Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1160 E. 2019/364 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1160 Esas
KARAR NO : 2019/364

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02/12/2015
KARAR TARİHİ : 05/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı şirkete iletişim danışmanlık hizmeti sağlandığını, bu kapsamda 30/09/2015 ve 01/10/2015 tarihli faturalar düzenlendiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine … 36. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Beylikdüzü İstanbul olduğundan yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Müdürlükleri, yetkili mahkemenin ise Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma kapsamında davacıya ödemelerin yapıldığını, müvekkilinin davacıya ödemesi gereken bir bedelin kalmadığını haksız davannın reddini cevaben bildirerek, karşı dava olarak ise müvekkili tarafından davacıya fazla ödenen 33.002,32 TL bedelin tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … 36. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında keşif ulaşım ile iletişim danışmanlığı hizmet bedelinden tahsili amacıyla 11.855,00 TL asıl alacak, 75,04 TL faizden oluşan toplam 11.930,04 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış olduğu, davalı vekilinin yetkiye, borca ve faize itiraz etmesi üzerine süresinde huzurdaki davanın açılmış olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla Mali Müşavir … ile Akademisyen Hukukçu …’e tevdii edilen dosyaya 07/06/2017 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında bir danışmanlık sözleşmesi kurulduğu, bu sözleşme uyarınca düzenlenen 5 adet faturanın ilk üçünün bedelinin davalı tarafından ödendiği, son iki fatura bedelinin ödenmediği, davacı tarafından sadece bir fatura bedelinin takibe konu edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarname ile sona erdirildiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problem; davacının davalıdan bir alacağının bulunup bulunmadığı, davacıya yapılan ödemelerin bir kısmının iade edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4/2 hükmüne göre “işin veriminden … sorumludur. … Holding, projeye uygun olmadığını belirlediği uygulamaları düzeltmesi için … sözlü veya yazılı uyarabilir, uyanlara rağmen aksalık giderilmediği takdirde, … Holding işbu sözleşmeyi, süresinin dolmasını beklemeden çalışılan kısma tekabül eden hizmet bedelini ödeyerek derhal feshedebilir”. Yine sözleşmenin m. 11/2 hükmüne göre “taraflardan biri tarafından, sözleşmede yer alan taahhüt ve yükümlülüklerden herhangi birine kısmen ya da tamamen aykırı harekette bulunulması veya yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf yazılı ihtar ile mehil vererek sözleşmeyi ihlal eden tarafı uyarmaya, ihtar ile verilen mehile rağmen aykırılık devam ederse sözleşmeyi askıya almaya veya feshetmeye yetkilidir”. Sözkonusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde davacının üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirmemesi durumunda, davalı tarafından bu hususun yazılı olarak bildirilmesi ve giderilmesi için de uygun bir süre verilmesi ondan sonra da sözleşmenin feshi yoluna gidilmesi, fesih durumunda da fesih tarihine kadar olan bütün ücretlerin ödenmesi gerekmiştir.
Davalı tarafından gönderilmiş olan 02.10.2015 tarihli fesih ihtarnamesine kadar davacıya bu yönde uyarıda bulunulduğuna ve mehil süresi verildiğine ilişkin herhangi bir somut delile rastlanmamıştır. Davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarnamede de davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğine ilişkin herhangi bir hususa yer verilmemiştir. Gönderilen fesih ihbarnamesinde fesih gerekçesi olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin “11. maddesi kapsamında yer alan ve sözleşme süresi içinde olmakla birlikte bir ay önceden yazılı bildirilmek koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin her zaman teminatsız olarak sözleşmenin sona erdirilmesine dair hakkımıza istinaden… iş bu ihbarın tarafınıza tebliğinden itibaren bir ay sonra hüküm ifade etmek üzere” sözleşmenin sona erdirildiği belirtilmiş, böylece sözleşmenin feshi taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 11/1 hükmüne göre “Keleşoğlu Holding, 1 ay önceden karşı tarafa yazılı olarak bildirmek koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi her zaman tazminatsız olarak feshedebilir. Bu durumda … Holding yanlızca fesih tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olacaktır”. Fesih gerekçesi olarak gösterilen bu hüküm ile yukarıda yer alan m. 4/2 hükmü dikkate alındığında, davalının yapılan feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı 06.11.2015 tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının alacak talebi yerinde olmaktadır.
Sonuç olarak; fesih gerekçesi olarak gösterilen sözleşmenin m. 11/1 hükmü ile m. 4/2 hükmü dikkate alındığında, davalının yapılan feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı 06.11.2015 tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olması gerektiği, bu nedenle davacının alacak talebinin yerinde olduğu, icra inkar tazminatı şartlarının da gerçekleştiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla kök raporu hazırlayan bilirkişiler tarafından dosyaya 11/12/2017 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4/2 hükmüne göre “işin veriminden … sorumludur. … Holding, projeye uygun olmadığını belirlediği uygulamaları düzeltmesi için … sözlü veya yazılı uyarabilir, uyarılara rağmen aksalık giderilmediği takdirde, … Holding işbu sözleşmeyi, süresinin dolmasını beklemeden çalışılan kısma tekabül eden hizmet bedelini ödeyerek derhal feshedebilir”. Yine sözleşmenin m. 11/2 hükmüne göre “taraflardan biri tarafından, sözleşmede yer alan taahhüt ve yükümlülüklerden herhangi birine kısmen ya da tamamen aykırı harekette bulunulması veya yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf yazılı ihtar ile mehil vererek sözleşmeyi ihlal eden tarafı uyarmaya, ihtar ile verilen mehile rağmen aykırılık devam ederse sözleşmeyi askıya almaya veya feshetmeye yetkilidir”. Sözkonusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde davacının üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirmemesi durumunda, davalı tarafından bu hususun yazılı olarak bildirilmesi ve giderilmesi için de uygun bir süre verilmesi ondan sonra da sözleşmenin feshi yoluna gidilmesi, fesih durumunda da fesih tarihine kadar olan bütün ücretlerin ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı tarafından gönderilmiş olan 02.10.2015 tarihli fesih ihtarnamesine kadar davacıya bu yönde uyarıda bulunulduğuna ve mehil süresi verildiğine ilişkin herhangi bir somut delile rastlanmamıştır. Davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarnamede de davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğine ilişkin herhangi bir hususa yer verilmemiştir. Gönderilen fesih ihbarnamesinde fesih gerekçesi olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin “11. maddesi kapsamında yer alan ve sözleşme süresi içinde olmakla birlikte bir ay önceden yazılı bildirilmek koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin her zaman teminatsız olarak sözleşmenin sona erdirilmesine dair hakkımıza istinaden… iş bu ihbarın tarafınıza tebliğinden itibaren bir ay sonra hüküm ifade etmek üzere” sözleşmenin sona erdirildiği belirtilmiş, böylece sözleşmenin feshi taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırılmıştır.
Davalı göndermiş olduğu fesih ihbarnamesinde fesih gerekçesini taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırdığı ve verilen hizmetin eksik veya gereği gibi yapılmadığı yönünde herhangi bir fesih ihbarında bulunmadığı ayrıca da bu yönde herhangi bir somut delil de sunmadığı, ticari defterlerini de ibraz etmediği halde; ihtarnamedeki fesih beyanına aykırı olarak sonradan ayıplı ifa savunmasında bulunmuştur. Sonradan ileri sürülen ve herhangi bir somut delille desteklenmeyen bir ayıplı ifa savunması yerine gönderilen ihtarnamedeki yazılı beyanın esas alınması gerektiği açıktır. Bu nedenle hizmetin ayıplı verildiği savunmasının araştırılmadığı, defterlerin tek taraflı olarak incelendiği yönündeki itirazlar yerinde olmamaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 11/1 hükmüne göre “… Holding, 1 ay önceden karşı tarafa yazılı olarak bildirmek koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi her zaman tazminatsız olarak feshedebilir. Bu durumda … Holding yanlızca fesih tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olacaktır”. Fesih gerekçesi olarak gösterilen bu hüküm ile yukarıda yer alan m. 4/2 hükmü dikkate alındığında, davalının yapılan feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı 06.11.2015 tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının alacak talebi yerinde olmaktadır.
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bilirkişi kurulu tarafından kök rapordaki görüş ve kanaat dışında herhangi bir değişiklik bildirilmemiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla kök raporu hazırlayan bilirkişiler tarafından dosyaya 28/01/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ikinci ek raporunda özetle; … Kargo yazısı ile SGK yazısı birlikte değerlendirildiğinde teslim alan … davalıda SGK lı olarak 2015 yılında 5 ve 8. Aylarda sigorta kapsamında çalışan olduğu, … Kargonun kargoyu teslim tarihi 05.10.2015 tarihinde sigortalı çalışan olarak bulunmadığı anlaşılmıştır.
Faiz : Taraflar arasındaki sözleşmenin “madde 5. Mali hükümler” maddesinin 3.paragrafında “ ödeme her ay başında kesilecek faturalara istinaden fatura kesim tarihinden itibaren 20 gün içinde … ın .. iban nolu hesabına yapılacaktır.” Hükmü kapsamında takibe konu edilen ihtilaflı faturaya ilişkin takibe kadar faiz hesabının ise davacı tarafından takibe kadar 75,04 TL faiz hesap ve talep edildiği mevcuttur. Sayın Mahkemenize konu itirazın iptali talebinde, takibe kadar hesapladığı 75,04 TL faiz ile birlikte talepte bulunmuştur. Sözleşmenin 5. Maddesi kapsamında takibe kadar 3,41 TL faiz hesaplanmıştır.
Karşı davaya konu davalının sözleşmeye konu 3 adet projenin 1 adetinin hizmetinin alındığından bahisle yapılan ödemenin hizmet alınmadığı iddaa edilen 2 projeye ait kısmına tekabül eden 33.002, 32 TL fazla ödeme ve sebepsiz zenginleşme iddaası talepleri ile ilgili kök rapor ve ek raporda yapılan fesih gerekçesi ve davacı alacağına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.
Kök raporda da ifade etmiş olduğumuz üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4/2 hükmüne göre “işin veriminden … sorumludur. … Holding, projeye uygun olmadığını belirlediği uygulamaları düzeltmesi için … sözlü veya yazılı uyarabilir, uyarılara rağmen aksalık giderilmediği takdirde, … Holding işbu sözleşmeyi, süresinin dolmasını beklemeden çalışılan kısma tekabül eden hizmet bedelini ödeyerek derhal feshedebilir”. Yine sözleşmenin m. 11/2 hükmüne göre “taraflardan biri tarafından, sözleşmede yer alan taahhüt ve yükümlülüklerden herhangi birine kısmen ya da tamamen aykırı harekette bulunulması veya yerine getirilmemesi halinde, diğer taraf yazılı ihtar ile mehil vererek sözleşmeyi ihlal eden tarafı uyarmaya, ihtar ile verilen mehile rağmen aykırılık devam ederse sözleşmeyi askıya almaya veya feshetmeye yetkilidir”. Sözkonusu hükümler birlikte değerlendirildiğinde davacının üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirmemesi durumunda, davalı tarafından bu hususun yazılı olarak bildirilmesi ve giderilmesi için de uygun bir süre verilmesi ondan sonra da sözleşmenin feshi yoluna gidilmesi, fesih durumunda da fesih tarihine kadar olan bütün ücretlerin ödenmesi gerekmektedir.
Davalı tarafından gönderilmiş olan 02.10.2015 tarihli fesih ihtarnamesine kadar davacıya bu yönde uyarıda bulunulduğuna ve mehil süresi verildiğine ilişkin herhangi bir somut delile rastlanmamıştır. Davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarnamede de davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğine ilişkin herhangi bir hususa yer verilmemiştir. Gönderilen fesih ihbarnamesinde fesih gerekçesi olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin “11. maddesi kapsamında yer alan ve sözleşme süresi içinde olmakla birlikte bir ay önceden yazılı bildirilmek koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin her zaman teminatsız olarak sözleşmenin sona erdirilmesine dair hakkımıza istinaden… iş bu ihbarın tarafınıza tebliğinden itibaren bir ay sonra hüküm ifade etmek üzere” sözleşmenin sona erdirildiği belirtilmiş, böylece sözleşmenin feshi taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırılmıştır.
Davalı göndermiş olduğu fesih ihbarnamesinde fesih gerekçesini taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırdığı ve verilen hizmetin eksik veya gereği gibi yapılmadığı yönünde herhangi bir fesih ihbarında bulunmadığı ayrıca da bu yönde herhangi bir somut delil de sunmadığı, ticari defterlerini de ibraz etmediği halde; ihtarnamedeki fesih beyanına aykırı olarak sonradan ayıplı ifa savunmasında bulunmuştur. Sonradan ileri sürülen ve herhangi bir somut delille desteklenmeyen bir ayıplı ifa savunması yerine gönderilen ihtarnamedeki yazılı beyanın esas alınması gerektiği açıktır. Bu nedenle hizmetin ayıplı verildiği savunmasının araştırılmadığı, defterlerin tek taraflı olarak incelendiği yönündeki itirazlar yerinde olmamaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 11/1 hükmüne göre “… Holding, 1 ay önceden karşı tarafa yazılı olarak bildirmek koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi her zaman tazminatsız olarak feshedebilir. Bu durumda … Holding yanlızca fesih tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olacaktır”. Fesih gerekçesi olarak gösterilen bu hüküm ile yukarıda yer alan m. 4/2 hükmü dikkate alındığında, davalının yapılan feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı 06.11.2015 tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının alacak talebi yerinde olmaktadır.
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bilirkişi kurulu tarafından kök rapordaki görüş ve kanaat dışında herhangi bir değişiklik bildirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı davasını taraflar arasında akdedilen İletişim Danışmanlık Hizmet Sözleşmesine istinaden tanzim edilen dönemlere ilişkin 3 faturadan 2 adedinin ödendiği, ödenmeyen 11.800 TL lik bir adet fatura ve keşif ulaşım bedeli olan 30/09/2015 tarihli 55 TL’lik faturalara ilişkin olarak davalı hakkında yapılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4/2 ve m. 11/2 birlikte değerlendirildiğinde, davacının üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirmemesi durumunda, davalı tarafından bu hususun yazılı olarak bildirilmesi ve giderilmesi için de uygun bir süre verilmesi ondan sonra da sözleşmenin feshi yoluna gidilmesi, fesih durumunda da fesih tarihine kadar olan bütün ücretlerin ödenmesi gerekmektedir. Davalı tarafından gönderilmiş olan 02.10.2015 tarihli fesih ihtarnamesine kadar davacıya bu yönde uyarıda bulunulduğuna ve mehil süresi verildiğine ilişkin herhangi bir somut delil bulunmamaktadır. Davalı tarafından gönderilen 02.10.2015 tarihli ihtarnamede de davacının üstlenmiş olduğu işi yerine getirmediğine ilişkin beyana yer verilmemiştir. Gönderilen fesih ihbarnamesinde, fesih gerekçesi olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin “11. maddesi kapsamında yer alan ve sözleşme süresi içinde olmakla birlikte bir ay önceden yazılı bildirilmek koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin her zaman teminatsız olarak sözleşmenin sona erdirilmesine dair hakkımıza istinaden… iş bu ihbarın tarafınıza tebliğinden itibaren bir ay sonra hüküm ifade etmek üzere” sözleşmenin sona erdirildiği belirtildiğinden sözleşmenin feshi taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırılmıştır.
Davalının göndermiş olduğu fesih ihbarnamesinde fesih gerekçesini taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine dayandırdığı ve verilen hizmetin eksik veya gereği gibi yapılmadığı yönünde herhangi bir fesih ihbarında bulunmadığı gibi herhangi bir somut delil sunmadığı ve ticari defterlerini de incelemeye ibraz etmediği anlaşılmakla ihtarnamedeki fesih beyanına aykırı olarak sonradan ayıplı ifa savunmasında bulunarak herhangi bir somut delille desteklenmeyen bir ayıplı ifa savunması yerinde görülmemiş olup gönderilen ihtarnamedeki yazılı beyan esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 11/1 hükmü ile m. 4/2 hükmü birlikte dikkate alındığında, davalının yapılan feshin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı 06.11.2015 tarihine kadar tahakkuk edecek hizmet bedelinden sorumlu olduğu kanaatine varılarak hükme elverişli mali bilirkişi raporunda yapılan tespitler gereğince ana davanın kısmen kabulü ile takibin 11.858,41 TL üzerinden devamına, asıl alacak 11.855,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak belirli ve likid olduğundan %20 oranındaki 2.371,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alanarak davacıya verilmesine, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ana davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 11.858,41 TL üzerinden devamına, asıl alacak 11.855,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 oranındaki 2.371,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alanarak davacıya verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 810,05 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 144,09 TL + 59,65 TL icra dosyasına yatırılan toplam 203,74 TL harçtan mahsubu ile bakiye 606,31 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
-Davacı karşı davalı tarafından yatırılan 144,09 TL peşin harcın davalı karşı davacıdan tahsil edilerek davacı karşı davalıya verilmesine,
-Davacı karşı davalı tarafından yapılan 1.582,35 TL posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretlerinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.572,85 TL yargılama giderinin davalı karşı davacıdan tahsil edilerek davacı karşı davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacı karşı davalının üzerinde bırakılmasına,
-Davacı karşı davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan tahsil edilerek davacı karşı davalı tarafa verilmesine,
2-Karşı davanın REDDİNE,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 564,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 519,60 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davalı karşı davacı tarafa verilmesine,
-Davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davacı karşı davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 3.960,28 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan tahsil edilerek davacı karşı davalı tarafa verilmesine,
-Davacı karşı davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/04/2019

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”