Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1038 E. 2018/756 K. 29.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1038 Esas
KARAR NO : 2018/756

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/10/2015
KARAR TARİHİ : 29/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/04/2014 tarihinde … plakalı aracın … İli … İlçesinde tek taraflı olarak gerçekleşen trafik kazasında araç içerisinde yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını, kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu trafik sigortasının olmadığını, bu kapsamda sorumluluğun …nda olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminat bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava konusu kazaya sebebiyet veren aracın trafik sigortasının olup olmadığının mahkemece araştırılması gerektiğini beyanla, kısmi dava açılamayacağını öncelikle gerçek zarar bedeli tespit edilerek dava değerinin yeniden harçlandırılmasını, müvekkili şirketin sorumluluğunun üçüncü şahısların uğrayacakları sürekli sakatlık zararlarının kusur oranı kapsamında karşılanabileceğini, aracı kullanan sürücünün alkollü ve ehliyetsiz olduğundan davacınında kusurlu olduğunu, öncelikle kusur ve maluliyet oranınında tespit edilmesi gerektiğini, davanın açılmasına da müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini, davanın araç sürücüsü dava dışı …’ya ihbarını, müvekkili hakkındaki haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla dosya … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 11/01/2017 tarihli maluliyet raporunda özetle; dava konusu kaza sebebiyle celp edilen tedavi evraklarının incelenmesinde; şahsın 19.12.2014 tarihinde … Devlet Hastanesine müracaat ettirildiği, alt dudağa paralel tam kat ağız mukozasını içerecek şekilde 10 cm’lik keşi, üst dudağa paralel 3-4 cm’lik keşi, sağ kaş üstünde 10-15 cm’lik cilt cilt altı keşişi, sol kaş üzerinde 1-2 cm’lîk keşi, maksiller 1., 2. dişlerde kınk ile bu alana uyan maksi ila bölgesinde kırık, nazal kemikte kırık, maksiller sinüs içerisinde kanama, dil ortasında transvers seyreden totale yakın kesinin bulunduğu, sol diz altında 7-8 cm’lik keşi olduğu, 29.12.2014 tarihinde ameliyat edilerek dildeki subtotai kopmanın onarıldığı, 02.01.2015 tarihinde taburcu edildiği, 06.06.2017 tarihinde Anabilim Dalımızda yapılan muayenesinde; konuşmada zorlanma şikayeti olduğu, sert yiyecekleri çiğnemede zorlandığı, üst ön dişlerin protez olduğu ve dilde nedbe dokusu bulunduğu, yüzünde alt dudak altında 2 cm, sağ göz dış yanında 3 cm, sağ kaş üstünde 3 cm, frontal orta hatta l cm, sol frontalde 2 cm, sol kaş üstünde 1 cm ve sol dizde 5 cm nedbelerinin olduğu, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalının 21,10.2017 tarih 93 sayılı raporunda; yapılan fizik İncelemesinde otoskopide bilaterai tımpan zar doğal, rinoskopı anterior muayenesinde septum solda deviye, orofarenks muayenesinde sağ üst kesici dişler, sağ Üst köpek dişi ve sol üst kesici dişler protez olarak izlendiği, dilde sol lateralde keşi sütürasyonuna bağlı nedbe, sağ kaş altında sütür nedbesi, alt dudakta paralel mukozada sütür nedbesi mevcut olduğu* hastanın yapılan son durum muayenesinde konuşmada artikülasyon bozukluğuna neden olabilecek skar dokuları ve protez İzlendiği, afazi izlenmediği tespit edilmiştir.
Halen yürürlükte olan Sosyal Güvenlik Kurumu; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre 1998 doğumlu …’ nun anzası değerlendirildiğinde; sonuç olarak bu yaralanma neticesinde şahsın gerek hastane, gerekse hastane dışında yaralarının iyileşmesi ve mevcut haliyle olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin l ay olduğu, şahısta sürekli işgöremezlik halinin bulunmadığı yönünde görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacının iddiaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla dosya bilirkişiler Makine Mühendisi … ile Aktüer …’ya tevdii edilmiş olup, dosyaya tanzim olunan 07/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Dava konusu kazada kusur yönünden İncelenmesinde; davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, olay tarihinde müvekkilinin çocuğunun içinde bulunduğu geçerli trafik sigortası bulunmayan aracın yapmış olduğu kaza neticesinde yaralandığını, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu davacının zararının ortaya çıkacağı, davalı aracının olay tarihinde geçerli trafik sigortasının bulunmaması nedeni ile, şimdilik 1.000.-TL cismani zararın tazmini isteği ile iş … aleyhine iş bu davanın açıldığı, dosya içinde trafik kaza raporu ve olay yeri krokisi mevcuttur. Olay mahalli meskun mahal olup yol 12 metre genişlikte, tek yönlü, asfalt kaplama. Hava karanlık, aydınlatma mevcut değil, görüş normal, zemin ıslak. Krokide aracın kontrolunu kaybederek sağa yönelmesi sonucu yolun sağında bulunan trafoya çarptığı gösterilmiş, kaza raporunda araç sürücüsünün kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mevcut delillerden davalı araç sürücüsünün olay sırasında alkollü olduğu anlaşılmaktadır.
Kazalı çocuk … ifadesinde, olay günü İbrahim’in babasına ait araç ile kendisini aldığını, birlikte bir süre gezdiklerini, alkol aldıklarını, dönüş yolunda uyuduğunu, olay sırasında sürücünün yanındaki koltukta oturmakta olduğunu, daha sonra aracın trafoya çarptığını öğrendiğini beyan ettiği, olay sırasında araçta bulunan diğer çocuk …, araç ile biraz gezdiklerini, kendisinin dışında herkesin alkol aldığını, kendisinin arka koltukta olduğunu, aracın hızının saatte 60-70 km olduğunu, araç sürücüsünün her hangi bir manevra ya da fren yapmadan gidip trafoya çarptığını beyan etmiştir.
Karayolları Trafik Kanununun 52.maddesinde; sürücülerin “kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak”, “hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak”, zorunda oldukları belirtilmiştir.
Olay sırasında geçerli trafik sigortası olmayan aracın sürücüsü … olay sırasında alkollü olmasına rağmen araç kullanarak trafiğe çıktığından, zeminin ıslak olmasına rağmen hızını yol şartlarına göre ayarlamayıp seyri sırasında kontrolunu kaybederek yol kenarındaki trafoya çarptığından kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğu, davacının çocuğu … olay sırasında araç içinde yolcu olarak bulunduğundan kazanın meydana gelmesinde kusuru görülmemiş olup kazayı önlemek için alabileceği tedbir bulunmamaktadır.
Tazminat hesabı, ilgili yasa hükümlerine, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına ve yargıda geçerli hesaplama yöntem ve formüllerine göre yapılacaktır. Hazine Müsteşarlığı’nın 2010/4 sayılı Genelgesine dayanılarak, sigorta şirketleri ve aktüerler, yargıda geçerli olmayan ve Yargıtay’ca belirlenen ilkelere uymayan formüllere göre tazminat hesaplamakta ısrarlı iseler de, ölüm nedeniyle tazminat hesaplarında matematiksel formüller önemli olmayıp, aslolan “hukuksal nitelemeler”dir. Çünkü 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2 ve yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.maddelerinin anlam ve amacı, her olayın özelliğine göre, hesap öncesi, bazı (hukuksal) değerlendirmeleri zorunlu kılmaktadır.
Sigorta Şirketlerinin kullandıkları “devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülü ve %3 teknik faiz yargıda geçerli değildir. Söz konusu formül 1993 Ankara Sempozyumunda sigorta temsilcileri tarafından önerilip kabul edilmediği gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu gelir bağlama işlemlerinde de bu formül kullanılmamakta ve peşin değer hesabı, 12.05.2010 gün 27579 sayılı RG’de yayınlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği 46.maddesine göre yapılmakta, maddede belirtildiği üzere “yüzde beş iskonto oranı”na göre peşin sermaye değeri tabloları hazırlanıp bu tabloların demografik ve ekonomik değişiklikler nedeniyle Kurumca gerekli görülen hallerde güncellenmesi öngörülmekte; peşin sermaye değeri hesaplamalarıyla ilgili usul ve esaslar Kurumca 28 Eylül 2008 gün 27011 RG’de yayınlanan Peşin Sermaye Değerlerinin Hesaplanmasıyla ilgili Tebliğ hükümlerinde açıklanmış bulunmakta ve eki tablolar kullanılmaktadır. Yargıdaki uygulamalara ve Yargıtay’ca öngörülen yöntemlere gelince: Hesap formülü konusunda, Yargıtay’ca, açık ve anlaşılır “denetime elverişli” basit bir formül yeğlenmektedir. 1993 Ankara Sempozyumunda kabul edilen “progressif rant” formülünün basitliği, açık ve anlaşılır olması, bu formülün öngörülme nedenidir. Her ne kadar bu formüle göre, kazançlar hiç artmayıp hep aynı kalmakta, her yıl için ayrı ayrı eşit oranda artırım ve iskonto aynı sonucu vermekte, bunun için gereksiz tablolar düzenlenmekte ise de, Yargıtay görüş değiştirinceye kadar, bilirkişilerin tazminat hesaplarını buna göre yapmaları bir zorunluluktur. Ancak, “matematiksel” gerçeklik dikkate alınarak her yıl için aynı sonucu veren gereksiz tablolardan vazgeçilmeli; işleyecek dönem hesabı için “Kazanç x Zarar süresi = İşleyecek dönem kazançları” kısa formülünden yararlanılmalıdır.Yaşam (bakiye ömür-mortalite) tablolarına gelince: Her ne kadar Bakanlar Kurulu 2006/ 11345 sayılı kararının 2/d maddesinde ve Hazine Müsteşarlığı Genelgesinde (ülkemizdeki ortalama ömür sürelerine uygun olmayan) CSO-1980 Amerikan tablolarından sözedilmiş ise de, SGK’nun 25.09.2012 gün 2012/32 sayılı Genelgesi ekinde Türkiye koşullarına göre düzenlendiği açıklanan TRH-2010 (Kadın Erkek Hayat) tabloları yer almış ve peşin değerlerin buna göre hesaplandığı açıklanmıştır. Yargıtay uygulamasında ise PMF-1931 yaşam tablosundan vazgeçildiğine ilişkin bir işaret henüz alınmamıştır.
Bu kapsamda, kurumlar arasında ortak görüş ve uyum sağlanıncaya, “ulusal mortalite tablosu” oluşturuluncaya ve Yargıtay’ca görüş değişikliği yapılıncaya kadar PMF-1931 yaşam tablosunu kullanmamız gerektiği, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tazminat hesabına esas kazançlar belirlenirken, olay tarihinden hüküm tarihine kadar bilinen tüm kazançların ve en son yürürlüğe giren veya girecek olan yasal asgari ücretlerin hesaplamada gözetilmesi; en son kazanç unsuru birim alınarak, her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi gerekmektedir.
Davacının bedensel zararının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 08.11.2017 tarih ve 3913 sayılı Raporunda 1 ay iyileşme süresinin olduğu yönünde tespit yapıldığı, dosya kapsamında Davacının Yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği davacının gelirinin asgari düzey olarak hesaplamaya tabi tutulması kanaatinin hasıl olduğu, davacının kazancının daha fazla olduğuna ilişkin bir bilgi ve belgenin dosyaya ibrazı halinde olay/hesap tarihleri arasında asgari ücretin uyarlanması sonucu yeni bir hesabın yapılabileceği, bu bilgiler ışığında davacının olay tarihinde asgari ücret düzeyinde kazancının olduğu varsayılarak hesaplama yapılması gerektiği, 26.08.1998 doğumlu davacı kaza tarihi olan 19.12.2014 tarihinde 16 yıl 3 ay 23 gün var olduğundan (16) yaşında, PMF-1931 tablosuna göre kalan yaşam süresi (49) yıl ve (65) yaşına kadar yaşayacaktır. Davacının 18-16= 2 Yıl Efor Kaybı Dönemi 60-18=42 yılı aktif, 65-60=5 yıllık dönem için ise pasif dönem hesabı yapılacaktır.
KTK uyarınca kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsünün kusuru nispetinde … ŞİRKETİNİN KTK 93 hükmü gereği kaza tarihinde cari 268.000, 00 TL limit ile gerçek zarardan sorumlu olduğu esası benimsenerek, teminatı aşan miktarlarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceği, Karayolları Trafik Kanunun 99. Maddesinde; ‘’ Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…..’’ denmektedir. Bu kapsamında davacı tarafça davalı sigorta herhangi bir müracaatın bulunmadığı görüldüğünden davalı sigorta şirketini temerrüt tarihinin dava açılış tarihidir.
Sonuç olarak; Olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesi bulunmayan aracın sürücüsü … olayda % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının çocuğu … olayda kusursuz olduğu, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik süresinin 866,68 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 19/12/2014 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanmasına ve malul kalmasına dayalı olarak açılan tazminat davasıdır.
Dosya kapsamında bulunan 08/11/2017 tarihli … Üniversitesi ATK raporuna göre davacının geçici iş görememezlik süresinin 1 ay olduğu, sürekli iş görememezlik halinin bulunmadığı, yine hüküm kurmaya elverişli 06/05/2018 tarihli makine ve aktüer bilirkişi heyeti raporunda, olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesi bulunmayan aracın sürücüsü …’nın olayda % 100 kusurlu olduğu, davacının çocuğu …’ın kusursuz olduğu, talep edebileceği, geçici iş görememezlik tazminatının 866,68 TL olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile 866,68 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabından tahsiline,
2-Harçlar tarifesine uyarınca alınması gereken 59,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 31,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi ücreti, posta, tebligat, müzekkere masraflarından oluşan toplam 1.064,75 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 922,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca takdiren 866,68 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT tarifesi uyarınca takdiren 133,32 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 55,00 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 7,35 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, KESİN OLMAK üzere karar verildi. 29/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”