Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/759 E. 2019/388 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/759 Esas
KARAR NO : 2019/388

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/07/2015
KARAR TARİHİ : 10/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/04/2008 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yolcu olarak bulunan müvekkili … ile birlikte seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde trafik kazasının meydana geldiği, müvekkilinin araçta yolcu olduğundan kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını, kaza neticesinde müvekkilinin malul kaldığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL bedelin davalıdan tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının emniyet kemeri takmadığından müterafik kusurlu olduğunu, davanın araç işleteni olan …ne ihbarını, kusur incelemesi yapılması gerektiğini tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İhbar ihbar olunan … vekili beyan dilekçesinde özetle; olayın hizmet kusuruna dayandığının kabul edilmesi halinde İdare Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacıda meydana geldiği iddia olunan zarardan kurumun sorumluluğunun bulunmadığını ve davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce dava konusu kazaya ilişkin olarak celp edilen … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma, … karar sayılı 13/05/2008 tarihli soruşturma dosyasında kazaya ilişkin olarak kamu adına skovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşıldı.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığınca 02/05/2017 tarihinde tanzim olunan kusur raporunda özetle; olay yerinde yol, bölünmüş, tek yönlü, mahal meskun, vakit gündüz, yol düz, zemin asfalttır.
Tanık … ifadesinde, Karayollarında taşeron işçi olarak çalışmakta olduğunu, yol yamalama işlerinin olduğunu, işlerini bitirip arkadaşının kullanmış olduğu kamyona bindiklerini, … Köyü Mevkiine geldiklerinde havanın yağmurlu ve yolun kaygan olduğunu, araçlarının kaymaya başlayıp sağa sola doğru savrulmaya başladığını, sürücü arkadaşının ne kadar aracı doğrultmaya çalıştı ise de bir türlü aracı düzleyemediğini, daha sonra aracın yolun sağ tarafına takla atarak devrildiğini, kendisi ve arkadaşı …’ in hafif şekilde yaralandıklarını, sürücü arkadaşlarının hastanede hayatını kaybettiğini, yolculukları sırasında kesinlikle alkol almadıklarını beyan etmiştir.
Dosya kapsamı tümü ile tetkik edildiğinde kazanın olay kısmında anlattığımız şekliyle meydana geldiği, kaza sırasında havanın yağışlı olup olmaması konusunda, yukarıda ifadesi yazılı tanığın beyanları ile Trafik kazası tespit tutanağındaki verilerin çelişkili olduğu, ancak bunun kusur durumuna etkisi olmadığı, olaydaki asli ve tek kusurlunun araç sürücüsü … olduğu, başka da kusur izafe edilecek kişi ya da unsur bulunmadığı müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki kamyonla seyri sırasında yola gereken dikkatini vermesi, direksiyon hakimiyetine ve aracını kaplama dışına çıkarmamaya özen göstermesi gerektiği halde bahsedilen bu hususlara riayet etmemiş, hatalı doğrultu değiştirme manevrası kural ihlali ile olaya sebebiyet vermiş olup asli ve tam kusurlu olduğu, olayda Karayolları’nın atfı kabil kusuru bulunmadığı, davacı … müteveffa idaresindeki araçta bulunduğu sırada meydana gelen kaza neticesi yaralanması olayında atfı kabil kusuru görülmemiştir.
Sonuç olarak; olayda Kamyon sürücüsü müteveffa …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, K…’nın kusursuz olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dava konusu olayda davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla … Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin 07.09.2016 tarih ve 17290 sayılı Özürlü Sağlık Kurulunca tanzim olunan raporda davacının maluliyet oranı % 47 olarak belirlenmiş ve sürekli olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya ‘e tevdii edilen dosyaya 19/10/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; dava konusu olayda davacının müterafik kusurunun varlığına ilişkin raporun alınması veya bir tespit yapılması halinde tarafımdan ek rapor hazırlanacaktır. Yargıtay kararlarından anılan maddeler kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer birtakım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Bu duruma yargısal kararlarda en sık rastlanılan örnek; içkili sürücünün arabasına, onun bu durumunu bilerek binen bir kişinin, meydana gelebilecek zarara önceden, kapalı bir şekilde razı olduğunun kabulü yönündedir. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir.
Somut olayda; davacı …, davalı sigortalı aracın dava dışı sürücü belgesiz sürücü ….diğer arkadaşları ile birlikte alkol almalarının ardından, alkol aldığı ve sürücü belgesi olmadığı bilinen sürücünün yönetimindeki araca bindiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, olayda hem hatır taşımasının olup olmadığı, hem de alkollü olan sürücünün aracına binen davacının kazanın oluşumunda müterafik kusurunun olup olamadığı hususları tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (17.HD.E: 2014/6184, K: 2016/989, Karar Tarihi: 27.01.2016)Davalı taraf, murisin emniyet kemeri takmadığını savunmuştur. Desteğin, ölüm nedeni itibariyle kaza sırasında zararın artmasını önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takıp takmadığı, takmamış ise bu durumun müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının, yine ceza dosyasındaki bu husustaki maddi olgular da gözetilerek, 818 sayılı BK.nun 44.maddesi uyarınca tazminattan makul oranda indirim gerekip gerekmediğinin tartışılması ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02.03.2015 tarih, E: 2013/16708, K: 2015/3749; 09.10.2012 tarih, E: 2011/11066, K: 2012/10762; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 08.04.2013 tarih E: 7104, K: 2013/6433; Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 10.02.2014 tarih, E: 2013/17973, K: 2014/1793 sayılı kararları ile aşağıda özetleri gösterilen güncel kararlarında muhtemel yaşam süreleri CSO 1980 işaretli yaşam tablosuna göre değil; PMF tablosun göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yukarıda bahsi geçen kararında Hazine Müsteşarlığı’nın 2010/4 Sayılı Genelgesine Göre Değil PMF Tablosuna Göre Hesaplama yapılacağı açıkça belirtilmiş olup hesaplama kriterleri buna göre belirlenmiştir.
Ayrıca, hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından CSO 1980 yaşam tablosu dikkate alınarak davacının ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmiş ve %10 artış ve %10 iskonto yapılarak hesaplama yapılmış olup mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak karara esas alınan hesaplama, H.G.K.’nun 1989/4-586 esas,1990/199 Sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun değildir. Bu itibarla, Yargıtay kriterlerine uygun olarak PopulationMasculine Et – Feminine(PMF-1931) Tablosuesas alınarak davacının ve ölen desteğin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesiyle davacının destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekirken tazminat esaslarına uygun olmayan yaşam süresine göre hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, anılan hükmü davacı tarafın temyiz etmemesi sebebiyle kazanılmış haklar da gözetilerek PMFtablosuesas alınarak bilirkişiden destekten yoksun kalma zararı konusunda ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte olup anılan hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Somut olayda, davacıların talebi destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir. Dosya kapsamında yer alan, Yargıtay kriterlerine uygun olarak PMF tablosu esas alınarak bilirkişi tarafından düzenlenen 30.03.2011 tarihli rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, Hazine Müsteşarlığı’nın 2010/4 sayılı Genelgesine göre yapılan hesaplamaya dayalı olarak karar verilmesi isabetli olmamıştır.(17. HD. 09.10.2012 tarih, E: 2011/11066, K: 2012/10762)
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tazminat hesabında hak sahiplerinin bakiye ömür süresi belirlenirken PMF tablosunun kullanılması esas olup, TRH yaşam tablosunun kullanılması uygulamalara aykırıdır.
19.05.1975 doğumlu olan Davacı … kaza tarihi olan 30.04.2008 tarihi itibariyle (32) yaş (11)ay (11) günlük olup (33) yaşında kabul edilecektir. P.M.F. 1931 işaretli yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (35) yıl ve muhtemelen(68)yaşına kadar yaşayacaktır. Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalarına göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. Bu itibarla davacı bu olay sebebiyle% 47 oranında malul kalmamış olsa idi aktif çalışmasını (60) yaşına kadar devam ettireceği kabul edilerek kaza tarihi itibariyle (33) yaşından itibaren 60 yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif hayat süresi (27) yıldır. Ayrıca, hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından CSO 1980 yaşam tablosu dikkate alınarak davacının ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmiş ve %10 artış ve %10 iskonto yapılarak hesaplama yapılmış olup mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak karara esas alınan hesaplama, H.G.K.’nun 1989/4-586 esas,1990/199 Sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun değildir. Bu itibarla, Yargıtay kriterlerine uygun olarak Population Masculine Et – Feminine(PMF-1931) Tablosuesas alınarak davacının ve ölen desteğin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesiyle davacının destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekirken tazminat esaslarına uygun olmayan yaşam süresine göre hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, anılan hükmü davacı tarafın temyiz etmemesi sebebiyle kazanılmış haklar da gözetilerek PMFtablosuesas alınarak bilirkişiden destekten yoksun kalma zararı konusunda ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte olup anılan hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik hale gelen içtihatları uyarınca davacının (60) yaşından sonra geçecek olan emeklilik ve pasif devresi için de cismani zarar tazminatının hesaplanması gerektiğinden davacının pasif devresi için de cismani zarar tazminatı hesaplanacaktır. Buna göre 60-68 yaş arası geçecek pasif dönemi (8) yıldır.
Dava dosyasının incelenmesinde davacının kaza tarihinde … tarafından yapılan ihale yüklenicisi şirkette işçi olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Ancak davacı ve vekili tarafından elde ettiği kazançlara ilişkin dosyasına bilgi ve belge sunulmadığı gibi davacının çalıştığı beyan edilen şirketten de kazancına ilişkin belge de dosyaya eklenmemiştir. … Emniyet Müdürlüğüne yazılan mali ekonomik durum araştırma yazısına verilen 06.08.2015 tarihli cevapta davacının evli ve 3 çocuklu olduğu ve 1.000,00 TL civarında maaşının olduğu belirtilmiştir. 2015 yılı 8. Ayında evli ve üç çocuklu çalışan için brüt asgari ücretin 1.273,50, net ücretin ise 1.054,61 TL’dir. Mali ekonomik durum araştırma yazısında davacının maaşının 1.000,00 TL civarında olduğu belirtildiğinden aksine bir bordro veya belge sunulmadığından davacının kazancının asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek hesaplamalar bu verilerle yapılacaktır.
30.04.2008-30.09.2017 tarihleri arası geçen 9 yıl 5 aylık işlemiş aktif dönem kazançlarının toplamda 99.650,55 TL olduğu, davacının30.04.2008–30.09.2017 tarihi arası geçen (9 yıl 5 ay)işlemiş aktif dönemden sonraki (17 yıl 7 aylık) işleyecek aktif dönem zarar hesabına esas kazançlar Yargıtay’ca öngörülen her yıl için ayrı ayrı % 10 artış ve yine her yıl için ayrı ayrı % 10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılması gerektiği, davacının işleyecek aktif devre başındaki aylık net ücreti 1.497,38 TL olduğuna göre davacının işleyecek aktif devre başındaki net yıllık kazancının 1.497,38 TL x12 Ay = 17.968,56 TL net ücrettir. Buna göre 17 yıl 7 aylık İşleyecek aktif devrenin peşin değerinin ise toplam 315.947,18 TL’dir.
Yüksek Yargıtay’ın yerleşik hale gelen kararları doğrultusunda pasif dönem zararının yasal asgari ücrete göre hesaplanması gerektiği belirtildiğinden buna göre hesaplama yapılacaktır.01.01.2017’den itibaren uygulanmaya başlanan1.777.50 TL aylık brüt yasal ücretin, yasal kesintilerden sonra asgari geçim indirimine tabi tutulmayan ve aşağıda gösterildiği şekilde hesaplanan net aylık tutarı 1.270,75 TL’dir. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dâhiledilemez. Somut olayda, davacıların pasif dönem zararı asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinden ve bu husus anılan bilirkişi raporunda açık olmadığından, mahkemece, bilirkişiden bu yönde ek rapor alındıktan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Buna göre 1 yıllık emeklilik geliri: 1.270,75TL x 12 ay = 15.249,00 TL’dir. Yargıtay’ın yerleşik hale gelen kararları doğrultusunda pasif dönem zararı, asgari ücretlerin indirimsiz net tutarı üzerinden hesaplanacağından olay tarihinden (9 yıl 5 ay) ve en son 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 1.777,50 TL brüt asgari ücretin indirimsiz net tutarı olan 1270,75 TL’nin; 27 yıllık aktif dönem zarar süresinin (9 yıl 5 aylık) bilinen işlemiş dönemden sonraki ulaşım değeri üzerinden, ancak pasif dönem zararı 17 yıl 7 ay önceden alınacağından ıskonto katsayısı uygulanmak suretiyle, (8) yıllık pasif dönem zarar hesabına esas kazançlar hesaplanacaktır. Buna göre davacının (8) yıllık pasif dönem zarar hesabına esas kazancın toplamda 121.992,00 TL olduğu, sürekli kısmi iş görememezlik zarar hesabına esas kazançlar toplamı 537.589,73 TL’dir.
Davacının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi raporuyla belirlenen % 47beden gücü kayıp oranına ve davalının % 100 kusuruna göre güç kaybı tazminat tutarının 537,589,73TL x % 47 sürekli iş göremezlik x %100 kusur = 252.667,17 TL’dir.
Davalı … Sigorta Şirketi; kazaya karışan … plaka sayılı araç için 01.01.2008-01.01.2009 başlangıç, bitiş tarihli ve … Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenlemiştir. 30.04.2008 kaza tarihinde sigorta teminat limiti 100,000,00 TL’dir. Olayın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğu kabul edilen … plaka sayılı … adına tescilli araçiçin 01.01.2008-01.01.2009başlangıç ve bitiş tarihleri arası sigortalanmış olup, kaza, poliçe dönemi içinde kalmaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatlarından görüleceği üzere, dava konusu kazaya karışan araç yönünden kaza tarihi olan 30.04.2008’de geçerli olan kişi başı sakatlanma ve ölüm sigorta limiti 100.00,00 TL olduğu, ancak hesaplanın toplam 252,667,17 TL cismani zarar tazminatı tutarı, davalı … Sigorta’nın kişi başına sakatlanma ve ölüm sigorta limitini aştığından davalının sorumluluğunun teminat limiti olan 100.000,00 TL ile sınırlı olduğu, davacı …’NİN nihai ve gerçek maddi zararının 100.000,00TL’dir.
Dava dosyasının incelenmesinden davacının cismani zarar tazminatının ödenmesi istemiyle davalıya müracaatta bulunulmadığı, 2918 Sayılı KTK.nın 99/1. Madd. ve poliçe genel şartları B.2.b maddesine göre “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” davacının dava ikamesinden evvel davalı sigorta şirketine başvurmadan doğrudan dava ikame etmesi nedeniyle davalı taraf, dava tarihinde temerrüde düşmüştür. Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nın 98/1, 99/1 maddeleri ile ZMSS poliçesi Genel Şartlarının B.2 mad. uyarınca rizikonun belge ve bilgileri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 işgünü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Bu sebeple usulüne uygun bir başvuru yapılıp yasada belirlenen süre dolmadan trafik sigortacısı bakımından alacağın muacceliyetinden ve dolayısıyla temerrüdünden söz edilemez. Bu durumda mahkemece davacı tarafın davalı sigorta şirketine davadan önce ihbarda bulunup bulunmadığının tespiti ile davadan önce ihbar var ise anılan maddeye göre davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin belirlenmesi, ihbar bulunmadığı takdirde davalı sigorta şirketinin bu dava ile temerrüde düştüğünün kabulü ile dava tarihinden itibaren temerrüt faizine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik incelemeye davalı olarak olay tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması doğru olmadığı, dava dosyası içinde bulunan … plakalı aracın ruhsat fotokopisinin incelenmesinden aracın damperli kamyon olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; 30.04.2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde % 47 oranında malul kalan …’ninhesaplanan toplam maddi zararının davacının sürekli iş göremezlik tazminatının 252.667,17TL olduğu, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesine göre kaza tarihi olan 18.12.2012’de geçerli olan kişi başı sakatlanma ve ölüm sigorta limitinin 100.000,00 TL olduğu, davalının dava tarihinde temerrüde düştüğünün belirlendiği, Yozgat Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce mahkemeye verilen cevapta davacıya iş kazasından olayı 01.11.2008 tarihi itibariyle sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını bildirmesine karşın bağlanan gelirin rücuya tabi olup olmadığı ile tabi ise Peşin Sermaye Değeri tutarı bildirilmediğinden hesaplanan tazminattan her hangi bir indirim yapılamadığı, … plakalı aracın ruhsat fotokopisinin incelenmesinden aracın damperli kamyon olması nedeniyle ticari nitelikte olduğu, davacıya ise yasal faiz uygulanması gerektiği şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya kök raporu hazırlayan bilirkişiye tevdii edilmesi neticesinde 14/06/2018 tarihinde tanzim olunan ek raporunda özetle; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yazılan 14.12.2017 tarihli ve ayrıca 09.04.2018 tarihli tekit müzekkeresine verilen bila tarih ve sayılı müzekkere cevabında … sicil numaralı davacı …’ye bağlanan gelirlerin 25.04.2018 tarihinde geçerli 16.03.2018 onay tarihli ilk peşin sermaye değerinin bildirildiği görülmüştür.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun, İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” kenar başlıklı 21. Maddesinde; ” İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır. İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir. Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir. İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.” düzenlemesini haizdir.
Bu duruma göre bildirilen ilk peşin sermaye değerinin içinde, 01.11.2008 tarihinden sonraki gelirlerin de peşin sermaye değerinin eklendiği anlaşılmaktadır. Yanı sıra mahsup yapılabilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirlerin rücuya tabi olup olmadığının açıkça belirlenmesi gerekmektedir. Kurum tarafından bağlanan gelir, rücuya tabi değil ise hesaplanan tazminattan mahsup yapılamayacaktır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 21/4. Maddesi gereğince iş kazası geçirerek çalışma gücü kaybı yaşayan işçiye kurum tarafından bağlanan gelirin, başladığı tarih itibariyle, “ilk peşin değeri” ile bağlanan bu gelirin rücuya tabi olup olmadığının bildirilmesi gerekmektedir. Açıklanan sebeplerle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Yozgat Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden, davacıya bağlanan gelirin, gelir bağlanma tarihi olan 01.11.2008 tarihi itibariyle ilk peşin sermaye değeri ile bağlanan bu gelirin rücuya tabi olup olmadığının bildirilmesinden sonra dosyanın ek rapor hazırlanabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya kök raporu hazırlayan bilirkişiye tevdii edilmesi neticesinde 26/11/2018 tarihinde tanzim olunan ikinci ek raporunda özetle; trafik kazalarının aynı zamanda İş kazası olduğu durumlarda, SGK’nın iş kazası nedeniyle işçilere ödeyeceği Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplandığı, davacının yaralanarak mesleğinde kazanma gücü kaybı yaşamasına neden olan olayın, iş kazası olduğu, işçi, iş kazası sonucu geçici iş görmezlik tazminatı, sürekli iş görmezlik geliri olarak tazminat ve gelir haklarına sahip olup, davacı asil bu haklardan İlgili kurumlar nezdinde yararlanmıştır.
Dava dosyası içinde bulunan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 02.05.2017 tarihli raporunda müteveffa sürücü …’m % 100 kusurlu, davacının İse kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir. Aynı kazada vefat eden sürücü …, olayda davacı yönünden 3. Kişi konumundadır.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun, iş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” kenar başlıklı 21. Maddesinin 4, Fıkrası “İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler île bağlanan gelirin başladığı tarihteki tik ptfjcin sermaye değerinin yansıf zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun Uzun Vadeli Sigorta Kolları Bakımından Üçüncü Kişinin Sorumluluğu kenar başlıklı 39, Maddesi üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yansı İçin Kurumca zarara sebep olan Üçüncü kişilere rücû edilir” hükmünü amirdir
Rücuya tabi olan bu alacaklar nedeniyle t ra Tık kazasında İş kazası nedeniyle ödenen sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değerinin hesaplanması ve ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerekmektedir.
SGK tarafından bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneğinin hesaplanan zarardan indirilmesine dair, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 29.0S.2017 tarihli, Esas No: 2016/13098 ve Karar No: 2017/4495 sayılı İlamında; “… 2-)Mahkemece, maddi zararın belirlenmesi sırasında bilirkişi tarafından hesaplanan zarar tutanndon Kurumca bağlanan gelirlerin lik peşin değerinin ve davacıya ödenen geçici işgöremezlik ödeneği düşülmeksizin sonuca gidildiği görülmektedir. Vardan bu sonuç da yerinde değildir.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6096 saydı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır, Konun’un 55. maddesinde; ” Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile İfa amacını taşımayan ödemeler, hu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez, “hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komişyonu’nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık halterindeki ödemeler, bu tazminatlardan İndirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi sebeplerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkieştlriiemeyeceği gibi, zarar görenin kusurunu (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik Ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, komu düzenine doir olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanun’un 55. maddesi de emredici bîr hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe baktlmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır..” prensibi benimsenmiştir.
Davacının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi raporuyla belirlenen % 47 beden gücü kayıp oranına ve davalının % 1 00 kusuruna göre güç kaybı tazminat tutarı 537.589,73 TL x % 47 sürekli iş göremezlik x %100 kusur = 252.667,17 TL olarak hesaplandığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 16.10.2018 tarihli yazısına göre davacı …’ye bağlanan gelirlerin 16.10.2018 geçerli 20.08.2018 onay tarihli ilk peşin sermaye değeri, 305.467,70 TL’dir.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 21. ve 39. Maddeleri uyarınca, SGK tarafından bildirilen ilk peşin sermaye değerinin yarısı tespit edilerek 19.09.2017 tarihli raporda belirlenen cismani zarar tazminatından mahsup edilecektir. Buna göre 305.467,70 TL x 1/2 = 152.733,85 TL, 252.667,17 TL – 152,733,85 TL = 99.933.32 TL’dir.
Davalı … Sigorta Şirketinin kazaya karışan … plaka sayılı araç için 01.01.2008- 01.01.2009 başlangıç, bitiş tarihli ve … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenlemiştir. 30,04,2003 kaza tarihinde sigorta teminat limiti 100,000,00 TL’dir.
Olayın meydana gelmesinde % 100 kusurlu olduğu kabul edilen … plaka sayılı Karayolları 6. Bölge Müdürlüğü adına tescilli araç için 01.01.2008 – 01.01.2009 başlangıç ve bitiş tarihleri arası sigortalanmış olup, kaza, poliçe dönemi içinde kaldığı, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatlarından görüleceği üzere, dava konusu kazaya karışan araç yönünden kaza tarihi olan 30.04.2008‘de geçerli olan kişi başı sakatlanma ve ölüm sigorta limiti 100.000,00 TL olduğu, 252,667,17 TL cismani zarar tazminatı tutarından Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yapılan gelir ödemesinin yarısının (305.467,70 TL x 1/2 = 152.733,85 TL) mahsubun dan sonra kalan 99.933.32 TL cismani zarar tazminatı, davalı … Sigorta’nın kişi başına sakatlanma ve Ölüm sigorta limiti dâhilinde kaldığı, davacı …’nin nihai ve gerçek maddi zararının 99.933.32 TL olarak hesaplanmıştır.
Sonuç olarak; dosya kapsamındaki mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu; davacının sürekli iş göremezlik tazminatının 99.933.32 TL olduğu, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesine göre kaza tarihi olan 30,04,2008’de geçerli olan kişi başı sakatlanma ve ölüm sigorta limitinin 100,000.00TL olduğu, hesaplanan tazminatın poliçe teminat limiti dâhilinde kaldığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya kök raporu hazırlayan bilirkişiye tevdii edilmesi neticesinde 04/01/2019 tarihinde tanzim olunan üçüncü ek raporunda özetle; davacının sürekli iş göremezlik tazminatının 187.963,15 TL olduğu, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesine göre kaza tarihi olan 30.04.2008’de geçerli olan kişi başı sakatlanma ve ölüm sigorta limitinin 100,000.00 TL olduğu, hesaplanan tazminatın poliçe teminat limitini aşması nedeniyle sigorta şirketinin teminat limiti olan 100.000,00 TL ile sınırlı sorumluluğunun bulunduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacının 30.04.2008 tarihinde sürücüsü … olan … plakalı sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaralanmasına bağlı olarak malul kalması sebebiyle açılmış olan maluliyete dayalı tazminat davasıdır.
Olayın meydana gelmesinde 02/05/2017 tarihli ATK raporuna göre % 100 kusurlu olduğu kabul edilen … plaka sayılı Karayolları 6. Bölge Müdürlüğü adına tescilli araç için 01.01.2008 – 01.01.2009 başlangıç ve bitiş tarihleri arası sigortalanmış olup, kazanın poliçe dönemi içinde kaldığı, dava konusu kazaya karışan araç yönünden kaza tarihi olan 30.04.2008‘de geçerli olan kişi başı sakatlanma ve ölüm sigorta limiti 100.000,00 TL olduğu, 252,667,17 TL cismani zarar tazminatı tutarından Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından yapılan gelir ödemesinin yarısının (305.467,70 TL x 1/2 = 152.733,85 TL) mahsubun dan sonra kalan 99.933.32 TL cismani zarar tazminatının davalı … Sigorta’nın kişi başına sakatlanma ve ölüm sigorta limiti dâhilinde kaldığı, davacı …’nin nihai ve gerçek maddi zararının 99.933,32 TL olduğu anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereğince dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile 99.933,32 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Kısa kararda sehven 99.993,32 TL olarak hüküm yazılmış ise de hükme esas raporun 99.933,32 TL olduğu, davacı tarafça da her ne kadar ıslah dilekçesinde miktar yanlış yazılmış ise de ıslah harcının raporda belirtilen bedel üzerinden yatırıldığı anlaşılmış olup, iş bu maddi hata hükümde 99.933,32 TL olarak düzeltilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 99.933,32 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.826,45 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 10,24 TL + 340,00 TL ıslah harcından oluşan toplam 350,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.476,21 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 10,24 TL peşin harç, 340,00 TL ıslah harcı, 1.333,20 TL müzekkere, posta, tebligat, bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 1.683,44 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 10.744,67 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/04/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”