Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/328 E. 2019/795 K. 16.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/328 Esas
KARAR NO : 2019/795

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 16/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunduğu 09/03/2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı firma ile davalıların oluşturduğu adi ortaklığın yüklendiği … Ünitesi inşaatı kapsamında bulunan … boru montaj işlerini, davalıların taşeron firmalar için hazırlamış olduğu ve genel sözleşme şartları muhtevi tip sözleşmesi olan, U.E sözleşmesini imzalayarak yaptıklarını, ödemelerin; teslim edilen işler için taraflarca hazırlanıp imzalanan hak ediş raporlarına istinaden yapıldığını, hak ediş tarihinde davalı taraftarca ödeme yapılması gerekirken gecikmeli ödemeler yapıldığı ve bu gecikmeler nedeniyle davacı tarafın finansal kaynaktan yoksun kaldığını, bu sebeple davalı tarafların davacı tarafa gecikme zammı ve ticari faiz ödemesi gerektiğini, ancak davalı tarafların buna yanaşmadığını, davalı tarafların hak ediş ödemelerini nakden yapması gerekirken buna yapmadığını, demir, alüminyum, bakır gibi hurda mallar vererek hak edişleri kısmen karşıladığını, davacı firmanın yapmış olduğu işler sebebiyle tamiri gerekir bir noksanlık olmadığı halde, hak edişlerden kaynak tamiri kesintisi adı altında 57.000,00 TL kesinti yapıldığını, sözleşmede bu yönde bir hüküm olmamasına rağmen davalı tarafın SSK bildirgelerini bizzat kendilerinin hazırlayıp sigorta kurumuna verdiklerini ve bu nedenle sigorta prim ödemelerini de yapıp hak edişlerden mahsup ettiklerini, ancak geç ödenen sigorta primleri nedeniyle 50.000.00 TL tutarındaki gecikme zammını da hak edişlerden mahsup edilerek eksik ödeme yapıldığını; ayrıca hiçbir haklı neden yok iken ve davacı firma hak edişlerin ödenmesi için kendisine düşen edimleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirmişken, hak edişlerden 11.000,00 TL keyfi kesinti yapıldığını, davalı tarafın zamanında ödeme yapmaması nedeniyle davacı firmanın vergi ödemelerini de zamanında yapamadığını ve bu nedenle 20.000,00 TL vergi gecikme zammı ve faizi ödemek zorunda kaldığını, ayrıca 27.000,00 TL teminatın davalı tarafça haksız ve sebepsiz yere tutulduğunu ifade ederek hak edişlerin geç ödenmesi nedeniyle ticari faiz miktarından 30.000,00 TL de dahil olmak üzere toplam 195.000,00 TL’nin kesin hak ediş raporunun hazırlandığı 24.12.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ve yargılama masrafları ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalılar vekilinin vermiş olduğu 08.12.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; taraflar arasında yapılmış olan 02.10.2006 tarihli … numaralı ve 10.02.2007 tarihli … numaralı sözleşmelerin 35/2 maddesinde belirtilen hak edişlerin ödenme şartlarından olan “bir önceki hak ediş devresine ait işçi ücretlerinin ödendiğini gösterir puantaja uygun işçilerce imzalı ücret bordrosu suretlerini” ve primlerin ödendiğini gösteren makbuz suretlerini” vermediği için ödemeye hak kazanmadığını, buna rağmen …- …, davacıya bu belgeleri tamamlayacağı inancı ve projenin diğer işlerinin sekteye uğramadan devam ederek bitirilmesi için erken ödemelerde bulunduğunu, yapılan erken ödemeler dolayısıyla … finansal maliyet altına girdiğini ayrıca aynı maddede yer alan “…sözü edilen belgelerin ibraz edilmemesi durumunda hakediş ödeme belgeleri tamamlanana kadar tutulacaktır” ibaresiyle, bahsi geçen sözleşmelerin 47. maddesindeki “işçi ücret bordrosu, prim bordrosu ve ödeme makbuzu suretleri hak edişten önce verilmediğinden hak ediş ödemesi şirket tarafından durdurulacaktır” şeklindeki sözleşme hükmü birlikte değerlendirildiğinde günü gelmemiş ödemeler için faiz talep edilemeyeceğini, davacı şirketin hak edişlerinin ödendiğini, kesin hak edişin düzenlenip … 6. Noterliğinin … tarih ve … sayılı yazısı ile tebliğ edildiğini, davacı şirketin tüm hak edişlerini aldığını, hak edişlerin geç ödendiğine ve faiz alacağının saklı tutulduğuna dair bir ihtiraz’i kayıt konulmadığını, davacı şirketin, kesintiler yapılırken ve buna göre hak edişler ödenirken itirazda bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde, eksik işlerin şirket tarafından üçüncü kişilere yaptırılabileceği ve bu bedellerin işi yapan, yani davacı tarafından karşılanacağının taraflarca kabul edildiği, bu kapsamda davacı tarafından eksik ve kusurlu yapılan işlerin üçüncü şahıslara tamir ettirildiğini, davacı şirketin buna ilişkin faturaları kabul ettiğini; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince … primlerini ödeme yükümlülüğünün davacı şirket üzerinde bırakıldığı, … hiçbir şekilde … primlerini ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, ancak; … – … Sosyal Güvenlik mevzuatı kapsamında davacı ile müşterek ve müteselsilen Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı sorumlu olduğunu belirterek … birçok ticari iş yapan ve ihalelere giren bir şirket olduğunu, ihalelerde aranan şartlardan birinin de ilişiksiz belgesi olduğunu, bu belgenin alınmasının sözleşme gereğince davacı şirket üzerinde olmasına rağmen davacının bu belgeyi alamadığını, bunun üzerine SSK ödemelerinin hem mevzuat bakımından hem de ilişiksiz belgesinin alınabilmesi için … tarafından kuruma ödendiğini; 11 000,00 TL’lik kesintinin 3 no.lu hak ediş bakımından haksız bir bedel talebi olduğunu, davacı kaşe ve imzasının bulunduğu belgede hak ediş tutarının 233.294,15 TL olduğu halde davacının dosyaya sunmuş olduğu belgede bu tutarın 244.688,05 TL olduğu, imzasız belgenin geçersiz olduğunu; davacı şirkete hak edişlerin geç ödenmesinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla vergi borçlarının geç ödenmesinden dolayı katlanılan gecikme zammı ve faiz tutarı 20.000,00 TL’nin … den talep edilemeyeceğini, kesin hak edişin düzenlenip … 6. Noterliğinin … tarih … ve … sayılı yazısı ile tebliğ edildiğini, ancak davacının kesin hak edişi imzalamadığı için 27.000,00 TL teminatın iadesinin mümkün olmadığını ifade ederek davanın haksız olduğunu beyanla reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce, 25/06/2012 duruşma ara kararı uyarınca, … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak taraflar arasındaki ihtilaf eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, Eser Sözleşmelerinde ayıplı ve noksan iş noktasında tanık dinlenmesi kararı verilmiş olup, … 1. Asliyet Ticaret Mahkemesi tarafından dinlenilen davacı Tanığı …’ın beyanı; “Ben … Ltd. Şti nin yetkilisiyim davalı … – … Adi Ortaklığı … ın bir kısım işlerinin yapılması için anlaşma yapmış, biz de bu işlerin bir kısımının tarafımızdan yapılması için … İnşaat olarak adi ortaklıkla sözleşme yaptık, işin devamı sırasında … işin hızlandırılmasını istedi bunun üzerine … – … adi ortaklığı davacı … Ltd. Şti ile anlaştı, aynı anda biz çalışmaya devam ettik, biz sadece davacı da dahil olmak üzere işçilik hizmeti verdik ve ücretlerimizi de saat üzerinden alıyorduk, işin sonuna doğru … hak edişlerimizden kesintiler yapmaya başladı, ancak bu kesintiler haksızdı örneğin davacıdan lojman kullanmadığı halde lojman kesintisi yapılmıştır, puantajlardan belli olmasına rağmen çalışan işçi sayılı ve saatlerinde kesinti yapılıyordu, bu kesintilerin haksız olması dolayısıyla biz de dava açtık halen devam ediyor, bildiğim kadarıyla davacı … Makinenin hak edişlerinden sözlemesi uyarınca davalı SSK prim kesintilerini yaptı ancak bunları … ya zamanında ödememiş bu yüzden davacı … ya faiz ve gecikme cezaları ödemek zorunda kaldı, yani kesinti yapılmasına rağmen zamanında davalı ödemeleri yapmadığından davacı zarara uğratılmış oldu , yine davalı şirket yapılan hak edişleri de zamanında ödemiyordu , hak edişler yapılıp imzalanmasına rağmen tamamı ödenmiyor ya da geç ödeniyordu , biz işi yapıp bitirdik kesin kabulleri de yapıldı ancak aradaki ihtilaflar nedeniyle kesin teminatlarımızı alamadık davacı da alamadı, gerek davacı gerekse biz firma olarak bir kısım hak edişleri ihtirazı kayıtlı olarak imzalamıştık, bizce gerek bizim hak edişlerimizden gerekse davacının hak edişlerinden haksız yere kesintiler yapılmıştır sözleşmeye uygun değildir, biz zaten işçilik hizmeti verdiğimiz için çalışan işçi sayıları ile çalışma saatleri giriş çıkışlarda kart basıldığı için bellidir, hak ediş miktarları da buna göre kolaylıkla hesaplanabilir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …’ın beyanı; “Ben … AŞ. Adına davalı iş ortaklığının … işinde çalıştım, biz şirket olarak demir ızgara işlerini yapıyorduk, davacı şirkette demir ve kaynak işlerini yapıyordu, aslında … iş önceki bir kısım taşeronlar tarafından yarım bırakılmış bunun üzerine davlı iş ortaklığı bizim gibi firmalarla yarım kalan işlerin tamamlanması konusunda anlaşmalar yaptı, ben ve adamlarım … Aş. Adına işleri yaptık, bizim kendi muhatabımız olan … Aş. İle ilgili bir sorunumuz olmadı ancak biz çalışırken davacı gibi diğer bir kısım firmaların hak edişlerinin geç ödendiğini, ssk ödemelerinin geç yapıldığını duyuyorduk, biz… Aş. Olarak işi bitirdiğimizde davacı firma halen devam ediyordu ancak çalışma devam ederken hak edişlerin geç ödenmesi nedeniyle davacı firmanın işçilerine para ödemek için araç sattıklarını biliyorum, ben davacının hak edişlerinin neden geç ödendiğini bilmiyorum yine davacının hak edişlerinden sözleşmesinde olmamasına rağmen kesintiler yapıldığını söylüyorlardı örneğin hak edişlerde sarf malzemeleriyle ilgili fazla kesintiler yapılıyordu, davacı işini gayet iyi yapıyordu zaten davacı önce yaklaşık 50 işçiyle çalışırken davalının isteği üzerine işçi sayısını 200-300 e kadar çıkardı, işini iyi yapmasaydı davalının da böyle bir talebi olmazdı, … Aş. Olarak yaptığımız iş davacı şirkete göre küçük çaplıydı, biz işimizi bitirdik ayrıldık davacı işçi sayısını da artırmak suretiyle işe devam ediyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …’un beyanı; “Ben davacı şirkette boru imalat montaj işinde çalışıyordum, davaya konu … işte de çalıştım, biz firma olarak işe başladığımızda daha önce çalışan başka bir firma işi yarım bırakmıştı daha doğrusu işi yetiştiremediği için o firmanın yanında biz de çalışmaya başladık, önce 25-30 kişi olarak çalışmaya başladık, daha sonra davalı bizden 180 işçi daha istedi, biz kendi işlerimizi yapıp bitirdik, biz işe devam ederken davalı bizden başka taşeronların yükleniminde olan işlerdeki eksikleri tamiratları da yapmamazı istedi biz kaynak tamiratları gibi bu işleri de yaptık, işin sonuna gelinmişti , bir gün işin yapıldığı tüpraşa gittiğimizde giriş kartlarımızın iptal edildiğini öğrendik, bir daha da giremedik malzemelerimiz bile içeride kaldı sonradan davacı şirketin bu malzemeleri alıp almadığını bilemiyorum, davacı olan firmanın hak edişlerini geç alıp almadığını bilemem ancak bizim maaşlarımızda gecikmeler oluyordu, ancak ufak tefek gecikmeler dışında biz işçiler olarak alacağımız davacı … firmasından aldık , davacının davalıda alacağının kaldığını biliyorum zira davacı firma bize iş ortaklığında alacaklarının olduğunu alamadığını, söylüyordu, biz işçilerin tüpraşa girmesine izin verilmediği tarihte en fazla 1 aylık iş kalmıştı, o da toplanma işiydi, ben hak edişlerdeki kesintilerle ilgili bilgi sahibi değilim bildiğim kadarıyla işçilerin sigortaları yatırılmıştır geç yatırılıp yatırılmadığını bilmiyorum, iş zamanında ve gereği gibi yapılmıştır biz çalışırken davalı bizden memnundu, davacı şirket ortaklarından hak edişlerini zamanında alamadıkları işçin borçlarını ödeyemediklerini, vergi borçlarının çoğaldığını duymuştum, biz işçi olduğumuz için hak edişler nasıl yapıldı kesintiler nasıl yapıldı bilmiyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …’un beyanı; Ben davacı şirketin davalı iş ortaklığında aldığı … işler sırasında davacı şirkette formen olarak çalıştım, davalı iş ortaklığı aslında bizim yaptığımız işler için başa bir firmayla anlaşmıştı ancak işin süresinde yetişemeyeceğini anlayınca … Makina olarak bizi çağırdı, kip kurmamızı istedi biz de ekip kurup çalışmaya başladık diğer firma da işe devam ediyordu, biz hem bu işleri hem de diğer firmaların hatalı ya da eksik kaynak tamirlerini yapıyorduk, zaten sözleşmemiz işçilik ile ilgili olduğu için birim fiyat üzerinden çalışılıyordu, hatta bir dönem daha fazla işçi getirmemiz istendi, biz bu şekilde çalışarak işi bitirme noktasına getirdik artık teslim anına gelinmişti sadece sahadaki malzemelerimiz toplayacaktık ancak bir gün geldiğimizde tüpraşa giriş kartlarımız iptal edildiğinden sahaya giremedik davalı kartlarımızı iptal ettirmiş, biz malzemelerimizi ancak 5-6 gün sonra davalı ile görüşerek sahadan toplayabildik, işin devamı sırasında davalı iş ortaklığı aylık hak edişleri süresinde ödemiyordu bu nedenle davacı firma da ancak işçilerin ücretlerini karşılayabiliyor sair vergi gibi ödemelerini ise yapamıyordu, örneğin aylık hak edişler düzenlendiğinde davalı para olmadığını söyleyerek bunun bir kısmını ödüyor kalan kısmın sonraki ay ödeneceğini söylüyordu bu şekilde aydan aya davacının alacakları devretti, işin sonuna doğru ise davalı bu eksik ödemeleri kapatmak için hak edişlerden haksız yere kesintiler yaptı, örneğin bize hatalı kaynaklar yaptığımız söylendi oysa biz zaten başka firmaların hatalı kaynak işlerinin tamirini yapmıştık sanki kaynak işinin yapılması baştan beri bizim yüklenimimizde gibi hatalı işlerden bahisle kesintiler yaptı oysa biz zaten bunların tamirini üstlenmiştik, yine ambar kesintisi adı altında böyle bir hizmet almadığımız halde hak edişlerden kesinti yapıldı, bizim zaten kendi ambarımız vardı böyle bir hizmet almadık, davalının hak edişleri eksik ödemesi nedeniyle davacı sigorta primlerini zamanında ödeyemedi bu nedenle cezaya düştü, ben bu şekilde biliyorum, söylediğim gibi davalının hak edişlerin bir kısmını ödeyip bir kısmını sonraki aylara aktarması bu şekilde eksik ödemesi yapması nedeniyle davacı da bir çok ödemelerini yapamadı, bür süre kendi imkanları ile idare etti ancak sonrasında yetişemedi ve cezaya düştü ,biz işin sonunda … sokulmadığımız anda kalan işçiler son ücretlerimizi alamamıştık, bu ücretlerle ilgili … da görüştük ve tüpraşın da baskısıyla davalı davacıya işçi ücretlerini ödedi biz de bu şekilde ücretlerimizi alabildik ancak işçi ücretleri dışındaki hususlara … karışamayacağını söylemişti, biz davacı firma olarak işi gereği gibi yerine getirdik ancak yukarıda anlattığım şekilde hak edişlerimizi zamanında alamadık ve firma olarak zor duruma düştük yapılan kesintiler de yine anlattığım şekilde haksız kesintilerdir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce, 12/02/2014 ara kararı uyarınca, … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalıların 2006-2007-2008 yılı ticari defter ve kayıtlarının incelenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Mali Müşavir bilirkişisi … tarafından ibraz edilen 09/09/2014 tarihli raporda; “Hak ediş bedellerinin ödenmesinin, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince yüklenici firmanın sigorta primlerini ödemiş olma şartına bağlı olduğunu, sigorta primlerinin tahakkuk ve ödeme sorumluluğunun yüklenici şirkette olduğunun sözleşmede belirtildiğini, … – … hak ediş ödemelerini geciktirmesinin, davacı … Tic. Ltd. Şti’nin ödemediği sigorta primleri nedeniyle olduğunun tartışılamayacağını, dolayısıyla hak ediş bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle davacı firmanın vergi borçlarının geç ödenmesi davacı firmadan kaynaklı olduğunu, sözleşmelerin 24.3 maddesinde teminatların iadesinin kesin hak edişin imzalanması ve SSK ilişiksiz belgesinin ibrazı sonucunda yüklenici firmaya ödeneceğinin belirtildiğini, davacı firmanın Sosyal Sigortalar Kurumuna borcu olmadığına dair belgenin mevcut olduğunu, ancak 6 ve 7 nolu kesin hak ediş raporları davacı tarafından itiraz’i kayıtla imzalandığı için davalı … – … teminat ödemesi yapmadığının görüldüğü, itirazının gerekçelerinin belirttiği ekli dilekçeye dosyada rastlanmadığını, bu nedenle davacının 6 ve 7 no’lu hak ediş raporlarına yönelik itiraz noktalarını değerlendirmenin olanaklı olmadığını, bu konu ile ilgili yeni bilgi ve belge ibraz edilmesi durumunda yeniden değerlendirme yapılması sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, 23.01.2007 tarihli 3 no.lu hak ediş raporuna esas teşkil eden “…” tablosunun dayanağı olarak taraflarca tarih atılarak imzalanmış olan 01.12.2006, 02.12 2006 ve 03.12.2006 tarihli personel puantaj listesini dikkate alındığını, bu tablolara göre adam saat maliyetin 244.680,05 TL olduğunu, dolayısıyla, 3 no.lu hak ediş nedeniyle davacı firmaya 11.393,95 TL eksik ödeme olduğunu, davacı firmanın dava tarihi itibariyle faizi ile birlikte 3. nolu hak ediş kaynaklı alacak tutarının 104.083,73 TL olduğunu, yapılmakta olan imalât ve montajdan kaynaklanan noksanlıkların giderilmesi için, sözleşmelerin 41. maddesi gereğince … – …, … Ltd. Şti’ye yazılı bildirimde bulunması gerektiğini, yüklenici firmanın bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde bu işleri yüklenici firma nam ve hesabına yapmaya ya da yaptırmaya tamamen yetkili olduğunun belirtildiğini, ancak dosyada bu konuda yüklenici firmaya yapılmış yazılı bir bildirime rastlanmadığını, bu durumda, sözleşmenin tamir işleri ile ilgili olan 41. maddesine davalı tarafın uymadığının anlaşıldığını, ancak tamir işleri karşılığında düzenlenen faturalarının davacı kayıtlarına intikal edip etmediği, bu faturaların tebliğ edilip edilmediği ve itiraza uğrayıp uğramadığının tespit edilemediğini, bu sebeple bakiye borç alacak tutarının tespit edilmesinin mümkün olmadığının görüş ve kanaatine varıldığı” şeklindedir.
Mahkememizce, 03/12/2014 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davacının ticari defter ve kayıtları, talimat raporu, bu rapora tarafların yapmış oldukları itirazlar da değerlendirilmek, davalıya ait kaynak faturasının da değerlendirilmesi ve dosya incelenmek suretiyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmak üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, …, … ve … tarafından ibraz edilen 26/09/2016 tarihli raporda; “Heyetimizin sunulan kayıtlar, ticari defterler incelemeleri neticesinde her bir talebe ilişkin değerlendirmelerinizin nihai takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 115.349, 84 TL tutar olarak hesaplandığı görüş ve kanaatine varıldığı” şeklindedir.
Mahkememizce, 14/11/2016 celse ara kararı uyarınca, davacı ve davalının rapora karşı yaptıkları itirazların değerlendirilmesi, sözleşmenin ödeme şartlarını düzenleyen maddelerinin irdelenmek üzere 57.000,00 TL’nin son hak edişten önce kabul edilip edilmediği, buna ilişkin hak ediş ve faturaların ihtirazi kayıt konulmaksızın kabul edilip edilmediği, sözleşmeye göre … ödemelerinin kimin sorumluluğunda olduğu, hak ediş ödemelerinde her hagi bir gecikme olup olmadığı, teminat mektubunun iadesi şartarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerini değerlendirilmek sureti ile dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, …, … ve … tarafından ibraz edilen 02/03/2017 tarihli ek raporda; “davacının taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tam ve gereği gibi yerine getirmediği, bu nedenle davacıdan yapılan kesintilerin haklı ve davacının kabulünde olan kesintiler olduğu, dolayısıyla davacının gecikmeden kaynaklanan zararlara ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı, teminat mektubu bedelinin ise davacıya iade edilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı” şeklindedir.
Davacı vekilinin 28/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, … primlerinin davalı tarafça geç ödenmesi sebebi ile dava dilekçesin de faiz hesabı talebinin 30.000,00 TL olduğu, faiz hesabının gecikme nedeniyle 34.212,72 TL olarak ıslah edilerek talebin ve davanın talepleri doğrultusunda kabul kararı verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında davacı şirketin ticaret sicilinde resen terkin edildiği anlaşılması üzerine mahkememizce 11/12/2017 celse ara kararı uyarınca davacıya şirketin ihyası davası açması için 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı tarafın verilen süre içerisinde … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile şirketin ihyası için dava açıldığı, mahkememizce bu dosyanın bekletici mesele yapıldığı, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının 10/07/2018 tarihli kararıyla şirketin ihya edildiği anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı maddi zararların tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalılar ile sözleşme akdedilerek davalıların oluşturduğu adi ortaklığın üstlenmiş olduğu “… ” inşaatının … boru montaj işlerinin yapımı üstlendiğini, sözleşme kapsamında üstlendiği işleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı tarafın hak ediş ödemelerini zamanında yapmamış olması nedeniyle uğradığı zarardan dolayı 30.000,00 TL gecikme zammının, hak edişlerden haksız ve keyfi olarak yapılan 118.000,00 TL’lik kesintinin, alacağını zamanında tahsil edemediği için vergi dairesine gecikme zammı ödemek zorunda kaldığı 20.000,00 TL’nin, sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun karşılığı 27.000,00 TL’nin davalıdan tazminini talep etmiştir. Davalı taraf, davacı tarafın hak edişlerden yapılan kesintilere itiraz edilmediğini, hak ediş tutanaklarının ihtirazı kayıt konulmaksızın imzalandığını, hak ediş ödemelerinin zamanında yerine getirilmemesinin davacı tarafın sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, kesintilerin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Tarafların iddia ve savunmaları ile yargılama konusu maddi vakıalar buna ilişkindir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki ise 01.02.2007 tarihinde akdedilen “UE Sözleşmesi” isimli eser sözleşmesine ilişkindir. Sözleşmeye göre; davacı taraf … projesinin boru montaj işlerini yapacak, davalılar da bunun karşılığında bedel ödeyecektir.
Öncelikle uyuşmazlık konularından hak ediş ödemelerinin zamanında yapılmadığı iddiasının irdelenmesi gerekmektedir. Davacı taraf, hak ediş ödemeleri zamanında yapılmadığı için 30.000,00 TL gecikme zammı ve yine ödemeler zamanında tahsil edilemediği için vergi dairesine ödemek zorunda kaldığı 20.000,00 TL gecikme zammının davalılardan tazminini talep etmiştir. Davalılar, ödemelerin zamanında yapılamamasının nedenlerinin davacının sözleşmenin 35.2 maddesi uyarınca sunması gereken belgeleri sunmamasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Taraflarca akdedilen sözleşmenin 35.2 maddesinin incelenmesinde; hak ediş ödemelerinin, avans ve teminat mektuplarının şirkete verilmiş olması ve bir önceki hak ediş devresine ait işçi ücretlerinin ödendiğine dair işçilerce imzalanan ücret bordrosunun ve … primlerinin ödendiğini gösterir makbuzların Şirket’e ibraz edilmesi halinde yapılacağının, belgelerin sunulmaması halinde ödemelerin yapılmayacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Yine Sözleşme’nin 47. Maddesinde, işçi ve ücret bordrosu ile … primlerinin ödendiğine dair makbuzların sunulmaması halinde hak ediş ödemelerinin durdurulacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Bu durumda hak ediş ödemelerinin yapılması için davacı tarafın imzalı işçi bordosunu ve … primlerinin ödediğine dair makbuzu davalılara sunması gerektiği açıktır. Davalılar bu belgelerin sunulmadığı iddiasındadır. Bu durumda bu belgelerin sunulduğunu ve ödemelerin buna rağmen yapılmadığını ispatlama yükü müddei davacı taraf üzerindedir. Ancak davacı tarafından bu belgelerin sunulduğuna ilişkin bir delil sunulmamıştır. Sonuç olarak davacı tarafın üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, hak ediş ödemesi yapılması için gerekli olan belgeleri sunmadığı, ödemelerin gecikmesinin davacı tarafın kusurundan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davacı tarafın hak ediş ödemelerinin zamanında yapılmaması nedeniyle talep ettiği gecikme zammının reddine karar verilmiştir. Ayrıca davacı tarafın alacağını zamanında tahsil edemediği için vergi dairesine ödemek zorunda kaldığı 20.000,00 TL’lik gecikme zammının tahsili talebinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere gecikme nedeni davacı tarafın kusurundan ileri geldiği için bu zarardan da davalı taraf sorumlu olmayacaktır. Dolayısıyla bu talebin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargılama konusu diğer uyuşmazlık hak edişlerden yapılan kesintilerinin hukuka uygun olup olmadığı, davalıların hak edişlerden yaptıkları kesintilerin haksız olup olmadığı noktasındadır. Davacı taraf, davalıların hak edişlerden 57.000,00 TL kaynak tamiri adı altında, 50.000,00 TL … primi adı altında, 11.000,00 TL’de keyfi olarak yapılan kesinti olmak üzere toplam 118.000,00 TL kesinti yapıldığını iddia etmiştir. Davalılar, davacı tarafın yapılan kesintilere itiraz etmediğini, ihtirazı kayıt konulmaksızın hak ediş tutanaklarının imzalandığını, ayrıca yapılan kesintilerin uygun olduğunu, davacı tarafın işleri eksik ve ayıplı yapması nedeniyle sözleşmenin 39. Ve 41. Maddeleri uyarınca başka bir firmaya kaynak tamiratı yaptırıldığını 57.000,00 TL’lik kesintinin buna ilişkin olduğu, davacının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle … primlerini gecikme zammıyla birlikte ödediğini 50.000,00 TL’lik kesintinin buna ilişkin olduğu, 11.000,00 TL bedelli hak ediş kesintisi iddiasının doğru olmadığı ileri sürülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarının, hak ediş tutanaklarının, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin ve dosya kapsamındaki tüm belgelerin değerlendirilmesinde; davacının hak edişlerden yapılan kesintileri çekince koymaksızın kabul ettiği, hak ediş raporlarını imzaladığı, tamir kaynakları raporunu imzaladığı, 3 numaralı hak ediş tutanağını da imzalayıp kabul ettiği anlaşılmıştır. Burada belirtmek gerekir ki; davacı tarafından “3 numaralı hak ediş tutanağı” adı altında sunulan tutanakta her ne kadar ihtirazı kayıt bulunsa da tutanağın davalıların imzasını içermemesi ve dosyada bulunan her iki tarafça imzalanmış 3 numaralı hak ediş tutanağından farklı olması nedenleriyle davalıları bağlamayacağı ve somut uyuşmazlığın çözümünde esas alınamayacağı kanaatine varılmıştır. Tahkikat aşamasında hak edişlerden yapılan kesintilere ilişkin olarak tanık dinlenmiştir. Ancak yukarıda anıldığı üzere hak edişlerden yapılan kesintiler davacı tarafından ihtirazı kayıt konulmaksızın imzalandığından onaylanmış bu tutanakların aksinin ispat kuralları uyarınca yazılı delil ile ispatlanması gerekeceğinden tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Bu nedenle dinlenen tanıkların beyanları hükme esas alınmamıştır. Dolayısıyla yapılan kesintilerin tarafların kabulünde olduğu ve davacı tarafın onayı bulunduğu, kesintilerin haksız olduğuna yönelik yazılı bir delil bulunmadığı hususları doğrultusunda hak edişlerden yapılan kesintilerin tazmini talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca 50.000,00 TL’lik … gecikme zammı kesintisi açısından yapılan incelemede, taraflar arasındaki sözleşmenin 28. Maddesine göre … primlerini ödeme yükümlülüğünün davacıda olduğu, davacının primleri ödememesi halinde mevzuat gereği davalılardan tahsil edilebileceği, nitekim somut olayda da davalılar tarafından … primlerinin gecikme zammıyla birlikte ödenmek zorunda kalındığı, bu durumda ödenen bedelin davacı hak edişinden düşülmesi gerektiği, zira taraflar arasındaki iç ilişkide … primlerini ödeme yükümlülüğünün davacıda olduğu, davacı tarafın ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu uygulanan gecikme zammından davalıların sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılarak 50.000,00 TL’lik …’ya ödenen gecikme zammının davacı hak edişinden kesilmesi uygun bulunmuştur. Dolayısıyla davacı tarafın hak ediş kesintilerinin tazmini taleplerinin bütünüyle reddi gerekmiştir.
Davacı tarafın 27.000,00 TL’lik teminatın paraya çevrilmesinden kaynaklı talebi açısından yapılan değerlendirmede, davalıların sözleşme gereği yapması gereken kesintileri yapmış olması, davacı tarafın sözleşme kapsamında davalılara bir borcunun bulunmaması ve teminatın tutulmasını gerektirecek başkaca haklı bir sebep mevcut olmaması nedeniyle 27.000,00 TL’lik teminat bedelinin davacıya iadesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne, 27.000,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 27.000,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.844,37 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 2.895,75 TL peşin ve 72,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.967,75 TL’nin mahsubu ile fazla harç olan 1.123,38 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.844,37 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 2.835,40 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 384,29 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından aşağıda dökümü yapılan 160,00 TL yargılama giderinin, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 138,31 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, bakiye kısmın davalılar üzerine bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.240,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 16.282,76 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2019

Katip … ¸

Hakim …
¸