Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/766 E. 2018/188 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/766 Esas
KARAR NO : 2018/188
DAVA : Menfi Tespit (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2015
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 21/07/2015 tarihli dava dilekçesinde; Davalı-… Vergi Dairesi’nin … vergi kimlik numarasında kayıtlı, mükellefi … Şti.‘nin, davalı …’ne olan vergi borcundan dolayı, davalı Vergi Dairesi müdürlüğünce müvekkili şirkete hâciz ihbarname gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından hataen iş bu haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bunun üzerine davalı Vergi Dairesi müdürlüğü tarafından 6183 sayılı AATUHK’nun 79.maddesi gereğince müvekkilinin banka hesaplarına, e-haciz işlemi uygulandığını, bu haciz işleminin müvekkilinin ticari işlerini durma noktasına getirmesi sebebiyle, müvekkilinin şirket banka hesaplarına uygulanan e-haczin kaldırılması için 09.02.2015 tarihinde borç tutarı olan 191.000 TL bedelli, 09.02.2015 tarihli, …AŞ’den alınmış teminat mektubunu davalı …’ne sunmak zorunda kaldığını, akabinde, 11.02.2015 tarihinde davalı Vergi Dairesi’ne dilekçe ile başvurarak müvekkili şirketin, davalı … Ltd.Şti.’ye borçlu değil, aksine alacaklı olduğu belirterek taraflar arasındaki tüm fatura ve cari hesap ekstrelerini ibraz ettiğini, buna rağmen davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce, teminat mektubunun iadesi talebi reddedilmiş olduğundan; taraflarınca davalılardan …Şti.’ye borçlu olmadığının tespiti ile davalılardan …’nün haksız yere uhdesinde tuttuğu müvekkiline ait teminat mektubunun iadesi için işbu davanın açıldığını, davalı … Şti firmasının, müvekkilinin ticari ilişki içerisinde bulunup, mal satışı yaptığı müşterilerinden olup, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2011 yılında 4 adet toptan mal satış İşlemi gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketçe 2011 yılında; 04.06.2011 tarih … nolu fatura ile 13.952,79 TL, 11.06.2011 tarih … nolu fatura ile 15.449,49TL, 18.06.2011 tarih … nolu fatura ile 13.010,04 TL, 20.06.2011 tarih …nolu fatura ile 13.005,76 TL olmak üzere toplamda 55.418,08 TL tutarında mal satışı yapıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan mal satışlarının 28.07.2011 tarih 313256 nolu fatura ile 6.278,12 TL, 18.10.2011 tarih…nolu fatura ile 25.229,61 TL olmak üzere toplamda 31.507,73 TL’lik kısmı iade faturası ile iade edildiğini, 2011 yılında davalı … Ltd. Şti.’nin 02.11.2011 tarihinde 7.000,00 TL banka havalesi aracılığı ile tahsilat yapıldığını, müvekkili firmaya kalan 16.910,35 TL borcunun 15.000,00 TL’sini 10.06.2014 tarihinde müvekkilinin banka hesabına göndermiş olduğunu, müvekkili şirketin halen davalı … Ltd.Şti.’nin 1.910,35 TL alacaklı bulunduğunu, davalı … tarafından uygulanan e-haciz işlemine konu olan faturaların davalı … Ltd.Şti.’ne mal satımı olup, müvekkili firmaya kesilen faturaların satış iade faturaları olduğunu, bu satış işleminden müvekkilini şirketin davalı … Ltd.Şti.’ne borcu bulunmayıp, aksine davalı firmadan halen dahi 1.910,35 TL alacaklı durumunda olduğunu, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile bu husus ortaya çıkacağını bildirerek müvekkili şirketin davalılardan …Şti.’ye borçlu olmadığının tespiti ile davalılardan …’nün davalı … Ltd.Şti.’nin borcundan dolayı haksız yere uhdesinde tuttuğu müvekkiline ait teminat mektubunun iadesine karar verilmesini, davalı …’nün haksız ve kötü niyetli olarak teminat mektubunu iade etmekten kaçınması nedeni ile dava değerinin % 20sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davanın öncelikle dava şartı yokluğundan görev nedeniyle reddi gerektiğini, 6102 sayılı Ticaret Kanunun 5/3 maddesi değiştirilerek bir davanın ticari veya hukuki niteliği nedeniyle mahkemenin iş alanına girip girmediğini, taraflarca sadece ilk itiraz şeklinde ileri sürülebileceği düzenlemesinin “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasında ki görev ilişkisi olup. Bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır “ şeklinde değiştirildiğini, TTK’nun 4.maddesi gereğince bir davanın görülmesinde Ticaret Mahkemelerinin görevli sayılması için davanın her iki tarafının da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması veya tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın kanun maddesinin devamında sayılan davalardan olması gerektiğini, somut olayda müvekkili idarenin tacir olmadığını, davalı idare yönünden huzurdaki davanın ticari işletme ile ilgili bir husustan doğmadığının tartışmasız olduğunu, davanın; konusu ve taraflar arasındaki ilişki nedeniyle de TTK nun 4. Maddesinde mutlak ticari dava olarak sayılan dava tiplerinden olmadığını, dolayısıyla dava mahkemenin görev kapsamında olmayıp, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülerek sonuçlandırılması gereken davalardan olduğunu, 6183 sayılı Yasanın 2. Maddesinde alacaklı amme idaresi terimi Devlet, vilayet, hususi idare ve belediyeleri ifade ettiğinden, husumetin müvekkili idare yönünden Maliye Bakanlığına izafeten yöneltilmesi gerekirken Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün münferiden davalı gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu bakımdan haksız davanın hatalı husumet tevcihi nedeniyle reddi gerektiğini, … Vergi dairesi Müdürlüğü’nün…vergi kimlik numarasında kayıtlı …Şti.’nin vergi borçlarına istinaden 6183 sayılı AATUHK’nün 79. Maddesine göre mükellefin mal veya hizmet satışında bulunduğu BS formunda adı geçen üçüncü şahıslara 21.01.2013 tarihinde alacak haczi yapıldığını, … Vergi Dairesi Müdürlüğü‘nün… vergi numarasında kayıtlı davacı…Şti.’ne … Vergi dairesi mükellefi… Şti’nin nezdindeki hak ve alacaklarına haciz konulduğuna dair 21.01.2013 tarih 1528 sayılı haciz bildirisi 05.02.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak muhatabınca yasal sürede ilgili vergi dairesine herhangi bir bilgi verilmediğinden, beyanda bulunulmadığından, haciz bildirisi tutan kadar 79. Maddeye göre ödeme emri düzenlenerek 03.05.2013 tarihinde mükellefe tebliğ edildiğini, ayrıca … Vergi Dairesi’nce düzenlenen … sayılı haciz bildirisiyle davacı mükellef hakkında bankalar nezdinde e haciz tatbik edildiğini, mükellefin Vergi Dairesine ibraz etmiş olduğu teminat mektubuna istinaden e-haciz iptal edildiğini, ödevli şirket vergi dairesine verdikleri 24.02.2015 tarih 3835 sayılı dilekçeleri ile daire mükellefi …Tekstil’den herhangi bir mal ve hizmet alışlarının bulunmadığı, aksine mal satışı yaptığı müşterisi olduğu ve hatta ilgili firmadan alacaklarının bulunduğunu, … Tekstil’in … formunda yer alan faturaların ise iade faturası olduğu belirtilerek, gerekli değerlendirmenin yapılarak e-hacze istinaden vergi dairesine ibraz ettikleri teminat mektubunun iadesi talebinde bulunduklarını, başvuru nedeniyle Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 31.07.2012 tarih ve 78233 sayılı yazıları göz önünde bulundurularak mükellefin talebinin yerine getirilip getirilmeyeceği hususunda görüş isteminde bulunulduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan alınan 02.06.2015 tarih esas 52032 sayılı yazılarında; ilgili şirkete gönderilen 21.01.2013 tarih 1528 sayılı haciz bildirisine 6183 sayılı Yasanın 79. Maddesine göre yedi gün içinde itirazda bulunulmadığı, tebliğden itibaren 1 yıl içinde menfi tespit davası da açılmadığından, firmanın 11.02.2015 tarihli dilekçelerine konu edilen hususların bu aşamada kabul edilebilecek itirazlar olmadığının değerlendirildiğini, davacı mükellefe 19.06.2015 tarih 8635 sayılı yazı ile de bilgisi verildiğini, süresinde yapılmayan itiraz sebebiyle 6183 sayılı Kanunun 79/3 maddesi gereği davacı şirkete, davalı şirket hakkında haciz bildirisine konu borç için ödeme emri tebliğ edildiğini, kurum borçlusunun vergi borcu ve fer’ilerinden oluşan borcundan dolayı 6183 Sayılı Kanunun 79. maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine karşı davacı 3. şahıs şirketlerin 7 günlük yasal süre içinde itirazda bulunmadıklarından, borç zimmetinde sayılıp, bu borçtan dolayı kendilerine ödeme emri düzenlenip tebliğ edildiğini, davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Kanunun 58. Maddesi hükmüne göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kamu borçlusu, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde açacağı iptal davasında “böyle bir borcu olmadığı” nedenine dayanabileceğini, kamu borçlusunun bu davada hukuken ve maddeten böyle bir borcu olmadığını kanıtlayarak ödeme emrini iptal ettirmesinin mümkün olduğunu, ancak 6183 Sayılı Kanunun 79. maddesinde öngörüldüğü üzere, yasal sürede itiraz edilmemesi sebebiyle haciz ihbarnamesinin kesinleşerek hacze konu 3. şahsın zimmetinde sayılması takip hukuku kapsamında bir kesinleşme olup, bu durumun özellikle 6183 Sayılı kanunda, İcra İflas Kanununun 72. maddesine muadil bir hüküm bulunmadığı, başka bir ifade ile menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmediği olgusu gözetildiğinde; 3. şahsın maddi hukuk anlamında borçlu olmadığını 6183 Sayılı Kanunun 58. maddesine göre idare aleyhine açacağı ödeme emrinin iptali davası ile kurum borçlusuna karşı borçlu olmadığı yada malın yedinde bulunmadığı iddiasını ispat etmek sureti ile gerçekleştirmesi gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçirildiğini, dava konusu borç niteliği uyarınca 6183 sayılı yasa gereği takibi yapılan vergi borcu olduğunu, davacı yan kurum borçlusunun borcundan dolayı kendisine 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi gereği tebliğ edilen haciz ihbarnamesine karşı yasal sürede, itiraz etmediği ve borç zimmetinde sayılmış olup, bu borçtan dolayı aleyhine 6183 Sayılı Kanunun 58. maddesi hükmü gereğince gönderilen ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava açıldığını, dava konusu muamelelerde müvekkili idarece tamamen usul ve yasa dairesinde 6183 sayılı kanun uyarınca işlem yapıldığını, davacı yan yasal sürede itirazda bulunmamalarının sonucuna katlanmak durumunda olduğunu, 6183 sayılı Yasa uyarınca kesinleşen takip nedeniyle uhdesinde kalan borcun davacı yanca, karşılanması gerektiğini, iadesi talep olunan kesin ve süresiz teminat mektubunun ise konusu ve muhteviyatı ile de sabit olduğu üzere iade şartlarının tekemmül etmediğini, idarece takip konusu edilen alacak vergi borcu olduğunu, bu nevi alacakların takibi 6183 sayılı Yasaya tabi olduğu, müvekkilince yapılan takibat tamamen mevzuata uygun nitelikli olduğunu, davacı yanın vergi mükellefi ile olan ticari ilişki ve münasebetlerinin, hakkındaki kesinleşen amme alacağı takibini etkilemesinin düşünülemez olduğunu, dolayısıyla davacı yanın haciz tatbik işlemlerinin hatalı olduğu iddialarını kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini ve 6183 sayılı Yasa uyarınca davacı yan hakkında inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … Şti. tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Dava; haciz ihbarına itiraz edilmemesi nedeni ile yapılan hacizden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve verilmiş olan teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce, davacının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması için Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak, resen seçilecek mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Bursa … ATM’nin … talimat sayılı dosyasına ibraz edilen 27.09.2016 havale tarihli raporda; Dava dosyası ile… Vergi Dairesi Müdürlüğünde bulunan davacıya ait 2011 yılı ticari defterleri ile davacı nezdinde bulunan 2012-2013-2014 yılı ticari defterlerinin tarafımdan incelenmesi sonucunda, davacıya ait ticari defter kayıt ve bağlı belgelerden, taraflar arası düzenlenmiş ticari bir sözleşmeye rastlanılmadığı, davacıya ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, ticari defterlere yapılan kayıtların “Tek Düzen Muhasebe İlke ve Kuralları ile Tek Düzen Muhasebe Genel Tebliğine ” uygun olarak zamanında yapıldığı, Sahibi adına delil olma özelliğine sahip olmakla beraber takdirin Yüce Mahkemenize ait olduğu, davacının, davalı adına düzenlemiş olduğu satış faturaları ile davalı tarafından davacı adına düzenlenen iade faturalarının Vergi Dairesine vermiş olduğu … ve… formlarında da yer aldığı. davacıya ait ticari defter kayıt ve bağlı belgelere göre dava tarihi itibariyle davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmayıp, aksine davalıdan 1.910,35 TL alacaklı bulunduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın mali müşavir bilirikişi … ve İcra İflas hukukçusu bilirkişi …’a tevdi edilerek, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı tarafın defterleri üzerinde yapılan inceleme ile düzenlenen rapor ve davalıların kayıtları üzerinde inceleme yaparak rapor düzenlemelerinin istenilmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 27.10.2017 tarihli raporda; davalı tarafların bilgi ve belge ibraz etmediği, dava dosyasındaki bilgi ve belgelere göre davacının davalı olan … Şti arasında bir ticari ilişki olduğu ve bu davalı şirkete borcu olmadığı, eğer mahkeme tarafından mali yönden yapılan bu sonuç kabul edilecek olur ve derdest davanın da 79/4 çerçevesinde süresinde ikame edildiği (haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 1 yıl) sonucuna varılacak ise davacının davalılardan Tuna Tekstil’e hiçbir borcunun olmaması karşısında haciz varsa kaldırılması ve bu borç için davacı tarafından vergi dairesine verilen teminatın iadesinin lazım geleceği, mahkeme tarafından mali yönden yapılan bu sonuç (davacıya ait ticari defter kayıt ve bağlı belgelere göre dava tarihi itibariyle davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmayıp, aksine davalıdan 1.910.35TL alacaklı bulunduğu ) kabul edilmeyecek ise ve süresinde de bu davanın açılmadığı sonucuna varılacak ise davacınm teminat mektubu iadesi talebinin dinlenemeyeceği, mahkeme tarafından mali yönden yapılan bu sonuç kabul edilecek olur ve fakat 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra bu davanın açılmış olduğu kanaati mahkemede hasıl olacak ise, davacının süresi içinde haciz bildirisine itiraz etmemesi ve 1 yıllık sürede de menfi tespit davası açmaması ihtimali karşılarına çıkmış olacağından, artık olmayan bu borcu takip hukuku yönünden ortaya çıkan kesinleşme sebebi ile ödemek zorunda kalacağı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosyada bulunan İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 6183 sayılı yasanın 79.maddesine göre yürüttüğü haciz işlem dosyası örneğinden, davacının ticari ilişkisi olan davalı şirket … Şirketi hakkında davalı İstanbul Vergi Dairesi’nce takip yapıldığı, bu takip kapsamında davacıya haciz ihbarnamesi gönderildiği, davacı şirketin bu haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle davacının hesaplarına haciz işlemi yapıldığı görülmüştür.
Davacı, davalı … Şirketi’ne borçlu olmadığının tespiti ile, davalı dairesine verilmiş olan teminat mektuplarının iadesini istemiştir.
Haciz bildirimi davacıya 05.02.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dava, 27.07.2015 tarihinde açılmıştır. 6183 sayılı kanunun 79/4.maddesine göre; Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığının veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır.
6183 sayılı yasanın 79/4 maddesinde yazılı süre hak düşürücü süre olup, davacı menfi tespit davasını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açmamış olduğundan davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 3.261,81 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 3.255,91 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, 1136 sayılı yasanın 5904 sayılı değişik 35.maddesine göre 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 46,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı … davalı … tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …
Harç Beyanı
K.H.= 35,90 TL
P.H.= 3.261,81 TL
İ.H.= 3.255,91 TL
Davalı … yargılama gideri
46,00 TL posta gideri