Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/728 E. 2021/1013 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/728 Esas
KARAR NO : 2021/1013

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2009
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 02/11/2009 tarihli dava dilekçeside; Müvekkil şikâyetçi …Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin, … ili, … ilçesi, … Köyü, …Mevkii’nde bulunan, 168 Ada, 8 Parsel, 221 Ada, 29 Parsel sayılarına kayıtlı ve üzerinde 5 yıldızlı hotel olan 650 yataklı taşınmaz malın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin ortakları ve şirketin sermaye artırımından önce ve sermaye taahhüdü ile birlikte sermaye artırımından sonraki hisse durumlarının ise;
…’ın şirkete ilk ortak olduğu hisse durumunun;
a) … 10.000-TL 19.950.000-TL
b) … 30.000-TL 30.000-TL
c) … 2.500-TL 7.500-TL
d) … 2.500-TL 7.500-TL
e) … +5.000-TL + 5.000-TL
Şirket sermayesi = 50.000- 20.000.000-TL şeklinde olduğunu, bu tabloda görüleceği üzere 2.nci Sermaye Artışı sonrası 20.000.000-TL sermayeli şirketimizdeki …’ın hissesi 5.000-TL (oransal olarak %002,5) olarak kaldığını, müvekkili şirket yönetim kurulunun ise ; …, …, … şeklinde olduğunu, sunulan Ticaret Sicil Gazetesinden de anlaşılacağı üzere şirketi temsil ve ilzam yetkisinin sadece …’a verildiğini, müvekkili şirketin …’ın edindiği hisseleri bedelsiz vermiştir. Bunun ötesinde … ın şirket yönetim Kuruluna alınması ve kendisine imza yetkisinin verilmesinin nedeninin, bir yandan diğer hissedar ve yönetim kurulu üyelerinin yabancı uyruklu olmaları ve diğer yandan da kendisine duyulan güven olduğunu, ancak şüpheli …’nın kendisine verilen bu imkânı iyi ve doğru kullanamadığını, kendisine duyulan güveni yitirdiğini, bu nedenle düzenlediği taahhütname ve ibraname başlıklı belgeye dayalı olarak 29.04.2009 tarihli ve 2009/1 no’lu Yönetim Kurulu Kararıyla şirketin …’ nın istifasını, hisse devriyle birlikte kabul ettiğini, 29.04.2009 tarih ve … no-lu şirket Yönetim Kurulu Kararı …’ın istifası ile kendisinden boşalan Yönetim Kurulu Üyeliğine yeni hissedar …’ın seçildiğine ilişkin …tarih ve … no.lu Yönetim Kurulu Kararı, 05.06.2009 tarihli ve 7326 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin 240.ncı sayfasında tescil ve ilan edildiğini, davacı müvekkil …Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak tek başına imza yetkisi verilen şüpheli …’ın sadece güvene dayalı olarak şirkete bedelsiz nasıl hissedar olduğunu, kendisine nasıl Yönetim Kurulu Başkanlığı verildiğini ve güvenirliğini yitirince 30.04.2009 tarihinde nasıl Hissedarlıktan ve Yönetim Kurulu Başkanlığından istifa ettiğini, beyanında “… İmza yetkilisi olduğum müddet zarfında ve istifamla ilgili tescil Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanana kadar şirketle ilgili gerçek ve tüzel kişilere tarafımca verilen çek, SENET ve başkaca şirketi borç ve taahhüt altına sokacak herhangi bir belgeyi tanzim ve imza etmediğimi, etmeyeceğimi, hesaplarıma gönderilen yurtdışı ve yurt içi havalelerin, şirket sermaye artışı, şirket harcamaları ve şirketle ilgili giderlerin yapılması için şirket ortaklarından bana gönderildiğini, tarafıma gelen havaleleri şirket hesaplarına yatırdığımı veya şirket lehine sarfettiğimi, …, … ve … bankası dahil yurtdışından ve yurtiçinden gelen tüm havaleler ve … ilgili hiçbir hak ve alacağımın olmadığını ibra, beyan ve taahhüt ederim…” şeklinde … bu beyanında; “…İmza yetkilisi olduğum müddet zarfında ve istifamla ilgili tescil Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanana kadar şirketle ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafımca verilen çek, senet ve başkaca şirketi borç ve taahhüt altına sokacak herhangi bir belgeyi tanzim ve imza etmediğimi, etmeyeceğimi..” beyan ve taahhüt ettiğini, …’ın, şirkete 51.292,00.-TL borcu olduğunu kabul ederek, şirket ile ilgili olan tüm mali ve hukuki ilişiğini kestiğini, bu ilişkisini keserken, şirketi borç-altına sokacak hiçbir senet düzenlemediğini belirttiği gibi şirketin hiçbir hak ve alacağının olmadığını, bilakis borçlu olduğunu da beyan ve taahhüt ederek şirketi ibra eylediğini, şirket aleyhine … 4.lcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile girişilen İcra takibinden, …’ın şirketi borçlu, kendisini de şahsen alacaklı yaptığı 20.03.2009 tanzim ve 29.04.2009 ödeme tarihli 1.400.000.USD tutarlı 1 adet bono düzenlediğinin öğrenildiğini, Öncelikle, yargılama süresince devam etmek üzere HUMK 101. ve ardı sıra gelen maddelere dayalı olarak icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını, Davanın kabulü İle İİK 72. maddesine dayalı olarak … 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip konusu yapılan 20.03.2009 tanzim ve 29.04.2009 ödeme tarihli 1.400.000-USD tutarlı bono nedeni ile davacı şirketin, davalılara borçlu olmadığının tespitine ve bu nedenle ferileri ile birlikte anılan icra takibinin ve bononun iptalini, davalıların, talep ettiği alacağın likit oluşu ve girişilen icra takibin kötü niyetle yapıldığının kabulü ile icra takibi tutarı üzerinden 40’dan az olmamak kaydıyla müvekkili şirket yararına davalıların kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmelerine, davalıların kötüniyetli ve davalarında haksız oluşları nedeniyle 5728 sayılı yasa ile değişik HUMK 422. maddesi uyarınca davacı müvekkilim ile sözlenilen vekâlet ücretinin tamamının davalılara yükletilmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat hak ve istemlerin saklı tutulmasına, 86. yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar tarafına yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin ve tensip zaptının tebliğ edilmiş olduğu, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; açılan davayı kabul etmediğini, davacı şirketin müdürü …’nın hemşerisi olduğu ve nakliyecilikten dolayı tanıdığını, karşılaştığında bir otele ortak olduğunu ve otelin içinin malzemelerinden ve diğer bazı eksiklikleri olduğunu, bunun içinde ortak aradığını söylediğini, ortak olacak kadar parası olmadığını, konuyu … isimli iş adamına açtığını, görüşmelerden sonra otelin %20 payını 1.400.000dolara almayı kabul ettiğini, kendisinin de aracılık komisyonu olarak 50.000-USD alacağını , anlaşmaya göre satış bedelinin 3 taksitle ödendiğini, satışa ve paraların ödendiğine dair yazılı anlaşma ve makbuzlar bulunduğunu, bunların fotokopisinin Mahkemeye ibraz edebileceğini, … ve Ortağı … yapılan protokole uymadıklarını, aracı olarak kendisinin zor durumda kaldığını, kendilerinden hisse devrini yapmalarını bir kaç kez istediklerini, ancak kendisini atlattıklarını, daha sonra …’in satıştan vazgeçtiğini diyerek parasını istemesi üzerine …’dan parayı vermesini istediğini, paranın hemen ödenemeyeceğini bildirmesi üzerine senet vermesini istediğini, şirketin senedini yapıp arkasını ciro ettiğini ve kendisine teslim ettiğini, senedi n kendisinde ciro ettiğini, senedin hak sahibi … olduğunu, senet vadesinden ödenmediği için avukata verildiğini, halen icra dosyasında banka hesaplarına kredi kartına haciz geldiğini, davacı şirketin davasını kötü niyetle açtığını, satış bedelini yetkili müdür olan …’a teslim aldığını, onun da parayı …’e ödediğini bildiğini, daha sonra satış sözleşmesi yerine gelmeyince, ortaklık olmayınca paranın iadesinin kararlaştırıldığını, senedinde onun için yapıldığını, ileride avukatının yapacağı ve yukarıda arz ettiği savunmalar doğrultusunda haksız davanın red edilerek tüm masrafların , avukatlık ücretinin ve ceza tazminatının davacı şirkete yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin ve tensip zaptının tebliğ edilmiş olduğu, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; Müvekkil … davacı şirket ve bono cirantaları hakkında … 4.icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi yapmış ve takip usulüne uygun biçimde kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi üzerine bono keşidecisi davacı şirket ve ciranta sıfatı ile borçlu bulunan … ile …’ın muhtelif malları üzerine haciz konulduğunu, Davacı şirket, takibin kesinleşmesinden sonra önce … 4.icra Mahkemesinin …sayılı dosyası ile şikayet yoluna gittiğini, yapılan şikayetin icra mahkemesince ret edildiğini, davacı şirketin afaki ve asılsız iddialarla … Cumhuriyet Savcılığına takibin tüm tarafları ve vekil hakkında şikayette bulunduğunu, … Cum. Savcılığının … sayılı esasına kayıtlı soruşturmada şüphelilerin tamamının ifadesi alındığını, davacı tarafın, şikayet dilekçesinin sadece başlığını ve netice-i talep kısmını değiştirerek işbu davayı açtığını, açılan dava mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava, şikayet dilekçesi ve dilekçe ekleri incelendiğinde davacı tarafın delilleri çarpıtmak, asılsız belgelerle ve ortağı ve şirket müdürü olan …’la işbirliği yaparak şirketin borcundan kurtulmaya ve takibi semeresiz bırakmaya çalıştığını, davanın reddine ,davacı hakkında %40 inkar tazminatına hükmedilmesine,ücreti vekalet ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin ve tensip zaptının tebliğ edilmiş olduğu, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; Davacı şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığını ve Genel müdürlüğü görevini 2 yıla yakın bir süre yaptığını, Şirketin büyük ortağı … adlı şirket olduğunu, bu şirketin vergi ve kara para aklama cenneti olarak kabul edilen …” de kurulduğunu, bu şirketin sahibinin ve Türkiye’deki işlerini yürüten … isimli kişi olduğunu, bu kişinin aynı zamanda Otelin eski Tapu Maliki olan … Şirketinin %50 ortağı ve müdürü olduğunu, Şirketin sahibi olduğu otelin daha sonra bazı gerekçelerle …’a satıldığını, kendisinin şirkete ortak ve müdür olmasının satıştan birkaç ay önce olduğunu, …’in bu şirketle ilişkisini gizlemeye çalışsa da davaya verilen belgelerden de anlaşılacağı üzere tüm ilişkilerin onun üzerinden yürütüldüğünü, …’in hemşerisi ve tanıdığı olduğunu, görüşmelerden sonra şirkete ortak olmaya karar verdiğini, anlaşmaya göre şirketin Hamiline olan hisseleri …’de kalacak yönetimde ise tek yetkili kendisi olacağını, Ortaklık payımda ödemelerin miktarı ile birlikte %15 ila %20 arasında olacağını, şirketin banka hesaplarına tarafından havale ,EFT ve diğer şekillerle yatırılan paraların toplamına göre sonuçta şirket payının hesap edileceğini, Şirketin genel kurulları esasında formaliteden ibaret olduğu orada görünen hisse miktarlarının gerçek olmadığını, şirketin hisseleri hamiline olup değişiklikler teslimle olacağından ve bu hisselerin hepsi …’in kasasında bulunduğundan aralarında bu konuda bir tartışma ve yazışma olmadığını, İmza yetkisinin kendisinde olmasının kendisini rahatlatan bir durum oluşturduğunu, Şirketin diğer yönetim kurulu üyeleri olan kişiler …’nin olduğunu bu kişilerin yabancı uyruklu olduğunu, hiç görmediğini, bu kişilerin Türkiyeye giriş dahi yapmadıklarını tahmin ettiğini, bu kişiler adına atılan tüm imzaların …’in temin etmekte ve tamamladığını, Şirketin ,muhasebesini, yönetimini, ticaret sicil işlemlerini,banka işlemlerini ben ve … idare etmekte olduğunu, … kendisinin bulunmadığı zamanlarda gereken işlemleri önceden kaşeleyip, imzalayıp kendisine teslim ettiği boş kağıtları doldurarak yaptığını, kendisinin daha çok dışarıda bulunduğu için idari işleri …’in yerine getirdiğini, Şirketin tek mal varlığının …’de bulunan otel binası olduğunu, Otelin faaliyete geçmesi, ihyası için 6-7 milyon dolara ihtiyaç olduğunu, Şirket oteli satın aldıktan sonra mali imkansızlıktan dolayı tek bir çivi çakılmadığını ve boş kaldığını, Otelin Tapuda toplam 16.000.000. TL. satın alındığını, hatta satıcı şirket olan … ,… Bank ,…, gibi bankalara yazılı ve sözlü kredi talebinde bulunmalarına rağmen kredi taleplerinin ret edildiğini, Şirketin finansman ihtiyacının bankalardan temin edilmemesi üzerine … ile birlikte şirketin şirketin hisselerinin bir kısmının satılarak yeni ortak alınması ve satış bedeliyle de otelin acil yatırımlarının yapılmasına karar verildiğini nakliyecilikten tanıdığı olan …’la … ilçesinde karşılaştığı, otelden söz edilince kendisinin otele ortak olmayacağına ancak … isimli yarı atı sahibi bir iş adamı tanıdığı olduğunu, onun otele ortak olabileceğini bildirdiğini …le … da buluştuklarını aralarında yaptıklarını anlaşma karşılığında şirketin %20 hissesini 1.400.000.00 Amerikan doları bedelle satılması konusunda mutabık kaldıklarını, pazarlık sürecinden ve satıştan …’inde bilgi sahibi olduğunu hisse miktarı ile satış bedeli konusunda onun da rızası bulunduğunu yapılan anlaşmaya göre paranın 3 taksitte ödendiğini, haksız davanın reddine ve davacı tarafın hakkında tarafına ileride tutacağı avukatın ücretinin ve %40 inkar tazminatının tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler tarafından ibraz edilen raporda; Davacı yanın incelenen ticari defter kayıtlarına göre, davalılardan …’ın 331.11.03 Nolu Ortaklara borçlar hesabında 2009 yılı sonu itibariyle Davacı Şirkete 51.292,00 TL borçlu olduğu, 20.03.2009 tanzim tarihli ve 29.04.2009 vadeli lehdarı … olan ve yine … AŞ yetkili temsilcisi olarak … tarafından imzalanan bono, anılan tarihte şirket kayıtlarında görülmemekte ve bu tarihte de … tarafından şirket hesabına yatırılan bir para da görülmediğini, Yargıtay 12. HD’nin 28.11.2006 tarih ve E.2006/19212 K.2006/22365 kararında belirtildiği gibi, bono vasfına sahip bir kıymetli evraktan bahsedilemeyeceğini,bu durumun senedi Ciro yolu ile devralan ciranta ve hamiller içinde geçerli olduğunu, Diğer bir ifade ile bu kişiler anılan durumu bildikleri için hem şahsi defilere, hem de senedin hükümsüzlüğüne ilişkin defilere muhatap olabileceklerini, bu nedenle anılan senede dayanılarak yapılan takibin iptali gerekeceğini, Öte yandan, …’ın 17.04.2009 tarihi itibari ile şirket hesabına 1.400.000 USD parayı yatırdığının açık olduğunu, diğer bir ifade ile … anılan tarih itibariyla davacı şirketten bu tutarda alacaklı görülmekte olduğunu, Şirket hesabına yatırılan bu paralar …’a …ve… tarafından gönderildiğini, bu kişilerin ise davacı şirketle ortaklık ilişkileri bulunmadığını, bu sebeple davacı şirket, anılan paraların bu kişiler tarafından … hesabına gönderildiği, dolayısıyla şirketin borcu olmadığı savunması yapamayacağını, bu paraların …dan talebinin ise ancak anılan kişiler ileri sürebileceğini, O durumun ise ayrı bir yargılamayı gerektirdiğini bildirmişlerdir.
818 sayılı BK. 53.maddesi ,6098 sayılı TBK 74 maddesi uyarınca; Ceza Mahkemesinin maddi fiilin sübutuna ilişkin kararı hukuk hakimi bağlar, … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas … karar sayılı dosyasında; dosyamız davacısı …Ticaret A.Ş Katılan, dosyamız davalıları …, …, … sanık olarak yer almışlar, davalılar hakkında dolandırıcılık suçundan yargılama yapıldığından Ağır Ceza Mahkemesinde verilecek bir mahkumiyet kararının Mahkememizde görülmekte olan dava sonucuna doğrudan etki edeceğinden ve Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı yada yokluğu konusunda kesinleşmiş kabul kararlarının Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün bulunmadığından … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas… Karar sayılı dosyası bekletici mesele yapılarak açık yargılamaya devam olunmuştur. (11 Hukuk Dairesi’nin 08.04.2021 tarih, 2020/5289 E – 2021/3446 K., 14.10.2020 tarih 2019/189 E. – 2020/4122 K. HGK 2013/1008 E, 2014/490 K, 24.09.2019 gün 2019/1216 E. 5753 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.)
… 5. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas,… Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda; “…İddia, katılan vekilinin beyanları, sanıklar savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Her ne kadar sanıklar savunmalarında; sanık …’in katılan şirkete ortak olmak amacıyla senet bedelini sanık … ile sanık …’a elden gönderdiğini, sanık …’nin de bu parayı şikretin gizli hakim ortağı konumundaki Refik Tuncer’e verdiğini savunmuşlar ise de, katılan şirketin defter ve belgelerinde yapılan incelemeler sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarında hisse devrine ilişkin alınmış bir karar ve yapılmış bir ödeme kaydının bulunmadığı, sanıkların para ve teslim süreçlerine ilişkin çelişkili savunmaları, elden verildiği belirtilen paranın mevzuat gereği miktar itibariyle banka aracılığıyla yapılması gerekli olup, bu kadar paranın elden verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olması, yine sanık …’un senedi doğrudan sanık … lehine düzenleme imkanı olduğu halde kendi lehine düzenleyip sanık …’u da ciro silsilesine dahil ederek sanık … ve sanık … hakkında da icra takibi başlatılarak haciz işlemleri yapılmış olması hep birlikte değerlendirildiğinde, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıklardan sanık …’ın kendisini lehtar olarak göstererek şirket adına düzenlediği 1.400.000 USD bedelli bonoyu ciro yoluyla sanık …’a, …’ın da sanık …’e verdiği, adı geçen tarafından da katılan şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı, bu suretle TCK’nın 158/1-d-h maddelerinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediklerinin sabit olduğu anlaşılmakla sanıkların mahkumiyetlerine…” şeklinde karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 14/03/2019 tarih 2018/3673 Esas ve 2019/2231 Karar sayılı ilamı ile Onanarak kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Davacı …Ticaret A.Ş şirketinin 05/10/2007 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında yönetim kurulu üyeliklerine 3 yıl süre ile …, …’yi seçmiştir. Şirketin temsil ilzam ve idaresinde yönetim kurulu başkanı …’ ın şirket ünvanı veya bunu belirten kaşe altında münferiden atacağı imzası ile şirketi her hususta ve en geniş şekilde temsil , ilzam etmesine, şirket konusuna giren işleri bizzat veya başkaları adına yapmaya, bu tür işleri yapan şirketlere de ortak olabilmeleri ve diğer işlemleri yapabilmeleri için yetki verildiği, dava konusu edilen 29/04/2009 vade tarihli 20/03/2009 düzenleme tarihli 1.400.000USD bedelli senedin keşidecisinin davacı … Ticaret A.Ş olduğu, bu şirketi temsilen davalı … tarafından imzalandığı, senette lehtar olarak …’ ın yer aldığı, şirket yetkilisinin attığı imza ile şirketi kendisine karşı borçlandırdığı, senedin … tarafından ciro yoluyla …’ a devrediliği, … tarafından da …’ e ciro edilerek devredilmiş olduğu görülmüştür.
Davalılar davacı şirketin %20 hissesinin 1.400.000USD bedel ile satılması konusunda anlaşma sağlandığını, şirket müdürü … nın 1.400.000USD lik satış bedelini nakten ve peşinen elden aldığını, satış bedelinin şirketin gizli ortağı …’e ödendiğini, …’ in daha sonradan fikir değiştirerek hisselerini devretmediğini, aldıkları paranın iadesi içinde şirket adına senet düzenlenerek …’e verildiğini savunarak … ile alıcı … adına … arasında düzenlenmiş bulunan protokolü delil olarak Mahkemeye sunmuşlardır. Protokolün yapılan incelemesinde; davacı şirketin %20 hissesinin satılması konusunda mutabık kalındığı, hisse bedelinin 1.400.000-USD olduğu, şirketin hisselerinin hamiline olduğu, %20 lik pay senedinin alıcıya yada vekiline teslim edileceği, ticaret sicilde tescil işleminin gerekirse yapılacağı, ödemelerinin en geç 45 gün içerisinde yapılması gerektiği, sözleşmeden cayılması halinde 140.000USD cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu görülmüştür.
Davacı şirketin ticari defterlerinin yapılan incelemesinde; davalı …’ın 2009 yılı sonu itibari ile 51.292-TL şirkete borçlu bulunduğu, dava konusu edilen senedin şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı, …’ın …şubesindeki kendi hesabından davacı şirketin … şubesindeki hesabına 16/04/2009 tarihinde 614.600-USD, 17/04/2009 tarihinde, 785.440,57-Usd, tutarında para yatırıldığı, bu paraların 614.600-Usd’ nin … tarafından 16 Nisan 2009 tarihinde 785.440,57-Usd tutarının … Tic. A.Ş. nin aynı bankada bulunan hesabından çekilerek davalı …’ ın hesabına yatırıldığı tespit edilmiştir.
Davacı şirketin hisse senetleri , farklı oranlarda aralarında yabancı kişilerin de bulunduğu farklı ortaklar üzerinde bulunmakta olup, şirket adına satışa konu edilebilecek hisse senedi bulunmamaktadır. Sahip olunmayan payın satışı da mümkün değildir. Şirketin hissesinin satışı konusunda anlaşıldığı ve 1.400.000-Usd’ nin ödendiği davalılarca savunulmuş ise de; 1.400.000-Usd’ nin şirket hesaplarına girdiği, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda tespit edilememiştir. Davalı … almış olduğu parayı şirketin gizli ortağı olan …’ e elden verdiğini beyan etmiş ise de bu iddiasını da ispat edememiştir.
… 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda …’ın senedi davalı … lehine düzenleme ihtimali var iken senedi kendi lehine düzenleyerek davalı …’ıda ciro silsilesine dahil etmesinin davalıların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin tesbit edildiği, … tarafından ödendiği iddia olunan paranın şirket hesabında bulunmadığı, davacı şirketin hamiline yazılı hisse senetlerine sahip olduğu, hisse satışının nasıl yapılacağının esas sözleşmesinin 8 ve 9 . Maddelerinde belirtildiği, Türk Ticaret Kanunu’ndaki hisse devrine ilişkin kanuni düzenlemeye uygun şekilde hisse satışının yapılmadığı, davacı şirketin sahip olmadığı hisseleri şirket adına satmasının mümkün bulunmadığı, bu nedenle dava konusu edilen senedin kıymetli evrak vasfını taşımadığı, senedin geçersiz olduğuna ilişkin defi’lerin lehtar, ciro ve hamile karşı ileri sürülebileceği sonucuna varılmıştır.
İİK nun 72/5 maddesinde; Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilebileceği, takdir edilecek zararın haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %40 oranından aşağı olamayacağı düzenleme konusu yapılmıştır. 02/07/2012 tarihli 6352 sayılı kanunun 15. Maddesi ile 72.maddenin 5. Fıkrasında yer alan %40 dan ibaresi %20 sinden olarak değiştirilmiş, Kanun değişikliği sonrası yapılan icra takiplerinde kötüniyet tazminat oranı %20 olarak uygulanmaya başlanmıştır. Davacı tarafından İİK nun 72/5. Fıkrası uyarınca %40 kötüniyet tazminatı talep edilmiş olup, icra takibi 02/07/2012 tarihli kanun değişikliğinden önce … 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılmış olduğundan kötüniyet tazminatı %40’ın altında uygulanamayacaktır.
Davalıların birbirlerini tanıdıkları, şirket hisselerinin satışı nedeniyle senedin düzenlenmiş olduğunun ispat edilemediği, davalı …’ın senedi temsilcisi olduğu şirket adına düzenleyerek kendisini lehtar olarak gösterdiği, davalı …’ı da ciro silsilesine dahil ederek … dan ciro yoluyla senedin …’e devrinin sağlandığı, … tarafından da senedin …, … ve davacı şirket aleyhine icra takibine konu edildiği, davalıların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olduğundan hamil olarak gözüken …’in senedin bedelsiz olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından İİK nun 72/5 maddesi uyarınca; %40 kötüniyet tazminatının ( takip tarihindeki kur üzerinden 1.400.000-Usd X 1.5641= 2.189.740-TL. X 40/100=875.896-TL.) davalı …’den tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacı HUMK 422. Maddesi (6100 sayılı HMK nun 329. Maddesi) uyarınca; davalıların davalarında haksız olmaları sebebiyle davacı müvekkili ile sözleşilen vekalet ücretinin tamamının davalılara yüklenmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 329.maddesinin (1) numaralı fıkrasında; Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafın, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebileceği, vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktarın doğrudan mahkemece takdir olunacağı, (2) nolu fıkrada ise; Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafın, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebileceği, bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezasının vekil hakkında uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Bir tarafın kötüniyetli olduğuna kanaat getirmek için her somut olayda kişinin haklı olduğuna inanarak dava açıp açmadığı titizlikle incelenmeli ve objektif olarak açıkça hakkı olmadığını bildiği hâlde dava açan ya da yargılamayı yürüten taraf kötüniyetli kabul edilmelidir. Kişi mutlak olarak haklı olmasa da hukukun kendisine tanığı imkânlardan yararlanarak dava açmış yürütmüş ya da haklı olduğuna inanarak savunma yapmış ve yeterli delili olmadığı gibi bir sebeple iddia veya savunması yerinde bulunmamış ise kötüniyetli sayılamaz. Aksi takdirde Anayasanın kişilere tanığı hak arama özgürlüğü kapsamında dava açma ve aleyhine açılan davaya karşı savunma hakkını kullanan ve bir şekilde haksız bulanan herkes kötüniyetli kabul edilecektir ki, böyle bir sonucun hukuken kabul edilmesi mümkün değildir. Dürüstlük kuralına aykırı olarak dava açılıp savunma hakkının kullanılması, yargılamanın yürütülerek usul işlemlerinin yapılması hâlinde bu tür davranışların adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde korunma zemini bulması mümkün olmayıp, HMK’nın 329. maddesinin uygulama olanağı bulunmaktadır. Bu nedenlerle anılan hükmün davalı hakkında uygulanması için de davalının salt dava açılmasına sebebiyet vermiş olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olması şarttır.
Bir davada, kendisini vekil ile temsil ettirmiş olup, davayı kazanan taraf lehine diğer yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücreti ödenmesine hükmedilir. Mahkeme tarafından takdir edilecek bu vekalet ücretinde Avukatlık Asgari Ücret tarifleri esas alınır. Davayı kazanan tarafın avukatı ile arasındaki vekalet ücreti sözleşmesinde kararlaştırılan ücret esas alınmaz. Avukatlık Kanunun 169/1 maddesi uyarınca mahkemece hükmedilecek olan vekalet ücreti bu tarifelerde yazılı miktardan az ve 3 katından fazla olamaz. HMK nun 329/1. Maddesi uyarınca; istisnai olarak kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan davacı diğer yargılama giderlerinden başka karşı tarafın vekili ile kararlaştırılmış olan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Davalıların senedin bedelsiz olduğunu bildikleri, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek düzenlenmiş oldukları senedi icra takibine konu ettikleri, Nitelikli Dolandırıcılık suçundan almış oldukları mahkumiyet kararının onandığı, haklarında dava açılmasına kötüniyetli davranışlarıyla sebep oldukları anlaşıldığından davalılar aleyhine yargılama gideri kapsamında taktir edilecek vekalet ücreti miktarının Avukatlık Kanunun 169. Maddesi ve HMK’ nun 329/1. Maddesi uyarınca; iki katı oranında artırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili tarafından davalıların mal kaçırma ihtimali göz önünde bulundurularak taşınır, taşınmaz tüm alacakları üzerine tedbir konulması talep edilmiştir. HMK’nun 389/1. Maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlendiğinden uyuşmazlık konusu olmayan davalıların mal varlıkları üzerine tedbir konulması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalıların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek davalı …’ ın temsil yetkisini kullanarak davacı şirket adına düzenlediği senette lehtar olarak kendini gösterdiği senedi ciro yoluyla davalı …’a devrettiği … tarafından da davalı …’e devir edildiği, … tarafından senedin icra takibine konu edildiği, senedin bedelsiz olduğunun davalılar tarafından bilindiği, şirketin hisselerinin devri için senet düzenlendiğinin davalılar tarafından ispat edilemediği, davalıların nitelikli dolandırıcılık suçundan almış oldukları mahkumiyetin kesinleştiği anlaşıldığından davacının 20/03/2009 tanzim tarihli 29/04/2009 vade tarihli 1.400.000-USD bedelli senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine, Senedin İptaline, kötü niyetli olduğu tespit edilen alacaklı davalı …’den %40 kötü niyet tazminatının tahsiline, davacının İhtiyati tedbir talebinin HMK nun 389/1 maddesi uyarınca sadece uyuşmazlık konusu üzerine tedbir konulabileceğinden reddine, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin Avukatlık Kanunun 169/1. Maddesi HMK 329/1. Maddeleri uyarınca iki katı oranında artırılarak uygulanmasına uygulanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının İhtiyati tedbir talebinin HMK nun 389/1 maddesi uyarınca sadece uyuşmazlık konusu üzerine tedbir konulabileceğinden REDDİNE,
2-Davacının 20/03/2009 tanzim tarihli 29/04/2009 vade tarihli 1.400.000-USD bedelli senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine, Senedin İptaline, %40 tazminatın davalı …’den tahsiline,
3-Davalı alacaklı kötüniyetli takip yaptığından %40 oranında 875.896-TL kötü niyet tazminatının (takip tarihindeki kur üzerinden 1.400.000-Usd X 1.5641= 2.189.740-TL. X 40/100=875.896-TL.) davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 141.538,32‬-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 27.972,00-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 113.566,32‬- TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 27.972,00-TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan 2.516‬-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 101.121,00- TL nispi vekalet ücretinin HMK nun 329/1 ve Avukatlık Kanunun 169./1 maddesi uyarınca iki katı oranında artırılarak (101.121,00 X 2=202.242‬,00-TL) 202.242,00-TL’ nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı yanca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde, davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/12/2021

Başkan …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Katip …
E-imzalıdır.

Harç Beyanı
K.H.= 141.538,32- TL
P.H.= 27.972,00- TL
B.H= 113.566,32-TL

Davacı yargılama gideri
2.400-TL.Bilirkişi Ücreti
+116-TL-Posta Gideri
2.516-Toplam

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.