Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1090 E. 2018/743 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1090 Esas
KARAR NO : 2018/743

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2015
KARAR TARİHİ : 27/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa …’ın 15/06/2015 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak davacıların kaldığını, müteveffanın 26/11/2010 tarihinde tasfiye halindeki … A.Ş.’nin merkez şubesindeki … numaralı hesabından 21.099,99 Euronun davalı şirketin 382681 numaralı hesabına virman yapılmasını talep ettiğini, müteveffa ile davalı arasında düzenlenen 26/11/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat başlıklı sözleşmenin özel hükümler bölümünde kararlaştırılan düzenlemelerde paranın hangi vadelerde, taksitler halinde ödeneceği ile ödenen gündeki kur karşılığı kapsamında TL olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı tarafından üzerine düşen edimleri yerine getirmemesi nedeniyle müteveffanın alacaklarının mirasçı müvekkillerine davalı tarafından ödenmesi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen sözleşmenin alacağın temliki değilde borcun nakli sözleşmesi olduğunu, borcu nakli sözleşmelerinde borcu devralan şirketin devreden şirketin sahip olduğu itiraz ve defileri ileri sürme hakkının bulunduğunu, … A.Ş.’nin tasfiye halinde olduğunu, bu nedenle tasfiye işlemleri sonuçlanıncaya kadar davacıların alacak talep etme hakkının bulunmadığını, davaya bakmakta yetkili mahkemeninde Zonguldak Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle yetki yönünden reddi ile savunmaları doğrultusunda da davanın esastan reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişiler Mali Müşavir … ile Hukukçu …’e tevdii edilen dosyaya 24/01/2017 tarihinde tanzim bilirkişi raporunda özetle; davacı Müteveffa …’ın dava dışı … A.Ş. nezdinde 92503 nolu 21.099,99 EURO tutarlarında Kar Zarar Katılım Akdi hesabı bulunduğu, … A.Ş.’nin tasfiye haline girmesi ile davacı Müteveffa … ile davalı … TİC.A.Ş arasında alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalanmış olduğu, imzalanan sözleşmenin konusuna ilişkin 3. maddesinde, hesabı temlik eden “muhatap” ile hesabı temlik alan “Temlik Alan” arasındaki temlik şartlarının belirlenmesi iş bu sözleşmenin konusudur.” 4.3. Maddesinde, “Temlik Alan” “Muhatabın” kendisine temlik ettiği tutan, Mutaba belirtilen vadelerinde taksitler halinde ödeyecek olup, her bir taksit ödeme gününde TCMB döviz alış kuru karlığı Türk Lirası olarak ödeyecektir. “Temlik Alan” ve “Muhatap” iş bu durumu gayri kabili rücu kabul beyan ve taahhüt ederler hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arısında kurulan sözleşmenin yukarıda belirtilen 4.3 maddesine göre yapılan ödeme planında, 26.07.2011 tarihli aylık 300,00 EURO eşit taksitle başlamak üzere 26.05.2017 tarihli 71. Takside kadar toplam 21-099,99 EURO davalı temlik alan borçlu tarafından ödeme taahhüdünde bulunulduğu, sözleşmenin 4.5 maddesinde; “Temlik alan” Md.4.3’te ödeme miktarı belirti­len 21.099,99 EURO’yu muhatabın … Bankası … Şubesi …. numaralı hesaba Md. 4.3’te belirtilen vadelerde havale ederek ödeyeceği, her bir ödeme birbirinden bağımsız olduğu, bu madde makbuz hükmünde olduğu, davacı taraf dava dilekçesinde “Davalı tarafça sözleşmede belirtilen vadelerde belirtilen hiçbir bedel müteveffanın hesabına gönderilmemiştir.” beyanında bulunduğu, davalı temlik alan tarafın “Ödeme define” ilişkin bir itirazının bulunmadığı, taraflar arasında temerrüde ilişkin faiz oranı belirlenmemiş olduğundan, 3095 sayılı Kanunun Yabancı para borcunda faize ilişkin 4/a maddesi “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oram uygulanır.” hükmü gereği olarak EURO cinsinden uyguladığı değişen oranlarda en yüksek faiz oram istemi uygundur.
Sonuç olarak; davacı Müteveffa … mirasçıları, dava tarihi 05.11.2015 itibarıyla; davalı şirketten 21.099,99 EURO alacağı bulunduğu, davacının 300,00 EURO’luk talebi ile bağlı olduğu, dava tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 21.099,99 EURO asıl alacağa 3095 sayılı Kanunun Yabancı para borcunda faize ilişkin 4/a maddesi kapsamında Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü gereği olarak EURO cinsinden uyguladığı değişen oranlarda en yüksek faiz oranı isteminin uygun olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının yeniden dosya kapsamınca değerlendirilmesi amacıyla kök raporu düzenleyen bilirkişiler tarafından 22/09/2017 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; davacının, … A.Ş.’den alacaklı olması, diğer bir anlatımla alacaklının değişmemesi, buna karşın borçlunun değişmesi nedeniyle, sözleşmenin borcun nakli sözleşmesi olduğu, borcun nakli sözleşmelerinde, alacaklının rızası arandığı, davacı alacaklı, davalı borçlu ile 26.11.2010 tarihli sözleşme imzalayarak borcu devralana rıza gösterdiği, bu durumda davacı alacağının davalı borçlu tarafından “Gayri kabili rücu kabul beyan ve taahhüt eder” üstlenilmiştir.
Alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesinin 1. Maddesinde; “davalının temlik alan ” toplam kar ve zarara katılım akdi veya cari hesap sahibi ” Muhatap “Tasfiye Halinde … A.Ş. “Kurum”; … A.Ş.’nin çalışanları ve yöneticileri ile doğrudan veya dolayı irtibatlı kişiler “İlgililer”; Kurum, İlgililer ve Şirketler aleyhine İcra Müdürlüklerinde başlatılmış ve başlatılacak takipler “İcra Takibi”; Kurum, İlgililer ve Şirketler aleyhine Hukuk Mahkemelerinde açılmış ve açılacak davalar “Hukuk Davaları”; Kurum, İlgililer ve Şirketler aleyhine Ceza Mahkemelerinde açılmış ve açılacak davalar “Ceza Davaları”; Kurum, İlgililer ve Şirketler aleyhine Savcılıklara veya İlgili Makamlara yapılmış ve yapılacak şikayetler “Şikayet” olarak anılacaktır. ” Hükmü düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 4.4 Maddesinde; “Muhatap” iş bu sözleşmenin imzalanması ile birlikte, bütün sonuçlan itibari ile hukuki ve cezai yönden şahsi hakları da kapsar şekilde, asıl alacak, ücreti vekalet, faiz, munzam zarar ve sair alacaklarda dahil olmak üzere, gerek “Şikayet” gerek “Ceza Davaları” gerek “Hukuk Davaları” ve gerekse “İcra Takibi” yönünden “Kurum” ve “İlgilileri” en geniş anlamda gayri kabili rücu ibra eder.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu kapsamda Muhatap, “Toplam kar ve zarara katılım akdi ve/veya cari hesap sahibi”, “Kurum” ve “İlgilileri” “Tasfiye Halinde … A.Ş. “Kurum”; … A.Ş.’nin çalışanları ve yöneticileri ile doğrudan veya dolayı irtibatlı kişiler “İlgililer, bu kapsamda muhatap’ın “Kurum” ve ilgilileri ibra ettiği, bu kişilere karşın dava ve icra takiplerinde bulunmayacağı konusunda dava ve icra takibi açmayacağına ilişkin ibrada bulunduğu, tasfiye ortaklık mal varlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmesi, geriye bir miktarın kalması halinde bu tutarın tasfiye bakiyesi dağıtımı hükümlerine göre dağıtılması ve nihayet ortaklığın sicilden terkini işlemini ifade eder.
Somut olayda borcun nakli işleminin gerçekleşmiş olması karşısında davalı .. A.Ş.’nin borcu ödemekle yükümlü olduğu açık olup, borcu üstlenen davalı yanında … Kurumunun tasfiyesinin sonuçlandırılmasının sonuca etkili olmayacağından kök rapordaki görüş ve kanaat dışında herhangi bir görüş yada kanaat bildirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı tarafın kendilerinden dava dışı tasfiye halindeki … A.Ş’den olan alacaklarını temlik alan davalı şirketin temlik sözleşmesinde belirtildiği şekilde taahhüt etmiş olduğu borçlarını ödememiş olması nedeniyle açılmış olan alacağın temliki nedeniyle alacak davası olduğu, alacak miktarının toplam 21.099,99 EURO ise de açılan davanın kısmi dava şeklinde açıldığı, bu aşamada 300 EURO’nun tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
İş bu dava tarihinin 05/11/2015 olduğu, taraflar arasındaki alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi başlıklı 26/11/2010 tarihli sözleşmedeki ödeme planına göre dava tarihi gözetildiğinde 26/07/2011 – 26/10/2015 tarihleri arasındaki toplam 52 adet 300 Euronun muaccel olduğu, geri kalan bedellerin dava tarihi itibariyle vadesinin henüz gelmediği, dosyamız kapsamında bulunan 19/12/2016 tarihli bankacı ve hukukçu bilirkişi raporunda davacının 21.099,99 Euro alacağının bulunuğu, ancak 300 Euoruluk talebi ile bağlı olduğu ve bu alacak miktarınına 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi kapsamında faiz işletilmesi gerektiği belirtilmiş, itirazlar üzerine alınan 16/08/2017 tarihli ek raporda da taraflar arasındaki sözleşme maddeleri irdelenerek kök rapordaki görüşlerini koruyarak davacının talebinde haklı olduğunun belirtildiği, daha sonra davacı vekilince 21.099,99 Euro üzerinden davanın ıslah edildiği görülmüş olup, ayrıca Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28/02/2017 tarihli 2016/7313 esas, 2017/1555 karar sayılı onama ilamında; “Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 24/11/2010 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin Tasfiye Halinde … A.Ş: nezdindeki 21.522,00 USD alacağını davalıya temlik ettiğini, ancak müvekkiline ödenmesi gereken bedelin ödenmediğini bunun üzerine icra takibine geçildiğini itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davalının takibe konu temlik sözleşmesine dayalı borcunu ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine” şeklindeki onama ilamı ışığı altında yapılan değerlendirmeler çerçevesinde davacının dava tarihi itibariyle muaccel hale gelen alacak taleplerinin kabulüne, vadesi gelmeyen alacaklar yönünden ise davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE 15.600 EURO’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/724 E. 2015/766 Karar sayılı veraset ilamındaki hisselerine göre davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesine uyarınca alınması gereken 4.706,17 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL + 1.591,35 TL ıslah harcından oluşan toplam 1.619,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.087,12 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; 29,20 TL peşin harç, 1.591,35 TL ıslah harcından oluşan toplam 1.619,05 TL davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 1.341,50 TL bilirkişi ücreti, posta, tebligat, müzekkere masraflarından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 991,82 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca hesap olunan 7.928,37 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca 2.914,77 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”