Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/536 E. 2018/366 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1218 Esas
KARAR NO : 2018/364

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/10/2009
KARAR TARİHİ : 28/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davası Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1081 esas, 2009/671 karar sayılı dosyası üzerinden verilen karar üzerine Mahkememize tevzii edilmekle yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 06/10/2009 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin dava dışı … Tic. Ltd şirketinin müdürü iken 13.08.2003 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile müdürlükten azil edilip yerine … atanmasına rağmen, davalı banka yetkililerinin … tarafından keşide edilen 2 adet çekin karşılıksız çıkması üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaya istinaden verdikleri bilgide şirket yetkilisi olarak davacı müvekkilini bildirdiklerini, müvekkilinin yokluğunda karşılıksız çek keşide etmek suçundan hakkında iki kez 6.250,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verildiğini, müvekkilinin bu çekler nedeniyle hakkında yakalama emri düzenlendiğini, adli para cezalarını ödemesi üzerine salıverildiğini, bu durumda davalıların sorumlu olduklarını ileri sürerek 12.500 TL maddi ve 10.000 TL de manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … … ile … tarafından verilen ortak cevap dilekçesinde özetle; Davalı … ve … bir tüzel kişi olan bankanın eyleminden kaynaklanan zarar nedeniyle tüzel kişiliğin personeline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının hakkındaki tazminat davasını daha önceden öğrenmiş olabileceğini, bu nedenle de davanın zaman aşımına uğramış olduğunu, davacı tarafın müdürü olduğu şirketin davacının azlini yetkili bankaya zamanında bildirmediğini, olayda haksız fiilin unsurlarının oluşmadığını davanın reddini talep etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada kendilerine husumet düşmeyeceğini, husumetin dava dışı … Şirketi ve Adalet Bakanlığına düşebileceğini, davanın zaman aşımına uğradığını davalı bankanın kusuru bulunmadığını davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 2009/845 esas, 2010/728 karar sayılı, 13/12/2010 tarihli gerekçeli kararda; davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne ve 12.500,00 TL maddi tazminatın ve takdiren 2.500,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, bu miktara 15.12.2008 tarihinden itibaren değişen oranlardaki yasal faizin uygulanmasına, manevi tazminat konusundaki fazla talebin reddine yönelik karar verilmiştir.
Davalı … ‘un 18/02/2011 havale tarihli, Davalı … ‘ın 18/02/2018 havale tarihli ve davalı banka vekilinin 18/02/2011 havale tarihli temyiz dilekçeleri üzerine dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/3850 esas, 2012/11394 karar sayılı 28/06/2012 tarihli ilamında; ” Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar vermiş ise de, dosyadaki mevcut delillerden davacı tarafın dayandığı çeklerle ilgili yargılama işlemleri sırasında davacının yönetimden ayrılıp yeni yöneticinin seçildiğine ilişkin imza sirkülerinin daha önce bankaya gönderilip gönderilmediği anlaşılamamaktadır. Başka bir çekle ilgili davalı bankanın yeni yöneticileri yargı mercilerine bildirmiş olmasını, bu yazının davaya konu çeklerle ilgili işlem tarihinden önce bankaya ulaştığının kabulünü gerektirecek deliller dosyada bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin gerekçesine dayanak yapmış olduğu … 11.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/179-593 Esas-Karar sayılı ceza dosyasının getirtilerek davalı bankanın yönetimin değişmiş olması nedeniyle yeni imza sirkülerini ne zaman gönderdiğini araştırmak ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yetersiz araştırmaya bağlı yazılı gerekçeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiş, davalıların temyiz itirazlarının ayrı ayrı kabulü ile kararın davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiş, yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının ayrı ayrı kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA” görüşü bildirilmiştir.
Bozma sonrasında dosya Mahkememizce 2013/89 esas sayılı sırasına kaydı yapılmış olup, bu kapsamda mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 09/10/2013 tarihinde 2013/327 karar sayılı ilamında; davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ve 12.500 TL maddi tazminatın ve takdiren 2.500 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, bu miktara 15/12/2008 tarihinden itibaren değişen oranlardaki yasal faizin uygulanmasına, manevi tazminat konusunda fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 17/12/2013 havale tarihli dilekçesi, Davalı banka vekilinin 18/12/2013 havale tarihli, davalı … ile davalı … Turgut’un 18/12/2018 havale tarihli dilekçeler ile kararın temyiz edilmesi talep edilmiş olmakla dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1436 esas, 2014/11149 karar sayılı, 11/06/2014 tarihli ilamında; ” Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Dairemiz bozma ilamı öncesinde verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmemesi sebebiyle bu hususun usuli kazanılmış hak oluşturmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı banka vekili ve diğer davalıların temyizine gelince; mahkemece davacının müdürlük görevinden azledildiğine dair şirket ortaklar kurulu kararının bankaya yeni imza sirküsü ile birlikte 20/01/2005 tarihinde gönderildiği kabul edilerek bankanın dava konusu çeklerle ilgili yeni yöneticileri yargı mercilerine bildirmesi gerekirken azledilen eski yönetici davacıyı bildirmesinde tam kusurlu olduğu, diğer davalıların da banka çalışanı olarak kusurlu bulundukları sonucuna varılmışsa da, … 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası içerisinde bankaya gönderilen davacıya ait bilgilerin yer aldığı evrakların üzerinde 20/01/2005 tarihli faxlar bulunmakla birlikte yeni yöneticilere ait evrakların üzerinde bir tarih yer almamakta, yazışma içeriklerinden de davalı bankaya dava konusu çeklerin ibraz tarihinden önce yeni yöneticilerin bildirildiği hususu anlaşılamamaktadır. Bu suretle, Dairemiz bozma ilamı gereğinin yerine getirildiği söylenemez. Mahkemece davalı bankanın şirketin yönetiminin değişmiş olması nedeniyle yeni imza sirkülerini ne zaman yargı mercilerine gönderdiği, yeni şirket müdürünün davalı bankaya ne zaman bildirildiği araştırılarak tespit edilmeli ve mahkeme gerekçesinde bu belirlemelerin hangi belgeye dayalı olarak yapıldığı belirtilmeliyken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca, uğranılan maddi zararın ispatı bakımından davacının 12.500,00 TL adli para cezasına mahkum edilmesine ilişkin ceza mahkemesi kararına karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu, davacı vekilinin 13/12/2010 tarihli celsede kanun yararına bozma talebinin kabul edildiğini ve dosyanın Yargıtay incelemesinde olduğunu beyan ettiği anlaşıldığından davacının kanun yararına bozma talebinin neticesi yani davacının maddi zararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan hüküm tesis edilmesi de doğru görülmemiş, kararın bozulmasına ” yönünde karar verilmiştir.
Bozma sonrasında dosya Mahkememizce 2014/1218 esas sayılı sırasına kaydı yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; … 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/406 E. 2007/151 K. Sayılı ilamında 31/03/2005 tarihli çekin ve Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/179 E. 2006/593 K. Sayılı ilamında 30/04/2005 tarihli çekin karşılıksız çıkması nedeniyle nedeniyle adli para cezalarının ödendiği, 31/03/2005 tarihli çekin aynı tarihte ibraz edildiği, 30/04/2005 tarihli çekin 02/05/2005 tarihinde ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Bozma ilamı sonrasında uyma kararı doğrultusunda davalı banka ile yazışmalar yapılmış davalı bankaca verilen cevabi yazıda davacı tarafça şirket yöneticilerinin değiştiğine dair bir yazının tespit edilemediğinin bildirildiği anlaşılmış olup bozma ilamı öncesi dosyaya sunulan 15/09/2010 havale tarihli davalı bankanın 2006 yılında kendilerine davacı tarafından sunulan imza sirkülerinin müzekkere ekinde gönderildiği görülmüş ekteki imza sirkülerinin fax olarak çekildiği ayrıca tersten yazılı şekilde fax tarihinin 03/02/2006 tarihi olduğu anlaşılmakla çeklerin ibraz tarihinden sonra bankaya bildirim yapıldığından davalı bankanın bir sorumluluğunun ve kusurunun olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Yine gerek soruşturma aşamasında gerekse kovuşturma aşamasında çeklerin gerçek keşidecisinin tespit edilmeyerek gıyapta karar verildiğinden davalı bankaya da ibraz tarihinden önce bir bildirim yapılmadığından davalının bir kusurunun bulunmadığı gözetilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 303,80 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 267,90 TL’nin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı banka kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.700,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı bankaya verilmesine,
5-Davalı banka tarafından yapılan 123,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı bankaya verilmesine,
6-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı asil, davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”