Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/883 E. 2019/61 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/883 Esas
KARAR NO : 2019/61

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02.10.2013
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 02.10.2013 tarihli dava dilekçesinde; … 18. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasına sunulmuş olan tespit raporunu da eklemek suretiyle, davacı ile dava dışı … firması arasında kurulan ilişkiye göre, davacının …’ın satış noktalarındaki yeni tabelaların imal ve montaj işini üstlendiğini, bununla ilgili olarak, malzeme tedarik amaçlı olarak da davalı ile 9.12.2011 tarihinde bir sözleşme akdettiğini, davacının …’a karşı edimini ifa ettikten sonra; davacının dava dışı …’dan, teslimden bir yıl geçmiş olmasına karşın, teslim ve montajdan itibaren bir yıl geçmemiş olmasına karşın, beyaz renkli PS malzemelerin çoğunda solmalar ve kararmalar tespit edildiğine dair bildirim aldığını, davalının davacıyla yaptığı ilk görüşmede hatayı kabullenerek davacının zararlarını gidereceğini beyan etmesine karşılık, daha sonra davalının davacıyla olan görüşmelerini kestiğini, davacının daha sonra … 14. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve … günlü ihtarıyla ayıp bildiriminde bulunduğunu, davalının malzemelerle ilgili olarak 2 yıl garanti vermesine karşın malzemenin gizli ayıplı olduğunun ortaya çıktığı somut durumda verdiği garantinin gereğini yerine getirmediğinin bildirildiğini, ortaya çıkan maddi zararın kapsamının yapılan araştırmalardan sonra meydana çıkabileceğini, bunun dahi 50.000-TL civarında bir inceleme bedeline ihtiyaç göstereceğini bildirerek şimdilik 1.000 TL maddi tazminat, 50.000 TL manevi tazminat ve alacaklı olduğu 6.500 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 05.11.2018 tarihli beyan dilekçesi ile davasını, 143.835,87 TL maddi tazminat, 6.541,92 TL cari hesap alacağı, 50.000 TL manevi tazminat olarak ıslah etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunduklarını, davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, davacı ile arasında bağlayıcılığı olan bir yazılı akit olmadığını, davacının ibraz ettiği sözleşmeyi reddettiklerini, davacının gönderdiğini ileri sürdüğü ihtarnamenin de ulaşmadığını, davacıya ürünler ile ilgili bir garanti vermediğini ve bilakis davacının PS malzemenin yapısını ve sararacağını bilerek bu ürünü talep ettiğini, davacıya karşı bir sorumluluğunun olmadığını, ayrıca, davacının ayıp bildirimini de yasada öngörülen sürede yapmadığını bildirerek yetki yönünden ve akabinde esastan reddini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında ticari alım satım ilişkisine dayalı satılan malların ayıplı olduğu iddiası ile açılan alacak davası ve fazla ödenen miktarın iadesine ilişkindir.
Mahkememizce, bilirkişi heyeti olarak hukukçu bilirkişi …, mali müşavir bilirkişi …, İTÜ’den kimya-metalurji mühendisi …’nın seçilmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 14.12.2015 havale tarihli kök raporda; yanlar arasında bir satım ilişkisi kurulmuş olduğu kabul edildiği takdirde, davalının davacıya verdiği ürünün/ürünlerin ayıplı olduğu ve bunun gizli ayıp vasfını taşıdığının teknik incelemeye dayalı biçimde anlaşıldığı, öğretide de ifade edildiği gibi, “…alıcı muayene sonucunda gördüğü veya sonradan meyana çıkan ayıplan derhal satıcıya bildirmek zorundadır. Kural olarak ihbar bir şekle bağlı değildir. Tacirler arasında satışlarda dahi, TTK ayıpların haber verilmesi için belli bir şekil öngörmemiştir; ayıp yüzünden sözleşme feshedilecek bile olsa, ayıpların bildirilmesinin TTK 20/f. III’de belirtilen şekilde yapılması gerekmez; yalmz fesih beyanında bu hükme uyulması gerekir. Ayıp teslim esnasında açıkça belli olabilir, muayene süresi sonunda veya sonradan ortaya çıkabilir. Belli olunca derhal satıcıya bildirilmelidir Buradaki ‘derhal’ kelimesini halin icaplarına göre yorumlamak lazımdır… (Prof. Dr. Haluk Tandoğan; Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri, cilt: 1/1, İstanbul 2008, sh. 180 vd.). ” denildiği, somut durumda, gerek tespit raporu içeriği gerekse yukarıda yer bulan teknik anlatım gereği, olayda gizli ayıbın bu şekilde ortaya çıkması bahis konusu olduğu, egemen görüş ayıp ihbarının her surette yapılabileceği yönünde olmakla, davacının davalıya ulaşmayan noter ihbarı bir yana bırakılsa bile, e-mail ile yaptığı ayıp bildirimlerinin bu anlamda geçerli bir ayıp ihbarı sayılmasının olanaklı olduğu, taktiri mahkemeye ait olmak üzere, gizli ayıbın var olduğu bir konstrüksiyonda, ayıp sürede (6 ay) açıldığı kabul edilecek olursa, davanın dinlenme koşullarının olduğu, davacının böylesi bir durumda hakları yasada sınırlı biçimde belirlendiği, ayıba karşı tekeffülün şartları gerçekleşince, alıcı (somut olayda: davacı) lehine bazı hakların doğduğu, dilerse satımın feshini, dilerse satış parasında indirim yapılmasını talep edebileceği, yahut da misli eşya satışında, satılanın ayıptan ari misliyle değiştirilmesini isteyebileceği, davacının somut davadaki isteminin tazminat olarak ifade edilmiş olmakla bu yönüyle yeterli sarahat taşımamakla birlikte, anlatımın içeriği, fesih ve ayıptan ari misli ile değiştirmek yönünde olmayıp, akçalı istem olduğu ve buna göre, davacının isteminin semenin tenzili olarak anlaşılması gerektiği, davacının 3.kişiyle ilişkisinin tüm külfetinin davalıya tahmilinin yasakoyucu tarafından benimsenmediği, bu durumda, davacı yanın, dava dışı … ile olan ilişkisinde …’dan sadece ve fakat mutlaka ayıplı ürünün fiilen kaç adet olduğu ve kaç adedinin değiştirilmek mevkiine geldiğine dair net bir açıklama temin ederek dosyaya sunması ve o üründe kullanılan malzeme türünün davalıdan alım fiyatını bildirmesi gerektiği, ancak bu veriler netlikle ortaya konduktan sonra tenzil edilecek semenin ne olduğu belirlenebilir hale geleceği, sunulu verilerin bu saptamayı yapmaya elverişli olmayıp, davacının, bu ürünler sebebiyle uğradığını ileri sürdüğü zararın tüm boyutunu kendi maliyet iddiasına göre dermeyan ederek anlatımda bulunduğu, sunulu olan verilerle nisbi metot uygulanarak bu hususta görüş dermeyanının bu aşamada olanaklı olmadığı, davacı yanın ayrıca 6.500 TL’lik alacak iddiasının gerekçelerini de tavzih etmesi gerektiği, manevi tazminata ilişkin talebin taktirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın önceki ara kararı gereğince tayin edilen bilirkişilere verilerek, bilirkişiler tarafından sunulan 14/12/2015 tarihli rapordan sonra dosyaya sunulan bilgi, belgeler de incelenerek taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapmak sureti ile rapor düzenlemelerinin istenilmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 06.10.2017 tarihli 1. ek raporda; meselenin hukuki takdiri ve tavsifi 6100 sayılı HMK’nın md. 266/c2 hükmü ve 6754 sayılı kanunun md. 3/3 hükmü gereği tamamen ve münhasıran mahkemeye ait olmak kaydı ile, kök raporda yer bulan perspektifin özü de korunarak, davacının kapanış tasdiklerinin usulüne göre yapıldığı, bu itibarla lehine delil vasfı bulunduğu, mahkemece değerlendirilecek 2013 yılı ticari defterine, davacının takip ve dava konusu yapmış olduğu faturanın yer aldığı, davalının kapanış tasdiklerinin usulüne göre yapıldığı, bu itibarla lehine takdiri delil sayılabilmesinin mahkemenin değerlendirmesi içinde olan 2013 yılı ticari defterine, davacının takip ve dava konusu yapmış olduğu faturaların yer aldığı, davacının, 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defterlerinde davalının cari hesap bakiyesinin 6.541,92 TL, davalının, 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defterlerinde davacının cari hesap bakiyesinin 6.742,53 TL tutarında alacak bakiyesi verdiği, yani davalının, davacıya 6.742,53 TL tutarında borçlu olduğu müşahede olunmakla, davacının, … tabelalarında bozulan logolar için gerçekleştirdiği harcamalara ilişkin olarak toplam; 201.082,00 TL tutarında harcama yapıldığını belirttiği bildirilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın bilirkişi heyetine verilip, davalı itirazlarının incelenerek ek rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiş olup, ibraz edilen 12.09.2018 tarihli 2. ek raporda; Davalı yanın ayıp ve ayıp ihbarı sürelerine ilişkin itirazlarının, önceki raporlardaki kanaatlerini değiştirmeye etkili olmadığı, davacının tabelalarda bozulan logolar için gerçekleştirdiğini belirttiği harcamalara dair toplam 201.082 TL tutarında harcama yaptığını beyan ettiği, ancak mali incelemeye göre, bu harcamalarına ilişkin 143.835,87 TL tutarında fatura sunduğu, bu çerçevede bahse konu harcamalarının sadece 143.835,87 TL’sini ispat edebildiği, takdirin bu alanda da mahkemeye ait olduğu, sair hususlarda önceki raporlarda yer alan kanaatlerin korunduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı dava dışı … A.Ş. ile aralarında ürün ve hizmet satın alımı sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşme kapsamında dava dışı … San. A.Ş. ‘nin satış noktalarında tanıtım görevi gören ve kurum kimliğini temsil eden tabelaların yeni bir dizayn geliştirilip kullanılması ve bu işin imalat ve montajının yapılması konusunda sözleşme imzaladıklarını … A.Ş. ile imzaladıkları sözleşme kapsamındaki tabelaların imalatında kullanılacak malın davalıdan satın alındığını, satın alınan bu malzeme ile üretim yaptıklarını, davalıdan satın alınan malzemelerde solma ve kararmalar olduğunu, davalının hatayı kabullenerek yeni ve kaliteli malzeme temin edeceğini taahhüt etmesine karşın bu taahhüdünü yerine getirmediğini, davalının teslim ettiği malzemenin gizli ayıplı olduğunu, ayıplı malların tespiti işleminin bir maliyeti gerektirdiğini, buna ilişkin zararını, ayrıca ayıplı maldan dolayı müstef zararının ve davalıya yapmış olduğu fazla ödeme ile manevi zararının tazminini dava ve talep etmiştir. Dosya içerisindeki ürün, hizmet, satın alma sözleşmesi örneğinden davacı … Ltd. Şti. ile dava dışı … A.Ş. arasında …’ın tayin edeceği mağazalara tabela temin etme, belirtilen konseptleri uygulama yönünde sözleşme ve eklerinin imzalanmış olduğu görülmüştür.
Dosya içerisindeki satış sözleşmesi örneğinden davacı ile davalı arasında stant görsellerinde belirtilen özelliklere göre ürün imari konusunda anlaşmış oldukları bu kapsamda fiyat teklifi yapıldığı ve davacı tarafından davalı adına faturalar düzenlenmiş olduğu görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan … 17. Noterliği’nin … tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinde, davacı … Ltd. Şti.’nin davalı … San. Tic. Ltd. Şti. ‘ye sözleşme kapsamında teslim edilen malzemelerin ayıplı olduğu, ayıplı malzeme olarak teslim edilen malların bedelinin iadesinin talep edildiği, … 14. Noterliği’nin … tarihli, … yevmiye nolu ihtarname örneğinden ise davacının davalıya 6.541,92 TL cari hesap alacağının iadesinin talep edildiği, dosya içerisinde bulunan … 18. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … Hizmetleri Ltd. Şti.’nin davalı … San. Tic. Ltd. Şti. hakkında taraflar arasındaki 19/12/2011 tarihli sözleşme kapsamında temin ve teslim edilen ürünlerin sararma ve diğer ayıplarının bulunduğunun tespini talep ettiği, mahkeme tarafından yapılan tespit sonucunda kimya mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, teslim edilen ürünlerin gizli ayıplı olduklarına dair rapor düzenlenmiş olduğu görülmüştür. Davalı davaya vermiş olduğu cevapta, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, yetki itirazında bulunduğu, davalı ile yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, teslim edilen mallarda üretim hatasından kaynaklanan bir ayıbın bulunmadığını savunmuştur.
Dosya içerisinde bulunan taraflar arasındaki sözleşme örneğinde, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olarak belirlendiği, bu nedenle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacının 05/11/2018 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş olduğu örülmüştür.
Dosya mahkememizce Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve mali müşavir …’a verilmiş; bilirkişi kurulu dosyaya sunduğu 14/12/2015 tarihli raporlarında dava konusu PS’den mal üretilen ışıklı reklam panosunun kullanılan PS levhalarının yaklaşık 1 sene içerisinde sarardığı, dosyada verilen 11/07/2013 tarihli bilirkişi incelemesinden anlaşıldığını, ürünlerin garanti süresi dolmadan sararmasının davalı tarafından üretilen ürünlerde UV ve Atmosferik Etki Korumasını malzemeye yeterli düzeyde uygulamadığını, bu özelliğin ürünlerin ayıplı olduğu ve bu ayıbın gizli ayıp vasfını taşıdığı, eksik hususların tamamlanması halinde diğer hususlara ilişkin rapor düzenleyecekleri yönünde rapor vermiş, dosya aynı bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş ve ek rapor alınmış, bilirkişi kurulu dosyaya sunduğu 02/10/2017 tarihli ek raporunda; davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, davalının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, davacının defterlerinde davalıdan 6.541,92 TL alacağının bulunduğu, davalı defterlerinde de davacının 6.742,53 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının dosyaya sunduğu faturalardan ayıplı olan tabelalara ilişkin toplam harcamasının 143.835,87 TL olduğunun rapor edildiği, aynı bilirkişi kurulundan aldırılan 18/06/2018 tarihli 2. ek raporda; kök rapordaki gizli ayıba ilişkin tespitlerinin aynen devam ettiğini, üretilen malzemedeki ayıbın gizli ayıp olduğu, davacının ayıplı mallar için gerçekleştirdiği harcamalara ilişkin fatura üzerinden yapılan harcama miktarının 143.835,87 TL olduğunun rapor etmiş oldukları görülmüştür.
Dosya kapsamındaki sözleşme ve fatura örnekleri ile bilirkişi tarafından taraf defter ve kayıtlarında yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda; davacı ile davalı arasında davacının dava dışı … firmasına üreteceği tabelalar için plastik malzemeyi davalıdan satın almasına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davalının davacıya satıp teslim ettiği ürünlerde ayıp iddiası ile davacının davalıya ihtar çekmiş olduğu, … 18. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan tespit dosyası ve mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda davalının davacıya satıp teslim ettiği malzemenin ayıplı olduğu bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu davacının davalıya süresinde ayıp ihbarında bulunmuş olduğu tespit edilmiş, taraf defter ve belgelerinde yapılan incelemede davacının cari hesap itibarıyla davalıdan 6.500 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş, bilirkişi davalının teslim ettiği ayıplı ürünlerden dolayı davacının yaptığı harcamanın ve bu nedenle uğradığı zararın sunulan faturalar itibarıyla 143.835,87 TL olduğunu rapor etmiş, bilirkişi raporu dosya kapsamı ile uyumlu, bilimsel ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alınmış, dosya kapsamı itibarıyla sözleşme konusu malların davalı tarafından davacıya satışının 27/12/2011 tarihinde yapılmış olduğu, davanın 02/10/2013 tarihinde açılmış olduğu, davacının dava dilekçesinde cari hesaptan olan 6.500 TL alacağını ve belirsiz alacak davası olarak da 1.000 TL zararının tazmininin istediği, zararına ilişkin talebinin 05/11/2018 tarihinde ıslah ederek artırmış olduğu görülmüştür.
Türk Borçlar Kanunu’nun 231.maddesine göre; ayıptan dolayı satıcının sorumluğu, satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Dosyada bulunan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporlarında davalı satıcının, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusuru bulunduğuna dair bir tespitin bulunmadığı, davalı tarafından üretilen malın ayıplı olmasından dolayı davacının davasını 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açması gerektiği, davacının zamanaşımını kesen dava tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde zararına ilişkin talebinin artırımını yapmamış olması nedeni ile ıslahla yapmış olduğu artırım miktarının reddine karar verilmesi sonucuna varılmış, davacı ile davalı arasındaki sözleşme konusu işin niteliği aldırılan bilirkişi raporu ve yaptırılan tespitler itibarıyla davacı yönünden manevi tazminat şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmış, davacının cari hesaptan olan ve dava dilekçesi ile talep ettiği zararına ilişkin talebin kabulüne karar verilerek, davacının manevi tazminat davasının reddine, diğer taleplerinin kısmen kısmen kabulüne, 6.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 6.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 512,33 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 982,00 TL peşin ve 2.441,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.423,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.910,68 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 512,33 TL harç ile, yine davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 3.843 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1,54 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından aşağıda dökümü yapılan 8,00 TL yargılama giderinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 7,99 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti, maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, manevi tazminat talepleri dışındaki, davanın reddedilen 142.877,79 TL miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 14.180,22 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, 50.000 TL’lik manevi tazminat talepleri açısından davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10.maddesinin 3.fıkrası gereğince 2.725 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/01/2019

Katip …

Hakim …

Harç Beyanı
K.H.= 512,33 TL
P.H.= 3.423,00 TL
İ.H.= 2.910,68 TL

Davacı yargılama gideri
3.450,00 TL bilirkişi ücreti
393,00 TL posta gideri
3.843,00 TL Toplam yargılama gideri

Davalı yargılama gideri
8,00 TL posta gideri