Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1136 E. 2019/43 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1136 Esas
KARAR NO : 2019/43

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2015
KARAR TARİHİ : 24/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 25/11/2015 havale tarihli dava dilekçesinden özetle; davalı …’ün 07/07/2014-01/07/2015 tarihleri arasında …’nin Kobi Satış ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, davalı …’in 01/04/2011-03/08/2015 tarihleri arasında …’nin Kurumsal ve Ticari Kredilerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, davalı …’in ise 08/07/2011-14/08/2015 tarihleri arasında …nin Operasyondan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptıklarını, … Müşterilerinden … Tic. Ltd. Şti. Firması tarafından muhtelif firmalara herhangi bir iş karşılığında düzenlenmemiş, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olan faturaların … Faktoring’e ibraz edimesi ve söz konusu sahte faturaların temlik alınması suretiyle … Faktoring tarafından … Bilişim firmasına kredi kullandırıldığının anlaşılması üzerine … Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından konunun incelemeye alındığını ve yapılan kapsamlı inceleme sonucunda 02/09/2015 tarih … nolu … Faktoring Soruşturma Raporu tanzim edildiğini, söz konusu raporda … firmasının müşterilerinden olan … A.Ş. Firmalarına hitaben fatura düzenlemesi ve bu faturaları … Faktoring’e temlik etmesi karşılığında kredi kullandığı, yapılan incelemeler neticesinde faturaların önemli bir bölümünün herhangi bir iş karşılğında düzenlenmediği, yanıltıcı olduğu, … firmasının faturalar karşılığında … Faktoring’den krediler kullandığı, fatura borçlusu şirketler tarafından bahse konu fatura ödenmediği, bu yolla … Bilişim firmasının … Faktoring’i dolandırdığı ve ayrıca … Faktoring şirket Yönetici Müdürlerinin birçok noktadaki ihtimalleri neticesinde dolandırıcılığın zamanında tespit edilmediği ve sonuç olarak … Faktoring’in çok büyük maddi zarara uğradığının ayrıntılı bir şekilde tespit edildiğini, raporun A maddesinde… firmasının hakim ortağı …’nun gerçek bir ticari ilişkiden kaynaklanmayan …, … ve … Teknoloji firmalarına hitaben keşide edilen ama bu firmaların kayıtlarında bulunmadığı anlaşılan 40 adette toplam 18.042,445 USD ve 12.885,600 TL tutarındaki sahte faturayı … Faktoring’e temlik ettiği ve temlik etmiş olduğu bu faturalarla … Faktoring’ten 44.324.918 TL kredi kullanmak suretiyle … Faktoring’i dolandırdığının belirtildiğini, raporda davalıların dolandırıcılık eylemine karşı görevlerini yerine getirmedikleri, bir çok ihmallerde bulundukları delillendirildiğini, davalı yöneticilerin tespit edilen zararın doğmasına neden olan ihmalleri tek tek sayıldığını, bunların; firma borçlu sayısı az olmasına karşın teyitsiz çalışıldığını, firma ticari ilişkilerinin niteliğinin sorgulanmadığını, fatura vadelerinin dayanıksız bir şekilde ötelendiğini, mutabakat metinlerinin borçlu firmalar tarafından düzenlendiğinin teyit edilmediğini, firmanın yıllık revizyonunun yapılmadığını, firmanın mali yapısındaki bozulmaya rağmen kredi kullandırılmaya devam edildiğini, davalıların yönetsel olarak yapması gereken hususlarda ihmal göstererek şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini, davalıların özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiklerini, duruma uygun araştırma yapmadıkları, ilgililerden bilgi almadıkları ve şirket yönetim kurulan ellerinde olan bilgileri de aktarmayarak TTK 369. Maddesinde doğan yükümlülüklerine aykırı davrandıkları tespit olunduğundan … Faktoring şirketine vermiş oldukları zarardan sorumlu olduklarının sabit olduğunu, davalıların esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettiklerini, bu nedenle şirket zararından sorumlu olduklarını, davalıların … Faktoring’in uğramış olduğu zararı ödemekle yükümlü olduklarını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, şimdilik 10.000,00 TL maddi teminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen işleyecek avans faiziyle tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07/12/2018 havale tarihli dilekçesi ile dava açılış aşamasında her bir davalı için talep edilen toplam 10.000,00 TL taleplerini, kök ve ek bilirkişi raporlarındaki tespitler ışığında bu kez her bir davalı için 14.304.972,00 şer TL arttırarak davasını ıslah etmiştir.
Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı kurum bünyesinde çalıştıkları süre boyunca üstlerinin emir ve talimatlarına uygun davrandığını, dikkatli ve tedbirli bir yöneticiden beklenebilecek özeni gösterdiklerini, sorumluluklarını doğuracak herhangi bir eylem ya da ihmalde bulunmadıklarını, ortaya çıktığı iddia edilen zararın davacı şirket yönetim kurulunun aldığı “iş adamı kararları” sebebiyle Faktoring işlemlerini doğası gereği bulunan riski kabul etmesinden doğduğunu, davalı müvekkillerinin sürecin her aşamasında davacı şirket yönetim kurulu emir ve talimatlarına uygun olarak hareket ettiklerini, iddia edilen zararın her faktoring şirketinin faaliyetlerindeki en olağan risk olan “verdiği krediyi geri tahsil edememe” riski ile ilgili olduğunu, Yönetim Kurulu ve davalılarının … Faktoring’in halihazırda kabul ettiği bu risk çemberi içerisinde hareket ettiğini, müvekkillerinin hem kredilenin ilk tesis edildiği andan itibaren ödeme sorunlarının çıktığı zamandan sonrasına kadar üstlerinin talimatları doğrultusunda veya onların bilgisi dahilinde hareket ettiklerini, hem de … Bilişim’i sorun çıktığı andan itibaren sıkı takibe aldıklarını ve şirket kuralları dahilinde davranarak ilgili sorunların riskini en aza indirmek için ek teminatlar aldıkları göz önüne alındığında kendilerinden beklenmesi gerektiği ölçüde davrandıklarını ve herhangi bir sorumluluklarının olmadığının açıkça görüleceğini, … Bilişim’e Tahsilat Yönetim Usulü ile kredi kullandırılması ve sonrasında alınan kararların ticari kararlar olduğunu, TTK M. 369’un gerekçesinin ifadesi ile “iş adamı kararları” olduğunu, dava dilekçesinde dayanak yapılan … Teftiş Kurul soruşturma raporunun tek taraflı ve olayı tüm yönleri ile sorgulamayan bir belge niteliğinde olduğunu, kimsenin kendi düzenlediği belgeye kendi lehine delil olarak dayanamayacağını, ana prensibi karşısında söz konusu soruşturma raporunun huzurdaki davaya esas alınmasının mümkün olmadığını, söz konusu iddia edilen zarar ile davalıların filleri arasında illiyet bağının da kurulamaması dikkate alınarak huzurdaki davanın reddi gerektiğini belirterek davacı tarafından Genel Kurul Kararı süresi içerisinde sunulmadığı ve 2 haftalık kesin süre kaçırıldığı için dosyanın usulden reddine ve davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafça davanın … Sigorta A.Ş. ve …’ye ihbarı talep edilmiş olup, mahkememizce ihbarı talep edilen taraflara usulüne uygun dava dilekçesi ve ihbar dilekçesi tebliğ edildiği görülmüştür.
İhbar olunan … Vekili tarafından sunulan ihbara cevap dilekçesinde özetle; ihbar olunan … Sigorta A.Ş. İle Sigortalı … A.Ş. arasında 21/12/2014-20/12/2015 dönemi ile 21/12/2015-20/12/2016 dönemi için “Yönetici Sorumluluk Sigortası” poliçesi imzalandığını, müvekkili şirketin de bu sigorta poliçesinin imzalanması anlamında 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve Sigorta ve Reasürans Brokerliği Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak aracılık ettiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 2. Maddesinde yer alan tanıma uygun olarak tarafsız ve bağımsız davranarak ve sigorta teminatı almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil edeceğini, dolayısıyla müvekkili şirketin sigorta poliçelerine taraf olmadığı gibi herhangi bir sigorta güvencesi de sağlayamayacağını, davalı tarafından yalnızca broker sıfatını taşıyan hiçbir sigorta güvencesi sağlamadığını, müvekkili şirkete davanın sehven ihbar edildiğini beyan etmiştir.
İhbar olunan … Sigorta A.Ş. vekili tarafından sunulan ihbara cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin işbu davaya konu sigorta ettirenin dava dışı … A.Ş. olduğunu, … A.Ş. ve bağlı şirketlerinde çalışan yöneticilerin sigortalı tanımlandığı … numaralı Yönetici Sorumluluk Poliçesi’ni düzenlediğini, eldeki poliçenin bir sorumluluk poliçesi olması sebebiyle, poliçe tahtında müvekkilinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının ancak davalıların iddia edilen zarardan poliçede belirtilen anlamda kusurlarıyla sorumlu olmaları ve dava konusu zararın ise poliçe kapsamında teminat altına alınan bir zarar olması durumunda tartışılabileceğini, sigortalı davalıların dava konusu olay bakımından herhangi bir kusuru olmadığından iddia edilen zararın müvekkili şirketin koruması kapsamında bulunmadığını, dava konusu talebin ticari alacak sigortalarının konusu olduğu için bu durumun poliçe kapsamında olduğunu, ileri sürülen zararın ise poliçede yer alan mesleki sorumluluk istisnası gereği tazen teminat dışında olduğunu beyan ederek, davalıların sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamız tüm dosya kapsamı ile tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davacının kayıtları, teftiş kurulu raporları, denetim raporları incelenmek sureti ile tahsilat yönetim hizmeti usulü ile çalışılan müşterilerde kredi tutarının olduğu dosyalarda temlik alınann faturalara ilişkin teyit alınma zorunluluğu bulunup bulunmadığı, vadesi gelen faturalara ilişkin erteleme işlemi yapılıp yapılmadığı, müşteriler için her yıl revize çalışması yapılıp yapılmadığı, davalılar ile … yönetim kurulu üyesi … ve … risk işleme genel müd. yardımcı … arasında 2015 mayıs hazıran temmuz aylarına ilişkin e mail yazışmalarının davacının e maillerinin saklandığı sunucularından tespit edilerek dava dışı … firmasının kullanmış olduğu kredilerilere ilişkin olarak alınan fatura vadelerinin ötelenmesine ilişkin her hangi bir kararın olup olmadığı, yıllık revizyon yapılmamasında davalılara yüklenecek bir kusurun olup olmadığının var ise tarafların mütevarik kusurlarının tespit edilmesi açısından resen tayin Mali Müşavir Doç Dr. …, Bilişim uzmanı … Finans Uzmanı …, Bankacı …’a tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 08/03/2018 tarihli raporda; … firmasına kullandırılan krediler ile ilgili olarak şirket yetkilileri tarafından ticari işlemin ve alacağın varlığının bulunduğuna dair fatura borçlusu nezdinde herhangi bir teyit çalışmasının yapılmadığı, teyit işleminin … firması nezdinde yapıldığı, fatura borçlusuna ait teyit yazısının (ki sonradan sahte çıkmıştır.) … firması çalışanından temin edildiği, Faktoring işleminin iki temel unsuru olan ticari işlemin olması ve alacağın varlığının bulunması şartlarının gerçekleşmediği, kredilendirme sürecinde müşterinin fatura borçlularından herhangi bir alacağının bulunmadığı, bu minvalde müşteri ile fatura borçluları arasında ticari işlemin de gerçekleşmediği, … firmasına kullandırılan kredinin nakdi kredi işlemi olduğu, bir faktoring işlemi olmadığı, … firmasına kullandırılan nakdi kredi işleminin davacı şirketin ana faaliyet konusu kapsamı dışında olduğu, davalıların …. firması ile olan kredilendirme sürecinde fatura borçlusundan teyit almayarak görevlerinin gereğini yerine getirmedikleri bu nedenle kusurlarının bulunduğu hususlarını rapor etmişlerdir.
Mahkememizce tahsilat yönetimi hizmet usülü ile çalışılan şirketlerden temlik alınan alacaklar ile ilgili olarak borçlu firmalardan teyit alınıp alınmayacağı, 10/12/2010 – 14/01/2011 – 09/06/2011 – 29/09/2011- 27/09/2012- 20/12/2012 tarihli kredi komitesi kararları değrelendirilerek dava dışı … , … ve …’ya ait faturaların teyitsiz olarak alınmasına olanak veren karar olup olmadığı böyle bir karar var ise uyuşmazlığa etkisinin ne olabileceğinin değerlendirilmesi bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra teyit alınması sonucuna varılır ise teyit alınmaması dolayısıyla davalılara yüklenebilecek olan kusur oranının ve var ise davacıya yüklenecek kusur oranının tespit edilerek davacı ve davalının mürtefarik kusuru olup olmadığının belirlenmesi, davalıların kusurları var ise davacının gerçekleşen zarar miktarının tespiti ile davalıların kusurları oranında sorumlu oldukları zarar miktarının parasal değerinin ne olduğunun açıklanması yolunda bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 08/10/2018 tarihli ek raporda; Kredi Tahsis Bölüm Prosedürü ve Faktoring genel esasları gereği müşteri ile borçlu arasındaki ticari işlemin varlığının araştırılmadığı, … firmasına kullandırılan krediler ile ilgili olarak şirket yetkilileri tarafından ticari işlemin ve alacağının varlığının bulunduğuna dair fatura borçlusu nezdinde herhangi bir teyit çalışmasının yapılmadığı, Teyit işleminin … firması nezdinde yapıldığı, fatura borçlusuna ait teyit yazısının (ki sonradan sahte çıkmıştır.) … firması çalışanından temin edildiği, 10/12/2010-14/01/2011-09/06/2011-29/09/2011-27/09/2012-20/12/2012 tarihli kredi komitesi kararları incelendiğinde dava dışı …, … ve …’ya ait faturaların teyitsiz olarak alınmasına olanak veren bir kararın olmadığı, Kredi Tahsis Bölüm Prosedürü ve Tahsilat Yönetim Hizmeti Proses Talimatı gereğince teyit işlemlerinin yapılmadığı ve faktoring usul ve esasları ile yasal düzenlemelere uygun düşmeyen uygulamalara rastlanıldığı, Netice itibariyle davacı ve davalı tarafın sunduğu bilgilerin Bilirkişi kök raporundaki görüşlerini ve kanaatlerini değiştirmediği, davalıların … firması ile olan kredilendirme sürecinde fatura borçlusundan teyit almayarak görevlerinin gereğini yerine getirmedikleri bu nedenle her bir davalının %33,33 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, dava konusu faturalara karşılık kullanılan kredilerden kaynaklanan alacak tutarı olan 44.324.918,00 TL’den her bir davalının 14.773.495,16 TL olmak üzere sorumlu olduğu hususlarını ek raporlarında bildirmişlerdir.
Dinlenen davacı tanıkları kredi kullandırılan firmaların kredinin karşılanmasına göre renklere ayrıldığını, … Bilişim Firmasının sarı renkte olduğunu, sarı rengin izleme amaçlı yakın takibi belirttiği, buna rağmen kullandırılan kredinin yüksekliğinin dikkatlerini çektiğini, yönetim kurulu üyesi ile görüşme yapıldığını, faktoring müdürlerinden çeşitli bilgiler alındığını, müdürlerin kullandırılan kredi karşılığı teminatlar alındığını, faturalar alındığını bildirdiğini, yaptırılan araştırmalar sonucunda faturaların gerçeği yansıtmadığı anladıklarını, faktoring müdürlerinin bazı firmaların faturalarının ödenmesini öteleyip ötelemediklerini bilmediklerini, … Bilişim Firmasının faturaların ödenmesinin ötelendiğini, ancak ötelemenin neye dayanarak yapıltıklarını bilmediklerini, … Bilişimin faturalarının kırmızı kota ayrıldığını, 2015 yılı Nisan, Mayıs aylarında faktoring şirketi CİO’sunun talimatı ile … bilişim firmasına küçük bir kredi verildiğini, revizyonun yapılıp yapılmamasına karar veren kişinin Deniz Faktoring yönetim kurulundaki kişiler olduğunu, genel müdür yardımcıları olan kişilerin … Firmasının revizesinin yapılması konusunu komiteye sunulmadığını, komiteye sunulmadan da firmaların revize tarihinin faktoring şirketinin genel … ve genel müdür yardımcısının talimatı ile ötelenebildiğini, olayın olduğu tarih itibari ile revize işlemlerinin yapılmasının yönetim kurulu yetkisinde olduğunu, faktoring genel müdür ve yardımcılarından işlem bazında onay alınarak revize konusunda işlem yapılabildiğini beyan etmişlerdir.
Davalı tanıkları şirkette süresi geçmiş krediler için revize çalışmalarının yapıldığını, kredi işlemleri bölümünün onayı ile çalışma yapıldığını, revize tarihleri geçmiş olan başka firmalar içinde kredi verme işlemlerinin olduğunu, bu kredilen için kredi bölümünün onayının ve yetkisinin arandığını, kredi komitesi veya yönetim kurulunun onayı ile teyitli veya teyitsiz kredi işlemlerinin yapıldığını, dava konusu işleme ilişkin yönetim kurulu kararı olduğunu ve işlemin teyitsiz yapılması gerektiğinin bildirildiğini beyan etmişlerdir.
TTK’nun 553. Maddesinde kurucular yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça hem şirkete, hem pay sahiplerine, hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumludurlar.
Davalıların davacı şirkette icracı müdür olarak çalıştıkları, bu görevleri dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin hükümlere tabi oldukları, TTK’nun 553. maddesi uyarınca açılmış bulunan sorumluluk davasında TTK’nun 479/3-A maddesindeki düzenleme kapsamında Genel Kurul Kararı alınması gerektiği, mahkememizce davacıya davalılar hakkında sorumluluk davası açılması için Genel Kurul Kararı alınarak ibraz edilmesi için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı tarafından TTK’nun 479/3-A maddesi kapsamında davalılar hakkında sorumluluk davası açılması yönünde Genel Kurul Kararı dosyaya ibraz edilmiş olduğundan açık yargılamaya devam olunmuştur.
Sorumluluk davasında tazminatın söz konusu olabilmesi için zarar, kanuna aykırılık, kusur ve illiyet bağı hususlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Yöneticilerin şirkete, ortaklara ve alacaklılara verdiği zarar, kanun ve ya sözleşmeye aykırı bir davranışın sonucu olabilir, zarar verenin kendisine bir çıkar sağlayıp sağlamaması veya çıkar sağlamak istemesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Yöneticilere kanun ve esas sözleşme ile bir takım görevler verilmiştir, bu nedenle yöneticilerin hukuki sorumluluğuna gidilebilmesi için kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranmış olmaları gerekmektedir. Bu davranış bir yapma fiili olabileceği gibi pasif bir davranış olan yapmama fiili de olabilir. Bu görevlerin hiç veya gereği gibi yapılmaması onların sorumluluğunu gerektirir. Sorumluluktan bahsedebilmek için zarar ile eylem arasında illiyet bağı olması gerekmektedir. İlliyet bağının var olup olmadığı, sorumluluğa konu yapılan olay ve davranışın zararlı sonucun meydana gelme ihtimalini arttırıp arttırmadığı kriteri ile değerlendirilmelidir. TTK’nun 553. maddesine dayanak hukuki sorumluluk açısından aranan zorunlu şartlardan biri de; yöneticilerin kusurlu bir hareketin izafe edilebilmesidir. Eski TTK’nun 336. maddesinden farklı olarak TTK’nun 553. maddesinde yöneticiler kusurlarının bulunmadığının ispatlamadıkça, hem şirkete, hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu olacaklardır. Objektifleştirilmiş kusur kriterine dayalı olarak sorumluluk atfedilen kimsenin davranışı o olayda ve koşullarda bilinçli ve makul bir kimseden beklenen davranış ile kıyaslanmak ile yükümlülük ihlalinin ispatlandığı durumlarda, artık kusurun aksi ispat edilemeyecek şekilde var olduğu kabul edilebilecektir. (… Anonim Şirketi Yönetim Kurulu, sayfa 185 ile 209 arası)
Dava dışı … Bilişim Firması müşterilerinden olan, … Teknoloji ve … Teknoloji firmalarına düzenlenen faturaların davacı …’e temlik edilmesi karşılığında … Bilişim Firmasına kredi kullandırıldığı, yapılan incelemeler sonucunda … Firmasının, … Teknoloji ve … Teknolojisi firmaları adına düzenlediği faturaların gerçek olmadığının tespit edilmesi üzerine davacı … zararının doğduğu gerekçesi ile davalılar aleyhine sorumluluk davası açılmıştır.
Davacı şirket ile … Bilişim firması arasında ilk faktoring ilişkisi 25/11/2008 yılında kurulmuş olup, davacı şirketin kredi komitesi kararı ile 13.000,00 USD tutarında kabili rücu faktoring işlem limiti tahsis edilmiştir. … firmasına faktoring işlem limitleri tahsis edilirken temliğe konu edilen alacağın tarafı olan fatura borçlusu firmalar ile ilgili olarak temlik limitlerinin belirlendiği, davacı tarafından en son olarak 20/12/2012 tarihli karar ile kredi tahsis limitinin belirlendiği, 20/12/2012 tarihli yönetim kurulu kararında revizyon tarihinin 20/12/2013 tarihi olarak tespit edildiği, revizyon tarihinin bu şekilde belirlenmesinin 20/12/2013 tarihinde tahsis edilen ve kullandırılan kredinin limit ve tahsis koşullarının tekrar gözden geçirilmesi amacını taşıdığı, davacı şirket tarafından alınan karara göre … firmasının genel limit tutarı toplam 20.000.000,00 USD olarak belirlenmiş ve … firmasına tahsilat yönetimi hizmeti verileceğinin karara bağlandığı, tahsilat yönetim hizmetinde çok sayıda fatura borçlusuna sahip firmaların alacaklarını bir faktoring şirketine devretmesi ve tahsilatın faktoring şirketince yapılması hususunu içerdiği, tahsilat yönetimi hizmeti kapsamında çalışan firmaların nakit ihtiyacının bulunması durumunda delil ve temlik ettiği faturalara istinaden kredi kullandırıldığı, … Bilişim Firmasının … Firmasına hitaben 23 adet ve 12.665.692,84 USD tutarında fatura düzenlediği, bu faturalar kapsamında … tarafından … Bilişim Firmasına 22.205.260,00 TL kredi kullandırıldığı, … Firmasının dava dışı … Firması adına düzenlediği 12.885.600,00 TL ve 5.128.953,00 USD tutarındaki 16 adet fatura karşılığında … Faktoring tarafından … firmasına 21.592.697,00 TL kredi kullandırıldığı, … Bilişim Firması tarafından … Teknolojiye hitaben düzenlenen 13/07/2014 tarihli 526.965,00 TL bedelli 1 adet fatura karşılığında 526.965,00 TL tutarında kredi kullandırıldığı, yapılan kredilendirme süreçleri içerisinde … Bilişim firmasının …, … ve … firmaları ile ticari bir ilişkisinin bulunup bulunmadığına dair herhangi bir sözleşmenin alınmadığı, kambiyo senedine dayalı olmayan ticari işlemlerde taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmelerin teminin ticari varlığın tespitinde imkan sağlayabildiği, dava dışı … firmasına kredi kullandırım sürecinde fatura borçlusu olarak gözüken 3 firmadan teyit alma yoluna gidilmediği teyit işlemenin … şirketi ile gerçekleştirildiği, … firmasının göndermiş olduğu, mutabakat ve borç ikrarı yazılarının yeterli görüldüğü, kredilerin sorunlu hale gelmesinden sonra şirket yetkilileri tarafından borçlu 3 firmadan teyit alma yoluna gidildiği, davaya konu kredilendirme işlemlerinin dayanağı olan faturaların herhangi bir ticari ilişkiden kaynaklanmadığı, … firmasının fatura borçlusu gözüken şirketlerden herhangi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiği, 10/12/2010-14/01/2011-09/06/2011-29/09/2011-20/12/2012 tarihli kredi komitesi kararlarında kredi kullandırımına yönelik olarak dava dışı …, … …’ya ait faturaların teyitsiz olarak alınmasına olanak veren bir kararın olmadığı, kredi tahsis bölüm prosedürünün 3.5.4 maddesinde temlik borçlusu ile temlik eden kredi müşterilerinin ticari ilişkisinin varlığının araştırılması ve firma ile borçlu arasında imzalanan sözleşmenin alınması gerektiği, adi temlik ile işlem yapılabileceği gibi borçlunun talep etmesi veya kredi komitesinin gerekli görmesi durumunda noter aracılığı ile temlikin borçluya ihbar edilmesi, borçludan temlik tutarındaki alacağın doğmuş olduğunun tutarının vadesinin ve bu alacağın vadesinde davacı … şirketine ödeneceğinin yazılı ve sözlü teyidinin mutlaka alınması gerektiği, ayrıca borçlunun temlik ihbarını aldığı tarihin mutlaka belirtilmiş olması gerektiği, kredi komitesi kararı doğrultusunda temlik bildirimi yapılmak kaydı ile borçludan teyit alınmaksızın temlik işlemi yapılabileceği, temlikin doğmuş ve kesin bir vadeyi içeren alacaklar için alınması gerektiğinin düzenleme konusu yapıldığından kredi komitesi kararlarında işlemin gereği olan teyit alınması zorunluluğuna ilişkin bir hükmün bulunmasına gerek bulunmadığı, faktoring işlemlerinde işlemi gerçekleştirenler tarafından fatura borçlusundan teyit alınmasının teyit alınıp alınmadığının ilgili birimler tarafından kontrol edilmesi gerektiğinin zorunluluk olduğu, davalıların teyitsiz çalışılması yönünde karar alındığına yönelik kredi komitesi kararlarında teyitsiz işlem tesis edilmesi yönünde herhangi bir hüküm bulunmadığı tespit edilmiştir.
Faktoring sözleşmesinin müşteriye yüklediği diğer bir yükümlülüğünde temlikin borçluya ihbar yükümlülüğü olduğu, ancak müşterinin bu yükümlülüğünün ihmal edebileceği gözönüne alınarak faktoring şirketinin de ihbar konusunda yetkili kılındığının kabulü gerekeceği, (Faktoring kitabı, Şükrü Saraç, sayfa 258’de) 6361 sayılı FKFFŞK’nın 9/2. Maddesi hükmüne göre gerçek ticari ilişkilerden kaynaklanan ve belirli özellikteki ispat araçları ile tevsik edilebilen alacakların devralınmasını sağlamak için faktoring şirketinin araştırma ve inceleme yükümlülüğünün alacağın dayandığı belgelerin denetlenmesi ile sınırlı tutulması gerektiği, faktoring şirketinin temlik aldığı alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu tevsik eden fatura veya benzeri belgelerin gerçek olup olmadığını, özenle incelemeleri gerektiği, uygulamada sahte bir takım fatura veya benzeri belgelerin faktoring ilişkisine dayanak yapılabildiği, olumsuz sonuçlar ile karşılaşmamak açısından bu konudaki incelemelerin özenle yapılmasının faktoring şirketlerinin menfaatine olacağı; faktoring kitabı, Şükrü Saraç, Sayfa 282’de belirtilmiştir.
Tahsilat yönetim hizmeti, proses talimatının 3.7.4 maddesinde fatura borçlularının düzenli aranarak gerekli aksiyon bilgilerini içeren görüşme notları hazırlanacağının düzenleme konusu yapıldığı, davalılar tarafından bu madde kapsamında da herhangi bir işlem gerçekleştirilmemiştir.
… firmasına kredi kullandırımı sürecinde ibraz edilmiş faturalar için alacak bildirim formu alındığı, ancak … firmasının faturaya dayalı bir alacağının bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, fatura borçlusu firmalardan bir teyit işlemi alınmadığı gibi borçlu şirketlere ihbar yükümlülüğünün de yerine getirilmediği, sadece … firmasının beyanı ve teyidi ile işlem tesis edildiği, yönetim kurulu veya kredi komite kararlarında fatura borçlularından teyit alınmasına yönelik özellikle bir hüküm belirtilmesine gerek bulunmadığı, faktoring işlerinin temel uygulaması dışında işlem yapılması talep edildiğinde, ancak yönetim kurulu veya kredi komitesi kararlarına bu yönde hüküm konulabileceği, kredi komitesinin almış olduğu kararlarında faktoring işlemlerinde teyit alınmasına yönelik bir hükmün konulmasına veya zorunlu kılınmasına gerek bulunmadığı faktoring işlemlerinin temel unsurlarından olan teyit işlemi hususunda yapılması gerekli olan işlemleri tesis etmeyen davalıların TTK’nun 553. Maddesi kapsamında sorumlu oldukları, davalılar tarafından aksinin ispat edilemediği hüküm vermeye elverişli, denetime açık kök ve ek rapor doğrultusunda davalıların %33,33 oranında müterafik kusurlarının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’lik kısmi dava açmış, bilirkişi raporu doğrultusunda 07/12/2018 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek 42.914.918,00 TL’ye çıkarmış, bu dilekçesinde de davasının HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olduğunu bildirmiştir.
Davalı tarafından davanın HMK’nun 109. maddesi kapsamında kısmi dava olarak açıldığı, davacının ıslah dilekçesi ile davasını HMK 107. maddesindeki belirsiz alacak davasına çeviremeyeceği, ıslah edilen kısım için zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu kısım için zamanaşımı nedeni ile davanın reddi gerektiğini talep etmiştir.
Davacı HMK’nun 109. maddesi kapsamında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’lik maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Islah dilekçesinde ise davanın HMK 107. Maddesine göre açılmış belirsiz alacak davası olduğunu beyan ederek talep arttırımında bulunmuştur. Davacı dava dilekçesinde HMK’nun 109. Maddesine göre kısmi dava açmış olup, belirsiz alacak davası açtığını bildirmemiş olduğundan, daha sonradan HMK’nun 107. Maddesi kapsamında belirsiz alacak davasına ilişkin talep arttırımında bulunmasına davalılar tarafından itiraz edildiğinden davacının davasının kısmi dava olduğu ve ıslah yolu ile talebini arttırdığı sonucuna varılmıştır.
Davacı ıslah harcını 07/12/2018 tarihinde yatırmış olup, 07/12/2018 tarihinde davasını ıslah etmiştir. Davalılar ıslah talebine ilişkin zamanaşımı itirazında bulunmuşlardır. TTK’nun 560. maddesinde sorumlu olanlara karşı tazminat ismete hakkının davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 ve herhalde zararı doğuran fiilin meydana geldiği dönemden itibaren 5 yılı geçmekle zamanaşımına uğrayacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde teftiş kurulu başkanlığının yapmış olduğu araştırma sonucunda 02/09/2015 tarihli soruşturma raporu ile gerçekleşen zararı ve zararı gerçekleştirilen müdürleri öğrenmiş olduğunu bildirmiş olduğundan ıslahın yapıldığı 07/12/2018 tarihine kadar TTK’nun 560. maddesine düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı dolmuş olduğundan davacının ıslah ile arttırılan talebi yönünden davanın zamanaşımından reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi neticesinde; davacı … şirketinde icracı müdür olarak görev yapan davalıların … firmasına kullandırılan krediler ile ilgili fatura borçlularına yönelik herhangi bir teyit çalışması yapmadıkları gibi ihbarda da bulunmadıkları, teyit işleminin … firması üzerinden yapıldığı, bu işlemin de gerçek olmadığı, faktoring işleminin 2 temel unsuru olan ticari işlem ve alacağın varlığının bulunması şartının gerçekleşmediği, davalıların … firması ile kredilendirme sürecinde fatura borçlusundan teyit almayarak veya fatura borçlusuna gerekli ihbarı yapmayarak sorumluluklarını yerine getirmedikleri, bu nedenle her birinin %33,33 oranında kusurlu oldukları, TTK’nun 557. maddesi kapsamında birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları halinde bunlardan her birinin kusuruna ve durumun gereklerine göre zararın şahsen kendisine yükletilebileceği ölçüde bu zarardan diğerleri ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulabileceği, davacının dava açarken 10.000,00 TL üzerinden talepte bulunduğu, her bir davalının sorumluluğunun 3.333,00 TL olduğu hüküm vermeye elverişli, denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından, 10.000,00 TL tazminatın 3.333,00 TL’den …, 3.333,00 TL’den …, 3.333,00 TL’sinden … sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, ıslah ile arttırılan kısmın zaman aşımı sebebiyle reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 10.000,00 TL tazminatın 3.333,00 TL’den …, 3.333,00 TL’den …, 3.333,00 TL’sinden … sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 683,10 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 170,78 TL ve 732.879,52 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 733.050,30 TL harcın mahsubu ile fazla harç olan 732.367,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 5.433,25 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısma tekabül eden kısmın infaz kabiliyeti olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap edilen vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından, 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden, davanın red edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 494.249,16 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili, davalılar vekili, İhbar olunan … vekilinin yüzüne karşı, ihbar olunan … Sigorta vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar oybirliği ile verildi. 24/01/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

HARÇ BEYANI
683,10 TL K.H.
733.050,30 TL P.H.
732.367,20 TL İ.H.

DAVACI YARGILAMA GİDERİ
4.800,00 TL B.KİŞİ
633,25 TL POSTA
5.433,25 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

DAVALI YARGILAMA GİDERİ
100,00 TL POSTA
100,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ