şirketi bağlamadığı iddiasının her zaman ileri sürülebilmesi anlamına gelir ki; böyle bir düşüncenin hukuk ve mantık ilkeleriyle de bağdaşmadığı şüphesizdir. Davacı usülüne uygun tutulmuş ve dolayısıyla lehe delil olma özelliği taşıyan ticari defterlerindeki kayıtlar da varılan sonucu desteklemektedir. Davacı kayıtları kapsamında davalıdan 109.241,25 TL alacak mevcut olduğu belirlenmiş ve davacı icra takibine bu alacağı konu ettiği görülmüştür. Ancak davacının vermiş olduğu 50.000-TL’lik çek nedeniyle henüz herhangi bir ödemede bulunmadığından, davacının talep edebileceği alacağın 59.241,25-TL olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizce … CBS’nin … Soruşturma Numaralı dosyasının mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Davacı ve davalı vekillerinin sundukları beyan ve itiraz dilekçeleri incelenmiş olup mahkememizce ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, ilgili dosyanın mali müşavir …’e ve …’e tevdi edildiği, bilirkişilerin mahkememize sunmuş olduğu 06/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; T.C. Maliye Bakanlığının (1) Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre; Gerçek ve Tüzel kişiler için “Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin ilk ayının beratının alınması açılış onayı, son ayının beratının alınması ise kapanış onayı yerine geçecektir.” hükmü bulunmaktadır. Berat yükleme süresi, ilgili olduğu ayın takip eden üçüncü ayın son gününe kadar olduğundan, bu süreler içerisinde yapılan hesap döneminin ilk ayına ait berat yüklemeleri açılış onayı yerine geçecektir. Aynı tebliğe göre, Gerçek ve Tüzel kişiler için “Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin son ayının beratının alınması kapanış onayı yerine geçecektir.” Hükmü bulunmaktadır. Buna göre şirketin 2015 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun tutulduğu görülmüştür. HMK 222./2 maddesi kapsamındaki koşulları taşıdığı belirlenmiştir. …Tic.Ltd.Şti. Ticari Defterleri Uyarınca Tespit Edilenler : … tarafından sunulan kayıtlar uyarınca kök rapordaki gibi 2015 yıl sonunda 90.758,75 TL … borcu olduğu yevmiye e-defter kayıtlarının içeren f-disk içeriğinde görülmüştür. … 11 İcra Hukuk Dairesi … E. sayılı dosya: Batular tarafından …. 8.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine konu, çekteki imzanın müvekkili şirkete ait olmadığı hususunda açılan imzaya itiraz davasının 11.04.2017 tarihli … K. Sayılı kararı ile alınan bilirkişi raporda 20.03.2015 keşide tarihli çek aslının arka yüzünde kaşe izi üzerine atılmış imzaların şirket yetkilileri … ve …’nun eli ürünü olmadığını tespit ile davacı yanın imza itirazının kabulüne karar verildiği mevcuttur. Dosya içersindeki çek fotokopisi incelendiğinde, 20.03.2015 tarih, … çek nolu ve 75.000 TL tutarlı çeke ilişkin olduğu görülmüştür. … 8.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyada 75.000 TL tutarlı çekin 06.04.2015 tarihinde takibe konu edildiği 2015/9890 E. sayılı icra dosyasında görülmüştür. … 6 İcra Hukuk Dairesi … E. sayılı dosya: Batular tarafından 18.05.2015 tarihinde açılan dava ile … 28 İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine konu 30.04.2015 keşide tarihli … nolu 75.000 TL tutarlı çeke ilişkin imzaya itiraz dosyasının derdest olduğu görülmüştür. Borç Alacak Hususundaki İncelemeler : Ek rapora konu ek incelemede davalı tarafından sunulan kayıtlarda davaya konu edilen 3 çekin davacıdan alındığına dair kayıt ihtiva etmediği yukarıdaki şekilde belirlenmiştir. Yine dosyaya toplanan delillerde davaya konu davacının keşide ettiği çeklerdeki ciroların davalı yetkilisi eli mahsulü olmadığı hususunda tespitler mevcut olduğu görülmüştür. Davaya konu söz konusu çeklerin davalı çalışanı … tarafından davacıdan alındığı hususu sabittir. Davalı, …’ın hiçbir zaman tahsilat yapmadığını bildirmiş buna ilişkin makbuzları sunduğunu beyan ettiği dilekçesi ekinde makbuz suretleri görülememiştir. Daha önceden …’a bu tarzda ödemeler yapılıp yapılmadığının davalının …’a verilen çekleri kabul ederek kayıtlara alarak davacıda haklı bir güven oluşturup oluşturmadığının araştırılması gerektiği değerlendirilmiştir. Davaya konu çeklerin davalı lehine keşide edildiği görülmekle birlikte davalı … tarafından çek tahsil alındısı şirket makbuzu bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece uygun görülmesi halinde her iki tarafın da suretlerini sunduğunu bildirdiği makbuzların asıllarının karşılaştırma yapılmaya muktedir bir şekilde incelenmesi ile yaklaşık karşılaştırmalı inceleme ile doğru bir sonuca ulaşılmasının mümkün olacağı değerlendirilmiştir. Bu yönde verdiğimiz ön rapor sonrası …’ın davacıda haklı bir güven oluşturacak şekilde davacıdan düzenlenmiş çek verildiğine dair Makbuzlar sunulmamıştır. Bu nedenle daha önceden …’a çek verilmesi yönünde ve bu çeklerin davalı tarafından tahsilat olarak kabul edilip işlendiği yönünde uygulaması olmaması sebebiyle davacının ödeme olarak davalı şirket yetkilisine veya onun adına hareket eden kişiye ödeme yapmadığının kabul edilebileceği de vakadır. Davacı ve davalının sunulan ticari defterleri usulüne uygun lehe delil vasfına haiz olduğundan kayıtların dayanağı tahsilat makbuzlarının incelenmesi ile çünkü her iki taraf da tahsilat makbuzlarını delil olarak ileri sürmekte olup,asıllarının da incelenmesi ile bir sonuca varılması hususunda da takdir Sayın Mahkemeye ait olacaktır. Elbette mevcut durumda tespit edilenlerin nihai hukuki tavsifine göre davalı elemanına verildiği tartışmasız çekler ile ödemenin kabulü veyahut yetkilisi olmadığı anlaşılan ve çekteki ciroların da davalı şirket yetkilileri tarafından yapılmamış olmasından kaynaklı davalıya ödeme yapılmadığının kabulü hususunda yine takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı karşılıklı bildirilen hususlar sunulan kayıtlar, ceza dosyası ,davalının usulüne uygun kayıtları kapsamında dosyada araştırılan ve sunulmayanlar da değerlendirilmek sureti ile : Davacının ödeme olarak verdiğini bildirdiği çeklerin davalıda kayıtlı olmaması, Davalının yetkilisine teslim edilmiş olmaması, Davalı tarafından düzenlenmiş çek tahsil alındı makbuzu bulunmaması, Emsal …’a ödeme yapıldığının belirlenebileceği davacıda haklı bir güvenin oluşmasını sağlayan davalı uygulaması olmaması, Davalı kayıtlarında çeklerin yer almaması ve çeklerin üzerindeki davalı cirolarının yine davalı yetkililerine ait olmaması, dosya içeriğinde belirlenmiş ve aksi delil bulunmadığından; Dolayısıyla asıl davada … E.sayılı icra dosyasına konu 109.241,00 TL olarak davacı tarafından davalı aleyhine yapılan takip dosyasında … Petrol şirketinin itirazının yukarıdaki sebepler ile haklı olduğunun değerlendirilmesi neticesine göre borçlu olmayacağı sonucuna varılmıştır. Birleşen Davaya konu Birleşen davanın davacısı … tarafından 36. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile … aleyhine yapmış olduğu 90.758,74 TL tutar alacaklı olduğu yukarıdaki tespitler kapsamında değerlendirildiğini bildirmekle yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; tarafların akaryakıt ticareti ilişkisi nedeniyle davacının cari hesap alacağına ilişkin yaptığı icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Birleşen dava; davacının benzin istasyonu işlettiği, davalının davacı şirketten sürekli olarak akaryakıt aldığı, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davalının almış olduğu akaryakıt bedellerini nakit veya ileri tarihli çekle ödemiş olduğu ancak cari hesap ilişki nedeniyle bakiye borcun ödenmediği iddiasıyla başlatılan takibe davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında süre gelen bir ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki uyarınca davacının 75.000 TL, 75.000 TL ve 50.000 TL bedelli üç adet çeki davalının yaklaşık 13 yıl kadardır hem muhasebe hem de istasyon sorumlusu olan …’a verdiği, bu çeklerden 75.000 TL ve 75.000 TL bedelli olanlarının icra takibine konu edilerek davacı tarafından ödenmek zorunda kalındığı, 50.000 TL bedelli çekin ise akıbetinin bilinmediği ve henüz icra takibine konu edilmediği hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu, davalının yaklaşık 13 yıl hem muhasebe hem de istasyon sorumlusu olan …’a verilen çekler nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle ticari vekilin belirli iş ve işlemleri tacir adına yapma yetkisi bulunduğundan dava konusu çeklerin doğrudan davalı şirketin yetkili temsilcilerine teslim edilmemiş olması tek başına bu çeklerin davalıya teslim edilmediğini ispatlamaya yeterli değildir. Gerçekten de, ticari vekilin tanımını öngören TBK. m. 551 hükmüne göre: “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez”. Görüldüğü üzere, ticari vekillerin taciri temsil yetkisi bulunmakla birlikte, bu yetki, ticari mümessilin yetkisi kadar geniş değildir ve esas itibariyle, tacirin arzu ve iradesi ile istenildiği kadar sınırlandırılabilir. Ticari vekil, TBK. m. 551’den yararlanılarak, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın, tacir tarafından, ticari işletmenin bütün işleri veya bazı işlemleri için temsil yetkisi verilen kişidir. (Oğuz İmregün, Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, İstanbul 1995, s. 153). Ticari vekiller, tacir veya ticari mümessil tarafından açık veya zımni irade beyanı ile atanabilirler (Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, Konya 2001, s. 264). Bunlar ticaret siciline tescil ve ilan olunamazlar. Bu anlamda, verilen görev, ticaret hayatında genel kabul gören uygulamaya göre sözkonusu kişiye belli bir temsil yetkisinin verilmesini de gerekli kılıyorsa, tacir zımnen ticari vekil atamış sayılır. Örneğin satış mağazasının kasasında oturan görevli, satılan malların bedelini tacir adına tahsil etmeye de yetkilidir (Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Ankara 1995, s. 166-167). Yine, ticari vekillerin sahip oldukları temsil yetkisinin kapsamı kendilerine bırakılmış olan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir. Örneğin satış mağazalarında görevli memur ve müstahdemleri, o mağazaların olağan satış işlemlerinin hepsini yapmaya yetkili sayılırlar (TBK. m. 552). Dolayısıyla ticari vekil niteliğinde toptan, yarı toptan ve perakende satış yapan mağaza memur ve müstahdemleri o mağazanın olağan satış işlemlerinin hepsini yapmaya, bunlarla ilgili faturaları imzalamaya, ihtar ve bayanları yapmaya, ihtar ve beyanları (ayıp ihbarı gibi) kabule yetkilidirler (Poroy/Yasaman, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 1998, s. 172; Arkan, s. 168; Karahan, s. 265). Ticari vekile ilişkin sözkonusu hüküm ticari vekil ile tacir arasındaki sözleşmeyi herhangi bir şekil koşuluna bağlamadığından, tacirin ticari vekili sözlü olarak da görevlendirmesi mümkün ve geçerlidir. Hükümde yer alan ve ticari vekillerin yapabileceği işler olarak gösterilen olağan muamele ve işler, işletmenin maksat ve konusunu elde etmek için yapılması gereken tüm iş ve işlemlerdir. Nitekim TBK. m. 551 hükmünde ticari vekilin ancak açık bir yetki ile yapabileceği işler sınırlı olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla somut olayda, dava konusu çekleri teslim alan ve yaklaşık 13 yıl kadardır hem muhasebe hem de istasyon sorumlusu olan …’ın davalı şirketin ticari vekili olduğunun ve bu kişi tarafından alınan çeklerin davacıyı bağladığının kabul edilmesi gerekir. Davacının usulüne uygun tutulmuş ve sahibi lehine delil vasfı özelliği taşıyan ticari defterlerindeki kayıtlar da bu hususu desteklemektedir. Davacının kayıtları kapsamında davalıdan 109.241,25 TL alacağının mevcut olduğu hükme elverişli ilk bilirkişi heyet raporu ve ek bilirkişi heyet raporu ile belirlenmiş olup davacının icra takibine bu alacağı konu ettiği görülmüştür. Ancak davacının vermiş olduğu 50.000 TL bedelli çek nedeniyle herhangi bir ödemede bulunduğu ispatlanamadığından, davacının talep edebileceği alacağın 59.241,25 TL olacağı anlaşılmakla ana dava yönünden davanın kısmen kabulü ile … 3. İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 59.241,45 TL üzerinden devamına, 59.241,45 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı olan 11.848,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
Ek rapora konu ek incelemede tüm dosya kapsamı, karşılıklı bildirilen kayıtlar, ceza dosyası, davalının usulüne uygun kayıtları kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının ödeme olarak verdiğini bildirdiği çeklerin davalıda kayıtlı olmaması, davalı kayıtlarında çeklerin yer almaması nedeniyle birleşen davaya konu birleşen dava davacısı … … 36. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile Karakayalar aleyhine başlattığı takipte 90.758,74 TL alacaklı olduğu kayıtlarında 06/02/2019 tarihli mali bilirkişiler heyet raporu ile tespit edildiğinden birleşen dava yönünden davanın kabulü ile … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 90.758,74 TL üzerinden devamına, 90.758,74 TL ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan % 20 oranındaki icra inkar tazminatı bedeli olan 18.151,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ana dava yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile … 3. İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 59.241,45 TL üzerinden devamına, 59.241,45 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olan 11.848,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 4.046,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.319,57 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.727,21 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan 1.319,57 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.195,60 TL yargılama giderinden davanın kabulü oranında yapılan hesaplama neticesinde 648,37 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.582,40 TL yargılama giderinden davanın reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.181,96 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 6.866,56 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 5.849,95 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-Birleşen dava yönünden davanın KABULÜ ile … 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 90.758,74 TL üzerinden devamına, 90.758,74 TL ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, % 20 icra inkar tazminatı olan 18.151,75 davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.199,72 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL + 1.550,00 TL tamamlama harcından oluşan toplam 1.577,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.622,02 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan; peşin harç 27,70 TL+ 1.550,00 TL tamamlama harcından oluşan toplam 1.577,70 TL ile 68,00 TL posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 1.625,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 10.010,70 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.25/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸