Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/187 E. 2019/67 K. 30.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/187 Esas
KARAR NO : 2019/67

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/06/2012
KARAR TARİHİ : 30/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … tarafından ihale usuli ile satışa çıkardığı … adresindeki taşınmazı ihaleye katılmak sureti ile 1.890,000 TL ye ödeyerek gayrimenkulü satın aldığını,ancak bu satıştan ve ihaleden önce gayrimenkulün içinde kendisinin zaten kiracı konumunda olduğunu taşınmazın depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda tetkik yaptırmak istediği kuruma bildirdiği kurumun olumsuz cevap verdiğini ve ihale den önce taşınmazın gerçek değerini etkileyecek depremsellik-çürüklük ölçümü yapılmadan bu hali ile ihaleye çıkarıldığını ve kendisininde kiracılık döneminde iç dekorasyonu değiştirmek suretiyle ciddi harcamalar yaptığını bu harcamalardan dolayı zorunlu olarak ihaleye katıldığını ihaleden satın aldıktan sonra bir mühendislik firmasına taşınmazın depreme karşı dayanıklı olup olmadığının araştırıldığı ancak alınan raporda taşınmazın depreme dayanıklı olmadığını ortaya çıktığı bu nedenle ihaleye çıkan taşınmazın ayıplı olarak ihaleye çıkarıldığı bu ayıptan dolayı da taşınmazdan beklenen yararın elden edilemeyeceğini kaldı ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun içtihatlarına göre de şayet ilanlarda satıcının yeteri kadar bilgilendirilmemesi halinde ve satılanın ayıbının ondan beklenen faydayı azaltacak veya ortadan kaldıracak eksiklikler bulunması halinde alıcının mal tesliminden 30 gün içinde durumu satıcıya bildireceği veya ayıbın misli ile değiştirilmesini isteyeceği Ya da seçimlik hak olarak ayıbın semenden indirimini isteyebileceği ve bu ayıptan dolayı ayıbın meydana getirdiği zarardan dolayı satıcının sorumlu olduğu ve 5 yıllık süre içinde dahi bu ayıbını ileri sürülebileceğini bu nedenle yapılan ihalenin taşınmazın gerçek bilgilerini kapsamadığını depreme karşı dayanıklı olmadığı hususunun satış şartnamesinde belirtilmediği ve bu nedenle fazlaya haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL nin ayıp oranında iadesi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ön inceleme aşamasında reddi gerektiğini HMK 119 göre hangi dava nedeninin hangi vakanın hangi delille ispat edileceğini dilekçede yazılı olmadığını hukuki sebebin dava dilekçesinde gösterilmediğini,iddia edilen olayın tamamen gerçeklere aykırı olduğunu taşınmazın depreme dayanıklı olmadığı yolundaki raporun dava dilekçesine eklenmediğini,kaldı ki dava dilekçesinde davacı unvanının … Tic A.Ş olarak gösterilmesine rağmen ihalede taşınmazı satın alanın …San A.Ş olduğunu unvandaki eksiğin giderilmesinin keza davanın esası yönünden de redde mahkum olduğunu taşınmazın 6183 sayılı amme alacaklarını tahsil usulü hakkındaki kanun hükümleri gereğince satışa çıkarıldığını satışla ilgili satış şartnamesini gazetelerde ilan edildiği bu taşınmazın … ye devredilen … Bank A.Ş nin eski hakim ortaklarından … A.Ş nin mülki olduğunu davacının kendilerine başvurduğunu depreme dayanıklılık konusunda teknik çalışma yapılmasını ve ihale tarihinin ertelenmesini istediğini ancak bu yazıya … nin cevap verdiğini taşınmazın mevcut hali ile satışa çıkarıldığını taşınmazla ilgili hususların da satış ilanında gösterildiğini davacının bu ihaleye katıldığını ve ihalede davacıya bu yerin satıldığını ,davacının uzun süredir bu yerde kiracı olduğunu iç dekorasyon konusundan yaptığı harcamaları kendisinin ilgilendirdiği bu harcamaların ayıp iddiasına konu yapılamayacağını ve davacının ayıp oranının tespiti ve ihale bedelinin de ayıp oranına göre iadesini istemesinin asla kabul edilemeyeceğini şayet davacı ihaleden önce uzun süre içinde kiracı olarak oturduğu bu yerin depreme dayanıklı olmadığını biliyor idi ise ihaleye katılmaması gerektiğini,kaldı ki satış anında alıcının bildiği ayıplardan satıcının sorumlu olmadığını,ve yine BK 197 madde göre satış anında bilinen ayıptan dolayı indirim istenemeyeceğini yeni BK 222 madde göre aynı hükümlerin yeni yasada da yer aldığını yani alıcının bildiği ayıplardan satıcını mesul olamayacağını,şayet taşınmazda depreme dayanıklı olmama gibi bir durum vardı ise, bunun davacı tarafından önceden bilinmemesinin mümkün olmadığı depreme dayanıklı olmayan ihalede satılan bu yerin kira döneminde iç dekorasyonun çok büyük harcamalarla değiştirilmesini iddia dinlenemeyeceği binanın 25 yaşında bir bina olduğu eski olarak nitelendirilemeyeceği davacını bu ihaleye her türlü araştırmayı yaparak katılması gerekir iken bunun yapılmamasını davacıya ilgilendirdiği taşınmaz için verilen bilgilerin ve ilanların genel bilgi niteliğinde olduğu satış şartnamesinin 21 madde bu durumun açıkça yazıldığı BK 198 madde bu durumun açıkça düzenlendiğin ve 6183 sayılı yasaya göre ihaleye çıkarılan gayrimenkulün önceden görülmüş, ve incelenmiş olduğunun kabulü gerektiği bu nedenle davacı tarafça şartname imzalanmakla ve BK 223 madde göre de artık alıcının satışa konu taşınmazı bilerek ihalesine iştirak ettiğini kabulü gerektiği bu nedenle açılan davanın reddine karar verilerek yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davalı …. Vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın kamu ihalesinden kaynaklanması nedeniyle idari yargının görevli olduğunu ve pasif husumet yokluğu sebebiyle haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizin 2012/171 esas, 2013/12 karar sayılı 04/02/2013 tarihli mahkeme ilamında; dava konusu taşınmaz 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun hükümlerine göre ihaleye iştirak eden davacının bu ihale sonucunda ihaleye konu taşınmazı ihaleden satın aldığı ancak daha sonra bir mühendislik şirketine depreme dayanıklığının konusundan incelettirdiği, ve alınan raporda depreme dayanıklı olmadığının tespit edildiği bu hususun gizli ayıp olarak davacı tarafından nitelendirildiği ve seçimlik hakkının belirlendiği ve ayıp oranının belirlenmesi ve bu orana göre de ihale bedelinden indirilmesi ve davacıya geri verilmesi amacıyla iş bu davanın açıldığı görülmüş ise de ihalenin … tarafından yapıldığı bu ihalenin 5411 sayılı kanunun 134 madde göre tabi olduğu yani ticari ve iktisadi bütünlük kararı olan bir idari işlemin bulunduğu bu bütünlük kararları ile ilgili yapılan ihalenin de kamu ihalesi olduğu keza bu ihale sonucunda devri ve tesliminde yine bir idari işle olduğu ve bu nedenle TİB kararlarına dayanılarak yapılan ihalelerle ilgili açılacak davaların görülme yerinin adli yargı mahkemeleri olmayıp idare mahkemeleri olduğu,bu nedenle davacının açtığı iş bu davada adli yargının görevli olmadığı idari yargının görevli olduğu idari yargıda görülmesi gereken bir tam yargı davası olduğu anlaşılmakla 6183 sayılı amme alacalarının takip ve tahsil usulü hakkındaki kanun hükümlerine göre yapılan iş bu ihalenin bir kamu ihalesi olduğu kamu ihalesindeki isteminde yerinde olup olmadığına idari yargı mahkemesinde bakılacağı anlaşılmakla yargı yolu nedeniyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 08/04/2013 havale tarihli beyan dilekçesi ile mahkeme kararını temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 19. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/10137 esas, 2013/13381 karar sayılı 09/09/2013 tarihli yargıtay ilamında; Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacının … tarafından yapılan ihale sonucunda ihaleye konu taşınmazı satın aldığı, söz konusu ihalenin 5411 sayılı Kanunun 134. maddesi kapsamında ticari ve iktisadi bütünlük kararı doğrultusunda yapılan bir kamu ihalesi olması nedeniyle idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ticari satışa konu olan taşınmazın ayıplı olduğu iddiasına dayalı alacak davası olup ihale safhası tamamlanıp sözleşme ifa edildikten sonra açılmış olduğundan, uyuşmazlığın adli yargının görevi dahilinde olduğu gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu kapsamda hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı kapsamında mahkememiz sırasına kaydı yapılan dosyada tarafların iddia ve savunamları ile celp edilen deliller ile bozma ilamı kapsamında dosyanın yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya Hukukçu …, İnşaat Mühendisi … ile Maden Mühendisi …’na tevdii edilen dosyaya 25/11/2014 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle;
Teknik İnceleme yönünden; davacının 1985-1986 yıllarında … A. Ş. tarafından inşa edilen ve “… Sitesi” olarak anılan sitede A blok 6 numaralı bağımsız bölümü 06 Mayıs 2009 tarihinde kiralamıştır. Kira Sözleşmesi eki Özel Şartlar 11. Tadilat ve Dekorasyon maddesinde “Kiralanan yerde tadilat yapılması Kiraya Veren’in yazılı iznine bağlı olup, her türlü tadilat ve tamirat masrafları Kiracı’ya aittir…. Tahliye halinde Kiracı, yapmış olduğu dekorasyon ve tadilat ile ilgili menkul akşamı mecura zarar vermeden götürebilir. Ancak mecurun mütemmim cüzünü teşkil eden lavabo, klozet musluk, kapı, kapı ve pencere sapı, radyatör, merdiven korkuluğu, ısıtma, soğutma, havalandırma tesisatı, … benzeri aksam ile sökülmesi binaya zarar verecek eşyaları söküp götüremez.” denilmektedir. Kiracı bağımsız bölümde bir kısım tadilat ve tamirat işleri yapmıştır. … Holding’in zora düşmesi üzerine … tarafından elkonulan Bağımsız bölümün … tarafından ihale usulü ile satışa çıkarılması üzerine davacı ihaleye katılarak en yüksek fiyatla bağımsız bölümü 13.01.2012 tarihinde satın almıştır. Davacı vekili ihale öncesi 03 Ocak 2012 tarihli dilekçesi ile “…’ ye başvurarak, davaya konu gayrimenkulün satış ihalesine katılma kararı aldıklarını, ancak gayrimenkule ilişkin sunulan belgelerin incelenmesinde depreme dayanıklılığı ile ilgili kesin ve net ölçüm rapor ve sonuçlarının bulunmadığı, … da deprem beklentisinin malum olduğu, bu nedenle taraflarına gayrimenkulün depreme dayanıklı olduğunu gösteren belgelerin sunulmasını veya taraflarınca teknik çalışmaların yapılması ve rapor alınması için mühlet verilmesini ve durumun önemine binaen gerekirse ihale tarihinin ertelenmesini talep etmiştir.
… tarafından anılan dilekçeye verilen 09 Ocak 2012 tarihli yanıtta “Söz konusu gayrimenkul 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mevcut haliyle açık arttırma usulü ihaleye çıkartılmış olup gayrimenkulle ilgili hususlar ekte yer alan satış ilanımızda belirtilmiştir.” denilmiştir. Satış İlanı “Ortak Hükümler” kısmının 8. Maddesinde, “… İhaleye iştirak edenlerin satışa sunulan gayrimenkulleri önceden mevcut haliyle görmüş, incelemiş olduğu kabul edilir. Alıcı Borçlar Kanununun 198. Maddesinde belirtilen hükümlerinden feragat ettiğini kabul ve taahhüt eder.” denilmektedir.
Davacı önce … Lab. Şirketine binayı incelettirmiş, binanın bodrum katından beş adet beton örneği alınarak laboratuvarda basınç dayanımları tespit edilmiştir. Basınç dayanımları B160 beton kalitesinin altındadır. En düşük beton dayanımı olan kolonda beton örneği SB05 kolonunda sonradan ilave edilen kısımdan alınmıştır. En düşük beton kalitesine göre 2007 yılı Deprem Yönetmeliği esaslarına göre yapılan değerlendirmede bina riskli sınıfta çıkmıştır. Raporda binanın projesi olmadığından asgari bilgiye göre hesaplama yapıldığı ifade edilmektedir. Gelişim İnşaat Firması davaya konu bina için güçlendirme hesapları yapılmıştır. Binaya deprem perdeleri eklendiği ifade edilmesine rağmen detay bilgi verilmediğinden nereye perde konulduğu anlaşılamamıştır. Bu incelemede beton seviyesi BS 18 alınarak hesap yapılmıştır. Binanın projesi incelendiği de ifade edilmektedir.
İki rapor arasındaki çelişkinin … inşaat raporunda 18 cm kalınlıklı kirişli döşeme olduğu, kolonların 60/25 olduğu, kirişlerin 40/25 olduğu, binada 1. ve 2. Katta 1,50 m lik çıkma olmasına rağmen bütün katlarda kat kalıp planları aynı olarak gösterildiği, projesinin olmadığından asgari bilgi düzeyi ile yetinildiği ifade edilmesine rağmen, Gelişim firması tarafından hazırlanan raporda projesinin görüldüğü, döşeme sisteminin asmolen döşeme olduğu, yastık kirişlerin 32/75 olduğu, beton sınıfının BS18 olarak alındığı ifade edildiğinden bu raporlara güvenilemeyeceği kanısına varılmıştır.
… gayrimenkul Değerleme A.Ş. tarafından yapılan fiyat değerlendirmesinde davaya konu bağımsız bölümün 09.12.2011 tarihi itibarı ile güncel alım satım değeri 1.050.000 TL olarak belirlendiği, raporda binanın kat alanı 350,- m2, yapının toplam alanı 1.300,- m2 ve bağımsız bölümün alanı da 177 m2 olarak gös­terilmiştir. Raporda muhtemel yaklaşık güçlendirme bedeli 177 m2 x 650 TL/m2 x %15 = 17.258,- TL = 18.000,- TL olarak hesaplandığı, … firması tarafından hazırlanan değerlendirme raporunda ise kat alanı 508,88 m2 ve yapının toplam alanı 4 x 508,88 m2 = 2.035,51 m2 olarak gösterilmiştir.
Davaya konu bina 1985 yıllarında yapılmış olup, o yıllarda geçerli olan 1975 yılı Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilmiş olmalıdır. 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilip inşa edilen bir yapının, güvenlik çıtası oldukça yükseltilmiş olan 2007 Deprem Yönetmeliğinin istediği performansı göstermesi beklenmemelidir.
Davacı Şirketin de bu durumu bilmesi ve buna göre ihaleye girmesi ve/veya girmemesi gerektiği açıktır. Bu durumda yapılması gereken iş davaya konu binada ayrıntılı inceleme yapılarak öncelikle binanın 1975 Deprem Yönetmeliği’ne göre yeterli olup olmadığının kontrolü gerektiği kanısına varılmıştır. Tamamen profesyonel bir mühendislik hizmeti gerektiren bu şekilde bir çalışmanın bilirkişilik hizmeti kapsamında yapıla­mayacağı açıktır. Bu nedenle Üniversitelerin döner sermaye işletmeleri kanalı ile yaptırılması mümkündür. Binanın 1975 Deprem Yönetmeliğine göre de yeterli performansı göstermemesi halinde güçlendirmenin mümkün olup olmadığı, eğer güçlendirme mümkün ise dava tarihinde geçerli deprem yönetmeliği esasları­na göre bir güçlendirme projesinin de aynı birime hazırlatılması gerekmektedir.
Hukuksal Değerlendirme yönünden; bu davada davacı ayıba bağlı hükümlere dayanmaktadır. Ayıba bağlı hükümler emredici hüküm niteliğinde olmadığından sözleşme ile bu hükümlere dayanılamayacağıntn kararlaştırılması mümkündür. Satış şartnamesinin 21. Maddesinde; “Gayrimenkul hakkında verilen bilgiler ve her türlü ilan taahhüt niteliğinde olmayıp, genel bilgi niteliğinde­dir. İhaleye iştirak edenlerin satışa sunulan gayrimenkulü önceden görmüş, incelemiş olduğu kabul edilir. Alıcı, Borçlar Kanununun 198. maddesinde belirtilen hükümlerinden feragat ettiğini kabul beyan ve taahhüt eder.” hükmü bulunmaktadır.
Hile ile ayıbın gizlenmesi halinde ise ayıba bağlı hakların kullanılmayacağına ilişkin taahhüt geçerli olmaz. Ancak satıcının hile ile ayıbı gizlemesi gibi bir durumun varlığı ispat edilmiş değildir. Ancak genel hükümlere göre kötü ifadan borçlunun sorumlu olunması bu feragatten etkilenmez. Aksi yorum bu hükmün sorumsuzluk anlaşması olarak kabulünü gerektirir ki sözleşmenin yapıldığı zaman uygulanan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre Türk hukukunda ağır kusur halinde sorumsuzluk anlaşmaları geçerli kabul edilmemektedir.
Bu durumda davalının kötü ifada bulunduğu sonucuna varılırsa Davacının talebinin kötü ifanın kendisine verdiği zararın tazmini olarak kabulü gerekecektir. Teknik incelemede Davaya konu bina 1985 yıllarında yapılmış olup, o yıllarda geçerli olan 1975 yılı Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilmiş olduğu, 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilip inşa edilen bir yapının, güvenlik çıtası oldukça yükseltilmiş olan 2007 Deprem Yönetmeliğinin istediği performansı göstermesinin beklenmemesi gerektiği, bu durumda yapılması gereken işin davaya konu binada ayrıntılı inceleme yapılarak öncelikle binanın 1975 Deprem Yönetmeliği’ne göre yeterli olup olmadığının kontrolünün gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı şirketin binayı kendisine teslim edildiği haliyle kabul ettiği sonucuna varılması ayıba bağlı hakların kullanılmasını önleyecek bir husustur. Ancak sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesi (kötü ifa) ödenen bedel karşılığında yerine getirilen edimin alıcı nezdinde sözleşmenin amacına uygun olmamasından dolayı alıcının zarara uğramasını da içine alan bir kurum olduğundan, dava konusu binanın depreme dayanıklı bir bina olmaması halinde depreme dayanıklı hale getirilerek kullanımı için gerekli olacak harcamanın davacı için bir zarar meydana getirdiği ve bunun talep edileceği kabul edilmelidir. Ancak bunun için önce bu binanın yapıldığı zamana göre geçerli olan deprem yönetmeliği esaslarına uygun olup olmadığı incelemesi gerekir.
Sonuç olarak; davaya konu bina 1985 yıllarında yapılmış olup, o yıllarda geçerli olan 1975 yılı Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilmiş olması gerektiği, 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilip inşa edilen bir yapının, güvenlik çıtası oldukça yükseltilmiş olan 2007 Deprem Yönetmeliğinin istediği performansı göstermesi beklenmeyeceği, bu durumda yapılması gereken iş davaya konu binada ayrıntılı inceleme yapılarak öncelikle binanın 1975 Deprem Yönetmeliği’ne göre yeterli olup olmadığının kontrolü gerektiği, bu konuda yöredeki üniversitelerin döner sermeye işletmeleri dahilinde böyle bir çalışmanın yaptırılabileceği, ayıba bağlı hükümler emredici hüküm niteliğinde olmadığından sözleşme ile bu hükümlere dayanılama yacağının kararlaştırılmasının mümkün olduğu, satış şartnamesinin 21. maddesinde ayıba bağlı hakların kullanılmayacağının taahhüt edildiği, sözleşmenin gerektiği gibi ifa edilmemesi, sözleşme bedeli karşılığında yerine getirilen edimin sözleşmenin amacına uygun olmamasından dolayı alıcının zarara uğramasını da içine alan bir kurum olduğundan, dava konusu binanın depreme dayanıklı bir bina olarak kullanımı için gerekli olacak harcamanın davacı için bir zarar meydana getirdiği ve bunun talep edileceği ancak bunun için önce bu binanın yapıldığı zaman geçerli deprem yönetmeliği esaslarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya kök raporu hazırlayan bilirkişilere tevdii edilmesi neticesinde 06/08/2015 havale tarihli ek raporda özetle; kök raporda davaya konu binanın 1986 yıllarında yapılmış olması nedeni ile 1975 tarihli Deprem Yönetmeliği esaslarına göre projelendirilip inşa edilmesi gerektiği, binayı inşa eden davalı ….’nin (teknik açıdan) bu yönetmeliğe göre sorumlu olması gerektiği, bu nedenle de binanın öncelikle 1975 deprem yönetmeliği esaslarına göre ayrıntılı incelemeye tabi tutularak bu yönetmeliğe uygun olup olmadığının kontrolü gerektiği ifade edilmiştir.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre raporda beyan edilenden daha ileri bir çalışma yapılamaz. Alınan iki raporla ilgili görüşlerin raporda belirtildiği, binayı yapan müteahhidin sorumluluğu binanın yapıldığı tarihte geçerli olan yönetmelikler çerçevesinde inşaatı yaptığı, binanın yapıldığı tarihten sonra yönetmeliklerde yapılan değişikliklerden dolayı müteahhidin sorumluluğundan bahsedilmeyeceğine göre öncelikle binanın 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre ayrıntılı bir incelemeye tabi tutularak davalı ….’nin sorumluluğunun tespiti gerektiği, binanın 1975 Deprem Yönetmeliği esaslanna göre incelenmesinin yüksek bir mali bütçe gerektiren bu çalışmanın bilirkişilik görevi içinde yapılması mümkün olmadığını, yapının 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre incelenmesi için yapılması gereken çalışmaya ilişkin ön raporun dosyaya sunulmuş olduğu, söz konusu sitede/binada bağımsız bölüm maliki olan Ersan Koç, E blok, E64/3 numara, … Kat 1, No: 3 (311 ada, 1 parsel), …, ( 311 ada, 2 parsel, No: 5), … ( 311 ada, 2 parsel) isimli kişiler … Belediyesine itiraz ederek binalarının sağlam olduğunu ileri sürmektedir.
Sonuç olarak; ….’nin sorumluluğuna gidilebilmesi için davaya konu yapının 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre ayrıntılı inceleme yapılması gerektiği, bu konuda rapor ekinde teknik bikirkışilerce hazırlanmış iki sayfalık bir yazının bulunduğu, hukuksal olarak kök rapordaki görüş ve kanaatin değişmediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmemiştir.
Mahkememizce bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek ve kök raporlarda taşınmaz üzerinde 1975 Deprem Yönetmeliği esaslarına göre ayrıntılı incelemenin yapılmasına ilişkin kurulan ara kararlar uyarınca teknik bilirkişiler tarafından yapılacak çalışma için 36.000,00 TL + KDV olmak üzere toplam 42.480,00 TL bedelin İTÜ Döner Sermaye İşletmelerine ödenmesi gerektiği, bundan sonra teknik inceleme yapılarak görüş ve kanaat bildirileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın 6183 sayılı yasaya göre satışa çıkarılan taşınmazın depreme dayanıklı olmadığı iddia edilerek bu ayıbın satış şartnamesinden belirtilmediği ve gizli ayıbın alıcılardan gizlendiği iddia edilerek ihale bedelinden ayıp oranının tespit edilerek indirilmesi ve davacıya iadesi talepli alacak davasıdır.
Dosya kapsamına alınan 20/11/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda yapılan tespit sonucu binanın 1975 tarihli deprem yönetmeliğine göre yeterli olup olmadığının tespitinin gerekeceği, dava konusu binanın depreme dayanıklı bir bina olarak kullanımı için gerekecek harcama bedelinin davacı açısından zarar bedeli olarak talep edilebileceği ancak binanın yapıldığı dönem yürürlükte olan deprem yönetmeliği kurallarına uygun olarak inşa edilip edilmediğinin tespitinin gerekeceği belirtilmiş daha sonra dosyamız arasına alınan 28/07/2015 tarihli inşaat bilirkişileri heyet raporuna göre zemin etüt çalışmaları, beton kalitesinin belirlenmesi ve röleve alımı ve binanın 1975 tarihli deprem yönetmeliğine göre analizinin yapılabilmesi için gerekli masrafın dosyaya yatırılması gerektiğinin belirtildiği yine dosya kapsamında bulunan 23/08/2016 tarihli inşaat bilirkişileri raporuna göre mekanik sondaj ve jeofizik ölçümlerinin yapılabilmesi için tarafların ve site yönetiminin bilgilendirilmesi ile teknik çalışma yapacak firmanın yetkilendirilmesinin talep edildiği şeklinde ön rapor sunulmuş olup, 29/08/2016 tarihli aynı heyete ait diğer bir ön raporda ise binanın uygun yerlerinden uygun sayıda karot alınması için ilgililerin bilgilendirilmesi ve yetki talebinin yinelendiği ve gerekli eleman ve malzeme temininin taraflarca sağlanması gerektiği konusunda rapor sunulmuş aynı heyetçe dosyaya sunulan 18/10/2016 tarihli beyan dilekçesinde site yönetimince yetki belgesinin yetersiz olduğu gerekçesi ile siteye alınmadıklarının bildirildiği, mahkemece 01/12/2017 tarihli ara karar ile bilirkişi heyeti tarafından sunulan ön rapordaki eksiklikleri giderilmesi için bilirkişilere HMK.’nın 218. Maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmiş olup, bilirkişi heyetince dosyaya sunulan 22/11/2018 tarihli İnşaat bilirkişileri heyet raporunda çalışma sırasında gerekli elektrik ve suyun davacı tarafından sağlanması gerektiği, karot alınması ve beton paspayının kaldırılması sırasında gürültü olacağından bina sakinlerinin uyarılmalarının gerektiği, çalışma nedeniyle oluşacak hasarların davacı tarafından tamir harcı ile kapatılması gerekeceği ve çalışma kurulunca yapılacak işler nedeniyle 42.480,00 TL ücretin yatırılması gerekeceği ifade edilmiş ön rapor taraflara tebliğ edilerek ön rapordaki eksikliklerin tebliğden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde giderilmesi hususu ihtar edilmiş, bilirkişi heyetine de 08/01/2018 tarihinde mahkememizce yetki belgesi verilmiş ancak ön raporda belirtilen eksiklikler yapılan ihtarata rağmen giderilmemiş ve teknik inceleme olan 1975 tarihli yönetmeliğe göre binanın uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususu tespit edilememiş olmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 148,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 140,10 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iade edilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı …. tarafından yapılan 38,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı …. tarafına verilmesine,
5-Davalı …Ş. tarafından yapılan 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı …Ş. tarafına verilmesine,
6-Davalı …. duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı …. tarafına verilmesine,
7-Davalı …Ş. duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı …Ş. tarafına verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”