Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/46 E. 2018/624 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/46 Esas
KARAR NO : 2018/624

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/01/2015
KARAR TARİHİ : 30/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.07.2006 tarihinde … ve … plakalı araçların karıştığı trafik kazası meydana geldiğini, sağlık sigortalıları …’nun ağır yaralandığını, sigorta şirketlerinin araçlara ait trafik poliçesini düzenlediklerini, davacı sigortalısının yurtdışında uzun süre tedavi gördüğünü, tedavi ve yaralanma giderlerinin ödenerek davalılardan rücu edildiğini, yapılan icra takibine karşı yetki ve zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, olayda ceza zamanaşımının geçerli olduğu ve 8 yıl olduğunu, süresinde takip yapıldığını, kaza tarihi itibarıyla tedavi giderlerinin SGK kapsamında bulunmadığını, sigortalısına yapılan tedavi giderinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarını belirterek icra takibine yapılan itirazın iptaline sigorta şirketlerinin limit dahilinde müştereken ve müteselsilen ödeme tarihindeki kur üzerinden takip tarihinden itibaren faiz ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili davava cevap dilekçesinde özetle; davacının 03.07.2003 tarihinde meydana gelen k^a sebebiyle ileri sürdüğü talebinin zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı RG’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ve sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve khk’lerde değişiklik yapılması hakkında kanun’un 59. Maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98. Maddesinin değiştirildiğini, tedavi giderlerinden sorumluluğun SGK Başkanlığına geçtiğini, Geçici 1. Madde düzenlemesine göre kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazalarından dolayı sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK Kurumu tarafından karşılanacağının belirtildiğini, muhatabın SGK olduğunu, bu nedenle talebin reddi gerektiğini, davacı şirket sigortalısının başvurusu üzerine, 30.440,00 TL maluliyet tazminatının 22.06.2011 tarihinde ödendiğini, ayrıca, tedavi gideri olarak 01.06.2011 tarihinde 174,75 TL 1.511,27 TL 03.01.2006 tarihinde, 6.540,32 TL 30.10.2006 tarihinde ibraname karşılığında ödendiğini, kayıtsız şartsız ibra edilmiş olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, fahiş fark olmaması sebebiyle ibranamenin geçersizliğinden bahsedilemeyeceğini, poliçe azami limitinin 57.500 TL olduğunu, … plakalı aracın trafik poliçesinin düzenlendiğini, sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında limit ile sınırlı olduğunu, yapılan ödemenin güncellenerek mahsup edilmesini, SGK kurumu tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, kemer takılmaması halinde müterafik kusur indirimi yapılmasını, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, yasal faiz istenebileceğini, belirterek ödeme sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle. … plakalı aracın şirketlerine sigortalı olduğunu, teminat limitinin 57.500 TL olduğunu, uzamış ceza zamanaşımından zarar görenin faydalanabileceğini, 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği, sorumluluklarının sigortalısının kusuru oranında olduğunu, davacının sigortalısı …’na 05.12.20106 tarihinde 1.854,00 TL, 05.04.2007 tarihinde 46,35 TL, 05.04.2007 tarihinde 49,30 TL, 05.04.2007 tarihinde 58,25 TL ödeme yapıldığını, bakiye sorumlulukları kalmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … cevap dilekçelerinde özetle; Tedavi masrafları bakımından sorumlulukları bulunmadığını, olay tarihindeki mevcut yasalara göre her iki araca ait trafik poliçesi limitlerinden sigorta şirketleri tarafından tedavi gideri ödemesi yapıldığını, toplam ödeme miktarları poliçe limitlerinin altında olduğunu, ayrıca tedavi giderlerinden sorumluluğun SGK tarafından karşılanması gerektiğini bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılardan … ve … cevap dilekçelerinde özetle: alacağın zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde kusurları olmadığını, kusur raporu alınmasını, sigortalının kendi tercihine göre yurt dışında tedavi görerek fahiş fiyatlarla yapılan masrafları talep edemeyeceğini, davacının yurtdışında yapılacak tedaviler için teminat vermesi ve prim tahsil etmesi halinde aynı sorumluluğun kendileri için geçerli olmayacağını, tedavi giderlerini kabul etmediklerini, … plakalı aracın trafik poliçesinin olduğunu zararın sigorta şirketinden talep edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce dava konusu … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007-213 E. sayılı dava dosyası dosyası celp edilip incelenmesinde; dosya üzerinden alınana Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 24.12.2007 tarihli raporunda … plakalı araç sürücüsü …’in tali kusurlu, … plakalı araç sürücüsü …’nin asli kusurlu olduğu yolunda mütalaa verildiği, davalı araç sürücüleri … ve … hakkında taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçu sebebiyle mahkumiyet kararı verildiği, katılanlar arasında, davacı sigorta şirketinin sigortalısı …’nun da bulunduğu kararın Yargıtay denetiminden geçerek 10.07.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Ceza dosyasında bulunan … ile ilgili Türkiye’deki tedavisine ilişkin belgelerden, şahsın yaralanmasının mahiyetinin tespitinde faydalanılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişi Makine Mühendisi Nadir Yayla’ya tevdii edilen dosyaya tanzim olunan 02/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu kazanın, üç şeritli yolda, … yönünde seyreden iki araçtan önde olan … plakalı aracın sürücüsü …’nin seyrine göre sol tarafta bulunan akaryakıt İstasyonuna girmek için bu tarafa dönüş yaptığı sırada arkasından seyreden ve kendisini geçme teşebbüsünde bulunmuş olan diğer davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı araç tarafından orta şerit üzerinde arka solundan çarpılması sonunda kazanın meydana geldiği, davalı sürücü …’nin sağ şerit üzerinden giderken sol taraftaki akaryakıt istasyonuna dönüş yaptığı olaya ait iz ve emareler ile sabit olup kendisi de sola dönüş yaparken arkadan çarpıldığı bevan etmiştir. Diğer araçta bulunanlarca aksi yönde ifadeler olsa da, kendisinin savunması doğrultusunda olmak üzere dönüşe geçerken dönüş sinyali verdiği kabul edilecek de olsa, mühim olan işaret yanında önden ve arkadan gelen trafik kontrol edilerek yaklaşan araç yok ise, bir başka deyişle yoldaki trafik tehlikeye düşürülmeden dönüşe geçilmedir. Oluş şekline göre, davalı sürücü …, dikkatsiz , tedbirsiz ve arkadan gelen trafiği tehlikeye düşürecek şekilde dönüş manevrasında bulunarak diğer davalı …’in sürücüsü olduğu aracın önünü emniyetsiz şekilde kestiği için Trafik Kanununda asli kusurlu sayılmayı gerektiren hallerin sıralandı 84. maddesinin (f) ve (j) fıkraları uyarınca (doğrultu değiştirme manevrasını yanlış yapma, manevraları düzenleyen genel şartlara uymama) %70 oranında olmak üzere birinci derecede (asli) kusurlu bulunduğu, diğer davalı sürücü …, kendi beyanına göre ön tarafında giderken yavaşlayıp sağa yanaşan diğer aracın sürücünü korna ile uyarıp geçme teşebbüsünü belli etmeden bu aracın solundan dikkatsiz, tedbirsiz, yolda bıraktığı 45,0 m lik fren izi ve çarpışmaya göre 90 k/sa dolayında hesaplanan ve mahal şartlarına göre yüksek hızla geçiş teşebbüsünde bulun/nakla Trafik Kanununun 52. maddesini ihlal ettiğinden %30 oranında olmak üzere ikinci derecede kusurlu görülmektedir. Bu davalı sürücünün sol tarafta akaryakıt istasyonu , sağda yavaşlayan bir aracın bulunduğu bir yerde yani mahal trafik ve şartlarına dikkatiz, tedbirsiz ve yüksek hızla sağda yavaşlayan aracı geçmek istemesinin kazanın vukuu ve çarpışmanın şiddeti ile illiyet bağı bulunduğu, olayda, arkadan gelen davalı …’in önünde nizami seyreden bir aracı yakın takibi sonucu gidip arkadan çarpması gibi bir durum yoktur. Bu sürücü önünde seyrederken sağ şerit üzerinde yavaşlayıp daha sonra soluna dönüşe geçen , böylece soluna çapraz konumdaki bir araca arka solundan çarpmıştır. Bu sebeple davalı …’in asli kusurlu görüldüğü 01.10.2007 tarihli bilirkişi raporuna iştirak olunmadığı, davacı şirket tarafından sigortalanıp kazada yaralanan …, davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı araçta yolcu olup kazanın meydana gelmesinde her hangi bir rolü olmadığından kusursuzdur.
Sonuç olarak; davalı …’nin maliki olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’ne ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’nin %70 oranında, davalı …’nİn maliki olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’ne ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın sürücü davalı …’in %30 oranlarında kusurlu olduğu, … plakalı araçta yolcu olup kazada yaralanan …’un kusursuz sayılmalarının gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişiler Sigortacı … ile Doktor …’na tevdii edilen dosyaya tanzim olunan 20/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; KTK 90. Maddesinde “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme ile BK hükümlerine atıf yapıldığı, kaza tarihinde yürürlükte olan BK 60. Md. “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblâğ tediyesine müteallik dâva, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmayacağı, zarar ve ziyan dâvası, ceza kanunları mucibince müddeti dajıa uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî dâvaya da o müruru zaman tatbik olunur.” hükmünün düzenlenmiştir.
KTK 109. Maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. ” Düzenlemesi ve ayrıca Trafik poliçesi genel şartları C.8 md. de yeralan “zamanaşımı” ile ilgili düzenlemede; Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre tazminat talepleri için de geçerlidirŞeklindeki düzenleme dikkate alındığında, BK de belirtilen ve haksız fiillerde 1 yıl olarak belirtilen zamanaşımı süresi, trafik kazaları yönünden yapılan Özel düzenleme ile KTK’da 2 yıl olarak belirlenmiştir. Her üç yasal düzenlemede de ceza zamanaşımına atıfta bulunulmuştur.
Kazanın meydana geldiği 03.07.2006 tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nun 66/e ve 89/4. maddeleri dikkate alındığında ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Olay tarihi 03.07.2006 olup, icra takip tarihi 24.06.2014 tarihidir. Dava itirazın iptali davası olması nedeniyle İİK 67. Md. gereğince 1 yıllık itirazın iptali süresi içinde açılmıştır.
Kanaatimiz davacının, teminat altına aldığı sağlık sigortası kapsamından, meydana gelen sigortalı zararını karşılamış olması nedeniyle TTK 1472, (olay tarihi itibarıyla 6721 sayılı TTK 1301. Md) gereğince halefiyet hakkı kazandığı, davanın halefiyete dayanan rücu davası olması nedeniyle, sigortalısının zarar verene karşı sahip olduğu hakların halefiyet yolu ile geçtiği dikkate alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresinden faydalanacağı yönündedir.
Davalı … Sigorta AŞ savunmasında uzamış ceza zamanaşımının zarar gören tarafından ileri sürülebileceğini, KTK 109/4. Md. gereğince tazminat yükümlülerinin birbirine karşı rücu haklarının kendi yükümlülüklerini yerine getirmelerinden itibaren 2 yıl olacağım ileri sürmüş ise de, olay yönünden rücunun dayanağı KTK 109/4. Md. olmayıp, TTK 1472. Md. dayalı olarak kazanılan halefiyet hakkı olması, KTK 109/1.-2. Md düzenlemesine tabi olması gerekmesine göre olayda geçerli zamanaşımı süresi 8 yıl olup, davacı sigorta şirketi açısından da aynı sürenin geçerlidir.
Davacının sigortalısı …, 03.07.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olup, zararın meydana gelmesine bir dahiliyeti bulunmadığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve ceza dosyası kapsamına göre herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Şahsın emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusu dosya kapsamında belirsiz olduğu, trafik kazasından doğan haksız eylem sonucunda oluşan zarardan; araçların sürücüleri ve malikleri ve sigortacıları müteselsilen sorumludur. Buna göre, alacaklı müteselsil borçluların tamamından veya birinden borcun tamamını veya bir kısmını isteme hakkına sahip olduğu, davalılar, araç maliki, araç sürücüsü ve araçların Trafik Sigorta Poliçelerini düzenleyen sigorta şirketleri olarak, 3 şahsın zararından olay tarihindeki yürürlükte olan 818. Sayılı B.K 50. mad.ve 51.maddesi gereğince müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Araç maliklerinin sorumluluğu KTK 85. md. düzenlenmiş olup, telılike sorumluluğudur. Araç sürücüleri … ve … haksız eylemi gerçekleştiren araç sürücüleri olarak BK 41. Maddesi gereğince meydana gelen zarardan kusurları oranında sorumludurlar.
Davalılar … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluklarının yasal dayanağı, düzenlemiş oldukları Trafik Poliçesi genel şartları ve KTK 85 ve 91 maddeleridir. KTK 85/1. md. göre İşletene düşen hukuki sorumluluktan, sigorta şirketleri poliçe limiti ile sınırlı olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, olayın meydana geldiği tarih itibarıyla davalılar sorumlulukları düzenlendiği, olayın meydana geldiği tarihteki yasal mevzuat yukarıda özetlendiği üzere, tüm davalıların müştereken ve müteselsilen 3. Şahıs zararından ayrım yapmadan sorumluluğunu öngörmekte iken, 6111 sayılı “Bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun” ile getirilen düzenlemede tedavi giderleri yönünden ayrıma gidilmiş, sgk başkanlığının trafik kazalarından dolayı meydana gelen tedavi giderlerinden sorumluluğu düzenlenerek, açıkça sigorta şirketleri ve araç maliki ve sürücüleri yönünden sorumluluk devri düzenlenmiştir sorumluluğun devri ile diğer araç maliki, sürücü ve trafik sigortacılarının sorumluluklarının da sona erdiği açıklanmıştır.
Davacı vekili olay tarihi itibarıyla yasanın yürürlükte olmadığı yönünde iddiada bulunmuş ise de, değişiklik 13 şubat 2010 tarihinde kabul edilmiş ve Resmi gazetede 25 şubat 2011 tarih, 27857 (1.mükerrer) sayı ile ilan edilmiş, yasanın Geçici 1.maddenin l9inci cümlesinde “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” düzenlemesi 25.02.2011 tarihinden önce meydana gelen trafik kazaları dolaysıyla oluşan tedavi giderlerinden sorumluluk da SGK’ya devredilmiştir. Burada önem kazanan husus Geçici 1. Md. 2’nci cümlesinde belirtilen: Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın % 20*sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem İçin ilgili sigorta şirketleri ve … Hesabının yükümlülükleri sona erer” düzenlemesidir. Ancak davanın açıldığı tarih itibarıyla 3 yıllık sürenin dolmuş olması ve aktarımların tamamlanmış sayılması dikkate alındığında, sigorta şirketlerinin ve araç maliki ile sürücülerin KTK 98. Md. kapsamında değerlendirilecek tedavi giderlerinden sorumlulukları kalmamıştır. SGK Başkanlığı tarafından gönderilen yazıda da aktarım yapılmadığına ilişkin bir savunma ileri sürülmemiştir.
… Başkanlığı tarafından dosyaya ihbar edilen olarak gönderilen yazıda özetle; Kanun, yönetmelik ve genelge hükümleri çerçevesinde trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık Hizmet bedellerinin Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında kurum tarafından karşılandığı geçici işgörmezlik, maddi-manevi tazminat ve bakıcı giderlerinden sorumlulukları olmadığı belirtilmiş, ayrıca, özel sağlık sigortası kapsamında yapılan ödemelerle ilgili davacının rücu hakkının bulunmayacağı belirtilmiştir. ” KTK 98. Md. düzenlemesinin 13.02.2010 tarihinde yapılan ilk düzenlemesi; MADDE 59- 2918 sayılı Kanunun 98 inci maddesinde; Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi, 98. Maddesinde; Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel saölık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hiz.tnet bedelleri. kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır şeklindedir. Kaza tarihi olan 03.07.2006 tarihinde Henüz SGK sorumluluğuna devir yapılmamış ise de, Geçici 1.maddenin 15 inci cümlesi düzenlemesi gereğince daya konusu trafik kazası 5da yasa kapsamına dahil edilmiş, dolayısıyla da yasanın ilk düzenlendiği hali ile SGK kapsamına alınmıştır.
İhbar edilen SGK. Başkanlığını cevap dilekçesinde 04.04.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 60. Md. atıfta bulunarak “kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde99 Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır, şeklindeki düzenlemeye göre SUT hükümleri doğrultusunda sorumluluğa ilgi çekmiş ise de olayda SUT uygulamasının söz konusu olamayacaktır.
6111 sayılı yasanın 59. Md. ile değiştirilen KTK 98. Md.nin uygulanmasında yaşanan yorum ve uygulama farklılıkları sebebiyle değişik tarihlerde çıkarılan yönetmelik ve genelgeler yasa düzenlemesi ile çelişmesi sebebiyle uygulama alanı bulamamıştır. 27.08.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren “Trafik Kazaları nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’9 düzenlemesinin 4. Md. düzenlemesi; MADDE 4 — (1) Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır, şeklinde olup, 4/1 md. ile ilgili Danıştay 15. Daire tarafından 2013-7713 Esas numaralı karar ile yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. Zira 6111 sayılı “Bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun” da tedavi giderlerinin karşılanması ile ilgili bir sınırlama ya da tarife öngörülmemiştir. Bu sebeple davacı tarafından talep edilen kazazedelerin sağlık hizmet bedelleri SUT uygulaması ile sınırlı olmaksızın SGK sorumluluğunda bulunduğu kanaatindeyiz. 04.04.2015 tarihinden itibaren sağlık hizmetleri ile ilgili olarak SGK’nun ödemekle yükümlü olacağı sağlık hizmet giderlerine kıstas getirilmiş, tedavi giderlerinde SUT uygulaması KTK 98. Md. ile yasal zeminde düzenlenmiş olup, böylece SGK’nın sorumluluğu Acil durumlara ve faturalandirilmiş tedavi giderlerine özgülenmiştir. ancak yukarıda açıklandığı üzere olay tarihi itibarıyla henüz bu uygulama yürürlükte olmadığından ancak 04.04.2015 tarihinden sonra meydana gelecek trafik kazaları açısından bağlayıcılığı söz konusu olabilecektir.
Yargıtay17.HD.nin 2015-6775 E.2015-9800 K. Sayılı 29.09.2015 tarihli kararında;“ sağlık poliçesi kapsamından ödeme yapan sigorta şirketinin SUT kısıtlaması olmaksızın olay tarihindeki düzenleme şekliyle KTK 98. madde gereğince 6111 sayılı yasa kapsamında SGK tarafından karşılanacağı” açıkça gerekçeleri ile düzenlenmiştir.
Yargıtay’ın 17. 10. Ve 11. HD. nin değişik tarihli kararlarında SUT uygulamalarına ve kısıtlamalarına ilgi çekilmeden oluşturulan kararlan aşağıda belirtilmiştir. Buna göre;
17 HD 2011/ 7758 e- 2012/ 6081 k ve 11.05.2012 tarihti içtihatı ite ; “Yukarıda anttan, 25.02.2011 tarihti Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ite değişik 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinin açık lafzından da anlaşıldığı üzere, yapılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özeI sağlık kurumu ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak, maddenin devamında ve geçici 1.maddede düzenlenen “aktarım” gerçekleşmesi koşuluyla da, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve … Hesabının yükümlülükleri sona erecektir. Kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve … Hesabının tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve … Hesabı tarafından karşılanmaya devam edecektir. ”
”. ( 10 hd 2012/ 16128 o- 2013/ 6670 k vo 25.03.2013) “Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanmasını nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme He sona erdirilmiş bulunmaktadır. Ne var ki; anılan Yasanın 59 ve Geçicil. Maddelerinde, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve … Hesabının bu teminat kapsamındaki yOfcüfhlülüklerinin sona ereceği belirtilmiş olup, yasanın açık hükmü karşısında, sorumluluğun ancak yapılacak aktarım sonrasında ortadan kalktığının kabulü gerekir. Nitekim bu husus 27.8.2011 tarihili 28038 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte de vurgulanmıştır.
( 10 HD 2013/ 7056 e- 2013/ 3383 k ve 18.04.2013, 2013/ 13331 e- 2013/ 7820 k ve 15.04.2013) “Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, … Hesabının, sürücünün ve işletenin, zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
”(HGK 2012/10-1156 E. 2013/339 K. ve 13.3.2013, 10 HD 2015/291&- 1837 ve 10.02.2015 ) “Trafik kazası sonucu genel sağlık sigortalısına yapılan sağlık giderlerinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi limiti kapsamında kalan kısmı için. 6111 S.K. 59. M. 2918 S.K. ’nun 98. M. yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 25.2.2011 tarihinden itibaren, sigorta şirketlerine. … Hesabına, sürücü ve işletene karşı. Kurumun rücu hakkının sona erdiğinin kabulü gerekir. Poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri sebebiyle sorumluluk sona erecektir. Davacı Kurum vekilinin duruşmadaki beyanında, anılan yasa! düzenleme kapsamında konusuz kalan tedavi giderlerinden sarfınazar ettikleri de belirtilmiş olmasına karşın, yukarda belirtilen yasal düzenlemeye aykırı şekilde ve taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak kullandığı kamyonun davalı sigorta şirketince zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında sigortalandığı anlaşılan sürücüsü aleyhine tedavi giderlerinin hükmedilmesi isabetsizdir ( 17 HD 2015/6573 e- 7707 k ve 25.05.2015) “Bozma kararında, tedavi giderleri yönünden davaya Sosyal Güvenlik Kurumu’nun dahi! edilmesi ve 6111 sayılı yasa kapsamında bulunan tedavi giderleri yönünden sigorta şirketi yerine Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, anılan dosyanın sonucu beklenerek davaya dahi! edilen Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden verilecek karar sonucuna göre işbu dava yönünden karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir”
# 11 hd 2014/ 15934 e-2Qis/ıi658 k ve os.ii.2Qi5) “Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından talep edilen tedavi giderleri dosyaya sunulan ödeme belgeleri ile bilirkişi raporundan da anlaşıldığı Üzere tedavi ve ameliyat giderleri olup 2918 sayılı Vasanın değişik 98.maddesi gereğince bu kalem giderler yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir Bu halde Sosyal Güvenlik Kurumunun davaya dahil edilerek yasa kapsamında bulunan tedavi giderleri yönünden sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yasa gereği sorumluluğu sona eren Güvence Hesabı aleyhinde tedavi giderleri yönünden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
T.C.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2015/6775 K. 2015/9800 T. 29.9.2015 tarihli kararında çok net şekilde, 2918 Sayılı Yasa’nın 98. Maddesine bakıldığında, kazazedelerin devlet hastanesi, üniversite hastanesi, özel hastane gibi hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında alacakları sağlık hizmetleri bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının açıkça belirtildiği, ödeme esaslarına ilişkin hiçbir sınırlamanın getirilmediği anlaşılmaktadır.
28038 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 4/1 maddesi, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödemekle yükümlü olacağı miktarın sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda hesaplanacağı düzenleme altına alınmıştır.
Oysa Normlar Hiyerarşisi gereği izahtan varestedir ki; Kanun’un lafzına ve amacına aykırı olarak yönetmelik hükmü getirilemeyeceği gibi, taraflardan birine Kanun ile getirilen sorumluluk, Yönetmelik hükmü île ne daraltılabilir ne de genişletilebilir. Bu durumda, Kanun gereği kazazede İçin özel ve resmi sağlık kurumunda yapılan her türlü tedavinin -gerçek zarara işaret etmesi ve yaralanma ile uygunluk göstermesi şartı ile- davalı S.. B..’nın sorumluluğunda olduğunun, bunun aksine Yönetmelik hükmüne itibar edilemeyeceğinin kabulü ile bu doğrultuda bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme ve eksik inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozma sebebi yapılmıştır. ” görüleceği üzere, Yargıtay’ın her 3 dairesi ve YHGK 04.04.2015 tarihi Öncesi KTK 98. Md. uygulamasında Acil başvuru ya da SUT uygulamalarına ilgi çekmemiş, tedavi ve ameliyat giderleri konusunda SGK sorumluluğunu düzenlemiştir.
07.02.2012 tarihli 2012/5 sayılı SGK Genel Sağlık Sigortası Genel müdürlüğü tarafından yayınlanmış olup, SUT uygulamalarının geçerliliğini belirtmektedir. SGK bu genelge /doğrultusunda davranmaktaise de, genelgenin atıfla bulunduğu yönetmelik o tarihteki KTK 98. Md. düzenlemesine aykırıdır. YARGITAY 17. HD.NİN 24.01.2017 X. 2014/15695 E, 2017/518 K. Sayılı son kararında Sigorta şirketi, motorlu aracın isletilmesinden kaynaklanan kaza sebebiyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sieorta şirketinin, isleten ve sürücünün vasatlan ve sözleşmeden doöan hu yükümlülüğü. 6111 Sayılı yasa ite getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 Sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu ’na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karsın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, isleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir. ” Şeklindeki kararında işleten ve sürücünün trafik kazasındaki tedavi giderlerinden dolayı olan sorumluluğunun da trafik sigortacısı ile birlikte SGK sorumluluğuna geçtiği kabul edilmiştir. Buna göre Trafik sigortacısı, araç maliki ve işleten ile SGK. Başkanlığı sorumluluğu arasında tedavi giderleri yönünden müştereken müteselsilen sorumluluk ilişkisi bulunmadığı, sorumluluğun devri sözkonusu olmakla araç maliki ve işletenin/sürüciinün sorumluluğuna da gidilemeyeceği KTK 98. Md. düzenlemesinden anlaşıldığı, davalı sigorta şirketleri tarafından aşamalarda ödeme yaptıkları belirtilerek sorumlulukları kalmadığı savunulmuştur.
Sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemelerle ilgili belge sunulmamış olup, yapılan ödemelerin hangi faturalara ilişkin olduğu, mükerrerlik oluşturup oluşturmadığı da belirsiz kalmıştır. Ceza dosyasındaki tedavi belgelerine göre, kazanın meydana geldiği 03.07.2006 tarihinde davacının sigortalısı … Hastanesinde tedavi görmüş, 06.07.2006 tarihinde sol omuzunda meydana gelen çok parçalı kırık sebebiyle parsiyel omuz protezi ameliyatı geçirmiştir. Sigorta şirketlerinin ödemesinin muhtemelen Türkiye’de yapılan tedavilere ilişkin olduğu düşünülmüştür. Sigorta şirketleri tarafından ödemelerin yapıldığı tarihte 6111 sayılı yasa ile değişik KTK 98. Md. de henüz düzenleme bulunmadığından, sigorta şirketlerinin ödemesi poliçe genel şartları kapsamında ödeme olup, 27.8.2011 tarihli resmi gazetede yayınlanan trafik kazaları nedeniyle ilgililere sunulan sağlık hizmet bedellerinin tahsiline ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik’in Geçici 1. Md. 2. Cümlesinde yer alan “Bu tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle ilgili sigorta şirketlerinden ve Güvence Hesabından tahsil edilen tutarlar bakımından ilgili sigorta şirketlerine ve … Hesabına herhangi bir iade yapılmaz. Bu tutarlar Kuruma bu Yönetmelik uyarınca aktarılan tutarlardan mahsup edilemeze” Şeklindeki düzenleme gereğince sigorta şirketleri yedinde kalmıştır.
Bu çerçevede, davacı IKK Classıc tarafından sağlık sigortası kapsamında ödenen trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderleri KTK 98. Md. kapsamı yönünden incelenmiştir. Dosyaya sunulan … 6 Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/213 E. sayılı dosyasında bulunan tedavi evrakları incelenmiştir. Kazanın meydana geldiği 03.07.2006 tarihinde davacının sigortalısı … Sağlık Hastanesinde tedavi görmüş, 06.07.2006 tarihinde sol omuzunda meydana gelen çok parçalı kırık sebebiyle parsiyel omuz protezi ameliyatı geçirmiştir. Dosyada Türkiye’de yapılan tedavi uygulamaları ile ilgili davacı tarafından bir ödeme yapılmamış ve talep edilmemiştir. Sigorta şirketlerinin ödemesinin muhtemelen Türkiye’de yapılan tedavilere ilişkin olduğu düşünülmüştür. Davacı tarafından ödemeye dayanak gösterilen faturaların tercümelerine göre yapılan harcamalar değerlendirilmiştir. Kazadan 2 yıl sonrasında yapılan ameliyatın kaza sonrası geçirdiği operasyonla ilgili olduğu, Belgeli tedavi giderlerinin SGK Başkanlığının sorumluluğunda olduğu, olay tarihi itibarıyla uygulanması gereken yasal mevzuata göre tedavi giderlerinin SUT kıstasına göre belirlenmeyeceği şeklinde açıklanan gerekçelerle davacı tarafından talep edilen; 31.07.2008 tarihli ev işlerinde yardımcı konulu 814 EUR fatura bedeli ile yine aynı mahiyetteki 31.08.2008 tarihli 75,00 EUR bedelli fatura bedelinin, kaza tarihinden itibaren 2 yıl geçmekle bakıcı gideri sayılmayacağından kabul edilmediği, yine, 2012 tarihli fizik tedavi ile ilgili giderlerin kaza ile ilgisinin ispat edilememesi nedeniyle SGK sorumluluğunda olmayacağı, ancak uygulanan tedavinin gereği fizik tedavi uygulamasının uygun bulunduğu, yaralanmanın şekli itibarıyla davacının sigortalısına yapılan ameliyatların da uygun ve gerekli olduğu, davacı sigorta şirketinin talep ettiği giderlerin, 03.07.2006 tarihinde Türkiye’de meydana gelen trafik kazası ile ilgili belgeli giderler toplamı 13.533,50 EURO olduğu, olay tarihi itibarıyla SGK sorumluluğunun SUT kısıtlamasına tabi olmadığı dikkate alındığında tamamının SGK sorumluluğunda bulunması nedeniyle, tüm davalıların sorumluluğunun KTK 98/2. Md. düzenlemesi gereğince sona ermiştir.
Sonuç olarak; davacı sağlık sigortası kapsamından 03.07.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili sigortalısı …’nun tedavi giderlerini ödemesi sonucunda halefiyet hakkı kazandığı, sigortalısının zarar sorumlularına karşı olan haklarını halefiyet yolu ile kazandığından olayda zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu trafik kazasına bağlı olarak sarf edilen tedavi giderine ilişkin harcamanın 6111 sayılı yasanın 59. Md. ve geçici 1. Md. ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98.maddesi gereğince, SGK sorumluluğunda olacağı, sigorta şirketlerinin, araç malikleri ve sürücülerin talep edilen tazminattan KTK. 98/2. Md. gereğince sorumluluğunun kalmayacağı, Dava konusu olayla ilgili talep edilen trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderlerinin belgeli giderler olduğu, rücuya tabi olan gider toplamının 13.533,50 Euro olduğu, SUT uygulamasına tabi olmadığı, yaralanmanın boyut ve uygulanan tedavi ve sarf edilen tıbbi malzemelerin uyumlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Dava; davacı yurt dışında mukim sigorta şirketinin 03/07/2006 tarihinde Denizli’de meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak sigortalılarına …’da tedavi gideri ödediği, ödediği bu tedavi giderlerinin davalılardan rücuen tazminini talep ettiği itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2017 tarihli 2016/3173 E. 2017/6775 K. sayılı onama ilamında; “Yerel mahkeme kararı, Dairenin 07/07/2014 tarih, 2014/12931 Esas 2014/10856 Karar sayılı ilamı ile; “… Dava açılmadan önce yürürlüğe giren ve 2918 sayılı yasanın 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk dava tarihinden önce “Sosyal Güvenlik Kurumu’na” geçtiğinden davanın “Sosyal Güvenlik Kurumu” aleyhine açılması gerekirdi. O halde mahkemece, davalı sigorta şirketine yönelik davanın pasif sıfat (husumet) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, davacı vekilinin tashih-i karar talebi de Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından reddedilmiştir.
Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamına göre yeniden araştırma ve inceleme yapılmasını gerektirmediğinden, davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına” şeklindeki onama ilamı gözetilerek dava tarihi dikkate alındığında yasanın yürürlük tarihinden sonra davanın açılması nedeniyle SGK nın sonradan davaya dahil edilemeyeceği gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının tüm davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 463,16 TL harçtan mahsubu ile bakiye 427,26 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı … Sigorta A.Ş. tarafına verilmesine,
4-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı … Sigorta A.Ş. tarafına verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/05/2018

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”