Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/630 E. 2018/119 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/630 Esas
KARAR NO : 2018/119

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 17/06/2015
KARAR TARİHİ : 31/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 10.11,2012- 01,05.2015 tarihleri arasında davalı şirketin günderdiği elektrik faturalarını düzenli olarak ödediğini, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve diğer Daire emsal Kararları ile bu faturaların içerisinde müvekkili şirketin hiçbir kusuru ve kullanımı olmadığı halde davalı tarafından “Kayıp Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, Sayaç okuma bedeli, Perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli vb.” adlar altında haksız tahakkuklar yapıldığının tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; davalarının kabulü ile davalının haksız düzenlediği tüm faturaları ile müvekkilinden Kayıp Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, Sayaç okuma bedeli, Perakende satış hizmeti bedeli, İletim bedeli gibi adlarla haksız tahsil ettiği şimdilik 35.000 TL’nin, davalıdan ödeme tarihlerinden işleyecek avans faizleriyle alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dayanak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında ve benzer yönde veriden Yargıtay kararlarında davalı dağıtım şirketlerinin, dağıtım sistemlerindeki kayıpları önleme ve hırsızlanmak suretiyle meydana gelen kaçakları engellemekle görevli oldukları halde, sayılan yükümlülüklerini, kusurlu şekilde yerine getirmedikleri için sorumlu tutulduklarını, davacının serbest tüketici sıfatı ile elektriği müvekkili şirketten temin ettiğini, müvekkili tarafından temin edilen elektrik enerjisinin diğer davalı dağıtım şirketi tarafından ilettim hatları vasıtasıyla taşınarak davacıya teslim edildiğini, mevzuat gereği elektriğin iletimi ve iletim hatlarıyla ilgili tüm sorumluluk ve iletim sistemindeki kayıp ve kaçakları önleme yükümlülüğünün diğer davalı dağıtım şirketine ait olduğunu, kayıp kaçak bedellerinin tedarik şirketleri tarafından Elektrik Piyasası Tarifeler yönetmeliğine göre tüketiciden tahsil edildiğini, ancak daha sonra mevzuata uygun olarak dağıtım şirketlerine ödendiğini, abonelerden kayıp kaçak bedeli alınmasının hukuka ve mevzuata uygun olduğu, davacı tarafından talep edilen iletim. Dağıtım ve sayaç okuma bedelleriyle ilgili dağıtım şirketi tarafından müvekkili şirkete iletilen faturalarda yer aldığını ve bu bedellerin müvekkili şirket tarafından aboneliklerine dağıtım şirketin ödenmek üzere yansıtıldığını, müvekkili şirketin iş bu bedellerin tahsilinde sadece aracılık ettiğini, perakende satış hizmet bedelinin ise abone ile akdedilen anlaşma çerçevesinde aboneden tahsil edildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı şirketi davalı elektrik şirketince kendisinden haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin tahsili talepli olarak şimdilik 35.000 TL’nin tahsili talepli belirsiz alacak davasıdır.
Mahkememizce … Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle … Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarihli 2016/20106 E. 2017/9319 K. ilamında: “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denildiğinden ilgili bozma ilamı ışığında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın konusuz kalmış olması nedeniyle DAVA HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 597,72 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 561,82 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan 1.507 TL den oluşan toplam 1.542,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda tebliğten itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. Maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/01/2018

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır