Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/239 E. 2018/464 K. 20.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/239 Esas
KARAR NO : 2018/464

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2015
KARAR TARİHİ : 20/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 06/03/2015 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin … Holding bünyesinde bulunduğu, müvekkil şirketin İnşaat sektöründe yenilikçi ve iş güvenliğine önem veren yapısı, birinci sınıf İşçilik ve güvenilirliği ile ön plana çıkan kurumsal bir şirketi olduğu, müvekkil şirketin işletmelerinde ve şantiyelerinde ödediği yüksek meblağlı elektrik faturaların önemli bir maliyet kalemi olduğu, bu bağlamda ödenen elektrik faturaları şirketi kârlılığını etkilediği, müvekkil şirketin ihtiyacı olan elektrik enerjisinin bir kısmını Enerjisa’dan temin ettiği, EK- 1’de müvekkil şirket ile Enerjisa arasında imzalanmış Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin verildiği, müvekkili şirketin 2013-2014 yılları boyunca Enerjisa’dan elektrik enerjisi temin ettiğini, dönemsel olarak düzenlenen faturalarda maliyet kalemlerinin sıralı bir biçimde verildiğini, elektrik faturalarında elektrik enerji bedeli ile birlikte, kayıp-kaçak, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, eleltrik enerji bedeli ve kayıp kaçak bedelinin toplamı üzerinden %1 EF, %2 TRT Payı ve %5 oranında BTV hesaplandığı ve tahakkuk ettirildiği, tüm bedellerin toplamından %18 KDV hesaplanarak fatura bedeli elde edildiğini, müvekkili şirketin çok büyük miktarda kayıp kaçak bedeli ödemek zorunda kaldığını, buna ek olarak EF, TRT Payı ve BTV içine kayıp kaçak dahil edilerek ödenen meblağın çok daha fazla olduğu, müvekkil şirketin sadece Enerjisa değil başka dağıtım şirketlerinden elektrik enerjisi aldığı, böylece ödenen kayıp kaçak değerinin milyon TL’leri bulduğunu, davalıya ödenen kayıp kaçak bedellerinin müvekkili şirketten hukuka aykırı olarak tahsil edildiğinden bu ödemelerin faiziyle birlikte geri ödenmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-24S4 Esas No., 2014/679 Karar no ve 21.05.2014 tarihli kararında kayıp kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiğini, yani kayıp kaçak bedelinin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin karşılanabilmesi için hesaplanan bedel olduğu, davalı kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliğini kayıp olarak enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektirk bedelinin de kaçak bedeli okarak diğer kullanıcı abonelere yansıttığı, Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsil yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, 4623 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maidesi 1. fıkrasında bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere EPDK’nun kurulduğu, 2. fıkrasında kurumun bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğunun belirtildiği, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre, EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevinin verilmediği, yapılacak bilirkişi incelemesiyle müvekkili şirketten 2013 ve 2014 yıllarında tahsil edilen kayıp kaçak ve kayıp kaçağın dahil edildiği, EF, TRT Payı, BTV ve KDV’nİn kssln ve tam olarak hesaplanabileceği, davalı tarafından müvekkiline gönderilen faturaların EK- 2 ve EK-3’de verildiği, müvekkilden tahsil edilen 167.302,43 TL. kayıp kaçak bedelinin hiçbir yasal dayanağının olmadığı, ayrıca EF içinde bulunan kayıp kaçığın 1.673,08 TL ve TRT Payı içinde bulunan kayıp kaçağın 3.346,17 TL. hesaplandığı, BTV ve KDV içinde bulunan kayıp kaçağın bilirkişi tarafından hesaplanmasını talep ettiklerini, müvekkilinin tahsil edilen kayıp kaçağın çok büyük meblağ olduğu ve bu bedellerin geri iadesi için dava açma zaruriyeti ortaya çıktığı, kayıp kaçağın tüm tüketicilerden tahsil edilmesinin Önünü açan EPDK Kararının yasal dayanağının olmadığı ve hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, kayıp kaçak bedelinin müvekkili şirket ve diğer tüm tüketicilerden halen tahsil ediliyor olmasının Anayasa’ya ve ve Tüketici Kanunu’na aykırı bir uygulama olduğunu, Anayasadaki eşitlik ilkesi gereği Anayasaya ve Tüketici Kanunu’na aykırılığı açık olan Kurum kararının davacı şirketi gibi şirketler bakımından aynı sonucu taşıması gerektiği, Anayasa’nın 10. maddesinde hiçbir kimseye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz, Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunun yazılı olduğu, dağıtım şirketleri ve tedarikçi şirketler tarafından kayıp kaçak bedellerinin alınmasının tüketici Sorunları Hakem Heyet kararan ve bunların iptaline ilişkin ilk derece mahkeme kararlan ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları ile sabit olduğu, EPDK tarafından belirlenen kayıp kaçak hedeflerinin hangi kriterlere göre belirlendiğinin belirsiz olduğu, bu oranlara tekabül eden kayıp kaçak elektrik miktarının bedelinin bir tüketim kalemi olarak tarife kapsamına sokulması ve bu şekilde müşterilere yansıtılmasının yasal dayanağının olmadığı, kayıp kaçak enerji miktarının dağıtım lisans sahibi tüzel kişiler tarafından temin edileceği, kayıp kaçak bedelinin Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri esaslarına göre hesaplandığı, yukarlda belirtilen bölgeden bölgeye farklılık gösteren hedef kayıp kaçak oranlarına ulaşılması hedefinde kayıp kaçağın bütün iller için ortalama bir oran belirlenmesinin haksızlıklara yol açtığı, bu durumda kayıp kaçağı tüm müşterilerin ödemek zorunda aldığı, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle toplamda 172.327,68 TL. olarak hesaplanan kayıp kaçak bedelinin BTV ve KDV açısından da bilirkişi marifetiyle hesaplanmasından sonra talep edilecek kesin miktarının belirlenmesini ve her bir faturanın ödendiği günden itibaren ayrı ayrı uygulanacak olan yasal faizi ile birlikte müvekkili şirkete iade edilmesi arz ve talep edilmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … A.Ş. vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde; Davacı ile müvekkili şirket arasında 29.11.2012 tarihinde sözleşmenin imzalandığını ve davacıya elektrik enejisi tedarik edilmeye başlanıldığını, müvekkili firmanın elektrik abonesi olduğunu, her ay ödediği faturalarda haksız bir biçimde kayıp kaçak bedeli ile birlikte TRT payı, Enerji Fonu ve BTV’nin içine kayıp kaçak dahil edildiği, yapılan bu tahsilatın hukuka aykırı olduğunu belirtilerek 2013-2014 yıllarında haksız ödendiğini iddia ettikleri 172.527,68 TL.’nin ödeme tarihlerinden itibaren her bir fatura ayrı ayrı yasal faiziyle birlikte geri iadesinin talep edildiğini, usule ve esasa ilişkin ayrı ayrı itiraz ettiklerini, buna ek olarak, davacının bazı faturalarda BTV maliyetini hesaplayamadığından belirsiz alacak davası açtığı, ancak işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının talep ettiği tüm bedeller tahakkuk ettirilen faturalarda açık açık gösterildiğini, EK-2’de yer alan güncel Yargıtay İçtihatında da alacağın açıkça belirlenebilir olduğu durumlarda belirsiz alacak davası açılamayacağı veya kısmi dava ikamesinin mümkün olmayacağının açıkça belirtildiğini, işbu sebeple eldeki davanın tam bir dava olarak açılması gerektiği, ayrıca Zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, davanın yargı yolunun caiz olmaması, usule ve esasa ilişkin yapılan tüm açıklamalar doğrultusunda davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı tarafın davalı Enerji şirketinden elektrik enerjisi kullandığı, 2013 – 2014 yıllarına ilişkin olarak davalı tarafa faturalarla ödediği elektrik bedellerinin yanından kendisinden tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve KDV adları altındaki ödemlerin haksız olduğu, bu bedellerden belirli olan ve tespit edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, enerji fonu ve TRT payına ilişkin olarak ödenmiş olan toplam 172.527,68 TL ile tespit edemedikleri ve belirsiz alacak olarak açtıkları belediye tüketim vergisi için 100 TL ve KDV için 100 TL olmak üzere kısmen belirsiz alacağın fatura ödeme tarihlerinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte tahsili talepli alacak davası ve kısmen belirsiz alacak davasıdır.
Mahkememizce, 24.02.2016 tarihinde dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler, Mali Müşavir …, Elektrik Müh. Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … tarafından ibraz edilen 19/01/2017 tarihli raporda; Davacı ve davalı tarafın dosyaya sundukları faturalar incelenerek talep döneme ait hesaplamaların olduğu ayrıntılı hesaplamalar sonucu davacı taraf dava dilekçesinde geri iadesini talep ettiği EF, TRT Payt ve BTV’nin toplaın bedelleri yukarıdaki tabloda hesaplan mış olup, bıı bedellerin alınmasındaki mavzuat incelendiğinde her birinin kanunla alındığı görülmektedir. Bunlar; Enerji fonunun yasal dayanağı, 4.1.1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Etektrık Kurumu dışındaki kuruluşların elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmesi hakkında hanunun geçici 4 üncü maddesidir. Daha sonra yapılan düzenleme ise, 28/5/1986 tarihli ve 3291 sayılı kanunun Ek 2’nci maddesinde belirtilmiştir. TRT Fonunun yasal dayanağı, 3093 sayılı … Gelirleri Kanunu’dur. Belediye Tüketim ‘ergisinin alınmasındaki yasal dayanak ise 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’dur. Bu bedellerin geri ödenip ödenemeyeceği hakkında kanaat getirmek bilirkişi heyetimizin sorumluluğu dışındadır. Dağıtım hatlarının işletme hakkı bölgeden sorumlu … Şirketindedir. Davacıya faturalar davalı Enerjisa elektrik tarafından gönderilmiştir. Enerjisa davacıdan tahsil ettiği 167.309,14 TL. kayıp kaçak bedelini Başkent Edaş’a Ödemektedir. Davacıdan tahsil edilen toplam kayıp kaçak bedeli 167.309,14 + 13.384,83 = 180.693,97 TL. Hesaplanmıştır. Enerjisa davacıdan tahsil ettiği EF, TRT Payı ve BTV bedellerini sırasıyla Enerji Bakanlığı, TRT Kurumu ve Çankaya Belediye ine ödemektedir. Ancak, bu bedeller içinde toplam 13.384,83 TL. kayıp kaçak olduğu hesaplanmıştır. 13.384,83 TL. (8/8) Kabul edilirse, 1/8’i olan 1.673,11TL. Enerji Bakanlığı na, 2/8’i olan 3.346,21TL. TRT Kurumuna ve 5/8’i olan 6.692,41 TL. Çankaya Belediyesine aksi söylenmedikçe Enerjisa tarafından ödenmektedir. belirtilen tüm bedellere KDV ilave edilmemiştir. Sayın Mahkeme uygun görürdüğü takdirde bedellere %18 KDV ilave edilmelidir. KDV aksi söylenmedikçe Hâzineye Enerjisa tarafından ödenmektedir. Enerjisa davacının dava konusu ettiği bedellere sahip olmamakla birlikte, dağıtım şirketi yerine davacıdan tahsil ettiği bedelleri ilgililerine iletmektedir. Bunlar karşılıklı sözleşme ve faturalar ile belirlenmiştir. Yapılan teknik değerlendirmelerin yanısıra davacı tarafın geri iadesini talep ettiği bedeller hakkında verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karan ve çok sayıdaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Kararları bilinmektedir. Buna karşın, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile de EPDK kararlarının uygulanmasına devam edileceği belirtilmiş olmasına rağmen, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından uygulamanın Anayasa’ya aykın olduğu belirtilerek Anayasa Mahkemesinde ilgili maddenin iptali için dava açmıştır. Tüm bu olanlar ışığında Anayasa Mahkemesinin kayıp kaçak ve diğer bedellerin geri iade dilip edilmeyeceği hakkında vereceği kararın bu dosyanın neticesini etkileyeceği görülmektedir. Eğer, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ve çok sayıdaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Kararları yok sayılırsa, lisans sahibi dağıtım şi‘ketleri ve lisans sahibi tedarikçi/toptancı şirketlerin uygulamalarının EPDK kararlarına uygun olduğu söylenebilir. Gelinen noktada davacı tarafın geri iadesini talep ettiği bedeller ilgili tüm teknik açıklamaların bilirkişi heyetince yapılmış olup, davacı açısından ise geri alınabilmesinin tamamiyle bir Hukuki karar olacağı görülmekledir şeklinde rapor alınmıştır.
Mahkememizce 2015/1121 Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle 2016/134 Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin 2015/1121 Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarihli 2016/20106 E. 2017/9319 K. İlamında: “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denildiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KONUSUZ KALMASI NEDENİYLE ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin olarak yatırılan 2.946,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 2.910,45 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç ile, 2.305 TL tebligat, müzekkere, posta ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 2.340,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/04/2018

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”