Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/622 E. 2018/529 K. 11.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/622 Esas
KARAR NO : 2018/529

DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 16/06/2015
KARAR TARİHİ : 11/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … A.Ş.’den olan işçilik alacakları için … 1. İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden alacak kaydı yapıldığını, ancak müvekkilinin … A.Ş.’nin çalışanı olması gerekçe gösterilerek 22/05/2015 tarihinde talebinin reddedildiğini, bu şirketin … A.Ş.’nin bağlı olduğunu, ortaklık sebebiyle borçlarına ve karlarının bağlantılı olduğunu, aralarında organik bağ bulunan şirketlerin nimet ve külfetlerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerektiğinden bahisle müvekkilinin zamansız olarak davalı tarafından işten çıkarılması sebebiyle oluşan mağduriyetinden dolayı alacaklarının iflas müdürlüğüne kaydı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın İİK.’nın 235. Maddesinde belirtilen süre geçtikten sonra açıldığını, davacının davalıdan işçi alacağının bulunmadığını, davacının alacağına dayanak ettiği … 1. İş Mahkemesinin 2011/174 esas, 2012/842 karar sayılı dosyasında müvekkili şirketin taraf olmadığını, davanın … A.Ş.’e açılması gerektiğini, bu nedenle davada hukuki yararın bulunmadığını, müvekkili şirketinde iflas ettiğini, bu kapsamda müvekkilinin herhangi bir borçtanda sorumlu tutulamayacağını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Dava konusu … 1. İflas Dairesi Müdürlüğünün … sayılı dosyasının incelenmesinde; … 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından 12.06.2013 tarihinde İflasına karar verilen müflis … A.Ş.’nin tasfiye işlemlerinin 2013/19 nolu dosyasının İflas İdare Memurları tarafından yürütüldüğü, davacı tarafından müflis şirket masasına 1415 kayıt numarası ile 17.017,96 TL’lik alacak kaydı yaptırıldığı ve alacağın tamamının reddedildiği, ek sıra cetvelinin 31.05.2015 tarihli Posta Gazetesinde ve 04.06.2015 tarihli T.T.S.G.’de ilan edildiği, red kararının 01.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, alacaklı tarafından masraf yatırıldığı tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiler Mali Müşavir …ile Hukukçu …’e tevdii edilen dosyaya tanzim olunan 21/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının davalılardan … şirkettinde işçi olarak çalıştığı, …’e karşı, dava açtığı ve bir takım içilik alacaklarına hak kazandığı, verilen mahkeme kararının kesinleştiği, davacının mahkeme kararıyla kesinleşen alacaklarını … şirketinde yeterli malvarlığının bulunmaması nedeniyle tahsil edemediği, davalı … Otomotiv ile davalı … Makine’n ir, yöneticilerinin bir kısmının aynı olduğu, her iki davalının …’e bağlı oldukları, konsolide mali tablolarda …’in …’nin iştirakidir.
Taraflar arasında ihtilaf konusunun, davacının hükme bağlanmış …’deki işçilik alacaklarını …’den talep etmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanlandığı, davacının hükme bağlanmış …’deki işçilik alacaklarının asıl muhatabı işveren konumudaki … olduğu, kural olarak alacağın bu şirketten istenmesi gerektiği, sözkonusu alacağın …’den de istenebilmesi için davalı şirketler açısından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartlarının oluşması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin, sözleşmeden ya da kanundan doğan her türlü yüküm ve borçlardan ve kaynağı ne olursa olsun sorumluluklardan kurtulmak için bir araç olarak kullanılmasını engellemek amacıyla,… ve … Avrupası hukuk sistemlerinde “perdeyi kaldırma teorisi” olarak anılan hukuk ilkesi geliştirilmiş bulunmaktadır. Söz konusu teori, tüzel kişiliğin ayrı ve bağımsız bir varlığının bulunması olgusunu sorgulayarak hakkın ve hukuk düzeninin kötüye kullanıldığı durumlarda tüzel kişiliğin varlığı ile onu oluşturan kimselerin varlığının kesin hatlarla ayrılmaması gerekmektedir.
Zira “tüzel kişilik perdesini aralama” kavramı, bir hukuk kişisinin varlığını yok saymayı gerektirmektedir. Perdeyi kaldırma teorisi ile tüzel kişiliklerin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda, tüzel kişilik dikkate alınmamakta, yani yokmuş gibi hareket edilmekte ve ayrı tüzel kişilik savunmasından yararlanmak isteyenlere izin verilmemektedir. Teoriye bu ismin verilmesinin sebebi, hukuki sorumluluktan kaçınmak amacıyla farklı tüzel kişilik savunması yapan kişilerin “tüzel kişilik” perdesi arkasına saklanmaya çalışmaları teorinin müdahalesi ile tüzel kişiliğin yok sayılmasıyla veya bu perdenin aralanması suretiyle perdenin arkasındaki gerçok yükümlünün borçtan sorumlu tutulabilne olanak dahilinde olduğu, alacaklılarına karşı sadece kendi malvarlığı ile sorumlu olan tüzel kişiye ilişkin bir borçtan dolayı sorumluluk alanının, tüzel kişinin üyelerini de içine alacak şekilde genişletilmesi söz konusu olduğu, tüzel kişi ile üyelerinin malvarlıklarının ayrılığı prensibi kaİdinİmamakta; sadece somut olaya özgü olarak ayrılık ilkesinin uygulanmasından vazgeçilmektedir.
Tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak aralanması da mümkün olduğu, tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması durumu, kardeş ortaklıklar açısından ele alındığı, bu kapsamda yavru ortaklığa ilişkin bir durumdan dolayı tüzel kişilik perdesi kaldırılarak ana ortaklık devreye sokulmakta, daha sonra ise ana ortaklık ve diğer bir yavru ortaklık arasındaki perde kaldırılarak diğer yavru ortaklığa ulaşılmaktadır. Dolayısıyla perdenin “çapraz” kaldırılması halinde sadece ana ve yavru ortaklık arasında değil; aynı konzern veya holding sisteminde yer alan ortaklıklar arasında da perdeyi kaldırma söz konusudur.
Yargıtay vermiş olduğu bir kararında, “…davacı ile ilişkiye giren ve sipariş veren kişinin her iki şirketin ortak temsilcisi olduğu, ticari ilişki tarihinde her iki şirket ortaklarının aynı kişilerden oluştuğu… mahkemece savunmaya itibar edilmemesinde, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalıların sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesiyle bu hususu kabul etmiştir.
Üçüncü tüzel kişilik perdesinin aralanarak …’nin sorumluluğuna gidilebilmesi için yukarıda anılan Yargıtay kararında da ifade edildiği üzere, davalıların ortak vc temsilcilerinin aynı kişilerden oluşması ya da en azından … adına yapılan işlemlerin … lehine haksız bir menfaat sağlama amacına yönelik olarak yapılmış olduklarının somut olarak ortaya konulması gerektiği, davalı … Otomotiv ile davalı … Makine’nin yöneticilerinin bir kısmının aynı olması, her iki davalının …’e bağlı şirketler olmaları, konsolide mali tablolarda …’in …’nin iştiraki olarak yer alması, …’nin işçilerden …’a gönderdiği yazıda …’in işyerine görevlendirme yaptığını belirtmek suretiyle … adına hareket etmesi, işçi alacaklarının yapılandırılması ve tasfiye protokolünde her iki davalının da işveren olarak yer alması ve aynı kişilerce temsil edilmeleri gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının doğan alacaklarından, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak, …’nin de sorumlu olması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacının çalıştığı … A.Ş.’den işçilik alacakları olduğu, bu şirketten alacağını tahsil edemediği, davalı … San. A.Ş.’nin aynı grup şirketi olması, aralarında organik bağ olması nedeniyle tahsil edemediği işçilik alacaklarını davalı şirket iflas masasından talep ettiği, bu talebini red edilmesi üzerine açmış olduğu kayıt kabul davası olduğu anlaşıldı.
Dosyamız kapsamında alınan ekonomi uzmanı akademisyen hukukçu ve mali müşavir bilirkişi heyetinin dosyaya sunmuş olduğu 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı … Otom. Davalı … Makinelerinin yöneticilerinin aynı olması, her iki davalının … Holdinge bağlı şirketler olması, konsalide mali tablolarda … Otomotivin … Makinenin iştiraki olarak yeralması, … işçilerden …’a gönderdiği yazıda … işyerine görevlendirme yaptığını bildirerek Uzel Otomotiv adına hareket etmesi, işçi alacaklarının yapılandırılması ve tasfiye protokolünde her iki davalınında işveren olarak yeralması aynı kişilerce temsil edilmeleri gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının doğan alacaklardan dolayı tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak Uzel Makinenin de sorumlu olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının … A.Ş. yönünden tefriki ile yeni esasa kaydına, yeni esasta kayıt yapıldıktan sonra davalı … A.Ş.’ye davayı takip edip etmeyeceklerine dair tebliğ çıkartılmasına, tefrik işlemlerinin davacı vekilince yürütülmesine,
2-Davacının davasının … Makina San. A.Ş. yönünden KABULÜ ile 17.017,96 TLnin müflis …. Makina San. A.Ş. iflas masasına kaydına,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, davanın niteliği itibariyle AAÜT uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 27,70 TL peşin harç, 3.388,00 TL bilirkişi ücretleri, posta, tebligat, müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.415,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/05/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”