Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/452 E. 2021/870 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/452 Esas
KARAR NO : 2021/870

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 24/05/2012
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 24/05/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ticaret Odasına kayıtlı … Tic Ltd Şti’nin ortağı olduğunu, müvekkilinin 525.000 TL değerinde ( %52,5) hissesi kendisi reşit değil iken vasi olarak babasının imzası ile kendi rızası dışında ağabeği …’e devredildiğini, ancak bu devrin geçerli olması için TTK 520 gereğince ortakların ve sermaye çoğunluğunun 3/4’nün onayı ve imzası gerektiğini, müvekkilinin bu onayın gerçekte olmadığını, 19/07/2011 tarihli 2001/05 numaları şirket kararında diğer ortakların onay imzasının taklit edildiğini, bunların sahte imzalar olduğunu yeni öğrendiğini, söz konusu hisse devir sözleşmesinin … 10 Noterliği … tarih ve … yevmiye numaralı işlemle müvekkilinin reşit olmadığı için vasi olarak babası … tarafından yapıldığını, hisse devri için imzayı baba …’in attığını, hisse devrinin kabulü kararı altında imzaları gözüken …, …, …, …, …’in imzalarının kendi el ürünü olmadığını, karar defterlerinin ortaya çıkması halinde bu kararların hukuka aykırı olduğunun ortaya çıkacağını, hisse devri işleminin kanunda yazılı şartlar yerine getirilmediğinden yoklukla malul olduğunu, devir işleminin küçüğün üstsoyu ile olan çıkar çatışması kapsamında MK 345 gereği kayyım ataması yapılarak vesayet makamının onayı alınmadan yapıldığından mutlak butlanla batıl ve geçersiz olduğunu, bildirerek; davalı şirketin 19/07/2001 tarihli … numaralı hisse devrinin kabulü kararı TTK 520 şartlarını içermemesi ve küçüğün aleyhine yapılan işlem için vesayet makamının onayı alınmadığından yoklukla malul olması nedeniyle iptal edilerek kararın iptali ile ticaret sicilinden terkinine, … tarihli … numaralı karar ile müvekkilden alınan %52,50 oranına tekabül eden 10,500 TL değerindeki hissenin itibari ile 525.000 TL değerindeki hissenin müvekkiline iade edilerek ticaret sicile tescil edilmesine karar verilmesine, TTK. 382 gereği aleyhine iptal davacı açılan kararlar için icrasının geri bırakılması kararının verilmesine, davaya konu hisselerin ait olduğu …Tic Ltd Şti üzerine kayıtlı olan taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 25/06/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hisse devrinin … tarihinde … 10.Noterliğinin … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesine dayandığını, bu sözleşme ile davacı …’e ait %52,5 hisse babası tarafından velayeten …’e devredildiğini, … numaralı ortaklar kurulu kararı ile gereken muvafakatname verildiğini ve bu devrin ticaret sicilinde yayınlanarak geçerlilik kazandığını, aradan geçen 12 yıl sonrasında 12 yıl boyunca şirketin ortağı olarak bulunan davacı tarafından bu iddia ile dava açılmasının manidar olduğunu, yine bu davanın şirket karar defteri kaybolduktan sonra açılmasının da manidar olduğunu, davacı tarafından hisse devrinin batıl ve geçersiz olduğu ileri sürüldüğünü, Medeni Kanunun hükümlerinin açık olduğunu, velilerin küçüklerin temsilcisi olarak onların adına hukuki işlemler yapmak ve mallarını idare etmek, yönetmek hakkına sahip oldukları gibi küçükleri borç altına sokan işlemleri de yapabileceklerini, dava konusu devir işleminin kurallara uygun olarak yapılmış bir devir işlemi olduğunu, hisse devrinin kabulü kararı altındaki imzaların şirketin diğer ortaklarına ait olduğunu, davacının ihtiyati haciz ve kararın icrasının geri bırakılması için tedbir kararı istediğini ancak bu taleplerinin müvekkili şirketin telafisi imkansız zararlarına yol açması sebebiyle reddedilmesi gerektiğini bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen … 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında davacılar vekili tarafından sunulan 04/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … Ticaret Odasına kayıtlı … sicil numaralı … Ltd. Şti.’nin ortaklarından olduğunu, şirket ortaklarından dava dışı …’in %52,5 oranındaki hissesinin kendisi reşit değil iken vasi olarak babasının imzası ile kendi rızası dışında ağabeyi …’e devredildiğini, anılan devir işleminin … 10. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemle … reşit olmadığı için vasi olarak atanan babası … tarafından yapıldığını, hisse devrine eski TTK 520 gereğince ortak saysının ve şirket sermayesinin 3/4’ünün muvafakati gerektiğinden … 37. Noterliği2nden … tarih ve … yevmiye numarası ile onaylı şirket karar defterinin 8 sayfasında bulunan … tarihli … nolu hisse devrinin kabulü kararının müvekkillerinin imzaları taklit edilmek sureti ile alındığını, anılan karar altında atılı imzaların müvekkillerine ait olmadığını, … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında … tarih ve … numaralı hisse devir kabulü kararının yoklukla malul olduğundan bahisle dava dışı … tarafından davalı şirket ve diğer davalı …’e husumet yöneltildiğini, müvekkillerinin anılan davaya fer’i müdahil olarak katıldığını ve sahtecilik iddialarını öne sürdüklerini belirterek huzurdaki davanın HMK 166 maddesi gereğince … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalı şirketin … tarihli … numaralı hisse devrinin kabulü kararı altındaki imzaların sahte olması nedeni ile TTK 520 md. gereğince şirket sermayesinin 3/4’ü sağlanamadığından anılan kararın yoklukla mâlul olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … tarafından asıl davada hisselerinin…’e babası tarafından devredilmesinin hukuki olmadığı, devrin TTK hükümlerine uygun şekilde gerçekleşmediği iddiası ile … adına olan hisse devrinin yoklukla malul olduğunun tespiti talep edilmiş olduğundan yapılacak yargılama sonucunda verilecek hüküm davalı şirkette hisse sahibi olan …’in hukuki durumunu etkileyeceğinden davaya …’in dahili davalı olarak katılmasına karar verilmiştir.
Birleşen dosya davacılarından …, … ve … davaya feri müdahil olarak katılma dilekçesi sunmuşlar ise de; … 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası ile …’in %52,5 oranındaki hissesinin kendisi reşit değilken vasi babası tarafından ağabeyi …’e devrinin davalı şirketin … tarihli … numaralı hisse devrinin kabulü kararı altındaki imzaların sahte olması nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitini talep etmiş olduklarından feri müdahale talebinde bulunanlar birleşen dosyada davacı olarak yer aldıklarından Mahkememiz dosyasında feri müdahale taleplerine ilişkin karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı … asıl davada; … 10 Not.nin … yevmiye nolu … tarihli Limited şirket hisse devri sözleşmesinin kendisi reşit değil iken, vasi olarak babasının imzası ile kendisi rızası dışında ağabeyi … devredildiğini, gerçekte bu hisse devrinin baba ile küçük davacı arasında yapıldığını, görünüşte ise hisselerin ağabeye devredildiğini, bu devrin MK.nun 345.maddesine uygun olmadığını, kayyum ataması yapılarak, vesayet makamından onay alınması gerektiğini, onay alınmadan yapılan işlemin mutlak butlanla batıl ve geçersiz olduğunu, bu devre dayanarak TTK.nun 520.maddesi uyarınca pay defterine yapılan kaydın da ortaklardan en az 4/3’ünün devre muvafakat etmemesi pay defterinde yazılı bulunan karar altındaki imzaların ortaklara ait olmaması nedeniyle geçersiz olduğunu bildirerek hisse devrinin iptalini istemiştir.
TTK.nun 520.maddesinde bir payın devrinin şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade edileceği, devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için ortaklardan en az 4/3 ünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az 4/3 üne sahip olması gerekmektedir. Davacı tarafından öncelikle noterden yapılan hisse devir sözleşmesinin TMK.nun 345.maddesine uygun olmaması sebebiyle mutlak butlanla geçersiz olduğu iddiası ileri sürülmüş olduğundan, öncelikle bu devrin geçerli olup olmadığının tespit edilmesi gerekeceğinden davacının bildirdiği maddi olay ve neticeyi taleple bağlı olunsa bile, maddi olayda hangi hukuki sebebe göre hüküm verileceği yada hangi hukuki sebebin nazara alınacağının tayin ve takdiri hakime ait olduğundan, uygun hukuki neden bulunarak, ona göre bir karar verilmesi gerekeceğinden davacı, öncelikle velayet görevini kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak …10.Not.nin … yevmiye nolu … tarihli hisse devri sözleşmesini mutlak butlanla batıl olduğunu muvazaalı olduğunu ileri sürdüğünden, bu talebinin 4721 sayılı TMK.nun 2.kitabının 2.kısmının 7.ayrım başlığını taşıyan çocuk malları ile ilgili bölümde yer alan ( TMK.nun 352 ila 363 maddeleri ) düzenlemelerinden kaynaklandığı, bu tür iddia ile açılan davaların 18/01/2003 tarihinde yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair kanunun 4.maddesi hükmü gereğince kurulan aile mahkemelerince çözüme kavuşturulacağı gerekçesiyle noterden yapılan hisse devrinin, bu işleme yönelik dava açısından mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderilmesine, Hisse devrinin eski TTK 520 maddesindeki şartları taşımadığı yolundaki iddiaya ilişkin davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına ilişkin 2012/122 Esas, 2013/171 Karar sayılı 17/06/2013 tarihli karar verilmiştir.
… 10 Aile Mahkemesinin … E.sayılı … Karar sayılı 23/02/2016 tarihli ilamı ile “… …’in ergin olmadan önce adına oluşturulan hissenin kendisinin kişisel malvarlığından değil babası tarafından oluşturulduğu, ergin olmadan önceki dönemde hakimden bir müdahale isteği ve bu doğrultuda verilmiş bir kararın da mevcut olmadığı, davacının 02/08/2003 tarihinde ergin olduğu, babası tarafından çocuk mallarının hesabı ve devrinin yapıldığının da anlaşılamadığı, baba …’nin 2006 tarihinde vefatından yıllar sonra bu davanın açılmış olmasının ve davalının hisse devrinin istenilmesinin TMK.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığından..” ispat edilmeyen davanın reddine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 12/09/2018 tarih , 2018/3131 E, 2018/9011 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
… 14 ATM’nin … E, …Karar sayılı 29/10/2018 tarihli ilamı ile: ‘.. Ortaklar kurulu toplantıya çağırma, şirket organlarını oluşturmak üzere ve şirket organları oluşana kadar şirket müdürü yetkilerini kullanmak üzere …’in şirkete kayyım olarak atanmasına..” karar verildiği görüldüğünden davalı şirket kayyımına tebligat yapılarak davaya devam olunmuştur.
Asıl davada ve birleşen davada, …’in … tarih … yevmiye numaralı işlemle vasisi olarak atanan babası … tarafından %52,5 oranındaki hissesinin ağabeyi dahili davalı …’e devrine ilişkin işlemin TTK.nun 520.maddesine uygun şekilde yapılmadığı, … tarihli … numaralı hisse devir kararından imzası bulunan …, … , …’in imzalarının sahte olarak atıldığı, bu sebeple bu kararın yoklukla malul olduğu iddia edilmiş ise de; davacı ve davalı taraflarca … tarihli … numaralı hisse devrine ilişkin kararın aslı mahkemeye sunulmamıştır.
Dosyaya celbedilen ticaret sicil özetinin ve davalı şirkete ait karar defterinin yapılan incelemesinde; … tarihli … sayılı ortaklar kurulu kararı ile … adına velayeten …’in şirkette mevcut 525.000.000,00 TL hissesini … 10 Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile …’e devir ettiği, yapılan hisse devrinin kabulü ile pay defterine işlenmesine karar verildiği, davalı şirketin hisse durumunun 525.000.000 TL …, 150.000.000,00 TL …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 50.0000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 25.000.000 TL … olarak belirlendiği, davalı şirketin … tarih … sayılı kararı ile de; …’in şirkette mevcut 150.000.000 TL’lik sermayesinin 50.000.000 TL’lik kısmını …’e … 10 Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile devir ve temlikinin kabulüne , pay defterine işlenmesine karar verildiği, bu şekli ile şirket hisse durumunun 575.000.000 TL …, 50.000.000 …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL … , 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 50.000.000 TL …, 25.000.000 TL … olarak belirlendiği görülmüş olup 28/11/2001 tarihli bu karar ile asıl dava ve birleşen dava davacılarının 2001 tarihinden itibaren davalı şirkette ortak oldukları tespit edilmiştir.
ETTK’nun 520. Maddesinde; “Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez. Şirket mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez.”şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Asıl ve birleşen davalarda pay devrinin TTK.nun 520 maddesine uygun şekilde yapılmadığı, pay devrinin kabulüne ilişkin kararda birleşen dosya davacılarının imzalarının sahte olarak atıldığı, bu nedenle ağırlaştırılmış nisabın sağlanmadığı, kararın geçersiz olduğu iddia edilmiştir. Asıl ve birleşen dosya davacıları 2001 yılından beri davacı şirketin ortaklarıdır. Hisse devrinin yapıldığı 2001 yılından asıl davanın açıldığı 24/05/2012 tarihine kadar geçen 11 yıllık sürede hisse devrinin iptali veya yokluğunun tespiti konusunda herhangi bir dava açmamışlar, yapılan işleme karşı sessiz kalmışlardır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.12.1988 gün ve E. 3110, K. 7897 tarihli bir kararında, “.. esas sözleşmede öngörülen devir yasağına aykırı devrin üzerinden uzun süre geçmesinden sonra geçersizliğin ileri sürülmesini iyi niyete aykırı olduğu, senetlerin satışını 27.2.1984 tarihinde yapıldığı halde, davanın 19.9.1986 tarihinde açıldığı, satıştan itibaren geçen bu süre içerisinde satıştan haberdar olduğu muhakkak olan davacının, bu satışa ancak 12.3.1986 tarihli ihtarmame ile ve takiben 2 yıl sonra karşı çıkması satışa muvafakat ettiği anlamına geleceğinden uzun süre sonra satışa karşı çıkılmasının objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı, bu sebeple satışın geçerli olduğu kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiği..” içtihat edilmiştir. Dava konusu olayda pay devrinin noterden geçerli bir şekilde yapıldığı, … 10 Aile Mahkemesinin temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen kararı ile de belirlendiği üzere pay devrinin yapıldığı tarihten itibaren geçen 11 yıllık süre sonunda dava açılmasının TMK.nun 2. Maddesi ile bağdaşmadığının tespit edildiği, asıl ve birleşen davalıların şirket ortağı olmaları sebebiyle bu hisse devrinden haberdar oldukları dikkate alındığında pay devrinin yapılmasından 11 yıl sonra bu devrin geçersizliğinin ileri sürülebileceğini kabul etmenin hukuki işlem güvenliğinin büyük ölçüde zedelenmesi sonucunu doğuracağı gibi, hakkın bu kadar gecikilerek kullanılmasının TMK’nun 2.maddesinde yer alan hakkın kötüye kullanılması yasağının ihlali anlamına geleceği de anlaşıldığından; ispat edilemeyen asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Asıl davada;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30 TL’nin, peşin alınan 155,95 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 96,65 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı ve dahili davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ve dahili davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Birleşen davada;
1-Davanın reddine
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili, birleşen dosya davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/11/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.