Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/359 E. 2020/58 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/359 Esas
KARAR NO : 2020/58

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2015
KARAR TARİHİ : 22/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı şirket arasında 19.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesi ve eki Cari Hesap Sözleşmesi, Alt Kira Sözleşmesi, Sözleşme Devir Protokolü ve sair ek mahiyetteki sözleşme ve protokoller akdedildiğini, müvekkil tarafından 19.03.2012-21.03.2014 tarihleri arasında … Bölge Müdürlüğüne bağlı … Şubesi (isim değişikliği sebebiyle halihazırda … şubesi) faaliyet alanlarında acentelik görevinin başarı ile ifa edildiğini, işbu sözleşme ve eklerinin müvekkil tarafından 21.03.2014 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin sözleşmenin fesih tarihine kadar 19.03.2012 t. Acentelik Sözleşmesi ve eki mahiyetindeki protokol ve sözleşmelerde belirli edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olmasına karşılık davalının 19.03.2012 t. acentelik sözleşmesi ve ekindeki protokol ve sözleşmelerdeki düzenlemelere aykırı şekilde müvekkilini zararlandırıcı iş ve eylemlerde bulunduğunu, bu kapsamda fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının sözleşmeye aykırı davranışı ile masraf güncellemesi yapmaması sebebi ile şimdilik 10.000,00 TL, davalı tarafından haksız bir şekilde hak edişinden kesintisi yapılan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti toplamı olan 6.819,36 TL, davalı tarafından haksız şekilde kesinti yapılan hasar tazminlerine mahsuben şimdilik 2.500,00 TL, davalı tarafından yapılan haksız faiz kesintisi toplamı olan 4.957,89 TL ile hukuka sevk edilen müşteriler açısından müvekkilden tahsil edilen fatura bedellerine istinaden şimdilik 400,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 24.677,25 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmenin imzalanması sırasında müvekkilden alınan ve sözleşmenin ilgili maddesinde belirtilen 90.000,00 TL tutarındaki teminat senedinin müvekkile iadesine, yine sözleşmenin devamı sırasında konulan teminat ipoteğinin fekkine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava değeri mahkememizin 29/11/2019 tarihli celse ara kararı gereğince davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde 90.000 TL bedelli ipoteğin fekkine talebine ilişkin tutar üzerinden süresinde harç yatırılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 16.03.2012 tarihinde imzalanmış olan acentelik sözleşmesi davacı tarafından ortada fesih için haklı bir neden olmamasına karşın 26.02.2014 tarihinde tamamen kendi isteği ile çeşitli nedenler ile birlikte farklı iş kollarında çalışmak istemesi nedeni ile acenteliği tek taraflı olarak fesih ettiğini, davacının bu beyanı ve talebi üzerine şube devir işlemleri yapılarak 22.03.2014 tarihinde şubenin geri devir alındığını, acentelik ilişkisinin sona ermesi üzerine davacının faaliyet göstermiş olduğu döneme ilişkin olarak yapılan hesaplama sonucunda davalının davacıdan olan alacağının tahsili cihetiyle … 8. İcra Müdürlüğü … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapılmış olduğunu, davacının dava dilekçesinde keyfi feshini yeni nedenlere dayandırmaya çalışmış ise de fesih bozucu yenilik doğurucu bir hak olup bir kere kullanılmakla hüküm ve sonuçlarını doğuracağını ve geri alamayacağını, bu nedenle fesih iradesi açıklanmış olan fesih nedenleri ile taraflar bağlı olup fesih nedenlerinin sonradan değiştirilmesinin mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği iddialara ilişkin davalıyı temerrüde düşürmüş ya da davalıya fesihten önce herhangi bir ihtar çekmediğini, davacıya bu hususlarda haklı fesih hakkı tanınmış iken davacının davalıyı temerrüde düşürmeden doğrudan haklı nedenle sözleşmenin derhal fesih yoluna gitmesi de zaten hukuken mümkün olmadığını ve hatta sözleşmelerin ayakta tutulmasının asli prensibine aykırı olduğunu, bu sebeple davacının sözleşmeyi keyfi fesih ettikten sonra dava dilekçesinde bir takım sözde iddialarda bulunarak sözleşmeyi haklı fesih ettiğini iddia etmesinin hukuken mümkün olmadığının, davacının dilekçesinde yer alan tüm iddiaların yersiz olduğunu, davacı ile davalı arasında akdedilmiş sözleşmenin pek çok konuyu ve bu kapsamda taraflara düşen hak ve yükümlülükleri tafsilatlı olarak düzenlenen bir acentelik sözleşmesinin olduğunu, davalının bağımsız olarak şubelerini acente olarak işletmek üzere tacirlere devretmek ve işe kendi maaşlı personelleri yerine kendi işi gibi benimseyerek kar elde etme gayesi ile çalışacak acentelere bıraktığını, bu bağlamda kurulu bir düzeni tüm demirbaş ve mefruşatı ile şubesini ve kasasını, o şubede kullanılacak araçları, müşteri portföyünü, tüm …’ünü, ticari bilgi ve deneyimini, ticari marka ve logosunu ve benzeri tüm imkânları süresiz acentelik sözleşmesi ile acentenin kullanımına bıraktığını, davalının acentelik sözleşmelerinin süresiz olarak akdetmekte ve keyfi fesih ile suistimailleri önlemek üzere sözleşmede koruyucu hükümlerin konulduğunu, işin gerektirdiği şekilde işi ve işyerini ve çalışan personel sayısını ayarlama ve organize etme sorumluluğunun da sözleşme hükümleri gereğince acentenin kendisine ait olup bağımsız tacir niteliğine haiz acentenin iddialarının hukuk düzenince korunmayacağının ortada olduğunu, davacının acentelik sözleşmesini akdederken basiretli tacir olarak tüm sorumluluklarının farkında olması gereği TTK 20/2 hükmü gereği emredici bir hüküm olup şube müdürü olduğuna dair iddiaları ve benzerlerin mesnetsiz olduğunu, davacının davalı şirketin acentelik faaliyetini yürütmüş olup bağımsız tacir olup bu nedenle TTK gereği ticari faaliyetlerin tümünde basiretli hareket etmek zorunda olduğunun aşikâr olduğunu, davacı şayet bir zarara uğradı ise basiretsizliği ve ticari başarısızlığı nedeni ile zarara uğramış olup davalıya herhangi bir katma değerinin olmadığını, davacı acenteye davalı tarafından her türlü bilgi ve destek sunulduğunu, masraf güncellemesi yapılmaması nedeni ile talep edilen 10.000,00 TL maddi tazminat talebinin haksız ve dayanıksız olduğunu, davacının dava dilekçesinde masraf kalemlerindeki artışın zamanında güncellenmediğini iddia ettiğini, taraflar arasında akdedilmiş olan 16.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesi ek protokolü cari hesap sözleşmesinde yer alan hükümler uyarınca aylık acente masraflarının belirlenmesi münhasıran davalı şirkete ait olup taraflarca kararlaştırılan iş bu hüküm uyarınca masrafların artış ya da eksilişine karar verecek tarafın davalı olduğunu, buna karşın takdir yetkisi davacı lehine kullanılarak masraf güncellemesinin yaptırıldığını, davacının tüm hak edişlerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak zamanında ödendiğini savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla Mali Müşavir … ile Öğretim Üyesi …’a tevdii edilen dosyaya 06/10/2017 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; genelde hukuk sistemimizde sözleşme hukukuna egemen olan esas ilke akte vefa (…) kuralıdır. Buna göre sözleşme koşulları sonradan her ne sebeple olursa olsun değişmiş olsa bile borçlu edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Zira gerek hukuksal güvenlik ve gerekse doğruluk kuralı bunu emreder.
Davacı ile davalı şirket arasında 19.03.2012 tarihli (42) maddeden oluşan F.B.K. süreli (sözleşme m.2) Acentelik Sözleşmesi, Zeyilname, Cari Hesap Sözleşmesi ve Alt Kira Sözleşmesi akdedilerek, davacı davalı şirketin … Acenteliğini üstlenmiştir.
Davacının davalı şirketin … Bölge Müdürlüğüne vermiş bulunduğu 26.02.2014 tarihli dilekçesi aynen şöyledir:
… Şubesinde, 19.03.2012 tarihinden itibaren yürütmüş olduğum acenteliğimi, çeşitli nedenler ile birlikte farklı iş kollarına çalışmak istemem sebebiyle sonlandırılmasını talep ediyorum. Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Davacının 19.03.2012-26.02.2014 tarihi arasında İzmir Bölge Müdürlüğüne bağlı … (…) Şubesinde davalı şirketin acenteliğini yapmış olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacının davadışı …’yi davalı şirketten habersiz ve sigortasız olarak çalıştırdığı, davacı ile birlikte davalı şirket yöneticileri tarafından müşterek imzalanan 28.09.2012 t. tutanak ile sabit ise de davalı şirketçe bu konuda davacı aleyhine herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Davacı, 21.03.2014 t. Kasa Teslim Tutanağı (… Acentesi Kasa Bülteni) ile zimmetindeki kasa mevcudunu, 21.03.2014 t. Demirbaş Teslim Tutanağı ile zimmetindeki şube demirbaşlarını 21.03.2014 t. matbu evrak ve sarf malzemesi tutanağı ile zimmetindeki davalı şirkete ait matbu evrak ve sarf malzemesini, 21.03.2014 t. işyeri teslim tutanağı ile … şubesini, 21.03.2014 t. araç teslim tutanağı ile davalı şirketçe … şubesine tahsis ve teslim edilen … ve … plakalı (2) adet taşıt aracını, davalı şirkete aynen teslim etmiş, teslimat davalı şirketçe kabul edilerek, 19.03.2012 t. acentelik sözleşmesi ve ekleri 21.03.2014 t. itibariyle sonlanmıştır.
Davacının Masraf Güncellemesi yapılmamasından mütevellit Tazminat talebinin incelenmesi:
Davacı vekili, … (2). Noterliği kanalıyla davalı şirkete gönderdiği …/… yev. nolu ihtarnamesinde; “Müvekkilin 02.10.2012 tarihli itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkilin hak edişinden yapılan kesintiler incelendiğinde 25.03.2014 Tarih ve 41 sipariş numaralı araç lastik değişim bedeli olarak 1.648 TL kesinti yapıldığı görülmektedir. Tarafınızla olan sözleşmesel ilişki sürecine ait hak ediş dosyaları incelendiğinde ise şubenin devir alındığı tarihten devredildiği tarihine kadar geçen 2 yıllık süreçte 1.648 TL’lik son kesinti hariç olmak üzere 9.021,45 TL (KDV hariç) araç hasar ve tamir bedeli altında kesinti yapıldığı, özellikle 2013 yılının Nisan ayında… plakalı aracın lastik değişim bedeli olarak 751,56 TL KDV hariç kesinti yapıldığı, devir masraf tutanağı doğrultusunda müvekkile ödenen araç hasar tamir bedelinin ise toplamda KDV hariç 4.725 TL olduğu anlaşılmaktadır. Müvekkilin sözleşmesel ilişki döneminde şubeye tahsis edilen araçlardan özellikle … plakalı aracın 2003 model olup şube ve müvekkilden önceki acenteler tarafından kullanıldığı ve oldukça yıpranmış bir araç olduğu, müvekkile bu hali ile teslim edildiği ve sürekli masraf çıkardığı, müvekkilce birçok kez aracın değiştirilmesi yönünde talepte bulunulmasına rağmen olumlu/olumsuz herhangi bir cevap dahi verilmediği açıktır. Müvekkilin şubeyi devrettiği tarihten sonraki süreçte … plakalı araç … Şubesinden alınarak yerine klimalı yeni araç tahsis edilmiş, yine … plakalı diğer şube aracı da yenilenmiştir. Tüm bu belirtilen hususlar ve sözleşmesel ilişki sürecinde müvekkile ödenen ve kesintisi yapılan araç hasar tamir bedelleri arasındaki KDV hariç 4.296,45 TL’lik fark akdedilen Cari Hesap Sözleşmesi’nin 4. Maddesi çerçevesinde dikkate alındığında, son hak ediş hesaplamasında 1.648 TL araç lastik bedelinin müvekkil alacağından mahsup edilmesi hakkaniyete aykırılık teşkil etmekte olup bu kesintiye itiraz ediyor ve bedelin müvekkil alacağına eklenmesini talep ediyoruz.” şeklinde bir talepte bulunduğu sabittir.
Taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. Acentelik Sözleşmesinin “Demirbaş, Araç Temini ve Kullanımı” başlıklı (7). maddesinin (a) fıkrasında “Acente”de kullanılacak araçlar ise, iş bu sözleşmenin imza tarihinden itibaren her beş (5) yılda … tarafından yenileneceği, (b) fıkrasında ise kullanım hatasından kaynaklanan her türlü tamir, bakım, onarım ve yükleme giderlerinin acentelik ücretinden kesileceği, düzenlenmiş olmakla, sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca sözleşmenin (19). maddesinin (a) ve (b) fıkrasına göre davacının “masraf güncellemesinin yapılmamış olduğu” gerekçesiyle davalı şirketten 10.000,00 TL tutarında tazminat talebinde bulunamayacağı, anlaşılmıştır.
Davacının, davalı şirkete keşide ettiği …/… yev. nolu ihtarnamesinde, taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. cari hesap sözleşmesinin (4). maddesine göre, masraf güncellemesi yapmakla yükümlü olduğu halde bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirtmiş ise de, taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. cari hesap sözleşmesinin (4). maddesi:
“İş bu sözleşmenin temel mantığı; “Acente”nin ciro artışına dayalı olarak kazanç elde etmesidir. Bu amaçla “Acente”ye, bağımsız* tacir sıfatıyla devredilecek “… ” şubesinin, devir tarihi itibariyle mevcut aylık gideri tespit edilecek ve bu gider; devir sonrasında da “…” tarafından “Acente”ye düzenli olarak ödenecektir. Böylece ”Acente”nin devir nedeniyle zarara uğraması önlenmiş olacaktır.
Aynı şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan “Acente”ye pay verilmesi suretiyle de; “Acente”nin performansına dayalı olarak kâr elde etmesine, imkân sağlanacaktır. Dolayısıyla; “Acente”, devir cirosunda artış sağlayamazsa gelir elde edemeyecek, ancak masrafları “…” tarafından sağlandığı için, ciro artışı oluşmasa dahi zarar etmeyecektir. Bu temel mantık çerçevesinde; “…” tarafından “Acente”ye yapılacak ödemeler şu esaslarla belirlenecektir. Devre konu “…” şubesinin, devir tarihi itibariyle giderleri, ana başlıklar itibariyle aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır.
1- Personel özlük hakları, iaşe ve SSK giderleri
2- Kira, aidat ve stopaj giderleri
3- Basılı evrak, kırtasiye ve poşet giderleri
4- Yakıt giderleri
5- Elektrik, su, telefon ve ısınma giderleri
6- Acentelik sözleşmesinde belirtilen sigorta primleri,
7- Araçların ve demirbaşların bakım ve onarım giderleri,
Devir tarihi itibariyle; devre konu “…” şubesinin mevcut aylık masrafları “…” tarafından belirlenecek ve bu aylık masraf tutarı taraflarca tutanak altına alınacaktır. Yine bu aşamada; devre konu “…” şubesinin devir cirosu da; devir tarihindeki veriler esas alınarak “…” tarafından belirlenecek ve tutar da taraflarca tutanak altına alınacaktır. Bu belirlemeler yapılırken, “…”nun muhasebe kayıtları esas olacaktır. Bu aşamada “Acente”nin görüşünün alınmasına da özen gösterilecektir.
Tutanak altına alman devir cirosu, devir sonrasındaki herhangi bir takvim ayında sabit kalır veya azalırsa “Acente”, bu aylar itibariyle; sadece tutanak altına alınan aylık masraf tutarını almaya hak kazanacak ve bu aylara ait acentelik ücreti; söz konusu masraf tutarına eşit olacaktır. (Acentelik Sözleşmesinin 38. madde hükümleri her halükarda saklıdır.) Yukarıda belirtilen masraf kalemleri, her 6 (altı) ayda bir “…” tarafından gözden geçirilecektir. Bu gözden geçirme sonucunda; söz konusu masraf kalemlerinde, yürürlükteki mevzuat, yurt sathında uygulanan tarifelerdeki birim fiyat değişimleri gibi hukuki dayanaklardan veya iş artış/eksilişinden meydana gelen zorunlu değişimlerin oluştuğu anlaşılır ise, bu değişimlerin masraf tutarına etkileri “…” tarafından hesaplanacaktır. “Acentenin de fikri alındıktan sonra; söz konusu değişimlere bağlı artış veya eksilişlerin, masraf tutarına eklenmesi veya çıkarılması konusundaki nihai karar mercii “…” olacaktır.” şeklinde düzenlenmiş olmakla, davacının …/… yev. nolu ihtarnamesinde güncellemelerini talep ettiği masraflarla ilgili güncelleme şartlarının, taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. cari hesap sözleşmesinin (4). maddesi yönünden de oluşmadığı, anlaşılmıştır.
Davacının “Kıdem Tazminatı ve Yıllık İzin Ücretlerinin İadesine” dair talebinin incelenmesi:
19.03.2012 t. Acentelik Sözleşmesinin “Personel Yapısı ve Sorumlulukları” başlıklı (26). maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
“Acente” Türk Ticaret Kanunu hükümleri doğrultusunda bağımsız bir tacir sıfatına sahip olacağından, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu” nun 8. Maddesi uyarınca ilgili ‘resmi birimde ayrı bir işyeri dosyası açacak ve acentelik yapılanmasını, ilgili tüm resmi birimlerde kendi adına tescil ettirecektir. Bu kapsamda “Acente”, her türlü işçi organizasyonunu ve işçileriyle ilişkilerini kendisi bağımsız olarak belirleyebilecektir. Bununla birlikte “Acente”, iş bu sözleşmenin imza tarihinde kurulu bulunan bir “…” şubesini, bağımsız tacir sıfatıyla işletmek üzere devralarak acentelik faaliyetinde bulunacağından ve halen çalışmakta olan personel, kargo işini yürütmek üzere eğitilmiş olduğundan, bu personeli değerlendirerek “Acentelik” hizmeti verebilir.
“Acente“ halen çalışan personeli uygun görür ve bu kişilerle çalışmak isterse; personelin; devir tarihine kadarki döneme ait işçilik hak ve alacaklarından “…”, devir tarihinden sonraki döneme ait işçilik hak ve alacaklarından ise “Acente” sorumlu olacaktır. Devir tarihine kadar olan işçilik hakları … saklı kalacaktır. Personelin işten ayrılması durumunda …’ da saklı kalan işçilik hakları ödenecektir. Devir tarihinden sonraki döneme ait işçilik haklarıyla ilgili yapılması gereken ödemeler “Acente” sorumluluğundadır.
“Acente”nin halen mevcut personeli istihdam etmemesi durumunda, söz konusu iş akitlerinin feshinden kaynaklanacak her türlü ödeme “…” ya ait olacaktır.
“Acente“, iş bu sözleşmenin herhangi bir döneminde de. mevcut personeline ek olarak ilgili yasal mevzuatın öngördüğü hükümlerle (6. Madde hükmü saklıdır) personel alabilecek veya mevcut personelinin iş aktllerini feshedebilecektir. “Acente”, işe alacağı personel için yürürlükteki taşıma hukuku mevzuatının belirlediği kriterlere uygun seçim yapmak zorundadır. Ancak “Acente“ kendi bağımsız yapılanmasına uygun olarak. “…“nun müşteri ilişkileri, hizmet prensip ve standartlarını dikkate alarak, mevzuata uygun dilediği personel yapılanmasını serbestçe kurabilir
(Zeyilname ile eklenen fıkra) Acentelik sözleşmesinin taraflardan herhangi biri tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi ve sona ermesi ile şubenin … ya devri halinde, acentede çalışan personel de …’ ya devredilmiş sayılacaktır. Acente bu durumda iş akdi devredilen personelin, acentede çalışma süresi için hesaplanacak kıdem tazminatı tutarında bedeli ve yine devredilen personelin acentede çalışma süresi için hesaplanacak yıllık izin süresine ilişkin bedeli, devir tarihinden … ödemekle yükümlüdür.
Bu bedel … tarafından acentenin hak ediş ve diğer alacağından mahsup edilebilecektir.
Davalı şirketçe, davacı acentesi tarafından 19.03.2012-21.03.2014 tarihleri arasındaki muhtelif dönemlerde çalıştırılan şube personelinin kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hakları sözleşmenin (26). maddesinde mevcut yukarıdaki düzenlemelere istinaden kıdem tazminatı karşılığı (5.184,16 TL), yıllık izin ücreti karşılığı (1.635,20 TL) olmak üzere toplam 6.819,36 TL 01.07…./… yev. nosu ile davacının 320.001 nolu cari hesabına borç kaydedilmek suretiyle davacının hakediş tutarından indirilmiştir:
Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca, 09.03.2012 t. Acentelik Sözleşmesinin (26). maddesine göre davacının davalı şirketten toplam 6.819,36 TL tutarında alacak talebinde bulunamayacağı, değerlendirilmiştir.
Davacının hasar tazmin bedelinin iadesi talebinin incelenmesi:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketçe müvekkilinin acentelik ücreti hak edişinden, aşağıda dökümü yazılı gönderilere ilişkin olarak toplam 3.391,77 TL+KDV tutarında hasar tazmin bedeli namı altında kesinti yapmış olmasının sözleşme hükümleri ile bağdaşmadığını öne sürerek davalı şirketçe müvekkiline şimdilik 2.500,00 TL nın iade edilmesini talep ve dava etmiştir:
19.03.2012 t. Acentelik Sözleşmesinin “Kargoların Zarar Ziyanı ile İlgili Sorumluluklar” başlıklı (12). maddesi;
“Acente”, “…” nam ve hesabına elinde bulundurduğu emtiayı ve eşyayı korumak ve hiçbir hasara ve kayba uğratmadan yerine ulaştırmak için basiretli bir tacirden beklenebilecek bütün tedbirleri almak zorundadır. “Acente” çalışanlarının taşına kargolara verdiği zarardan “Acente” sorumludur.
Buna uymayan “Acente”, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince “…” müşterilerinin ve 3. Kişilerin uğrayacağı tüm zarardan ve cezai müeyyidelerden istisnasız olarak sorumlu olacak ve bu zarar ve müeyyidelerin tutarı, kendisine ödenecek acentelik ücretinden kesilecektir.” şeklinde düzenlenmiş olmakla sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca, davacının davalı şirketten hasar bedellerine mahsuben şimdilik kaydıyla da olsa 2.500,00 TL tutarında alacak talebinde bulunamayacağı, anlaşılmıştır.
Davacının, faiz kesintilerinden mütevellit alacak talebinin incelenmesi:
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı şirketçe gününde ödenmeyen şube müşterilerine kesilen hizmet faturaları üzerinden faiz işleterek müvekkilinin hak edişlerinden farklı zaman ve meblağlarda toplam 4.957,89 TL tutarında faiz kesintisi yapılmış olmasının aralarında münakit 19.08.2012 t. acentelik sözleşmesi ve eki mahiyetindeki diğer sözleşme hükümleri ile bağdaşmadığını öne sürek şimdilik kaydıyla 400,00 TL’nın davalı şirketçe müvekkiline iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde faiz kesintilerinin ispatı sadedinde, müvekkilinin … Bölge Müdürlüğüne gönderdiği 20.09.2012/3.230.2012 sayılı yazısını, 08.08.2012 ve 20.09.2012 t. itibariyle yapılan (2) adet faiz uygulaması ile ilgili itirazlarını içeren (1) formu dosyaya sunduğu, 20.09.2012/3.230.2012 yazısı ile müşterileri tarafından … hesaplarına geçilmiş ancak tarafından sistem üzerinden faiz uygulamasından sonra düşülmüş olduğunu … Şubesine bildirmiştir.
Davacı vekili tarafından, davalı şirketçe müvekkilinin hak edişinden farklı zaman ve meblağlarda toplam 4.957,59 TL tutarında faiz kesintisi yapıldığına dair iddialarının ispatı konusunda dava dosyasına herhangi bir belge, dosyaya ibraz edilmemiştir.
Davacı vekili müvekkilinden davalı şirketçe 19.08.2012 t. acentelik sözleşmesine aykırı olarak yapıldığını öne sürdüğü 4.957,89 TL tutarındaki faiz kesintisinin ispatı için davalı şirketin ticari defterlerini delil olarak göstermiş ise de davalı şirketin davacı ile aralarındaki borç/alacak ilişkisini izlediği ekte sunulu 320.001 …’a ait mübrez ticari defter kayıtlarında, davacıdan müşterilere kesilen faturaların geç tahsili sebebine dayalı olarak faiz kesintisi yapıldığını gösteren ticari defter kayıtlarına rastlanılmamıştır.
Davacının, hukuka intikal eden gecikmiş müşteri alacaklarından mütevellit talebinin incelenmesi:
Davalı şirket, …/… yev. maddesi ile davacı tarafından gününde tahsil edilmeyen Arça Plastik firmasındaki 308,06 TL, 11.02.2014/125478 nolu yev. maddesi ile davacı tarafından gününde tahsil edilmeyen … firmasındaki 1.241,69 TL, olmak üzere toplam 1.549,75 TL sını, davacının 320.001 nolu cari hesabına borç kaydetmek suretiyle davacı acentenin hakediş bedelinden tenzil etmiştir:
Davalı şirketin mübrez ticari defter kayıtlarının tetkikinden, toplam 1.549,75 TL tutarındaki hukuka intikal etmiş davadışı müşterilerindeki alacağını tahsil ettiğine dair bir muhasebe kaydına rastlanmamıştır.
Taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. acentelik sözleşmesinin “Faturaların tahsilatı ve tahsil edilen paranın MNG kargoya ödenmesi” başlıklı (20). maddesinin (b) fıkrası aşağıdaki şekilde düzenlenmiş olmakla;
“Acente”, her haftanın Cuma günü akşamı, günlük kasa bültenlerinin dışında bir kasa açıklaması düzenleyecektir. Bu açıklamada tahsil edilmeyen faturalar ve gecikme nedenleri de belirtilecektir. “Acente”, “…”nun onayı dışında kendiliğinden tahsilâtları geciktiremez. Bu anlamdaki yersiz gecikmelerin her günü için “Acente”, geciken faturanın % 01 (yüzdesıfırvirgülbir)’i oranında gecikme cezasının ücretinden kesilmesini kabul ve taahhüt eder. Ancak gecikme süresi cezalı süre dâhil 60 (altmış) günü geçemez. Bu sürenin aşılması halinde “…”, geciken miktarın tümünü ve gecikme cezasını defaten öncelikle “Acente”nin ücretinden keserek tahsil edecektir. Bu husus aynı zamanda “…” lehine haklı nedenle fesih hakkı doğuracaktır.
Davacının, sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca 19.03.2012 t. sözleşmenin 20/b hükmüne istinaden hukuka intikal eden şube müşterilerindeki alacaklarından dolayı davalı şirketten şimdilik de olsa 400,00 TL tutarında alacak talebinde bulunamayacağı, anlaşılmıştır.
Davacının, 90.000,00 TL bedelli Bonosu’nun iadesine yönelik talebinin incelenmesi:
Taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. Acentelik Sözleşmesinin “Teminat” başlıklı (39). maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
“Acente“ iş bu sözleşmenin imza tarihinde; iş bu sözleşmeden kaynaklanan istisnasız tüm yükümlülüklerinin teminatını oluşturmak üzere “…”ya 90.000 TL (DoksanbinTL) tutarlı ve iş bu sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli bir teminat bonosu düzenleyerek verecektir. Söz konusu bono … tarafından kabul edilecek bir şahsın kefaletini içerecektir. “Acente”nin tüzel kişi olması durumunda, söz konusu bono, en büyük hisseli hissedarın avalini de içerecektir.
Vade sonunda, söz konusu bononun icraya konulmasını gerektiren bir sebebin doğmaması ve ‘’…” tarafından, enflasyon verileri göz önüne alınarak belirlenecek yeni teminat bonosunun “…”ya verilmesi durumunda eski bono “Acente”ye iade edilecektir.
“…”, “Acente”ye karşı doğacak herhangi bir hak ve alacağını, acentelik ücretinden keserek tahsil edemediği durumlarda; bahse konu teminat bonosunu icraya koyarak tahsil hakkına sahip olup, “…”nun, bu teminat bonosu dışındaki tüm hukuki talep ve tahsil hakları, bono miktarını aşan kısımlar da dahil olmak üzere tümüyle saklıdır.
Yeni bono da, yeni sözleşme takvim yılının son günü vadeli olacaktır. Müteakip yıllarda da aynı esaslar cari olacaktır.
Söz konusu ilk bononun verilmesi iş bu sözleşmenin yürürlüğe girme şartı olacak, müteakip bonoların süresinde verilmemesi ise ihtara gerek göstermeksizin, “…” açısından haklı sebeple fesih hakkı doğuracaktır. Devir aşamasında “Acente”, bu sıfatının gerektirdiği ve yasal mevzuatta öngörülen tüm belgeleri temin edecek ve bu belgelerle ilgili gider ve teminatları kendisi karşılayacak ve temin edecektir.
Davalı şirketçe, davacıdan aralarında münakit 19.03.2012 t. acentelik sözleşmesin (9). maddesi ahkamına uygun şekilde tanzim ve imza edilmiş bir teminat senedi dosyaya ibraz edilmediği gibi 2012 ve 2013 yıllarına ait mübrez ticari defterlerinde de davacıdan 90.000,00 TL bedelli teminat bonosu alındığına dair ait herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Senet alacaklısı-davalının, … (8). İcra Müdürlüğünün E…. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla senet borçlusu-davacı ve kefili … aleyhine 16.06.2015 tarihinde kanuni takibe geçmiş bulunduğu 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli senedin taraflar arasında münakit 19.03.2012 t. acentelik sözleşmesinin (39). maddesinde bu sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli bir teminat bonosu düzenleneceğinin hükme bağlandığı, buna karşılık 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun sözleşmenin yapıldığı tarihe (19.03.2012) göre ilk takvim yılının son günlü vadeye sahip bir bono olmadığı, sabittir.
Davacının, davalı şirkete 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli, davadışı …’nun kefalet imzasını havi bir adet bono verdiği, 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bonoda “bedeli nakten ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu,
Davalı şirketin 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında davacı acentesine 22.03.2014 tarihinde 90.000,00 TL tutarında nakit borç verdiğine dair bir kayıt bulunmadığı,
22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bonodaki bedel kaydını talil eden davalı-senet alacaklısının bu savunmasını kanıtlamakla yükümlü bulunduğu,
Maliye Bakanlığınca Resmi Gazetenin …/… sayılı nüshasında yayınlanan 332 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tacirler arasında 8.000,00 TL’nı aşan ödemelerin banka ve özel finans kurumları aracılığı ile yapılmasının şart kılındığı,
Davalının 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında, davalı şirketçe davacıya 90.000,00 TL nakit olarak borç verildiğini gösteren herhangi bir kayıt ve/veya davacı imzasını havi makbuz, banka dekontu, havale, EFT v.b. herhangi bir belge bulunmadığı sabit olmakla davacının davalı şirkete vermiş olduğu 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun bedelsiz kalmış olması nedeniyle, davalı şirket tarafından bedelsiz olarak davacıya iade edilmesi gerektiği, anlaşılmıştır.
Davacının, 90.000,00 TL Bedelli Teminat İpoteğinin Fekkine Yönelik Taleplerinin İncelenmesi:
Davadışı …’ın … Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen …/… yev. nolu İpotek Belgesi ile davacı …’ın davalı şirkete mevcut ve muhtemel borçlarına teminat teşkil etmek üzere maliki bulunduğu: …, … Mahallesi, (35) ada (46) parselde kain 152/1520 arsa paylı (3). kat (8) nolu mesken üzerinde davalı şirket lehine FBK süreli, Bila Faizli, 90.000,00 TL bedelli bir teminat ipoteği tesis etmiştir.
Taraflar arasında münakit 19.08.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 21.03.2014 t. itibariyle sonlandırılmış bulunduğu, davacının 01.11.2015 t. itibariyle davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı, davalı şirketin mübrez ticari defter kayıtları ile sabit olmakla davadışı … tarafından davacı …’ın borçlarına teminat teşkil etmek üzere davalı şirket lehine …/… yev. nolu ipotek belgesi mucibi tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin fekki gerektiği, anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davacının, davalı şirketten kabil-i talep bir alacağı bulunmadığı, davalının, mübrez ticari defter kayıtlarına göre davacıdan herhangi bir alacağı bulunmadığından, davacıdan almış bulunduğu 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL tutarındaki bono’nun bedelsiz olarak iadesi gerektiği, davalının, mübrez ticari defter kayıtlarına göre, davacıdan herhangi bir alacağı kalmadığı için, davadışı …’ın davalı şirket lehine, İzmir/Karşıyaka Müdürlüğünce 05.08.2013/… yev. nolu İpotek Belgesi ile tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin bedelsiz olarak fekki gerektiği görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetine tevdii edilen dosyaya 05/12/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle;
Acente:
Tacir, işletmesini kendi işletebileceği gibi gerekli hallerde yardımcılara da gereksinme duyabilir. Bu yardımcılar tacire tabi (bağlı) olup olmamasına göre iki gruba ayrılmaktadır.
Tabi tacir yardımcıları: ticari mümessil, ticari vekil ve seyyar tüccar memurdur. Tabi olmayan tacir yardımcıları ise, acente, komisyoncu ve ticaret işleri tellâlıdır.
Acente, tacire tabi olmayan tacir yardımcısıdır. Yasaya göre, acentelik “aracı acentecilik” ve “sözleşme yapma yetkisini haiz acentelik” olarak ikiye ayrılır. “Tabi bir sıfatı olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işetmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık eden kimseye aracı acente” denir. Sözleşme yapma yetkisini haiz acenteyi şöyle tanımlayabiliriz. “Tabi bir sıfatı olmaksızın bu mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitleri o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye akit yapma yetkisini haiz acente” denir.
Kural, acentenin aracı acente olmasıdır. Fakat acente ile asıl işletme sahibi arasında yapılan yazılı sözleşmenin tescil ve ilânı halinde bu acente, sözleşme yapma yetkisini haiz acente durumunu kazanır. Yasada boşluk bulunması durumunda, aracılık eden acenteler hakkında TBK’nın Simsarlık Sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acenteler hakkında komisyon hükümleri ve burada da hüküm yoksa acenteler için vekâlet hükümleri uygulanır. (TBK.m.102) Dava konusu olayda, davacı sözleşme yapan acente konumundadır.
Teminat:
Bir hakkı güvence (emniyet) altında bulundurmak demektir.
Geniş anlamıyla teminat, bir borç İçin alacaklıya verilen garantiyi veya karşılığı İfade eder. Diğer yandan borcun ödenmesinin veya bir taahhüdün yerine getirilmesinin, aksi halde hak sahibinin uğrayacağı zararın karşılanması İçin verilen garantilere “Teminat” denilir. Teminat şahsi (gayrimaddi) veya aynı (maddi) olabilir.
Şahsi teminat:
Burada da borçlu veya üçüncü bir kişi borçlunun borcunu ödeyeceğini, menkul yada gayrimenkulle teminat altına alır buna da rehin denir.
Üstünde rehin hakkı kurulan şey bir menkulse yani taşınır mal veya bir kıymetse bu teminata “Menkul rehni”, gayrimenkulse yani bina, arsa, arazi, fabrika, tesisat gibi taşınmaz mallardan İse, bu teminata da “gayrimenkul rehni” denilir.
Gayrimenkul rehni; ipotek, ipotekli borç senedi ve Irat senedi olmak üzere üç şekilde kurulabilir,
Teminat, bir hakkı güvence (emniyet) altında bulundurmak demektir. Geniş anlamıyla teminat bir borç için alacaklıya verilen garantiyi veya karşılığı ifade eder. Teminat, “borç verenin verdiği borcun geri ödeneceğinin güvence altına alınası,” şeklinde tanımlanır.
Bir borca karşılık, borçlu tarafından alacaklıya verilen senede ise ”teminat senedi” denir.
Davalı şirketçe, davacıdan aralarında münakit 19.03.2012 t. acentelik sözleşmesin (3). maddesi ahkamına uygun şekilde tanzim ve imza edilmiş bir teminat senedi dosyaya ibraz edilmediği gibi 2012 ve 2013 yıllarına ait mübrez ticari defterlerinde de davacıdan ne 90.000,00 TL bedelli bir teminat senedi 2014 yılına ait ticari defterlerinde ne de davalı şirketin davacıya verdiğini iddia ettiği 90.000,00 TL tutarındaki borç para karşılığında bir borç senedi alındığına dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Buna karşılık davacı tarafından, davalıya verilen dava konusu senet 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000 TL bedelli olup, senet üzerinde “bedeli nakten ahzolunmuştur” şeklinde bir bedel kaydı mevcuttur.
Senet alacaklısı-davalının, … 8. İcra Müdürlüğünün E…. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla senet borçlusu-davacı ve kefili … aleyhine 16.06.2015 tarihinde kanuni takibe geçmiş bulunduğu 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli senede istinaden, 16.06.2015 tarihinde senet bedeli olan 90.000 TL üzerinden değil fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL (asıl) ve 129.52 TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 1.129,52 TL üzerinden kanuni takibe geçtiği, davalı şirketin, senet borçlularından takip konusu 1.129,52 TL tutarındaki alacağına mahsuben (1.800.000- 250.000=) 1.550.000 TL tutarında tahsilat yaptığı, dava dosyasına celbedilen … 8. İcra Müdürlüğünün E. … sayılı dosyası ile sabittir.
Davacının, (sözleşmenin fesih olan (21.03.2014) tarihinden (1) gün sonra) davalı şirkete 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli, davadışı …’nun kefalet imzasını havi bir adet bono verdiği, 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bonoda “bedeli nakten ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu,
Davalı şirketin 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında davacı acentesine 22.03.2014 tarihinde 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli senet karşılığında davacı acentesine nakit borç verdiğine dair bir kayıt bulunmadığı,
Maliye Bakanlığınca Resmi Gazetenin 27.04.2004/25454 sayılı nüshasında yayınlanan 332 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tacirler arasında 8.000,00 TL’nı aşan ödemelerin banka ve özel finans kurumları aracılığı ile yapılmasının şart kılındığı,
Davacının 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında, davalı şirketçe davacıya 22.03.2014 tarihinde 90.000,00 TL nakit olarak borç verildiğini gösteren herhangi bir kayıt ve/veya davacı imzasını havi makbuz, banka dekontu, havale, EFT v.b. herhangi bir belge bulunmadığı,
Taraflar arasında 19.08.2012 t. Acentelik Sözleşmesi ile başlayan ve 21.03.2014 t. itibariyle sonlanan ticari ilişki kapsamında davacının 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000 TL bedelli senedin üzerinde “bedeli nakten ahzolunmuştur” şeklinde mevcut bedel kaydı bulunduğu, sabit olmakla davacının davalı şirkete vermiş olduğu 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun davalı şirkete teminat olarak verildiğine ilişkin davacı iddialarının ispata muhtaç bulunduğu, takibe konu 23.04.2014 tarihinde ödünç olarak verilen borç para karşılığında 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli senedi düzenlediği ancak 90.000 TL nin davalı tarafından 22.03.2014 t. de davacıya nakten ödendiğini gösteren bir kayıt bulunmamasından, davacının davalı şirkete 01.11.2015 t. itibariyle herhangi bir borcunun bulunmadığının davalı şirketin ticari defter kayıtları ile sabit olmasından hareketle 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000 TL bedelli senedin bedelsizlik nedeniyle iptaline karar verilebilmesi için gerekli kanuni ve akdi şartların oluştuğu, anlaşılmıştır.
Davalı şirketin de uygulamakla yükümlü olduğu, Maliye Bakanlığınca 26.12.1992/21447 Mükerrer sayılı Resmi Gazetesinde yayınlanarak yürürlüğe giren Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği (Sıra No: 1,2,3) kapsamında mevcut Tekdüzen Hesap planına göre, davalı şirketin davacıya 22.03.2014 t.de 90.000,00 TL nakit borç verip karşılığında davacıdan almış bulunduğu 22.04.2014 vadeli senedi, 121.ALACAK SENETLERİ hesabına 90.000,00 TL borç, 100.KASA HESABI’nın alacağına (90.000 TL) kaydetmekle yükümlü olduğu halde bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş bulunduğu, eş deyişle senet mukabili ödünç verme işlemini kayıtdışı bıraktığı,
Davalı şirketin ne davacıya 22.03.2014 t. de ödediği 90.000,00 TL nı ne de karşılığında davacıdan almış olduğu 22.04.2014 vadeli senedi delil olarak dayandığı 2014 yılına ait ticari defterlerine kaydetmemiş bulunduğu,
Davalının, davacıya nakten ve defaten verdiği 90.000 TL na karşılık davacıdan aldığı 22.04.2014 vadeli senedi ticari defter kayıtlarına dahil etmesini gerektiren herhangi bir kanuni hüküm bulunmadığına ilişkin iddialarının yerinde olmadığı,
Davalı şirketin TTK ve VUK hükümlerine göre dava konusu 22.04.2014 vadeli davacı senedini, 22.04.2014 vadeli senedine karşılık 22.03.2014 tarihinde davacıya ödediği 90.000,00 TL tutarındaki ödünç parayı 2014 yılına ait ticari defterlerine kaydetmekle yükümlü bulunduğu,
Davalının delil olarak dayandığı 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında mezkur muhasebe kayıtları bulunmadığından davalının 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarına istinaden davacıdan 90.000,00 TL tutarında alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Davacının, 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun, davalı şirkete teminat amaçlı olarak verildiğine ilişkin iddialarına gelince,
“Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 gün ve E.2001/12-233, K.2001/257; 20.06.2001 gün ve E.2001/12-496, K.2001/534; 24.02.2010 gün ve E.2010/19-67, K.2010/99 sayılı kararlarında da aynı hususlar benimsenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2018 gün ve E.2017/1140, K.2018/563 sayılı kararı da bu doğrultudadır.”
Hâl böyle olunca, davacının davalı şirkete vermiş bulunduğu 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli senedin, teminat senedi niteliğinde değil borç senedi niteliğinde bir senet olduğunun kabulü gerekmekle davacı vekilinin bu baptaki itirazlarının kök raporda belirli bilirkişi görüşünü değiştirici nitelikte olmadığı, anlaşılmıştır.
Davadışı …’ın … Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen …/… yev. nolu İpotek Belgesi ile davacı …’ın davalı şirkete mevcut ve muhtemel borçlarına teminat teşkil etmek üzere maliki bulunduğu: …, … Mahallesi, (35) ada (46) parselde kain 152/1520 arsa paylı (3). kat (8) nolu mesken üzerinde davalı şirket lehine FBK süreli, Bila Faizli, 90.000,00 TL bedelli bir teminat ipoteği tesis etmiştir.
Taraflar arasında münakit 19.08.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 26.02.2014 t. itibariyle sonlandırılmış bulunduğu, davacının 01.11.2015 t. itibariyle davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı, davalı şirketin mübrez ticari defter kayıtları ile sabit olmakla davadışı … tarafından davacı …’ın borçlarına teminat teşkil etmek üzere davalı şirket lehine 05.08.2013/… yev. nolu ipotek belgesi mucibi tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin fekki için gerekli kanuni ve akdi şartların oluştuğu, anlaşılmıştır. Takdir yüce mahkemenindir.
Davalı vekilinin, … (8). İcra Müdürlüğü’nün E…. sayılı dosyasından Kombiyo Senetlerine özgü takip yoluyla 16.06.2015 tarihinde davacının 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000 TL bedelli senedine istinaden 1.000 TL (asıl) ve 129,52 TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 1.129,52 TL üzerinden başlattığı takipte, fazlaya dair talep haklarını saklı tutmuş olması sebebiyle, davalı takipten feragat etmedikçe 22.04.2014 vadeli 90.000 TL bedelli senedinin (davalı iddialarının hilafına) … (8). İcra Müdürlüğünce senet borçlusu davacıya teslim edilmesinin kanunen mümkün olmadığı, anlaşılmıştır.
Davalı vekili, 05.03.2013/… yev. nolu tapu işlem belgesi ile tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin davacının devrettiği işçilerin alacaklarından ve rekabet yasağından mütevellit riskinin devam etmekte oluşu sebebiyle teminat ipoteğinin fekki için gerekli kanuni ve akdi şartların oluşmadığını öne sürerek kök rapor itiraz etmiş ise de,
Davalı acentede çalışan işçilerin gerek davacıdan gerekse davalı şirketten alacaklarını talep edebilmeleri için gerekli hak düşürücü sürenin (2) yıl olması,
Davacının, davadışı işçilerine borçlarının tamamını ödemiş bulunması (Bkz: Kök Rapor İnceleme bölümü sayfa:9) bunun yanısıra davalı şirketin davacıdan devraldığı ve/veya devralmadığı davacı-acentenin işçilerine ödeme yapmış ise davacıdan rücuen alacak talebinde bulunabileceği,
Davalı şirket ile arasındaki acentelik ilişkisi 21.03.2014 tarihinde bitmiş olmakla TTK.m.123 hükmü gereği davacı bu tarihten itibaren başlayan (2) yıl içinde, davalı şirket ile rekabet edemeyecek olup bu süre dava süreci içinde ve 21.03.2016 tarihinde sona ermiştir. Davalı şirketin, TTK.m.123/1 hükmüne göre rekabet sınırlaması dolayısıyla davacı-acentesine uygun bir tazminat ödeme şartını da ifa etmemiş olması, sebeplerine binaen, davalı şirketin teminat ipoteği ile güvenceye aldığı risklerin devam ettiğine dair itirazlarının kök raporda belirli bilirkişi görüşünü değiştirici nitelikte olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının, “masraf güncelleme yapılmamasından mütevellit (10.000 TL)’nın, “hakedişinden kesilmek suretiyle davalı şirket tarafından davacısının davadışı işçilerine ödenmiş olan kıdem, tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin (6.819,36 TL)”, “Hasar Tazmin Bedelinin (2.500 TL)”, “Faiz Kesintilerinin (4.957,89 TL)” ve hukuka intikal etmiş gecikmiş müşteri alacaklarının, (400 TL) tazmini ile ilgili talepleri dosyaya sunulu kök raporun A-İNCELEME bölümünün (7), (8), (9), (10) ve (11). maddelerinde ayrıntılı olarak incelenmiş olmakla davacı vekilinin 03.11.2017 h. tarihli dilekçesinde mevcut 03.10.2017 t. kök rapora bu bapta vaki itirazlarının, kök raporda belirli bilirkişi görüşünü değiştirici nitelikte olmadığı, anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davacı vekilinin 03.11.2017 davalı vekilinin 07.12.2017 havale tarihli dilekçeleri ile yapmış oldukları itirazlarının 03.10.2017 tarihli kök raporda belirli bilirkişi görüşünü değiştirici nitelikte olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya Akademisyen hukukçu …, Mali Müşavir … ile Hukukçu Hesap bilirkişisi …’a tevdii edilen dosyaya 27/09/2019 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; davacının talebi, taraflar arasında yapılan 19.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesi uyarınca masraf güncellemesi yapılmaması, hak edişlerden kesintiler yapılması, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin verilmemesi, kargolarda oluşan hasarların hakkedişten mahsup edilmesi, faiz kesintileri yapılması, ödenmeyen müşteri faturalarından kaynaklanan alacağın cari hesaptan düşülmesi nedenleriyle oluşan zararların tespit ve tahsili, sözleşmenin imzalanması aşamasında davalıya verilmiş olan 90.000,00 TL bedelli teminat senedinin iadesi, sözleşmenin devamı sırasında davalı MNG lehine tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin fekki yönündedir.
Kök raporda ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 40/2 hükmü uyarınca davalının ticari defter ve kayıtlarının kesin delil olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Defterler üzerinde yapılan incelemede davalının davacıya herhangi bir cari hesap borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 26.02.2014 tarihli fesih ihbarında “… Şubesinde, 19.03.2012 tarihinden itibaren yürütmüş olduğum acenteliğimi, çeşitli nedenler ile birlikte farklı iş kollarına çalışmak istemem sebebiyle sonlandırılmasını talep ediyorum” denildiği görülmektedir. Davacı tarafından gönderilen fesih ihbarında davalının herhangi bir sözleşmeye aykırı davranışı sebep gösterilmemiştir. Davacının fesih ihbarındaki ikrarı ve ticari defter kayıtları dikkate alındığında yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dayandığından sözedilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Ancak fesih ihbarı, ileriye dönük hüküm ifade ettiğinden, fesih ihbarının karşı tarafa ulaştığı ana kadar sözleşmeden kaynaklanan hak ve alacakların davacıya ödenmesi gerektiği açıktır.
Kök raporda ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin m. 7 hükmünde, acentede kullanılacak araçların sözleşmenin imza tarihinden itibaren her 5 yılda … tarafından yenileneceği, kullanım hatasından kaynaklanan her türlü tamir, bakım, onarım ve yükleme giderlerinin acentelik ücretinden kesileceği düzenlendiğinden, davacının masraf güncellemesinin yapılmamış olduğu gerekçesiyle tazminat talebi yerinde olmamaktadır.
Aynı şekilde taraflar arasındaki hesap sözleşmesinin (4). maddesine göre: “İş bu sözleşmenin temel mantığı; “Acente”nin ciro artışına dayalı olarak kazanç elde etmesidir. Bu amaçla “Acente”ye, bağımsız tacir sıfatıyla devredilecek “…” şubesinin, devir tarihi itibariyle mevcut aylık gideri tespit edilecek ve bu gider; devir sonrasında da “…” tarafından “Acente”ye düzenli olarak ödenecektir. Böylece ”Acente”nin devir nedeniyle zarara uğraması önlenmiş olacaktır.
Aynı şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan “Acente”ye pay verilmesi suretiyle de; “Acente”nin performansına dayalı olarak kâr elde etmesine, imkân sağlanacaktır. Dolayısıyla; “Acente”, devir cirosunda artış sağlayamazsa gelir elde edemeyecek, ancak masrafları “…” tarafından sağlandığı için, ciro artışı oluşmasa dahi zarar etmeyecektir. Bu temel mantık çerçevesinde; “…” tarafından “Acente”ye yapılacak ödemeler şu esaslarla belirlenecektir. Devre konu “…” şubesinin, devir tarihi itibariyle giderleri, ana başlıklar itibariyle aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır.
1- Personel özlük hakları, iaşe ve SSK giderleri
2- Kira, aidat ve stopaj giderleri
3- Basılı evrak, kırtasiye ve poşet giderleri
4- Yakıt giderleri
5- Elektrik, su, telefon ve ısınma giderleri
6- Acentelik sözleşmesinde belirtilen sigorta primleri,
7- Araçların ve demirbaşların bakım ve onarım giderleri,
Devir tarihi itibariyle; devre konu “…” şubesinin mevcut aylık masrafları “…” tarafından belirlenecek ve bu aylık masraf tutarı taraflarca tutanak altına alınacaktır. Yine bu aşamada; devre konu “…” şubesinin devir cirosu da; devir tarihindeki veriler esas alınarak “…” tarafından belirlenecek ve tutar da taraflarca tutanak altına alınacaktır. Bu belirlemeler yapılırken, “…”nun muhasebe kayıtları esas olacaktır. Bu aşamada “Acente”nin görüşünün alınmasına da özen gösterilecektir.
Tutanak altına alman devir cirosu, devir sonrasındaki herhangi bir takvim ayında sabit kalır veya azalırsa “Acente”, bu aylar itibariyle; sadece tutanak altına alınan aylık masraf tutarını almaya hak kazanacak ve bu aylara ait acentelik ücreti; söz konusu masraf tutarına eşit olacaktır. (Acentelik Sözleşmesinin 38. madde hükümleri her halükarda saklıdır.) Yukarıda belirtilen masraf kalemleri, her 6 (altı) ayda bir “…” tarafından gözden geçirilecektir. Bu gözden geçirme sonucunda; söz konusu masraf kalemlerinde, yürürlükteki mevzuat, yurt sathında uygulanan tarifelerdeki birim fiyat değişimleri gibi hukuki dayanaklardan veya iş artış/eksilişinden meydana gelen zorunlu değişimlerin oluştuğu anlaşılır ise, bu değişimlerin masraf tutarına etkileri “…” tarafından hesaplanacaktır. “Acentenin de fikri alındıktan sonra; söz konusu değişimlere bağlı artış veya eksilişlerin, masraf tutarına eklenmesi veya çıkarılması konusundaki nihai karar mercii “…” olacaktır”. Sözkonusu düzenleme dikkate alındığında da davacının, masrafların güncellenmemiş olması sonucu oluşan zararların tazminine yönelik talebi yerinde olmamaktadır.
Yine, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 26. maddesine göre: “… “Acente” Türk Ticaret Kanunu hükümleri doğrultusunda bağımsız bir tacir sıfatına sahip olacağından, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu” nun 8. Maddesi uyarınca ilgili ‘resmi birimde ayrı bir işyeri dosyası açacak ve acentelik yapılanmasını, ilgili tüm resmi birimlerde kendi adına tescil ettirecektir. Bu kapsamda “Acente”, her türlü işçi organizasyonunu ve işçileriyle ilişkilerini kendisi bağımsız olarak belirleyebilecektir. Bununla birlikte “Acente”, iş bu sözleşmenin imza tarihinde kurulu bulunan bir “…” şubesini, bağımsız tacir sıfatıyla işletmek üzere devralarak acentelik faaliyetinde bulunacağından ve halen çalışmakta olan personel, kargo işini yürütmek üzere eğitilmiş olduğundan, bu personeli değerlendirerek “Acentelik” hizmeti verebilir. … “Acente“ halen çalışan personeli uygun görür ve bu kişilerle çalışmak isterse; personelin; devir tarihine kadarki döneme ait işçilik hak ve alacaklarından “…”, devir tarihinden sonraki döneme ait işçilik hak ve alacaklarından ise “Acente” sorumlu olacaktır. Devir tarihine kadar olan işçilik hakları MNG Kargoda saklı kalacaktır. Personelin işten ayrılması durumunda …’ da saklı kalan işçilik hakları ödenecektir. Devir tarihinden sonraki döneme ait işçilik haklarıyla ilgili yapılması gereken ödemeler “Acente” sorumluluğundadır.
“Acente”nin halen mevcut personeli istihdam etmemesi durumunda, söz konusu iş akitlerinin feshinden kaynaklanacak her türlü ödeme “…” ya ait olacaktır. …. “Acente“, iş bu sözleşmenin herhangi bir döneminde de. mevcut personeline ek olarak ilgili yasal mevzuatın öngördüğü hükümlerle (6. Madde hükmü saklıdır) personel alabilecek veya mevcut personelinin iş aktllerini feshedebilecektir. “Acente”, işe alacağı personel için yürürlükteki taşıma hukuku mevzuatının belirlediği kriterlere uygun seçim yapmak zorundadır. Ancak “Acente“ kendi bağımsız yapılanmasına uygun olarak. “…“nun müşteri ilişkileri, hizmet prensip ve standartlarını dikkate alarak, mevzuata uygun dilediği personel yapılanmasını serbestçe kurabilir.
(Zeyilname ile eklenen fıkra) Acentelik sözleşmesinin taraflardan herhangi biri tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi ve sona ermesi ile şubenin … ya devri halinde, acentede çalışan personel de …’ ya devredilmiş sayılacaktır. Acente bu durumda iş akdi devredilen personelin, acentede çalışma süresi için hesaplanacak kıdem tazminatı tutarında bedeli ve yine devredilen personelin acentede çalışma süresi için hesaplanacak yıllık izin süresine ilişkin bedeli, devir tarihinden … ödemekle yükümlüdür.
Bu bedel … tarafından acentenin hak ediş ve diğer alacağından mahsup edilebilecektir.”
Sözkonusu düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafından 19.03.2012-21.03.2014 tarihleri arasındaki muhtelif dönemlerde çalıştırılan şube personelinin kıdem tazminatının ve yıllık ücretli izin haklarının davacının hakediş tutarından indirilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki talebi de yerinde olmamaktadır.
Nihayet, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 12. maddesine göre: “… “Acente”, “…” nam ve hesabına elinde bulundurduğu emtiayı ve eşyayı korumak ve hiçbir hasara ve kayba uğratmadan yerine ulaştırmak için basiretli bir tacirden beklenebilecek bütün tedbirleri almak zorundadır. “Acente” çalışanlarının taşına kargolara verdiği zarardan “Acente” sorumludur.
Buna uymayan “Acente”, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince “…” müşterilerinin ve 3. Kişilerin uğrayacağı tüm zarardan ve cezai müeyyidelerden istisnasız olarak sorumlu olacak ve bu zarar ve müeyyidelerin tutarı, kendisine ödenecek acentelik ücretinden kesilecektir”. Sözkonusu hüküm dikkate alındığında hasar bedellerinden dolayı davacının sorumlu olduğu açıktır. Dolayısıyla hasar bedellerine ilişkin davacının talebi de yerinde değildir.
Davacı tarafından, her ne kadar farklı zaman ve meblağlarda toplam 4.957,59 TL tutarında faiz kesintisi yapıldığı ileri sürülmüş ise de, bu iddiaya yönelik herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu bakımdan anılan iddianın da kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 20/b hükmüne göre: “…“Acente”, her haftanın Cuma günü akşamı, günlük kasa bültenlerinin dışında bir kasa açıklaması düzenleyecektir. Bu açıklamada tahsil edilmeyen faturalar ve gecikme nedenleri de belirtilecektir. “Acente”, “…”nun onayı dışında kendiliğinden tahsilâtları geciktiremez. Bu anlamdaki yersiz gecikmelerin her günü için “Acente”, geciken faturanın % 01 (yüzdesıfırvirgülbir)’i oranında gecikme cezasının ücretinden kesilmesini kabul ve taahhüt eder. Ancak gecikme süresi cezalı süre dâhil 60 (altmış) günü geçemez. Bu sürenin aşılması halinde “…”, geciken miktarın tümünü ve gecikme cezasını defaten öncelikle “Acente”nin ücretinden keserek tahsil edecektir. Bu husus aynı zamanda “…” lehine haklı nedenle fesih hakkı doğuracaktır”. Sözkonusu hüküm dikkate alındığında, davacının, hukuka intikal eden şube müşterilerindeki alacaklarından dolayı bir alacak talebinde bulunmayacağının da kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 39. maddesine göre: “… “Acente“ iş bu sözleşmenin imza tarihinde; iş bu sözleşmeden kaynaklanan istisnasız tüm yükümlülüklerinin teminatını oluşturmak üzere “…”ya 90.000 TL (DoksanbinTL) tutarlı ve iş bu sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli bir teminat bonosu düzenleyerek verecektir. Söz konusu bono … tarafından kabul edilecek bir şahsın kefaletini içerecektir. “Acente”nin tüzel kişi olması durumunda, söz konusu bono, en büyük hisseli hissedarın avalini de içerecektir.
Vade sonunda, söz konusu bononun icraya konulmasını gerektiren bir sebebin doğmaması ve ‘’…” tarafından, enflasyon verileri göz önüne alınarak belirlenecek yeni teminat bonosunun “…”ya verilmesi durumunda eski bono “Acente”ye iade edilecektir.
“…”, “Acente”ye karşı doğacak herhangi bir hak ve alacağını, acentelik ücretinden keserek tahsil edemediği durumlarda; bahse konu teminat bonosunu icraya koyarak tahsil hakkına sahip olup, “…”nun, bu teminat bonosu dışındaki tüm hukuki talep ve tahsil hakları, bono miktarını aşan kısımlar da dahil olmak üzere tümüyle saklıdır.
Yeni bono da, yeni sözleşme takvim yılının son günü vadeli olacaktır. Müteakip yıllarda da aynı esaslar cari olacaktır.
Söz konusu ilk bononun verilmesi iş bu sözleşmenin yürürlüğe girme şartı olacak, müteakip bonoların süresinde verilmemesi ise ihtara gerek göstermeksizin, “…” açısından haklı sebeple fesih hakkı doğuracaktır. Devir aşamasında “Acente”, bu sıfatının gerektirdiği ve yasal mevzuatta öngörülen tüm belgeleri temin edecek ve bu belgelerle ilgili gider ve teminatları kendisi karşılayacak ve temin edecektir”. Davacının, davalı şirkete 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli, davadışı …’nun kefalet imzasını havi bir adet bono verdiği, 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bonoda “bedeli nakten ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu, anılan senedin davalı tarafından takibe konu edildiği anlaşılmaktadır. Davalının 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında, davalı şirketçe davacıya 90.000,00 TL nakit olarak borç verildiğini gösteren herhangi bir kayıt ve/veya davacı imzasını havi makbuz, banka dekontu, havale, EFT v.b. herhangi bir belge bulunmadığı sabit olmakla davacının davalı şirkete vermiş olduğu 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun bedelsiz kalmış olması nedeniyle, davalı şirket tarafından bedelsiz olarak davacıya iade edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Davadışı …’ın … Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen …/… yev. nolu İpotek Belgesi ile davacı …’ın davalı şirkete mevcut ve muhtemel borçlarına teminat teşkil etmek üzere maliki bulunduğu, …, … Mahallesi, (35) ada (46) parselde kain 152/1520 arsa paylı (3). kat (8) nolu mesken üzerinde davalı şirket lehine FBK süreli, Bila Faizli, 90.000,00 TL bedelli bir teminat ipoteği tesis etmiştir. Taraflar arasında münakit 19.08.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 21.03.2014 t. itibariyle sonlandırılmış bulunduğu, davacının 01.11.2015 t. itibariyle davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı, davalı şirketin mübrez ticari defter kayıtları ile sabit olmakla davadışı … tarafından davacı …’ın borçlarına teminat teşkil etmek üzere davalı şirket lehine 05.08.2013/… yev. nolu ipotek belgesi mucibi tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin fekki gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Sonuç olarak; bu kapsamda kök rapordaki görüş ve kanaatler dışında herhangi bir görüş ya da kanaat bildirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacının davalı kargo şirketi ile arasındaki acentelik sözleşmesine dayalı olarak davacıdan olan alacaklarının tahsili, yapılan haksız kesintilerin iadesi, sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle tazminat ve sözleşmenin imzalanması aşamasında davalıya verilmiş olan teminat senedinin iadesi, sözleşmenin devamı sırasında konulan teminat ipoteğinin fekki davasıdır.
Davacı ile davalı şirket arasında 19.03.2012 tarihli F.B.K. süreli (sözleşme m.2) Acentelik Sözleşmesi, Zeyilname, Cari Hesap Sözleşmesi ve Alt Kira Sözleşmesi imzalanarak davacı davalı şirketin İzmir/Yazıbaşı Acenteliğini üstlenmiştir.
Davacının davalı şirketin İzmir Bölge Müdürlüğüne vermiş bulunduğu 26.02.2014 tarihli dilekçesi “Ayrancılar Şubesinde, 19.03.2012 tarihinden itibaren yürütmüş olduğum acenteliğimi, çeşitli nedenler ile birlikte farklı iş kollarına çalışmak istemem sebebiyle sonlandırılmasını talep ediyorum. Gereğini bilgilerinize arz ederim.” şeklindedir.
Davacının 19.03.2012-26.02.2014 tarihi arasında … Bölge Müdürlüğüne bağlı … (…) Şubesinde davalı şirketin acenteliğini yapmıştır.
Davacının dava dışı …’yi davalı şirketten habersiz ve sigortasız olarak çalıştırdığı, davacı ile birlikte davalı şirket yöneticileri tarafından müşterek imzalanan 28.09.2012 tarihli tutanak ile tespit edilmiş ise de davalı şirketçe bu konuda davacı aleyhine herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, 21.03.2014 tarihli Kasa Teslim Tutanağı (… Acentesi Kasa Bülteni) ile zimmetindeki kasa mevcudunu, 21.03.2014 tarihli Demirbaş Teslim Tutanağı ile zimmetindeki şube demirbaşlarını 21.03.2014 tarihinde matbu evrak ve sarf malzemesi tutanağı ile zimmetindeki davalı şirkete ait matbu evrak ve sarf malzemesini, 21.03.2014 tarihli işyeri teslim tutanağı ile … şubesine, 21.03.2014 tarihli araç teslim tutanağı ile davalı şirketçe … şubesine tahsis ve teslim edilen … ve … plakalı (2) adet taşıt aracını davalı şirkete aynen teslim etmiş, teslimat davalı şirketçe kabul edilerek 19.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesi ve ekleri 21.03.2014 tarihi itibariyle sona ermiştir.
Davacı vekili … (2). Noterliği kanalıyla davalı şirkete gönderdiği …/… yevmiye nolu ihtarnamesi ile yapılan kesintilere itiraz ederek alacaklarına eklenmesi talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki 19.03.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin “Demirbaş, Araç Temini ve Kullanımı” başlıklı (7). maddesinin (a) fıkrasında “Acente”de kullanılacak araçlar ise, iş bu sözleşmenin imza tarihinden itibaren her beş (5) yılda … tarafından yenileneceği, (b) fıkrasında ise kullanım hatasından kaynaklanan her türlü tamir, bakım, onarım ve yükleme giderlerinin acentelik ücretinden kesileceği düzenlenmesi bulunduğundan sözleşmenin (19). maddesinin (a) ve (b) fıkrasına göre davacının “masraf güncellemesinin yapılmamış olduğu” gerekçesiyle davalı şirketten 10.000,00 TL tutarında tazminat talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacının, davalı şirkete keşide ettiği …/… yevmiye nolu ihtarnamesinde, taraflar arasında münakit 19.03.2012 tarihli cari hesap sözleşmesinin yukarıda ayrıntılı dökümü yapılan (4). Maddesine göre, davacının 16.12.2014/10440 yevmiye nolu ihtarnamesinde güncellemelerini talep ettiği masraflarla ilgili güncelleme şartlarının taraflar arasındaki 19.03.2012 tarihli cari hesap sözleşmesinin (4). maddesi yönünden de oluşmadığı anlaşılmıştır.
19.03.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin “Personel Yapısı ve Sorumlulukları” başlıklı yukarıda ayrıntılı dökümü yapılan (26). maddesi hükmüne göre yapılan değerlendirmede, davalı şirket tarafından, davacı acentesi tarafından 19.03.2012-21.03.2014 tarihleri arasındaki farklı dönemlerde çalıştırılan şube personelinin kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hakları sözleşmenin (26). maddesindeki mevcut düzenlemelere istinaden kıdem tazminatı karşılığı (5.184,16 TL), yıllık izin ücreti karşılığı (1.635,20 TL) olmak üzere toplam 6.819,36 TL …/… yevmiye nosu ile davacının 320.001 nolu cari hesabına borç kaydedilerek davacının hakediş tutarından indirildiği anlaşılmakla 09.03.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin (26). maddesine göre davacının davalı şirketten toplam 6.819,36 TL tutarında kıdem ve yıllık izin ücretlerinin iadesine ilişkin alacak talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, davalı şirketçe acentelik ücreti hak edişinden toplam 3.391,77 TL+KDV tutarında hasar tazmin bedeli namı altında kesinti yapılmasının sözleşme hükümleri ile aykırı olduğu iddia edilmiş ise de 19.03.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin “Kargoların Zarar Ziyanı ile İlgili Sorumluluklar” başlıklı (12). Maddesi; “Acente”, “…” nam ve hesabına elinde bulundurduğu emtiayı ve eşyayı korumak ve hiçbir hasara ve kayba uğratmadan yerine ulaştırmak için basiretli bir tacirden beklenebilecek bütün tedbirleri almak zorundadır. “Acente” çalışanlarının taşına kargolara verdiği zarardan “Acente” sorumludur.
Buna uymayan “Acente”, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince “…” müşterilerinin ve 3. Kişilerin uğrayacağı tüm zarardan ve cezai müeyyidelerden istisnasız olarak sorumlu olacak ve bu zarar ve müeyyidelerin tutarı, kendisine ödenecek acentelik ücretinden kesilecektir.” şeklinde düzenlenmiş olmakla sözleşme hükmü gereğince, davacının davalı şirketten hasar bedellerine mahsuben alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Davacının, faiz kesintilerinden mütevellit alacak talebinin incelenmesinde, Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı şirketçe gününde ödenmeyen şube müşterilerine kesilen hizmet faturaları üzerinden faiz işleterek müvekkilinin hak edişlerinden farklı zaman ve meblağlarda toplam 4.957,89 TL tutarında faiz kesintisi yapılmasının 19.08.2012 tarihli acentelik sözleşmesi ve eki mahiyetindeki diğer sözleşme hükümleri ile aykırı olduğunu iddia ederek şimdilik kaydıyla 400,00 TL’nın davalı şirketçe müvekkiline iade edilmesine karar verilmesini talep etmiş ise de davacı vekili dava dilekçesi ekinde faiz kesintilerinin ispatına yarayacak davacının … Bölge Müdürlüğüne gönderdiği …/… sayılı yazısını, 08.08.2012 ve 20.09.2012 t. itibariyle yapılan (2) adet faiz uygulaması ile ilgili itirazlarını içeren (1) formu dosyaya sunduğu, 20.09.2012/3.230.2012 yazısı ile müşterileri tarafından … hesaplarına geçildiği ancak davacı tarafından sistem üzerinden faiz uygulamasından sonra düşülerek … İzmir Şubesine bildirildiği teknik inceleme neticesinde belirlenmiş olup davacı vekili tarafından, davalı şirketçe müvekkilinin hak edişinden farklı zaman ve meblağlarda toplam 4.957,59 TL tutarında faiz kesintisi yapıldığına dair iddialarının ispatı konusunda dava dosyasına herhangi bir belge, dosyaya ibraz edilmediğinden ve faiz kesintisinin ispatı için davalı şirketin ticari defterlerini delil olarak göstermiş ise de davalı şirketin davacı ile aralarındaki borç/alacak ilişkisini izlediği 320.001 …’a ait mübrez ticari defter kayıtlarında, davacıdan müşterilere kesilen faturaların geç tahsili sebebine dayalı olarak faiz kesintisi yapıldığını gösteren ticari defter kayıtlarına rastlanılmadığından davacının bu yöndeki davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının gecikmiş müşteri alacakları nedeniyle talebinin incelenmesinde, davalı şirket, …/… yev. maddesi ile davacı tarafından gününde tahsil edilmeyen … firmasındaki 308,06 TL, … nolu yev. maddesi ile davacı tarafından gününde tahsil edilmeyen … firmasındaki 1.241,69 TL olmak üzere toplam 1.549,75 TL’yi, davacının 320.001 nolu cari hesabına borç kaydetmek suretiyle davacı acentenin hakediş bedelinden tenzil ettiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında toplam 1.549,75 TL tutarındaki hukuka intikal etmiş davadışı müşterilerindeki alacağını tahsil ettiğine dair bir muhasebe kaydına rastlanmadığı teknik bilirkişi kök raporunda tespit edilmiş olup taraflar arasındaki 19.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesinin “Faturaların tahsilatı ve tahsil edilen paranın … ödenmesi” başlıklı yukarıda ayrıntılı dökümü yapılan (20). maddesinin (b) fıkrası hükmü gereğince hukuka intikal eden şube müşterilerindeki alacaklarından dolayı davalı şirketten alacak talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacının 90.000,00 TL bedelli Bonosu’nun iadesine yönelik talebinin incelenmesinde, Taraflar arasındaki 19.03.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin “Teminat” başlıklı yukarıda ayrıntılı dökümü yapılan (39). Maddesi kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde, davalı şirketin aralarındaki 19.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesinin (9). Maddesi hükmüne uygun şekilde tanzim ve imza edilmiş bir teminat senedi dosyaya ibraz edilmediği, 2012 ve 2013 yıllarına ait sunulan ticari defterlerinde de davacıdan 90.000,00 TL bedelli teminat bonosu alındığına dair bir kaydın bulunmadığı, senet alacaklısı davalının, … (8). İcra Müdürlüğünün E…. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla senet borçlusu-davacı ve kefili … aleyhine 16.06.2015 tarihinde takibe geçmiş bulunduğu 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli senedin taraflar arasındaki 19.03.2012 tarihli acentelik sözleşmesinin (39). maddesinde bu sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli bir teminat bonosu düzenleneceğinin hükme bağlandığı, buna karşılık 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun sözleşmenin yapıldığı tarihe (19.03.2012) göre ilk takvim yılının son günlü vadeye sahip bir bono olmadığı, davacının, davalı şirkete 22.03.2014 tanzim tarihli 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli, davadışı …’nun kefalet imzasını havi bir adet bono verdiği, 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bonoda “bedeli nakten ahzolunmuştur” kaydı bulunsa da davalı şirketin 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında davacı acentesine 22.03.2014 tarihinde 90.000,00 TL tutarında nakit borç verdiğine dair bir kayıt bulunmadığı, 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bonodaki bedel kaydını talil eden davalı-senet alacaklısının bu savunmasını kanıtlamakla yükümlü bulunduğu, Maliye Bakanlığınca Resmi Gazetenin 27.04.2004/25454 sayılı nüshasında yayınlanan 332 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tacirler arasında 8.000,00 TL’nı aşan ödemelerin banka ve özel finans kurumları aracılığı ile yapılmasının şart kılındığı, Davalının 2014 yılına ait ticari defter kayıtlarında, davalı şirketçe davacıya 90.000,00 TL nakit olarak borç verildiğini gösteren herhangi bir kayıt ve/veya davacı imzasını havi makbuz, banka dekontu, havale, EFT v.b. herhangi bir belge bulunmadığı bilirkişi heyet raporundaki tespitlerle sabit olduğu anlaşılmakla davacının davalı şirkete vermiş olduğu 22.04.2014 vadeli 90.000,00 TL bedelli bononun bedelsiz kalması nedeniyle davalı şirket tarafından bononun davacıya iade edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının, 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin fekkine yönelik taleplerinin incelenmesinde, dava dışı …’ın …Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 05.08.2013/… yev. nolu İpotek Belgesi ile davacı …’ın davalı şirkete mevcut ve muhtemel borçlarına teminat teşkil etmek üzere maliki bulunduğu: …, … Mahallesi, (35) ada (46) parselde kain 152/1520 arsa paylı (3). kat (8) nolu mesken üzerinde davalı şirket lehine FBK süreli, Bila Faizli, 90.000,00 TL bedelli bir teminat ipoteği tesis etmiştir.
Taraflar arasında münakit 19.08.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesinin 21.03.2014 tarihi itibariyle sonlandırılmış bulunduğu, davacının 01.11.2015 tarihi itibariyle davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı, davalı şirketin sunulan ticari defter kayıtları ile de bu durumun sabit olduğu teknik bilirkişi heyet raporundan anlaşılmakla davadışı … tarafından davacı …’ın borçlarına teminat teşkil etmek üzere davalı şirket lehine … yev. nolu ipotek belgesi mucibi tesis edilen 90.000,00 TL bedelli teminat ipoteğinin fekki gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına alınan yukarıda ayrıntılı dökümleri yapılan irdeleyici ve hükme elverişli kök ve ek bilirkişi heyet raporları ile son bilirkişi heyet raporunun birbiriyle uyumlu olduğu anlaşılmakla Davacı … lehine dava dışı …’ın maliki olduğu … Mahallesi 35 Ada 46 Parselde kaim 152/1520 arsa paylı 3. Kat 8 nolu mesken üzerindeki … tarihli … yevmiye numaralı ipoteğin fekkine, … 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasındaki 22/03/2014 keşide tarihli 22/04/2014 vade tarihli 90.000 TL bedelli bononun davacıya iadesine, davacının diğer yöndeki davalarının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı … lehine dava dışı …’ın maliki olduğu … Mahallesi 35 Ada 46 Parselde kaim 152/1520 arsa paylı 3. Kat 8 nolu mesken üzerindeki … tarihli … yevmiye numaralı ipoteğin fekkine,
-… 8. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra takip dosyasındaki 22/03/2014 keşide tarihli 22/04/2014 vade tarihli 90.000 TL bedelli bononun davacıya iadesine,
-Davacının diğer yöndeki davalarının reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 12.295,80 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 421,43 TL + 3.103,19 TL tamamlama harcından oluşan toplam 3.524,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.771,18 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 421,43 TL peşin harç ile 3.103,19 TL tamamlama harcından oluşan toplam 3.524,62 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 4.126,70 TL yargılama giderinin davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 3.629,16 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalıdan tarafından yapılan 12,50 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 21.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 3.701,59 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”