Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/839 E. 2020/711 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/839 Esas
KARAR NO : 2020/711

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2014
KARAR TARİHİ : 20/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından sunulan 30/10/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin annesi …’ın 05/09/1994 yılında vefat ettiğin, geriye müvekkilleri …, … ve …’ın mirasçı olarak kaldığını, müvekkillerinin annesinin maliki olduğu … ili, … İlçesi, … Mah., 67 Pafta, 130 ada, 16 parselde kayıtlı taşınmazın … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas ve …Karar sayılı kararı ile kamulaştırıldığını ve taşınmazın idare adına tapuda tescil edildiğini, bu kamulaştırmadan kaynaklı olarak müvekkillerinin annesinin adına 37.400 TL … Bankası … Şubesine yatırıldığını, ancak müvekkillerinin annesinin 05/09/1994 tarihide vefat etmesi nedeniyle bankaya yatan parayı çekemediğini, müvekkillerinin de bu paradan haberlerinin olmadığını, davalıların da müvekkillerinin bu paranın varlığından haberdar etmediğini, müvekkillerinin annelerinden kalan bir para olduğunu tesadüfen öğrenmeleri üzerine … ve … bankasına başvuru yapıldığını, davalıların söz konusu paranın zamanaşımına uğradığını ve … devredildiğinin müvekkillerinin vekiline yazılı olarak bildirildiğini, davaya konu paranın müvekkillerinin annesi adına davalı … Bankasında 30/03/1976 senesinde yatırıldığını, davalıların gerek vefat eden … hayatta iken bizzat kendisine, gerekse de …’ın vefatından sonra müvekkillerine dava konusu paradan dolayı usulüne bildirimin yapılmadığını, davalıların bu yönüyle kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getiremediklerini beyan ederek fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı kalmak kaydı ile 30/03/1976 tarihinden başlayarak mevduata uygun en yüksek faiz uygulanmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 12/02/2020 havale tarihli dilekçesi ile dava açılış aşamasında davalılar hakkında talep ettikleri 1.000,00 TL dava talebini, 319.639,87 TL arttırarak davayı 320.639,87 TL üzerinden ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalılardan … vekili tarafından sunulan 27/01/2015 havale tarihli cevap dilekçesi ile müvekkili kurumun pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacıların ve huzurdaki davanın muhatabının müvekkili kurum değil, … Bankası A.Ş.’nin olduğunu, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını ve davanın hak düşürücü yasal süre içinde açılmadığını, müvekkili kurumun tebliğ ve hesap sahibini araştırma zorunluluğunun bulunmadığını, davacıların varlığı olarak iddia ettikleri hesapta bulunan mevduatın müvekkili kuruma intikal etmediğini, bu sebeple davacıların müvekkili kurumdan herhangi bir alacaklarının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Bankası A.Ş. vekili tarafından mahkememize sunulan 19/03/2015 havale tarihli cevap dilekçesi ile 16/11/2000 tarih ve24232 sayılı gazetede yayınlanan duyuru gereği, dava konusu bedelin bu duyuruda belirtilen miktarın altında kalması nedeniyle taraflara tebligat yapılmadığını, istimlak bedelinin 37.400,00 TL olmadığını, bu tutarın 24.843,00 TL’den ibaret olduğunu, zamanaşımına uğrayan bedelin dışında kalan miktarın 31/01/2001 tarihinde Genel Muhasebe Daire Başkanlığına devredildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın … 22. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılaması neticesinde verilen …Esas, … Karar sayılı 14/05/2015 tarihli karar ile dava hakkında görevsizlik kararı verildiği, verilen karar üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek yargılamaya mahkememizin 2015/839 Esas sayılı dosyamız üzerinden devam olunmuştur.
Dosyamız tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere resen tayin edilen Bankacı Bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi 10/04/2018 tarihinde mahkememize sunmuş olduğu raporda özetle; davalı Bankaca, 16.11.2000 tarih, 24232 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bankalarda zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacakların… Gelir Kaydedilmesine İlişkin Esas ve Usuller’ yönetmeliğinin 2. maddesi” yasadan kaynaklı bildirim ve tebligat yükümlülüğünün 25 milyon Türk Lirası üzerinde bulunanlar” yönünden tebliğ zorunluluğu bulunması nedeniyle, davacı varislere ait paranın Merkez Bankasında devrinde bankaya atfedilecek bir kusurun oluşmadığı, diğer davalı … yönünden, zamanaşımı işleminin banka ile Fon arasında gerçekleşen idari bir işlem olduğundan husumet yöneltilemeyeceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan kök rapora davacı vekili tarafından itiraz edilmiş olup, dosya kapsamında tebliğ zorunluluğunun olup olmadığı, tebliğ zorunluluğu bulunuyor ise kesin yapılan miktarın mı, toplam miktarın mı esas alınacağı taraf beyan ve itirazları da gözetilerek tüm dosya kapsamı ile rapor düzenlenmek üzere resen tayin edilen Hukukçu Bilirkişi …’e tevdi edilmiş bilirkişi 19/12/2018 tarihinde mahkememizce sunmuş olduğu raporda özetle; davalı bankanın dava konusu bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödemekle yükümlü olduğu, yasada öngörülen bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması nedeniyle dava konusu talebin zamanaşımına uğramadığı, davalı bankaya yatırılan paranın dava tarihindeki güncel değerinin tespit edilmesi gerektiği, tespit edilecek güncel değere 30.03.1975 tarihinden davalı bankanın bildirim yükümlülüğünün doğduğu 30.03.1985 tarihine kadar dava tarihindeki güncel yasal faiz oranının uygulanması gerektiği, tespit edilen bu yeni değere , davalının bildirim yükümlülüğünün doğduğu 30.03.1986 tarihinden dava tarihi olan 30.10.2014 tarihine kadar, dava tarihindeki güncel ticari temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiği, bu esaslar çerçevesinde bir mali müşavir tarafından hesaplama yapılması gerektiği, yukarıda belirtilen hesaplama şekli uzmanlık alanımız dışında kaldığından, davacıların talep edebileceği bedelin hesaplanamadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dosyamız tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ile davalı … Bankası vekilinin itirazları gözetilerek, davacıların davalılardan bu bedeli talep edip edemeyeceği, edilebilecek bir bedel varsa bu bedelin güncellenerek hesap yapılması amacıyla rapor alınmak üzere resen tayin edilen Mali Müşavir Bilirkişi …, Akademisyen Hukukçu …, Bankacı Bilirkişi …’a tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından 05/08/2019 tarihinde mahkememize sunulan raporda özetle; davalı … Bankası vekilinin 7.12.2018 tarihli rapora beyan dilekçesinde; 10.04.2018 tarihli raporda uygulanması gereken usul devir tarihi olan 31.01.2001 olarak doğru şekilde tespit edilmiş iken, 2. raporda varsayımsal bir de devir tarihi alınmasının hukuka aykırı olduğunu, 19.12.2018 tarihli raporda kamulaştırma bedelinin 37.400 TL olarak kabul edildiğini, bu miktardan daha sonra …. 2. AHM iadeyi muhakeme davası neticesinde kesintiler yapılarak esas kamulaştırma bedeli olan 24.843 TL’nin hesapta kaldığını, raporda faiz uygulamasıu yönündeki kanaatine itiraz ettiklerini, raporda devir tarihi esas alarak değil, işlem yapılmaması halinde devir yapılabilecek ilk tarihin esas alınarak hazırlandığını, oysa devrin 31.01.2001 tarihinde yapılmasının kamulaştırma bedelini alanın aleyhine değil lehine bir durum oluşturduğunu, bu sebeple bildirim yapılmadığı için sebepsiz zenginleşme hükümlerince 1976-1986 arasında faiz, 1986 sonrası güncel ticari temerrüt faiz oranının uygulanması yönünde görüşe itiraz ettiklerini, raporda “davalı banka tarafından, mevduat devredilmeden önce mevduat sahiplerinin adreslerine mektup gönderdiği ve buna rağmen sahiplerince aranmadığından dolayı mevduatın kanunda belirtilen süre zarfında MB’na devredildiği hususu kanıtlanamamıştır” denildiğini, bankaların TTK kapsamında saklama süresi dolmuş belgelere ilişkin alacaklar da dahil zamanaşımına uğramış alacakla ilgili olarak hangi savunmayı yaparlarsa yapsınlar bu savunmalarını da ispat etmeleri gerektiğinin düşünülmesinin, ispat hukukuna ilişkin temel varsayımları bankalar için yok saymak demek olduğunu, bu durumun bankalara süresiz arşiv tutma yükümlülüğü yüklemek anlamına gelmektedir ki bu da kanuna rağmen değil ancak açık kanuni düzenleme ile yapılabildiğini, müvekkili banka ile kamulaştırma bedeli yatırılan arasında sözleşme bulunmadığını, anılan hesabın kamulaştırma prosedürü neticesinde oluşturulduğunu, bu sebeple bedelin yatırılması ve tasarrufu ile ilgili bildirimlerin kamulaştırma bedelini yatıran tarafından yapılması hususun da ele alınması gerektiğini, her iki rapor arasındaki çelişkilerin açıklığa kavuşturulması için yeniden rapor alınmasının talep etmiştir. Dosya Mevcudu Uyarınca Tespit Edilenler: dosyada mevcut 30.03.1976 tarihli ve … nolu … Bankası Makbuz sureti incelendiğinde, … adına 37.400 TL tutarın bloke edildiği mevcuttur. … Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün … tarihli yazısı ile anılan taşınmazı kamulaştırılarak 07.09.1974 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, 37.400 TL’nin bloke ettirildiği, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 975/355 ve 976244 K. Tenkis davası ve iadeyi muhakeme davası ile söz konusu bedellerden kesintiler yapıldığı (Mahkeme karar suretleri dosyada mevcut) ve blokede bankanın sunmuş olduğu 31.01.1984 tarihli Maliye Bakanlığı İst. Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü başlıklı dökümde … 16 parsel açıklamasının karşısında 24.843,00 TL tutarın olduğu mevcuttur. Dosyada mevcut Tapu sicil kayıtlarına 67 pafta 130 Ada 16 Parsel taşınmazın 03.08.1976 tarihinde … adına kayıtlı iken Maliye Hazinesine hükmen istimlak ile kaydedildiği mevcuttur. 67 Pafta ve 130 adaya ait “M.Bak. İst.Deft.Muh. Müd. ait” 2.146.751 TL istimlak bedeli ve başkaca istimlak bedellerinin 31.01.2001 tarihinde Merkez Bankasına devredildiği mevcuttur. Davacının Talep Edebileceği Tutara İlişkin Hesaplamalar: sonuç itibariyle davacıların murisinin sahibi olduğu gayrimenkulün istimlak bedeli davalı bankada davacı adına Maliye Hazinesi tarafından yatırılmış ve arz edilen sefahat neticesi 24.843,00 TL (Eski) tutar kamulaştırma bedeli davalı banka uhdesine geçmiştir. Banka uhdesindeki davacı adına bloke edilen tutar Kamulaşma bedeli alacaklısı tarafından 10 yıllık zaman aşımı içersinde talep edilmiş olsa idi banka tarafından murise ödenmesi söz konusu olacak idi, ödenecek tutar da işlemiş yasal faiz ile ulaşan değeri olacak idi, davacının talep ettiği paranın davalı bankada bulunma sebebi kamulaştırma bedelidir. Maliye Bakanlığı tarafından murisin kamulaştırılan parseli için ödenen tutardır. Söz konusu tutarın önce Maliye Bakanlığı tarafından davacı için daha fazla belirlendiği ancak murise karşı açılan ve murisin vekili tarafından temsil edildiği davada beyan edilen değere göre kamulaştırma bedelinin tenkisi idare tarafından istenmiş ve mahkemece kabul edilen tutar üzerinden ilk kamulaştırma bedeli tenkis edilmiştir. Dolayısıyla davacıların murisi kamulaştırmadan haberdardır. Kamulaştırma bedelinin paranın yattığı davalı bankadan 10 yıl içersinde istenmediği anlaşılmaktadır. Bu dönem içersinde davalı banka nezdindeki paraya yasal faiz işletilmesi söz konusudur. Ancak 10 yılın sonunda 3182 bankalar kanunu 36. Maddesi kapsamında her türlü mevduat son talep tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış ise sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektup ile bildirildikten sonra bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içerisinde bankalarca isim, kimlik adresleri gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Merkez Bankasına devredileceği, aynı fıkranın 3. Bendinde ise 1.500.000 TL’yi aşanların Resmi Gazete ile ilan edileceği, bu ilandan itibaren 1 yıl içinde sahip ve mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacakların bu sürenin bitiminde …’Ye gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Davalı bankanın 2001 yılında …’ye davacının da aralarında bulunduğunu bildirdiği bir tutarı devrettiği bildirilmektedir. Bu kapsamda davalı bankanın …’ye devir listesinde isim ve adres görülmediği gibi, resmi gazetede ilan yapıldığı da belirsizdir. Sunulan belgelerde söz konusu işlemleri yerine getirmeyen davalının murisin uhdesindeki parayı prosedüre uymayan şekilde …’ye devrederek sorumluluğunu yerine getirmediği anlaşılmıştır. Ancak davalı bankanın sorumluluğunun kapsamının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı banka …’ye devredilene kadar mevduatı murisin talep etmesi halinde yasal faizi ile iade sorumluluğu dışında bir sorumluluğu …’ye devre kadar bulunmamaktadır. Ancak davalı bankanın …’ye devir tarihi paranın yattığı tarihten yaklaşık 20 yılı aşkın bir süre sonrasıdır. 1976 yılında yatırılan paranın muris tarafından bankada herhangi bir işlem yapılmadığı durumda 10 yıl süre sonrası 1987 dir ve 10 yıl bekleme süresi ilamdan sonra 1988 ‘dir. Dolayısıyla bankanın …’ye 10 yıl işlem görmeyen hesaplar ile ilgili davacıların murisinin parasını bu hesaplamaya göre …’ye devri mevzuata uygun olacak idi, ancak işlem yapılmayan hesabın bu süreden sonra elde tutulması sebepsiz zenginleşme olarak devir tarihine kadar değerlendirilebilecek idi, ne var ki davacıların murisinin söz konusu para ile ilgili olarak 10 yıllık süre içersinde işlem yapıp yapmadığı net değildir. …ye devrin 2. 10 yıldan sonra devredilmesi ile ilgili kayıtlar da banka tarafından sunulmadığından sebepleri değerlendirilememiştir. Bakanın …’ye vermiş olduğu listede en son işlem tarihi 1990 olarak istimlak bedellerine ilişkin toplam tutar açıklamasında mevcuttur. Hesabın işlem görmeyen bir hesap olarak ve 10 yıllık sürenin banka tarafından 2001 yılında dolması sebebiyle … devrinden kaynaklı olarak mevzuata uygun tebligat ve ilan yapmaması nedeniyle sorumlu olacağı sonucuna varılmıştır. Ne var ki banka emanetindeki parayı elinde bulundurmaya devam etmemiş olduğundan bir sebepsiz zenginleşme …’ye devir nedeniyle bulunmamaktadır, ancak sorumluğu sebebiyle söz konusu paranın bu tarihten sonra da yasal faizi ile birlikte sorumlu olacağı, nihai takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağı sonucuna varılmıştır, aşağıda davacıların murisi adına yatan paranın dava tarihine kadar yasal faizi ile hesaplaması yapılmıştır. Söz konusu paranın faizi ile birlikte toplam dava tarihinde tutarı 0,70 TL hesaplanmıştır. Heyetimizdeki Sayın … tarafından bir önceki raporda belirtilen görüşüne göre söz konusu paranın değerinin ilk yatırıldığı tarihten itibaren korunması gerektiği ve yasal faiz güncel değerine ilk yatırıldığı tarihten işleyeceği görüşü sebebiyle bu görüşe göre dava tarihindeki değeri için ilk yatırıldığı tarihten itibaren faiz hesaplaması da takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere sonuç olarak; davacıların murisi için yatan istimlak bedeli tutarı olan 24.843 (Eski TL ) TL için 30.03.1976 tarihinden itibaren dava tarihine kadar hesaplanan faiz ve ana parası yeni TL olarak 0,70 TL dir. Davacıların murisi için yatan istimlak bedeli tutarı olan 24.843 (Eski TL) TL için dava tarihinde güncellenmiş değeri 31.911,34 TL’dir. Davacıların murisi için yatan istimlak bedeli tutarı olan 24.843 (Eski TL ) TL için ilk yatırıldığı tarihten itibaren güncel değeri 31.911,34 (Yeni TL ) TL üzerinden faiz hesaplanması değerlendirildiğinde, 288.728,53 TL faiz hesaplanmış olup, güncel değer 31.911,34 TL ile birlikte 320.639,87 TL hesaplandığı yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dava; davacıların annesi …’ın 05/09/1994 yılında vefat ettiği, geriye davacılar …, … ve …’ın mirasçı olarak kaldığı, davacı mirasçıların annesinin maliki olduğu … ili, … İlçesi, … Mah., 67 Pafta, 130 ada, 16 parselde kayıtlı taşınmazın … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı kararı ile kamulaştırılarak taşınmazın idare adına tapuda tescil edildiği, bu kamulaştırma nedeniyle davacıalrın annesinin adına 37.400 TL bedelin … Bankası … Şubesine yatırıldığı, ancak davacıların annesinin 05/09/1994 tarihide vefat etmesi nedeniyle bankaya yatan parayı çekemediği, davacı yasal mirasçıların da bu yatan paradan haberdar olamadığı, davalıların da davacı miraaşçılara bu paranın varlığına ilişkin bildirim yapmadığından davacıların annelerinden kalan para olduğunu tesadüfen öğrenmeleri üzerine … ve … Bankasına başvuru yapmaları üzerine, davalıların söz konusu paranın zamanaşımına uğradığı iddia edilerek …’ye devredildiği yönünde davacı vekiline yazılı bildirim yaptıkları, davaya konu paranın davacıların annesi adına davalı ççç Bankasına 30/03/1976 yılında yatırıldığı, davalıların vefat eden …’a ve …’ın vefatından sonra davacı mirasçılara dava konusu paradan dolayı usulüne uygun bildirimin yapmadıkları iddiasıyla fazlaya ilişkin hak ve alacaklar saklı tutularak 30/03/1976 tarihinden başlayarak mevduata uygun en yüksek faiz uygulanmak suretiyle tespit edilecek alacağın davalılardan tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Somut olaya, davalı … Bankası’nın ihbar yükümlülüğünün doğduğu dönemde yürürlükte olan 3182 Bankalar Kanunu’nun mevduatta zamanaşımını düzenleyen 36. maddesinin uygulanması gerekir. Bu hükme göre: “Bankalar mevduat sahiplerine, aksi talepleri olmadıkça her yıl Ocak ayı içinde birer birer hesap özeti gönderirler. Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan son talep, İşlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde sahipleri tarafından aranmamış olanlardan, tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşan mevduat sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra tamamının bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı basından itibaren 6 ay içinde bankalarca sahiplerinin İsim, kimlik adresleri ve haklarının faizleri ile ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilir. İkinci fıkra gereğince Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına devredilen mevduat, emanet ve alacaklardan tutarı veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşmayanlar Bankaca Tççç intikal ettirilir, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tutar veya değeri 5000 (2.500.000) lirayı aşanları Resmi Gazete ile ilan eder. İlandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklar bu sürenin bitiminde … gelir kaydedilir. Küçükler adına ve yalnızca bunlara ödeme yapılmak kaydıyla açtırılan hesaplarda, bu maddede yazılı zamanaşımı süreleri küçüğün reşit olduğu tarihte işlemeye başlar. Hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, on yıllık süre dolduğunda mevduat hemen tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilmemektedir. Dava konusu 37.400 TL’lik bedel 30/03/1976 tarihinde davalı bankaya yatırıldığından, davalı bankanın bildirim yükümlülüğü on yıl sonra yani 30.03.1986 tarihinde doğacaktır. Yukarıda anılan 3182 sayılı Bankalar Kanunu 25.04.1985 tarihinde kabul edildiğinden bu tarihte bildirim yükümlülüğü bulunan alacakların tutarının alt değeri 5.000 TL olduğundan, yatırılan paranın miktarı 37.400 TL olduğundan somut olayda davalı bankanın bildirim yükümlülüğü bulunmaktadır. Davalı bankanın mevduat devredilmeden önce mevduat sahiplerinin adreslerine mektup gönderdiği ve buna rağmen sahiplerince aranmadığından dolayı mevduatın kanunda belirtilen süre zarfında Merkez Bankası’na devredildiği hususu ispatlanamamıştır. 6098 sayılı TBK’nın 149/1 hükmüne göre zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla başlar. Dava tarihinde yürürlükte olan 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun 62. maddesinde, bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tâbi olacağı, zamanaşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben fona gelir kaydedileceği, bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve esasların Kurulca belirleneceği belirtilmiştir. Açıklanan yasa hükümleri karşısında bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, alacağın muacceliyeti yahut bankaca gerçekleştirilecek tebligatın yapılması koşuluna bağlıdır. Davalı bankaca bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden alacak davacıların davalı bankaya müracaat tarihleri olan 27.09.2013 tarihinde muaccel olmuştur ,bu tarih den davanın açıldığı tarihe kadar da 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından davalıların zaman aşımı itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgilerden davalı banka tarafından usulüne uygun bildirim yapılmadan paranın …’ye aktarıldığı anlaşılmakla paranın en son olarak davalı … nin uhdesinde bulunması nedeniyle davacılar murisleri adına yatan bu parayı her iki davalıdan müteselsilen isteyebilecektir.
Davalıların tacir ve banka olması nedeniyle yatınlmış olan bedeli kullandığı ve gelir elde ettiği kuşkusuzdur. Denkleştirici adalet ilkesine göre, davalının elde etmiş olduğu geliri (doğal semere olan faizi) sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davacılara iade etmesi gerekir. Gerçekten de Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen TBK. m. 77 hükmüne göre: “Haklı bir sebep olmaksıztn, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur”.
Dava konusu hesabın açıldığı andan itibaren davalılar, yatırılan paradan istifade ederek gelir elde ettiğinden ve davacılar bu gelirden mahrum kaldıklarından, davacıların oluşacak geliri bankaya bağışladıklarına veya bu gelirden feragat ettiklerine dair bir bilgi ve belge olmadığından dava konusu bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacılara iade edilmesi gerekir.
Semereler arasında tabii semerelerle hukuki semereler yer alır. Hukuki semereler arasında faiz, kira geliri ve hisse senedi temerrütleri yer alır. Bu nedenle her şeyden önce zenginleşenin fiilen elde ettiği faizler hesaba katılmalıdır (Eren, s. 853). Faizin iade borcuna eklenmesi halinde bunun oranı kanuni faiz miktarıdır (Eren, s. 853).
Denkleştirici adalet ilkesine göre davalı bankanın elde etmiş olduğu geliri (doğal semere olan faizi) en azından sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davacılara iade etmesi gerekir. Bunun için; öncelikle davalı bankaya yatırılan paranın dava tarihindeki güncel değerinin tespit edilmesi gerekir. Tespit edilen bu güncel değere 30.03.1975 tarihinden dava tarihine kadar yasal faiz oranının uygulanması gerekir. Böylece davalının anılan tarihler arasında elde etmiş olduğu gelirin (doğal semere olan faizin) yine dava tarihindeki güncel değeri belirlenmiş olur.
Dosyamız kapsamında alınan ek raporu sunan finans uzmanı akademisyen bilirkişi raporunda, tespit edilecek güncel değere 30.03.1975 tarihinden davalı bankanın bildirim yükümlülüğünün doğduğu 30.03.1985 tarihine kadar güncel yasal faiz oranının uygulanması gerektiği, tespit edilen bu yeni değere (güncel bedel ve yasal faiz uygulanarak belirlenen değere) davalının bildirim yükümlülüğünün doğduğu 30.03.1986 tarihinden dava tarihi olan 30.10.2014 tarihine kadar dava tarihindeki güncel ticari temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiği görüşü belirtilmiş ise de dosyaya 05/08/2019 tarihinde sunulan son bilirkişi raporunda bankaya yatırılan paranın kamulaştırma bedeli olduğu davacıların murisi tarafından bankaya yatırılan paranın aranmadığı, kamulaştırma bedelinin bankaya yattığı tarih den dava tarihine kadar güncellenmiş değerine yasal faiz uygulanması gerektiği bildirilmiş mahkememizce de bankaya yatırılan paranın kamulaştırma bedeli olması maliye tarafından davacıların murisi adına yatırıldığı güncellenmiş değerine yasal faiz işletilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacılar tarafından son bilirkişi raporunda yasal faiz üzerinden yapılan hesaplamaya itiraz edilmeyerek, davacılar tarafından sunulan ıslah dilekçesi ile “.. müvekkilimizin murisinden yatan istimlak bedeli tutarı olan bedelin dava tarihinde güncellenmiş değerinin 31.911,34 TL olduğu, güncel değer olan 31.911,34 TL üzerinden faiz hesaplaması yapıldığında işlemiş faizin 288.728,53 TL olduğu hesaplanmış olup, müvekkilimizin ana para ve faiziyle toplam alacağının 320.639,87 TL olduğu hesaplanarak tespit edilmiştir. İş bu nedenle dava açılırken fazlaya ilişkin hak ve alacak haklarımızı saklı tutarak 1.000 TL üzerinden dava açmış olduğumuz için alacak talebimizi 319.639,87 TL artırarak ıslah ettiğimizi ve harcını da ikmal ettiğimizi, müvekkilimizinin toplam alacağının 320.639,87 TL olduğunun kabul edilerek davamızın kabulüne karar verilmesini ….” talep ettiklerini bildirmişlerdir
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi neticesinde; Davacıların murisi adına yatan kamulaştırma bedelinin iadesi talep edildiğinden yasal faiz oranının uygulanması gerektiği, davacılar murisi adına yatan paranın denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihindeki güncel değeri bulunduktan sonra bu güncel miktara paranın ilk yattığı tarihten itibaren yasal faiz işletilerek davacı alacağının tespit edilmesi gerekeceğine dair hesap yöntemi mahkememizce belirlenmiş olup bu yönteme uygun olarak hazırlanan en son rapordaki ikinci hesaplamadoğrultusunda, denkleştirici adalet ilkesine göre tüfe, döviz ve asgari ücrete göre yapılan hesaplama neticesinde muris adına yatan paranın dava tarihindeki güncel değerinin 31,911,34 TL ve davacıların murisi için yatan istimlak bedelinin ilk yatırıldığı tarihten itibaren güncel değeri olan 31.911,34 TL’ye dava tarihine kadar işleyecek yasal faizin 288.728,53 TL olduğu , dava tarihi itibariyle davacıların toplam 320.639,87 TL alacağının olduğu,davacıların ıslah dilekçeleri ile bu bedelin tahsilini talep ettikleri anlaşıldığından davanın kabulüne, 31.911,34 TL asıl alacak ve 288.728,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 320.639,87 TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın KABULÜNE, 31.911,34 TL asıl alacak ve 288.728,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 320.639,87 TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 21.902,91 TL karar harcından 25,20 TL peşin ve 5.458,65 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.483,85‬ TL harcın mahsubu ile eksik harç olan 16.419,06‬‬ TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 5.483,85‬ TL toplam harç ile davacı tarafından yapılan toplam 3.064,2‬0 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin, davalıların üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 30.894,73 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili, davalı … Bankası vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/11/2020

Başkan
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Katip
E-İMZALI

HARÇ BEYANI
21.902,91 TL K.H.
5.483,85‬ TL TOPLAM HARÇ
16.419,06‬‬ TL E.H.

DAVACI YARGILAMA GİDERİ
2.700‬,00 TL B.KİŞİ
364,2‬0 TL POSTA
3.064,2‬0 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E İMZA ile imzalanmıştır.