Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/760 E. 2018/554 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/760 Esas
KARAR NO : 2018/554

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/07/2015
KARAR TARİHİ : 16/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ZMS/Trafik Sigortası olmayan … plakalı aracın 11.12.2014 tarihinde müvekkili yaya …’ya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini ve müvekkilinin kaza sonucunda sürekli sakat kaldığını, … plakalı araç sürücüsü …’un kazanın oluşumunda kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağında sabit olduğunu, yaya olarak karşıya geçmekte olan müvekkiline kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin dava harç ve giderlerini karşılayabilme imkanının bulunmadığını, davanın bu nedenle “adli yardım” talebi ile açılmış olduğunu, bu kapsamda adli yardım taleplerinin kabul edilmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, müvekkilinin maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, şimdilik 2.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle Kaza tarihinde sigortasız olduğu iddia edilen … plakalı aracın sürücüsü … ve işleteni …’a davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu kazaya karışan araç sürücüsü ve davacının kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden maluliyete ilişkin sağlık raporunun alınması gerektiğini, dava konusu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, … tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, …’nın sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası üzerinden kamu adına kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti amacıyla mahkememizce dosya … Adli Tıp Kurumuna gönderilerek bu kapsamda hazırlanan 16/10/2017 tarihli maluliyet raporunda özetle; … kızı ,1995 doğumlu …’nın 11.12.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak meslek grup numarası bildirilmemekle meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak, Gr1 XII (20e……….0) A %3, E cetveline göre %2.1 (yüzdeikinoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişiler Makine Mühendisi …, Sigortacı … ile Aktüer …’ya tevdii edilmiş olup, dosyaya tanzim olunan 01/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 11.12.2014 günü saat 12.00 sıralarında ehliyetsiz sürücü …, yönetimindeki … plakalı otomobili ile … ili, … ilçesi, … sokaktan (tali yol) gelip … sokak istikametine seyretmek üzere üçlü kavşaktan sola dönüşünü yaparak … sokağına (ana yol) girişini yapması sonucu, gelişine göre yolun sağ tarafından karşıdan karşıya geçmek üzerek yola giren ve yolun ortasına kadar ilerlemiş olan yaya …’ ya kurtaramayıp aracının ön kısmıyla çarpması sonucu, yayanın yaralandığı maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.
Dosyadaki 11.12.2014 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı incelendiğinde yolun ıslak, asfalt, iki yönlü, düz, eğimsiz ve 8 metre genişlikte, havanın yağmurlu, vaktin gündüz ve kaza yerinin meskun mahal ve üçlü kavşak olduğu tespit edildiği, dosyada ayrıca kusur durumu ile ilgili olarak … Polis Merkez Amirliğinin … Cumhuriyet Başsavcılığına düzenlenmiş olduğu 03.03.2015 tarihli bir Yazı ve … plakalı otomobilin ehliyetsiz sürücüsü …’ un ve yaralı yaya …’ nın Yüzüncü Yıl Polis Merkez Amirliğince alınmış 11.12.2014 tarihli ifadeleri bulunmaktadır.
Bu kapsamda, … plakalı otomobilin ehliyetsiz sürücüsü …’ un, K.Y.T.Y.’ nun 101. maddesine göre aracının hızını görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlayıp dikkatli bulunması ve kavşağa yaklaşırken de hızını azaltıp yola dikkatini arttırması ve K.Y.T.Y.’ nin 109/d. maddesine göre de kavşak giriş ve çıkışlarından kurallara uygun olarak karşıya geçen veya geçmek üzere olan yayalara ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken, bu kurallara riayet etmeyip meskun mahalde ve kavşağa yaklaşırken dikkatsiz ve tedbirsiz biçimde seyredip kontrolsüz biçimde sola dönüşünü yaparak kavşaktan ana yola girişini yapması sonucu, sağ tarafından ana yola giren ve yolun ortasına kadar ilerleyen yayayı zamanında fark edemeyip ve ilk geçiş hakkını vermeyip bu yayaya çarptığından ve K.Y.T.K.’ nun 84 h. (kavşakta ilk geçiş önceliğine uymama) maddesine göre de asli kusurlu olduğundan, meydana gelen kazada % 75 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yaya …’ nın ise, K.Y.T.Y.’ nin 138. maddesine göre taşıt trafiği için bir zorluk veya engel yaratmamak şartıyla ve yoldan gelen taşıtların uzaklık ve hızını kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra yola girip en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçmesi gerektiğinden, bu kurala riayet etmeyip yolu tam kontrol etmeden kavşak çıkışından ana yola girmesi ve akabinde sola dönüş yapan otomobili gördüğünde zamanında hızlanarak tedbir almaması sonucu kendisine çarpıldığından, tali kusurlu olup meydana gelen kazada % 25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Türkiye Sigorta Birliği’nin 23.05.2016 tarihli cevabi yazısından, … plakalı araca ait 11.12.2014 kaza tarihinde geçerli herhangi bir ZMS/Trafik Sigorta Poliçesi kaydına rastlanmamış olduğu, dava konusu 11.12.2014 kaza tarihi itibariyle geçerli olan ZMS/Trafik Sigorta Poliçesinin kişi başına tedavi ve sakatlanma teminat limiti 268.000,00 TL olup, bu nedenle davacı …’nın yasal sorumluluk limitinin de 268.000,00 TL ile sınırlıdır. KTK.’nun 99/1. ve ZMS/Trafik Sigortası Genel Şartlarının B.2 maddeleri ile mevcut Yargıtay Kararlarına istinaden; sigortacı, talep edilen tazminat ve giderleri hak sahibinin, kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu ve gerekli belgeleri sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigorta teminat limitleri dahilinde ödemek zorundadır. Davacının davalı …’na herhangi bir müracaatta bulunmamış olduğundan, davalı …’ndan 24.07.2015 dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının mümkündür.
Tazminat hesabı, ilgili yasa hükümlerine, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına ve yargıda geçerli hesaplama yöntem ve formüllerine göre yapılması gerektiği, Hazine Müsteşarlığı’nın 2010/4 sayılı Genelgesine dayanılarak, sigorta şirketleri ve aktüerler, yargıda geçerli olmayan ve Yargıtay’ca belirlenen ilkelere uymayan formüllere göre tazminat hesaplamakta ısrarlı iseler de, ölüm nedeniyle tazminat hesaplarında matematiksel formüller önemli olmayıp, aslolan “hukuksal nitelemeler”dir. Çünkü 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2 ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.maddelerinin anlam ve amacı, her olayın özelliğine göre, hesap öncesi, bazı (hukuksal) değerlendirmeleri zorunlu kılmaktadır. Sigorta Şirketlerinin kullandıkları “devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülü ve %3 teknik faiz yargıda geçerli değildir. Söz konusu formül 1993 Ankara Sempozyumunda sigorta temsilcileri tarafından önerilip kabul edilmediği gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu gelir bağlama işlemlerinde de bu formül kullanılmamakta ve peşin değer hesabı, 12.05.2010 gün 27579 sayılı RG’de yayınlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği 46.maddesine göre yapılmakta, maddede belirtildiği üzere “yüzde beş iskonto oranı”na göre peşin sermaye değeri tabloları hazırlanıp bu tabloların demografik ve ekonomik değişiklikler nedeniyle Kurumca gerekli görülen hallerde güncellenmesi öngörülmekte; peşin sermaye değeri hesaplamalarıyla ilgili usul ve esaslar Kurumca 28 Eylül 2008 gün 27011 RG’de yayınlanan Peşin Sermaye Değerlerinin Hesaplanmasıyla ilgili Tebliğ hükümlerinde açıklanmış bulunmakta ve eki tablolar kullanılmaktadır. Yargıdaki uygulamalara ve Yargıtay’ca öngörülen yöntemlere gelince: Hesap formülü konusunda, Yargıtay’ca, açık ve anlaşılır “denetime elverişli” basit bir formül yeğlenmektedir. 1993 Ankara Sempozyumunda kabul edilen “progressif rant” formülünün basitliği, açık ve anlaşılır olması, bu formülün öngörülme nedenidir. Her ne kadar bu formüle göre, kazançlar hiç artmayıp hep aynı kalmakta, her yıl için ayrı ayrı eşit oranda artırım ve iskonto aynı sonucu vermekte, bunun için gereksiz tablolar düzenlenmekte ise de, Yargıtay görüş değiştirinceye kadar, bilirkişilerin tazminat hesaplarını buna göre yapmaları bir zorunluluktur. Ancak, “matematiksel” gerçeklik dikkate alınarak her yıl için aynı sonucu veren gereksiz tablolardan vazgeçilmeli; işleyecek dönem hesabı için “Kazanç x Zarar süresi = İşleyecek dönem kazançları” kısa formülünden yararlanılmalıdır.
Yaşam (bakiye ömür-mortalite) tablolarına gelince: Her ne kadar Bakanlar Kurulu 2006/ 11345 sayılı kararının 2/d maddesinde ve Hazine Müsteşarlığı Genelgesinde (ülkemizdeki ortalama ömür sürelerine uygun olmayan) CSO-1980 Amerikan tablolarından sözedilmiş ise de, SGK’nun 25.09.2012 gün 2012/32 sayılı Genelgesi ekinde Türkiye koşullarına göre düzenlendiği açıklanan TRH-2010 (Kadın Erkek Hayat) tabloları yer almış ve peşin değerlerin buna göre hesaplandığı açıklanmıştır. Yargıtay uygulamasında ise PMF-1931 yaşam tablosundan vazgeçildiğine ilişkin bir işaret henüz alınmamıştır. Bu durumlar karşısında, kurumlar arasında ortak görüş ve uyum sağlanıncaya, “ulusal mortalite tablosu” oluşturuluncaya ve Yargıtay’ca görüş değişikliği yapılıncaya kadar PMF-1931 yaşam tablosu kullanılmalıdır. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tazminat hesabına esas kazançlar belirlenirken, olay tarihinden hüküm tarihine kadar bilinen tüm kazançların ve en son yürürlüğe giren veya girecek olan yasal asgari ücretlerin hesaplamada gözetilmesi; en son kazanç unsuru birim alınarak, her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi gerekmektedir.
Davacının 11.12.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına ilişkin Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 16.10.2017 tarih ve 22207 karar sayılı bilirkişi incelemesi sonucunda; davacının iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren (3) aya kadar uzayabileceği, davacının E cetveline göre %2,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, yönünde görüş bildirilmiştir. Dosya kapsamında yer alan evraklar değerlendirdiğinde davacının gelirinn asgari düzey olarak hesaplamaya tabi tutulması kanaatinin hasıl olduğu, davacının kazancının daha fazla olduğuna ilişkin bir bilgi ve belgenin dosyaya ibrazı halinde olay/hesap tarihleri arasında asgari ücretin uyarlanması sonucu yeni bir hesabın yapılabileceği, bu bilgiler ışığında davacının olay tarihinde asgari ücret düzeyinde kazancının olduğu varsayılarak hesaplama yapılacaktır. 25.10.1995 doğumlu davacı kaza tarihi olan 11.12.2014 tarihinde (19) yaşında, PMF-1931 tablosuna göre kalan yaşam süresi (49) yıl ve (65) yaşına kadar yaşayacaktır. Davacının 60-19= 41 yıllık dönemi için aktif dönem, 65-60=5 yıllık dönem için ise pasif dönem hesabı yapılacaktır.
Davacının 11.12.2014-11.12.2018 yılları arası geçen (4) yıllık işlemiş aktif devredeki net kazancı yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artışa tabi tutulmaksızın aynen alınacaktır. Ancak; 11.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek bakiye aktif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Davacının işleyecek aktif devre başındaki (1) yıllık net geliri ise; (1.603,12 TL X 12) = 19.465,44 TL olacaktır.
Davacının pasif dönemdeki maddi zararına, Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki son içtihatları dikkate alınarak pasif dönemde çalışmayacağı varsayımına dayalı olarak asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın belirlenen net yasal asgari ücretin yıllık tutarı olan (1.450,91 TL X 12 ) = 17.410,92 TL esas alınmıştır.
Sonuç olarak; … plakalı aracın ehliyetsiz sürücüsü …’un meydana gelen kazada % 75 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’nın ise meydana gelen kazada % 25 oranında kusurlu olduğu, dava konusu 11.12.2014 kaza tarihi itibariyle geçerli olan ZMS/Trafik Sigorta Poliçesinin kişi başına tedavi ve sakatlanma teminat limiti 268.000,00 TL olup, bu nedenle davacı …’nın yasal sorumluluk limitinin de 268.000,00 TL ile sınırlı olduğu, davacının davalı …’na herhangi bir müracaatta bulunmamış olduğundan, davalı …’ndan ancak 24.07.2015 dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının mümkün olduğu, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 1.440,59 TL olarak hesaplandığı, davacının talep edebileceği sürekli iş görememezlik zararının 13.689,57 TL olarak hesaplandığı, yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 11/12/2014 tarihinde sürücüsü … olan … plakalı aracın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu davacıya çarparak yaralanmasına bunun sonucunda malul kalmasına sebebiyet vermesi sebebiyle maluliyete dayalı tazminat davasıdır.
Dosya kapsamında bulunan 16/10/2017 tarihli ATK raporuna göre davacının E cetveline göre % 2,1 meslekte kazanma gücünü kaybettiği, geçici iş görememezlik süresinin 3 ay olduğu, yine dosya kapsamına alınan makine, sigorta ve aktüer bilirkişi raporunda davacı yanın % 25 oranında kusurlu olduğu, davacının davalı … hesabına herhangi bir müracaatı olmadığından dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabileceği gözetilerek oluşan zararın sigorta teminatı kapsamında da kaldığı dikkate alınarak davacının talebi ile bağlı kalınarak sadece sürekli sakatlık tazminatının istenildiği gözetilerek davanın kabulü ile 13.689,57 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 13.689,57 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Harçlar tarifesine uyarınca alınması gereken 935,13 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL + 40,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 67,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 867,43 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; 27,70 TL peşin harç, 40,00 TL ıslah harcı ile 1.732,60 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat, müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.800,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve ihbar olunan …’un yüzlerine karşı davalı … Hesabının yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/05/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”