Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/239 E. 2020/452 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/239 Esas
KARAR NO : 2020/452

DAVA : Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/07/2014
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ticaret sicil Müdürlüğünün … sicil numarasını haiz … A.Ş. isimli Anonim Şirket ortaklarından olduğunu, müvekkilinin 01/09/2009 tarihinde … 1. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirketin … sicil numarası ile 1967 yılından bu yana ortağı olduğunu, şirketin Kadirli bayisi olarak görev yaptığını, şirketin ortaklığının doğduğu tarihten bu yana genel kurul toplantılarına katıldığını 1967 yılından bu yana hak edilen kar miktarının tarafına ödenmediğini ve ödenmesi talebini içeren bir ihtarnameyi 01/09/2009 yılında şirkete gönderdiğini, bu ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği halde hiçbir surette cevap verilmediğini, davalı şirketin olağan genel kurul toplantı tutanaklarının da müvekkiline düzenli bir biçimde gönderildiğini, ancak bir süreden sonra müvekkilinin davalı şirketten hiçbir surette haber alamadığını, bu nedenle de 01/09/2009 tarihinde … 1. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini, bu ihtarnameye de cevap vermeyen davalı hakkında … 40. ATM … E. … Karar sayılı dosyasından davanın açıldığını, ancak davada husumet yanlış yönetildiğinden bahisle davanın usulsen reddedildiğini, husumetin … San. A.Ş.’ne yöneltilmesi gerektiği belirtildiğini, müvekkilinin … San. A.Ş. ortaklığı olduğunun tespitini, davacının … Anonim Şirketindeki ortaklık hissesinin tespitini, şimdilik 100 TL’nin tahakkuk edip dağıtılmayan kar payına ilişkin olarak dağıtılması gereken tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş. ünvanlı şirketin, … Sanayi A.Ş.’ne devir olunmak sureti ile müvekkil şirket ile birleştiğini, şirket hissedarlığının hisse senedi veya hisse senedi yerine kaim ilmuhaber ibrazı veyahut hamiline hisseler hissedar olunan şirkete tevdi edilmiş olması halinde pay defterine hissedarlığa ilişkin kayıt konulmuş olması halinde kanıtlanabilecek bir durum olduğunu, huzurdaki dava konusu hissedarlık iddiası ile ilgili, hisse senedi veya hisse senedi yerine kaim ilmühabere dayanılmış bir beyan dilekçede mevcut olmadığını, hissedarı olduğu belirtilen şirket pay defterlerinde de davacının hissedarlığı konusunda bir kayıt bulunmadığını, müvekkil şirketlerin kayıtlarında ve pay defterlerinde davacı yan paylaşıldığı ile ilgili kayıt bulunmadığını, şirket paylarına isabet eden/edecek kar payları hissedarlığın kanıtlanması halinde sahibine ödenebileceğini, hak sahipliği, hissedarlığı kanıtlanmaya muhtaç olan davacı tarafın, işbu davada ileri sürdüğü talepleri, kabul etmemekle birlikte aksi düşünülmüş olsa bile, zamanaşımına uğradığını, 6098 sayılı Borçlar Yasasının 147. Maddesi uyarınca davacı talepleri konusunda 5 yıllık zamanaşımı geçerli olmakla, belirtilen süre içerisinde hisselerini ibraz ederek, kar payı talebinde bulunmayan davacının, işbu taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı talepleri zamanaşımına uğramış talepler olduğundan haksız davanın reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu … 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası dosyamız arasına celp edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla mali müşavir, ekonomist ile hukukçu bulirkişiye tevdii edilen dosyaya 02/09/2016 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; sonuç olarak, davacının pay sahibi olduğunu iddia ettiği … A.Ş. Bünyesinde pay sahibi olduğunu ispata yarayacak herhangi bir delile rastlanılmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetine tevdii edilerek dosyaya 08/08/2018 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; davacının … A.Ş.’de 4 paya sahip bulunduğunu iddia etmesine karşılık … San. A.Ş. Tarafından ihraç edilmiş ne nama veya hamiline yazılı hisse senetlerinin ne de nama veya hamiline yazalı hisse senedi ilmuhaberlerini dosyaya ibraz etmediği, iddiasının ispatı sadedinde davalı şirket ile 06/07/2006 tarihinde birleşen … A.Ş.’ne ait ticari defter ve kayıtlarını delil olarak gösterdiği, gerek davalı gerekse 06/07/2006 tarihinde davalı şirket ile birleşen … A.Ş.’nin pay defteri karar defterleri ve ticari defterlerinde 1967,1974,1984 ve sonraki yıllarda davacının … A.Ş.’de dava tarihi itibariyle nama veya hamiline yazılı hisse senedi sahibi bulunduğunu gösteren herhangi bir kayıt bulunmadığı, … A.Ş.’nin 1967,1974,1984 ve sonraki yıllara ait olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarında, yıllar itibariyle teslim, devir temlik, sermaye artışı vb. Akdi sebeplerle değişikliklerinin gerçekleşmiş olmasının doğal olduğu, davacının 30/04/1985 tarihli genel kurul toplantısına ait giriş kartının durağan bir belge niteliğinde olması sebebiyle davacının 30/04/1985 sonrasında yapılan olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarında paydaş olduğunun nama veya hamiline yazılı hisse senedi bulunduğunun bir göstergesi kanıtı olarak değerlendirilmesine kanuni ve akdi imkan bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla mali müşavir ile hukukçu bilirkişiden oluşan yeni bilirkişi heyetine tevdii edilerek dosyaya 01/11/2019 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; pay defterindeki hüküm kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğundan bir başka deyişle pay defterindeki kayıtların aksi ispat edilebilir olduğundan, davacının gerçek bir şekilde davalı şirkete ortak olup olmadığının belirlenmesi, ancak davalının tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca davacının hissedar olduğunu iddia ettiği tarihten dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvellerinin incelenmesiyle mümkün olabileceği, bu hususlar dikkate alınarak, yapılan inceleme sonucunda; 15.04.1982 tarihli hazirun cetvelinde şirketin sermayesinin 5.000.000 TL (eski) ve her payın 1.000 TL olduğu açıklamasının cetvel üzerinde mevcut olduğu, davacının 4 adet 4.000 TL tutarında hisse bedeli ile genel kurula ortak olarak katılmış olduğunun görüldüğü, davalı şirket tarafından, davacının 15.04.1982 tarihli genel kuruldan sonra hisselerini devrettiğini ve ortaklık ilişkisinin sona erdiğini geçerli delillerle ispat edilmesi gerektiği, davalı tarafından bu ispat yükümlülüğü yerine getirilmediğinden davacının davalı şirketin, yukarıda belirlenen birleşme sonucu değişim oranı dikkate alındığında, 178,61 adet hisse payının sahibi olduğunun kabulü gerektiği, karın dağıtılıp dağıtılmaması genel kurulun takdirinde olduğundan, pay sahipleri ancak kar dağıtımıyla ilgili alınan kararlara karşı iptal davası açabileceklerinden; kar payı dağıtım kararı alınmadıkça pay sahiplerinin kar payı talep etme hakları bulunmadığından, kar payı dağıtım kararı olsa dahi bu karara istinaden talep edilebilecek kar payı alacağı TBK. m. 147/1-b4 hükmü uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, bu süre içerisinde genel kurulun kar payı dağıtım kararı aldığına ilişkin bir delile rastlanmadığından, davacının kar paylarının tespit ve tahsiline ilişkin talebinin yerinde olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacının davalı şirketteki ortaklık payının tespitine ve bu paya tekabül eden ödenmeyen kar payı alacaklarının tespit ve tahsiline ilişkindir.
15.04.1982 tarihli hazirun cetvelinde şirketin sermayesinin 5.000.000 TL (eski) ve her payın 1.000 TL olduğu açıklamasının cetvel üzerinde mevcut olduğu, davacının 4 adet 4.000 TL tutarında hisse bedeli ile genel kurula ortak olarak katılmış olduğu anlaşılmıştır.
İspat kuralına ilişkin MK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Dolayısıyla anılan hükümler uyarınca, davalı şirket tarafından, davacının 15.04.1982 tarihli genel kuruldan sonra hisselerini devrettiğini ve ortaklık ilişkisinin sona erdiğini geçerli delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafından bu ispat yükümlülüğü yerine getirilmediğinden davacının davalı şirketin birleşme sonucu değişim oranı dikkate alındığında 178,61 adet hisse payının sahibi olduğu hükme elverişli son bilirkişi heyet raporuyla tespit edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf hisse payının zamanaşımına uğradığını ileri sürülmüş ise de hisseler üzerindeki hak ayni hak olduğundan davalının bu yöndeki itirazı dikkate alınmamıştır.
Davacı taraf hissesine tekabül eden ödenmeyen kar paylarının tespit ve tahsilini de dava konusu etmiştir. TTK. m. 408/2-d hükmünde, genel kurulun devredilmez görev ve yetkileri arasında “finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması” gösterilmiştir. Dolayısıyla karın dağıtılıp dağıtılmaması genel kurulun takdirinde olduğundan, pay sahipleri ancak kar dağıtımıyla ilgili alınan kararlara karşı iptal davası açabileceklerinden kar payı dağıtım kararı alınmadıkça pay sahiplerinin kar payı talep etme hakları bulunmadığından, kar payı dağıtım kararı olsa dahi bu karara istinaden talep edilebilecek kar payı alacağı TBK. m. 147/1-b-4 hükmü uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, bu süre içerisinde genel kurulun kar payı dağıtım kararı aldığına ilişkin olarak da bir delile rastlanmadığından hükme elverişli son bilirkişi heyet raporu da dikkate alınarak davacının kar paylarının tespit ve tahsiline ilişkin davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı şirkette 178,61 adet hisse payının sahibi olarak ortak olduğunun tespitine,
2-Davacının kar payı talebine ilişkin davasının REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 25,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; posta, tebligat müzekkere ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 4.669,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
6-Davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”