Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/575 E. 2019/696 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/575 Esas
KARAR NO : 2019/696

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2013
KARAR TARİHİ : 01/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 17/09/2014 tarihli dava dilekçesinde; 02/11/2012 tarihinde meydana gelen ve … plakalı aracın sebep olduğu trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve aracında hasar meydana geldiğini, bacağında kalıcı hasar meydana geldiğini beyan etmiş, şimdilik 200,00 TL maddi ve müvekkillerinin her biri için 10.000,00 TL ve çocuklar için de 5.000,00 er TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı Davalı Sigorta Şirketi … Sigorta A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; gerçek zararın davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, davacı tarafın aracın zararına ilişkin taleplerinin sigorta poliçesinin teminatı dışında kaldığını, dosyanın kusur tespiti için Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini beyan etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar …şti ve …’in cevap dilekçesi vermiş olduğu ve cevap dilekçelerinde özetle; davalıların iddialarının kabulünün mümkün olmadığı, davacı şirkete alt aracın 2005 model olduğu, 24.000,00 Ti-25.000,00 TL satış değerinin gerçeği yansıtmadığını, 8.000,00 TL zarar olduğunda dair bir belge sunmadıklarını, iddiaya itibar edilemeyeceği, kullanılmayan süre içinde aracın kaskolu olması halinde başka araç tahsis edilip edilmediğinin araştırılması gerektiği, trafik kazasında yaralanma olayının gerçekleşmediği, tutanakta kazanın maddi hasarlı olduğunun belirtildiği, hamile bir kadının iddia edildiği gibi kanlar içerisinde kalması halinde hastaneye götürülmemesinin düşünülemeyeceği, herhangi bir hastane veya sağlık ocağı vb. kurumdan alınan bir rapor ibraz edilmediği, çünkü iddia edilen yaralanma olayının yaşanmadığı, kaza sırasında henüz doğmamış … için manevi tazminatın mümkün olmadığı, kaza nedeniyle doğum yaptığı iddia edilmiş olsa da dosyaya bir belge sunulmadığı, doğmamış bir çocuğun nasıl etkilendiğinin anlaşılamadığı, kazanın maddi hasarlı kaza olduğu ve yaralanma yaşanmadığı, manevi tazminat talebinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğu ve reddi gerektiği, müvekkili şirket adına kayıtlı … plakalı aracın … Sigorta Ştl.’ne 25.05.2012 başlangıç tarihli … numaralı kasko poliçesi ile sigortalı olduğu, rücu ihtimali bulunduğundan davanın sigorta şirketine ihbarını talep ettiklerini diğer hususlarla birlikte belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılara tahmiline karar verilmesi arz ve talep etmiştir.
İhbar olunan … Sigorta Şti. vekili tarafından hazırlanan 09.09.2014 kayıt tarihli cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 25.02.2012-25.02.2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … nolu Birleşik Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalandığı, poliçenin İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nı içerdiği, ancak ZMSS teminatları tükendikten sonra devreye girebileceği, kaza tarihi itibarıyla maddi hasar yönünden ZMM teminatının 22.500,00 TL olduğu, limit tüketilmeden … teminatı devreye giremeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortalı aracın kusuru ile sınırlı olduğu, araçların kusur durumunun tespit edilmesi gerektiği, ilgili Yargıtay ilamlarına atıf yapılarak ihtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları gereği dolaylı zararlar arasında yer alan kazanç kaybı ve değer kaybının poliçe teminatı dışında olduğu, kabul anlamına gelmemek üzere Trafik Sigortası Genel Şartlan gereği sigorta şirketinin temerrüdünün ödemeye esas tüm belgeleri içerir başvurudan 8 iş günü geçmesi ile başlayacağı, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiği diğer hususlarla birlikte belirtilerek davanın reddine, haklarında hüküm kurulmamasına karar verilmesi diğer hususlarla birlikte arz ve talep etmiştir.
Dosya mahkememize, … 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/3 Esas 2013/698 K. sayılı tarihli görevsizlik görev itirazı kararı nedeniyle 20/12/2013 tarihinde intikal etmiş olmakla, kapatılan … 42. Asliye Ticaret Mahkemesinin esas defterinin 2014/108 Esas sıra numarasına kaydı yapıldığı ancak yeni yasa kapsamında mahkemelerin birleştirilmesinden dolayı iş bu dosya 2014/575 E.sayılı numarası alarak yargılamaya … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce, 17/11/2014 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları sundukları delilerin ve dosya incelenerek, gerçekleşen trafik kazasındaki kusur durumunun tespiti ile davacının talep edebileceği tazminat tutarının tespiti için rapor alınmak üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, …, … ve … tarafından ibraz edilen 31/07/2015 tarihli raporda; iddia, savunma ve toplanan deftiler ile tüm dosya kapsamı üzerinde yapmış olduğumuz inceleme sonucunda, dava konusu somut olayda heyetimiz, … plakalı otomobilin davacı sürücüsü …’in %50 (yüzde elli) oranında müterafik kusurlu olduğu, … plakalı otomobilin davalı sürücüsü …’in %50 (yüzde elli} oranında müterafik kusurlu olduğu, davacı … San. Tic, Ltd. Şti’ne ait … plakalı otomobil üzerinde meydana gelen değer kaybı ve mahrumiyet kaybının belirlenebilmesi için 02.11.2012 tarihli hasan ile ilgili hasar dosyasının sunulması, ayrıca motor ve şasi numarası ile geçmiş kaza kayıtlarının tam olarak sorgulanarak hasar ve onarımlarına dair belgelerin sunulması gerektiği. aracın tamir süresince çalışamaması nedeniyle oluşan kazanç kaybı trafik sigortası teminatı dışında ise de araçta meydana gelen değer kaybının gerçek zarar kalemleri arasında ve poliçe teminatı kapsamında olduğu görüş ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce, verilen ara kararı uyarınca, tarafların kusur durumlarının belirlenmesi için dosyanın ATK’ya gönderilmesine karar verilmiş olup, ATK Beşinci İhtisas Kurulu tarafından sunulan 22/07/2016 tarihli raporda; Kaza anı ile alkol ölçümünün yapıldığı saat arasında 94(doksandört) dakika fark bulunduğu, metabolizma sonucu kandaki alkol düzeyinin bir saatte 0,12-0,18 promil, ortalama 0,15 promil azaldığı tıbben bilindiğine göre; 02/11/2012 tarihinde saat 03:25’de meydana gelen kazadan 94(doksandört) dakika sonra yapılan ölçümde 1,15(birvirgülonbeş) promil saptanan alkol düzeyinin kaza anında 1,33-1,43 promil ve ortalama olarak 1,38 (birvirgülotuzsekiz) promil olduğunun kabulü gerektiği, 13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca trafik güvenliğini ilgilendiren hususlarda alınacak tedbirler ile ilgili olarak düzenlenen 18.07.1997 tarih ve 25053 mükerrer sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin 2. fıkrasında özellikle belirtilen ve alkollü içki almış olarak araç sürmelerine izin verilmeyen sürücülerin dışında kalan diğer araç sürücülerinin kanlarındaki alkol seviyelerinin 0,50 promilin üzerine çıkması halinde araç kullanamayacakları belirtilmiş ve bu seviyenin üstünde alkol almış iken araç sürülmesi bir trafik ihlali olarak tanımlanmıştır. Saptanan alkol seviyesine bireyin yanıtını, yaş, cins, vücut ağırlığı, sahip olunan enzimatik aktivite, genel sağlık durumu ve beraber kullanılan ilaçlar vb gibi birçok değişken etkilemektedir. Saptanan alkol seviyesine göre bulguların ortaya çıkma eşiğinde sayılan etkenlere bağlı olarak değişebilen derecelerde bireysel farklılıklar görülmekle birlikte düşük konsantrasyondan itibaren alkol düzeyinin artışı ile paralel olarak artan derecelerde gevşeme, dikkat azalması, cesaretlenme, çevresel uyaranların algılanmasında yavaşlama, göz ve beyin arasındaki iletişim sürecinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler haline dönüşmesinde gecikme, dolayısıyla uyaranlara karşı reaksiyon zamanında uzama, beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonun olumsuz yönde etkilenmesi, ani karar verebilme, direksiyon ve fren kontrolü gibi birden fazla hareketi bir anda yapabilme kabiliyetinde azalma, uyaranları erken fark edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayini gibi becerilerde olumsuz yönde etkilenme, istemsiz göz hareketlerinin ortaya çıkması, uykuya meyil gibi belirtilerin oluştuğu, bu durumdaki bir sürücünün risk alma eğiliminin arttığı, sürüşle ilgili becerilerinde azalma olduğu, ve kaza olasılığının arttığı bilimsel olarak bilinmektedir. Sonuç olarak alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde “emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde” olup olmadığının tespitinin bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomodasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine ait tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği ancak söz konusu vakada bu tespit yapılmamış-yaptırılmamış olmakla birlikte; alkol düzeyi itibariyle 1,38 (birvirgülotuzsekiz) promil gibi bireysel farklılıkları da elimine edebilecek seviyede yüksek olarak hesaplanan …’in emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceğinin kabulü gerektiği, kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, hava gibi diğer koşulların kazadaki rolünün değerlendirilmesinin tıbbi bir konu olmadığı, tarafların kusur durumu hususunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden görüş alınabileceği oy birliği ile mütalâa olunduğu”… Şeklindedir.
Mahkememizce, 09/10/2017 celse ara kararı uyarınca, ATK Trafik İhtisas Dairesince çarpma noktasındaki sağdaki katılım yoluna mesafesinin hesap edilmesinin gerektiği bildirildiğinden çarpma noktasının sağdaki katılım yoluna ne kadar mesafede olduğunun belirlenmesi için olay yerinde bir trafik bilirkişisi ile keşfen inceleme yapılmasına, karar verilmiş olup, Trafik Bilirkişisi … tarafından ibraz edilen 08/11/2017 tarihli raporda; kaza, … güney yan yol katılım da meydana geldiği, yapılan ölçümlerde … katılım kolunun tek şeritli genişliği üç (3) metre, yan yolda oluşturulan otobüs durağından bir şeritle katılım noktasında birleştiğinde katılım noktasının iki şerit, genişliğinin 2X3- 6 metre olduğu, yan yolun otobüs duraklarını geçtikten sonra katılım şeridi ile birlikte yolun üç (3) şerit olduğu şeritlerin genişliği 3×3=9 metre olup, toplam yolun genişliği banketlerle birlikte 10 Metre olduğu, Trafik Kaza Tespit Tutanağında çizilen krokideki kaza yeri yol üzerinde eşleştirildiğinde çarpma noktası ile katılım noktasının 35 metre mesafede olduğu tespit edilmiştir.”… şeklindedir.
Mahkememizce, verilen ara kararı uyarınca, tarafların kusur durumlarının belirlenmesi için dosyanın ATK’ya gönderilmesine karar verilmiş olup, ATK Beşinci İhtisas Kurulu tarafından sunulan … tarihli raporda; Davalı sürücü …’ın %100 (Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in kusursuz olduğu kanaatini bildirir müşterek rapor sunulmuştur.
Mahkememizce, 19/03/2018 celse ara kararı uyarınca, alınan raporlar arasında kusur durumu açısından çelişki olduğundan kusur durumunun tespiti ve çelişkinin giderilmesi yönünden inceleme yapılmasına, karar verilmiş olup, …, … ve … tarafından ibraz edilen 23/05/2018 tarihli raporda; iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde yapmış olduğumuz inceleme sonucunda, yukarıda arz ve izah edilen hususlar doğrultusunda, dava konusu somut olayda, davalı sürücü …’in hatalı sevk ve idaresinin, tam ve takdiren % 100 (yüzde yüz) oranında etkili bulunduğu, davacı sürücü …’in, herhangi bir hatalı davranışının sabit görülmediği, sonuç ve kanaatine varmıştır”…
Mahkememizce, 09/07/2018 celse ara kararı uyarınca, araçtaki değer kaybının ve aracın kullanılmamasından kaynaklanan kar mahrumiyetinin tespiti açısından önceki bilirkişi heyetinde bulunan makine mühendisi …’a tevdiine karar verilmiş olup, sunulan 01/08/2018 tarihli raporda özetle; Davacı tarafa ait … plakalı, 2005 model, … marka ve tip otomobilin arka ve sol yan kısımlarında meydana gelen hasarın onarımından sonra 3.500,00 TL (Üçbinbeşyüz Türk Lirası) değer kaybına uğramasının uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı tarafın toplam mahrumiyet bedeli ise, 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası)’ dır. Davacı tarafın araç değer kaybı ve mahrumiyet bedeli toplamı ise, 4.750,00 TL (Dörtbinyediyüzelli Türk Lirası)’ dır…” şeklindedir.
Mahkememizce, 10/12/2018 celse ara kararı uyarınca, 26/07/2018 tarihli bilirkişi raporunun yapılan itiraz üzerine davalının itirazlarını karşılaması ve değer kaybı açısından değerlendirilmek üzere ek rapor için …’a tevdiine karar verilmiş olup, sunulan 16/01/2019 tarihli raporda özetle; “…Önce yapılan internet araştırması sonucu davacı tarafa ait otomobil ile aynı model, marka ve tip olan bir otomobilin kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. El ortalama piyasa rayiç değeri tespit edilmektedir. Daha sonra ZMM Genel Şartları ekinde verilen hesaplama yöntemine bakılarak yani değişen ve onarılan parçalar hesaba katılarak bir değer kaybı yüzdesi belirlenmekte, sonrasında hasarın şiddetine, hasar miktarının rayiç bedele oranına, otomobilin yaşına ve kilometresine, kullanım şekline (ticari, hususi, kiralama) ve eğer dosyaya sunuldu ise önceki kazalarına bakılarak (tarafımdan önceki kazaları erişme imkanım yoktur, bunu tarafların dosyaya eklemesi gerekmektedir) bu otomobilin onarım sonrası 2. El ortalama piyasa rayiç değerinin ne olacağına karar verilmektedir ve son olarak iki rayiç değer arasındaki fark alınarak değer kaybı bedeli bulunduğu, Yargıtay tarafından istenilen hesaplama şeklinin bu yönde olduğunu, Dolayısıyla önceki Rapora göre herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığı…” şeklindedir.
Davacı vekilinin 08/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, araç değer kaybı olarak dava dilekçesinde talep edilen 100,00 TL’nin 3.500,00 TL’ye mahrumiyet bedeli için dava dilekçesinde talep edilen 1.150,00 TL’nin 1.250,00 TL olmak üzere toplam 4.750,00 TL zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat talebinin müvekkili şirket hariç dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; 02.11.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayalı olarak açılmış olan maluliyete ilişkin tazminat davasıdır.
Davacılar, …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araçla seyir halindeyken davalı …’nın sahibi ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın arkadan çarparak araçta hasar oluşmasına sebebiyet verdiğini, davalı …’in %100 kusuruyla kazaya sebebiyet verdiğini iddia etmiş, kaza nedeniyle araçta meydana gelen zararın ve ayrıca araç içerisinde bulunan davacı …, …, … ve henüz kaza tarihinde …’in hamile olduğu ve doğmamış olan …’in manevi zararlarının tazminini talep etmiştir. Davacı … Ltd. Şti’nin … plakalı aracın maliki olarak kar mahrumiyeti ve değer kaybı talebinde bulunduğu görülmüştür. Ancak sigorta şirketi yönünden sadece değer kaybı talebi olduğu görülmüştür.
Davacılar vekilinin taleplerinin incelenmesinde; araçta meydana gelen değer kaybının tüm davalılardan, aracın kullanılmamasından kaynaklı mahrumiyet zararının davalılar … ve …’dan, manevi tazminat taleplerinin ise davalılar … ve …’den talep edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında meydana trafik kazasındaki kusur durumu ve davacıların iddia ettiği kar mahrumiyeti zararı ile değer kaybının belirlenmesi için bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Mahkememizce kusur hakkındaki alınan ilk raporda sürücülerin %50-%50 müterafık kusurlu olduğu görüşü belirtilmiştir. Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi ve davalı …’in alkol durumunun tespiti edilerek yeniden rapor alınması gerekmiştir. Kusur yönünden değerlendirme yapılabilmesi için öncelikle Adli Tıp 5. İhtisas Dairsinden davalı sürücü …’in olay anındaki alkol durumunun tespiti için bilirkişi raporu alınmış olup alınan bilirkişi raporunda …’in olay anında 1,38 promil alkollü olduğu, emniyetli şekilde araç sevk ve idare edemeyeceği belirtilmiştir. Bunun üzerinde dosya Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine sevk edilmiş ve kusur raporu tanzimi talep edilmiştir. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 05.01.2017 tarihli raporunda, davalı …’in kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen rapor arasında çelişki bulunması nedeniyle çelişkinin giderilmesi için İTÜ kürsüsünden 3 kişilik heyet oluşturulup yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 22.05.2018 tarihli heyet raporunda, davalı …’in %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle kusur bakımından son rapor hükme esas alınmıştır. Mahrumiyeti zararı ve değer kaybı yönünden 26.07.2018 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Bu rapor doğrultusunda; davacı vekili tarafından 08.10.2018 tarihinde dava ıslah edilmiş olup değer kaybı yönünden talebini 3.500,00 TL’ye, kar mahrumiyeti yönünden 1.250,00 TL arttırmıştır. Davalı … Sigorta 31.10.2018 tarihli dilekçesiyle ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı defi ileri sürmüştür. Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davanın haksız fiile ilişkin tazminat davası olması, TBK m. 72 hükmünde zamanaşımı süresinin zararın öğrenilmesinden itibaren başlayacak iki yıl ve her halde 10 yıl olarak belirlenmesi, keza Karayolları Trafik Kanunu m.109’da zamanaşımı başlangıcının zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde kaza tarihinden itibaren 10 yıl olarak belirlenmiş olması, davacı tarafın dilekçesinde zararın bilirkişi raporunda belirlendikten sonra arttırılmak üzere talepte bulunması, davacı tarafın zararın miktarını bilmemesi, zararın mahkememizce yapılan yargılama sırasında belirlenmiş olması ve ıslah tarihi itibariyle KTK m.109 ve TBK m.72’de belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olması dikkate alınarak zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir. Davalılar, …’in … plakalı aracın kaza sırasındaki sürücüsü olması, …’nın araç maliki olarak işleteni olması, … Sigorta A.Ş’nin ise ZMMS kapsamında sigortacısı olması nedeniyle KTK m.85 ve Genel Şartlar hükümleri gereğince meydana gelen zararlardan ve taleplerden sorumlu olduğu sonucuna varılarak davacı tarafın ıslah dilekçesi ve talebi doğrultusunda değer kaybı ve kar mahrumiyeti açısından talebin kabulüne karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmelerde; davacılar …, …, … ve henüz kaza tarihinde doğmamış olan …’in kaza sırasında bedensel bir zarara uğramadığı, herhangi bir yaralanma ve maluliyet tespit edilemediği, kaza nedeniyle fiziksel bir sıkıntı yaşamadıklarının tanık beyanlarında da sabit olduğu, TBK m.56 hükmünde bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde manevi tazminat verilebileceğinin düzenlendiği, somut olayda davacıların manevi zararlara uğradığına ilişkin başkaca bir delil bulunmaması hususları dikkate alınarak manevi zarar iddiası ispatlanamadığından taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabulüne, 3.500,00 TL değer kaybının davalılar … VE … LTD. ŞTİ’den kaza tarihi olan 02/11/2012 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalı Axa sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … LTD. ŞTİ’ye ödenmesine, 1.250,00 TL’lik kâr mahrumiyetinin davalılar … VE … TİC. LTD. ŞTİ’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … LTD. ŞTİ’ye ödenmesine, davacılar …., …., …, ….’in manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 3.500,00 TL değer kaybının davalılar … VE … LTD. ŞTİ’den kaza tarihi olan 02/11/2012 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile davalı … sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … LTD. ŞTİ’ye ödenmesine,
2-1.250,00 TL’lik kâr mahrumiyetinin davalılar … VE … TİC. LTD. ŞTİ’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … LTD. ŞTİ’ye ödenmesine,
3-Davacılar …, …, …, …’in manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
Değer kaybı, kar mahrumiyeti ve manevi tazminat talepleri yönünden;
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 324,47 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 515,75 TL peşin ve 81,11 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 596,86 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 272,39 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacı … Ltd. Şti. tarafından yatırılan 324,47 TL harcın, davalılar … ve … Ltd. Şti. ve davalı … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … Ltd. Şti.’ye verilmesine (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 87,61 TL’den davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olması, 236,86 TL’sinden … ve … Tic. Ltd. Şti. sorumlu olması kaydıyla),
6-Davacı … Ltd. Şti. tarafından aşağıda dökümü yapılan 4.925,70 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 673,34 TL’nin davalılar … ve … Ltd. Şti. ve davalı … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … Ltd. Şti. verilmesine (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 181,80 TL’den davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olması, 491,54 TL’sinden … ve … Ltd. Şti. sorumlu olması kaydıyla), bakiye kısmın davacı … Ltd. Şti. üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Malzeme TİC. LTD. ŞTİ. ve … tarafından aşağıda dökümü yapılan 200,00 TL yargılama giderinin, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 172,66 TL’nin, kendi sorumlulukları ve velayet sorumlulukları gereği davacılar …, …’ten (… ve …’e velayeten) alınarak davalı … TİC. LTD. ŞTİ ve …’e verilmesine, bakiye kısmın davalı … TİC. LTD. ŞTİ ve … üzerine bırakılmasına,
7-Davacılar …, …, …, … tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
8-Davacı … Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen değer kaybı ve mahrumiyete ilişkin kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılar …, … Ltd. Şti. ve davalı … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … Ltd. Şti.’ne verilmesine (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
Manevi tazminat talepleri yönünden;
9-Davalılar … ve … LTD. ŞTİ vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10.maddesinin 3.fıkrası gereğince 2.725 TL maktu vekalet ücretinin davacı …, davacı …, davacı …’e velayeten davacı … ile …’den, davacı …’e velayeten davacı …. ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak(tahsilde tekerrür olmamak kaydıylas) bu davalılara verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair; davacı tarafın yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/07/2019

Katip . Hakim .
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.

Harç Beyanı
K.H.= 324,47 TL
P.H.= 596,86 TL (81,11 TL’si ıslah harcı)
İ.H.= 272,39TL

Davacı … Ltd. Şti. yargılama gideri
4.200,00 TL bilirkişi ücreti
725,70 TL posta gideri (120 TL’si görevsizlik veren ASHM’nden)
4.925,70 TL Toplam yargılama gideri

Davalı … ve … TİC. LTD. ŞTİ yargılama gideri
200,00 TL posta gideri (51 TL’si görevsizlik veren ASHM’nden)