Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/816 E. 2018/582 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/816 Esas
KARAR NO : 2018/582

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/08/2015
KARAR TARİHİ : 23/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/08/2014 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yaya …’e çarpması netice ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkillerinin murisi …’in vefat ettiğini, dava konusu kazaya sebebiyet veren aracın davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müteveffanın kaza neticesinde vefat etmesi neticesinde geride boşanmış eşi ile oğlunun destekten yoksun kaldıklarını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava konusu kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından 20/11/2013 – 2014 yıllarına kapsar şekilde Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesi ile sigortalandığını, ölüm ve sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin azamı olarak 250.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirkete davacılar tarafından yapılan başvuru neticesinde müteveffanın oğlu için 24..959,24 TL ve eş için 20.860,98 TL olmak üzere toplamda 45.820,22 TL tazminat bedeli ödenmekle bakiye sorumluluk limitinin 204.179,78 TL olduğunu, manevi tazminatın poliçe teminat kapsamında kaldığını, ancak müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini savunarak müvekkili hakkındaki haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı taraflara yükletilmesini istemiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak yürütülen ceza davasının bulunduğu …
… 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/728 esas 2015/138 karar sayılı18/02/2015 tarihli mahkeme ilamında; Sanık …’un üzerine atılı taksirle ölüme neden olma suçundan herhangi bir taksirin bulunmaması nedeniyle sanığın müsnet suçtan beraatine, Sanık … üzerine atılı sabit görülen eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nun 85/1. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, kusur durumu, meydana gelen zararın ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri nazara alınarak asgari hadden uzaklaşmak suretiyle 3 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı, sınığın fiilden sonraki ve yargılama süresindeki davranışları, sanığın kaza sonrası olay yerinden kaçtığı, ayrıca yakalama kararı çıkarıldıktan sonra sahte kimlik ile kaçmaya çalıştığı sırada yakalanması sebebiyle verilen cezada indirim yapılmaması yönünde karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti amacıyla ceza yargılamasının yapıldığı … 12. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilerek bu kapsamda hazırlanan 27/01/2015 tarihli kusur raporunda özetle; Sanık sürücü … yönetimindeki otomobil ile seyrini mahal şartları, yol durumu, trafiğin akışına göre ayarlamadığı, sevk ve idare hatası ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yol dışı kaldığı, kaldırım üzerinde bulunan yayaya çarptığı olayda dikkatsiz ve özensiz davrandığından asli kusurlu olduğu, Maktül …’in olay yerinde sanık sürücünün kaldırım üzerine çıkıp kendisine çarptığı olayda atfı kabil kusurunun bulunmadığı, Sanık …’un kendi savunması, tanıkların beyanıda dikkate alındığında kazayı önleme imkanı bulunmadığından atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce dava konusu olaya ilişkin olarak yeniden kusur incelemesine yönelik karar verilerek bu kapsamda İstanbul Adli Tıp kurumundan alınan 27/04/2017 tarihli kusur raporunda özetle; davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü …’ın olayın meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişi Aktüer …’a tevdii edilmiş olup, dosyaya tanzim olunan 24/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; kazaya ilişkin olarak hesaplamanın PMF tablosu ile yargıtay içtihatları kapsamında yapılması gerektiği, bu kapsamda 25.12.1967 doğumlu müteveffa … 27.08.2014 olay ve vefat tarihi itibariyle 47 yaşında olup, P.M.F-1931 işaretli yaşam süresi tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (24) yıl ve bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalsaydı muhtemelen (71) yaşına kadar yaşayacağı, müteveffanın kaza tarihi itibarı ile yaptığı iş ve elde ettiği kazançlara ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, müteveffanın aktif çalışma devresinde olması nedeniyle yaşasaydı kendisiyle birlikte desteğine ihtiyacı olan tüm aile fertlerinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ya vefatından önce yapmış olduğu işi yapmaya devam edebilecek veya hizmet akdi ile ve işçi olarak ya da diğer değişik işlerde çalışabilecekti. O halde; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar yasası hükümleri değerlendirmelerde esas alınması gerektiği, Yüksek Yargıtayın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. O halde; müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettirebilecektir. Buna göre müteveffanın (47) yaşından itibaren (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif hayat süresi (13) yıl olduğu, Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında müteveffanın (60) yaşından sonraki pasif devresi için de destekten yoksunluk tazminatının hesaplanması gerektiği belirtildiğinden pasif devredeki maddi zarar da hesaplanacağı, müteveffanın (60-71) yaşları arası pasif devresi (11) yıldır.
Davacı …’ un müteveffa ile kaza öncesinde boşanmış oldukları, Dava dosyasında sureti mevcut … 2. Aile Mahkemesinin 24.01.2012 tarih ve 2010/10698 Esas, 2012/31 Karar sayılı karından …’ in davacı …’ a aylık 100,00 TL. nafaka ödemesine karar verildiği, müteveffa davaya konu olay sonucu ölmeyip sağ kalmış olsaydı, aylık 100,00TL tutarındaki nafaka ödemelerini destek süresince davacı …’ a ödemek suretiyle destek olacağı, Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında eğitime devam etme, çalışamayacak derecede engelli olma gibi özel durumların olmaması halinde, erkek çocuklar yönünden (18) yaşına kadar, kız çocukları yönünden ise evlenebilecekleri öngörülen (22) yaşına kadar destek zararının hesaplanması gerektiği belirtilenmiş olup, dosyadaki nüfus kayıt örneğinden müteveffanın anne ve babasının halen hayatta olduğu, müteveffanın anne ve babası her ne kadar dava dışı olsa da müteveffa yaşasaydı, dava dışı anne-babasına da destek olacağından, dava dışı anne-babanın da destek süresi tespit edilerek payı ayrılacak, ancak dava dışı anne-baba için tazminat hesabı yapılmayacaktır.
Davacı eski eş …’ ın maddi zararı müteveffanın bakiye ömrü süresince alacağı nafaka ödemesinden ibaret olup nafaka 24 yıllık nafaka dışında müteveffanın kazançlarından pay alamayacağından paylaştırmada davacı …’ a pay ayrılmayacağı, Yargıtay 17. HD’ nin 2014/4903 E. 2016/532 K. 18.01.2016 T. Kararında ve 17. HD’ nin 2014/21429 E. 2016/11892 K. 26.12.2016 T. Kararında özetle; “desteğin bekar olduğu dönemde gelirinin yarısını anne-babasına, çocukları olduğu dönemlerde ise kendisine 2, eşine 2 anne, baba ve çocuklarına ise eşit olarak 1 pay ayrılmalıdır” denilerek hüküm kurulmuştur. Buna göre; Yargıtay 17. HD’ nin 2014/4903 E. 2016/532 K. 18.01.2016 T. Kararı ve 17. HD’ nin 2014/21429 E. 2016/11892 K. 26.12.2016 T. Kararları dikkate alınarak, müteveffanın geliri aşağıdaki gibi hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır.
Yüksek Yargıtay 4., 9., 10., 11., 19. ve 21. Hukuk Dairelerinin konuya ilişkin yerleşik içtihatlarında destekten yoksunluk tazminatlarının, olay tarihinden itibaren günümüze ve hüküm tarihine en yakın tarihe kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre hesaplanması gerektiği, Müteveffanın kaza tarihi itibarı ile yaptığı iş ve elde ettiği kazançlara ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, Müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip yaşasaydı aktif devrede olduğundan kendisiyle birlikte desteğine ihtiyacı olan tüm aile fertlerinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için vefatından önce yapmış olduğu işleri yaparak aktif çalışmasını devam ettirebilecek veya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ya da diğer değişik işlerde çalışarak kazanç elde edebilecektir. Müteveffanın bu şekilde çalışması sonucu elde etmesi gereken kazançlar yasal asgari ücretlerin net tutarının altında olmayacağından kaza tarihinden itibaren günümüze kadar geçen ve bilinen dönem içinde memleketimizde uygulanan yasal asgari ücretlere göre değerlendirme ve hesaplama yapılması gerektiği, brüt yasal asgari ücretlerden %15 Sigorta Primi, %15 gelir vergisi ve damga resmi tenzil edilip 1 çocuklu durumuna göre asgari geçim indirimi ilave edilerek kalan net asgari ücretler hesaba esas alınması gerektiği, müteveffanın 27.08.2014 kaza tarihinden itibaren 27.08.2017 tarihine kadar geçen (3) yıllık işlemiş aktif devredeki yasal kesintiler sonrası elde edebileceği net kazancı 43.535,99 TL olduğu, müteveffanın davacı eski eşi …’ a 1 yıllık ödeyeceği nafaka = 100,00 TL x 12 ay = 1.200,00 TL olup, davacı … yönünden hesaba esas kazançlarından tenzil edilecek ve kalan tutar davacı hak sahibi yönünden dikkate alınması gerektiği bu kapsamda … yönünden (3) yıllık işlemiş aktif devredeki kazançlar = 43.435,99 TL – 3.600,00 TL = 39.835,99 TL olduğu, … yönünden (3) yıllık işlemiş aktif devredeki kazançlar = 100 TL x 12 ay x 3 yıl = 3.600 TL olduğu tespit edilmiştir.
27.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek bakiye (3) yıllık Aktif devre sonuna kadar geçecek süre içinde ekonomik konjonktür, iş hayatındaki toplu sözleşme ve pazarlık düzeni, sigortalının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı, işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar dikkate alınarak müteveffanın yıllık kazançlarında hak sahiplerinin işleyecek aktif devre içindeki destek süreleri sonlarına kadar meydana gelecek asgari artış nispetinin ve peşin ödeme nedeniyle yapılacak ıskontonun %10 olarak belirlenmesi neticesinde Yüksek Yargıtay 4., 9., 10.,11. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı-ayrı %10 ıskonto esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılabileceği, davacının işleyecek aktif devre başındaki net aylık ücreti 1.450,72 TL. dır. Ancak; davacı eski eş …’ a ödenecek aylık 100,00 TL nafaka sonrasında davacı … yönünden hesaba esas kazançlar = 1.450,72 TL – 100,00 TL = 1.350,72 TL olduğu tespit edilmekle … yönünden işleyecek aktif devredeki 1 yıllık net kazancı = 1.350,72 TL x 12 Ay = 16.208,64 TL olduğu, … yönünden işleyecek devredeki 1 yıllık net nafaka = 100,00 TL x 12 Ay = 1.200,00 TL dir.
Müteveffanın 27.08.2014-27.08.2017 tarihleri arası geçen (3) yıllık işlemiş aktif devredeki net kazançları değişkenlik gösteren yasal asgari ücretlere göre belirlenmiş olup, davacı eski eş …’ ın maddi zararı müteveffanın bakiye ömrü süresince alacağı nafaka ödemesinden ibaret olup nafaka 24 yıllık nafaka dışında müteveffanın kazançlarından pay alamayacağından paylaştırmada davacı ….’ a pay ayrılması gerektiği, davacı hak sahiplerinin destek süreleriyle orantılı olarak maddi zararlarının;
Davacı …’ in (11) Yıllık Maddi Zararının: 3 Yıllık İşlemiş Aktif Devrede İskontosuz Maddi Zararının 39.835,99 TL X 1/5 pay oranında 7.967,20 TL, 8 yılık aktif devrede % 10 artış % 10 iskontolu maddi zararının ilk 5 yılda 16.208,64 TL, son 3 yılda 12.156,48 TL olmak üzere toplamda davacı …’in 11 yıllık maddi zararının 36.332,32 TL olduğu, davacı …’ın 24 yıllık nafaka nedeniyle maddi zararı 3.600 TL + 25.200,00 TL=28.800,00 TL dır.
Olayın meydana gelmesinde müteveffa … kusursuz olup, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı araç sürücüsü % 100 kusurlu olduğundan hesaplanan maddi tazminat tutarından indirime gerek olmadığı, … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü … Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 25.01.2015 tarihli cevap yazılarında davacı hak sahiplerine herhangi bir aylık bağlanmadığı belirtildiğinden, hak sahipleri yönünden hesaplanan maddi tazminat tutarından indirim yapılmadığı, taraflar arasında 12.11.2014 tarihinde davacı … için 20.860,98 TL ve davacı … için 24.959,54 TL maddi tazminat ödemesi yapıldığı hususunda bir uyuşmazlık olmadığı, Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2012 tarih ve 2011/4-824 Esas ve 2012/134 Karar sayılı içtihatlarında, “Sigorta Şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren hesap raporunun düzenlendiği tarihe kadar geçen dönem içinde, Yasal Faiziyle birlikte güncelleştirilerek hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzili gerektiği” belirtildiğinden, anılan içtihat doğrultusunda davalı sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işbu raporun tanzim edildiği tarihe kadar geçen ve yıllık % 9 esasına göre işlemiş yasal faiziyle birlikte güncelleştirilerek davacının hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzil edilmelidir.
Davacı …’ in indirimsiz maddi zararının 36.332,32 TL, yapılan ödemenin güncel tutarının indirimi (anapara+faiz) – 31.212,42 TL olmak üzere davacı …’ in nihai ve gerçek maddi zararı 5.119,90 TL olduğu, davacı …’ ın indirimsiz maddi zararının 28.800,00 TL, yapılan ödemenin güncel tutarının indirimi (anapara+faiz) – 26.087,08 TL olmak üzere davacı …’ın nihai ve gerçek maddi zararı bedeli 2.712,92 TL dir.
… plakalı araç 20.11.2013-20.11.2014 vadeli ve 250.000 TL teminat limitli ZMSS (Trafik) poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış ise de zeyilnameye bakılmaksızın kaza tarihi itibarı ile geçerli olan teminat limiti 268.000,00 TL dır. Ancak; davacılara yapılan toplam 45.820,52 TL ödeme sonrasında bakiye teminat limiti 222.179,48 TL olduğu, davacı hak sahiplerinin maddi zararları toplamı 7.832,82 TL olup, 222.179,48 TL tutarındaki teminat limitinin altında kalmaktadır.
Dava dilekçesinde sigorta şirketinden kaza tarihinden itibaren avans faizi talep edildiği, Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….MADDE 99- Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren 8 (sekiz) iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” denmektedir. Hasar dosyasında mevcut tarihsiz ihtarnameden davalı sigorta şirketine tazminat ödenmesi için ilgili belgelerle birlikte ihtar edildiği anlaşılmakla birlikte ihtarnamenin tüm belgelerle birlikte davalı sigorta şirketine hangi tarihte tebliğ edildiğine ilişkin dosyada belge bulunmamaktadır. Ancak; ödeme gerçekleştiğine göre gerekli belgelerle birlikte ihtarnamenin tebliğ edildiği hususu sabittir. Buna göre; ödeme tarihi olan 12.11.2014 tarihinin temerrüt başlangıç tarihi olduğu, Sigortalı aracın tescil belgesinde ve sigorta poliçesinde kullanım tarzının hususi olduğu belirtilmektedir. Buna göre; işleyecek faiz yasal faizdir.
Taraflar arasında davacılara 12.11.2014 tarihinde toplam 45.820,52 TL ödeme yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30.04.2013 tarih ve 2012/3873 Esas, 2013/5911 K.Sayılı kararı ile 1110.2012 tarih ve 2011/13071 Esas, 2012/10944 K.Sayılı kararında ve bu husustaki yerleşik içtihatlarında “Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.” şeklindedir. Davalı sigorta şirketi tarafından davacılara 12.11.2014 tarihinde ödeme yapıldığına göre, anılan tarih itibariyle geçerli olan verilere göre davacıların maddi zararının hesabı ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin maddi zararları karşılayıp-karşılamadığı, davacı Bahadır yönünden müteveffanın kaza tarihindeki net ücreti 919,15 TL ve ödeme tarihindeki net ücreti de yine 919,15 TL olduğu, davacı … yönünden müteveffanın kaza tarihindeki net nafaka tutarı 100 TL ve ödeme tarihindeki net nafaka tutarı da yine 919,15 TL olduğu, ödeme tarihindeki ücret ile kaza tarihindeki ücret birbirine eşit olduğundan işlemiş aktif devre hesabına gerek bulunmayıp, zararın tamamı işleyecek aktif devrede hesaplanacaktır. Davacı … yönünden işleyecek aktif devre (11) yıldır. Davacı … yönünden işleyecek devre (24) yıldır.
Bahadır yönünden 11 yıllık işleyecek aktif devredeki kazançlar = 919,15 TL x 12 ay x 11 yıl = 121.327,80 TL … yönünden 24 yıllık işleyecek aktif devredeki kazançlar = 100,00 TL x 12 ay x 24 yıl = 28.800,00 TL davacı …’ in (11) Yıllık Maddi Zararının, 8 Yıllık İşleyecek Aktif Devrede % 10 artış ve % 10 İskontolu Maddi Zararının ilk 8 yılda 17.647,68 TL, son 3 yılda 8.272,35 olmak üzere davacı …’ in (11) yıllık maddi zararı 25.920,03 TL, davacı …’ ın nihai ve gerçek maddi zararı = 28.800,00 TL olarak hesaplanmıştır.
Davacı …’e yapılan ödeme 24.959,54 TL ve davacının ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı 25.920,03 TL olduğuna göre; davacı …’ in yapılan ödeme ile maddi zararının %96’ sı karşılanmıştır. Buna göre; davacı …’ e yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı arasında açık nispetsizlik olmadığı; davacı … yönünden ibranamenin geçerli olduğu, davacı …’ a yapılan ödeme 20.860,98 TL ve davacının ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı 28.800,00 TL olduğuna göre davacı …’ ın yapılan ödeme ile maddi zararının %72’ si karşılandığı, bu kapsamda davacı …’ a yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zarar arasında açık nispetsizlik olduğu ve davacı … yönünden ibranamenin makbuz niteliğindedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 27/08/2014 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davacıların murisi …’e çarpması neticesinde ölümlü trafik kazasının meydana geldiği kaza neticesinde …’in ölmesine dayalı olarak davacılar tarafından açılmış destekten yoksun kalma tazminat davası olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından 12/11/2014 tarihinde davacılara toplam 45.820,22 TL ödeme yapılmış olduğu, davacı tarafın yapılan ödemenin yetersiz olduğunu iddiasına dayalı tazminat davasıdır.
Dosya kapsamında bulunan … 12. Asliye Ceza Mahkemesine hitaben düzenlenen 27/01/2015 tarihli ATK raporunda sürücünün olayda asli kusurlu olduğu, maktul ve yayanın kusursuz olduğu belirtildiği, mahkememizce aldırılan 27/04/2017 tarihli ATK raporunda da aynı yönde kanaatin bildirildiği, dosyanın aktüer bilirkişiye tevdii neticesinde hüküm kurmaya elverişli 27/08/2017 tarihli aktüer bilirkişi raporunda, davacı …’e yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanan maddi zararının %96’ sının karşılandığı, buna göre; davacı …’e yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı arasında açık nispetsizlik olmadığı; davacı … yönünden ibranamenin geçerli olduğu kanaatine varıldığı ve davalı sigorta şirketinden maddi tazminat talep edemeyeceği aksi halde davacı …’ in iş bu rapor tarihindeki verilere göre nihai ve gerçek maddi zararının 5.119,90 TL olarak tespit edildiği, davacı …’ ın yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanan maddi zararının %72’ si karşılandığı, buna göre davacı …’ a yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zarar arasında açık nispetsizlik olduğu ve davacı … yönünden ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu, davacı …’ın nihai ve gerçek maddi zararının 2.712,92 TL olduğu, ödeme tarihi olan 12.11.2014 tarihinin temerrüt başlangıç tarihini teşkil edeceği, işleyecek faizinde yasal faiz olduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının davacı … yönünden 5.119,90 TL ve davacı … yönünden 2.712,92 TL olmak üzere toplam 7.832,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Harçlar tarifesine uyarınca alınması gereken 535,06 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL peşin harç + 37,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 66,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 468,86 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; 29,20 TL peşin harç, 37,00 TL ıslah harcı ile 721,30 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat, müzekkere masraflarından oluşan toplam 787,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı taraflara verilmesine,
4-Davacı taraflar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı taraflara verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/05/2018

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”